DÜNYA - 03 Temmuz 2022 Pazar 14:13

Mekke’de hac hazırlıkları tamamlandı

A
A
A
Mekke’de hac hazırlıkları tamamlandı

Mekke-i Mükerreme’de Arafat, Müzdelife ve Mina'daki 119 kilometrekarelik hac bölgesinde (Meş‘ar-i Harâm alanı) hazırlıklar tamamlandı.

Hicri 1443 yılının hac farizası için dünyanın dört bir tarafından hacılar akın akın Mekke’ye geliyor. Zilhicce ayının 4. günü olan bu akşam, hac için Mekke-i Mükerreme’ye girişler tamamlanıyor. Müslüman olmayan kimselerin şehre alınmadığı Harem bölgesine, Suudi Arabistan devletinin bu yıl uygulamaya geçirdiği elektronik hac vizesi olan Müslümanlar girebiliyor. Türkiye’den son hacı adayları da bugün İstanbul Havalimanı’ndan 11.00’de hareket eden Cidde tarifeli uçağı ile ülkeye geldi. Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı kafilelerin Mekke’ye girişleri de tamamlandı.

Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in (sallahü aleyhi vesellem) söylediği şekli ile “Hac Arafat’tır” sözü mucibince şimdi bütün dikkatler 8 Temmuz (9 Zilhicce) Cuma günü Arafat Ovası’ndaki büyük buluşmaya verildi. Kabe’yi tavaf edip, namaz kılarak ve Beytullah’ı seyrederek ibadetlerini hızlandıran hacı adayları, arife gününden bir gün önceki gün olan terviye gününde yapılacak kutlu yolculuk için heyecanlanıyor. Mekke’den Arafat’a çıkışlarda 7 farklı yol bulunuyor.

Mekke’de hac hazırlıkları tamamlandı

Türk hacıları için tahsis edilen özel yoldan kafilelerin intikalleri gerçekleştirilecek. Diyanet İşleri Başkanlığı, son yıllarda yaz mevsimine denk gelen Arafat vakfesi için sahra tipi tam kapalı ve tamamı büyük klimalı çadırlar kurduruyor. En fazla hastalanmanın Arafat vakfesinde güneş çarpmasından kaynaklanması sebebiyle çadırlar büyük bir özen ile hazırlanıyor. Perşembe günü başlayacak nakiller öncesinde son hazırlıklar da Türk hacılarının geleceği bölgede tamamlandı.

Klima tesisatları kontrol edildi, tuvaletler onarıldı, halılar serildi, minderler dağıtıldı. İlk insan Adem Aleyhisselam ile Havva validemizin dünyaya indirilip buluştukları yer olan Cebel’i Rahme tepesinin etrafında da temizlik çalışmaları sürdürülüyor. Etraftaki meydanlar tankerlerle su püskürtülerek yıkanıyor. Bir gece Arafat’ta sabahlayacak olan hacılar, arife günü olan cuma günü öğle ve ikindi namazını birleştirip kılarak, akşam güneşin batışından sonra Müzdelife’ye inecekler. Mina’da şeytan taşlama için bayramda kalacak olan Şafi mezhebinden hacılar için de Mina’da da çadırların hazırlanması sürüyor.

Cemerat denilen 3 şeytanın bulunduğu binada bakımlar ve son kontroller yapılıyor. Bu sene 1.2 milyon kişinin Arafat’a gelmesi bekleniyor. Şehirde sükunet hakim. Pandemi sebebiyle 2 yıldır yabancı ülkelerden hacı adayı alınmayan Harem bölgesinde otellerin ve dükkanların yarısının halen kapalı olması ise dikkat çekiyor. Mekke ve Medine şehirlerinde temizlik ve sağlık hizmetleri de üst seviyede yürütülüyor.

Suudi Arabistan'da kura sonuçları açıklanmadı

Kabe’nin 1 yıllık çalışma ile Mekke’de özel olarak hazırlanan ipek örtüsü de bu sene 9 Zilhicce Cuma günü değiştirilmeden önce son defa özel bir sistemle silinerek parlatıldı. Haremeyn sakinleri de Allah’ın misafiri olarak kabul ettikleri hacı adaylarına ikramlarda bulunuyorlar. Suudi Arabistan’ın bu yıl uygulamaya aldığı internetten direkt vize verme uygulamasında ABD, İngiltere ve Avrupa ülkelerindeki internet ortamındaki işlemlerde daha önce açıklanan ücretlere yüzde 50-60 gibi artışlar yapılması, konaklama ve hizmet şartlarının değiştirilmesi ile ciddi sıkıntılar yaşandığı öğrenildi. Ayrıca Suudi Arabistan, ülke içinden hac yapmak isteyenlerin kura sonuçlarını henüz açıklamadı. Yani ülke içinden kimlerin hac yapabileceğine dair belirsizlik Arafat’a 4 gün kala sürüyor. Hac ve Umre Bakanlığı seçilen kişilerin kısa mesaj ile bilgilendirileceğini, sahte kurum ve kişilere karşı dikkatli olunmasını istedi.

Mekke’de hac hazırlıkları tamamlandı

“Arafat’ta vakfeye duran her Müslüman bu vesileyle duruşunu sorgular”

Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürü Doç. Dr. Fatih Kurt, Arafat’ın mahşerin provası olduğunu belirterek, cuma günü bu ovada yüzbinlerin tövbe istiğfar ederek, bundan sonraki hayatlarına farklı anlamlar yükleyeceklerini söyledi.

Kurt, “Rahmet Tepesi’nin eteğindeyiz. Arafat, Peygamber Efendimizin ifadesiyle haccın en önemli rüknü olan Arafat vakfesinin yapıldığı yer. Burada yapılacak ibadet vakfe ibadetidir. Yani durma, bekleme, tefekkür etme, tezekkür etme ibadetidir. Dolayısıyla Arafat’a gelen, Arafat’ta vakfeye duran her Müslüman bu vesileyle duruşunu sorgular, durduğu yeri, dünyadaki duruş halini sorgulayıp gözden geçirir. Vakfe bütün Müslümanların ayağa kalkarak aynı anda dua etmesiyle gerçekleşir. Ümit ve temenni edilir ki o duruş hem fert olarak insanların hem de bütün Müslümanların ayağa kalkmasına, şahlanmasına vesile olur, olacaktır. Arife gününde bütün hacılarımızın, hacceden insanların aynı anda bir araya geldiği, beraberce tek bir mekanda dua ettiği yerdir. Peygamber Efendimiz de arkamızda olan Rahmet Tepesi'nin eteğine gelerek, sırtını Rahmet Tepesi'ne verip yönünü de kıbleye dönerek burada dua etmiş ve vakfesini gerçekleştirmiştir” dedi.

İrfan Altıkardeş - Süleyman Aydın
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Çölyak hastalığı farkındalık haftası Zonguldak İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Ertuğrul Güner Çölyak hastalığı farkındalık haftası etkinlikleri kapsamında açıklamada bulundu. Dr. Güner, Çölyak hastalığının, genetik yatkınlığı olan bireylerde buğday, arpa, çavdar gibi tahıllarda bulunan gluten isimli proteine maruz kalma sonucu gelişen, kronik, immün aracılı bir ince bağırsak enteropatisi olduğunu ifade etti. Dünya çapında gün ve haftalar ile farkındalık çalışmalarıyla konuya dikkat çekildiğini hatırlatan Güner, “Çölyak hastalığı temelde ince bağırsağı etkilese de, klinik özellik yelpazesi hem intestinal hem de ekstraintestinal semptomlar ile çok geniştir. Her yaş grubunda, her ırkta ve her iki cinste de görülebilir. Çölyak hastalığında etkin olduğu bilinen tek tedavi, glutenin ömür boyu diyetten çıkarılmasıdır. Glutensiz diyet uygulanmasındaki amaç, hastalığın var olan semptomlarını kontrol altına almak, hastaların yaşam kalitelerini arttırmak ve hastalıkları ile ilgili komplikasyonların oluşmasını önlemektir. Özellikle çölyak hastalığında erken tanı çocuklarda büyümenin yakalanmasında, uzun dönem komplikasyonlarının önlenmesinde önemlidir. Hastaların çoğunda, diyet tedavisine tam uyum sağlamalarının ardından klinik bulgularının tamamen düzeldiği, serolojinin normale döndüğü gözlenmektedir. Çölyak hastalığı toplumun yaklaşık yüzde 1- yüzde 0.03 etkilemektedir. Hastalığın çok geniş bir klinik yelpazeye sahip olması, atipik seyir gösterebilmesi veya hiç bulgu vermemesi nedeniyle gerçek bir prevalans vermek zorlaşmaktadır, bu nedenle hastaların ancak yüzde 10’nuna tanı konulduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde Çölyak hastalığı görülme sıklığı toplumun yaklaşık yüzde 1- 0.03 etkilediği düşünüldüğünde en çok 850 ve en az 250 bin hasta beklenmektedir. Bakanlığımız Sağlık Bilgi Sistemlerinden elde edilen verilere göre Türkiye’de tanı almış çölyak hasta sayısı 2023 Kasım ayı sonu itibari ile 166 bin 614 olarak belirtilmiştir. Çölyak hastalığı, bilindiği üzere hem çocuklar hem de erişkinlerde geniş bir klinik yelpazeye sahiptir. Organizmada etkilemediği sistem ya da organ yoktur. Tüm sistemlere yönelik semptomlara neden olması çok ciddi tanı karmaşasına yol açmaktadır. Bu durum tıbbın her disiplininden hekimleri ilgilendiren evrensel bir sorundur” ifadelerine yer verdi.
Zonguldak Uluslararası Yönetim, İktisat ve İşletme Kongresi ZBEÜ’de başladı Uluslararası Yönetim, İktisat ve İşletme Kongresi’nin ikincisi, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) ev sahipliğinde başladı. ZBEÜ Sezai Karakoç Kültür Merkezi’nde saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan kongrenin açılış konuşmasını yapan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Ferda Çakmak, 137 bildirinin sunulacağı kongreye 55’ten fazla üniversiteden katılım olduğunu söyledi. Çakmak, “Güncel akademik dünyada uluslararası platformda var olabilmenin en önemli kriterlerinden biri olan kolaborasyon felsefesiyle oluşturduğumuz ekip ruhlu vizyonumuzun en önemli katılımı olan Uluslararası Yönetim, İktisat ve İşletme Kongremizde iktisat, yönetim, pazarlama, finans, muhasebe, mali, çalışma ekonomisi, endüstriyel ilişkiler, siyaset bilimi ve kamu yönetimi bilim alanlarında mentor konumunda akademisyenlerin yer aldığı multidisipliner çok sayıda oturum gerçekleştirmeyi planladık. Kongremizde 32’si yüz yüze, 105’i çevrim içi olmak üzere 137 bildiri bulunmaktadır. Bu bildirilere yazar olarak katılan toplam kişi sayısı 183 olup, kongremize 55’ten fazla üniversiteden, Ticaret Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın teveccühü ile farklı kurumlardan katılım sağlanmıştır. Kabul edilen 137 bildirinin 36’sının üniversitemizden olması ayrıca kongremizin üniversitemiz bazlı ne denli sahiplenildiğinin kanıtıdır” dedi. ZBEÜ Rektör Vekili Hakan Kutoğlu da üniversitede son dönemde çok sayıda kongre düzenlendiğini, Zonguldak’ta adeta bir kongre turizmi yaşandığına dikkat çekti. Kutoğlu, “Üniversitemiz rektörümüz göreve geldikten bu yana sayısız kongre gerçekleştirdi. Bugün İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin düzenlemiş olduğu kongrede birlikteyiz. Zonguldak adeta bir kongre turizmi yaşıyor bu dönemde. Çok sayıda kongre gerçekleştirildi. Bu kongreleri gerçekleştiren dekanlarımıza, yüksekokul müdürlerimize, kongrelerde görev alan tüm arkadaşlarımız ve öğrencilerimize içten teşekkürlerimizi sunuyoruz” diye konuştu. Ekonomistlerin İkinci Dünya Savaşı sonrasında türev ürünleri çıkarttığını, bu sürecin aynı zamanda bir canavar oluşturduğunu ve canavarın sürekli büyümek istediğine vurgu yapan Kutoğlu, dünyayı aslında ekonomistlerin yönettiğini söyledi. Plastiklerin geri dönüşümü gibi döngüsel ekonomi yöntemlerinin konuşulduğuna vurgu yapan Kutoğlu, “Lütfen bu canavarı dizginleyin. Yoksa torunlarımıza bırakabileceğimiz bir dünya kalmayacak” dedi. Kutoğlu şöyle devam etti: “İnsanlıkta çeşitli dönemlerden bahsedilir. Çeşitli devrimlerden bahsedilir. Sanayi devrimi, teknoloji devrimi, internet devrimi gibi. Ama ben kendi okumalarımdan son dönemleri şu şekilde özetlemeyi tercih ediyorum. Sanayi ve ekonomi devrimi diye özetlemeyi düşünüyorum. Sanayi devrimini mühendisler, ekonomi devrimini de ekonomistler yaptı. Sanayi devrimi için çok fazla finansman gerekliydi ama finansman kısıtlıydı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ekonomistler çok zekice bir şekilde türev ürünleri çıkarttılar. Para piyasalarını oluşturdular. Şu anda dünyada karşılığı olmayan bir sürü türev ürünü var. Bir ürün elli defa satılıyor. Tabii bu bir canavar oluşturdu. Hakikaten büyük ilerlemeler, yatırımlar sağladı. Ama aynı zamanda da bir canavar oluşturdu. Bu canavar sürekli büyümek istiyor. Ama dünyadaki kaynaklar kısıtlı. Eğer siz sürekli büyürseniz sonunuza çok daha hızlı erişirsiniz. İnsanlık tarihi yüz binlerce yıl. Son yüzyılda doğal kaynaklar noktasında, iklim krizi gibi çevre krizleri yaşamaya başladık. Bunun farkındayız. Yeni birtakım öneriler ortaya atılıyor. Döngüsel ekonomi gibi öneriler ortaya atılıyor. Ama maalesef kanımıza girmiş bir şey var, alışkanlıklarımız var. Bunların hiçbiri bugüne kadar işe yaramış değil. Mesela döngüsel ekonomi diyoruz. Dünyada dönüştürmek amacıyla toplanan plastiklerin sadece yüzde 9’u dönüştürülebiliyormuş. Şimdi tıpçılar, mühendisler çok havalıdır. Dünyayı kendileri yönetiyor zannediyorlar ama aslında dünyayı ekonomistler yönetiyor, onlar idare ediyor. Çıkarttıkları finansal araçlarla dünya sizin parmaklarınızın ucunda. Bu canavarı siz ürettiniz, bu canavarı siz dizginlemek, yeni metotlar, yeni ekonomik modeller bulmak sizin göreviniz. Lütfen bu canavarı dizginleyin. Yoksa torunlarımıza bırakabileceğimiz bir dünya kalmayacak. İnşallah bu kongremizde yeni arayışlara, alışkanlıklarımızı değiştirecek dünyada sürdürülebilir bir ekonomi üretebilecek yeni yöntemler geliştirirsiniz. Çünkü dünyayı siz yönetiyorsunuz.” Kongrenin açılış töreni Prof. Dr. Kemal Yıldırım’ın “Tarihsel Gelişim Süreci İçerisinde Makro Ekonomik Modeller”, Prof. Dr. Mehmet Erçek’in “Türkiye’de İnovasyon ve Girişimcilik Ekosistemi: Durum Tespiti ve Öneriler” konulu sunumlarıyla devam etti.
Karabük Yaptığı yılan robotla depremde mahsur kalanlar kurtarılabilecek Karabük Üniversitesi (KBÜ) Makine Mühendisliği Yüksek Lisans öğrencisi Murat Gökmen, gerçek bir yılanı model alarak 3 boyutlu yazıcıyla zorlu çevre şartlarında hareket kabiliyetine sahip keşif, gözlem, araştırma, tıp ve askeri amaçlı kullanılabilecek "Biyomimetik Akıllı Yılanımsı Robot" olan “BİYROT 01”i üretti. Ankara Medipol Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi Direktörü Dr. Öğretim Üyesi Cevat Özarpa danışmalığında ve KBÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından desteklenen yılan model alınarak yapılan ve yüksek hareket kabiliyetine sahip olan BİYROT 01, üzerinde bulunan sensörler sayesinde gerçek bir yılan gibi engellere takılmadan hareket edebilme özelliği sayesinde araştırma, gözlem, inceleme, keşif, tıp ve askeri amaçlı olarak kullanılabilecek. Bu alanda Türkiye’de yapılan ikinci çalışma olan robot, biyolojik yılanın yaptığı hareketlerin tamamını yapabilmekle birlikte yılan tarafından yapılamayan iki hareketi de gerçekleştirebiliyor. Arama ve kurtarma çalışmalarında kullanılmak üzere bir robot geliştirme projesini başlattıklarını ifade eden Gökmen, "Bu projeye başlama nedenlerimizin bir tanesi 6 Şubat’ta yaşadığımız hazin vakaydı. Orada şunu gördük, arama kurtarma faaliyetlerinin yetersiz olduğunu ve biz bu yetersizlikten dolayı ne gibi bir çözüm üretebileceğimizi, mühendislik anlamında neler yapabileceğimizi düşündük ve akabinde arama kurtarma faaliyetlerinde daha etkin bir şekilde ve daha hızlı bir şekilde görev ifa edecek bir robot düşündük. Bundan dolayı böyle bir çalışma yaptık” dedi. Geliştirme çalışmalarının sürdüğünü anlatan Gökmen, "Ülkemizde hemen hemen yok denilebileceği kadar az. Şu an ülkemizde bu konu hakkında yapılmış bir çalışma var. Fakat bizim çalışmamız, yapılan çalışmaya nazaran farklılık göstermektedir. Bizim çalışmamızın özellikle robotumuzun hareket kabiliyetinin ve kullanım kolaylığının aynı zamanda hareket çeşitlerinin olmasından dolayı bu alanda ilk diyebileceğimiz bir çalışma oldu. Fakat dünyada da keza bunun örnekleri olmakta” diye konuştu. Askeri alanda da kullanılabilecek BİYROT 01’in farklı çalışma alanlarında da kullanabileceğini ifade eden Gökmen, şunları kaydetti: “Arama kurtarma faaliyetleri için geliştirdiğimiz BİYROT robotumuzun tasarım esnekliğinden dolayı biz farklı çalışma alanlarında da farklı çalışma görevlerine de kullanabilmekteyiz. Örnek vermek gerekirse boru içi denetimlerde, insanların giremediği dar ve kısıtlı olan bölgelerde çok rahat bir şekilde kullanabiliriz. Askeri alanda özellikle savunma sanayinde kullanabiliriz ki, zaten ileriye dönük çalışmalarımızın başında savunma sanayinde iş yapacak ya da savunma sanayinde görev yapacak bir robot da yapmayı düşünüyoruz." Gökmen, robotun sadece arama-kurtarma faaliyetlerinde kullanılmadığını dile getirerek, “Aynı şekilde depremzedelere faydalı yük taşıyarak, özellikle ihtiyacı nazarına olan, iletişimi sağlayacak olan herhangi bir telsiz, iletişimi sağlayacak olan bir telefon yahut ihtiyacı olan ilaçları da modüler yapısıyla modüllerine eklediğimiz vakit depremzedeleri de ulaştırmayı düşünüyoruz. Sadece deprem değil, doğal afetlerin hemen hemen hepsinde kullanılabilecek. Toprak kayması, göçük ya da heyelan gibi olanlarda ya da bina çökmesi gibi durumlarda kullanmayı düşünüyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Geliştirdikleri BİYROT 01’in toplamda 11 parçadan oluştuğunu, 9 farklı eklemi bünyesinde barındırdığını ifade eden Gökmen, "Bu 9 eklemin kontrolü için 9 adet servo motor kullanıldı. Robot, 5 eksen üzerinde hareket kabiliyetine sahiptir. Robot, eklemeli imalat yöntemlerinden biri olan 3D yazıcılarla yüzde 30 doluluk oranında üretilmiştir. Yapılan tasarım çalışmaları sonucunda enerji ve ağırlık tasarımında yüzde 50’ye yakın bir tasarruf sağlamış olduk” dedi. Robotun iki farklı baş kısmına sahip olduğunu ifade eden Gökmen, ön kısımda kamera ve sensörlerin yer aldığını, arka kısımda ise güç sistemlerinin konulabileceğini, bu tasarımın, farklı görev sistemlerine uygun olduğunu gösterdiğini belirtti. Çevre şartlarına göre görev ifa edebilecek yapay zeka ile destekli bir robotu da yapmak istediklerini belirten Gökmen, "Şu an robotumuz manuel olarak kontrol edilebilmekte ama bizim ileriye dönük çalışmalarımızda bizim esas itibarıyla yapmak istediğimiz otonom bir robot, kendi kendine karar verebilen, kendi karar mekanizmasını oluşturabilen ve görev icabında bulunduğu çevre şartlarına göre görev ifa edebilecek yapay zeka ile destekli bir robotu da yapmak istiyoruz” diye konuştu.