EKONOMİ - 29 Aralık 2021 Çarşamba 10:03

Necmettin Batırel: 'Türkiye 2022 yılında gerçekten uçacak'

A
A
A
Necmettin Batırel: 'Türkiye 2022 yılında gerçekten uçacak'

Ekonomist Necmettin Batırel, ''Türkiye 2022 yılında gerçekten uçacak. Yabancı yatırımcılar Türkiye’ye gelmeye başladı. Büyüyen ülkeye sermaye akımı yağar. Türkiye’deki doların yükselişi gördüğüm kadarıyla enflasyondan fazla olmayacak. Enflasyon ne kadar artarsa dolar o kadar artar'' dedi.

Katıldığı bir televizyon programında kullandığı "Şakkadanak" ifadesiyle gündeme gelen Ekonomist Necmettin Batırel, 2022 yılın için Türkiye ekonomisini değerlendirdi. Batırel, 2022 yılında Türkiye’nin uçacağını vurgularken, yabancı sermayenin gelmeye başladığını söyledi. Batırel, BDDK’nın bazı ekonomist ve yazarlar hakkında suç duyurusunda bulunması, dolardaki düşüş, kur garantili TL mevduatı ve enflasyon hakkında açıklamalarda bulundu.

''Türkiye’ye sermaye yağacak''

2022 yılı için beklentilerini açıklayan Necmettin Batırel, ''2022 yılında dolar, dünya para birimleri karşısında ABD’nin faiz artırım sürecine girmesiyle birlikte biraz değer kazanabilir. Bu normal olarak karşılanıyor. Omicron varyantının yayılması dolayısıyla beklentiler yavaş yavaş değişmeye başladı. ABD belki 3 değil, 2 faiz artışı yapabilir. ABD faiz artırsa ne olur, ABD’deki faizler şu anda 0 ila 0,25 civarında bulunuyor. Tüm dünya dolara endeksli bir ekonomi yürüttükleri için dolardaki hareketler kendi para birimlerini etkiliyor. Türkiye 2022 yılında gerçekten uçacak. Yabancı yatırımcılar Türkiye’ye gelmeye başladı. Japonlar gelmeye başladı. Geçen sene pandemi dönemi olmasına rağmen 14 milyar dolar Türkiye’ye gelmiş. Büyüyen ülkeye sermaye akımı yağar. İnşallah Türkiye’ye sermaye akımı yağacak. ABD’de Türkiye ile ilişkilerini düzeltmek için bence yeni bir adım attı. Türkiye’deki doların yükselişi gördüğüm kadarıyla enflasyondan fazla olmayacak. Enflasyon ne kadar artarsa dolar o kadar artar" dedi.

"Kurların gevşemeye başlamasıyla algı operasyonu bozuldu"

Son zamanlarda dövizde yaşanan sert yükseliş ve sert düşüşü değerlendiren Batırel, ''Uzun süredir Türkiye’nin dolardan çekmediği kalmamıştı. Dolar, TL karşısında çok ciddi baskı unsuru haline getirilmişti. Yılbaşında dolar 7,43 liraydı, 18 Aralık’ta 18,75 liraya kadar yükselmişti. Bu normal bir yükseliş değil. Bir ülkenin parasının değerini enflasyon belirler, enflasyon ne kadar yükselmişse paranın değeri o kadar düşmesi lazım. Beklentilerin hepsi yukarı doğru kırıldı. Korkunç bir algı operasyonu yapıldı. Türkiye krize sürükleniyor, enflasyon patlıyor, hükümet bankadaki dövizlere el koyacak gibi spekülatif ve insanları paniğe sevk edecek açıklamalar peş peşe gelmeye başladı.

Sadece Türkiye’den değil, uluslararası banka ve fonların hepsi bu şekilde Türkiye’ye algı operasyonu başlattı. İçerideki aradıklarını buldu, yurtdışında yapılan yayınları tercüme edip Türkiye’ye servis ettiler. İnsanlar paniğe sevk edilince dövize yöneldi, kurlar yükseldi. Kurlar yükselince haliyle enflasyon yükseldi. Kurların yükselmesi, Merkez Bankası’nın müdahale etmesini gerekli kıldı. Aslında Merkez Bankası müdahale etmeseydi daha iyi olurdu. Elindeki dövizleri harcamış oldu fakat kurlar sakinleşmedi. Kurlar sakinleşmeyince hükümet artık çok önemli bir karar aldı. Kur garantili TL mevduat hesabını devreye soktu. Bunun devreye girmesiyle beraber piyasalarda bambaşka beklenti oluştu. Zira herkes doların yükseleceğini ön görüyordu. Doların yükselmesi durdu.

Necmettin Batırel: 'Türkiye 2022 yılında gerçekten uçacak'

Kur garantili TL mevduatı şu demek: Hükümet diyor ki, ''Döviz almanıza gerek yok, döviz aldığınız zaman elde edeceğiniz kazancı vatandaşa garanti ediyorum. Eğer TL hesabı açarsanız, farkı hazine ödeyecek. Döviz hesabınız varsa ve dövizi bozdurursanız farkı Merkez Bankası ödeyecek''. Bu birden bire beklenti değişimine yol açtı, kurlar gevşemeye başladı. Kurların gevşemeye başlamasıyla algı operasyonu bozuldu'' şeklinde konuştu.

''20 Aralık akşamı döviz satanlar bence uyanık davrandı''

20 Aralık akşamında dövizi nasıl hızlı düştüğünü açıklayan Batırel,''20 Aralık akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ekonomik tedbirleri açıklamıştı. Türkiye’de piyasalar likit, artık 24 saat işlem yapılabiliyor. Dünyanın her tarafından ulaşılabiliyor. Bunu yapabilenler, doların düşeceğini gördükleri için sattılar. Bunu engelleyemezsiniz, cep telefonu ve bilgisayar üzerinden satıyor. Satanlar bence uyanık davrandı. Ertesi gün, “Kamu bankaları sürekli döviz satıyor, bundan dolayı döviz düşüyor” dediler. Hiç alakası yok. Hazine ve Maliye Bakanlığı döviz satmadığını açıkladı. Tamamen bir algı operasyonu gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Çok kötü vaziyette yakalandılar. Türkiye’nin güçlenmesini ve ilerlemesini istemiyorlar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Faiz sebep, enflasyon sonuçtur'' diyor. Bunda son derece haklı. Yüksek faiz demek, yüksek maliyet demektir'' diye konuştu.

''Önümüzde 3 aylık bir kritik dönem var''

Önümüzdeki 3 aya dikkat çeken Batırel, ''Gördüğüm kadarıyla yepyeni bir dönem başladı. Önümüzde 3 aylık bir kritik dönem var. Perşembe günü açıklanacak rakamlarda, bireysel yerli yatırımcıların döviz mevduat hesapları ne duruma geldiğini göreceğiz. Şu anda 237 milyar dolar seviyesinde fakat bu rakamın 90 milyar doları şirketlere ait. 147 milyar dolar olarak bireysel vatandaşların döviz hesabı var. Eğer 140 milyar dolara düşerse 7 milyar dolarlık bir mevduat TL’ye çevrilmiş olacak. Normal şartlarda Merkez Bankası’nın rezervleri normal şartlarda artacak. Açıklanan sistem çok akıllıca. Hem insanları sakinleştirdi hem piyasadaki döviz yükselişini kesti hem de enflasyonu önledi. Kurlardaki artış önümüzdeki 3 ay sonunda tam kendini belli edecek'' dedi.

''Trump’ın ekonomik yaptırım kararlarına rağmen Türkiye’de ekonomik kriz yanşamadı''

Batırel, sözlerine şöyle devam etti: ''Daha önce Türkiye’yi terörle terbiye etmeye çalıştılar. 40 seneden beri Türkiye’ye terör belasına bulaştırdılar, 300 milyar dolarımız gitti. 30 bin tane insanımız hayatını kaybetti. Terörden sonra şimdi ise dolar terörü yani ekonomik terör başladı. Gezi Parkı olayları olmadan önce Türkiye’de faizler yüzde 4,5 seviyesine kadar düşmüştü, enflasyon yüzde 7’lere gelmişti. Türkiye’nin ilerlemesini isteyen güçler otomatik olarak bize bunu empoze ettiler. Türkiye çok sağlam bir ülke, borçluluk oranı son derece düşük, bankalar son derece sağlam. Bu yüzden bütün darbelere karşı direndi. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın ekonomik yaptırım kararlarına rağmen Türkiye’de bir ekonomik kriz yaşanmadı, bu çok önemli bir gelişme. Kriz demek; üretimin durması, insanların sokaklara dökülmesi ve iflasların başlaması demek.

''Türkiye doğru yolda ilerlemeye başladı''

Türkiye doğru yolda ilerlemeye başladı. Bugüne kadar uluslararası bankalar, fonlar ve yatırım bankaları Merkez Bankası’nı etkiledi. Merkez Bankası’nın aslında piyasaların önünde olması lazım. O, ne derse herkes onun peşinden gelmesi lazım. Bugüne kadar öyle olmuyordu. Uluslararası fonlar bir açıklama yapıyor, Merkez Bankası ona göre karar alıyor. Böyle birşey olmaz. Niye bize karışıyor? Karıştırmamak lazım. Kendinizi geri planda tutarsanız, karşı taraf baskılı olur. O zaman Merkez Bankası geride kaldığı için onların dediği oluyordu. IMF’nin gelmesiyle beraber Türkiye’yi ithalata dayılı bir büyümeye soktular. O zamanda Türkiye gerçekten sıkıntılı bir döneme girdi. İthalat dayalı büyüme şu demek: Faiz yüksek, kurlar düşük. Kurlar düşük olduğu zaman Türkiye ithal cenneti oluyor. Ama cari açığımız artıyor, cari açık artınca da en ufak olumsuzluk halinde kurlar yükseliyor. Kurlar yükseldiği zaman Merkez Bankası faiz arttırma dışında başka türlü kurları düşüremeyeceğinin beklentisi içine giriyordu. Artık bu beklenti bugün değişti.''

''Doların değer kaybetmesinden değil, TL’nin değer kazanmasından son derece mutluyum''

Batırel, daha önce doları olanın servetinin mum gibi eriyeceğini açıklamıştı. Batırel, konuyla ilgili olarak, ''Mum gibi eridi, bunu göstergelere bakarak söyledim. Türkiye’nin bugünkü durumu ile doların 18,75’e çıktığı günkü durumu aynı. Ekonomik göstergeler son derece sağlam. Reel Sektör Güven Endeksi 106 seviyesinde. Kapasite Kullanım Oranı 78,7’ye yükselmiş vaziyette. Ekim ayında cari açık 3,1 milyar dolar fazla vermiş. Hazine kasım ayında 30,2 milyar lira fazla vermiş. Bütçe 11 ayda 42 milyar lira açık vermiş, daha önce 245 milyar liralık açık ön görülmüştü. Bütçe son derece sağlam. Merkez Bankası’nın rezervleri 125 milyar dolara ulaşmış, bankalarda şirketlerin 90 milyar doları var. Ülke böyle bir durumdayken TL neden değer kaybetsin? Tamamen balon ve spekülatif hareketler. Bende bu yüzden balon sönecek dedim, benle alay ettiler, paraşütsüz düşecek dedim yine alay ettiler. Sonunda haklı çıktı dediler. Ben doların değer kaybetmesinden değil, TL’nin değer kazanmasından son derece mutluyum'' şeklinde konuştu.

''Yapılan ekonomik hainlik''

BDDK’ın bazı ekonomist ve yazarlar için suç duyusunda bulunmasını değerlendiren Batırel, ''Bu adamların yaptıkları ekonomik hainlik. Türk parasını sat, git dolar al diyor. Merkez Bankası başkanlığı yapmış bir adam, Türk parasının istikrarını koruma için kararlar almış bir adam böyle bir şey söyler mi? Çok ayıp. Dolar al diyor. Niye al diyor, TL değer kaybetsin diye. TL değer kaybetsin ki enflasyon yükselsin. Enflasyon yükselince ne olacak? Halk bunalacak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uyguladığı olduğu politika sonuç vermemiş olacak, seçimlerde de mağlup olacak. Bu kadar saçma gerekçe olabilir mi? Sadece eski Merkez Bankası başkanı değil ki, milletvekili ve yazar-çizer takımı var. Bunlar dolar 30-35 TL olacak dedi, yanlış yaptılar. BDDK suç duyurunda bulundu. Suç duyurusu ne demek? Bunlar yaptıkları işlemlerle suç işlediler, bunları yargılayın ve cezasını verin demek'' ifadelerini kullandı.

Batırel, gündemde olan ‘Şakkadanak’ ifadesiyle ilgili olarak, ''2017 yılında Ahmet Hakan’ın ‘Tarafsız Bölge’ programına konuk olmuştum. Programa Özgür Demirtaş hocayı da çağırmışlardı. TRT’de yaptığım programıma konuk geldiğinde kendisiyle tanışmıştım. O zamanlar dolar 3,60 ile 3,70 civarında seyrediyordu. Ben bu dolar hareketinin spekülatif olarak değerlendirmiştim. Merkez Bankası o zamanın dolar kuruna müdahale etse, “Şak diye 10 milyar dolar satsa piyasa ne oldu der” derdim. “Bir 10 milyar dolar daha satar sırtı yere gelir” dedim, “Bir 10 milyar dolar daha satsa ondan sonra biter” dedim. Biraz abartı yaptım. Merkez Bankası’nın müdahalede ne kadar kararlı olduğunu göstermek için bunu söyledim. Ahmet Hakan bunları, Özgür Demirtaş’a da sordu, o sırada Özgür Demirtaş çeşitli mimikler gösterdi. Daha sonra Özgür Demirtaş, Nisan 2021’de Merkez Bankası Necmettin Batırel’i dinlemiş dedi. Kendisi de dolar yükselecek diyordu ancak şimdi “Sokak köpeklerini koruyalım” diye tweet atıyor. Gördüğüm kadarıyla son derece efendi, beyefendi, aklı başında bir adam'' açıklamasında bulundu.

Adem Gürer - Muhammed Fırat Aksoy - İsmail Coşkun

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli MARSİAD Genel Başkanı Odabaş: "Bizi bu soygun ve zulümlerden kurtarmanızı istiyoruz" MARSİAD Genel Başkanı Bahri Odabaş, TÜVTÜRK’ün 18 yıldır 30 milyon araç sahibine zulüm uyguladığını söyleyerek şirketin yetkilerinin iptalini istedi. Marmara Sanayici ve İşadamları Derneği (MARSİAD) Genel Başkanı Bahri Odabaş, TÜVTÜRK hakkında basın açıklaması yaptı. Şirketin 18 yıldır 30 milyon araç sahibine zulüm uyguladığını söyleyen Odabaş, TÜVTÜRK’ün yetkilerinin iptalini istediklerini açıkladı. "Rekabet ortamı oluşturmanızı ve bizi bu soygun ve zulümlerden kurtarmanızı istiyoruz" Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde bulunan TÜVTÜRK’ün önünde basın açıklaması yapan MARSİAD Genel Başkanı Bahri Odabaş, "TÜVTÜRK ismiyle bizi soyup gavur eziyeti yapan, İngiliz ve alman firmasına son verin. 18 yıldan beri 10 dakikalık araç muayenesine en az 2 bin lira para alan, yetmedi gereksiz kusurlar bularak ikinci bir muayene ücreti alan, milyonlarca insanı gereksiz parça ve tamir masraflarına sokan, yetmedi ikinci muayene ücreti aldıktan bir gün sonra aracın rotu çıkan, araçlarımızı ve çalışan insanlarımızı saatlerce ve günlerce muayene kuyruklarında bekleterek üretim kayıplarına neden olan, İngiliz ve alman firmalarının yetkisini iptal ederek, her ilde yüzlerce bu işi yapan yerli ve milli firmalara yetki vererek, rekabet ortamı oluşturmanızı ve bizi bu soygun ve zulümlerden kurtarmanızı istiyoruz" diye konuştu. "Size verdiğimiz 5 yıllık yetki ile TÜVTÜRK’e 20 yıllık yetkiyi hangi hakla verdiniz?" Konuşmasını sürdüren Odabaş, "Ayrıca milyarlarca keş para toplayan, zarar etmesi söz konusu olmayan TÜVTÜRK’ün bir yılda 767 milyon vergi borcunu neden sildiniz? Bu vergileri silerken, milyonlarca araç sahibine her gün yollarda durdurarak, yetmedi oturduğunuz yerden plakalara vergi cezaları göndererek insanları üretimden ve hayattan neden nefret ettiriyorsunuz? Size verdiğimiz 5 yıllık yetki ile TÜVTÜRK’e 20 yıllık yetkiyi hangi hakla verdiniz?" şeklinde konuştu. "Sokaklara çıkmadan önce yasal ve demokratik haklarımızı, bize yakışır şekilde kullanmaya devam edeceğiz" Açıklamayı, halk ve sivil toplum olarak organize ettiklerini dile getiren Odabaş, "Artık tahammül edilemez duruma gelen, başta trafik cezaları olmak üzere diğer problemlerle ilgili basın açıklamamaları ile iktidarı uyarılarımız ve çözüm önerilerimiz devam edecektir. Sokaklara çıkmadan önce yasal ve demokratik haklarımızı, bize yakışır şekilde kullanmaya devam edeceğiz. İktidardan bizi dinlemesini ve anlamasını, gereğini yapmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
Aydın MHP’den 24 Kasım Öğretmenle Günü kutlaması Milliyetçi Hareket Partisi MHP Aydın İl başkanı Haluk Alıcık ve MHP 13. Dönem MYK Üyesi Burak Pehlivan 24 kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla mesaj yayınladı. MHP Aydın İl Başkanı Haluk Alıcık mesajında, “Ruhu büyük olanların, yaşadığı dönemlere sığmayıp çağlar üstüne sıçrayanların mutlaka rahle-i tedrisinden geçtikleri bir öğretmenleri, bir büyükleri, yalçın bir dağ gibi arkalarında duran muhterem hocaları vardır ve bu durum kaçınılmaz bir hayat gerçeğidir. Tarihin mimarı tek tek insanlardan mürekkep milletler, milletlerin ve medeniyetlerin mimarı da öğretmenlerdir. Öğretmen Türk milletinin varlık güvencesi, istikbal ve istiklal güvenliğidir” diyerek 24 Kasım öğretmenler gününü kutladı. MHP 13. Dönem MYK Üyesi Burak Pehlivan ise mesajında, ’Bilgiyle doldurulmuş zihinlerin yanında, zekayla duyguları birleştirerek evlatlarımızın kendilerini tanımalarına ortam hazırlayan beyin ve kalbin terkibinden filizlenmiş bir eğitim sürecini de hayata geçirmek için uğraşan değerli öğretmenlerimizin bu gayretleri bizim açımızdan takdire şayandır. Öğretmenlik mesleğini diğer mesleklerden ayıran en önemli özellik, malzemesinin ve meyvesinin insan olmasıdır. İnsanın insan olma vasfını ön plana çıkaran şey ise eğitim ve kültürdür. İrfanı ve vicdanı hür milli ve evrensel değerlere vakıf nesiller yetiştirmek gibi ulvi bir görev ifa eden tüm öğretmenlerimizin gününü saygıyla kutluyorum” dedi.
Bursa Yenilikçi ürünlerle gıda sektöründe fark yaşatıyorlar Ar-Ge çalışmaları ve yeni çıkacak ürünleriyle dikkat çeken Doybox Bidaa, "Geleneğin Pratik Tadı" sloganıyla hızlı tüketim pazarında devrim oluşturuyor. Geleneksel lezzetleri modern çözümlerle sunan firma, yeni ürünleri ve "bidaa dükkân" konseptiyle hem Bursa hem de Türkiye genelinde büyümeye devam ediyor. Ar-Ge ile yepyeni tatlar yolda Doybox Bidaa, sektördeki güçlü konumunu yenilikçi ürünleriyle pekiştiriyor. Firmanın Satış ve Pazarlama Yöneticisi Müge Gölcü, mevcut ürün yelpazesini ve Ar-Ge çalışmalarını şu sözlerle özetledi: “Şu anda 37 çeşit ürünümüz var; bunlardan 32’si donuk, 5’i ise buzdolabında saklanabiliyor. Donuk ürünlerimiz arasında pilav, tatlı çeşitleri, dolma, kavurma ve kuzu kol yer alıyor. Buzdolabında saklanabilen ürünlerimiz arasında ise kavanoz çorbalarımız, menemen harcı ve soğan turşusu var. Bununla birlikte, lazanya, imambayıldı ve mücver gibi 20’ye yakın yeni ürün üzerinde çalışıyoruz ve bunların bazılarını önümüzdeki ay piyasaya sunacağız.” Bidaa dükkânlarla geleneksel lezzetler her Yerde Bursa Zafer Plaza AVM’de açılan ilk tanıtım standı ve Nilüfer 23 Nisan Mahallesi’ndeki ilk konsept mağaza, Bidaa markasının hızlı tüketim ürünlerindeki başarısını ortaya koyuyor. Müge Gölcü, “Ev yemeği lezzetinde, tamamen doğal ve ekonomik ürünler sunarak hem Bursa’da hem de tüm Türkiye’de yayılmayı hedefliyoruz. Bu vizyon, ‘Geleneğin Pratik Tadı’ sloganımızda hayat buluyor,” dedi. Doymatikler ile daha fazla ulaşılabilirlik Doybox Bidaa, yalnızca dükkânlarıyla değil, tam otomatik çorba makineleri olan "Doymatik"lerle de tüketicilere ulaşmayı planlıyor. Gölcü, “Bidaa dükkânlarımızın yanı sıra Doymatik’lerimizi kolay erişilebilir noktalarda halkımızla buluşturarak, sağlıklı, hızlı ve pratik yemek seçeneklerini yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz,” ifadelerini kullandı. Hızla değişen yemek eğilimlerine yanıt Yoğun iş temposu ve hızlı yaşam tarzı nedeniyle sağlıklı ve pratik yemek seçeneklerine olan talebin arttığını vurgulayan Müge Gölcü, “Özellikle genç nesiller, koruyucusuz, güvenli ve hızlı tüketim ürünlerine yöneliyor. Biz de bu talebe yenilikçi çözümlerle yanıt veriyoruz. Doybox Bidaa, gelenekten geleceğe uzanan bir köprü olma misyonunu sürdürüyor,” dedi. Doybox Bidaa, Bursa’dan başlayarak tüm Türkiye’de sağlıklı, pratik ve ekonomik yemek çözümleri sunmayı hedefliyor. Yenilikçi Ar-Ge çalışmaları ve Bidaa dükkânlarıyla büyümeye devam eden firma, geleneksel lezzetleri modern bir şekilde tüketicilerle buluşturmaya kararlı.
Diyarbakır Minik yüreklerden Alpaslan’a anlamlı destek Diyarbakır’da ilkokul 2’inci sınıf öğrencileri SMA hastası olan ve valilik onayıyla kampanya başlatılan Alpaslan Arslan bebeğe anlamlı destek verdi. Minik öğrenciler, ’Alpaslan’a hayat ol, bağış yap’ sloganı ile yaptığı etkinlik ile harçlıklarını Alpaslan bebeğe bağışladı. Öğretmenim Okulları öğretmenlerinin desteği ile ilkokul 2’inci sınıf öğrencileri SMA hastası Alpaslan Arslan için bir etkinlik düzenledi. Etkinliğe katılan minik yürekler yaptıkları anlamlı destek ile büyüklerine örnek oldu. Etkinlikte öğrencilere içi boş harfler dağıtılarak boyandı. Keyifli dakikalar yaşayan öğrenciler etkinlik sonrasında hep bir ağızdan bağırarak ’Alpaslan’a hayat ol, bağış yap’ diyerek herkesi duyarlılığa davet etti. Etkinlik sonunda öğrenciler harçlıklarından biriktirdikleri paralarla Alpaslan’a bağışta bulundu. Kampanyanın yürütücüsü ve Alpaslan Arslan’ın avukatı Zeynep Kahraman, miniklerin duyarlılığı karşısında çok mutlu olduklarını söyledi. Kahraman, "Okullara kutu bırakma mantığı ile gittim. Özellikle devam eden kampanyada vatandaşların duyarsız olduğunu görünce küçük yaştaki çocukların daha duyarlı hale gelmesi için ön ayak olmak istedik. Okul öğretmenleri ile yaptığımız istişareler sonucunda öğrencilerin duyarlılık kazanması için harçlıklarını Alpaslan ile paylaşma kararı aldılar. Bunun neticesinde okulda bir etkinlik düzenledik. ’Alpaslan’a hayat ol, bağış yap’ adı altında bir etkinlik düzenledik. Her bir çocuğa içi boş harfler dağıtıldı ve boyandı. Böylelikle kampanyada ilkokul öğrencileri keyifli bir zaman geçirme imkanı da doğdu. Minik çocuklar sınıfça topladıkları paraları Alpaslan’a destek olmak üzere bağışladı" dedi. Minik çocuklar büyüklere örnek oldu İlkokul 2. sınıf öğrencilerinin yaptığı bu anlamlı hareketin kendilerini çok mutlu ettiğini belirten Avukat Zeynep Kahraman, "Çünkü bu yaşta paylaşıma yönelik hissedilen duyguların, ileride tekrarlanacağı kanaatindeyiz. Çocuklar büyüklere hep bir ağızdan ’Alpaslan’a destek ol, bağış yap’ şeklinde seslenerek ağabeylerine ve ablalarına örnek oldu. Minik çocuklarımızın duyarlılığını büyüklerimizden de bekliyoruz. Alpaslan’a destek için tüm duyarlı vatandaşların kampanyaya müdahil olmalarını istiyoruz. Bu duyarlılık konusunda herkesten maddi ve manevi destek bekliyoruz. Kampanyanın yayılması için Alpaslan adına açılan hesapların takip edilerek bağış yapılmasını temenni ediyoruz" diye konuştu. Valilik onayı ile kampanya başlatılan 7 aylık SMA hastası Alpaslan Arslan’ın tedavisinin tamamlanması için 82 milyon liraya ihtiyaç duyulduğu belirtildi.