SAĞLIK - 22 Haziran 2016 Çarşamba 16:21

Sağlık çalışanlarına müjde

A
A
A
Sağlık çalışanlarına müjde

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, sağlık çalışanlarının özlük hakları ve gelirleri ile ilgili iyileştirmeler yapılacağını söyledi.

TGRT Haber televizyonunda yayınlanan "Neler Oluyor" programında TGRT Haber televizyonu ve İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularına cevap veren Sağlık Bakanı Recep Akdağ, sağlık çalışanlarına da müjde verdi. Bakan Akdağ, sağlık çalışanlarının özlük hakları ve gelirleri ile ilgili bir düzenleme üzerinde çalıştıklarını söyledi. Türkiye’nin 2002 ile 2016 yılları arasında dünyaya örnek olan büyük bir sağlık dönüşüm programı gerçekleştirdiğine dikkat çeken Bakan Akdağ, programın AK Parti’nin vatandaşa hizmet anlayışı ile şekillendiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da sağlık konusunun arkasında her zaman durduğunu ifade eden Bakan Akdağ, “Bugün Türkiye’de yılda 400 dolara yakın devlet ve kamu sigortası sağlığa kişi başına para harcıyor. Bu rakam Avrupa’da 2 bin 500 dolar civarında. Amerika’da sadece kamunun harcadığı 5 bin dolara yaklaştı. Bir o kadar da kişiler ceplerinden harcıyorlar. Biz Türkiye’de çok masraflı olmayan, hem kaliteli hem de herkesin eriştiği bir sağlık sistemi kurduk” dedi.

“TÜRKİYE OLARAK BİRÇOK ÜLKEYE DESTEK VERECEK İMKANA SAHİBİZ”

Dünya Sağlık Teşkilatı Başkanlığı için adının geçmesine ilişkin soruya cevap veren Bakan Akdağ, Sağlık Bakanı olduğu için o konunun kapandığını belirterek, “Biz bütün odaklanmamızı, gücümüzü Türkiye’deki insanımızın sağlık hizmetini daha iyi almasına harcayacağız. Bununla birlikte özellikle komşu ülkelere Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı olarak sağlık sistemi dönüştürme desteği elbette vereceğiz. Ben Bakanlık görevini devrettikten sonra birçok ülkede sağlık sistemini anlatmak için toplantılara katıldım. Şimdi bunu Bakanlıkta çok daha yoğun olarak yapacağız. Sağlık her ülkenin anne karnından kabre kadar ihtiyacı olan bir alan. Biz Türkiye olarak hem birçok ülkeye destek verecek imkana sahibiz hem de sağlık turizmini cezbetmemiz için buralara gidişimizin çok önemli bir anlamı var” diye konuştu.

“22 TEMMUZ’DAN BU YANA YÜRÜTÜLEN TERÖRLE MÜCADELE, TÜRKİYE’NİN TERÖRLE MÜCADELE ETTİĞİ SON 35 YILIN EN BAŞARILI DÖNEMİDİR”

Batuhan Yaşar’ın “Başbakan Binali Yıldırım ile Ağrı’ya gittiniz, Ağrı’da ne gördünüz, terörle mücadelede gelinen aşama ve halkın size olan tepkileri ve bakış açısı nasıldı?” sorusuna bölgeyi iyi tanıdığını söyleyerek cevap veren Bakan Akdağ, “Bir iftar yemeği yaptık, stadyumda yaptık bu iftarı. 5 bini aşkın insan katıldı, Başbakanımızın da çok önemli müjdeler verdiği iftar programı oldu. Başbakanımız Ağrı’ya demiryolu getireceğini söyledi. Biz biliyoruz ki Binali Yıldırım söyledi mi yapar. Bir hastane yapıyoruz orada 400 yataklı. Biraz gecikmişti ama bu yılın içinde orayı açacağız. Kalp hastalıklarına acil müdahalelerin yapılabildiği bir hastane olacak. Vatandaş terörün bu ağır baskısından kendisini kurtarmış. Bir rehabilitasyon dönemi yaşanıyor. 7 Haziran’da biz bunu yaşadık, insanlar endişe içindeydiler ve korkuyorlardı. Birisi terörle ilişkileri, birisi dahi köye gitse müthiş bir baskı unsuru halindeydi. Bu artık vatandaşın üzerinden kalkmış. Şunu merak ediyor vatandaşımız; ‘hükümetimizin, devletimizin bu mücadelesi devam eder değil mi?’ Vatandaşın beklentisi terörle mücadelenin devam ettirilmesi yönünde. Orada vatandaş sandığa giderken iradesini kullanma konusunda çok büyük zorluklar yaşadı. Vatandaşımız ister istemez teröre karşı verilen mücadelenin sürekliliğinin ne olacağını merak ediyor. Bu hususta kafalarımız çok berrak. Cumhurbaşkanımız bu süreci takip ediyor, Başbakanımız ve biz bu konuda çok hassasız. Güvenlik birimleri müthiş bir uyum içinde çalışıyorlar. Verilen şehit sayısının 10 katı öldürülen terörist var. 22 Temmuz’dan bu yana yürütülen terörle mücadele, Türkiye’nin terörle mücadele ettiği son 35 yılın en başarılı dönemidir” diye konuştu.

“HUKUK İÇİNDE GEREKEN YAPILACAK”

Terörle mücadele operasyonları esnasında ambulansa ve sağlık personeline saldırılmasına rağmen sağlık hizmetlerinde aksama olmadığını kaydeden Bakan Akdağ, bütün bakanlıkların önemli bir mücadele verdiklerinin altını çizdi. “Hangi belediye, hangi partiden olursa olsun önemi yok, kim terörle omuz omuza gelmişse, kim teröriste yardım etmişse, kim dağa para yollamışsa bu konuda hukuk kararını veriyor. Bunlara karar verildiğinde hukuk içinde gereken yapılacak” diyen Bakan Akdağ, bununla ilgili bazı kanun düzenlemelerinin yapılacağının da konuşulduğunu kaydetti.

“SİZ HİÇBİR SAĞLIK SİSTEMİNİ SERİ ADIMLAR ATMADAN DÖNÜŞTÜREMEZSİNİZ”

“Biz Türkiye’de başkanlık sisteminin çözüm olduğuna inanıyoruz” diyen Bakan Akdağ, bunun sağlık alanı ile de ilgili olduğunu belirterek, “Siz hiçbir sağlık sistemini seri adımlar atmadan dönüştüremezsiniz. Her attığınız adımda bir takım farklı menfaat grupları harekete geçer ve sizi engeller. İstikrarlı bir yönetime sahip olmanız lazım. Biz AK Parti hükümetleri döneminde bunu yapabildiysek bir koalisyon olmadığımızdan, başımızda Recep Tayyip Erdoğan olduğundan dolayı yaptık. Aksi taktirde yaptırmazlar” dedi.

“MAHKEMELERDE DOLAŞILMASI TÜRK SİYASETİ ADINA BİR KAYIPTIR”

MHP’de mahkemelere kadar taşınan sürece yönelik değerlendirmede bulunan ve “AK Parti MHP’deki gelişmelere göre tavır alıyor” şeklindeki iddialara cevap veren Bakan Akdağ, “Biz tabi ki MHP’deki gelişmelere göre hareket etmiyoruz. Bu MHP’nin iç işidir. Ben Recep Akdağ olarak bu işin mahkemelere dökülmüş olmasından Türk siyaseti adına rahatsız oluyorum. Bir partinin genel başkanı kim olacak, tüzüğü, kongresi ne olacak diye mahkemelerde dolaşılması Türk siyaseti adına bir kayıptır. Umut ederim MHP bu iç meselesini kısa sürede halleder” diye konuştu.

“İSTANBUL DİĞER ŞEHİRLERİN BİRAZ GERİSİNDE”

Sağlıkta en büyük problemin ne olduğuna ilişkin olarak Bakan Akdağ, sağlık okur yazarlığının ciddi ölçüde iyileştirilmesi gerektiğine ve sağlıklı yaşam noktasında vatandaşın bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Bakan Akdağ, Türkiye’nin AK Parti’den önce enfeksiyon hastalıkları ile boğuşan, anne-bebek ölümü yüksek olan, çocuklarını isalden kaybeden, aşılanabilir hastalıklarda aşısız olduğu için çocuklarını kaybeden bir ülke olduğunu kaydederek, “Bugün bunlardan kurtulduk. Bugün anne ölümlerini yüz binde 14’e çekmiş durumdayız. Bütün Avrupa ile kıyasladığımızda ortalamalarımız benziyor. Mesela Amerika’da anne ölümlerini kıyasladığımızda biz onlardan iyiyiz. Kişi başına geliri 55 bin dolar olan, kişi başına sağlık harcaması 9 bin 700 dolar olan bir ülkeden bahsediyoruz. Türkiye’de kişi başına sağlık harcaması 560 dolar” şeklinde konuştu.

Şişmanlık, hareketsizlik ve sigara konusuna dikkat çeken Bakan Akdağ, aile hekimliğinin de geliştirileceğini söyledi. Bakan Akdağ, “Daha yakın takip, daha donatılmış aile hekimliği merkezleri ve biraz da vatandaşın bilgilendirilmesi. Vatandaşın aile hekimliğini atlayarak hastaneye gitmesine mani olmak durumundayız. Şu anda aile hekimliklerimiz çok iyi çalışıyor. Acil hizmetler bakımından dünyanın, Avrupa’nın en iyi çalışan 112 acil sistemlerinden birisini kurmuş durumdayız. Bu konuda İstanbul’a yoğunlaşmamız lazım. İstanbul diğer şehirlerin biraz gerisinde. İlk 10 dakikada yüzde 95’e ulaştı vakaya erişme hızımız şehirlerde ama bu İstanbul’da yüzde 80 civarında. Birçok ülkeden iyiyiz ama İstanbul’da daha mesafe almamız gerekiyor. Cumhurbaşkanımızın göz bebeği projesi şehir hastaneleri, ilk şehir hastanesini Mersin’de açacağız. Mersin’in ihtiyacı olan ana üçüncül hizmetlerin hepsini oraya koyacağız. Peşine Yozgat açılacak. Bu konuda yürüyen 17-18 projemiz var” ifadelerini kullandı.

Şehir hastanesi açılması durumunda bazı diğer hastanelerin kapatılıp kapatılmayacağı konusunda “Oralarda günübirlik hizmet veren başka alanlar oluşturacağız” açıklamasını yapan Bakan Akdağ, Ankara’da bazı hastanelerin taşınacağı Etlik ve Bilkent’teki yeni hastanelerin kapalı olanlarının mevcutların 5-7 katında olduğunu belirtti. Bakan Akdağ, “Bu hastaneleri nasıl yöneteceksiniz?” sorusuna ise, “Mesela Bilkent’teki hastane tek hastane değil, 8 hastaneden oluşan bir hastane şehri. Bunları nasıl yöneteceğimizi teoride hep kurgulamıştık, şimdi operasyonel planlarını yapıyoruz. Burada hizmetlerin önemli bir bölümünü devlet adına özel sektör verecek. Şu anda da özel sektörden hizmet alıyoruz. Patron Sağlık Bakanlığı, ama özel sektör bize 19 kalem hizmet veriyor orada. Tabi ki burada çok ciddi bir ortaklık kültürü geliştirmemiz lazım. Aslında Türkiye’de yatak sayısını çok fazla artırma ihtiyacımız yok, peki neden yeni hastaneler yapıyoruz. Ankara Numune Hastanesi 60 senelik bir hastane, 70-80 yıl öncesinin ihtiyaçlarına göre planlanmış hastane. Çok büyük yük taşıyorlar. Oradaki personelimizin ve doktorlarımızın alınlarından öpmek lazım. Bu kadar özveri ile hizmet eden arkadaşlarımıza mükemmel mekanlar oluşturmak durumundayız” dedi.

“RAMAZAN BAYRAMI’NDAN SONRA KAYIT DIŞI ARKADAŞLARIMIZ İÇİN BİR KURA TERTİP EDECEĞİZ, GİDECEKLER VAZİFELERİNİ YAPACAKLAR”

Terörle mücadelenin devam ettiği Doğu ve Güneydoğu’da personel alanında yaşanan olumsuzluklara ilişkin açıklamada bulunan Bakan Akdağ, “Orada bizi biraz üzen bir husus var. Arkadaşlarımızın çok önemli bir bölümü devlet hizmeti yükümlülüğünü yaptılar ya da yapıyorlar. Bir kısım arkadaşımız da devlet yükümlülüğünü yapmadan başka şehirlerde kayıt dışı çalışıyorlar. Bu orada hizmetleri yapan arkadaşlarımıza haksızlık, bölge halkı konusunda noksanlık oluşturuyor. Bunu özel sektör ile görüştük. Bu Ramazan Bayramı’ndan sonra kayıt dışı arkadaşlarımız için bir kura tertip edeceğiz, gidecekler vazifelerini yapacaklar. Bende bir hekimim, doktorlara devlet hizmeti yükümlülüğü gibi mecbur bırakıcı uygulamalar yapmak istemem, bu bir zorunluluk, başka çare yok. Adaleti tahakkuk ettirmek açısından da bunu herkese koyuyoruz. Bir taraftan devlet hizmeti yükümlülüğünü çalıştırarak, öbür taraftan imkanları iyileştirerek, bu arkadaşlara ödediğimiz ücretleri artırarak bu meseleyi çözmeye gayret edeceğiz. O bölgelerde çalışan insanların daha fazla kazanmak haklarıdır” diye konuştu.

“USULSÜZ HAREKET EDEN HASTANE CEZASINI GÖRÜR, KAPATMAYA KADAR GİDER”

Hastanelerde ödenen fark konusu ve fazla para ödendiğine dair iddialara da cevap veren Bakan Akdağ, “Özel hastanelerden Sosyal Güvenlik Kurumumuz hizmet satın alıyor. Belli kalemler için hiç fark alınmıyor. Acil gitmişseniz, yoğun bakıma yatmışsa hastanız, kanser hastasıysanız, kalp ameliyatı için gitmişseniz, bunlar için özel hastaneye de gidilse fark alınması mümkün değil. Eğer alınıyorsa gereken neyse yaparız. Usulsüz hareket etmiş bir hastanedir, cezasını görür, kapatmaya kadar gider. Mesela acil bir vaka hastaneye kabul edilmemişse bunlarla ilgili mevzuatımız var. Özel sektörümüzün önemli bir kısma bu tip işlere tevessül etmiyor. İşi zapturapt altına alıp, bir taraftan özel sektörümüzün gelişmesini sağlarken, öbür taraftan vatandaşımızın mağdur olmamasını sağlamak durumundayız. Bizim 184 numaralı hattımız var, bir vatandaşımız sağlık açısından sıkıntıya uğruyorsa bizi arasınlar” şeklinde konuştu.

“SAĞLIK ÇALIŞANLARINA ÖZLÜK HAKLARI VE GELİRLERİ İLE İLGİLİ İYİLEŞTİRMELER GETİRECEĞİZ”

“Bizim için sağlık çalışanları başımızın üstündedir” diyen ve sağlık çalışanlarının kıymetini bildiklerini belirten Bakan Akdağ, “Önümüzdeki günlerde bir takım iyileştirmeler yapma imkanımız olacak. Alacakları ek ödemeler açısından, emeklilik hakları açısından iyileştirmeler getireceğiz. Sağlık çalışanlarına özlük hakları ve gelirleri ile ilgili iyileştirmeler getireceğiz. Üzerinde çalışıyoruz. Elbette yapacağız, haklarıdır. Sistemin içinde vatandaşı mağdur eden bir durum varsa buna da razı olamayız. Bu tip iyileştirmelerde Başbakanımızın ve hükümetimizin kararları önemlidir. Biz Bakanlık olarak bu meselenin birinci aktörüyüz, Maliye Bakanlığı var, diğer bakanlıklar var, ama bu hususta belirli iyileştirme imkanımız olacak” ifadelerini kullandı.

“VATANDAŞA KİM UYGUNSUZ DAVRANIYORSA ONA RAZI OLMAM”

İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde aile hekiminin odasına girip beklediği için 70 yaşındaki hastanın doktor tarafından azarlanması olayına ilişkin, “Görüntüleri gördüm, kabul edilebilir değil. İzmir’deki yöneticilerimize talimat verdim, soruşturma başlattılar” açıklamasında bulunan Akdağ, bir soruşturma yapıldığını, baştan da kimseyi mahkum etmediklerini belirtti. Akdağ, “Bütün sağlık çalışanlarının benim başımın üstünde yeri var. Vatandaşa kim uygunsuz davranıyorsa ona razı olmam. Sağlık çalışanları olarak bazen zorlanabiliriz, bizim de dertlerimiz var ama mesleğimiz bu. Biz insana şefkatle davranmak durumundayız. İnsana kötü muamele eden kim olursa olsun buna tahammülüm yok. Peki sağlık çalışanına şiddet olursa, buna hiç tahammülümüz yok. Herkes birbirine medeni davranacak” dedi.

“GEREKSİZ SEZARYEN YAPAN DOKTOR NORMAL DOĞUM EĞİTİMİNE ALINACAK”

Sezeryen konusuna ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Bakan Akdağ, bu konuda hiçbir zaman kadınları suçlamadığını belirterek, ”Bir kadın sezaryen ile çocuğunu doğurmak isteyebilir, ruhsal açıdan buna ihtiyaç duyabilir. Konumuz bu değil. Bir özel hastane grubunda sezaryen ile doğum oranı yüzde 71’e çıktı. Dünyada bu işi iyi yapan ülkelerde bu oran yüzde 15-20 oranında. İhtiyaç yokken, işin kolayına kaçmak için belki parasal sebeplerle bir annenin karnını yararak çocuğunu almak bilime, ahlaka ve hukuka aykırı. Sezaryen ihtiyaç duyulduğunda can kurtaran bir iştir, bir tıbbi ihtiyaçtır. Ama 100 bebeğin 71’i sezaryen ile yapıyor, bu hukuken suç, ahlaken doğru değil, bilimsel olarak bunu yapanlar yanlış yapıyorlar. Özel sektör ile görüştük, tedbirlerini almalarını istedik. 100 vakanın 70’ini sezaryen ile yaptırıyorsa bir hekim ya da kuruluş, onun normal doğum yaptırma eğitimini yeniden almaya ihtiyacı var demektir. Kurslara alacağız, yeniden doğum kursu yaptıracağız. Bir hastane düşünün, 100 vakanın 80’i sezaryen ile yapılıyor, demek ki o hastanenin yönetimi, çalışan ekipleri normal doğum hususunda eğitilmeye muhtaçlar. Bu hususta verilmiş bir karar yok, biraz otokontrol ile bunun sağlanmasını bekliyoruz. Gerekirse ücretlendirmelerle ilgili sosyal güvenlik kurumu ile konuşup farklılaştırmaları yapacağız” diye konuştu.

İlk doğumunu sezaryen ile yapan bir kadının ikinci doğumunu normal yapıp yapamayacağına kadın doğum uzmanının karar vermesi gerektiğini belirten Akdağ, “Genellikle ilk doğum sezaryen ile olmuşsa peşinden gelen doğum sezaryen ile yaptırılmak zorunda kalınıyor. Mecbur kalmadıkça ilk doğumları sezaryen ile yapmamak lazım” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Sakarya’da Fatih Erbakan’a tepki: "Sana hakkımı helal etmiyorum" ‘Anadolu Buluşmaları’ çerçevesinde Sakarya’ya gelen Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’a emekli bir vatandaş, "Sana hakkımı helal etmiyorum" diyerek tepki gösterdi. Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, ’Anadolu Buluşmaları’ çerçevesinde Sakarya’ya geldi. İlk olarak Erenler ilçesinde bulunan Atatürk Sanayi Sitesi’ne gelen Erbakan burada esnafı ziyaret etti. Daha sonrasına Gar Meydanı’nda partisinin standını ziyaret eden Erbakan, Adapazarı merkezinde esnaf ve vatandaşlar ile buluştu. Erbakan’ın yanı sıra partinin genel merkez heyeti, genel başkan yardımcıları, MKYK üyeleri ve teşkilat üyeleri de şehrin tüm ilçelerine dağılarak vatandaşlarla bir araya geldi. Program öncesinde Atatürk Sanayi Sitesi’nde açıklama yapan Erbakan, “Bugün Sakarya’da Yeniden Refah Partisi olarak sahada, arazide halkımız ile birlikte ‘Anadolu Buluşmaları’ programımızı gerçekleştireceğiz. Sakarya’nın tüm ilçelerinde sahada, esnafımız, halkımız ve sivil toplum kuruluşlarımız ile buluşma programımızı gerçekleştiriyoruz" dedi. Vatandaştan “Sana hakkımı helal etmiyorum” tepkisi Öte yandan, Adapazarı ilçe merkezindeki ziyaretleri esnasında ise emekli bir vatandaş Erbakan’a tepki gösterdi. Vatandaş, “Sana hakkımı helal etmiyorum, destekledin onu” diyerek tepkisini dile getirdi. Erbakan ise vatandaşa, "CHP gelse daha kötü olacaktı, biz geleceğiz düzelecek inşallah” cevabını verdi.
Muş Gençlik ve Spor İl Müdürü Taşdemir, gazetecileri unutmadı Muş Gençlik ve Spor İl Müdürü Mehmet Arif Taşdemir, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü dolayısıyla Muş’ta görev yapan yerel ve ulusal basın temsilcilerini Tarihi Murat Köprüsü Kitap Kahvede düzenlediği etkinlikte misafir etti. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü dolayısıyla Muş’ta görev yapan yerel ve ulusan basın mensupları için bir program düzenleyen Gençlik ve Spor İl Müdürü Mehmet Arif Taşdemir, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne bağlı 1071 Sultan Alparslan Parkı içinde yer alan Kitap Kahvede bir program düzenledi. Taşdemir, düzenlenen programda Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün 2024 yılında yakalamış olduğu başarılara değinerek, “Muş’un sporunu ve Gençlerini bir yere taşımaya çalışıyoruz. Buradaki 3. yılıma girdim. Geldiğimiz noktada bakanlığımızın verilerine göre Gençlik ve Spor İl Müdürlüğümüzü Muş’un katma değeri olan bir kurum haline getirdik. Bunu çalışma arkadaşlarımızla birlikte getirdik. İlimizde Gençlik ve Spor Bakanlığımızın yatırımlarının tamamını aktif hale getirdik. Muş’ta 5 bin lisanslı sporcu sayısından 37 bin sayısına ulaşmayı başardık. Bu sayıyı her geçen gün arttırmaya devam edeceğiz. Okul sporlarında 2024 yılında yüzde 258’lik bir artışla hem katılım oranında hem de lisanslamada Türkiye birincisi olduk. Bu konuda sayın valimizin destekleri çok kıymetli ve önemlidir. Tüm ilçelerimizde Milli Eğitim Müdürlüğümüzle birlikte öğrencilerimizi spora kazandırma noktasında önemli başarılar yakalamış durumdayız. Bu yıl aslında Muş ilinin en zirve yılı oldu. Aldığımız kupalar, madalyalar bunu gösteriyor ama bu önümüzdeki yıl daha da artacak inşallah. Yüzme bilmeyen kalmasın projesi ile 19 bin 550 tane öğrencimize gencimize, beş tane ilçemizdeki portatif havuzlarda yüzme öğretmiştik. Amatör futbolda ise biz 24 takımın katıldığı bir lig düzenledik. Bölgemizde nüfus oranımıza göre çok iyi yerlere geldik ama bu yeterli değil daha iyi yerlere gelmek için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Spor tesislerimizden sadece vatandaşlarımız değil, mülki idareden tutun, adliyesine kadar, diğer kamu kurumlarına kadar ve siz değerli basın mensuplarımızı sporla buluşturduk. Sizleri daha çok sporda görmek istiyoruz” dedi. Gençlik çalışmaları hakkında bilgi veren Taşdemir, “Gençlik merkezlerimizin sayısı 1 iken, şu anda biz 10’a ulaşmış olduk. Üniversite genç ofisimizle Yurtlarımızdaki genç ofislerle beraber şu anda 34 bin resmi üyemiz var. Yine 34 bin faaliyetle beraber gençlerimize yani etkileşimli olarak 340 bin kişiye dokunmuşuz. Yine gençlik kampları kapsamında burada onlarca gencimizi Türkiye’nin farklı illerine gençlik kamplarına gönderdik. Bu sene Malazgirt ev sahipliği yapacak çevre illerde bize gelmiş olacak. Kitap kahvemiz haftanın yedi günü açık olup burada da kış yaz demeden her gün burayı açık bulmanız mümkün. Burada ücretsiz çay ikramlarımız var. 24 kişilik bir kampımız var. Yetersiz olduğu için tam hizmete açamadık ama oranın bakım onarımlarını yaptık, çevre düzenlemesini yaptık. Yazla beraber bakanlığımızla programlama yaptık. Yeni bungalovlar ekleyerek sayısını elliye ulaştıracağız. Çadır kampı da orada oluşturacağız. İlkbaharla beraber bir çadır kültürünü Muş’taki gençlerimize empoze ettireceğiz ve çadır kampıyla beraber orayı besleyeceğiz. Önümüzdeki zaman dilimi içerisine Kurtik kayak merkezi projemizi hayata geçireceğiz. Bir ve ikinci etabı hizmete açtığımızda kayak merkezini orayı taşıdığımızda daha uzun süre kullanmış olacağız. Yedi tane binamız faaliyete girdikten sonra Muş’umuza yapılması gereken tek bir Kurtik kayak merkezi kalıyor. İnşallah Kurtik Kayak Merkezi’nde ilimize kazandırmış olacağız. Tabii bunları yaparken ben Vali Bey’in hakkını teslim etmek istiyorum. İyi bir çalışma ortamı olunca kurumlar arası koordinasyon bu kadar güçlü olunca bizlerin de çalışma şevki, heyecanı daha da artıyor. Bu vesileyle bütün kurumlarla çok ciddi manada da bir iş birliği içerisinde çalışmış bulunmaktayız. Yani sayın valimize de ben bu konuda teşekkürlerimi sunuyorum. İlçelerimiz artık daha faal, daha aktif hale geldiler. Bu vesileyle inşallah sayın valimizin de bu konudaki destekleriyle beraber önümüzdeki dönemde hedeflerimizde daha da iyi bir noktaya geleceğiz” ifadelerini kullandı.
Edirne DEM Parti heyeti: "Kürt’ün Türk’e ihtiyacı var, Türk’ün Kürt’e ihtiyacı var" DEM Parti İmralı heyeti, Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı ziyaretlerinin ardından basın açıklaması yaptı. Geçtiğimiz hafta terör örgütü PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’ı ziyaret eden ve ardından siyasi partilerle görüşmeler gerçekleştiren DEM Parti İmralı heyeti temaslarını sürdürüyor. Heyet bugün Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile görüşme gerçekleştirdi. Heyette; DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan, İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk yer aldı. Yaklaşık 4 saat süren ziyaretin ardından heyet basın açıklaması gerçekleştirdi. Önder, Türk ve Buldan, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Sürece katkıları tam Sırrı Süreyya Önder, açıklamasında, "Gelişmekte olan sürece katkılarının ve desteklerinin tam olduğunu size iletmemizi istediler. Şu an çözersek iki tarafla çözeceğiz. Eğer bu fırsatı da kaçırırsak, 72 taraf bu işe müdahil olacak. Barışın kaybeden olmaz. Bunu hiç aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Bu kazananı olan bir süreç değildir, herkes kazanır. Kaybedeni de hiç yoktur. Onun için barış bu anlamda kıymetli bir şeydir. Kamuoyunda sıklıkla çözümle, barış kavramları birbirine karıştırılıyor. Bu doğru değil. Barış bir sarılmayla bile oluşturulacak bir şeydir. Çözüm demokratik bir mücadele ve uzun soluklu bir iştir. Sorun alanlarıyla ilgili olarak bunun uzunluğu, derinliği değişir. Şu an için kurmaya çalıştığımız barıştır ve bunun için herkesten desteklerini bekliyoruz. Kamuoyundan gizlediğimiz ya da gizleyeceğimiz hiçbir şeyin olmayacağını bütün açık kalpliliğimizle bizleri tanıyorsunuz, yüreğimiz elimizle geziyoruz barış için. Herkesin de desteğini, katkısını, önerisini, eleştirilerini kıymetli buluyoruz. İmralı’daki ikinci görüşmenin tarihi henüz belli değil ama çok fazla uzayacağını düşünmüyoruz" dedi. "Kürt’ün Türk’e ihtiyacı var, Türk’ün Kürt’e ihtiyacı var" Ahmet Türk ise açıklamasında, "Bizim amacımız binlerce yıl beraber yaşamış iki halkın yeniden kucaklaşması, o kadim dostluğun tekrar gereği gibi yerine getirilmesidir. Türkiye’de Kürt’ün Türk’e ihtiyacı var, Türk’ün Kürt’e ihtiyacı var. Biz aslında burada bir barışı sağlayacağız" dedi. Pervin Buldan da, "Öncelikle bugün Demirtaş’ı ve Mızraklı’yı ziyaret ettik ve bu ziyaretten çok büyük bir moralle ayrılıyoruz. Çünkü hem Demirtaş’ın hem Mızraklı’nın bu sürece dair yapmış olduğu değerlendirmeler oldukça açık ve net. Her koşulda, her şartta bu sürecin arkasında olacaklarını ifade ettiler, bu bizim için çok kıymetli" dedi.
Manisa CHP Genel Başkanı Özel’den fezleke açıklaması: "Vız gelir tırıs gider” Manisa’da gazetecilerle buluşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kendisi dahil 17 milletvekili hakkında Meclis’e verilen fezlekeyle ilgili, “Vız gelir tırıs gider. Vallahi bize dokunulmazlık lazım değil hatta biz millete dokunan bir parti olduğumuz için AK Parti rahatsız oluyor" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, memleketi Manisa’da Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek tarafından düzenlenen 10 Ocak Çalışan Gazeteciler buluşmasına katıldı. Programa Özel’in yanı sıra, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, ilçe belediye başkanları, daire başkanları, Manisa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Önder Aydın, Manisa ve İzmir’den basın mensupları katıldı. Verilen yemek sonrası gerçekleştirilen buluşmada açılış konuşmasını yapan Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek basının öneminden bahsederek 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladı. Özel ise yaptığı konuşmada özellikle yerel basının öneminden bahsetti. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Özel, belediyelerin SGK’ya olan borçlarıyla ilgili şunları söyledi: “Belediyelerin SGK’ya olan toplam altın borcu 15 ton değil Tayyip Bey 30 ton. Bu 30 tonun 10 tonu sizin belediyelere ait, 20 tonu sizin dışınızdaki partilerin belediyelerine ait. Bu 20 tonun 10 tonu da sizin AK Partili belediyelerden devraldığımız borçlar. Yani bizim bütün muhalif belediyeler olarak toplam altın borcumuz 10 ton. Senin ve belediyelerinin yaptığı borç 20 ton. Bunun 10 tonu hala sizin belediyelerin üzerinde 10 tonu da sizden kalan borç bizim belediyelerimizin üzerinde 30 ton toplam 1 kamyon. Peki bu SGK’nın toplam alacağı ne kadar 270 ton altın. 30 tonu belediyeler, 1 kamyon. Geri kalan 8 kamyon 240 ton diğer alacaklar. Diğer alacaklar 6 ayda bir açıklanması gerekiyor ama Tayyip Bey açıklamıyor. Neden en tepede en yakını şirketler var. Bizden bu paraları İzmir Büyükşehir Belediyesinin hesaplara el koyarak faizleriyle kesiyor, gelecek ay onlara SGK affı çıkarmaya hazırlanıyor. Faizleri silecek anaparayı bilmem kaç taksite bölecek. Ben Tayyip Beye söylüyorum. 270 ton altın alacağı var SGK’nın, 30 tonu belediyelerin 240 tonu şirketlerden. Sen bu şirketlerin faizlerini affetmeden önce bir açıkla bakalım bunlar hangi şirketler. O yüzden bu açıklamayı yapmadan Tayyip Bey’in söylediklerinin bir kıymeti yok.” “Sükutunu özrüne sayıyoruz” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye ile ilgili olarak söylediği bazı ifadelere değinen Özel, "Diyor ki Esad yıkıldı CHP ardından yas tutuyor diyor. Ne yas tutacağım. Ben dünyada bir otoriter lider azaldı mı neredeyse ardından tef çalacağım. İnşallah Türkiye’de de o günler gelecek ama cümlenin devamı kötü. ‘Hadi’ diyor ‘eski genel başkanlarının bu konuda bir gerekçesi vardı malum sebepten dolayı ama Özgür Özel niye böyle yapıyor’ diyor. Bu çok tehlikeli bir iş. Kemal Bey’in inancı üzerinden Esed’in inancı üzerinden, Esed Nusayri Arap Alevi’sidir, Kemal Bey Alevi’dir. O söyleyip de söyleyemediği bu. Burayı kaşıyıp, Özgür Bey sen Sünni’sin bu Arap Alevilerinin tarafında niye duruyorsun diyor. Birincisi hiçbir acıya, milli meseleye, dış politikaya hiçbir zaman mezhep siyaseti üzerinden bakmadım, bakmam, bakanı da doğru bulmam. Bu ülkeye en büyük kötülüğü yapar. Siyasetçileri mezheplerine, inançlarına göre değil, kalplerine göre kategorize etmek lazım. Kötü kalpliler ve iyi kalpliler. Böyle tasvirler yapanlar kötü kalpliler. Tayyip Bey kötü kalpliler tarafından. Alevi sünni kardeştir derken iyi ama Esad’i malum sebepten destekliyor diyerek burada mezhepçilik yapıyor. Bunu burada ifşa etmek, burada kınamak, bu dilin çok tehlikeli bir dil olduğunu Tayyip Bey’e söylemek lazım. Onun sebebi belliydi demek, Kemal Bey’in mezhebine gönderme yapmak Tayyip Bey’e yakışır ama Türkiye’ye yakışmaz, Manisa’ya da yakışmaz. Bizim Alevi ve Sünni milletvekillerimiz bu salonda da mecliste de yan yana oturuyor ve birlikteyiz. CHP bu kardeşliğin ve birlikteliğin güvencesi olan bir partidir. Tayyip Erdoğan, bu birlikteliği bombalamaya, bu birlikteliği ortadan kaldırmaya yönelik tehlikeli bir işe girişmiştir, kendisini kınıyorum ve tekrar etmemeye davet ediyorum. Sükutunu özrüne sayıyoruz. Bunu tekrar etmesin. Tekrar etmezse bunu unutacağız. Tekrar ederse çok daha sert cevap vereceğim. Bunu da açıkça ifade etmek isterim" şeklinde konuştu. “Barış dili” MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin barış söylemlerinin sorulmasına da değinen Özel, “Devlet Bey barış demeye başladı ama barış dilini kullanmadan bunu yapıyor. Çok sert bir üslubu var. Abdullah Öcalan’ı meclise davet ediyor ama CHP’ye başka partilere karşı çok sert bir üslup kullanıyor. Devlet Bey eğer kavga dilinden, hakaret dilinden barış diline geçecekse ve bunun ilk adımı bu tweet ise bu iyi bir şey ama Devlet Bey süreci bu şekilde yöneteceğini zannediyorsa, yani samimiyetten uzak, kendi bildiklerini okuyan, sürekli ortaya bir şey atan ama mecliste bir komisyon kurmayan, pazarlığı adada yapan ve mecliste dayanan burada da tweet atan bir çizgide olacaksa bu doğru bir çizgi değil. Devlet Bey’in barış diline başlamak için ilk adımı ise iyi, bütün adımları böyle olacaksa kötü. Devamını görmek lazım. Barış diline ilk adım buysa iyidir, bu konuda söyleyeceği son söz bu ise bu kötüdür" şeklinde konuştu. “Vız gelir tırıs gider” Kendisi de dahil 17 milletvekili hakkında meclise fezleke verilmesinin sorulması üzerine Özel şunları söyledi: “Bu tür fezlekeler sürekli geliyor. Vız gelir tırıs gider. Özellikle son dönemde CHP itirazlarını yükselttikçe ve Erdoğan rahatsızlıkları dile getirdikçe birileri harekete geçiyor ve fezleke üzerine fezleke geliyor. Vallahi bize dokunulmazlık lazım değil hatta biz millete dokunan bir parti olduğumuz için AK Parti rahatsız oluyor. Erdoğan’ın dokunulmazlığını önümüzdeki ilk seçim günü akşam 17.00’da milletimiz kaldıracak bundan emin olabilirsiniz.” İttifak seçim gelmeden düşünülebilir” Seçimlerde yine bir ittifak olup olmayacağı yönündeki bir soruya da cevap veren Özel, “Eğer şimdiden erken ittifak konuşursanız bütün partileri birbirine zincirle bağlanmış koşucular gibi birbirine engel olmasına neden olursunuz. Seçime makul bir süre kala eğer seçimi kazanabileceğini düşünüyorsa partiler seçime tek başına girer yok göremiyorsa çeşitli ittifaklar arar. Bu seçimlere az bir zaman kala olacak şeyler. Geçtiğimiz seçimdeki gibi partilerin güçlerine oranla olmayan bir ittifak anlayışıyla ihtiyaç duyulan alanda ve yerde partilerin gücü nispetinde birbirinin işini kolaylaştıracak ama birbirine zarar da vermeyecekleri bir ittifak süreci tasarlanabilir. CHP’nin hedefi önümüzdeki seçimlerde salt çoğunluğu kendi milletvekilleriyle elde etmesidir. Buna gayret edeceğiz ve bir CHP’li cumhurbaşkanı adayının seçilmesidir. Adayın desteklenmesi konusunda birçok partiyle görüşülebilir biz de görüşürüz. Yeni Yol Çatı Partisi de bizim kapısına aşina olduğumuz partilerden oluşuyor. Hiçbir problemimiz olmaz" dedi. Program Özgür Özel’in gazetecilerle toplu fotoğraf çektirmesinin ardından sona erdi.