GENEL - 02 Mayıs 2009 Cumartesi 15:36

Melen suyunun boğaz geçişi tamam

A
A
A
Melen suyunun boğaz geçişi tamam

İstanbul'un su sorununu çözmek için düşünülen Melen Projesi kapsamında, Boğaz'ın altında yapılarak iki kıtayı birbirine bağlayan tünel tamamlandı.

Düzce'deki Melen Çayı'ndan borularla getirilen su artık İstanbul Boğazı'nın altındaki bu tünelden geçerek Avrupa kıtasına ulaşacak.

Melen Projesi kapsamında Anadolu yakası ile Avrupa yakası arasında İstanbul Boğazı'nın altından 135 metre uzunluğunda su taşınacak olan tünel tamamlandı. Tünel delme makinesi kalan son kısmı da delerek tünel kazı çalışmasını tamamlamış oldu.

Melen Projesi kapsamında Ömerli Barajı'na ulaştırılan su artık Avrupa yakasına da akıtılacak. İstanbul Boğazı'nda deniz seviyesinin 135 metre altından geçen ve 3 bin 145 metrelik "Derbent-Beykoz Şaftı Arası Boğaz Geçiş Tüneli" bugün tünel delme makinesinin kazısıyla tamamlandı.

Tünelin tamamlanması nedeniyle düzenlenen törene Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadır Topbaş, DSİ Genel Müdürü Haydar Koçaker, İSKİ Genel Müdürü Mevlüt Vural ile inşaatın gerçekleşmesini sağlayan mühendis ve işçiler katıldı.

Törende konuşan Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, İstanbul'un su sıkıntısı yaşadığı günlerini anlattı. 'İstanbul'da artık su sıkıntısı yok, ilelebet su akacak'' diyen Eroğlu, kentin su problemini çözmek için yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Eroğlu, 2006-2007 ve 2008 yıllarında İstanbul'un son 80 yılın en kurak günlerini yaşadığını, bunun üzerine Melen Projesi'nin birinci kademesini hayata geçirdiklerini ve Melen suyunu Ömerli Barajı'na getirdiklerini ifade ederek, ''Melen suyunu Anadolu yakasına iletmek yetmez diyerek, Avrupa yakasına taşımaya karar verdik. İstanbul boğazının altından geçen 1,2 metre çapındaki tünel kısa sürede tamamlandı. İstanbul bir daha susuzluk çekmesin diye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve ben gece gündüz çalışıyoruz'' diye konuştu.

Melen Projesi'nin, Düzce'deki Melen çayından yılda 1,180 milyar metreküp suyun İstanbul'a taşınması olduğunu belirten Eroğlu, 3 aşamada tamamlanacak projenin 11 paket halinde planlandığını ve toplam maliyetinin 1,3 milyar dolar olduğunu bildirdi.

Bunun, dünyadaki en büyük su temini projesi olduğuna işaret eden Eroğlu, Melen Çayı'ndan İstanbul'a her gün 3 milyon metreküp su geleceğini, dev isale tünelini de bu suyun geçebileceği şekilde planladıklarını anlattı.

Boğaziçi tünelinin, deniz seviyesinin 135 metre altından geçen uzunluğunun 3 bin 145 metre, 6,11 metre olan çapının kaplama sonrasında 4 metre olacağını belirten Eroğlu, çalışmalarda emeği geçenlere teşekkür etti.

Eroğlu, sadece İstanbul için çalışmadıklarını, ülkenin 80 iline su temin etmek için çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.

İhtiyacın 2,5 katı su taşınacak

Devlet Su İşleri Genel Müdürü Haydar Koçaker, dünyada ilklerden olan, Avrupa ve Asya kıtasını su yoluyla birleştiren Boğaziçi tünelinin, toplam 5 bin 551 metre uzunluğunda, 4 metre çapında çelik kaplamalı ve 145 metre derinliğindeki Beykoz şaftından oluştuğunu söyledi.

Temin edilen suyu, Asya yakasından Avrupa yakasına taşımak maksadıyla inşa edilen Boğaziçi tünelinin, günde 2,8 milyon metreküp suyu, Avrupa yakasına taşıyacak kapasitede olduğunu belirten Koçaker, ''Bu miktar Avrupa yakasının şu anda kullandığı suyun 2,5 katıdır'' dedi.

Koçaker, üç kademeden oluşan Melen projesi tamamlandığında, içme suyu sektöründe en büyük yatırımın gerçekleştirilmiş olacağına dikkati çekti.

''Tüneller 5 milimetre hata ile birleşti''

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, şehirlerin doğal kaynakları en fazla tüketen, çevreyi ve dünyayı en çok kirleten alanlar olduğunu ifade ederek, İstanbul'un 12,5 milyonu yerleşik, günlük hareketlilikle 14 milyon nüfusu ile ülke ölçeğinde bir kent olduğunu söyledi.

Kentin su sıkıntısını ortadan kaldırmak zorunda olduklarını belirten Topbaş, İstanbul'da günde 2 milyon metreküp su tüketildiğini, bunun temini ve atığını geri dönüştürmek için çalıştıklarını anlattı.

Topbaş, 2007 yılında yaşanan ciddi kuraklığın ardından gündeme gelen Melen Projesi ile kentin su problemi yaşamaktan kurtulduğunu dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bu önemli bir açılış. Planlanandan 1,5 ay önce biten tünel, Asya'dan Avrupa'ya günde 3 milyon metreküp su taşıyacak. Gelecek de düşünülerek yapılan bir çalışma. Kentin su problemi bitmiştir. Derbent ve Beykoz'dan başlayan tüneller, 5 milimetre hata ile birleşti. İstanbul artık susuzluk çekmeyecek. Artık korkulu rüya görmekten kurtulduk. Melen projesinin ikinci aşamasının yetkisi de verildi. Onu da bunun akabinden tamamlayacağız.''

İstanbul'un son 10 yılın en çok yağış alan yılını yaşadığını vurgulayan Topbaş, ''Biz sermayeden yemiyoruz, barajlardan tüketmiyoruz, yağan yağmuru kullanıyoruz'' dedi. Konuşmaların ardından Bakan Erdoğlu ve diğer katılımcılar ''Derbent-Beykoz Şaftı Arası Boğaz Geçiş Tüneli''nin, tünel delme makinası ile açımının tamamlanması için düğmeye bastı.

Derbent ve Beykoz'dan kazılmaya başlayan tünelin boğazın orta yerde birleşmesi, törene katılanlarca alkışlarla kutlandı.

Törenin sonunda Bakan Erdoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş ve Rusya'nın İstanbul Başkonsolosu Alexander Kriyenko'ya tünelin orta yerinden çıkarılan taşlarla yapılan kalem takımı hediye edildi.
Bakan Erdoğlu, Kadir Topbaş'ın, tünelden çıkan taşlarla kolye yapılmasını önerisi üzerine, taşların İSMEK'te kolye yapılarak

Rakamlarla Melen projesi

Açılışı yapılan tünelin Avrupa yakasında kalan kısmı ile tabandaki bölümü Tünel Delme Makinesi ile yapıldı. Asya yakasındaki kısmı ise del-patlat yöntemi ile gerçekleştirildi.

Melen Projesi'nin özellikleri ise şöyle: "Ülkemizde tek proje kapsamında yapılan içme suyu amaçlı en uzun iletim hattı (187,6 km)
-Asya ve Avrupa kıtased sürdürdüklerini söyledı ilk defa İstanbul Boğazı'nın altından geçen ve içerisinden su iletilen bir kara tüneli ile birleştirildi.

-Yapımı devam eden Melen Sistemi I. Aşama ile yıllık 268 milyon metreküp ilave su temin edilerek 2,5 milyon nüfusun ihtiyacı karşılanmış olacak. Üç kademeden oluşan Melen Projesi tamamlandığında ülkemiz içme suyu sektöründe en büyük yatırım gerçekleştirmiş olacak ve tek bir proje ile yılda 1 milyar 190 milyon metreküp su Anadolu'dan Avrupa'ya taşınmış olacak.

-Temin edilen suyu Asya yakasından Avrupa yakasına taşımak amacıyla inşa edilen ve Asya ile Avrupa'yı yeraltından birbirine bağlayan ilk tünel olan Boğaziçi Tüneli günde 2,8 milyon metreküp suyu yani Avrupa yakasının şu anda kullandığı suyun 2,5 mislini Avrupa yakasına taşıyacak."

İSTANBUL - İHA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yumurta toplamada başarı oranı yüzde 40: “Doğum yaşınızı geciktirmeyin” Günümüzde evlilik yaşının ilerlemesiyle doğum yaşının da ilerlediğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Volkan Turan, erken yaşta görülen menopoz oranlarının da oldukça arttığını söyledi. Yumurta toplama işleminde başarı oranının ise yaşa göre değişkenlik gösterdiğine değinen Prof. Dr. Turan, “Dünya ve Türkiye üzerinde genellikle bu başarı oranı yüzde 40’tır. Fakat bu oranı artırmak için embriyoya belli başlı embriyoya genetik testler, rahime yönelik belli başlı uygulamalar yapabiliyoruz” dedi. Artık günümüzün en büyük sorunlarından biri de çocuk sahibi olmak. Bu konuyla ilgili tedavi yöntemlerini ve yapılması gerekenleri BHT CLİNİC İstanbul Tema Hastanesi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Volkan Turan tek tek anlattı. Kadınların kariyer yapmasıyla gebelik yaşının ilerlediğini belirten Prof. Dr. Turan, “Bunun dışında yeme içme alışkanlıklarının değişmesi, teknolojiyle gelen hareketsizlik gibi etkenler de bu durumu etkiliyor, bizim işimizi de zorlaştırıyor” açıklaması yaptı. “10-14 günlük süreçte yumurtalıklarını büyütüyoruz” “Hasta bize ileri yaşlarda geldiğinde yumurtalıklarında hem kalite hem de sayı olarak azalma oluyor” diyen Prof. Dr. Turan, “Bu durumdaki hastalarda daha sık olarak tüp bebek uygulamalarını yapıyoruz. İlk geldiklerinde yumurta rezervini değerlendiriyoruz. Eşinin spermine bakıyoruz. Rahim tüp filmiyle tüpleri kanalları açık mı, kapalı mı bunları değerlendiriyoruz. Ardından hastaları 10-14 günlük süren iğne dönemine sokuyoruz. Bu vesileyle yumurtalıklarını büyütüyoruz. Yumurta toplama işlemi 10-14 gün sonunda, hasta anestezi altındayken iğneyle gerçekleştiriliyor. Sonra da embriyoları yani bebek oluşumunu laboratuvarda gerçekleştirip rahim içine koyuyoruz. Yumurta toplama işleminde başarı oranı, yaşa göre değişkenlik göstermektedir. Dünya ve Türkiye üzerinde genellikle bu başarı oranı yüzde 40’tır. Fakat bu oranı artırmak için embriyoya belli başlı embriyoya genetik testler, rahime yönelik belli başlı uygulamalar yapabiliyoruz” açıklaması yaptı. “Menopoza yakın olanlarda kök hücre tedavisi deniyoruz” Prof. Dr. Turan, “Aynı zamanda yumurta sayısı çok azalan, menopoza yakın olan çiftlerde bazen yumurtalıkların içine kök hücre, eksozom dediğimiz uygulamalar yaparak hastanın yumurta sayısından ziyade kalitesini arttırmayı hedefliyoruz. Böylelikle başarı şansını arttırıyoruz” şeklinde konuştu. “‘Bizim komşu 60 yaşında doğurdu, Hintli kadın 70 yaşında doğurdu’ cümlelerine aldanmayın” Kadınlarda özellikle yaşın çok önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Volkan Turan, “Erkeğin yaşı biraz daha hafife alınabilir. Çünkü kadında bir kere yumurta bittiği zaman bir daha üretilmiyor. Ama erkekte 80 yaşında bile sperm üretilebiliyor. Ondan dolayı da kadında özellikle 47 yaş geçtikten sonra tüp bebek çok önermiyoruz. Çünkü bu hastalarda yapılsa, yumurta çıksa bile genetiği bozuk yumurtalar çıkıyor ve çocuk açısından bizim için açıkçası pek uyumlu olmuyor. Bence 47 yaşından büyük olanlar için de kimlik kontrolü gerekiyor. Hastaların kimliğinde geç yazılmaları olabiliyor. Bazıları da ‘bizim komşu 60 yaşında doğurdu, Hintli kadın 70 yaşında doğurdu’ diyor. Çünkü buralarda Türkiye’de yasal olmayan uygulamaları var. Bu uygulamalar, bazı ülkelerde yasal olabiliyor. Bu yüzden bunlara çok itaat etmeyelim. Kesinlikle ve kesinlikle yaş bizim için önemli. Hatta dünya üzerinde 41 yaşından sonra tüp bebek bile yapsanız başarı oranı yüzde 20’yi geçmiyor. Devlet bile 35 yaşın üstünü, zaten riskli gebelik olarak alıyor. Normal gebelik süreci de önemli. Yani sırf gebe kalmak değil düşük yapmamak da gebelik hastalıkları da önemli” açıklaması yaptı. “11 yaşındaki çocuktan yumurta topladık” Yaklaşık iki hafta önce henüz 11 yaşındaki çocuktan yumurta topladıklarını belirten Prof. Dr. Volkan Turan, erken yaşta menopoza girenlerin sayısının da oldukça arttığını söyledi. Prof. Dr. Turan, “Çocukta yumurtayı karından topluyoruz. Çünkü bizim bekâr hastalarımız da çok oluyor. Bunu yapan merkezlerden biriyiz. Her iki ayda bir yumurta toplayarak bir havuz oluşturmaya çalışıyoruz. Çünkü her toplanan yumurtadan da gebelik olacak diye bir şey yok. Daha karşı spermin bile ne durumda olduğunu bilmiyoruz. Ondan dolayı da bu tür hastalarda erken menopoz riskini saptamak önemli. Anne erken menopoza girdi mi? Teyze girdi mi? Beslenme alışkanlıkları nasıl? Onun dışında bir genetik risk taşıyor mu? Tabii ki erken menopoz için yine de yüzde 60 hastada bir neden bulunamıyor” dedi. “AMH testi ile erken menopoz ihtimalini saptıyoruz” Prof. Dr. Turan, “AMH hormon testi ile yumurta rezervini görebiliyoruz. Çıkan sonuca göre erken menopoz olup olmadığı, yine erken menopoza girme ihtimali olup olmadığı saptanabiliyor. Böylece yumurta dondurma işlemi yapılabiliyor. Hiç yumurtasız doğan bebeklerimiz de oluyor. Burada annenin, bebek anne karnındayken ilaç kullanması, radyasyona maruz kalması da etken oluyor. Taşıyıcı genetik sıkıntısı olması da buna etkendir” şeklinde konuştu. Kök hücre tedavisi Kök hücre tedavisi ile ilgili de bilgilendiren Prof. Dr. Turan şunları söyledi: “Kordon kanı daha çok hücreye dönüşebilme potansiyeline sahip. Daha önce kemik iliği denedik. Çok başarılı sonuçlar almadık. Ama kordon kanıyla daha fazla hücreye değişkenlik vermek ve içindeki büyüme faktörlerini kullanıp yumurta sayısını arttırmak değil de kalan yumurtaların, büyümeyen yumurtaların daha iyi büyümesini sağlama etrafı beslemek amaçlı eksozom tedavisi kullanıyoruz. Her hastada başarılı olmak imkânsız, hatta başarılı olmayan hasta sayısı daha fazla olabilir. Ama sonuçta burada belli bir yüzde var. Bu yüzdeye kimin denk geleceğini bilmiyoruz. Bundan dolayı da hastalarda bu uygulama yapıyoruz.” “Beslenmeye dikkat edin” Prof. Dr. Turan, “Kesinlikle kadınların 35 yaşı geçmeden doğurganlıklarını tamamlamalarını öneriyorum. Beslenmelerine dikkat etsinler. Yani karbonhidrattan daha fakir, antioksidan içerikli protein ağırlıklı, sigaradan, alkolden uzak şekilde beslenmelerini öneriyorum. Hareket etmelerini, spor yapmalarını, diyetlerine dikkat etmelerini öneriyorum” dedi.
Erzincan Erzincan ismini kullanan sahte balcılara yasal yaptırımlar uygulandı Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından sattıkları ballarda taklit ve tağşiş tespit edildiği için İstanbul, Ankara ve İzmir’de bal satan 6 firmaya Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada Bakanlık tarafından yasal yaptırımların uygulandığı belirtildi. Erzincan Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada Bakanlıkça, bazı firmaların “Erzincan” ismini farklı biçimlerde, markalarında kullandıklarının tespit edildiği belirtildi. Konuyla ilgili olarak Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından yapılan açıklama şöyle; "Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından son dönemlerde yapılan gıda denetimlerinde gıda sektöründe taklit ve tağşiş yapan firmalar tespit edilerek bu firmalar hakkında hem gerekli yasal mevzuat uygulanmakta hem de gıdada taklit ve tağşiş yapan bu firmalar kamuoyuna ilan edilmektedir. Bakanlığımızca yayınlanan taklit ve tağşiş listelerinde İstanbul, Ankara ve İzmir’de bal üretimi yapan bazı firmaların “Erzincan” ismini farklı biçimlerde markalarında kullandıkları görülmüş olup Bakanlığımızca bu firmalara yasalar çerçevesinde gerekli işlemler yapılmaktadır. İzmir Bornova’da faaliyet gösteren Yayla Balpınarı Gıda Tarım firmasının Gürlevik Erzincan markasıyla, İstanbul Sultangazi’de faaliyet gösteren Ceysan Paketleme ve Ambalaj firmasının Bal Cenneti markasıyla, İstanbul Sancaktepe’de faaliyet gösteren Yılmaz Gıda firmasının Canpetek Erzincan ve Petekçi Erzincan markalarıyla, Ankara Yenimahalle’de faaliyet gösteren Saf Naturel Bal Gıda firmasının Besi Natural markasıyla, Ankara Yenimahalle’de faaliyet gösteren Balı Pınar firmasının Bizim Sefa Erzincan markasıyla, İstanbul Çekmeköy’de faaliyet gösteren Özal Çoban Çobanoğlu Gıda firmasının Erzincan Doğadan markasıyla üretim yapan ve Bakanlığımız taklit ve tağşiş listelerinde isimleri geçen bu firmaların Erzincan ile hiçbir bağlantıları bulunmamakta, Erzincan’da üretim ya da paketleme yapmamaktadırlar. Bu firmalar "Erzincan" markasını kullanarak bulundukları illerde Erzincan isminin verdiği prestijden fayda sağlamaya çalışmaktadırlar. İl Müdürlüğümüze bağlı gıda kontrol ekiplerimiz, Erzincan genelinde gıda satış ve tüketim noktalarında Bakanlığımızca yayınlanan gıda taklit ve tağşiş listelerinde yer alan markaların sürekli kontrolünü yapmakta, bugüne kadar yapılan denetimlerde gıda taklit ve tağşiş listelerinde "Erzincan" markasını kullanarak piyasaya sürülen ballara rastlanılmamıştır. Listelerde yer alan ürünlere rastlanılması halinde gerekli yasal mevzuat çerçevesinde ürünler yediemine alınmakta ve Bakanlığımıza bildirilmektedir. Bakanlığımızca yayınlanan taklit ve tağşiş listelerinde yer alan ürünlere ilişkin olarak ülkemiz genelinde de tüm il ve ilçe müdürlüklerimizce gerekli denetim ve kontroller yapılmakta, yapılan denetim ve kontrollerde bu ürünlere rastlanılması halinde gerekli yasal işlemler yapılmaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur"
İstanbul Güngören’de İSKİ’nin çalışması sırasında aynı yol ikinci kez çöktü... O anlar kamerada İstanbul Güngören’de 1 ay önce çöken yol, İstanbul Su ve Kanalizasyon (İSKİ) ekiplerinin çalışması sırasında tekrar çöktü. Çalışma sırasında İSKİ aracının tekeri yola saplanırken o anlar güvenlik kamerasına yansıdı.Olay, dün öğle saatlerinde İstanbul Güngören Sanayi Mahallesi Atatürk Caddesi üzerinde meydana geldi. Cadde üzerinde yaklaşık 1 ay önce çöken yol, İSKİ ekiplerinin çalışma yaptığı sırada yeniden çöktü. Geçtiğimiz günlerde yağışın etkisiyle kanalizasyon borularının tıkanması sonucunda sular yukarı doğru yükselmeye başladı. Önceden çöken kısım için olay yerine gelen İSKİ ekiplerinin çalışmaları sırasında, kanal temizleme aracı yolun üstünden geçerken tekeri yola saplandı. Yapılan çalışmalar sebebiyle yol bir süre trafiğe kapatılırken cadde üzerindeki bazı dükkanların bodrum katları kanalizasyon suyu ile doldu. Çöken yolun bir kısmı kumlar ile kapatıldı. Yolun tekrar düzenlenme çalışmaları sebebiyle cadde ise araç trafiğine kapatıldı. Yaşanan çökme anı ise çevredeki bir iş yerinin güvenlik kamerasıyla kaydedildi. Aynı yol 26 Kasım’da da çökmüş, İSKİ aracı çöken alana düşmüş, yoldan geçen kamyon da zarar görmüştü.Konu ile ilgili konuşan esnaf Fuat Eser, "Asfalt çöktü. Bir ay önce de yapılmıştı zaten. Geçen cumartesi günü asfalt çökmüştü. Biz İSKİ’yi aradık. Yetkililere çöktüğünü belirttik. İSKİ aracı geldi. Kanalizasyon kapağını açıp baktılar. Kapatıp geri gittiler. Pazar günü yoğun bir yağış oldu. Pazartesi iş yerimize geldik. Yine yolda çökme olmuştu. Tekrar aradık. Baktılar, gittiler. Dün çöken yere kapanır diye mıcır döktüler. Sonra kanalizasyon aracı geldi. Geldiği gibi tekrardan çöktü. Arkadaşlar gelip kazı yaptılar ama bir sonuç bulamadılar. Kapatıp geri gittiler. Sonra bugün de geldiler. Uğraştılar, kazdılar yine bir sonuç alamadılar. Kapatıp gittiler. Kapattıktan sonra iş yerlerimizi olduğu gibi kimyasal su bastı. Kendi imkanlarımızla boşaltmaya çalıştık. Dalgıç motoru ve komşularımızın yardımıyla, kum çuvalları doldurduk. Bildiğiniz kimyasal suların altında kaldık. Koku acayip. Buna nasıl bir önlem alacaklar? İSKİ ve Güngören Belediyesi’ni aradık. İSKİ’den sulara takviye için herhangi bir araç da gelmedi. Kendi imkanlarımızla suları boşalttık. Çökme olayında da mıcır dökülen yerin üstünden geçtiği gibi kanalizasyon aracı çöktü. Zaten çökeceği belliydi. İki sene önce de çökmüştü. Bir ay sonra yapıldı yeniden çöktü. Bildiğimiz kadarıyla komple kazacaklarmış. 3-4 günü bulabilir diyorlar. Burada sonuçta ticaret yapıyoruz. Arabalar gelip gidiyor. Nasıl bir çözüm bulacaklar biz de merak ediyoruz. Bir an önce bu konunun çözülmesini istiyoruz” dedi.
İstanbul Yurtta hava durumu Yurt genelinin çok bulutlu, Marmara, Akdeniz, İç Anadolu’nun doğusu, Batı ve Orta Karadeniz (Ordu hariç), Doğu Anadolu’nun güney ve batısı ile Muğla, Karaman, Gümüşhane, Bayburt ve Erzurum çevrelerinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Doğu Akdeniz’in batısı ile Antalya ve Kırklareli çevrelerinde kuvvetli olması beklenen yağışların genellikle yağmur ve sağanak, Akdeniz kıyılarında yer yer gök gürültülü sağanak, Trakya, Batı Akdeniz’in yüksekleri, Doğu Akdeniz’in Toroslar kesimi, Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ve Doğu Anadolu’nun yüksek kesimlerinde karla karışık yağmur ve yer yer kar şeklinde görüleceği tahmin ediliyor. Ülkemizin doğu kesimlerinde buzlanma ve don olayı beklenirken, Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinin yüksekleri ile Doğu Anadolu’nun doğusunun dik ve eğimli yamaçlarında çığ tehlikesi bulunuyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, hava sıcaklığı yurt genelinde mevsim normallerinin üzerinde seyredecek. Rüzgar, genellikle güney yönlerden orta kuvvette, Marmara ile Kuzey Ege kıyılarında kuzeydoğu yönlerden orta ve yer yer kuvvetli (40-70 km/sa) esecek. Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle: Ankara: Çok bulutlu 11 İstanbul: Parçalı ve çok bulutlu, sağanak yağışlı 12 İzmir: Çok bulutlu 16 Adana: Çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı (Yağışların kuzey ve batısında yerel kuvvetli olması bekleniyor) 14 Antalya: Çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı (Yağışların yerel kuvvetli olması bekleniyor) 14 Samsun: Parçalı ve çok bulutlu, gece saatlerinden itibaren yağmurlu 19 Trabzon: Parçalı ve çok bulutlu 16 Erzurum: Parçalı ve çok bulutlu, gece saatlerinden ititbaren kar yağışlı 5 Diyarbakır: Parçalı ve çok bulutlu, sağanak yağışlı 10