GÜNDEM - 25 Aralık 2020 Cuma 19:33

Meteroloji Profesörü Şen: 'Yağmur bombası atıldığında yüzde 30 yağış artırım yapabilirsiniz'

A
A
A
Meteroloji Profesörü Şen: 'Yağmur bombası atıldığında yüzde 30 yağış artırım yapabilirsiniz'

İstanbul'daki barajların doluluk oranları, son 10 yılın en düşük seviyesine düştü. Barajlarda suların çekilmesiyle birlikte İstanbul’da yağmur bombası uygulaması tekrar gündeme geldi. İstanbul Teknik Üniversitesi Meteroloji Profesörü Orhan Şen, “Yağmur bombası atıldığında yüzde 30 yağış artırım yapabilirsiniz ve bu çok büyük bir miktar” dedi.

İstanbul’da hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi ve yağışsız geçen ayların ardından barajlardaki doluluk oranları son 10 yılın en düşük seviyesine kadar düştü. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre İstanbul'da barajların doluluk oranları, yüzde 21 seviyesine kadar indi. İstanbul’daki olası su sıkıntısını gidermek için yağmur bombası çözüm olarak tekrara konuşulmaya başlandı.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İstanbul Teknik Üniversitesi Meteroloji Profesörü Orhan Şen, yağmur bombası kullanılırsa yüzde 15 veya yüzde 30 arasında yağış artırımı yapabileceğini ve yüzde 30’un çok büyük bir su miktarı olduğunu ifade etti. Ayrıca İstanbul’un bir yıllık toplam yağışının 750 kg civarında olduğunu söyleyen Şen, bu yıl ise 500 kg civarında düştüğünü ve İstanbul’un kuraklığa girdiğini belirtti.

Meteroloji Profesörü Şen: 'Yağmur bombası atıldığında yüzde 30 yağış artırım yapabilirsiniz'

“Yüzde 15 veya yüzde 30 arasında yağış artırım yapabilirsiniz”

“Yağmur bombası ismi çok eskide kaldı. Yağmur bombası ismini kullanmıyoruz burada yağış artırımını kullanıyoruz" diyen Şen, "Yağış artırım projesi olarak dünyada bu şekilde anılıyor. Türkiye’de de bu şekilde anılmasında fayda var. Çünkü olmayan bir şeyi yapmıyoruz. Olan bir şeyi artırmaya çalışıyoruz. Fişek atarsınız bir dağ yamacından, roketle atılır ve orada patlatılır. İşte yağmur bombası ismi oradan geliyor. İstanbul’da, Ankara’da yapmaya kalkarsınız o metodu kullanamazsınız. Ne yapacaksınız bir uçak olacak. Uçak kanatlarına aletler takılacak, bir de o fişekler takılır.

Pilot bir düğmeye basarak kaç tane fişek atmak istiyorsa onu yakar ve arkasında duman şeklinde çıkar, o çıkanlar da gümüş iyodür tanecikleridir. Genellikle bulutun cinsine bağlı olarak yüzde 15, yüzde 30 arasında yağış artırım yapabilirsiniz. Yüzde 30 çok büyük bir miktar aslında İstanbul’un bir yıllık toplam yağışı 750 kg civarındadır. Şimdi bu seneki 500 kg civarında. Yani kuraklığa girdik İstanbul’da. Bunlar geçici çözümlerdir kuraklığa kalıcı bir çözüm değildir. Bunun yerine su kaynaklarını iyi kullanmak, iyi yönetmek ve suyun planlamasını yapmak lazım” dedi.

Meteroloji Profesörü Şen: 'Yağmur bombası atıldığında yüzde 30 yağış artırım yapabilirsiniz'

“Barajlar yüzde 10’un altına düştüğünde suyunuz bitti demektir”

Yağmur bombasının bu zamanlarda atılabileceğini belirten Şen, “Türkiye’de yapılır mı evet yapılır, başarılıda olur. Bu işi bilim adamları ve teknisyenler yapabilirler. Hatta ve hatta bu tür uçaklar Türkiye’de var. Bizdeki bir havaalanında oraya koğuşlandırılır. Yağmurlu kış mevsiminde yapılır. Dünyada yapılıyor hem tarımsal açıdan da yapılıyor. Sadece İstanbul olarak değil. Bunu iki, üç tane uçak ile Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yerlerde yapılır. Bu bir kesin çözüm değildir.

Barajlar yüzde 10’un altına düştüğünde suyunuz bitti demektir. Çünkü dip suyu vardır ve o suyu alamazsınız. Hem pompa yeterli değildir, hem de orada canlılar vardır. Şu anda yüzde 20 civarında barajlar İstanbul için konuşuyorum. Yapılırsa yani bu zamanlarda yapılabilir veya sene içinde programlama yapılabilir. Otururuz da yaparız da. Çünkü daha önce de İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de yapıldı ve başarılı olundu.

Yerli ve milli olarak yapılması lazım. Bir yağmur artırım projesinde bir buluta çıktığınız zaman en fazla üç veya beşte yağmur dileği atarsınız ki 20 şer gramdan yani 100 gramı bile geçmez neredeyse yani gümüş iyidir çevreye zarar düşünürsek hiç önemli değil fotoğrafçılıkta çok daha büyük miktarda kullanılmakta zaten” şeklinde konuştu.

Meteroloji Profesörü Şen: 'Yağmur bombası atıldığında yüzde 30 yağış artırım yapabilirsiniz'

Sümeyye İnal - Halit Arslan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.