EKONOMİ - 15 Temmuz 2022 Cuma 12:53

İkinci el araç piyasasında son durum

A
A
A
İkinci el araç piyasasında son durum

İkinci el araç piyasasının durgun olduğunu söyleyen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Otomotiv Ticaret Meclis Üyesi Fahrettin Batı, "Halkımız fiyatların düşmesini bekliyor ama bu konudaki öngörüm zayıf. Eylül ve ekim ayına kadar piyasa böyle gidecek. Ciddi artışları bu saatten sonra kimse beklemesin, araç fiyatlarında daha büyük köpükler oluşmayacak" dedi.

Kocaeli Oto Ticaret Merkezi Başkanı ve TOBB Otomotiv Ticaret Meclis Üyesi Fahrettin Batı, Kurban Bayramı öncesi ikinci el araç satışında ciddi beklentilerinin olduğunu fakat son günlerde otomotiv sektöründe durgunluk yaşandığını belirtti. Batı, "Bayram sonrası ticaret merkezimizi gezen insanlar vardı ama bunun yansıması bir hafta sonra olur. Önce insanlar araçları gezer, görür ve test ederler. Sonra tespit ettikleri araçların muadillerini araştırırlar ve daha sonra tekrar almaya gelirler. Bu da bir hafta içerisinde etkisini gösterir. Haziranın ilk haftalarındaki hareketlilik ve yoğunluğu bekliyoruz" dedi.

İkinci el araç piyasasında son durum

"Ukrayna'da kabloların üretildiği fabrika vuruldu"

İkinci el araç fiyatlarının yüksek olmasının sebebinin çip krizi ve kablo tedariği sorunu olduğunu vurgulayan Batı, şu ifadeleri kullandı:

"İkinci el araçların kesin artış sebebi, sıfır araçların otomobil bayilerinde yeterince olmamasıdır. Bunun sebebi de çip ve kablo tedariği sorunudur. Amerika, Çin ve Tayvan'da dünyada en büyük çip üreten fabrikalar bulunuyor. Buradaki fabrikalar kısıtlamaya gittiler. Kullanılan maddelerin, kimyasalların yeterince dünyadan temin edilemediğini, mal bulmada sıkıntı yaşadıklarını söylediler ama bence altında art niyet var. Üretimi daraltarak, ürettikleri mamulleri birkaç katına satmak istiyorlar. Bir de Ukrayna'da vurulan kablo fabrikası var. Kablo fabrikasını vatandaşlarımız elektrik kablosu gibi sanıyorlar, aslında hiç öyle bir şey değil. Araçlarda kullanılan özel kablolar vardır, bu kabloların üretildiği fabrika vurulduğu için bu iki ana girdiden eksiklik olunca araç üretimi az oluyor."

İkinci el araç piyasasında son durum

"Bu indirimi kimse beklemesin"

Elektrikli araçlarda ÖTV indirimine gidildiğini kaydeden Batı, "Devlet elektrikli araçlarla ilgili ÖTV indirimine gitti, bu iyi bir şey. Bu durum, kendi üreteceğimiz TOGG'un satışına pozitif şekilde yansıyacak. TOGG'un fiyatı makul şekilde kalacağı için ülkemizdeki insanların araca ulaşımı ya da ihraç ettiğimizde dünyadaki satılacağı ülkelerde araca ulaşım daha ekonomik olacak. Dizel, LPG'li veya benzinli hiçbir araçta ne ÖTV ne de KDV indirimi var. Bu da zaten olmaz. Örneğin otomobil bayisi 100 araç bekliyor ama 20 araç geliyor. 100 araç satılmak için isteniyorsa ve 20 geliyorsa devlet olmayan aracın nasıl indirimini yapabilir ki? Bu doğru bir şey değil. Bu indirimi de kimse beklemesin" şeklinde konuştu.

İkinci el araç piyasasında son durum

"Eylül ve ekim ayına kadar piyasa böyle gidecek"

Fahrettin Batı, vatandaşların araç fiyatlarının düşmesini beklediğini belirterek, "Halkımız fiyatların düşmesini bekliyor ama bu konudaki öngörüm zayıf. Eylül ve ekim ayına kadar piyasa böyle gidecek. Ciddi artışları bu saatten sonra kimse beklemesin, araç fiyatlarında daha büyük köpükler oluşmayacak. Bayilerdeki sıfır araç fiyatları her şeyin belirleyicisidir. Bir de bayilere ne kadar otomobil geleceği de önemlidir. Döviz ve altında ciddi hareketlilik yok. Onun için bu cümleyi kullanıyorum, ciddi artış olmayacağını söylüyorum. Ama dövizde ciddi artış olursa, araç fiyatlarında artış yaparlarsa yine artışlar devam eder" dedi.

Ardacan Uzun

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."