POLİTİKA - 18 Mart 2017 Cumartesi 10:14

İşte AK Parti'nin masasındaki son anket!

A
A
A
İşte AK Parti'nin masasındaki son anket!

Referandum için sandık başına gitmemize bir aydan az bir süre kaldı. Son düzlüğe girildi, tüm propaganda araçları kullanılmaya başlandı. İşte AK Parti'nin masasındaki son anket!

Birçok kamuoyu araştırma firması aralıklarla anket sonuçlarını paylaşıyor. Kimisi inandırıcı bulunarak uzun tartışmalara yol açıyor, kimisi fazla dikkate alınmıyor. Kurulduğu günden bu yana kamuoyu araştırmalarına özel önem veren, birden fazla firmayla çalışan, sadece seçim dönemlerinde değil, hemen her başlıkta halkın nabzını ölçen Ak Parti de benzer çalışmaları aralıksız sürdürüyor.

"YARIN SEÇİM OLSA ANKETİ"

Hemen söylemek gerekir ki Ak Parti kurmayları, yola çıktıkları güne oranla daha rahat. “Yarın seçim olsa” başlıklı son ankette, partinin oy oranı yüzde 53.5 gözüküyor. Referandum değerlendirmeleri de bu oranlar dikkate alınarak yapılıyor.

"HER PARTİDEN OY"

Ak Parti, sadece, “evet” tarafında olduğunu açıklayan partilerden değil hemen her partiden anayasa değişikliğine destek geleceğine inanıyor. Son seçimde yüzde 10.5 oranında oy alan HDP’den yüzde 4’lük bir “evet” bloğunun çıkabileceği hesaplanıyor.

PKK’ya karşı alınan başarılar, bölgede asayiş olaylarının en aza inmesi, HDP’lilerin tutuklandığı dönemde oluşan tepkinin büyük ölçüde dağılması, halkın devlete ve operasyonlara desteği ve PKK’ya karşı büyüyen öfke bu beklentinin nedenleri. HDP’nin, “hayır” demeyi düşünen milliyetçi seçmeni ürkütmemek adına agresif bir kampanya yürütmemesinin de bu tabloda etkili olduğu değerlendiriliyor.

BAHÇELİ'NİN MİTİNGLERİ

MHP seçmeninin en az yüzde 50’sinin kesin olarak “evet” oyu vereceği hesaplanıyor. Kötümser hesaplarla bile MHP seçmenlerinin yüzde 4 ila yüzde 6’sının desteğine kesin gözüyle bakılıyor. “Hayır” diyecek MHP’lilerin tepkisinin anayasa değişikliğine değil parti yönetimine olduğu, parti içindeki tartışmaların bu tabloya yol açtığı ifade ediliyor.

Genel başkan adayı olan muhalif isimlerin kampanyaları, bu isimlerin partiden ihracı gibi süreçlerin de tabloda etkili olduğu değerlendiriliyor. Desteği artırmanın ancak MHP yönetiminin çabasıyla mümkün olacağının da altı çiziliyor. Bu noktada mitinglerine yeni başlayacak ve 9-10 yerde miting yapacak olan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin sahaya çıkmasının olumlu etkilerinin görüleceği beklentisi de hakim.

AK PARTİ'DEN 4.5

Ak Partililer, kendi seçmenlerinden, “hayır” diyecek olanların oranına yönelik çalışmalar da yapıyor. Son hesaplamalar bu oranın yüzde 4.5-5’te kalacağı yönünde. Ak Parti seçmeni olmasına rağmen, “tek adam” ve “rejim değişikliği” eleştirilerinden etkilenen bu kesimin, “hayır” demeye yakın olduğu, “Ak Parti kalsın ama sistem değişmesin” düşüncesini taşıdığı değerlendiriliyor. Bu kesimin görüşünü değiştirmek için son ana kadar çaba gösterilmesine yönelik bir strateji var. Ancak referandumlarda genellikle Ak Parti seçmeninin yüzde 5’inin farklı eğilim gösterebildiğine de işaret ediliyor.
Bunun büyük sürpriz olmadığı yorumları yapılıyor.

HEDEF DEĞİŞTİ

Bu rakamlara ek olarak, “evet” diyeceğini açıklayan BBP’den, “hayır” diyeceğini açıklayan Saadet Partisi’nin görüşüne katılmayan tabanından destek alınacağı beklentisi hakim. Yurt dışından da büyük destek geleceği değerlendiriliyor.

ERDOĞAN ETKİSİ

Başlangıçta, “yüzde 55 evet” olarak konulan çıta artık daha yükseğe çekiliyor.
Bu tabloda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sahaya çıkmış olmasının büyük etkisi olduğu ifade ediliyor. Başbakan Yıldırım’ın miting performansının da beklenenin üzerinde bir dönüş sağladığı belirtiliyor. Erdoğan ve Yıldırım’ın farklı ve birbirini tamamlayıcı biçimde yaptıkları konuşmaların olumlu yansıdığı kesin. Özellikle ortak etkinliklerde yapılan konuşmaların seçmen üzerinde “konsolide edici” etki yarattığı vurgulanıyor.

Milliyet-Serpil Çevikcan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İkinci dalga influenzada karın ağrısına dikkat Bu yıl yaşanan ikinci dalga influenza salgınında, yaygın görülen karın ağrısı, mide bulantısı ve ateş, apandisit belirtileri ile karıştırılabiliyor. Can Hastanesi Çocuk Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Nihan Akar, "Çocuklardaki influenza belirtileri, apandisitin belirtilerine çok benziyor. Influenza belirtisi sanılan şikayetler için ağrı kesici, ateş düşürücü kullanımı apandisitin fark edilmeden patlamasına yol açabiliyor ya da apandisit şüphesiyle acil tetkikler istendiğinde aileler paniğe kapılabiliyor" dedi. "Aileler paniğe kapılmasın" İkinci dalga influenza, çocuklarda da yaygınlaşırken en sık olarak karın ağrısı, mide bulantısı, kusma ve ateş görülüyor. Bu belirtilerin aynı zamanda apandisit belirtileri de olduğuna değinen Op. Dr. Nihan Akar, bu yakınmalar için ağrı kesici ve ateş düşürücü kullanmanın apandisitin belirtilerini gölgeleyerek tehlikeli sonuçlar doğurabildiğini söyledi. Bu benzerliğin tam tersi bir durum oluşturduğuna da değinen Akar, şöyle devam etti: "Benzer belirtiler görüldüğünde ve apandisitten şüphelenildiğinde acilen ultrason ve kan tahlilleri gibi bazı tetkikler yapılması gerekiyor. Ancak aileler çoğu zaman ‘çocuğum ameliyat olacak’ korkusuyla paniğe kapılıyor. Genelde bu durum influenza tanısı ile sonuçlanıyor. Ailelerin hemen paniğe kapılmasına gerek yok ama yine de bu durumlarda, bir çocuk cerrahi uzmanının detaylı muayenesinde fayda var." Sebebi bilinmeyen karın ağrısında ağrı kesici kullanılmamalı Karın boşluğunun sağ alt kısmında yer alan apandisin iltihaplanmasıyla ortaya çıkan apandisitin, en önemli belirtisi olan karın ağrısının vücutta önemli bir bulgu olduğuna dikkati çeken Dr. Nihan Akar, sebebi bilinmeyen karın ağrısı durumunda ağrı kesici kullanmanın tehlikeli olduğu uyarısında bulundu. Akar, "Apandisit geliştiği durumlarda ilk 24 ila 48 saat arasında acil müdahale edilmesi gerekiyor. Bu ameliyatlar kapalı yöntemle yapılarak 1 ya da 2 gün hastanede yatışın ardından hızlı iyileşme sağlanıyor" diye konuştu.
Mersin MSK puan cetvelindeki yerini korumak istiyor Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi’nde A. Efes ile karşılaşacak olan Mersin Spor Kulübü (MSK), puan cetvelinde 6. sıradaki yerini koruyup play-off’a doğrudan katılmayı hedefliyor. Hafta sonu oynayacakları maça bu bilinçle hazırlandıklarını belirten yardımcı antrenör Ali Ruhi Balkanlı, "Kolay lokma olmadığımızı göstereceğiz" dedi. Türkiye Sigorta Basketbol Süper Lig’in 21. haftasında A. Efes ile deplasmanda oynayacağı maçın hazırlıklarını sürdüren MSK’da sakatlığı bulunan oyuncular iyileşirken, yeni transfer Will Magnay da çalışmalara dahil oldu. Puan cetvelinde 6. sıradaki yerini koruyup, play-off’a doğrudan katılmayı hedefleyen Mersin temsilcisi, karşılaşmadan galip ayrılmanın planlarını yapıyor. Ali Ruhi Balkanlı: "Kolay lokma olmadığımızı göstereceğiz" Bulundukları noktanın sezon başındaki hedeflerinden biri olduğunu belirten yardımcı antrenör Ali Ruhi Balkanlı, "Şu anda ligde ilk 6 içerisindeyiz. Bu bizim sezon başında belirlediğimiz hedeflerimizden biriydi. Bu pozisyonumuzu korumak istiyoruz. Onun için Efes maçı çok önemli. Sakat oyuncularımız iyileşti, yeni transferimiz de geldi. Onun da lisansı çıktı. Kolay lokma olmadığımızı göstereceğiz" diye konuştu. Ligde bugüne kadar iç sahada sadece 3 mağlubiyet aldıklarının altını çizen Balkanlı, elde edilen galibiyetlerde taraftarların katkısının çok önemli olduğunu söyledi. Balkanlı, "Biz maçları taraftarlarımız sayesinde kazandık. Basketbolseverleri iç sahadaki bütün maçlarımıza bekliyoruz" dedi. Tevfik Akdamar: "Bizim için çok önemli bir maç olacak" Oyunculardan Tevfik Akdamar da geçen hafta alınan Beşiktaş mağlubiyetini unutarak, A. Efes maçına odaklandıklarını söyledi. Geçen hafta istemedikleri bir mağlubiyet yaşadıklarını dile getiren Akdamar, "Avrupa’nın formlu, iyi takımlarından biri ile mücadele edeceğiz. Bu maçın reaksiyon maçı olmasını istiyoruz. Dersimize çok iyi çalışıyoruz. Umarım sahaya istediklerimizi yansıtıp kazanan taraf biz oluruz. Sezon sonunda play-off’a direkt kalma hedefimiz var. Bu hedef doğrultusunda bizim için çok önemli bir maç olacak" diye konuştu.
İstanbul Prof. Dr. Baş: "Sürdürülebilir yaşam için alternatif ekonomik modeller geliştirilmeli" Tüketiciler için farkındalık oluşturulması amacıyla 15 Mart’ta çeşitli etkinliklerle kutlanan "Dünya Tüketiciler Günü" ile ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. İsmail Melih Baş, ‘neo liberal ekonomik model’ yerine alternatif ekonomik modeller geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Her yıl farklı temalarla kutlanan Dünya Tüketiciler Günü, bu yıl "Adil Geçiş" temasıyla kutlanıyor. İstanbul Arel Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Melih Baş, son yıllarda yaşanan iklim krizi nedeni ile tüketicilerin temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını belirterek sürdürülebilir yaşama adil geçiş için önemli önerilerde bulundu. Öncelikle ortakyaşar insan olunması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Melih Baş, alternatif ekonomik modeller geliştirilmesi gerektiğini belirtti. Atıksız toplum oluşturmak ve uzay ekonomisi mantığıyla gerçek ihtiyaçlara odaklanarak tüketim yapmanın sürdürülebilir yaşam açısından önemli olduğuna değinen Baş, hızlı yaşam yerine sakin yaşam tarzına dönülmesi gerektiğini vurguladı. Sağlık ve güvenliğin korunması, bilgi edinme, seçme hakkı, sesini duyurma ve temsil edilme hakkı ile başlayan evrensel tüketici haklarının dönemin şartlarına göre güncellendiğini belirten İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF), Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Melih Baş, tüketici refahının artırılması için "BM Tüketicilerin Korunması Rehberi" yayınlandığını ve kabul edildiğini ifade etti. 15 Mart 1962 yılında ABD Başkanı John F. Kenedy’nin evrensel tüketici hakları hakkında yapmış olduğu konuşmanın ardından 15 Mart 1983 ilk kez Dünya Tüketici Hakları Günü olarak kutlandığını belirten Prof. Dr. Melih Baş, bu tarihten sonra bütün ülkelerin sahtekarlık, adil olmayan ticaret uygulamaları ve tüketicilerin kolektif mücadelenin gösterilmesi amacıyla farkındalık günü olarak kutlandığını sözlerine ekledi. "Yeme, seyahat etme, ısınma ve elektrik sağlama şeklimizde değişiklikler gerekecek" Dünya Tüketiciler Günü’nün bu yılki teması hakkında bilgiler veren Prof. Dr. İsmail Baş, şu ifadeleri kullandı: "Bu yılki ana temada vurgulanan ‘A just transition (Adil Geçiş) genişçe şöyle tanımlanabilmektedir: Düşük karbonlu ekonomiye ve çevresel olarak sürdürülebilir ekonomi ve toplumlara geçişte kimsenin geride kalmaması ya da arkaya itilmemesi, iklim eylemlerini mümkün kılacak ve ‘BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı gerçekleştirilmesini kolaylaştıracaktır. Gezegensel sınırlar içinde kalmak için, yeme şeklimizde, seyahat etme şeklimizde, evlerimizi ısıtma, soğutma ve elektrik sağlama şeklimizde ve satın aldığımız ve kullandığımız ürün ve hizmetlerde temel değişiklikler yapmamız gerekecek. Yine de tüketiciler için sürdürülebilir ve sağlıklı seçimlerin daha erişilebilir, ulaşılabilir ve uygun fiyatlı hale getirilmesi esastır. Bu geçişin insanların temel hakları ve ihtiyaçları pahasına değil, bunun yerine ilerleme için bir fırsat olması, insanlar ve gezegen için sürdürülebilir yaşam tarzları sunması şeklinde olması gerekir." "Çevre kirliliği 9 milyon erken ölüme neden olmaktadır" Çevremizi korumak için acil eylemde bulunulmazsa, tüketicilerin karşı karşıya olduğu en ciddi zorlukların çoğunun önemli ölçüde artacağı açıktır. Başarısız gıda sistemlerimiz ve fosil yakıtlara olan bağımlılığımız, dünya çapında artan gıda ve enerji fiyatlarına önemli ölçüde katkıda bulunurken, çevre kirliliği (hava, kimyasal ve plastik kirliliği dahil) her yıl en az 9 milyon erken ölüme neden olmaktadır. "Yaşam maliyetleri kişilerin temel ihtiyaçlarını karşılamasını zorlaştırmıştır" "GlobeScan ile birlikte yayınlanan ve 31 ülkedeki 30 bin tüketiciden alınan verilerle hazırlanan bir raporda, bunların yüzde 94’ünün daha sürdürülebilir yaşam tarzlarına geçişi desteklediği tespit edilmiş. Yine de tüketiciler eylemde bulunmanın önünde önemli engellerle karşı karşıyadır. Araştırma, yüzde 80’den fazlasının sürdürülebilir yaşam tarzlarını daha erişilebilir, ulaşılabilir ve uygun fiyatlı hale getirmek için hükümetlerden, işletmelerden ve uluslararası örgütlerden daha güçlü desteğe ihtiyaç duyduğunu söylediğini göstermiş. Son beş yılda artan yaşam maliyetleri, birçok kişinin temel ihtiyaçları karşılamasını giderek zorlaştırmış ve ek maliyetler gerektiren takdiri harcamalar veya yaşam tarzı değişiklikleri için çok az imkan bırakmıştır.