DÜNYA - 16 Eylül 2021 Perşembe 23:33

İtalya’da aşı ve sağlık kartı tüm çalışanlar için zorunlu olacak

A
A
A
İtalya’da aşı ve sağlık kartı tüm çalışanlar için zorunlu olacak

İtalya’da hükümet, tüm çalışanlara aşı olma ve sağlık kartı zorunluluğu getiriyor.

Korona virüsün (Covid-19) Delta mutasyonunun etkili olduğu ülkelerde vaka sayılarının artmasıyla birlikte salgına karşı daha sert önlemler alınmaya devam ediyor. Salgından en çok etkilenen ülkelerden İtalya’da hükümet, tüm çalışanlara aşı olma ve sağlık kartı zorunluluğu getirme kararı aldı. İtalya Başbakanı Mario Draghi hükümetinin aldığı yeni karar kapsamında, geçerli bir sağlık kartı ibraz etmeyenler ücretsiz olarak işten uzaklaştırılabilecek ancak işten çıkarılamayacak. Yeni önlemlerin 15 Ekim'de yürürlüğe girmesi bekleniyor.

Salgının 2020'nin başlarında ortaya çıkmasından bu yana covid-19 kaynaklı 130 binden fazla can kaybı yaşanan İtalya, İngiltere'den sonra Avrupa'da 2’nci en yüksek Covid-19 ölüm oranına sahip ülke konumunda. Şu ana kadar 4 milyon 623 bin 155 vaka tespit edilen ülkede salgın nedeniyle 130 bin 167 kişi hayatını kaybetti. Ülkede 60 milyonluk nüfusun yaklaşık yüzde 74'üne aşının en az bir dozu, yüzde 68'ine ise her iki dozu uygulandı.
İtalya'da sağlık vakfı Gimbe yayınladığı raporda, aşılamanın önemini vurgulayarak, şu anda hastanede olan Covid-19 hastalarının neredeyse tamamının aşısız olduğunu belirtti. Rapora göre, aşılar İtalya genelinde ölümleri yüzde 96.3, hastaneye yatışları yüzde 93.4 ve yoğun bakıma yatışları yüzde 95.7 oranında azalttı.

Aşı yaptırmayan 728 doktor açığa alındı

İtalya’da daha önce sağlık çalışanları, bakımevi personeli ve eczacılar için aşılama zorunlu hale getirilmişti. Yetkililer, bugün itibariyle 728 doktorun aşı yaptırmadığı için açığa alındığını bildirdi. Açığa alınan hemşire veya bakımevi personelinin sayısına ilişkin bir açıklama yapılmadı.

Fransa'da aşı olmayan yaklaşık 3 bin sağlık çalışanı işten uzaklaştırıldı

Fransa'da da sağlık çalışanları için aşılama zorunlu hale getirilmiş, dün yürürlüğe giren kural kapsamında yaklaşık 3 bin sağlık çalışanı Covid-19'a karşı aşılanmadığı için işten uzaklaştırılmıştı. Fransa Sağlık Bakanı Olivier Veran yaptığı açıklamada, işten uzaklaştırma işleminin çoğunun geçici olduğunu ifade etmiş, "Çoğu, zorunlu aşılamanın bir gerçek olduğunu gördükten sonra aşı olmaya karar verdi" demişti. Veran, işten uzaklaştırılanların bir kısmının destek hizmetlerinde çalıştığını, beyaz önlüklüklerin sayısının az olduğunu söylemişti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.