SAĞLIK - 22 Haziran 2016 Çarşamba 16:21

Sağlık çalışanlarına müjde

A
A
A
Sağlık çalışanlarına müjde

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, sağlık çalışanlarının özlük hakları ve gelirleri ile ilgili iyileştirmeler yapılacağını söyledi.

TGRT Haber televizyonunda yayınlanan "Neler Oluyor" programında TGRT Haber televizyonu ve İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularına cevap veren Sağlık Bakanı Recep Akdağ, sağlık çalışanlarına da müjde verdi. Bakan Akdağ, sağlık çalışanlarının özlük hakları ve gelirleri ile ilgili bir düzenleme üzerinde çalıştıklarını söyledi. Türkiye’nin 2002 ile 2016 yılları arasında dünyaya örnek olan büyük bir sağlık dönüşüm programı gerçekleştirdiğine dikkat çeken Bakan Akdağ, programın AK Parti’nin vatandaşa hizmet anlayışı ile şekillendiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da sağlık konusunun arkasında her zaman durduğunu ifade eden Bakan Akdağ, “Bugün Türkiye’de yılda 400 dolara yakın devlet ve kamu sigortası sağlığa kişi başına para harcıyor. Bu rakam Avrupa’da 2 bin 500 dolar civarında. Amerika’da sadece kamunun harcadığı 5 bin dolara yaklaştı. Bir o kadar da kişiler ceplerinden harcıyorlar. Biz Türkiye’de çok masraflı olmayan, hem kaliteli hem de herkesin eriştiği bir sağlık sistemi kurduk” dedi.

“TÜRKİYE OLARAK BİRÇOK ÜLKEYE DESTEK VERECEK İMKANA SAHİBİZ”

Dünya Sağlık Teşkilatı Başkanlığı için adının geçmesine ilişkin soruya cevap veren Bakan Akdağ, Sağlık Bakanı olduğu için o konunun kapandığını belirterek, “Biz bütün odaklanmamızı, gücümüzü Türkiye’deki insanımızın sağlık hizmetini daha iyi almasına harcayacağız. Bununla birlikte özellikle komşu ülkelere Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı olarak sağlık sistemi dönüştürme desteği elbette vereceğiz. Ben Bakanlık görevini devrettikten sonra birçok ülkede sağlık sistemini anlatmak için toplantılara katıldım. Şimdi bunu Bakanlıkta çok daha yoğun olarak yapacağız. Sağlık her ülkenin anne karnından kabre kadar ihtiyacı olan bir alan. Biz Türkiye olarak hem birçok ülkeye destek verecek imkana sahibiz hem de sağlık turizmini cezbetmemiz için buralara gidişimizin çok önemli bir anlamı var” diye konuştu.

“22 TEMMUZ’DAN BU YANA YÜRÜTÜLEN TERÖRLE MÜCADELE, TÜRKİYE’NİN TERÖRLE MÜCADELE ETTİĞİ SON 35 YILIN EN BAŞARILI DÖNEMİDİR”

Batuhan Yaşar’ın “Başbakan Binali Yıldırım ile Ağrı’ya gittiniz, Ağrı’da ne gördünüz, terörle mücadelede gelinen aşama ve halkın size olan tepkileri ve bakış açısı nasıldı?” sorusuna bölgeyi iyi tanıdığını söyleyerek cevap veren Bakan Akdağ, “Bir iftar yemeği yaptık, stadyumda yaptık bu iftarı. 5 bini aşkın insan katıldı, Başbakanımızın da çok önemli müjdeler verdiği iftar programı oldu. Başbakanımız Ağrı’ya demiryolu getireceğini söyledi. Biz biliyoruz ki Binali Yıldırım söyledi mi yapar. Bir hastane yapıyoruz orada 400 yataklı. Biraz gecikmişti ama bu yılın içinde orayı açacağız. Kalp hastalıklarına acil müdahalelerin yapılabildiği bir hastane olacak. Vatandaş terörün bu ağır baskısından kendisini kurtarmış. Bir rehabilitasyon dönemi yaşanıyor. 7 Haziran’da biz bunu yaşadık, insanlar endişe içindeydiler ve korkuyorlardı. Birisi terörle ilişkileri, birisi dahi köye gitse müthiş bir baskı unsuru halindeydi. Bu artık vatandaşın üzerinden kalkmış. Şunu merak ediyor vatandaşımız; ‘hükümetimizin, devletimizin bu mücadelesi devam eder değil mi?’ Vatandaşın beklentisi terörle mücadelenin devam ettirilmesi yönünde. Orada vatandaş sandığa giderken iradesini kullanma konusunda çok büyük zorluklar yaşadı. Vatandaşımız ister istemez teröre karşı verilen mücadelenin sürekliliğinin ne olacağını merak ediyor. Bu hususta kafalarımız çok berrak. Cumhurbaşkanımız bu süreci takip ediyor, Başbakanımız ve biz bu konuda çok hassasız. Güvenlik birimleri müthiş bir uyum içinde çalışıyorlar. Verilen şehit sayısının 10 katı öldürülen terörist var. 22 Temmuz’dan bu yana yürütülen terörle mücadele, Türkiye’nin terörle mücadele ettiği son 35 yılın en başarılı dönemidir” diye konuştu.

“HUKUK İÇİNDE GEREKEN YAPILACAK”

Terörle mücadele operasyonları esnasında ambulansa ve sağlık personeline saldırılmasına rağmen sağlık hizmetlerinde aksama olmadığını kaydeden Bakan Akdağ, bütün bakanlıkların önemli bir mücadele verdiklerinin altını çizdi. “Hangi belediye, hangi partiden olursa olsun önemi yok, kim terörle omuz omuza gelmişse, kim teröriste yardım etmişse, kim dağa para yollamışsa bu konuda hukuk kararını veriyor. Bunlara karar verildiğinde hukuk içinde gereken yapılacak” diyen Bakan Akdağ, bununla ilgili bazı kanun düzenlemelerinin yapılacağının da konuşulduğunu kaydetti.

“SİZ HİÇBİR SAĞLIK SİSTEMİNİ SERİ ADIMLAR ATMADAN DÖNÜŞTÜREMEZSİNİZ”

“Biz Türkiye’de başkanlık sisteminin çözüm olduğuna inanıyoruz” diyen Bakan Akdağ, bunun sağlık alanı ile de ilgili olduğunu belirterek, “Siz hiçbir sağlık sistemini seri adımlar atmadan dönüştüremezsiniz. Her attığınız adımda bir takım farklı menfaat grupları harekete geçer ve sizi engeller. İstikrarlı bir yönetime sahip olmanız lazım. Biz AK Parti hükümetleri döneminde bunu yapabildiysek bir koalisyon olmadığımızdan, başımızda Recep Tayyip Erdoğan olduğundan dolayı yaptık. Aksi taktirde yaptırmazlar” dedi.

“MAHKEMELERDE DOLAŞILMASI TÜRK SİYASETİ ADINA BİR KAYIPTIR”

MHP’de mahkemelere kadar taşınan sürece yönelik değerlendirmede bulunan ve “AK Parti MHP’deki gelişmelere göre tavır alıyor” şeklindeki iddialara cevap veren Bakan Akdağ, “Biz tabi ki MHP’deki gelişmelere göre hareket etmiyoruz. Bu MHP’nin iç işidir. Ben Recep Akdağ olarak bu işin mahkemelere dökülmüş olmasından Türk siyaseti adına rahatsız oluyorum. Bir partinin genel başkanı kim olacak, tüzüğü, kongresi ne olacak diye mahkemelerde dolaşılması Türk siyaseti adına bir kayıptır. Umut ederim MHP bu iç meselesini kısa sürede halleder” diye konuştu.

“İSTANBUL DİĞER ŞEHİRLERİN BİRAZ GERİSİNDE”

Sağlıkta en büyük problemin ne olduğuna ilişkin olarak Bakan Akdağ, sağlık okur yazarlığının ciddi ölçüde iyileştirilmesi gerektiğine ve sağlıklı yaşam noktasında vatandaşın bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Bakan Akdağ, Türkiye’nin AK Parti’den önce enfeksiyon hastalıkları ile boğuşan, anne-bebek ölümü yüksek olan, çocuklarını isalden kaybeden, aşılanabilir hastalıklarda aşısız olduğu için çocuklarını kaybeden bir ülke olduğunu kaydederek, “Bugün bunlardan kurtulduk. Bugün anne ölümlerini yüz binde 14’e çekmiş durumdayız. Bütün Avrupa ile kıyasladığımızda ortalamalarımız benziyor. Mesela Amerika’da anne ölümlerini kıyasladığımızda biz onlardan iyiyiz. Kişi başına geliri 55 bin dolar olan, kişi başına sağlık harcaması 9 bin 700 dolar olan bir ülkeden bahsediyoruz. Türkiye’de kişi başına sağlık harcaması 560 dolar” şeklinde konuştu.

Şişmanlık, hareketsizlik ve sigara konusuna dikkat çeken Bakan Akdağ, aile hekimliğinin de geliştirileceğini söyledi. Bakan Akdağ, “Daha yakın takip, daha donatılmış aile hekimliği merkezleri ve biraz da vatandaşın bilgilendirilmesi. Vatandaşın aile hekimliğini atlayarak hastaneye gitmesine mani olmak durumundayız. Şu anda aile hekimliklerimiz çok iyi çalışıyor. Acil hizmetler bakımından dünyanın, Avrupa’nın en iyi çalışan 112 acil sistemlerinden birisini kurmuş durumdayız. Bu konuda İstanbul’a yoğunlaşmamız lazım. İstanbul diğer şehirlerin biraz gerisinde. İlk 10 dakikada yüzde 95’e ulaştı vakaya erişme hızımız şehirlerde ama bu İstanbul’da yüzde 80 civarında. Birçok ülkeden iyiyiz ama İstanbul’da daha mesafe almamız gerekiyor. Cumhurbaşkanımızın göz bebeği projesi şehir hastaneleri, ilk şehir hastanesini Mersin’de açacağız. Mersin’in ihtiyacı olan ana üçüncül hizmetlerin hepsini oraya koyacağız. Peşine Yozgat açılacak. Bu konuda yürüyen 17-18 projemiz var” ifadelerini kullandı.

Şehir hastanesi açılması durumunda bazı diğer hastanelerin kapatılıp kapatılmayacağı konusunda “Oralarda günübirlik hizmet veren başka alanlar oluşturacağız” açıklamasını yapan Bakan Akdağ, Ankara’da bazı hastanelerin taşınacağı Etlik ve Bilkent’teki yeni hastanelerin kapalı olanlarının mevcutların 5-7 katında olduğunu belirtti. Bakan Akdağ, “Bu hastaneleri nasıl yöneteceksiniz?” sorusuna ise, “Mesela Bilkent’teki hastane tek hastane değil, 8 hastaneden oluşan bir hastane şehri. Bunları nasıl yöneteceğimizi teoride hep kurgulamıştık, şimdi operasyonel planlarını yapıyoruz. Burada hizmetlerin önemli bir bölümünü devlet adına özel sektör verecek. Şu anda da özel sektörden hizmet alıyoruz. Patron Sağlık Bakanlığı, ama özel sektör bize 19 kalem hizmet veriyor orada. Tabi ki burada çok ciddi bir ortaklık kültürü geliştirmemiz lazım. Aslında Türkiye’de yatak sayısını çok fazla artırma ihtiyacımız yok, peki neden yeni hastaneler yapıyoruz. Ankara Numune Hastanesi 60 senelik bir hastane, 70-80 yıl öncesinin ihtiyaçlarına göre planlanmış hastane. Çok büyük yük taşıyorlar. Oradaki personelimizin ve doktorlarımızın alınlarından öpmek lazım. Bu kadar özveri ile hizmet eden arkadaşlarımıza mükemmel mekanlar oluşturmak durumundayız” dedi.

“RAMAZAN BAYRAMI’NDAN SONRA KAYIT DIŞI ARKADAŞLARIMIZ İÇİN BİR KURA TERTİP EDECEĞİZ, GİDECEKLER VAZİFELERİNİ YAPACAKLAR”

Terörle mücadelenin devam ettiği Doğu ve Güneydoğu’da personel alanında yaşanan olumsuzluklara ilişkin açıklamada bulunan Bakan Akdağ, “Orada bizi biraz üzen bir husus var. Arkadaşlarımızın çok önemli bir bölümü devlet hizmeti yükümlülüğünü yaptılar ya da yapıyorlar. Bir kısım arkadaşımız da devlet yükümlülüğünü yapmadan başka şehirlerde kayıt dışı çalışıyorlar. Bu orada hizmetleri yapan arkadaşlarımıza haksızlık, bölge halkı konusunda noksanlık oluşturuyor. Bunu özel sektör ile görüştük. Bu Ramazan Bayramı’ndan sonra kayıt dışı arkadaşlarımız için bir kura tertip edeceğiz, gidecekler vazifelerini yapacaklar. Bende bir hekimim, doktorlara devlet hizmeti yükümlülüğü gibi mecbur bırakıcı uygulamalar yapmak istemem, bu bir zorunluluk, başka çare yok. Adaleti tahakkuk ettirmek açısından da bunu herkese koyuyoruz. Bir taraftan devlet hizmeti yükümlülüğünü çalıştırarak, öbür taraftan imkanları iyileştirerek, bu arkadaşlara ödediğimiz ücretleri artırarak bu meseleyi çözmeye gayret edeceğiz. O bölgelerde çalışan insanların daha fazla kazanmak haklarıdır” diye konuştu.

“USULSÜZ HAREKET EDEN HASTANE CEZASINI GÖRÜR, KAPATMAYA KADAR GİDER”

Hastanelerde ödenen fark konusu ve fazla para ödendiğine dair iddialara da cevap veren Bakan Akdağ, “Özel hastanelerden Sosyal Güvenlik Kurumumuz hizmet satın alıyor. Belli kalemler için hiç fark alınmıyor. Acil gitmişseniz, yoğun bakıma yatmışsa hastanız, kanser hastasıysanız, kalp ameliyatı için gitmişseniz, bunlar için özel hastaneye de gidilse fark alınması mümkün değil. Eğer alınıyorsa gereken neyse yaparız. Usulsüz hareket etmiş bir hastanedir, cezasını görür, kapatmaya kadar gider. Mesela acil bir vaka hastaneye kabul edilmemişse bunlarla ilgili mevzuatımız var. Özel sektörümüzün önemli bir kısma bu tip işlere tevessül etmiyor. İşi zapturapt altına alıp, bir taraftan özel sektörümüzün gelişmesini sağlarken, öbür taraftan vatandaşımızın mağdur olmamasını sağlamak durumundayız. Bizim 184 numaralı hattımız var, bir vatandaşımız sağlık açısından sıkıntıya uğruyorsa bizi arasınlar” şeklinde konuştu.

“SAĞLIK ÇALIŞANLARINA ÖZLÜK HAKLARI VE GELİRLERİ İLE İLGİLİ İYİLEŞTİRMELER GETİRECEĞİZ”

“Bizim için sağlık çalışanları başımızın üstündedir” diyen ve sağlık çalışanlarının kıymetini bildiklerini belirten Bakan Akdağ, “Önümüzdeki günlerde bir takım iyileştirmeler yapma imkanımız olacak. Alacakları ek ödemeler açısından, emeklilik hakları açısından iyileştirmeler getireceğiz. Sağlık çalışanlarına özlük hakları ve gelirleri ile ilgili iyileştirmeler getireceğiz. Üzerinde çalışıyoruz. Elbette yapacağız, haklarıdır. Sistemin içinde vatandaşı mağdur eden bir durum varsa buna da razı olamayız. Bu tip iyileştirmelerde Başbakanımızın ve hükümetimizin kararları önemlidir. Biz Bakanlık olarak bu meselenin birinci aktörüyüz, Maliye Bakanlığı var, diğer bakanlıklar var, ama bu hususta belirli iyileştirme imkanımız olacak” ifadelerini kullandı.

“VATANDAŞA KİM UYGUNSUZ DAVRANIYORSA ONA RAZI OLMAM”

İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde aile hekiminin odasına girip beklediği için 70 yaşındaki hastanın doktor tarafından azarlanması olayına ilişkin, “Görüntüleri gördüm, kabul edilebilir değil. İzmir’deki yöneticilerimize talimat verdim, soruşturma başlattılar” açıklamasında bulunan Akdağ, bir soruşturma yapıldığını, baştan da kimseyi mahkum etmediklerini belirtti. Akdağ, “Bütün sağlık çalışanlarının benim başımın üstünde yeri var. Vatandaşa kim uygunsuz davranıyorsa ona razı olmam. Sağlık çalışanları olarak bazen zorlanabiliriz, bizim de dertlerimiz var ama mesleğimiz bu. Biz insana şefkatle davranmak durumundayız. İnsana kötü muamele eden kim olursa olsun buna tahammülüm yok. Peki sağlık çalışanına şiddet olursa, buna hiç tahammülümüz yok. Herkes birbirine medeni davranacak” dedi.

“GEREKSİZ SEZARYEN YAPAN DOKTOR NORMAL DOĞUM EĞİTİMİNE ALINACAK”

Sezeryen konusuna ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Bakan Akdağ, bu konuda hiçbir zaman kadınları suçlamadığını belirterek, ”Bir kadın sezaryen ile çocuğunu doğurmak isteyebilir, ruhsal açıdan buna ihtiyaç duyabilir. Konumuz bu değil. Bir özel hastane grubunda sezaryen ile doğum oranı yüzde 71’e çıktı. Dünyada bu işi iyi yapan ülkelerde bu oran yüzde 15-20 oranında. İhtiyaç yokken, işin kolayına kaçmak için belki parasal sebeplerle bir annenin karnını yararak çocuğunu almak bilime, ahlaka ve hukuka aykırı. Sezaryen ihtiyaç duyulduğunda can kurtaran bir iştir, bir tıbbi ihtiyaçtır. Ama 100 bebeğin 71’i sezaryen ile yapıyor, bu hukuken suç, ahlaken doğru değil, bilimsel olarak bunu yapanlar yanlış yapıyorlar. Özel sektör ile görüştük, tedbirlerini almalarını istedik. 100 vakanın 70’ini sezaryen ile yaptırıyorsa bir hekim ya da kuruluş, onun normal doğum yaptırma eğitimini yeniden almaya ihtiyacı var demektir. Kurslara alacağız, yeniden doğum kursu yaptıracağız. Bir hastane düşünün, 100 vakanın 80’i sezaryen ile yapılıyor, demek ki o hastanenin yönetimi, çalışan ekipleri normal doğum hususunda eğitilmeye muhtaçlar. Bu hususta verilmiş bir karar yok, biraz otokontrol ile bunun sağlanmasını bekliyoruz. Gerekirse ücretlendirmelerle ilgili sosyal güvenlik kurumu ile konuşup farklılaştırmaları yapacağız” diye konuştu.

İlk doğumunu sezaryen ile yapan bir kadının ikinci doğumunu normal yapıp yapamayacağına kadın doğum uzmanının karar vermesi gerektiğini belirten Akdağ, “Genellikle ilk doğum sezaryen ile olmuşsa peşinden gelen doğum sezaryen ile yaptırılmak zorunda kalınıyor. Mecbur kalmadıkça ilk doğumları sezaryen ile yapmamak lazım” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Sakarya’da bir buçuk asırlık geleneksel balıkçılık Yaklaşık bir buçuk asır önce Rumlardan kalan ve Sakarya’nın Karadeniz’e kıyısı bulunan Karasu ilçesindeki ‘Haralambo’ diye bilinen bölgede balıkçıların av sezonu devam ediyor. Barbunu ile ünlenen bölgede denize açılan balıkçılar, kışın geçimlerinin büyük bir kısmını da bu şekilde sağlıyor. Karadeniz’de Rumlardan kalan ve bölge halkının ‘Haralambo’ olarak tabir ettiği mevkide Karasu ve Kocaalili balıkçıların barbun avı sürüyor. Karasu’nun Küçük Karasu Mahallesi’nde bulunan ve en eski balıkçı köyü olarak bilinen ‘Haralambo’ bölgesinde denize açılan balıkçılar, kış aylarında geçimlerinin büyük bir kısmını da balıkçılık ile sağlıyor. Barbunu ile ünlenen mevkide balıkçılar, gece attıkları ağları sabah saatlerinde topluyor. Ağlara takılan ve ayıklanan balıklar kovalara konularak Karasu ve Kocaali başta olmak üzere çevre illerdeki satış noktalarına ulaştırılıyor. “Rumlardan kalan 150 senelik bölgede kıyı balıkçılığını sürdürüyoruz” 40 senedir balıkçılık yaptığını belirten Adem İngenç, “Rumlardan kalan bir yerimiz var burada yaklaşık 150 senelik. 5 metreden başlar, bin 600 metre derinlikte olan bir vadi, kuyu var. Kış geldiği zaman balıklar burada toplanır. Biz de burada balıkları avlamaya çalışıyoruz. Dedelerimiz, babalarımız, amcalarımızdan kalan balıkçılığı devam ettiriyoruz. Ben de 40 senedir burada balıkçılık yapıyorum. Çok uzun süredir bu bölgede balıkçılık var. Eskiden ağlar pamuk ipliğinden yapılırdı ve ağ atıldıktan sonra burada seralar vardı oralarda kurutulurdu akşam tekrar denize atılabilmesi için. Eski balıkçılar böyle yapardı. Sabah saat 06.00’da çıkıyoruz, ağlarımızı çekiyoruz. Bu sene inşallah daha iyi balık olacak. Şu an barbun başladı, istavrit var. Barbun burada kalıcı balık, istavrit göçmen balığı. Sığ sularda istavrit, derin sularda 35-40 metrelerde barbun, 50-60 metrelerde mezgit oluyor. Amatör bir kıyı balıkçısıyım. Her sabah ağlarımızı çekerken balık tutmayı çok arzuluyoruz ve daha fazla olmasını istiyoruz” dedi. “Mahalle halkımıza ekonomik bir katkısı var” Daha öncesinde balıkçılık yapan Karasu Mahalle Muhtarı Şefik Kır, “Yazın balık sığ sulara göç eder. Kışın da derin sular sıcak olur ve derin suda toplanır balıklar. Balıkçılar yoğunlukla, kuyu diye tabir ettiğimiz ‘Haralambo’da ağlarını bırakırlar. Yakaladıkları balıkları da hem mahallemize hem de Karasu ve Kocaali’ndeki satış noktalarına ulaştırırlar. Ve bu şekilde de hayatlarını devam ettiriyorlar. Mahalle halkımıza da ekonomik bir katkısı var. Birlik ve beraberlik içerisinde kooperatifleşmeyi sağlarsak çok daha farklı yerlere bu işi taşıyacağımızdan eminim” diye konuştu. “Sabah kahvaltıda barbun yerim” Sezonun açılması ile birlikte sabah kahvaltıda bile barbun yediğini ifade eden balıkçı Sabri İngenç, “Balıkçılık zevkli tabii ama başka bir işinde olacak. Buranın tadını aldığında bırakamazsın. Bu bölgeden çıkan barbun balığının tadına baktığında burayı ararsın. Ben barbun sezonu başladığı zaman kahvaltıda zeytin, peynir yerine barbun yerim. Herkese de tavsiye ederim, yiyen bir daha arar bunu. O kadar lezzetli bir balık. Küçük Karasu ‘Haralambo’ balıkçılık dediğinde adres burası. Karadeniz’de buradan başka da barbun balığının çıktığı yer çok nadir” şeklinde konuştu. “Buradan alıp yiyenler peşini de bırakmıyor” Bölgeden çıkan barbun balığının lezzeti hakkında bilgi veren Şaban Altaş ise, “Barbun balık olarak yerinde ve taze olarak yediğin zaman diğer balıklara göre çok güzel balık. Günümüzde bu balığı çok tanıyan yok. Tanıyanlarda bu bölgeden yemedikleri ve zamanı geçmiş yedikleri için barbun balığı lezzetli gelmiyor. Ama buradan alıp yiyenler peşini de bırakmıyor” ifadelerini kullandı.
Samsun Trendyol Süper Lig: Samsunspor: 4 - Bodrum FK: 0 (Maç sonucu) Trendyol Süper Lig’in 14. hafta maçında Samsunspor, sahasında karşılaştığı Bodrum FK’yı 4-0 mağlup etti. Maçtan dakikalar (İkinci yarı) 46. dakikada Emre’nin sağdan getirdiği topla kale çizgisi önünde buluşan Dimata’nın şutu direğin üstünden auta çıktı. 48. dakikada Bola’nın ortasında ceza sahası içinde Holse’nin şutu önce savunmaya sonra da üst direğe çarpıp, kornere çıktı. 52. dakikada Holse’nin rakipten kaparak attığı ara pasında topla buluşan Marius Mouandilmadji meşin yuvarlağı üst ağlara gönderdi. 2-0 55. dakikada Emre’nin ara pasında defansın arkasına sarkan Marius Mouandilmadji, topu kaleci Gökhan’ın üstünden aşırtarak filelerle buluşturdu. 3-0 72. dakikada ani gelişen Samsunspor atağında Dimata’nın şutu üst direğe çarparak oyun alanına geri döndü. 90+3. dakikada Tait’in pasına sert ve düzgün vuran Soner Aydoğdu, kalecinin solundan yaptığı vuruşla meşin yuvarlağı filelere gönderdi. 4-0 Hakemler: Ozan Ergün, Volkan Narinç, Murat Altan Samsunspor: Okan Kocuk, Zeki Yavru (Schindler dk. 67), Lubo Satka, Rick van Drongelen, Marc Bola (Muja dk. 78), Ait Bennasser, Olivier Ntcham (Soner Aydoğdu dk. 67), Emre Kılınç, Carlo Holse (Tait dk. 85), Nany Dimata (Soner Gönül dk. 88), Marius Mouandilmadji Yedekler: Halil Yeral, Laura, Ercan Kara, Yunus Emre Çift, Bedirhan Çetin Teknik Direktör: Thomas Reis Bodrum FK: Gökhan Akkan, Üzeyir Ergün, Arlind Ajeti (Obekpa dk. 54), Ondrej Celustka, Gökdeniz Bayraktar, Pedro Brazao (Cenk Şen dk. 68), Fredy Riberio (Kenan Özer dk. 88), Taylan Antalyalı, Zdravko Dimitrov (Enes Öğrüce dk. 68), Taulant Seferi (Yusuf Sertkaya dk. 88), George Puşcaş Yedekler: Diogo Sousa, Osman Haqi, Ahmet Aslan, Baran Çetin, Oğulcan Başol Teknik Direktör: Volkan Demirel Goller: Rick van Drongelen (dk. 6), Mouandilmadji (dk. 52 ve 55), Soner Aydoğdu (dk. 90+3) (Samsunspor)
Antalya Üniversiteli çobanı ağlatan yıkım Antalya’nın Akseki ilçesi Değirmenlik Mahallesi’nde hayvancılık ile uğraşan üniversite mezunu Recep Erdoğan, ineklerini barındırmak için yaptığı ahırın ’kaçak’ olarak inşa edildiği iddiasıyla Akseki Belediyesi tarafından yıkılarak, belediyenin kendisini 254 bin lira zarara uğrattığını söyledi. Erdoğan, yıkım sonrası ineklerine mağarada bakmaya başlarken Akseki Cumhuriyet Başsavcılığı, Erdoğan hakkında bulunulan suç duyurusunda takipsizlik kararı verdi. Akseki Belediyesinin kendisi hakkında Akseki Cumhuriyet Başsavcılığına kaçak yapı yapmaktan dolayı suç duyurusunda bulunduğunu söyleyen Recep Erdoğan, “Belediye, imar kirliliğine neden olmaktan Akseki Cumhuriyet Başsavcılığına hakkımda suç duyurusunda bulundu. Akseki Cumhuriyet Başsavcılığına 2024/142 soruşturma sayılı dosya no ile hakkımda suç duyurusunda bulunulduğu, soruşturma sonucunda Cumhuriyet Başsavcılığının 2024/197 karar no ile ’kovuşturmaya yer olmadığı’ kararı verildi. Dosyada mevcut 15.05.2024 tarihli kadastro fen bilirkişi raporuna göre söz konusu yapının Değirmenlik köyü yerleşik alanı dışında olduğu, yapının elektrik ve şebeke suyu bağlantısının olmadığı belirtildiği, söz konusu binanın 3194 sayılı yasanın 5. maddesinde belirtilen tanımlara göre bina vasfı taşımadığı belirtildi. Yapının 3194 sayılı kanunun 5. maddesinde belirtilen tanımlar dahilinde bina niteliğinde olmadığı gibi, bu anlamda 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi anlamında da idari para cezasını gerektirir nitelikte imar kirliliğine sebep olmadığı, yine 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi anlamında da yıkılması veya belediyenin yıkmasını gerektirir nitelikte bir imar kirliliği olmadığını belirtmiştir. Hakkımda Akseki Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair bu karar verilmesine rağmen benim haberim bile olmadan bu kış gününde ahırımı yerle bir etmişler” diye konuştu. Üniversite mezunu Kendisinin İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olduğunu ve 4 yıldır kendi imkanlarım ile hayvancılık yaptığını anlatan Erdoğan, "Üniversite mezunu bir insan olarak kendi işimizi kurmak istedik. Bugüne kadar devletten hiçbir destek almadık. Akseki Cumhuriyet Başsavcılığının kararına rağmen Akseki Belediyesi tarafından ahırımız usulsüzce yıkıldı. Belediye iş makineleri ile gelip muhtar ve jandarma eşliğinde yıkımı gerçekleştirmiş. Geldiğimde baktım ki, ahırım yerle bir olmuş. Oturup ağlamaktan başka çarem yoktu. Burada kimler suçluysa hepsi hakkında şikayetçiyim. Yapılan iş vicdansızlıktır. Sorumluların cezalandırılmasını istiyorum" dedi. "İneklerimi mağarada beslemeye başladım" Karlı kış gününde büyük mağduriyete uğradığını söyleyen Erdoğan, "Akseki Belediyesi usulsüz şekilde ahırımı yıktıktan sonra hayvanlarımızı mağarada barındırmaya başladım. Bir kilometre mesafede bulunan samanları mağaraya taşıyorum. Hayvanlarımı burada besliyorum. Kış gününde ahırımı yıkarak beni mağdur ettiler" dedi. "İneklerim mağarada kış günü donarlar" Ben karlı kış gününde mağarada ineklere bakmanın oldukça zor olduğunu anlatan Erdoğan, “Tapulu bir buçuk kilometre köyün yerleşik alanı dışında bulunan annesine ait 5 dönüm tarlasına yapmış olduğu 40 metre kare tamamen çinkodan yapılmış ahır, 25 adet tarım müdürlüğünden işletme numaralı küpeli süt ineği besliyorum. Bunlardan 10 tanesi 4 ila 6 aylık hamile. Şu anda zor şartlarda mağarada ineklerimi barındırıyorum. Bu kışı ineklerimin mağarada barındırmak zor. Mutlaka köyde başka yapılmış ağır bakıp kiralayacağım. Çünkü Toroslar’ın kışı ağır geçer. Hayvanlar burada kışı çıkaramaz ve benim onca emeklerim boşuna gider” diye konuştu. “Belediye hakkında şikayette bulundu” Cumhuriyet Başsavcılığının kendisi hakkında takipsizlik kararına rağmen belediye tarafından usulsüzce yıkılan ahırının sorumluları hakkında şikayette bulunduğunu söyleyen Erdoğan, "Haklarında şikayette bulundum. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Tarım Orman Bakanlığının da benim hakkımı hukuki olarak aramalarını istiyorum. Burada Antalya Valiliğinin tarafıma vermiş olduğu manevi desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Benim hakkımı şu anda Antalya Valiliği aramaktadır. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. Yıkılan ahırımın usulsüz olduğunu Antalya Valiliği de tespit etmiştir. Akseki Belediye Başkanı İlkay Akça ve başkan yardımcısı Erdoğan Erdoğan usulsüz şekilde benim dahi haberim olmadan ekiplerini gönderip kasti bir şekilde bu kış gününde ahırımı yıkmışlardır" ifadelerini kullandı. “Antalya Valiliği inceleme başlattı” Erdoğan, Akseki Cumhuriyet Başsavcılığının kendisi hakkında “kovuşturmaya yer olmadığına” dair karar vermesine rağmen ahırının usulsüzce yıkılmasından dolayı Akseki Belediyesi hakkında şikayette bulundu. Şikayet üzerine Antalya Valiliği de inceleme başlatarak Akseki Belediye Başkanlığından konuyla ilgili yazılı bilgilendirme talebinde bulundu. Yazıda şöyle denildi: "Tüm bu hususların dava dilekçesi ile Akseki Belediyesine bildirilmesine rağmen belediyenin davadan vazgeçmesini istediği, anlaşmanın işlemlerinin yanlış olduğunu belirtmelerine rağmen söz konusu açılan idare mahkemesinde yürütmenin durdurulması kararının yanlış yorumlanması ile hem husumet yönünden hem de maddi hukuk yönünden yanlış olan encümen kararının uygulandığı ve yapının yıkılarak zarara uğramasına sebep olduğu, bu hukuka aykırı ve keyfi işlem yapan belediye yetkilileri hakkında gerekeli işlem yapılması talebini içeren 13.11.2024 tarihli başvurusu yazımız ekinde gönderilmiştir. Anayasa’nın 138’inci maddesi; ’Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez’ hükmüne haiz olup, yargı yerleri kararlarının dikkate alınması ve gereğinin yapılması, aksi takdirde kamu görevlisine sorumluluk getireceği açıktır. Başvurucu, Akseki Cumhuriyet Başsavcılığının 2024/197 karar numaralı ’kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında, kadastro fen bilirkişi raporuna göre söz konusu yapının köy yerleşik alanı dışında olduğu, yapının elektrik ve şebeke suyu bağlantısının olmadığı, 3194 sayılı yasanın 5. maddesinde belirtilen tanımlara göre bina vasfı taşımadığının belirtildiği halde, sebebi belirsiz bir şekilde garaz ve husumet beslenerek ahırının yıkıldığını iddia etmektedir. Yukarıda açıklanan ve ekli başvuruda belirtilen hususların titizlikle incelenerek gereğinin yapılması, yapılan işlem sonucundan ilgilileri ve sorumluları hakkında yapılacak işleme esas olmak üzere, bilgi, belge ve yasal dayanaklarıyla birlikte ayrıntılı ve açıklayıcı bilgi verilmesini rica ederim.” Recep Erdoğan’ın sosyal medyasından paylaştığı videoların ardından hayvanlar için hayırsever bir işadamı tarafından Beyşehir ilçesinde bir ahır tutulduğu ve hayvanların oraya taşınmaya başlandığı öğrenildi.
Diyarbakır Diyarbakır 8. Kitap Fuarı başladı Diyarbakır 8. Kitap Fuarı, 216 marka, yayınevi ve sivil toplum kuruluşuna ev sahipliği yaparak kitapseverlere kapılarını açtı. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın destekleriyle gerçekleştirilen fuar, edebiyat ve yayıncılık dünyasını Diyarbakır’da buluşturuyor. Etkinlik, sadece yerel halkı değil, çevre illerden ve ülkenin farklı bölgelerinden gelen ziyaretçileri de ağırlamayı amaçlıyor. Fuarda; panel, söyleşi, atölye çalışması ve çocuk etkinliklerinden oluşan toplamda 90 kültür etkinliği düzenlenecek. 9 gün boyunca sürecek bu fuar kapsamında 400’den fazla yazar ve edebiyat insanı, okurlarıyla buluşma fırsatı yakalayacak. Açılışta konuşan Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, Valilik, Büyükşehir Belediyesi ve sivil toplum kuruluşları, kitap fuarının sürdürülebilirliğinin önemli bir sorumluluğunu görmeleri gerektiğini söyledi. Yayınevlerinin Diyarbakır’a gelmek için fedakarlıkta bulunduklarının da farkında olduklarını belirten Kaya, “Bizim fuarımız, Mezopotamya fuarı. 9 gün boyunca sadece Diyarbakır değil, Van, Hakkari, Erzurum, Erzincan, Batman, Mardin’den gelip fuarı ziyaret edecekler. Evet, en büyük teşekkürümüz 216 yayınevine. Diyarbakır’a gelmenin zor olduğunu biliyoruz. 400’den fazla yazarımıza teşekkür ediyoruz” dedi. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Serra Bucak ise bugünden itibaren hazır olduklarını ifade ederek, “Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi olarak sözünü verelim. Önümüzdeki sene Kasım 2025’te kentimizdeki tüm bileşenlerle bu fuarı başka fiziki mekan olmak üzere sarıp sarmalayan fuarlar gerçekleştirmeli. Hakikaten çok istiyoruz” diye konuştu. Ziyaretçilerden Hasan Hasten, “Mardin Mazıdağı’nda yaşıyoruz. Eşim ve kızımla bugünkü kitap fuarına geldim. Kızıma hikaye kitapları bakıyoruz. Onunla burada hoş bir vakit de geçirmiş oluyoruz” şeklinde konuştu. Lise öğrencisi İlknur Aydın, fuarın gayet güzel olduğu değerlendirmesinde bulunarak, “Bazen kitaplara ulaşamıyoruz. Fuarlar sayesinde kitaplara ulaşabiliyoruz ve istediğimiz yazarlar gelebiliyor” ifadelerini kullandı. Bingöl’den gelen Emine Kartal ise, “Kitap fuarı için geldik. Ortam çok güzel, kitap okumayı sevdiğimiz için buradayız. Aradığımızdan fazlası var” dedi.
Bursa Bursa’da köylülerden çöplük eylemi Bursa’da kent merkezinin içerisinde kalan Hamitler Katı Atık Tesisleri’nin Karacabey’in Muratlı Mahallesi’ne taşınma fikrine köylü halk tepki gösterdi. Köy meydanında toplanan kalabalık “Geleceğimizi çöpe atmayın” şeklinde pankart açıp slogan attı. Bursa’da 13 mahalle ve yaklaşık 400 bin nüfusu çevreleyen Hamitler Katı Atık Tesisleri’nin Karacabey’in Muratlı Mahallesindeki kırsal alana taşınması projesi tartışmaları da beraberinde getirdi. Geçtiğimiz gün Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın söz konusu tesisin taşınması ile ilgili yaptığı bir açıklamada, “Hamitler Katı Atık Tesisi ile ilgili çevre koruma daire başkanımız ile görüşme sağladık. Bursa’nın batı bölgesinde, Karacabey ilçesindeki Muratlı Mahallesiyle ilgili ÇED çalışmaları, kurum görüşleri devam ediyor. Diğer taraftan da Hamitler Katı Atık Tesisi’ndeki günlük atık miktarı 2 bin 700 tondan bin 500 tonlara düşmüş durumda. Hedef burayı sıfırlayıp oradaki bilimsel görüşleri, kurum görüşleri alındıktan sonra Karacabey Muratlı Mahallesi’ndeki tesislere taşımak olacak. Bu çalışmalar bitince de Hamitler çöplüğü inşallah çok güzel bir yeşil alan, park alanı olacak” ifadelerini kullandı. Açıklamanın ardından Karacabey Muratlı Mahallesi halkı tesisin taşınması ile ilgili söylemlere tepki göstererek eylem yaptı. Muratlı Mahallesi yakınlarında ormanlık alana taşınması planlanan tesis için yeşil alanların zarar göreceğini söyleyen mahalle sakinleri “Geleceğimizi çöpe atmak istemiyoruz” sloganları attı. “Yeşilimizi kaybetmeme konusunda kararlıyız” Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı, Karacabey’in Bursa’da yeşilini kaybetmeyen tek ilçe olduğunu savunarak, “Bugün burada gerçekleşen olay siyasetin üzerinde olduğunu görüyoruz. Tüm partilerin temsilcileri bugün burada bizlerle beraber. Bilimsel çalışmaları devam eden bir süreçte Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın Muratlı’ya böyle bir tesis kurulacağını söyledi. Ben dün Bursa Büyükşehir Belediyesi bütçe görüşmelerinde gördüm ki Muratlı’ya böyle bir tesisin oluşumu yok. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ile görüşmelerimizde bilimsel çalışmaları devam ediyor. Fakat gördüğümüz bütçede de Bursa’nın batısına yapılacak bir yatırım yok. Biz buna rağmen yine bugün buradayız, Karacabey Bursa’nın yeşilini kaybetmeyen tek ilçesidir. Bu yeşilliğimizi buralarda asla kaybetmemeye kararlıyız” şeklinde konuştu. “Ormanlarımızı kimsenin bozmasına müsaade etmeyeceğiz” Taşınması planlanan tesisle birlikte 5 bin 140 dönüm ormanlık alanın risk altında olduğunu söyleyen Muratlı Mahalle Muhtarı Erdal Yaldız, “Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın geçtiğimiz günlerde meclis toplantısında Hamitler çöplüğünün kaldırılacak ve yerine Botanik Park yapılacağını, yeni çöplüğün Muratlı’ya taşınacağını açıkladı. Ancak Kayapa Ovası belirlenen çöp döküm alanı tepkiler ve yerel yönetimlerin değişik rotalar izlemesi ile köyümüze çevrildi. Kayapa halkı bu tesisin ekolojik dengeyi bozacağına, toprağı ve suyu kirleteceğine, halk sağlığı sorunu oluşturacağına haykırdı. Ancak Kayapa’ya karşı olanların aynı tutumu Muratlı’da göstermediğini üzülerek takip ediyoruz. Her hâlükârda çöp Muratlı köyünde olduğu sürece, ne toprak kirlenecek ne de halk sağlığı sorunu ortaya çıkmayacak, çöp koku yayılmayacak. Kayapa yapılacak çöplük konusunda en ön sırada yer alanların şimdiki sessizliğini anlam veremiyoruz. Karar alıcı makamların da bildiği üzere bölgemizde yaşam tüm canlılığı ile devam etmekte. Aktif olarak tarım ve hayvancılık faaliyetleri yapılmaktadır. Çöplüğün yapılması hedeflenen alan 5 bin 140 dönüm orman alanı, fıstık çamı, sahil çamı ekili olan ve kalan diğer alan tarım alanıdır. Yani bu alanın büyüklüğü küçük bir kasabaya tekabül etmektedir. Ormanlarımızı ve tarım alanlarımızı, doğamızı kimselerin bozmasına izin vermeyeceğiz” diye konuştu. "Geleceğimizi çöpe atmaya hakkınız yok” Katı atık tesisinin yalnız Muratlı değil beraberindeki 10 mahalleye de olumsuz etkileri olacağını kaydeden Yaldız, “Çöplük olarak hedeflenen yerinin 10 köyümüze de etkisi olacaktır. İnkaya Göleti, Rüzgar Gülü Santrali, Hürriyet köyü, Taşpınar köyü, Muratlı köyü, Evciler köyü, Emirler Yenice köyü, Çayönü köyü ve hızlı tren istasyonuna da etkisi olacaktır. Çöplük yerinin bilimsel temellere dayanarak belirleneceği söylenmektedir. Hatırlatmak isteriz ki, önceki yerel yöneticiler de Kayapa’ya çöplük tesisi yapmayı planlarken bilimsel raporlara dayanarak göstermiştir. Bölgemizde geçen ve yıllardır Bursa’nın kangreni olan Nilüfer Çayı’na çözüm aranırken, yeni bir çevresel sorun bölgemizi istemiyoruz. Nilüfer Çayı ile ilgili protestolarda aktif bir şekilde rol alanların şu an burada riskli bir konu olan çöplük meselesinde neden yanımızda göremiyoruz? Artırılacak olan çöp suyu nereye dökülecek? Unutulmamalıdır ki Karacabey Muratlı bölgesi sadece Bursa’nın değil ülkemize en verimli arazilerine sahiptir ve mevcut riskleri görmeden gelmek, bu konuda üretim alanlarını kaybetmek adına tarım ve doğanın ülkemize geleceğini etkilemektedir. Canlı bir bölgeye çöp tesisi kurulmasındaki hedef nedir? Karar vericiler şehri dinamikleri bölgemizle ilgili karar alırken bölge halkının duygu ve düşüncelerini önemsemelidir. Bu hem demokrasinin hem çöpçülüğün hem de ortak aklın gereğidir. Yüzyıllardır bu topraklarda yaşıyoruz. Atalarımız, çocuklarımız ve torunlarımız adına sesleniyoruz. Herkesi dayatmayla değil, halkın iradesi ile karar almaya çağırıyoruz. Bursa’mızın çocuklarımızın ve geleceğimizin gülümsemesi adına geleceğimizin solması değil yeşermesi adına çöplük kararından vazgeçin. Muratlı köyüne çöplük istemiyor, geleceğimizi çöpe atmayı hakkımız yok. Köylü milletin efendisidir, dik duruşumuzdan vazgeçmeyeceğiz” dedi.