EKONOMİ - 09 Mayıs 2023 Salı 14:04

'Kuryelerin geliri 40 bin TL’yi geçiyor'

A
A
A
'Kuryelerin geliri 40 bin TL’yi geçiyor'

Vigo yaza yeni istihdam hamlesi ile giriş yapıyor. 1000 yeni moto kuryeyi kadrosuna dahil etmek için çalışmalarını hızlandıran şirkette, moto kuryelerin geliri 40 bin TL’yi aştığı açıklandı.

Hızlı teslimat sektörünün önde gelen markalarından Vigo, yüksek kazanç fırsatı ile moto kurye istihdam edileceğini açıkladı. Vigo kurucu ortağı Burç Öztüfekçi, “Moto kurye olmak isteyenlere yan hakların yanı sıra yüksek kazanç fırsatı sunuyoruz” dedi.

Şirketin yeni istihdam atağı ile ilgili açıklamalarda bulunan Burç Öztüfekçi, sektörde moto kuryelere en fazla yan hak tanıyan şirketlerinin başında olduklarını, indirimli yakıttan özel sağlık sigortasına, kaza desteğinden kreş yardımına kadar birçok yan hakla kuryelerin yanında yer aldıklarını anlattı.

1000 kişilik istihdam hamlesi
Öztüfekçi sözlerini şöyle tamamladı: “Şirket olarak binlerce kuryemiz ile büyük bir aileyiz ve yaz aylarına girerken yeni alacağımız 1000 moto kurye ile ailemizi genişletmek istiyoruz. Kuryelerimize tanıdığımız yan haklarla onlara kendilerini güvende ve ayrıcalıklı hissedecekleri bir iş fırsatı sunuyoruz. Bunun yanı sıra saatlik garanti ücret, paket başı ücret ve çalıştığı projeye göre kilometre desteği ile yüksek kazanç fırsatı sunuyoruz. Kurulduğumuz günden bu yana en büyük hedefimiz moto kuryeler için yüksek standartları olan bir iş fırsatı oluşturmak oldu. Bu amaçla çalışmalarımıza devam etmeyi sürdürüyoruz.

Şirket olarak en önemli hedefimizin kuryelik mesleğinin standartlarını yükseltmek olduğu her fırsatta dile getiriyoruz. Bunu da bir slogan olarak değil gerçek bir hedef olarak amaç ediniyoruz. Moto kuryelere sektördeki tüm şirketlerden fazla yan haktan yararlanmak için çalışırken diğer yandan da kazançlarını artırmak için de çalışıyoruz. Bu kapsamda bugün bizimle çalışan moto kuryelerin çalıştığı il ve projeye göre kazancı 40 bin lirayı geçiyor.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."