EKONOMİ - 08 Aralık 2022 Perşembe 17:29

TCMB Başkanı Kavcıoğlu: 'Asgari ücret enflasyona etki etmeyecek'

A
A
A
TCMB Başkanı Kavcıoğlu: 'Asgari ücret enflasyona etki etmeyecek'

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, asgari ücretteki artışın enflasyona etkisi olmayacağını belirterek "Fiyatlara yedirilerek gelen asgari ücretin enflasyon üzerinde çok etkisi olacağını düşünmüyorum. Geçmiş yıllarda bunun örnekleri var" dedi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, 'Türkiye 2023 Zirvesi & Para Sohbetleri'ne katıldı. Kavcıoğlu, enflasyon, asgari ücret, rezervler ve swap anlaşmalarıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı. Kavcıoğlu "Enflasyonun baz etkisi dışında da geriye gelecek. Bu ay kısmi olarak gerileme oldu. Aralık-Ocak’ta da baz etkisiyle beraber önemli bir gerileme öngörüyoruz. Gıda fiyatlarının bizim öngörümüz dışında bir durum söz konusu fiyat oynaklıkları alınan tedbirlerle denge politikalarıyla aşağı doğru bir hareket başlayacak. Kur hareketleri dengelendi, finansman maliyetlerinin Temmuz ayından bu yana KOBİ’lerde 25 puan, orta ölçekli ve üzeri firmalarda 15 puanın üzerinde faiz maliyetleri azaldı. Bu nedenlerle gıda fiyatlarında önemli bir düşüş söz konusu" dedi.

Asgari ücretteki artışın enflasyona etkisi olmayacağını belirten Kavcıoğlu, “Fiyatlara yedirilerek gelen asgari ücretin enflasyon üzerinde çok etkisi olacağını düşünmüyorum. Geçmiş yıllarda bunun örnekleri var; 2016 yılında yüzde 30’un üzerinde asgari ücret zammı verilen yıllarda yüzde 8,5 enflasyon oluştu. Direkt bir ilgili söz konusu değil” ifadelerini kullandı.

"Toplam krediler içerisinde yatırım ve ihracat kredileri yüzde 28 arttı"

Kavcıoğlu, “Gelişmiş ülke merkez bankaları krediyle ilgili makro ihtiyati tedbirler uyguluyor. Önceden sadece faiz politikasıyla kredi mekanizmasını çalıştırıyorduk, bu kısmen resesyon demek, biz bunu tercih etmedik, Türkiye Ekonomi Modeli, tamamen yatırım, istihdam, üretim ve ihracat bunun sonucunda cari denge ve kalıcı fiyat istikrara ulaşmak. Bu hedefler için makro ihtiyati tedbirleri uygulamak zorundasınız. Bunun sonucu da alıyoruz” diye konuştu.

Kavcıoğlu, krediler içerisinde yatırım ve ihracat kredilerinin yüzde 28 arttığını açıklayarak, “Kredilerin tamamında Eylül’de KOBİ kredileri 2021 yılının tamamında verilen KOBİ kredilerinin bir buçuk katı. Kredinin artış oranına baktığımızda geçen yıla göre KOBİ’lerde 7 kat artış var. Bu kredinin arzuladığımız yere yatırıma, üretime ve istihdama katkı yapacak şekilde gittiğini görüyoruz” şeklinde konuştu.

Kavcıoğlu, “Uygulanan politikaların olumlu sonuç vermesiyle beraber 2023 ile beraber Merkez Bankası’nın rezervleri çok daha güçlü olacak” dedi.

Kur Korumalı Mevduatın Merkez Bankası'na bir yükü olmadığının altını çizen Kavcıoğlu, “Hazine’nin KKM mevduatıyla bizimkinin farkını açıkladım. TL'yi dövize karşı korumak için insanlar hesabındaki TL'yi vade sonunda ister döviz ister TL olacak sistem. Biz Merkez olarak rezervi artırdığımız kalemlerden bir tanesi. Burada rezerv işlemi. Bu anlamda bu olayı alıyoruz. Hazinenin işlemiyle tamamen farklı bir yöntem” diye konuştu.

“Suudi Arabistan'dan 5 milyar dolar çok yakın zamanda kasalara girer”

Swap anlaşmalarıyla ilgili konuşan Kavcıoğlu, “Swapları oturttuğumuz yer yerel paralarla ticaret için swap anlaşması yapıyoruz. Çin-Türkiye ticaretinde çok yoğun şekilde kullanılan swap anlaşmamız var. Swap anlaşmalarının ticaret hacmine çok büyük katkısının olacak. Ukrayna- Rusya savaşından sonra yerel paralarla ticaretin gelişmesini teşvik etmek üzere swap anlaşması yapıyoruz. Rezerv artışını düşünerek yaptığımız bir işlem değil. Rezervlere görüntüde etkisi vardır. Çin, Katar, Güney Kore ve BAE ile swap anlaşmamız var. Özellikle Çin ile iş yapan Türk firmaları ve Türkiye ile iş yapan Çin firmalarının çok yoğun şekilde kullandığı bir swap anlaşmamız var. Bunu Güney Kore ile de başlattık. BAE ile ticaret hacmimiz eski dönemlere gidiyor. Ticaret hacmimiz arttıkça swap anlaşmalarının bu hacmine büyük katkısı olacağını söyleyebilirim. Bizimle ticaret hacmi cari açık verdiğimiz ülkelerle daha fazla swap anlaşması yapmamız gereken ülkeler var. Suudi Arabistan'dan 5 milyar dolar çok yakın zamanda kasalara girer diye düşünüyorum” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Eray Yazgan: "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var" Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan, kulüpten kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi olmadığını, bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanına geldiğini belirterek, "Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık" dedi. Yazgan ayrıca tutuklu bulunan sarı-kırmızılı futbolcu Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktıklarıyla ilgili algı yapıldığını ifade ederek, "Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz" şeklinde konuştu. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Kemerburgaz Metin Oktay Tesisleri’nde sarı-kırmızılıları takip eden muhabirlerle sohbet toplantısında bir araya geldi. Toplantıda Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Abdullah Kavukcu ve Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan da yer aldı. Galatasaray’ın daha önce sponsorluk sözleşmesi imzaladığı ve yasadışı bahisle ilişkilendirildiği için iptal ettiği sponsorluk konusuna açıklık getiren Eray Yazgan, "Bizim kulübümüzden kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi yok. Bir ajans vasıtasıyla bize geliyorlar. Benim veya bizden herhangi bir yöneticinin böyle bir görüşme yapması söz konusu değil. Söz konusu firmanın ismini ilk defa konu yönetime geldiği gün öğrendim. Bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanımıza gelmişler. Bu firma bizimle anlaşmadan önce firmanın boy boy başka statlarda reklamları dönüyordu. Başka kulüpler de bu firmayla anlaşma yapmış. Bunun bir haber sitesi olduğu söylendi. O dönemde Taksi vs. bir çok farklı mecraya reklam vermişler. Bu site, baktığınız zaman bir spor haber web sitesi. Fakat bu sitenin farklı bir siteye yönlendirme yaptığı söyleniyor. Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık. Ben sadece imza yetkilisi olduğum için suçlanıyorum. Bu sözleşmenin imzalandığı gün farklı bir imza yetkilisi arkadaşımız bunu imzalamış olsa idi, şu an o benim durumumda olacaktı. Dolayısıyla aldığımız bir yönetim kurulu kararı çerçevesinde yapılmış bir işlem var" ifadelerini kullandı. "Metehan’ın duruşmasına yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi" Bahis soruşturması kapsamında tutuklanan Galatasaraylı futbolcu Metehan Baltacı’yı bu süreçte yalnız bıraktıklarına yönelik algı yapıldığını söyleyen Yazgan, "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var. Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Kendi avukatı da orada hazır bulundu. Yönetici arkadaşlarımız, kendilerini ziyaret etti. Sportif direktörümüz de kendisini ziyaret etti. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. 18 bin TL’lik bir tutardan bahsediyoruz. Kiralık oynadığı dönemdeki süreçle alakalı bir durum. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz. Dönem dönem tutukluluğa itiraz oluyor. O itirazı yaptık" şeklinde konuştu.
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."