EKONOMİ - 03 Şubat 2015 Salı 10:03

Ocak ayı enflasyonu açıklandı

A
A
A
Ocak ayı enflasyonu açıklandı

TÜİK Ocak ayı enflasyon verilerini açıkladı.

TÜİK Ocak ayı enflasyon verilerini açıkladı. Açıklanan rakamlara göre TÜFE aylık bazda yüzde 1,10, yıllık bazda ise yüzde 7,24 arttı. 

Ocak ayında TÜFE yıllık yüzde 7.24’e geriledi enflasyon yıllık olarak 94 baz puan düştü. Merkez Bankası faiz indirimi için enflasyonda 1 puanlık bir düşüşü işaret ediyordu. Yİ-ÜFE ise 2015 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 0,33 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 0,33 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,28 artış ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 9,59 artış gösterdi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ocak ayı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’ni açıkladı. Buna göre, TÜFE’de 2015 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 1,10, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 1,10, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,24 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 8,80 artış gerçekleşti.

Aylık en yüksek artış yüzde 4,19 ile alkollü içecekler ve tütün grubunda gerçekleşti. Ana harcama grupları itibariyle 2015 yılı Ocak ayında endekste yer alan gruplardan gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 3,52, çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 2,52, ev eşyasında yüzde 2,01, eğlence ve kültürde yüzde 1,64 artış gerçekleşti.

Aylık en fazla düşüş gösteren grup yüzde 6,98 ile giyim ve ayakkabı oldu. Ana harcama grupları itibariyle 2015 yılı Ocak ayında endekste düşüş gösteren bir diğer grup ise yüzde 0,56 ile ulaştırma oldu.

Yıllık en fazla artış yüzde 13,06 ile lokanta ve oteller grubunda oldu. TÜFE’de, bir önceki yılın aynı ayına göre gıda ve alkolsüz içecekler (yüzde 10,97), çeşitli mal ve hizmetler (yüzde 9,77), giyim ve ayakkabı (yüzde 9,14), ev eşyası (yüzde 8,54) artışın yüksek olduğu diğer ana harcama gruplarıdır.

Aylık en yüksek artış yüzde 2,06 ile Aydın, Denizli, Muğla’da oldu. Bir önceki yılın aynı ayına göre en yüksek artış yüzde 8,34 ile İstanbul bölgesinde ve on iki aylık ortalamalara göre en yüksek artış yüzde 9,53 ile Balıkesir, Çanakkale bölgesinde gerçekleşti.

Ocak 2015’te endekste kapsanan 426 maddeden; 37 maddenin ortalama fiyatlarında değişim olmazken, 283 maddenin ortalama fiyatlarında artış, 106 maddenin ortalama fiyatlarında ise düşüş gerçekleşti.

YURT İÇİ ÜRETİCİ FİYAT ENDEKSİ

Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE), 2015 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 0,33 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 0,33 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,28 artış ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 9,59 artış gösterdi.

Sanayinin dört sektörünün bir önceki aya göre değişimleri; madencilik ve taşocakçılığı sektöründe yüzde 1,27 düşüş, imalat sanayi sektöründe yüzde 0,19 artış, elektrik ve gaz sektöründe yüzde 0,95 artış ve su sektöründe yüzde 11,31 artış olarak gerçekleşti.

Bir önceki aya göre endekslerin en fazla artış gösterdiği alt sektörler; suyun toplanması, arıtılması ve dağıtılması (yüzde 11,31), kömür ve linyit (yüzde 6,35), mobilya (yüzde 2,85) alt sektörleridir. Buna karşılık ham petrol ve doğal gaz (yüzde -21,89), kok ve rafine petrol ürünleri (yüzde -17,24) ve tütün ürünleri (yüzde -2,20) bir ay önceye göre endekslerin en fazla gerilediği alt sektörler oldu.

Ana sanayi grupları sınıflamasına göre 2015 yılı Ocak ayında en yüksek aylık artış dayanıklı tüketim mallarında ve en yüksek yıllık artış dayanıksız tüketim mallarında gerçekleşti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."