Bahçeşehir Üniversitesi'nden hocaların da desteği ile KAFFED tarafından "Gelenek ve Gelecek: Türkiye Çerkeslerinin Güncel Sorunları" konulu konferans düzenlendi. Konferansta konuşma yapan CHP Ankara Milletvekili Kuşoğlu, "Maalesef biz birbirimizi seven, sayan, kültürel bağı yüksek olan insanlarız ama bunu bir türlü siyasete ve ticarete dönüştüremiyoruz. İş siyasi bir boyut kazandığı noktada ya da ticari bir boyut kazandığı noktada pes ediyoruz ama birbirimizi tanıyoruz, biliyoruz, seviyoruz. Kültürel yönden mükemmeliz, herkes bize imreniyor ama onun dışında bazı gerçekleri maalesef göremiyoruz bu da üzüntümüzdür tabii ki" ifadelerini kullandı.
"UÇAK KAZASI SANKİ ERDOĞAN İLE PUTİN'İN ÖZEL SORUNUYMUŞ GİBİ ŞEKİLLENDİ"
"Bugün federasyonumuz hakikaten çok önemli konulara yer vermiş" diyen Kuşoğlu, "Hem dil öğrenme hem de Rusya ile ilişkiler ki bundan sonrası çok önemli Türkiye'nin geldiği bu noktada Türk dış politikasının bundan sonra nasıl şekilleneceği ki önümüzdeki günlerde yeni bir hükümet kurulacak. Şimdiye kadar önemli ölçüde hem danışman olarak hem Dışişleri Bakanı olarak hem de Başbakan olarak Türk dış politikasına yön vermiş olan Sayın Davutoğlu ayrılıyor. Türkiye'de mecburen yeni bir yön çizmek zorunda dolayısıyla da Rusya ile ilişkiler de çok önem kazandı. Şimdiye kadar olan görünürde uçak kazasıyla olan biraz bireyselleştirildi sanki Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin'in özel sorunuymuş gibi şekillendi ama ticari ve siyasi olarak da derinleşen noktaları var" değerlendirmesini yaptı.
"TÜRKİYE'NİN, TÜRK CUMHURİYETLERİ POLİTİKALARINDA EKSİKLİKLER VAR"
Bundan sonraki gelişmelerin çok önemli olduğunun ve ileriki günlerde takipçi ve etkili olunması gerektiğinin altını çizen Kuşoğlu, "Aslında şimdiye kadarki politikalarda bu konuyla ilgili olarak çok doğru değildi, çok yanlışlıklar vardı Türkiye'nin Kırım politikası, Kafkas politikası, Türk Cumhuriyetleri politikasıyla ilgili çok önemli eksiklikler var. Bunların hep birlikte de düşünülmesi gerekiyor, değerlendirilmesi gerekiyor ama detaylarla ilgili olarak da özellikle Kafkas politikası çok önemli. 1864'te Osmanlı'nın, Osmanlı padişahlarının o zamanki Osmanlı yönetiminin gereken değeri vermemesi, olayı yeterince görmemesiyle nedeniyle Kafkasya'yı kaybetti. Bugünde benzeri durumların ortaya çıkmaması gerekir diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.
GONCAGÜL ÖZCAN
"ADİGECE, UNESCO'NUN KAYBOLMAK ÜZERE OLAN DİLLERİ STATÜSÜNDE"
KAFFED Başkanı Aslankaya ise, Çerkeslerin ana vatanları Kuzey Kafkasya'dan 1864'te savaşı kaybedip soykırım ve sürgüne tabii tutulduklarını vurgulayarak şunları kaydetti:
"1864'te ne yazık ki çok ilkel koşullarda ana vatanlarından sürgün edildiler. Ne yazık ki 500 bin civarında insanımızı kaybettik. O günün ihtiyaçlarına binaen Osmanlı'nın da iskan politikasından kaynaklı bir toplum, topluluk toplu yaşamadığı zaman kendi iç dinamiklerini geliştiremezler. Dolayısıyla bir güvenlik sınır hattı gibi iskan edilmeleri sonucu birbirinden kopuk yaşayan halkımız dil, kültür, kimlik gibi sorunlar ve travmalar yaşamakta. Bu yaşadığımız sorun ve travmaların birinci sorumlusunu dönemin Çarlığı ve mirasçısı Rusya Federasyonu, ikincisi de Osmanlı İmparatorluğu'nun iskan politikası ve sonrasında yaşanan asimilasyon sürecine bağlamaktayız."
Gönüllülük esasıyla bir araya geldiklerini ifade eden Aslankaya, "53 şubeden oluşuyoruz. Kendi çabalarımızla bu kaybettiğimiz dil, kültürü yeniden kazanmamız imkansız gibi gözüküyor. Türkiye'den beklentilerimiz izin veren değil aynı zamanda destekleyen bir pozisyonda olması çünkü Çerkes kültürü, dili dünyanın en zengin kültürü ve diline sahip. UNESCO'nun kaybolmak üzere olan diller statüsüne ne yazık ki Adigece'de düşmüş durumda şu anda. Bir an önce üzerinde çalışıp toparlayamazsak Ubıhça şu anda dünyada kaybolduğu gibi diğer diller gibi Adigece'yi de kaybetmek üzereyiz. Dolayısıyla beklentimiz bu sivil toplum kuruluşlarının çabalarıyla düzelecek gibi gözükmeyen dil, kültür sorunumuzu her türlü sorumluluğunu yerine getirdiğimiz Cumhuriyetimizin, ülkemizin destekliyor pozisyonda olmasından geçiyor diye düşünüyoruz. Bizim bir sloganımız var, 'Biz bu ülkenin sınırlarının güvenliği için savaşırken Türkçe bilmiyorduk şimdi kendi ana dilimizi bilmiyoruz' bu süreçte malum nedenlerle dilimizi kaybettik yeniden kazanmak için desteğe ihtiyacımız var."
Konferansta, Türkiye-Rusya ilişkilerinin Çerkeslere etkileri, Türkiye ile Rusya ilişkilerinin bozulması sonucunda Türkiye'de bulunan Çerkeslerle Kafkasya'daki Çerkeslerin ilişkilerinin zarar görmesi üzerine tartışıldı.