EKONOMİ - 20 Nisan 2021 Salı 11:26

Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli: 'Toplam 40 bin ton patates ve 10 bin ton kuru soğan dağıttık'

A
A
A
Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli: 'Toplam 40 bin ton patates ve 10 bin ton kuru soğan dağıttık'

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Bugüne kadar 81 ilimizde, toplam 40 bin ton patates ve 10 bin ton kuru soğanın dağıtımını gerçekleştirdik. Böylece, üreticimizin depolarındaki ürünlerin israf olmasını önleyerek gelecek sezonda üretim yapma isteğini de güçlendirdik” ifadelerini kullandı.

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ‘Belediyelerde Gıda Bankacılığı Çalıştayı’ düzenlendi. Programa Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin katıldı.

Çalıştayda konuşan Bakan Pakdemirli, dünyada 690 milyon insanın yatağa aç gittiğini söyleyerek, “Gıda ekosisteminde, adaletsiz bir düzen, kayıp ve israf hüküm sürüyor. Bir yanda gıdalar çöpe atılırken, diğer yanda ise insanların açlık nedeniyle hayatını kaybetme riski var. Dünyada sağlıksız yeme alışkanlıkları nedeniyle sağlığa ayrılan bütçe, yıllık 2 trilyon dolar. Gıda kaybının ekonomik bedeli, gelişmekte olan ülkelerde 310 milyar dolar, gelişmiş ülkelerde ise 680 milyar dolar. İsraf edilen gıdayı üretmek için gerekli ekili alan Çin’in yüzölçümü kadar, yani 9,6 milyon km2’dir. İşte gıda bankacılığı bu sorunların azaltılmasına doğrudan katkı sağlayacak önemli bir mekanizma, önemli bir sistemdir” dedi.

“İlk amacımız gıdada kayıp ve israfı önlemek”

Türkiye’de her yıl 19 milyon ton gıdanın çöpe gittiğini söyleyen Pakdemirli, israfı önleyecek alışkanlıkların öne çıkartılması gerektiğini belirtti. İlk defa gıda kayıpları ve israfının önlenmesi, azaltılması ve yönetimine ilişkin ulusal strateji belgesini oluşturulduğunu da vurgulayan Bakan Dr. Pakdemirli, “Bu stratejiyi hayata geçirecek eylem planımızı hazırladık. Bu plan çoğulcu ve ortak yaklaşımın güzel bir örneği oldu. Herkesin sahiplenebileceği, sorumlu ve ilgili kuruluşların belirli olduğu bir yol haritası ortaya konuldu. Son bir yılda ise eylem planımızda yüzde 50 gibi önemli bir ilerleme kaydettik. Gıdanı Koru Kampanyası Strateji ve Eylem planında toplam 4 amaç belirledik; İlk amacımız; gıdada kayıp ve israfı önlemek. İkinci amacımız; mümkünse gıdayı kurtarmak ve yeniden dağıtmak. Üçüncü amacımız; insani tüketimi mümkün değilse, yem olarak kullanmak. Dördüncü ve son olarak da; atık gıdanın geri dönüşümünün sağlanması” dedi.

“Gıda Bankacılığı, ihtiyaç sahipleriyle güvenilir gıdayı ücretsiz olarak buluşturan bir yapıdır”

Bakan Pakdemirli, Ekonomi Reform Programı Eylem Planı’nda gıda kaybı ve israfının önlenmesi konusunun da yer aldığı bilgisini vererek, “Bu kapsamda belirlenen 7 tane alt eylemin 5’inden Bakanlığımız doğrudan sorumludur. Bahsettiğim bu alt eylemlerden bir tanesi, Gıda israfının önüne geçmek amacıyla Gıda Bankacılığı Sistemini cazip hale getirmek ve bunu yaygınlaştırmaktır. Gıda Bankacılığı, gıda israfının önüne geçmede en etkili silahlarımızdan birisidir. Gıdanı Koru Stratejik Amaçlarımızdan da ikincisini oluşturmaktadır. Gıda Bankacılığı ihtiyaç sahipleriyle güvenilir gıdayı ücretsiz olarak buluşturan bir yapıdır. Aslında sadece gıda değil, insanca yaşamak için gerekli olan, hijyen malzemeleri, kıyafet, kitap ve oyuncak da bazen bu sisteme dahil olabilmektedir” diye konuştu.

“81 ilimizde, toplam 40 bin ton patates ve 10 bin ton kuru soğanın dağıtımını gerçekleştirdik”

Toprak Mahsulleri Ofisinin vatandaşlara ücretsiz olarak dağıttığı patates ve kuru soğanın güzel bir gıda bankacılığı örneği olduğunun altını çizen Bakan Dr. Pakdemirli, “Bugüne kadar 81 ilimizde, toplam 40 bin ton patates ve 10 bin ton kuru soğanın dağıtımını gerçekleştirdik. Böylece, üreticimizin depolarındaki ürünlerin israf olmasını önleyerek gelecek sezonda üretim yapma isteğini de güçlendirdik” bilgisini verdi.
Tarım ve gıda üretiminin bir ülkenin gücü olduğunu söyleyen Bakan Dr. Pakdemirli sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkemiz gıda güvenliği bakımından Dünyada en avantajlı ülkelerden birisidir. Tarım alanı bakımından Dünyada 17. sırada olmamıza rağmen, tarımsal hasılada Avrupa’da birinci, Dünyada ise ilk 10 içindeyiz. Tarımsal üretimimizdeki artış her yıl devam ediyor. 2020 yılında toplam bitkisel üretimimiz 126 Milyon Tona yükselerek Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı.”

Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Fatma Şahin ise gıda israfının önlenmesi konusunda bir yarışma başlatıldığını duyurdu. “Belediyelere diyoruz ki gıda israfını önleme adına bir fikriniz var mı? Açtığımız yarışmada diyoruz ki bir fikrin varsa gel bizimle paylaş. Derece alanlara çok önemli destekler veriyoruz” açıklamalarında bulundu.

Mevlüt İşli – Bayram Türüdü
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.