RAMAZAN - 19 Haziran 2015 Cuma 08:58

Oruç tutmanın faydaları nelerdir?

A
A
A
Oruç tutmanın faydaları nelerdir?

Oruç, yalnız aç ve susuz kalmak değildir. İnsan vücuduna sayısız faydaları vardır.Peki nedir bu faydalar?Oruç tutmaktan maksat nedir?Sınav olacağımız gün oruç tutmasak olur mu?Oruç tutmakla ilgili birçok sorunun cevabını haberimizde bulabilirsiniz.

Sual: Bazıları aç ve susuz durmanın ne faydası olur ki diyorlar. Oruç tutmaktan maksat nedir?
CEVAP

Oruç, yalnız aç ve susuz kalmak değildir. Bir hayvanı veya inanmayan bir kimseyi bir odaya hapsedip aç, susuz bırakmakla oruç tutturulmuş olmaz. Orucun, sabır, şükür, nefs terbiyesi gibi diğer ibadetlerle irtibatı vardır. Onun için hadis-i şerifte, (Her şeyin bir kapısı vardır. İbadetlerin kapısıysa oruçtur) buyuruldu. (İbni Mübarek)

Sinir sistemimizin vücuttaki yeri çok mühimdir. Dil sinirleri felç olan konuşamaz. Bacaktaki sinirler felç olursa, insan yürüyemez. Sinirimizin bozulması nispetinde hayatımız, az veya çok tehlike içindedir. Siniri bozuk kimse, huzursuz olur, sabredemez. Cemiyetteki kavgaların, cinayetlerin çoğu sinirli olmaktan, sabredememekten ileri gelmektedir. (Oruç sabrın, sabır da imanın yarısıdır) hadis-i şerifi oruç tutanın sabırlı olduğunu bildirmektedir. (Ebu Nuaym)

Böylece, orucun imandan da olduğu görülmektedir. İmanlı olan da, imanının kuvvetine göre suç ve günah işlemez. Sinirine hakim olur. Her şeyin bir zekatı vardır. Vücudun zekatıysa açlıktır. Oruç tutarak aç kalanın arzuları kırıldığı için sabretmesi kolay olur. Oruç tutan aç durur. Aç durmak iyidir: Aç duranın basireti açılır. Anlayış kabiliyeti artar. Hadis-i şeriflerde, (Aç duranın idraki artar, zekası açılır) ve (Tefekkür, ibadetin yarısı, az yemekse tamamıdır) buyuruldu. (İ. Gazali)

Çok yiyen çok uyur, çok uyuyanın da ömrü boşa geçmiş olur. Çok yiyen sarhoş gibi olur, dimağı yorgunlaşır. Zekası, zihni dumura uğrar. Açlık, kalbde incelik doğurur. Hadis-i şerifte, (Az yiyenin içi nurla dolar ve Allahü teâlâ, az yiyip içen ve bedeni hafif olan mümini sever) buyuruldu. (Deylemi)

Açlıkta arzular kırılır, nefsimiz uysallaşır, serkeşliği kalkar. Çok yemek, gafleti doğurur. Azgın bir atı zaptetmek zor olduğu gibi, çok yedirmekle azan nefsi zaptetmek de zordur. Açlıkla terbiyesi kolaylaşır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İnsan kalbi tarladaki ekin, yemek ise yağmur gibidir. Fazla su ekini kuruttuğu gibi, fazla gıda da kalbi öldürür.) [İ.Gazali]

Her zaman tok olan şefkatsiz ve merhametsiz olur. Tok, açın hâlini bilmez. Çok yiyen sert ve katı kalbli olur. Hadis-i şerifte, (Çok yiyip içmekle kalbinizi öldürmeyin!) buyuruldu. (İmam-ı Gazali)

Sinirlerine hakim olan kimse huzurlu olur. Açlık, günah işleme arzusunu kırar, kötülük etmeye mani olur. Hadis-i şerifte, (Açlık ve susuzluk yoluyla nefisle cihad etmek, Allah yolunda cihad gibidir) buyuruldu. (İmam-ı Gazali)

Çok yiyen çok su içer. Çok su içen çok uyur. Çok uyuyanın ömrü uyku ile geçtiği için dünya ve ahiret kazancına mani olur. Demek ki açlık, sinirleri uyanık, zinde tutar. Fazla tokluk ahmaklığa yol açar. Okuduğunu ezberlemesi ve hatırında tutması zor olur.

İki günde üç defa yemek yemenin normal olduğu bildirilmiştir. (Teshil-ül-menafi)

Az yiyenin vücudu sıhhatli olur. Hadis-i şerifte, (Oruç tutan sağlıklı olur) buyuruldu. (Taberani)

Çok yiyende acıma hissi azalır. Arzuları artar, harama dalar. Gayrimeşru arzuları harekete geçiren yolları tıkamak gerekir. Açlık şeytanın yolunu tıkar. Hadis-i şerifte, (Şeytan, damardaki kan gibi, vücutta dolaşır, açlıkla yolunu daraltın) buyuruldu. (İhya)

İmtihan günü oruç tutulur mu?
Sual: (Aç olanın kafası çalışmaz. Oruç tutma!) diyorlar. İmtihana [sınava] girileceği gün oruç tutmamak günah olur mu?
CEVAP

Elbette günahtır. Oruç tutmamayı mubah kılan özürler kitaplarda bildirilmiştir. Zaruretsiz oruç tutmamak haramdır.

(Aç olanın kafası çalışmaz) sözü ilmî değildir. Ya cahillikten söylenmiştir veya oruca engel olmak için kasıtlı söylenmiştir. Ramazan haricinde de, imtihanlara fazla tok girmemeli. Mide çok doyarsa, insanın kafası pek çalışmaz. Aç olanın zekâsı keskin, anlayışı kuvvetli olur. Oruçluya Allahü teâlânın ihsanı boldur. Sehl bin Abdullah et-Tüsterî hazretleri, (Akıllı kimseler, gerek din ve gerekse de dünya için açlıktan daha faydalı bir şey görmemişlerdir. Hikmet ve ilim açlıktadır, günah ve cehalet ise, tokluktadır) buyurmuştur.

Şeyh Aliyyül-Havvâs hazretleri, (Gece ibadetine açlıkla hazırlanmalı. Midesi tok olanın manevî istifadesi az olur) buyurdu. (Uhûdül-Kübra)

Hadis-i şerifte, (İyiliklerin başı açlık, kötülüklerin başı tokluktur) buyuruldu. Tokluk, unutkanlık yapar, kalbi kör eder. (S. Ebediyye)

Tokluk, alkollü içkiler gibi, kanı bozar. Açlık, aklı temizler, kalbi parlatır. Yine hadis-i şerifte, (Açlık idraki, anlayışı artırır, zekâyı açar) buyuruldu. (İ. Gazalî)

Açlık, sinirleri uyanık, zinde tutar. Fazla tokluk ahmaklığa yol açar. Okuduğunu ezberlemesi ve hatırında tutması zor olur. İmtihan için, kafayı çalıştıran, zekâyı açan, anlayışı artıran orucu tutmamak ahmaklıktır.

Ebu Süleyman Dârânî hazretleri buyuruyor ki:
Aç durmaya çalışın, çünkü açlık, nefsi uysallaştırır ve kalbi inceltir. Nitekim Peygamber efendimiz, (Kalblerinizi az gülmek ve az yemekle diriltin, açlıkla temizleyin. Bu sayede kalbleriniz saflaşır ve incelir) buyurmuştur.

Hazret-i Lokman Hakîm oğluna, (Ey oğul! Mideyi tıka basa doldurduğun zaman düşünce uyur, hikmet dilsizleşir) diye nasihat etmiştir.

Bâyezid-i Bistâmî hazretleri de, (Açlık buluttur. Kul, ne zaman aç kalırsa kalb hikmet yağmuru yağdırır) buyurmuştur. İki hadis-i şerif:
(Açlık, hikmetin nuru, tokluk ise Allah'tan uzaklaşmadır. Sakın tıka basa yemeyin ki kalbinizdeki hikmetin nuru sönmesin!) [Deylemî]

(Allahü teâlânın halk arasında evliyası, açlık ve susuzluk ehlidir.) [İbni Neccar]

Ebu Süleyman Dârânî hazretleri, (İbadetin en tatlı olduğu zaman, karnımın belime yapıştığı zamandır) buyurmuştur. Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri de, (Bir insan, kalbi ile göğsü arasına bir yemek torbası asarsa, münacatın tadını alamaz. Kişi aç ve susuzken kalbi saflaşır ve incelir. Doyunca körleşir ve katılaşır) buyurmuştur. Bunun içindir ki kendisine dünya ve hazineleri sunulduğunda Peygamber efendimiz, (Hayır, istemem. Bir gün aç, bir gün tok olmak isterim) buyurmuştur. (Tirmizî)

Mide ve şehvet yerinde kullanılmazsa, Cehennem kapısı olur. Bunun esası da tokluktur. Nefsi zelilleştirip şehveti kırmaksa Cennet kapısıdır. Bunun esası da açlıktır. Cehennem kapısını kapatan kimse, Cennet kapısını açmış demektir, çünkü bu ikisi, tıpkı batı ile doğu gibi zıttır. Birine yaklaşan diğerinden uzaklaşmış olur.

Hazineler elinde iken, niçin aç durduğu Yusuf aleyhisselama sorulunca, (Tok olunca açları unutmaktan korkuyorum) buyurmuştur. Atalarımız da, (Tok, açın hâlinden bilmez) demişlerdir.

Açlığın bir faydası da, insanın şehvetini kırması, kötülüğü emreden nefse hâkim olmasıdır, çünkü bütün günahların kaynağı şehvet ve kuvvettir. Bu da çok yemekle meydana gelir.

Zünnûn-i Mısrî hazretleri, (Ne zaman doysam, ya isyanda bulundum veya isyana teşebbüs ettim) buyurmuştur.

Âişe validemiz de, (İlk bid'at, doyasıya yemektir) buyurmuştur.

(Açlık Allah'ın bir hazinesidir) buyuruluyor. Açlık sayesinde en azından konuşma ve şehvetler bertaraf edilir, çünkü aç olan bir kimsenin fuzulî konuşma şehveti harekete geçmez. Böylece dil, gıybet, kötü ve çirkin konuşmak, yalan söylemek, dedikodu gibi âfetlerden kurtulur. Yedi azanın bütün günahlarının sebebi, tokluktan hâsıl olan kuvvettir. Açlık onu bütün bu âfetlerden korur.

Tok olan, çok su içer. Çok su içen ise çok uyur. Çok uyuyanın ömrü zayi olur, teheccüd namazını kaçırır, ahmaklaşır ve kalbi katılaşır.

Harun Reşit dört doktora (Sağlımızı koruyan ve yan etkisi olmayan bir ilaç söyleyin) der. Hintli doktor, (Siyah ihleç) der. Iraklı doktor (Beyaz Reşşad tanesidir) der. Romalı doktor (Sıcak sudur) der. Köylü doktor, (İhleç mideyi buruşturur, beyaz Reşşad tanesi mideyi kaydırır, sıcak su da mideyi gevşetir. Acıkmadan sofraya oturmamak, doymadan kalkmak en uygunudur) der. Diğer doktorlar da bunu tasdik eder.

(Çok yemek, hastalıkların başı, az yemek [perhiz etmek] ilaçların başıdır. Midenin üçte biri yemeklere, üçte biri içeceklere ayrılmalıdır. Üçte birinin hava payı, yani boş olması en aşağı derecedir) hadis-i şerifini işiten gayrimüslim bir doktor, (Yemek hakkında bundan daha iyi bir söz işitmedim. Bu sözü ancak hikmet ehli bir zat söyleyebilir) der.

(Oruç tutun ki sağlığa kavuşun) hadis-i şerifi gösteriyor ki, vücut oruç, açlık ve az yemekle hastalıklardan kurtulup sağlığa kavuşur. Çok yiyen çok uyur, çok uyuyanın da ömrü boşa geçmiş olur. Çok yiyen sarhoş gibi olur, dimağı yorgunlaşır. Açlık, kalbde incelik doğurur. Hadis-i şerifte, (Az yiyenin içi nurla dolar ve Allahü teâlâ, az yiyip içen ve bedeni hafif olan mümini sever) buyuruldu. (Deylemî)

Açlıkta arzular kırılır, nefsimiz uysallaşır, serkeşliği kalkar. Çok yemek, gafleti doğurur. Azgın bir atı zapt etmek zor olduğu gibi, çok yedirmekle azan nefsi zapt etmek de zordur. Hadis-i şerifte, (Her gün bir defa yemek yenmesi itidaldir) buyuruldu. (Beyhekî)

(Çok yiyip içmek hastalıkların başıdır) Hadis-i şerifi, hastalıkların çoğunun çok yemekten ileri geldiğini göstermektedir. (Dâre Kutnî)

Bütün bu bilgiler, imtihana girerken oruç tutmamanın dînî yönden de, zekâ yönünden de yanlış olduğunu göstermektedir. 

Kaynak:dinimizislam.com

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Bakan Kurum: "130 bin ailemizi yuvalarına kavuşturduk" 6 Şubat depremlerinde ağır hasar alan iller arasında bulunan Adıyaman’da, Meydan ve Ticaret Merkezlerinin temel atma töreni Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un katılımıyla gerçekleştirildi. Bakan Kurum, şu ana kadar 130 bin aileyi yuvalarına kavuşturduklarını belirtti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Vali Osman Varol, Adıyaman Milletvekillerinden Mustafa Alkayış, İshak Şan, Hüseyin Özhan, Resul Kurt, AK Parti İl Başkanı Bülent Kablan, ilgili kurum müdürleri, birim amirleri ile çok sayıda kişi katıldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum yaptığı konuşmada, "Göreve geldiğimizden bu yana, Adıyaman’ımızda, sizlerle 5. kez kucaklaşıyoruz. Önceki buluşmamızda sizlere bir söz vermiş, Adıyaman’ın kalbine, yeşiliyle, tarihiyle, bereketli dükkanlarıyla yeni bir meydan kazandıracağız demiştik. İşte şimdi de büyük bir huzurla verdiğimiz sözü tutuyor, yeniden daha güçlü Anadolu diyor, Adıyaman Meydan ve Ticaret Merkezi’nin temellerini atıyoruz. 6 Şubat 2023’te sabaha karşı, milletimizin her ferdini hüzne boğan büyük bir felaket, büyük bir acı yaşadık. Ben tüm deprem şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Biliyorum ki, kalbimizde açılan yara hiçbir zaman kapanmayacaktır. Ama yine biliyorum ki, bu güçlü devlet, bu vefalı millet şehitlerinin emanetlerine sahip çıkacaktır" ifadelerini kullandı. "130 bin ailemizi yuvalarına kavuşturduk" Bakan Kurum, "Evet, biz giden canlarımızın bıraktığı emanetlere gözümüz gibi bakmaya devam ediyoruz. Afetzede annelerimizi kendi öz annemiz, yavrularını kendi öz yavrularımız biliyoruz. Yuvalarını kuruyor, dükkanlarını açıyor; hayat sürecekleri tarihi, kültürel ve sosyal mekanları en güzel şekilde süsleyip armağan ediyoruz. Ve buradan, tüm ekibimizle birlikte söz veriyoruz. Bu canlar bu bedenlerde durdukça, Allah bize ömür verdikçe, sizin hayat boyu mutlu olmanız için mücadele edeceğiz, şehitlerimizin aziz hatıralarını yaşatmak için gece gündüz demeden çalışacağız. Yaşadığınız acılarda da tek yürek olmasını bildiniz. Bu duruşunuzu, 6 Şubat depremlerinde de yeniden tarih sahnesine çıkardınız, tüm dünyaya gösterdiniz. Ben, depremin ilk saatlerinde burada olan bir kardeşinizim. O kara günlerde birbirimize sımsıkı sarıldık. Aşımızı, ekmeğimizi bölüştük, umudumuzu, ümidimizi paylaştık. 11 ilimizin her köşesinde, dağlarında, ovalarında, köylerinde gece gündüz demeden çalıştık. Bugün deprem bölgesini, dünyanın en büyük şantiye sahası haline dönüştürdük. İlk günden bu yana, 160 bin emekçi kardeşimizle beraber, yeni yuvalarımızı yapmak için canla başla çalışmaya devam ediyoruz. Hamdolsun, şu ana kadar; 130 bin ailemizi yuvalarına kavuşturduk. İnşallah 150 bininci konutumuzun anahtarlarını da önümüzdeki günlerde cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle sizlere teslim edeceğiz. Sizden aldığımız güçle, takip eden 1 ay içerisinde 50 bin konutumuzu daha tamamlayarak; yılsonuna kadar toplamda 200 bin yuvamızı teslim etmiş olacağız! Göreceksiniz! 2025 yılı sonuna geldiğimizde, evine girmeyen tek bir vatandaşımız, ocağı tütmeyen tek bir yuvamız, kepengi berekete açılmamış tek bir işyerimiz kalmayacak. Biz Adıyamanlı kardeşlerimizle, sizlerle, adeta etle tırnak gibiyiz. Hep birlikte, Adıyamanlı annelerimizin duasında yer almak, çocuklarımıza tebessüm ettirmek için koşturuyoruz. Adıyaman’ımızda 17 bin 713 yeni yuvamızda ve iş yerimizde artık hayat başladı. Yılsonuna kadar da bu sayıyı 30 bine yükseltmenin mücadelesini veriyoruz. Allah’ın izniyle; 2025 yılı sonuna geldiğimizde; Adıyaman’da tam 42 bin 136 evimizi ve iş yerimizi sizlere teslim edeceğiz. Tabi bu noktada, İndere projemize ayrı bir parantez açmak istiyorum. 5 milyon metrekarelik devasa bir alandaki projemiz, Adıyaman’ın yeni Uydu Kenti olacak, bölgenin yeni cazibe merkezi olacak. Türkiye’nin en büyük şantiyesi olan projemiz tamamlandığında; 16 bin 400 ailemiz burada hayat sürecek. Şu ana kadar 7 bin ailemizin yuvalarını belirledik ve kalan konutlarımız için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Adıyaman’da sadece konutlarımızı yapmıyoruz. Milletimizin hatıralarıyla dolu tüm mekanları, mazideki o asil konumlarına yeniden kavuşturmak için de özel bir çaba içerisindeyiz. Adıyaman Meydan Projemizi de bu anlayışla ihya ediyoruz. Buradaki Kent Meydanı ve Cami Çevresi Çarşı Projelerimizi hızla tamamlayarak; toplam 757 ofis ve dükkanımızı Adıyaman’ımıza kazandıracağız. Yine, Eski Hukümet Konağının bulunduğu alanda da; Ocak ayı içerisinde ticari ünitelerimizin teslimlerine başlayacağız. İnşallah burası da meydan projemizle beraber, Atatürk caddesine canlılık katacak, Adıyaman’ın cazibe merkezi olacak. Bunların yanında, Örenli Mahallemizdeki 500 kişilik, İndere’deki 2 bin kişilik camilerimizde ve Ulu Camimizde; ezan seslerinin yeniden yükselmesi için çalışmalarımızı aralıksız sürdüreceğiz.Adıyaman’ımız için ürettiğimiz tüm bu projeler, ayrı ayrı eserler değil; tam aksine birbirini tamamlayan bir bütünün parçalarıdır. Yani Ulu Cami’de namazını kılan bir kardeşimiz, cadde boyunca yürüyerek, adeta bir tarih ve kültür yolculuğuna çıkacak. Buradaki dükkanlarda alışverişini yapacak, sonra kütüphanesine giderek oradaki eserlerden istifade edecek. Ardından müzeyi gezecek ve gençlik merkezinde keyifle vakit geçirecek. Yani benim Adıyamanlı kardeşim, yeşilin, tarihin ve kültürün içerisinde yolculuğa çıkacak; Adıyaman’ın güzelliğini hissedecek, mutlu olacak, huzurlu olacak. Biz aslında bu eserleri yaparken; sadece depremin yıktıklarını yeniden yapmıyoruz. Şehirlerimizi, yepyeni bir vizyonla geleceğe hazırlıyoruz. Devletimizin gücüyle, deprem bölgesinin neye ihtiyacı varsa onu karşılamak için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Ülkemizde ve bölgemizde ne olursa olsun, deprem bölgesiyle ilgili çalışmalarımızı aksatmıyor, daima afetzede kardeşlerimizin yanında duruyoruz” dedi. "Deprem bölgesini, kirli siyasetin istismar malzemesi yapılmasına müsaade etmeyeceğiz" Deprem bölgesini, kirli siyasetin istismar malzemesi yapmaya çalışanlara asla müsaade etmediklerini de söyleyen Bakan Kurum, “Kim hangi gündem peşinde koşarsa koşsun, biz emekçi kardeşlerimizle, Adıyaman’da, İndere’de koşturmaya devam ediyoruz. Kim hangi hesabın içerisinde olursa olsun, biz yuvalarımızı 1 gün daha erken teslim etmek için çabalıyoruz. Milletimizin bizlerden, devletten, siyasilerden beklentisi hizmettir, eserdir, icraattır. Ve milletimiz, herkesten de bu hassasiyeti beklemekte; birlik beraberlik duruşunu istemektedir. Bakın biz bu ülkede, tüm renkleriyle, her inançtan insanımızla, her görüşten kardeşimizle, biriz, beraberiz, huzurluyuz. Bu huzuru bozanlarla yol yürüyenlere, insanımızı tedirgin eden gündemlerin peşinde koşanlara diyoruz ki; gelin hepimiz, Türkiye’nin birliğine destek olalım. Gelin, ayrıştırıcı değil birleştirici olalım; ayrılık ve bölücülük ateşini değil, dostluk ve kardeşlik bahçesini büyütelim. Şunu asla unutmayalım. Bu devlet bugüne kadar ayrılıkçılığa ve bilhassa teröre karşı en kararlı mücadeleyi yapmış bir devlettir. Memleketin dağında da, düzünde de, yerin üstünde de altında da, her nerede terör varsa, bu devlet gider o terörü kaynağında bitirir. Sen, mecliste demokrasiye barikat kursan da bitirir, otobüsün üzerinden hukuka parmak sallasan da bitirir, milleti tehdit etsen de bitirir, bağırıp çağırsan da bitirir. Bir konunun daha altını önemle çiziyorum. Biz inanıyoruz ki; bu vatanı seven, bu milleti seven, yavrularımız için kaygı taşıyan hiç kimse; deprem bölgesini göz ardı edemez, deprem bölgesine gözlerini kapatamaz. Gelin hep birlikte Adıyaman’ın, Maraş’ın, Hatay’ın derdiyle dertlenelim. Gelin hep birlikte, Malatya’nın, Gaziantep’in, Kilis’in yarasına merhem olalım. Depremzede kardeşlerimiz şu konuda müsterih olsunlar. Biz gerçek işimizden, gerçek gündemimizden, deprem bölgesinden asla taviz vermiyoruz, vermeyeceğiz. Ben bu duygularla Adıyaman Merkez Meydan’ımızın şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Sizleri bir kez daha saygıyla, muhabbetle selamlıyorum” diye konuştu. Adıyaman Valisi Osman Varol ise, “Sadece kalıcı konutlar yapmakla kalmayıp şehrin vizyonunu değiştirecek şehre yeni bir hayat katacak ticaret hayatına gündelik yaşam şansına sosyal yaşama renk verecek çok güzel projeler yapıyoruz. Konutlar, meydan projelerinin yanı sıra vatandaşlarımızın kendi yerinde inşa ettiği yerinde dönüşümler için de desteklerimiz devam ediyor. Yatırımlar ve çalışmalar inanılmaz bir seferberlikler içerisinde devam ediyor. 2025 Yılının sonuna kadar şehrimizde bir yapı anlamında fiziki çalışmaların hepsi tamamlanmış olacak. Desteklerinden dolayı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Adıyaman Meydan ve Ticaret Merkezlerinin 1. Etap Projesinin temel atma töreninde konuşan AK Parti Adıyaman Milletvekili Resul Kurt da, "11 ilimiz depremden oldukça etkilendi. Bizlerde depremin yaralarını sarmak ve yeniden ayağa kalkmak için canla bala çalışıyoruz. Depremzede kardeşlerimizin bir an önce yeni yuvalarına kavuşmaları için tüm ekibimizle ilk günden bu yana sahadayız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından Adıyaman Meydan ve Ticaret Merkezlerinin 1. Etap Projesinin temeli atıldı.
Eskişehir Eskişehir merkezine yılın ilk karı düştü, kent beyaza büründü Eskişehir’de meteorolojinin uyarısının ardından yılın ilk karı da kent merkezinde yağdı. Meteoroloji 3. Bölge Müdürlüğü’nün paylaştığı hava tahmin raporu doğrultusunda Eskişehir genelinde yoğun kar yağışı başladı. Sabahın erken saatlerinde yağmur ve dolunun etkili olduğu kent genelinde kar, bütün sokakları beyaza bürüdü. Bazı vatandaşların kar yağışına hazırlıksız yakalandığı gözlemlenirken, bazı vatandaşların bu durumdan mutlu olduğu görüldü. Şehir dışından gelen vatandaşlar ise yılın ilk karını Eskişehir’de görmelerinin heyecan verici olduğunu belirttiler. “Keşke kışları hep böyle olsa” Şehir dışından Eskişehir’i gezmeye gelen Hülya Çam, "İstanbul’dan geldim. 2 günlüğüne Eskişehir’i gezmeye geldik, karla karşılaştık. Dönüşümüz muhteşem oldu. Yılın ilk karını Eskişehir’de gördük. Çok hoşumuza gitti. Çok mutluyum. Çocukluğuma döndüm resmen. Eskiden karlar çok güzel yağardı, çok hoşuma gitti. Keşke kışları hep böyle olsa. Çok sevdim Eskişehir’i, tekrar geleceğim” dedi. “Kar çok güzel yağıyor” İstanbul’dan iki günlüğüne gelen ve yılın ilk karını burada gördüğünü belirten İnci Atlas, “Çok güzel, karı da güzel yağıyor Eskişehir’in. İstanbul’da geçen sene hiç kar görmemiştik. Bugün burada görmek iyi oldu bize. Hani biraz zorlu oldu bizim için ama iyi güzel gezdik. Dün çok gezdik, bugün de böyle etrafı gezdik karı da güzel, Eskişehir’de güzel, beğendik yani. İlk defa geliyorum ben de, çok hoşumuza gitti. Bir daha gelmeyi düşünüyoruz. Hatta böyle karda da gelebiliriz yani. Çok güzeldi" dedi.
Eskişehir Eskişehir merkezine yılın ilk karı düştü: Beyaza bürünen kent böyle görüntülendi Eskişehir’de meteorolojinin uyarısının ardından yılın ilk karı da kent merkezinde yağdı. Meteoroloji 3. Bölge Müdürlüğü’nün paylaştığı hava tahmin raporu doğrultusunda Eskişehir genelinde yoğun kar yağışı başladı. Sabahın erken saatlerinde yağmur ve dolunun etkili olduğu kent genelinde kar, bütün sokakları beyaza bürüdü. Bazı vatandaşların kar yağışına hazırlıksız yakalandığı gözlemlenirken, bazı vatandaşların bu durumdan mutlu olduğu görüldü. Şehir dışından gelen vatandaşlar ise yılın ilk karını Eskişehir’de görmelerinin heyecan verici olduğunu belirttiler. “Keşke kışları hep böyle olsa” Şehir dışından Eskişehir’i gezmeye gelen Hülya Çam, adeta çocukluğuna döndüğünü ve çok mutlu olduğunu belirtti. İki günlüğüne Eskişehir’e geldiğini belirten Çam, “İstanbul’dan geldim. 2 günlüğüne Eskişehir’i gezmeye geldik, karla karşılaştık. Dönüşümüz muhteşem oldu. Yılın ilk karını Eskişehir’de gördük. Çok hoşumuza gitti. Çok mutluyum. Çocukluğuma döndüm resmen. Eskiden karlar çok güzel yağardı, çok hoşuma gitti. Keşke kışları hep böyle olsa.Çok sevdim Eskişehir’i, tekrar geleceğim” ifadelerine yer verdi. “Kar çok güzel yağıyor” İstanbul’dan iki günlüğüne gelen ve yılın ilk karını burada gördüğünü belirten İnci Atlas, bu durumun çok hoşuna gittiğini belirtirken, “Çok güzel, karı da güzel yağıyor Eskişehir’in. İstanbul’da geçen sene hiç kar görmemiştik. Bugün burada görmek iyi oldu bize. Hani biraz zorlu oldu bizim için ama iyi güzel gezdik. Dün çok gezdik, bugün de böyle etrafı gezdik karı da güzel, Eskişehir’de güzel, beğendik yani. İlk defa geliyorum ben de, çok hoşumuza gitti. Bir daha gelmeyi düşünüyoruz. Hatta böyle karda da gelebiliriz yani. Çok güzeldi" dedi.
Eskişehir KADEM kadına yönelik şiddete dikkat çekti Eskişehir KADEM İl Temsilcisi Mehtap Özkaya, 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü ile ilgili yaptığı konuşmada televizyon dizilerinin kadına yönelik şiddet üzerindeki etkisini vurguladı. Eskişehir KADEM İl Temsilcisi Mehtap Özkaya, 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü ile ilgili yaptığı konuşmada bu yıl ki sloganlarının “şiddete seyirci kalma” olduğunu söyledi. Özkaya, geçtiğimiz yıl en çok izlenen 14 yerli yapım diziyi kadına yönelik şiddet bağlamında değerlendirdiklerini söyledi. İncelemeye konu olan 14 dizide toplam 327 bölümde 3 bin 13 kadına yönelik şiddet sahnesi tespit ettiklerini dile getiren Özkaya, “25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle bir aradayız. Tüm dünyada kadınlar özel ve kamusal alanda farklı şiddet türlerine maruz kalıyorlar. Bu gerçeğe dikkat çekmek ve kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak adına 25 Kasım önemli bir gündür. Bu yıl ki hazırladığımız kampanyamızın sloganı ise “şiddete seyirci kalma”. Bu sloganla vermeyi hedeflediğimiz mesajlar var. Medyada geçen kadına yönelik şiddet konusu bizimde uzun zamandır gündemimizde yer alıyor. Medyada kadına yönelik şiddet ve izleyici farkındalığı, yerli diziler üzerinde inceleme başlıklı önemli araştırmayı hayata geçirdik. Bu araştırmada geçtiğimiz yıl en çok izlenen 14 yerli yapım diziyi kadına yönelik şiddet bağlamında inceledik. Bu araştırmada dizilerde işlenen şiddet türlerini, bu türlerin oranlarını, yaygınlığını, izleyicilerin dizilerdeki kadına yönelik şiddete dair farkındalığını ve şiddet sahnelerinden etkilenme durumlarını ölçtük. İncelemeye konu olan 14 dizide toplam 327 bölümde 3 bin 13 kadına yönelik şiddet sahnesi tespit ettik. En çok karşılaşılan şiddet türlerine baktığımızda ise yüzde 51 oranında psikolojik, yüzde 24 sözlü, yüzde 11 çok boyutlu ve karmaşık, yüzde 8 fiziksel şiddet tespit ettik. Kadına yönelik şiddetin bütün türleri diziler aracılığıyla evimize sızıyor. Bu sebeple bizler kampanya boyunca “şiddete seyirci kalma” diyerek televizyon dizilerindeki kadına yönelik şiddet ve türlerine, etkilerine dikkat çekip sizlerle paylaşacağız. Kampanyamızın kadına yönelik şiddete karşı bireysel ve toplumsal farkındalık oluşmasını diliyor, hepinize duyarlılığınızdan dolayı teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.