GÜNDEM - 30 Eylül 2014 Salı 22:49

O görüşmenin ayrıntıları

A
A
A
O görüşmenin ayrıntıları

CHP Manisa Milletvekili, Soma Araştırma Komisyonu Üyesi Özgür Özel, Soma faciasının tutukluları ile yapılan görüşmeye ilişkin kayıtları paylaştı.

Özel, şirket yetkililerinin tek bir ağızdan konuştuğunu ve kendilerinde hata olmadığını öne sürdüklerini belirtti.

CHP Milletvekili Özgür Özel, Soma Araştırma Komisyonu üyeleri ile birlikte 27 Eylül tarihinde Aliağa 1 Nolu ve 2 Nolu T Tipi cezaevinde Aliağa 1 Nolu T tipi cezaevinde Ramazan Doğru, Akın Çelik ve Ertan Ersoy ile, 2 Nolu T tipi cezaevinde Can Gürkan, İsmail Adalı, Hilmi Kazık, Mehmet Ali Günay Çelik ve Yasin Kurnaz ile görüştüklerini belirtti. CHP’li Özel görüşmelerde, Can Gürkan, Ramazan Doğru ve Akın Çelik’in ziyaret sırasında söyledikleri ortak hususun, “Biz her türlü tedbiri almıştık. Bu kazanın olması bizi şaşırttı” dediklerini belirtirken, kazanın olduğu andan bu yana tartışma konusu olan sensörlerin neden değiştirilmediği sorusuna şirket yetkililerinin kendilerinde hata olmadığı cevabını verdiğini söyledi. Özel, yetkililerin, “Zaten el cihazlarımız doğru ölçüyordu” şeklinde cevaplar verdiklerini söyledi.

RAMAZAN DOĞRU: “SABOTAJ DÜŞÜK BİR İHTİMAL”

Görüşmelerde Soma Holding A.Ş. CEO’su Can Gürkan’ın ‘sabotaj ihmali de düşünülmeli’ dediğini belirten Özel, diğer görüşülen şirket yöneticilerinden Ramazan Doğru’nun sabotaj ihtimaline ilişkin tezin tüm olasılıklar ortaya konduğunda çöktüğünü söylediğini ifade etti. Ramazan Doğru’nun, kazanın neden yaşandığına ilişkin 7-8 tez üzerinde durduklarını ancak her bir tezin antitezi olduğunu ve sabotaj ihtimalini de düşündüklerini ama bu ihtimali yakın bulmadıklarını belirttiğini anlatan Özel, şirket yöneticilerinin bilirkişi raporunun kendilerinde hayal kırıklığı oluşturduğunu, raporun, olayı çözeceğini düşündüklerini ama olayı çözmediğini ifade ettiklerini söyledi.

Tutuklu bulunan Holding yöneticilerinin, ani bir patlama ve yanma ile degaj tarzında üfürerek gelen bir alev topu ve basınçtan bahsettiklerini kaydeden Özel yöneticilerin, "İçin için yanma olsa idi biz bunu bilirdik. Bizim Soma’da madencilik yangınla mücadeledir ama bu yangın başka bir yangın. Eski çalıştığımız panolarda, olayın olduğu yerde, örneğin C panosunun üst tarafı kapatılmadı. O boşluklara metan ve çeşitli gazlar birikmiş olabilir. İşte o boşluk bir anda çöktü ve orada biriken gazları basınçla olayın yaşandığı yere doğru püskürttü. Bilirkişi raporu bizi hayal kırıklığına uğrattı çünkü her şeyden bizi sorumlu tutuyor. İşveren ve işveren vekilini suçlu tutuyor” dediğini kaydetti.

Özel, yöneticiler Can Gürkan, Ramazan Doğru ve Akın Çelik’in bu meselenin çok büyük bir depremle, tektonik bir hareketle olmuş büyük bir olay olduğunu ve eğer kazanın meydana geliş nedeni çözülürse madencilik tarihi için de önemli sonuçları olacağını söylediklerini dile getirdi.

Maden kazalarını Araştırma Komisyonu Üyesi CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, görüşmeler sonrası kişisel tespit ve yorumunu şöyle açıkladı:

“Bu konuda şirketin avukatlarının tutuklu herkesle konuşarak tek bir sebep üzerinde ağız birliği yaptırdığı ve bu olayın önlenemez olduğu, doğal bir nedenle meydana geldiği ve şirketin kusurlu olmadığı yönünde bir savunma içinde oldukları görülmüştür. Can Gürkan ile yaptığımız görüşmede kendisi Ramazan Doğru’ya yetki devrine ilişkin soruları şu şekilde cevaplandırmıştır: ‘Ben finansçıyım. Amerika’da okudum. Babam 75 yaşına geldi. Babam bir gün bana dedi ki, 2013 Aralık ayıydı, ‘bu işleri artık sana devredeceğim’ Öyle deyince, ben de finansçı olduğum için madenci olmadığım için, ‘riskler var, bu riskleri devredecek bir yazı hazırlayın’ dedim.

Ramazan Doğru’ya devrettik. Bu konuda bir karar aldık ve imzaya yolladık.’ Yine Can Gürkan ‘Ramazan Doğru’nun çok yüksek maaşlar aldığı doğru mu?’ sorusuna ise şu cevabı vermiştir: ‘Bugün Türkiye’de üst düzey yöneticiler arasında en iyi maaşı alanlardan biridir. Net maaşı 35 bin TL. Üzerine prim ve çok farklı ödemelerle bu rakam 50-60 bini buluyor.’ Kendisine, Ramazan Doğru’ya bu yetkilerin devredilmesinden sonra maaşının arttığı doğru mu? diye sorulduğunda ise ‘Zaten iyi maaş alıyordu, sorumluluğun onda olması gerekiyordu.’ şeklinde cevap vermiştir. Ramazan Doğru adına atıldığı iddia edilen yetki belgesindeki sahte imza sorularında ise Can Gürkan kendisini şöyle savunmuştur: ‘Savcılığa bile bile sahte imzalı bir kağıdı vermezsiniz. Biz yazıyı ona kurye ile yolladık.

Ama iki ihtimal var. Belki de bizim yolladığımız kurye üşenip yolda kendisi atıp geri dönmüştür! Bilemiyorum.’ Ramazan Doğru ile hala görüştüğünü de ekleyen Can Gürkan; Ramazan Doğru ile ilgili şirket içi yolsuzluk iddialarına ve aralarındaki uyuşmazlığa yönelik sorusuna ise şunları söylemiştir: ‘Büyük bir yolsuzluk olduğunu düşündük gerçekten. Çünkü aniden maliyetlerimiz çok artmıştı. Ben istatistik insanıyım. Maliyetleri dikkatli izlerim. İstatistiklerde ciddi bir sapma vardı. Bu işin üstüne eğildik. Ama sonuçlandıramadık.’ Maden ocağındaki eksikliklerle ilgili sorularımıza ise Can Gürkan bu işte Ramazan Doğru’nun tek söz sahibi olduğunu şu şekilde açıklamıştır: ‘Ramazan Doğru şöyle bir adamdır: Örneğin bir altındaki kişiye doğrudan telefon açsam arayıp tavır koyar. Beni aşıp neden görüşüyorsun der. Madenle ilgili hiçbir şeye beni karıştırmazdı.’”

“O GÜNLERDE ŞİRKETİMİZİN YAPTIĞI BASIN TOPLANTISI BÜYÜK HATA İDİ”

Özel, yapılan görüşmede Can Gürkan’ın, "Soma Holding’in 16 Mayıs tarihinde yaptığı basın toplantısı büyük bir hata. Baştan sona bu sürecin yönetiminde en büyük hatamız babamın da katıldığı o basın toplantısı idi. Olayın sebebi bilinmiyor, çıktılar oraya çok zor durumda kaldılar. Kamuoyunda Soma A.Ş. ile ilgili bu kadar kötü algı varsa o başarısız, lüzumsuz basın toplantısındandır. Babam, 13 Mayıs günü Türkiye’nin en itibarlı madencisi idi, şimdi dünyanın en itibarsız madencisi haline geldi” dediğini söyledi.

Madenin genel Müdürü Ramazan Doğru’nun tüm değerlendirmelerinin en başında, “Böyle bir faciayı yaşattığımız için şehit ailelerinden ve sizlerden özür diliyorum” dediğini kaydeden Özel, Ramazan Doğru’nun sahte imza iddiaları ile ilgili olarak imzanın sahte olduğunun ve zaten kendisine ait olmadığının ortaya çıktığını söylediğini anlattı. Özel, Doğru’nun, "Ben orada yaralı kurtarmaya uğraşıyorum, bir yandan da bu işin adli boyutu ne olur diye soruyordum. Bana o sırada şirket seni feda ediyor dediler. Gözaltılar başlamadan daha şirketin avukatlarının gelip bütün yetki sorumluluk Ramazan Doğru’da dediği bir durum çıkmış. Kelimenin tam anlamıyla şoke oldum. Biz insanları kurtarmaya uğraşıyoruz, birileri evrak ibraz ediyor. Bu şartlarda da ben şirket avukatlarına güvenmedim, kendim avukat tuttum. Beni tek suçlu gösteren birilerine niye güveneyim? Ama Alp Gürkan ile avukatları aracılığı ile görüşmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandığını aktardı.

Komisyon üyeleri tarafından Ramazan Doğru’ya sorulan kendisi hakkındaki şirket içi yolsuzluk iddialarına cevap vermediği belirten Özel, Ramazan Doğru’nun bu iddiaları da doğrudan reddetmediğini açıkladı.

“BU ŞARTLAR ALTINDA MADENİN AÇILMASI HATA OLUR!”

Özel, Ramazan Doğru’nun şu değerlendirmelerde bulunduğunu söyledi:

"Bunun onda biri kadar bir olay yaşanacağını bilsem bu madeni kapattırırdım. Şu anda bu olay kesin bir şekilde çözülüp sebepleri ortaya çıkmadan bu madeni çalıştırmak hata olur. Tahliye olursam yine madencilik yaparım. Dünyanın en riskli ve en tehlikeli işini eğitim seviyesi en düşük kişilerle yapıyoruz. Yaşam odası bir çözüm değildi. Ama maske değişim istasyonları, oksijen maskeleri olsa idi, işçimize iyi eğitim verebilseydik, o zaman bir şeyler fark ederdi.”

“MEVZUATTA YOK”

CHP’li Özel, Ramazan Doğru’ya anlattığı önlemleri neden almadıklarını sorduklarında ise “mevzuatta yok” cevabını aldıklarını anlatarak Doğru’nun, "Taşeron yöntemi 2008’e kadar oldu. 2008 yılındaki kanun değişikliğinden sonra bu kişileri kadroya aldık ama sistem fiilen dayıbaşılar ile sürdü" dediğini kaydetti.

CAN GÜRKAN VE RAMAZAN DOĞRU ARASINDA GEÇİCİ ATEŞKES!

CHP’li Özel Can Gürkan ve Ramazan Doğru arasında ‘sahte imza’ tartışmaları nedeniyle şimdilik geçici bir ateşkes ilan edildiği kanısına vardığını belirterek, “Şu an avukatlar mekik diplomasisi ile kriz yönetimi yapıyorlar ve meseleden en az hasarla çıkmaya çalışıyorlar. Şirketin üst düzey yönetimi savunmasını; ‘kazanın önlenemez bir kaza olduğu, şirketin sorumluluğu olmadığı’ üzerinden yapıyor. Görüşmelerimiz boyunca iktidar partisi milletvekilleri dahil olmak üzere hemen herkes ‘hiç mi kendinizde kusur görmüyorsunuz?’ sorusunu yöneltti, ancak verdikleri cevaplar kendilerinde kusur görmedikleri gibi bir algı oluştu. Kendilerindeki kusuru kabul edecek hiçbir şey söylemediler” dedi.

AKIN ÇELİK (SOMA EYNEZ İŞLETME MÜDÜRÜ)

CHP’li Özel Soma Eynez İşletme Müdürü Akın Çelik’in ise, "Bu sektöre işçi olarak başladım ve maden mühendisiyim. Olayın yaşandığı ilk günlerde ortaya atılan ’içeride yüzlerce işçi var, Suriyeliler var, üzerilerine beton dökülüyor’ gibi asılsız iddialar yüzünden ailelerin tepkileri ile karşılaştık. Bu tip provokasyonlar bizleri çok üzdü. Orada kimseyi bırakmamak için yemin ettim ve ölüm pahasına da olsa kimseyi orada bırakmadık" dediğini belirtti.

“FİLLER TEPİŞİYOR BİZ EZİLİYORUZ”

CHP’li Özel Vardiya Amiri İsmail Adalı’nın, Maden Mühendisi Ertan Ersoy, Vardiya Amiri Hilmi Kazık, Emniyet Teknisyeni Mehmet Ali Günay Çelik, Vardiya Amiri Yasin Kurnaz’ın ise en büyük korkularının bu işin sonunda parası olanın, güçlü olanın, siyasi bağlantısı olanın kurtulacağı ve suçun tek başına kendi üzerlerine kalacağı yönünde kendilerine görüş bildirdiklerini söyledi. Özel görüştükleri işçilerin kendilerine, “Biz yıllarca burada kalacağız. Biz diplomalı işçiyiz. Biz her gün o madene bembeyaz girip kapkara çıkıyoruz. Bizim gibi 5 arkadaşımız öldü. Filler tepişiyor biz eziliyoruz” dediklerini anlattı.

“ARKADAŞLARIMIZI MEZARA YOLLADIK. BİZİ BURAYA GÖMDÜLER”

CHP’li Özel, görüştükleri işçilerin kazaya ilişkin olarak kendilerine şunları söylediklerini dile getirdi:

“5 gün orada mücadele ettik. Arkadaşlarımızı mezara yolladık, bizi de buraya gömdüler. Biz günah keçisi olduk. Oysa biz bize öğretildiği gibi işi devraldığımız gibi yaptık. Biz engel olabilirmişiz gibi yaklaşılıyor şu anda. Oysa biz emir kuluyuz. Biz bir işçinin 2 katı maaş alan işçileriz. Ama bu iş bizi götürecek.”

Görüştükleri mühendis, tekniker ve işçilerin birçoğunun çocuğu olduğuna dikkat çeken Özel, “Büyük bir ıstırap çektikleri ise aşikardı. Doğrudan madenin sahibi değiller, kritik kararların altında imzaları yok ve aslında sadece uygulayıcılar. Kusurları varsa da elbette yargılanacaklar ancak tüm suçun bu kişilere yıkılması ve böyle bir vebalin altında tek suçlu gibi bırakılmaları adil değil” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Tüketici Derneği Başkanı Yılmaz: "İnternet alışverişi tüketicilerin en büyük şikayeti" Tüketicilerin en büyük şikayetinin internet alışverişi olduğunu söyleyen Bursa Tüketici Derneği Başkanı Sıtkı Yılmaz, alışveriş yapılan internet sitelerinin, tüketiciye güvenli ödeme şartları sunması ve güven vermesinin önemli olduğunu söyledi. Bursa Tüketici Derneği üyeleri, 15 Mart Dünya Tüketiciler Günü’nünde internet alışverişi sorunlarına dikkat çekmek amacıyla 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda basın açıklama yaptı. Birleşmiş Milletler’in 1985 yılından itibaren 15 Mart’ı Dünya Tüketiciler Günü olarak kutlandığını söyleyen Bursa Tüketici Derneği Başkanı Sıtkı Yılmaz, Tüketici Hakları Evrensel Beyannamesi’nin de 1985 yılında yayımlandığını söyledi. Yılmaz, "Bu yılın gündemi internet alışverişi. Geçen yıl derneğimize yapılan şikayetlerin çoğu internet alışverişlerine ilişkin oldu. Bu şikayetlerde, siparişi verilen ürünün zamanında gönderilmemesi, siparişi verilen ürün yerine eldeki ürünlerin gönderilmesi ve talep edilen ürünün fiyatındaki değişiklik sebebiyle sözleşmelerin tek taraflı olarak feshedilmesi gibi sorunlar yer aldı. Ayrıca, satıcının ticari unvanı, adresi, sabit telefonu, MERSİS numarası ve güven damgası gibi hususlara dikkat edilmeli. Alışverişler, satıcı veya e-ticaret platformlarına ilişkin ön bir araştırma yapıldıktan sonra yapılmalı. Alışveriş yapılan sitelerin, tüketiciye güvenli ödeme şartları sunması ve güven vermesi son derece önemli" dedi. Tüketicinin kargo ile gelen ürünün kontrol edebildiğini söyleyen Yılmaz, "Tüketicinin kargoyla gelen ürünü kontrol etme hakkı bulunmasına rağmen bu hak engellenmekte. Ayrıca, hasarlı veya eksik gelen ürünlerle ilgili garanti belgesiz veya faturasız ürünler kabul edilmemeli. Tüketicilerin, kargo şirketleriyle yaşadığı sorunlar arasında garanti belgesi ve fatura kontrolü de bulunmakta. Kargo şirketleri, garanti belgesiyle satılan ürünlerin belgesini ve ürünün kesilmiş faturasını kontrol etmekle yükümlü. Tüketici, teslim aldığı ürünün içinde satış belgesi, garanti belgesi ve satıcı adresi bulunmadığı takdirde, bu belgeleri kargo şirketlerinden talep etme hakkına sahip. Eğer kargo şirketleri bu belgeleri vermezse, tüketici kargo şirketlerini şikayet etme hakkına sahip" diye belirtti.
Denizli DESKİ’den kritik su açıklaması Denizli Su ve Kanalizasyon İdaresi (DESKİ), Akbaş Barajı’nın doluluk oranının geçen yıl aynı dönemde yüzde 43 iken, bu yıl yüzde 23’e düştüğünü açıkladı. Su temininde sıkıntı yaşanmaması için tüm imkanlarıyla çalıştıklarını vurgulayan, Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu su tasarrufu çağrısı yaptı. Başkan Çavuşoğlu, "Denizli halkı olarak suyumuzu dikkatli kullanmalıyız, aksi halde yaz aylarında su kesintisi yaşanabilir" dedi. Denizli Su ve Kanalizasyon İdaresi (DESKİ), şehrin en önemli su kaynaklarından biri olan Akbaş Barajı’nda doluluk oranının kritik seviyeye gerilediğini açıkladı. DESKİ’den yapılan açıklamada mevsimsel yağışlardaki düşüş ve kuraklık sebebiyle yaz aylarında su temininde aksama yaşanmaması için tüm imkanların seferber edildiği vurgulanırken, vatandaşların da su tasarrufuna özen göstermesi gerektiği hatırlatıldı. Kapalı devre sulama sistemine izin verilecek Denizli Valiliği’nin tarımsal sulamada yüzde 50 su kullanım kısıtlaması çalışması olduğu ve kapalı devre damlama sulama sistemleri dışında sulamaya izin vermeyeceği bildirildi. Mevcut su kaynaklarının korunması ve verimli kullanılması için yoğun mesai harcayan Büyükşehir DESKİ, bilinçli su tüketimi için vatandaşa yönelik bilgilendirme çalışmalarına hız verdi. Büyükşehir DESKİ’nin mesai mefhumu gözetmeden başta sondaj çalışmaları olmak üzere yeni su kaynaklarını devreye almak için tüm çalışmalarının büyük bir titizlikle sürdürüldüğü açıklandı. Başkan Çavuşoğlu’ndan hayati uyarı Konuyla ilgili açıklama yapan Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, "Geçen yıl bu tarihlerde doluluk oranı yüzde 43’tü, ancak bugün geldiğimiz noktada yüzde 23 seviyesindeyiz. Yağışların yetersiz devam etmesi halinde yaklaşık 5 milyon ton su, yani şehrimizin bir aylık su ihtiyacını şimdiden kaybetmiş durumdayız. Eğer bu süreç böyle devam ederse yaz aylarında su kesintisi yaşamak zorunda kalabiliriz" dedi. Çavuşoğlu, suyun verimli kullanılması konusunda tüm vatandaşlara çağrıda bulunarak, "Umut ediyoruz ki yağışlar artar ve bu tehlikeden kurtuluruz. Ancak yağışların yetersiz kalması halinde su kaynaklarımızı dikkatli yönetmek zorunda kalacağız. Denizli halkı olarak hep birlikte suyumuzu tasarruflu kullanmalıyız" ifadelerini kullandı.
Aydın Bakan Işıkhan: "Aydın’ın gücüne güç katacak her projeye destek vermeye devam edeceğiz" Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Aydın’da kayıtlı iş gücünü 2024 yılında 81 bin 64’e çıkardıklarını ifade ederek, "Aydın’ın gücüne güç katacak her projeye destek vermeye devam edeceğiz" dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Türkiye Yüzyılı’nda Çalışma Hayatı Buluşmaları kapsamında Aydınlı iş insanları ile bir araya geldi. Toplantı kapsamında Aydın’daki yatırımlar ve istihdam projelerine yönelik konuşan Bakan Işıkhan, Aydın’da kayıtlı iş gücü sayısını 2024 yılında 81 bin 64’e çıkardıklarını ifade ederek, "Aydın’ın gücüne güç katacak her projeye destek vermeye devam edeceğiz" dedi. "Aydın, tarım-gıda sanayisinde bir marka şehir haline gelmelidir" Aydın’ın, tarihi boyunca ticaret, tarım ve sanayinin önemli merkezlerinden biri olduğuna dikkat çeken Bakan Işıkhan, "Bereketli toprakları, girişimci insanları ve dinamik iş gücü ile Türkiye ekonomisine büyük katkılar sunan bu güzide şehrimiz, bugün de aynı kararlılıkla üretmeye, büyümeye ve istihdam oluşturmaya devam etmektedir. Bizler de yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı büyüme modelimizi Aydın’da daha da güçlendirmek için çalışıyoruz. 2024 yılı itibariyle Aydın’da kayıtlı işgücü sayımız 81 bin 64’e, kayıtlı iş arayan sayımız 30 bin 979’a ulaştı. 2023 yılı ile kıyasladığımızda iş arayan sayısında bir miktar azalma görmekteyiz. Açık iş sayımız 40 bin 134’tür. Bu yıl Aydın’da 26 bin 453 vatandaşımızı işe yerleştirdik. Özellikle kadın istihdamına büyük önem veriyor, kadınlarımızın ekonomiye daha fazla katkı sunmaları için projeler geliştiriyoruz. 2024 yılı itibarıyla 12 bin 209 kadınımız iş hayatına kazandırıldı. Gençlerimiz için de özel projeler yürütüyoruz. 2024’te 9 bin 906 gencimizi istihdama dahil ettik. Ayrıca engelli vatandaşlarımızın çalışma hayatına katılımını teşvik etmek amacıyla 693 engelli kardeşimiz işe yerleştirildi. Aydın’ın yatırım potansiyelini artırmak için teşvik politikalarımızı sürekli güncelliyoruz. 2024 yılı itibarıyla teşviklerden yararlanan işyeri sayımız önemli bir seviyeye ulaştı. Aydın’ı sanayi ve ticaret açısından daha rekabetçi hale getirmek için sanayi bölgelerimizi güçlendirmeye devam edeceğiz. Aydın’ın özellikle tarım ve gıda sanayinde sahip olduğu potansiyeli daha da büyütmek için desteklerimizi artırıyoruz. İncir, zeytin ve pamuk üretiminde lider olan Aydın, tarım-gıda sanayisinde bir marka şehir haline gelmelidir. Tarımsal üretimimizi sanayiyle buluşturacak katma değerli projeleri teşvik edeceğiz" dedi. "Aydın, bu vizyonun önemli bir parçasıdır" Aydın’ın en fazla ihtiyaç duyduğu meslekler arasında gıda sanayi, turizm sektörü, tarımsal üretim ve teknoloji odaklı sektörlerin öne çıktığını sözlerine ekleyen Bakan Işıkhan, "Bu alanlardaki istihdamı artırmak için mesleki eğitim programlarımızı genişletiyoruz. İş dünyamızın ihtiyacı olan nitelikli iş gücünü yetiştirmek adına İşbaşı Eğitim Programları (İEP) ve Mesleki Eğitim Kursları (MEK) kapsamında daha fazla insana ulaşacağız. İş insanlarımızla doğrudan iletişim kurmak, sahadaki beklenti ve talepleri bizzat dinlemek, bizim için çok önemli. Bu kapsamda 2024 yılı itibarıyla Aydın’da 11 bin 934 işyerini ziyaret ettik. İş dünyamızın önünü açacak her türlü destek mekanizmasını güçlendirmeye devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ülkemizi her alanda daha güçlü, daha müreffeh hale getirmek için çalışıyoruz. Aydın, bu vizyonun önemli bir parçasıdır. Sanayi ve ticaret açısından daha rekabetçi hale gelmek için hep birlikte hareket edeceğiz. Aydın’ın gücüne güç katacak her projeye destek vermeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.