EKONOMİ - 26 Kasım 2020 Perşembe 15:07

Patentin büyümeye katkısı 'geometrik' yansıyor

A
A
A
Patentin büyümeye katkısı 'geometrik' yansıyor

Düzenlenen ‘Kamu Üniversite Sanayi İşbirliğinde Patentler ve Patentlerin Ticarileştirilmesi Paneli'nde, hizmet verdikleri sektörlerde ürün geliştirme faaliyetlerini ihtiyaçlara cevap vermek ve ticarileşme eksenin de yürüten şirketler, yapmış oldukları çalışmaların karşılığını geometrik büyüme şeklinde aldığına işaret edildi. Biontech patentle 1 yılda 5 kat büyürken, şirket değerinin ise orta vadede 100 milyar doları bulacağı kaydedildi.

Adres Patent’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen ‘Kamu Üniversite Sanayi İşbirliğinde Patentler ve Patentlerin Ticarileştirilmesi Paneli’nde şirket varlıklarında; patent, faydalı model, marka ve tasarım gibi maddi olmayan mal varlıklarının önem kazandığına işaret edildi. Türkiye’nin 2029 yılına kadar 1 milyon patent hedefine ulaşması adına kamu-üniversite ve sanayi iş birliklerinin daha fazla pekiştirilmesi adına neler yapılması gerektiği masaya yatırıldı. Adres Patent Yönetim Kurulu Başkanı Av. Ali Yüksel’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen panele; Denizli Bilim Sanayi Ve Teknoloji İl Müdürü Sefa Gökalp, Uşak Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Metin Gümüş, Pamukkale Teknokent Genel Müdürü İlyas Yılmazyıldız, Zafer Teknopark A.Ş. Genel Müdürü Prof. Dr. Tuğrul Kandemir, Pamukkale Teknokent Genel Müdür Yardımcısı Mesut Aydınlı, Pamukkale Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Öğretim Üyesi Ahmet Koluman, Afyon Kocatepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Tayfun Uygunoğlu, Uşak Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Doç. Dr. Şefik Baran, Deka Tekstil A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Derici ve Türkiye Patent Hareketi Başkanı Av. Ali Çavuşoğlu katıldı.

Panelin açılış konuşmasını yapan Adres Patent Yönetim Kurulu Başkanı Ali Yüksel, Türkiye'de 1 milyon patent hedefinin ekonomik katma değer açısından önemli bir yere sahip olduğuna işaret ederek, özellikle geliştirilen buluşların ticarileşme süreçlerine ağırlık verilmesi gerektiğini söyledi. Ticarileşme konusunun patentin olmazsa olmazları arasında yer aldığına dikkat çeken Yüksel, “Ticarileşme patentin olmazsa olmazı, bir parçası. Çünkü patent kenarda bırakılmak üzere alınmaz. Bir teknolojiyi, teknolojik gelişmeye hedeflemelidir” dedi. Biontech firmasının toplamda patenlerle büyüyen bir şirket olduğuna dikkat çeken Yüksel, “Türk bilim insanları tarafından kurulan Biontech firması aşı çalışmalarında önemli mesafeler kaydetti. Patent çalışmaları ve ihtiyaca göre ticarileştirdiği ürünlerle şirket, Amerikan borsasındaki hisse başı değerini 5 kat artırmış durumda" diye konuştu.

"2 milyon dolarlık ihracat anlamına geliyor"
Ekim ayında Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı tarafından açıklanan bir rapordan bahseden Yüksel, “Üniversiteye yaptırılan bu çalışmada 1 patentin niteliğe göre ihracata katkısının ortalama değerinin 2 milyon dolar olduğuna yer veriliyor. Gerek kilogram başı ihracatın artması gerekse milli gelirin yükseltilmesi açısından bu son derece önemli bir konu. Bu bağlamda patentli ürünlerin ihracatta daha fazla yer alması gerekiyor. Bu kapsamda, gerek Denizli gerek Afyon gerek Kütahya gerekse Uşak için her bir patentin 2 milyon dolar ihracat anlamına geldiğinin altını çizmemiz gerekiyor” dedi.

Ar-Ge ve Tasarım merkezlerimizde yapılan projeler sonucu ortaya çıkacak yeni buluşların, yeni ürünlerin ve bu ürünlere alınan patentlerin de artmasıyla birlikte Denizli’nin 2023 hedeflerine daha kolay bir şekilde ulaşacağına işaret eden Denizli Bilim Sanayi Ve Teknoloji İl Müdürü Sefa Gökalp, “Çünkü, patentler, Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde yapılan buluşlarla doğru orantılı olarak artmaktadır. Örneğin, ilimizde 2016 yılına kadar hiç Ar-Ge ve Tasarım merkezimiz yokken bugün, gün itibariyle 19 tane Tasarım merkezimiz, 13 tane de Ar-Ge merkezimiz vardır. Yine ilimizde 2015 yılında 26 tane patent için müracaat yapılmış olmasına rağmen bu 2016 yılında 45, 2017'de 37, 2018'de 50, 2019'da da 49 tane patent için müracaat yapılmıştır ve bunun önümüzdeki süreçte de daha da artacağından eminiz” diye konuştu.

"Bin patenti yakalama konusunda ciddi bir potansiyele sahip"
Denizli’nin bin patent sayısına ulaşma yönünden ciddi bir kapasiteye sahip olduğunu kaydeden Gökalp, “Denizli'de tekstil sektöründe kilogram/dolar bazında ihracat ortalama 2,21 dolar civarında. Ama katma değerli ürünlerimizde bu kat kat artıyor. Yakaladığımız bu ivmede kamu-üniversite-sanayi işbirliği öne çıkıyor. Bu iş birliklerinin artırılması ihracatta kilogram başı potansiyelimizin ortaya çıkmasında oldukça etkili” ifadelerini kullandı.

Pandemi döneminde teknolojinin, Ar-Ge'nin, araştırmanın çok daha önemli bir noktaya geldiğini ifade eden Uşak Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Metin Gümüş, Türkiye’de orta yüksek teknoloji, ortak, orta düşük teknoloji seviyesindeki üretimlerde önemli mesafelerin kat edildiğini bildirdi. Özellikle üniversite olarak deri tekstil ve seramik alanında önemli çalışmalar yaptıklarını kaydeden Gümüş, “Kamu kurumlarıyla, sanayicilerle çok daha sık, farklı platformlarda bir araya geliyoruz ve bu çalışmalarımızın hem bölgemiz açısından, şehrimiz açısından, hem de ülkemiz açısından gelişmesine katkılar sağlamaya çalışıyoruz” dedi.

“İnovatif düşünmeye teşvik etmemiz gerekiyor”
Uşak Üniversitesi’nin 30 bin civarında öğrenciye ev sahipliği yaptığını kaydeden Gümüş sözlerine şöyle devam etti: “Tabii 30 bin sayısı benim için anlamlı. Çünkü 3 bin gibi bir ham fikirden ancak başarıya, başarıyla sonuçlanan ve nihayetinde ticarileşen bir ürüne dönüştürülmüş bir fikir ortaya çıkabiliyor. 3000'de 1 civarında. Dolayısıyla bizim bu manada öğrencilerimizi sürekli fikir üretmeye, inovatif düşünmeye teşvik etmemiz gerekiyor. Biz öğrencilerimizin yüzde 10'unda bu başarıyı sağlayacak olursak, öğrencilerimizin yüzde 10'unu bu manada fikir üretmeye, yeni fikirler üretmeye ve bunları projelendirip patentlendirme konusunda yönlendirebilecek olursak bu bizim aslında yıllık bazda ciddi bir patent oluşturmamızı sağlayacak”.

Açılış konuşmacısı olan Pamukkale Teknokent Genel Müdürü İlyas Yılmazyıldız, patent ve fikrin ticarileştirilmesi konusunun sürekli aktarılması gerektiğini dile getirdi. Pamukkale Teknokent olarak Adres Patent ev sahipliğinde kamu-üniversite-sanayi iş birliği çerçevesinde yapılan patentler ve patentlerin ticarileştirilmesi paneline memnuniyetle destek olduklarını ve paydaş olmaktan onur duyduklarını ifade etti. Üniversitelerdeki çalışmaların ticarileşme süreçlerinde üniversitelerin imkanlarının kısıtlı olduğunu aktaran Yılmazyıldız, “Patentlerin ticarileştirilmesi için, bir müddet sonra çalışmalara destek veren üniversitelerimizin ve teknokentlerimizin imkanları bitiyor, sonrasındamecburen ticarileşebilir patentlere destek olmaya başlanıyor.” şeklinde konuştu.

“Patent almak yetmez”
Ticarileştirilebilir patentlerin sayısının önemli olduğunun altını çizen Yılmazyıldız,“Bir ticarileştirilebilir patent nasıl alınır, hangi araştırmalar daha kolay ticarete döner, üretime yönelik Ar-Ge'ye destek olacak patentlerin sayısı nasıl arttırılabilir? Bu konunun da üzerinde düşünülmesi gerekir, yani sadece patent almak için patent almanın yetmediği, hatta bunun bir müddet sonra altından kalkılamaz bir yüke dönüştüğünü de bilmemiz lazım. Bir diğer konu, patentlerimizin öncelikle Türkiye'de ticarileşmesi lazım. Yani iyi patentleri bazen yurtdışından gelip hemen alıyorlar ama bu Türkiye'nin çok lehine olmuyor. Eğer kendi ülkemizde bir firma tarafından, ülkemiz sınırları içerisinde bunlar ticarileştirilebilirse asıl ülkenin kazancı o zaman oluyor” değerlendirmesinde bulundu.

Patent ve markanın ticarileşmesinin ürünün değerini kat kat artırdığına dikkat çeken Pamukkale Teknokent Genel Müdür Yardımcısı Mesut Aydınlı, patentlerin ürünlere ve ulusal düzeyde kalkınmaya sağladığı katkıdan bahsetti. Ayrıca patentlerin ulusların toplumsal yaşam standartlarını da geliştirdiğine değinen Aydınlı, gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki markalaşma ve patent sayılarına bağlı olarak, ulusların yaşam standartlarında oluşan farklılıkları örneklerle vurguladı. Gelişmiş ülkelerin sahip oldukları patentleri kullanarak az gelişmiş ülkelerin kaynakları ile üretim yaptıklarını ve sağladıkları düşük kaynak kullanımı ile ürünlerinin katma değerini arttırdıklarını söyledi. ODTÜ, Boğaziçi ve Koç Üniversitesi'nin yaptığı ortak bir anket çalışmasına da değinen Aydınlı, Türkiye’de firma patentlerinin yüzde 31'inin, şahıs patentlerinin ise yüzde 9'unun ticarileşebildiğini bildirdi.

"Patentlerin Ticarileşmesi için ulusal bir strateji belirleyebiliriz"
Fikri ve sınai mülkiyet haklarının ticarileşmesi için hap şeklinde standart çözümler yerine; alınan patentin, patent sahibinin ve finansal kaynakların durumuna göre çeşitli ticarileşme stratejileri geliştirilebildiğinden bahseden Aydınlı, patentlerin ticarileşmesi için özel stratejiler ve odaklanmalar sağlanması gerektiğini söyledi. Ayrıca fikri ve sınai mülkiyet hakları konusunda ulusal düzeyde de stratejiler belirleyerek odaklanmalar sağlanması ve bu konuda bir çalışma komisyonu kurulması çağrısında bulundu. Patentlerin ve üniversitemiz hocalarının fikir ve çalışmalarının sanayi ile buluşabileceği; ama en önemlisi aynı dili konuştukları bir portal üzerinde çalıştıklarına da değinen Aydınlı, bu çalışmanın Denizli’nin gelişimine sağlayacağı katkıyı vurguladı.

"Üretim tesisleri yok ama Honda ile aynı marka değerine sahip"
Adidas ve Honda’nın marka değerlerinin birbiriyle neredeyse aynı olduğunu anlatan Aydınlı, Honda’nın kendi ülkesinde ve dünya genelinde çok sayıda üretim tesisi bulunduğunu; ancak Adidas firmasının sadece ar-ge ve satış ekipleri ile aynı marka değerini sağlayabildiklerini ve bunu patentleri ile birlikte geliştirdikleri standartlarla sağladıklarını vurguladı. Honda’nın yıllık cirosunun daha fazla olması ile birlikte kaynak kullanımının da Adidas’a göre çok daha fazla olması bu iki markanın değerini birbirine yaklaştırıyor, şeklinde yorumladı.

Savunma sanayisi alanında çalışmalar yaptığını ifade eden Ahmet Koluman, buluşların ve patentlerin ihtiyaçlara yönelik olarak geliştirilmesi gerektiğini bildirdi. Patenlerin ticarileşme sürecinin öneminden bahseden Koluman, “Sonsuz patent verebilirsiniz. Kökleri havada ağacı da patent olarak verebilirsiniz. Olur, kesinlikle bir patent olur; ama sonuçta şunu düşünmek lazım; bu patent bir sanayiciye, bir ihtiyaca yönelik mi?” dedi.

“1 Milyon patenti yakalayacağız”
Prof. Dr. Ahmet Koluman’ın konuşması üzerine söz alan Avukat Ali Yüksel patent konusunun yeni bir kavram olmadığından bahsederek, “Dünyada patent alan kişilere baktığımız zaman örneğin 7 bin adet patent vardır, Amerika'da ev kadınları yapmıştır. Çünkü evle alakalı eşyalar geliştirmişler, işte bu nasıl patlamaz, o nasıl daha sağlam olabilir, nasıl hızlı pişirebilir gibi. Demek ki normal insanlar patentler için itici bir güç olabiliyor. Bunu biz Denizli'ye, Uşak'a, Afyon'a anlattığımız gün ülke olarak 1 Milyon patenti yakalayacağız" dedi.

Patent sayılarının artması önemli olduğunu dile getiren Zafer Teknopark A.Ş. Genel Müdürü Prof. Dr. Tuğrul Kandemir, “Sayı olarak her geçen gün bu sayıyı artırmaya çalışıyoruz. Çünkü gelişmiş ülkelere baktığımız zaman bu sayıların yıllık bazda 30 binler, 40 binler civarında olduğunu görüyoruz. Tabii ki sayı artmasıyla beraber bunların ticarileşme oranları da artması mümkün olabiliyor. İşte bu ticarileşme nasıl peki mümkün olabiliyor dediğimizde bu ticarileşme üçlü sarmal dediğimiz kamu-üniversite-sanayi işbirliğinin sağlanmasıyla oluyor” diye konuştu.

“Birçok hoca ekonomik endişeden dolayı başvurusunu yapamıyor”
Üniversitedeki öğretim görevlilerinin patentlerini finanse edecek yeni yapılar oluşturması gerektiğinin altını çizen Kandemir,“TTO'lar, yani Teknoloji Transfer Ofisleri bunun için önemli bir konumda. Ama döner sermaye gelirleri olmayan birçok üniversitede böyle bir ayrı bütçe olmadığı için birçok hoca patentini tescil ettirebilmek için başvurusunu ekonomik endişeler sebebiyle yapamıyor. Onun için bundan dolayı ara yüzlerin oluşturulması lazım” dedi.

Uşak Üniversitesi deri tekstil ve seramik alanında ihtisaslaşacak üniversite olarak seçildiğini dile getiren Uşak Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Doç. Dr. Şefik Baran Tarhan, “Üniversitemiz ayrıca tasarım alanında ihtisaslaşacak üniversite olarak seçildi. Sadece patent almak, teknik olarak söylüyorum, patent almak önemli. Ama bizim yaptığımız tasarım çeşitlerinin ülkemiz için çok önemli olduğunu düşünüyorum ve çoğu firma bu sadece tasarım noktasında çok büyük paralar kazanıyor” ifadelerini kullandı.

"Patent ve ticarileşme konusunda uç şeyler düşünmemiz gerekiyor"
Hem ulusal hem de global ekonomiye sanayiye uygulanabilir patentlerin fayda sağladığına değinen Turhan şunları söyledi: “Sadece bizim akademisyenlerin özgeçmişinde ya da akademik kariyerinde bir satır olarak kalıyor. Patent ve ticarileşme konusunda uç şeyler düşünmemiz gerekiyor. Türkiye'deki en eski seramik fabrikası 60 yıllık. Öyle söyleyeyim. Onlarla beraber çalışarak bu yıllardır Ar-Ge yapan, yıllardır inovasyon yapan şirketleri şu anda biz aldığımız patentte ya da yurt dışı çıkışlarıyla önünü kesebiliyorsunuz".

Patentlerin ticarileşmesi için çaba sarf ettiklerini anlatan Afyon Kocatepe Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Tayfun Uygunoğlu, “Amacımız da zaten bu panelde konuşulmuştur büyük ihtimalle. Ülkemizdeki patentlerin hem sayısının arttırılması yanında nitelikli patent önemli olan tabii ki. Onların niteliğinin arttırılması, ticarileştirilmesi, ülkemizdeki patentlerin sayısından çok bu patentlerin ne kadarlık kısmını ticarileştirebildiğimiz önemli” dedi.

Maddi olmayan mal varlıkları arasında yer alan fikri, sınai ve mülkiyet haklarına verilen önemin her geçen gün artığına dikkat çeken Türkiye Patent Hareketi Başkanı Ali Çavuşoğlu, “Şirketlerin aktifleri içerisinde fikri, sınai ve mülkiyet haklarının önemi her geçen gün artırıyor. Çalışmalarını bu alanda yoğunlaştıran şirketler ise hem karlılık hem de hacim anlamında büyüme yakalıyor” dedi. Biontech firmasının bu kapsamda önemli bir örnek teşkil ettiğine işaret eden Çavuşoğlu, firmanın önemli karlılıklar yakaladığını dile getirdi.

"20 milyar dolarlık değere ulaştı 900 patenti var"
Firmanın 2008 yılında kurulduğunu anlatan Çavuloğlu, şöyle konuştu: “Bu firmanın 1 yıl önce Amerikan Borsasındaki değeri, hisse başı 18 dolarmış. Şu anda toplamda 86 dolara çıkmış. Ortalama ve 20 Milyar Dolarlık bir piyasa değerine ulaşmış. Yani bir aşı bulmasıyla tabii ki bunu neyle sağlıyorlar? Bunlar patent sayısının artmasıyla, yani sonuçta bu aşının da bir patenti var. Tabii ki ilaç firmaları birisiyle ortak olmasıyla da sağladılar ama toplamda şu anda bir patentle büyüyen firmayı canlı canlı görmekteyiz. Bir önceki grafikte gördüğümüz gibi bu firmanın toplamda yaklaşık 900'den fazla patenti var".

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Diyarbakır’da 11’inci yargı paketi heyecanı: Aileler cezaevi önünde toplandı Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilerek yasalaşan 11’inci yargı paketi ile birlikte Diyarbakır’da birçok mahkumun serbest kalması bekleniyor. Paketle erken tahliye olacak hükümlülerin aileleri de yakınlarına kavuşmak için Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsüne gelmeye başladı. Türkiye Büyük Millet Meclisinde 11’inci yargı paketi kabul edilerek yasalaştı. 31 Temmuz 2023 ve öncesinde işlenen suçlar nedeniyle hüküm giyenler, denetimli serbestlik haklarından 3 yıl erken faydalanabilecek. Bununla birlikte ilk etapta yaklaşık 50 bin kişinin tahliye edilmesi bekleniyor. Terör ve örgütlü suçlar ile aile fertleri veya engellilerin hedef olduğu cinayetler, cinsel saldırı-istismar ve deprem sonucu meydana gelen öldürme suçlarında bu hak uygulanmayacak. Paketin yasalaşması ile birlikte Diyarbakır’da Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsünde cezasını çeken hükümlülerin yakınları cezaevi önüne gelmeye başladı. Haktan yararlanacak olan hükümlülerin aileleri, yakınlarının çıkışını heyecanla bekliyor. Diyarbakır’da Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsünde yakınının çıkmasını bekleyen Sultan Agar, ’’Eltimin gelini için geldik. 4 senedir cezaevindeydi. Bize çok mutlu bir haber verdiler. Allah onlardan razı olsun. 11’inci yargı paketini çıkaranlara teşekkür ediyoruz. Cezaevi önüne geldik, tahliyesini bekliyoruz, çok mutluyuz. Bu kadar erken olacağını bilmiyorduk. Bugün kandil, bu haber de bize mutluluk getirdi’’ dedi. Polis ekipleri, cezaevi etrafında geniş güvenlik önlemleri aldı.
Gaziantep Gaziantep Kulübü 2025 Geleneksel Hizmet Ödülü Töreni gerçekleştirildi Gaziantep Kulübü tarafından her yıl düzenlenen Geleneksel olarak düzenlenen Hizmet Ödülü Töreni bu yıl da coşkuyla gerçekleştirildi. Gaziantep’in tarihine, kültürüne ve toplumsal dayanışmasına katkı sunan kişi ve kurumların onurlandırıldığı tören Gaziantep Büyükşehir Belediyesi (GBB) Başkan Vekili Halil Uğur, GBB Genel Sekreter Yardımcısı Oya Alpay, Gaziantep Kulübü Başkanı Kübra Kayın ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Empati Sosyal Sorumluluk ve Eğitim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Elif Çetindağ ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Gaziantep Kulübü Geçmiş Dönem Başkanları Zeynep Konukoğlu, Hale Konukoğlu ve Ceren Uğurluer, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve misafirler katıldı. Törenin açılış konuşmasını gerçekleştiren Gaziantep Kulübü Başkanı Kübra Kayın, 25 Aralık Antep Savunmasının önemine dikkat çekerek, Gaziantep’in yalnızca geçmişiyle değil, üretkenliği ve sorumluluk bilinciyle yaşayan bir şehir olduğunu ifade ederek, "Gaziantep, tarihiyle, direnişiyle ve üretme gücüyle Türkiye’ye örnek olmuş bir şehirdir. 25 Aralık, bir şehrin yoklukta bile umudu diri tuttuğu ve birlik olduğunda neleri başarabileceğini tüm dünyaya gösterdiği gündür. Antep Savunması, Milli Mücadele tarihimizin en şerefli sayfalarından biridir. Atatürk’ün, ‘Antepliler yalnız Antep’i değil, Anadolu’yu da kurtardılar’ sözleri, bu şehrin direnişteki öncü rolünü en güçlü şekilde ortaya koymaktadır. Bizler için bu topraklar sadece üzerinde yaşadığımız bir coğrafya değil, vatanını canından aziz bilen asil bir mücadelenin mirasıdır’’ dedi. Gaziantep Kulübü olarak yalnızca geçmişi anmakla yetinmediklerini vurgulayan Kayın, ‘’Bugün bizlere düşen görev, bu büyük mirası sanayide, kültürde, eğitimde ve sosyal dayanışmada geleceğe taşımaktır. Gaziantep’i öncü kılan güç, tarihinden aldığı bu ruhtur. Kulüp olarak şehrimizin kültürel değerlerine sahip çıkarken, topluma hizmet eden kişi ve kurumları onurlandırmayı da sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Geleneksel Hizmet Ödülümüz, yalnızca bir teşekkür değil, Gaziantep’in birlik ve beraberlik ruhunu, çalışkanlığını, direnişini ve üretkenliğini yaşatanlara sunulan anlamlı bir takdir nişanesidir’’ şeklinde konuştu. Bu yılki Hizmet Ödülü’nün, eğitimde fırsat eşitliğini önceleyen çalışmalarıyla öne çıkan Empati Sosyal Sorumluluk ve Eğitim Derneği’ne verildiğini belirten Kayın, derneğin çocukların hayata güvenle tutunmasına katkı sunduğunu söyleyerek, ‘’Empati Derneği, yalnızca projeler üreten değil, umut inşa eden çok kıymetli bir sosyal sorumluluk örneğidir. Gaziantep sevgisiyle bir araya gelen idealist kadınların kurduğu bu dernek, çocukların eğitimini merkeze alan yaklaşımıyla şehrimiz adına çok değerli bir misyon üstlenmektedir. Tüm üyelerini, gönüllülerini ve destekçilerini yürekten kutluyorum" ifadelerini kullandı. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Halil Uğur da konuşmasında, 25 Aralık Antep Savunmasının yalnızca bir kurtuluş günü değil, aynı zamanda güçlü bir toplumsal duruşun sembolü olduğunu ifade ederek, "Gaziantep, geçmişinden aldığı güçle bugün sanayide, kültürde, eğitimde ve sosyal dayanışmada Türkiye’ye örnek olmaya devam etmektedir’’ dedi. Gaziantep Kulübü’nün kentin sosyal ve kültürel hayatına sunduğu katkılara dikkat çeken Uğur, bu tür ödül törenlerinin toplumsal hafızayı diri tuttuğunu belirterek, "Topluma değer katan sivil toplum kuruluşlarının desteklenmesi, şehirlerimizin geleceği adına büyük önem taşımaktadır. Bu anlamlı organizasyon için Gaziantep Kulübü’nü, şehrimizde eğitime vermiş olduklarını büyük destekler için ise Empati Sosyal Sorumluluk ve Eğitim Derneği’ni yürekten kutluyorum" diye konuştu. Açılış konuşmaları, Empati İlkokulu 2. Sınıf öğrencileri tarafından hazırlanan müzik ve tanıtım videolarının izlenmesinin ardından Empati Sosyal Sorumluluk ve Eğitim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Elif Çetindağ’da plaket takdim edildi.
Muğla Muğla’nın ‘Altın Kızlar’ı Türkiye şampiyonu Samsun’da gerçekleştirilen 2025 Salon U-13 Salon Okçuluk Türkiye Şampiyonası’nda Muğla Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü okçuları başarılı sonuçlar aldı. Esma Kuş, Zeynep Sare Akarca ve Aysima Aslan’dan oluşan Büyükşehir U-13 takımı Türkiye Şampiyonu olarak Muğla’ya büyük bir gurur yaşattı. Ayrıca Zeynep Sare Akarca bireysel kategoride bronz madalyanın da sahibi oldu. Muğla Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü’nün başarılı okçuları antrenörleri Dr. Ejder Sözen liderliğinde ulusal ve uluslararası turnuvalarda büyük başarılara imza atmaya devam ediyor. Samsun’da düzenlenen 2025 Salon U-13 Salon Okçuluk Türkiye Şampiyonası’na katılan Muğla Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü okçuları takım halinde Türkiye Şampiyonluğu elde etti. Türkiye Şampiyonası’na 151 kulüp, 1242 sporcu ile katılım sağladı. Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras okçulukta Türkiye Şampiyonu olan Muğla Büyükşehir Belediyesi sporcularını ve yeni nesile okçuluk sporunu sevdiren, ulusal, uluslararası turnuvalarda ülkemizi ve Muğla’mızı gururlandıran sporcular yetiştiren, Şeref Diploması ödülüne layık görülen antrenör Dr. Ejder Sözen’i kutladı. Başkan Aras; "Muğla’mızın Yatağan ilçesindeki bir mahallede okçuluk sporunu başlatan ve o mahallenin çocuklarından dünya şampiyonu sporcular çıkaran Dr. Ejder Sözen hocamızı bir kez daha kutluyor, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi tarafından Şeref Diploması ödülü için de tebrik ediyorum. Ejder Sözen’in kararlılığı, azmi ve çalışkanlığı sayesinde Muğla’mızın çocukları okçulukta tarih yazarken yeni nesillere de örnek olmaya devam ediyor. Bu jenerasyonun en küçükleri Samsun’da düzenlenen şampiyonada Türkiye Şampiyonu oldular ve Muğla’mızı bir kez daha gururlandırdılar. Antrenörümüz Ejder Sözen’in öğrencileri, Türkiye Şampiyonu Altın Kızlarımız Esma, Zeynep, Aysima’dan oluşan Makaralı Yay Takımı’mızla gurur duyuyor ve bizlere bu sevinci yaşattıkları için teşekkür ediyorum" dedi.