GÜNDEM - 27 Eylül 2023 Çarşamba 11:48 | Son Güncelleme : 27 Eylül 2023 Çarşamba 17:22

Yılın en iyi haber görüntüsü İHA’dan

A
A
A

Türkiye Haber Kameramanları Derneğince düzenlenen 27. Zoom Haber Görüntüleri Yarışması’nda İhlas Haber Ajansı (İHA) kameramanı Gürkan Sayın "Yılın En İyi Haber Görüntüsü" dalında birinci oldu.

Türkiye Haber Kameramanları Derneğince düzenlenen 27. Zoom Haber Görüntüleri Yarışması’nın ödül töreni, 26 Eylül’de Azerbaycan ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Başkent Bakü'deki törende, ödüle layık görülen görüntüler ve basın mensupları açıklandı. Tören çerçevesinde İhlas Haber Ajansı (İHA) kameramanı Gürkan Sayın, Şubat depremlerinde görev yaptığı sırada Hatay’da kayda aldığı, izleyenleri gözyaşlarına boğan görüntüsü ile ödüle layık görüldü. Depremin sembollerinden olan görüntü, haber kategorisinde 1. oldu. Bir diğer İHA kameramanı olan Ahmet Faruk Sarıkoç ise "dron serbest haber" kategorisinde "Kapadokya" isimli görüntüyle 3.lüğe layık görüldü.

Yılın en iyi haber görüntüsü İHA’dan

“Haber kameramanlarının ne kadar faydalı bir meslek olduğunu anladım”

Törenin ardından konuşan Gürkan Sayın, “Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Ben bu görüntüyü çektikten 5-6 gün sonra görüntüdeki kişiyle rastlaştım. Bana şunları söyledi. 'Eğer o görüntüleri bir kişi bile izleyip buraya yardım geldiyse, yardım gönderdiyse Allah senden razı olsun' dedi. İşte o zaman gazeteciliğin, haber kameramanlığının ne kadar faydalı bir meslek olduğunu anladım. Keşke bu deprem yaşanmasaydı da ben de bu görüntüyle ödül almasaydım. Fakat şu an ikinci vatanımda bu ödülü almak, Azerbaycan'da olmak gurur verici. Çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.

“Balonları uçarken çektiğim görüntüden ödül aldım”

Ahmet Furkan Sarıkoç ise böyle bir yarışmaya katılmanın gurur verici olduğunu belirterek, “Azerbaycan'da bir ödül almak gerçekten mutluluk verici. Kapadokya'da dron ile çektiğim görüntüden ödül aldım. Bu görüntüye benzer daha önce birçok görüntü izlemiştim. Balonları uçarken çektiğim görüntüden ödül aldım. Bu görüntüye veyahut ona benzer daha önce birçok görüntü izlemiştim. O anda tabi ki aklımda ben de bunu dron ile çekmeliyim diye düşündüm. Hangi zamanda çekmeliyim, güneş doğumu uygun gibi hesaplamalar yaptım. Tabi her gün balonlar kalkmıyor. Bazen hava muhalefeti nedeniyle birçok kez uçuşlar iptal oldu veyahut da gün ışığı istediğimiz ölçüde olmadı. O yüzden birkaç gün orada beklemek zorunda kaldık. Uygun gün geldiği zaman da güneş doğarken o pürmüzlerin çıkarttığı alevlerle beraber değişik bir görüntü ortaya çıktı, ödüle layık gördük. O yüzden teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

Yılın en iyi haber görüntüsü İHA’dan

Kemal Diri - Gürkan Sayın

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."