GÜNDEM - 26 Ekim 2017 Perşembe 07:07

İHA'ların mimarı Selçuk Bayraktar: 'İHA ve SİHA’ların devreye girmesi PKK'yı bitme noktasına getirdi'

A
A
A
İHA'ların mimarı Selçuk Bayraktar: 'İHA ve SİHA’ların devreye girmesi PKK'yı bitme noktasına getirdi'

İHA'ların mimarı Selçuk Bayraktar Türkiye gazetesine verdiği röportajda, 'İHA korkusundan dolayı hareket kabiliyetleri azalan ve moral bozukluğu içine düşen teröristler, grup halinde hareket edemiyor. Kırsal kesimde barınma alanları daraldığı için de beslenme zorluğu çekiyorlar. PKK’yı âdeta bitme noktasına getiren İHA ve SİHA’ların devreye girmesi güvenlik güçleri de neredeyse hiç kayıp vermiyor.

Son 9 ayda Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) ve İnsansız Hava Araçlarıyla (İHA) düzenlenen 562 operasyonda 1853 terörist öldürüldü. Büyük kayıplar veren PKK, kırsalda eylem yapamaz hale geldi. Öyle ki telsiz konuşmalarında “İHA’lardan dolayı kafamızı kaldıramıyoruz” diyen PKK’lılar, ölenin yerine dağa çıkartacak adam da bulamıyor. Zira 2017’de PKK’ya katılan kişi sayısı sadece 92...

İşte PKK’nın kâbusu olan bu İHA-SİHA’lar Türkiye’nin en stratejik tesislerinden biri olan Baykar AŞ’de üretiliyor.

İşte röportajın tamamı

Baykar, baştan sona ezber bozan bir başarı hikâyesine sahip... Bayraktar kardeşler, babalarının öncülüğünde ömürlerini milli teknolojiye, robotik geliştirmelere adamışlar. AR-GE ve üretim merkezinin her karışını bizlere bölüm bölüm gezdiren Baykar Teknik Müdürü ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar’la İHA’nın üretiminin tüm aşamalarını konuştuk:

İHA'ların mimarı Selçuk Bayraktar: 'İHA ve SİHA’ların devreye girmesi PKK'yı bitme noktasına getirdi'

Devletin talepleri doğrultusunda mı AR-GE çalışmaları gerçekleştiriliyor?

 Bayraktar Mini İHA bizim 2000’li yıllarda arge çalışmalarına başladığımız ve daha sonra 2005 yılında Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) tarafından talep edilen bir sistemdi. O dönemlerde 7 yıl boyunca kendi kısıtlı maddi imkânlarımızla herhangi bir gelir elde etmeden bu alanda arge çalışması yürüttük.
Yaptığımız çalışmaların büyük bir çoğunluğunu inisiyatif alarak gerçekleştiriyoruz. Mesela İHA’ların silahlandırılması talebi devletten gelmedi. SİHA’lara millî mühimmat üretilmesi de aynı şekilde. SİHA’ların milli mühimmatlarla donatılması sürecinde Roketsan ekibi bizimle birlikte güneydoğuda askerî üste 6 ay hangarda geceli gündüzlü çalıştılar. Tümüyle firmamız ve Roketsan iş birliğiyle aldığımız inisiyatif sayesine bugün Türkiye kendi sınıfının en iyisi milli SİHA sistemlerine ve milli akıllı mühimmatlara sahip olmuş oldu. Dünyada bu kabiliyete sahip ancak 5 veya 6 ülke var. İHA’ların uçuş süresini tamamlamasını yakından takip ettik. Millî mühimmatlı millî SİHA’lar bu şekilde ortaya çıktı.

İHA’ların üretimine başlangıç sürecinden bahsedebilir misiniz?

Bizzat benim ve mühendis ekibimizin üç senesi Güneydoğu’da uçakların başında askeri birliklerde geçti. Gitmediğimiz birlik kalmadı diyebilirim. Askerle birlikte sahaya indik, dağ bayır beraber gezdik. Teknolojimizin eksiklerini askeri harekât şartlarında gördüm. Bu da ihtiyaçlara en hızlı şekilde cevap verecek şekilde geliştirme yapmamızı sağladı.

Bayraktar TB2’lerin içinde 40 farklı bilgisayar var. 7 farklı mühendislik disipliniyle AR-GE ve üretim yapıyoruz. Bütün aerodinamiğini, elektroniğini, yazılımını ve en önemlisi de güdüm sistemini biz tasarlayıp üretim bandına ürünü alıyoruz. Dışardan lisanslı olarak kullandığımız askeri ürün statüsünde bir tek ana sistem bileşeni yok. İhracatla ilgili de bir kısıtlama yok. Kendi sınıfında dünyanın en ileri teknolojisine sahip ama tabii bu dünya çapında bir yarış ve sürekli geliştirme içinde olmak durumundayız. Bayraktar İHA Türkiye irtifa ve saat rekoruna sahip. İnsansız hava araçlarının bütün fikrî ve sınai hakları bize ait. Hiç kimsenin kopyası değiliz. Biz en iyisi olacağız diye yola çıktık. Bu yüzden kimsenin kopyası olmamalıydık.

AR-GE ekibinizi nasıl seçiyorsunuz?

Staj programlarımız var. Geçtiğimiz dönem 300 öğrenci bünyemizde staj yaptı. Bu stajlarda başarı gösterenleri tam zamanlı olarak işe alıyoruz. ARGE ekibimizin yaş ortalaması 30. Ekibimiz 150 mühendis ve 150 teknisyenden oluşuyor.

Neden Milli Teknoloji?

Diğer ülkelerin Türkiye’ye aktardıkları sanayileri düşünün. Hep kendilerinin bıraktıkları, katma değeri daha düşük stratejik önemini yitirmiş olanlar. Mesela otomotivde Avrupa şampiyonuyuz. Arabanın \%87’sini yapıyoruz. \%13’lük kısmının katma değeri çok daha yüksek olduğundan ülkemize çok daha az değer katıyor.
İTÜ Elektronik Mühendisliğinden mezun olduktan sonra burslu olarak Amerika’da İHA’lar konusunda araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladım. 2000’in başında dünyada ilk defa İHA’ların formasyon uçuş deneylerini yaptık. Çalışmalarım büyük ilgi gördü. 100 kişilik bir laboratuvar ekibiydik. Hepsi dünyadan toplanmış beyinlerdi. Belki 5 tanesi Amerikalı’ydı. Sonrasında yine burslu olarak MİT’den doktora teklifi aldım. Orada Helikopter İHA’ların agresif manevra kabiliyeti üzerinde çalıştım. Mühendis olan babam ve kardeşlerimle bu teknolojinin milli olarak gelişmesi için bir ekip kurduk. Belki basit gelecek ama Türkiye’nin ilk akıllı güdüm sistemi bir maket uçak üzerine yerleştirilerek doğup büyüdüğümüz Sarıyer’in Garipçe köyünün top sahasında uçuş testlerini yaptık. Ben o sırada MİT’den 2. yüksek lisans diplomamı alıp Georgia Tech Üniversitesinde doktora çalışmalarımı yapıyordum. Türkiye’de faaliyetlerimiz yoğunlaşınca doktoramı yarım bırakıp 2007 yılında geri döndüm. Biz bir maceraya başladık. Şu an kendi sınıfının en iyisi olan insansız hava aracını yapmayı başardık. 

Bu çağda teknolojiyi kendi iç dinamiklerimizde üretiyor olmak hayat memat meselesi. Bu düzeyde bilgi ve teknolojiye sahip olmayan ülkeler hem fakirleşiyor hem de bağımlı hale geliyorlar. Sonrasında da parçalanıp yok ediliyorlar.

Mesela 3 milyon Suriyeli misafir var ülkemizde. Bunların en az 100 bini çok zekidir. Bu inanılmaz bir insan kaynağı gücü. Bu insanlardan yetenekli olanların çoğu Batı’ya gidiyor. Bu beyinleri yerleştirecek ekosistem bizim ülkemizde maalesef yok şu an.

İHA'ların mimarı Selçuk Bayraktar: 'İHA ve SİHA’ların devreye girmesi PKK'yı bitme noktasına getirdi'

Gelecek için projeleriniz neler?

Ağ Tabanlı Komuta Kontrol Sistemleri için çalışmalarımız başladı. İHA’ların onlarcasının farklı görevlerde uçtuğu senaryolar için altyapı çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Petrol boru hatları, sınır denetimi, arama kurtarma çalışmaları görevlerinde onlarca uçak filosu oluşturulacak. Bunlar merkezi bir karargâhtan yönetilecek, kontrol edilecek. 8 adet teslimatı yapılan SİHA’ların devamı gelecek. Bu sayı çok daha artırılacak.

Ülkeler arası teknoloji transferine inanıyor musunuz?

Ben bir mühendis olarak teknoloji transferine inanmıyorum. Kimse kimseye stratejik olarak onu önde tutacak bilgiyi aktarmaz. Ya sıfırdan teknolojiyi geliştireceksiniz ya da var olanı kopyalayacaksınız. Ancak kopyalamak da sizi her daim bir adım geride bırakacaktır.

Bayraktar Mini İHA: TSK ve Emniyet envanterinde 220 adet bulunuyor. Bugüne kadar 100 bin saat görev uçuşu yapan Mini İHA, ihraç ettiğimiz ilk millî hava
aracı sistemi.

Bayraktar TB2: TSK ve Emniyet envanterinde 38 adet var. Bugüne kadar 30 bin saat görev uçuşunu tamamladı, Heron’lar gibi ikide bir arıza çıkarmadı.

4,5 TONLUK İHA GELİYOR

Selçuk Bayraktar, toplam kalkış ağırlığı 4,5 ton olan yeni bir İHA projesi üzerinde çalıştıklarını belirterek, “Uçuş sırasında ses çıkarmaması çok önemli. Bu araç daha yükseğe çıkacak, 1,5 ton yük taşıyacak” dedi. 

TUĞBA FIRAT / Türkiye gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Geçmişten bugüne insan kaynakları algısı değişiyor Geçmişten bugüne insan kaynakları anlayışında değişim olduğu, günümüzde yeni nesil iş tercihleri ve iş dünyasındaki gelişmelerle sürecin yeniden şekillendiği ifade ediliyor. İnsan kaynakları şirketleri ve bağımsız kuruluşlar tarafından yapılan araştırmalara göre, yeni nesil iş tercihleri ve iş dünyasındaki gelişmelerin insan kaynakları anlayışını değiştirdiği ifade ediliyor. Hizmet sektöründe çalışan bağlılığı oluşturmanın işletmelerin uzun vadeli başarısında kritik bir rol oynadığına dikkat çeken Anda Barut Collection İnsan Kaynakları Müdürü Mehmet Baykaldı, “Özellikle otelcilik gibi misafir memnuniyetinin her şeyden önce geldiği bir sektörde, çalışanların bağlılığı ve motivasyonu, sunulan hizmetin kalitesini doğrudan etkiliyor. Personel memnuniyeti ve aidiyeti, işletmelerin sürdürülebilirliği için vazgeçilmez bir unsur. Hayata geçirdiğimiz "mutlu personel = mutlu misafir" felsefemizle, çalışan bağlılığını artırmanın misafirlerimize sağladığı katkıları her gün gözlemliyoruz. Mutlu ve motive çalışanlar, şirkete daha uzun süre bağlı kalıyor ve misafirlerle kurdukları ilişkiler daha samimi ve uzun ömürlü olabiliyor. Misafirlerin de tanıdık yüzlerle karşılaştığı, güven duyduğu bir ortamda bulunmaları, onların otelden memnun ayrılma oranını artırıyor. Artık çalışanların mutluluğu doğrudan iş verimliliği ve misafir memnuniyeti ile ilişkilendiriliyor. Bu da işletmelerin performansı ve gelirlerine olumlu yansıyor. Eskiden insan kaynakları yönetimi daha çok işe alım, ücretlendirme ve idari süreçlerle sınırlıydı. Çalışanlar da iş-yaşam dengesini koruyabilecekleri, iş saatlerini daha özgürce yönetebilecekleri ve ihtiyaç duyduklarında esneklik sağlayan şirketleri tercih ediyorlar. Dolayısıyla benimsediğim "mutlu personel = mutlu misafir" mottosu da bu anlayışa dayanıyor” ifadelerini kullandı.
Konya Kazada hayatını kaybeden karakol komutanı son yolculuğuna uğurlandı Afyonkarahisar’ın Çay ilçesi yakınlarındaki zincirleme trafik kazasında hayatını kaybeden Jandarma Astsubay Üstçavuş Ali Durgut memleketi Konya’nın Akşehir ilçesinde son yolculuğuna uğurlandı. Kaza, dün saat 08.30 sıralarında Çay- Dinar Kara yolu üzeri Çay ilçesine bağlı Çayıryazı Mahallesi Göcen mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 4 otomobil, 2 tır, 1 kamyon ve 1 minibüs zincirleme kazaya karıştı. Araçlarda bulunan 16 kişinin yaralandığı kazanın ardından olay yerine çok sayıda polis, jandarma, itfaiye ve sağlık ekibi sevk edildi. İlk müdahalesi yapılan yaralılar, ambulanslarla götürüldükleri hastanelerde tedavi altına alındı. Yaralılardan Şuhut ilçesine bağlı Karaadilli Belde Jandarma Karakolu’nun Komutanı olan Jandarma Astsubay Üstçavuş Ali Durgut, Çay Devlet Hastanesi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Hayatını kaybeden Durgut’un 10 gün önce Afyonkarahisar’ın Şuhut ilçesine bağlı Karaadilli Jandarma Komutanlığına ’Karakol Komutanı’ olarak atandığı, yıllık izinden dönerken hayatını kaybettiği öğrenildi. Ali Durgut için bugün öğle namazını müteakip Akşehir’in Söğütlü Mahallesinde cenaze namazı kılındı. Durgut’un cenazesi Söğütlü Mahallesi Mezarlığında defnedildi. Cenazeyi Akşehir İlçe Müftüsü Ahmet Müjdeci kıldırırken, cenazede ailesi ve yakınları büyük üzüntü yaşadı.
Çorum Bakan Yardımcısı Gizligider: “Gerekli tedbirleri almazsak su fakiri ülke olacağız” Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider, gerekli tedbirler alınmadığında Türkiye’nin su fakiri bir ülke olacağını açıkladı. Çorum’da İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nde çiftçilerle bir araya gelen Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider, yeni dönem üretim planlaması ve yeni destekleme modeli hakkında sunum yaparak üreticilerden gelen soruları yanıtladı. Türkiye’nin dünyada tarım gayri safi yurt içi hasılasında 68,5 milyar dolarla 10. Sırada yer aldığını açıklayan Bakan Yardımcısı Gizligider, “İlk sırada Çin yer alıyor. Hemen ardında ABD, Brezilya ve diğer ülkeler geliyor. Avrupa’da birinci sıradayız. Toplamda dünyada 4.4trilyon dolar tarımdan gayri safi hasıla var. Son 50 yılda dünya çok değişti. 1850’li yıllara bakarsak buharlı teknolojiden elektriğe, elektrikten motora, motordan nükleere geçiş tarım sektörüne de yansıdı. Nüfus iki katına çıktı. Dünyada son 50 yılda nüfus iki katına çıktı ancak topraklar hala aynı. Kentleşme ise yüzde 37’den 57’yı çıktı. Doğal afetler beş katına çıkmış. Demek ki biz dünyayı hor kullanıyoruz” dedi. 2050 yılı itibariyle dünya nüfusunun 10 milyara çıkmasının söz konusu olduğunu dile getiren Gizligider, “Türkiye nüfusunun ise 100 milyonu aşması bekleniyor. Bir taraftan şehirleşme artıyor. Diğer taraftan turizm hareketliliği yükseliyor. Gelirlerimiz artıyor ancak turizminde getirdiği üretimin artışına yönelik bir baskı var. Tüm bunları göz önüne aldığımızda üretim planlamasına geçme zaruriyetimizi ertelemeyeceğimizi gördük. Gıda talebine dayalı üretim artışının yüzde 70 olması gerekiyor. Suda ise yüzde 15 havzaya ihtiyaç var” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin içme suyu oranının şuanda 112 milyar metreküp olduğunu açıklayan Gizligider, “Şuan nüfusumuz 85 milyon. Şuanda kullanılabilir içme suyu oranımız şuanda 112 milyar metreküp. Buna fiziksel olarak kullanmadığımız alanlarda mevcut. 2030 yılında nüfusumuzun 93 milyona ulaşması bekleniyor. Ve o zamana kadar tedbirlerimizi almazsak içme suyu oranımızın 91 milyar metreküpe düşmesi söz konusu. Tedbir almazsak nüfus yüzde 10 artarken su kaynaklarımız yüzde 20 düşecek. Şuanda ülkemizde kişi başı su tüketimi bin 313 metreküp su tüketiyor. Eğer bin metreküpün altına düşerse biz o zaman su fakiri ülke oluruz. Eğer bin 700 metreküp üzerine çıkarsa su zengini oluruz. Gidişat su fakiri ülkesi olacağımızı gösteriyor. O yüzden tedbir almak zorundayız. Kuraklık haritasına baktığımızda son yıllarda haritadaki kırmızı oranı çok arttı. İç açıcı görünmüyor. Dünya’nın da şuanda gündemi iklim değişikliği , sıcaklıklar, buna bağlı üretim deseninin değişmesi. Bugünün kaynaklarıyla yarını planlamamız gerekiyor. Yarının kaynaklarını bugünden harcamamamız gerekiyor” şeklinde konuştu. İl Tarım ve Orman Müdürü Hayrullah Göktekin ise Çorum’un toplam arazi varlığının 551 bin 284 hektar olduğunu ve tarımsal arazi büyüklüğü bakımından 81 il arasında 10’cu sırada yer aldığını belirterek, bu alanın 110 bin hektarında sulu tarım, 441 bin hektarında ise kuru tarım yapıldığını söyledi. Arazi varlığının 414 bin hektar alanında tahıllar ve diğer bitkisel ürünler, 14 bin hektar alanında sebze üretimi ve 9 bin hektar alanında meyve üretimi yapıldığını anlatan Göktekin, “Hayvan varlığı bakımından ise 209 bin adet büyükbaş hayvan sayısı ile 28’ci ve 268 bin adet küçükbaş sayısı ile 54’cü sırada yer almaktayız” diye konuştu. Tarımsal üretim planlaması, tarım sektörünün hem ekonomik hem de çevresel sürdürülebilirliğini sağlama noktasında kritik rol oynadığını vurgulayan Göktekin, şunları kaydetti: “Tarım gibi stratejik bir sektörde başarılı olmak rastgele bir üretimden ziyade iyi düşünülmüş, sürdürülebilir ve bilinçli bir üretim planlamasıyla mümkün olacaktır. Bu planlama sayesinde sadece toprak ve su gibi sınırlı kaynaklarımızı verimli bir şekilde kullanmakla kalmayacak, aynı zamanda iklim değişikliği gibi küresel sorunlarla da mücadele edebilir hale geleceğiz. Unutmamalıyız ki doğru planlanmış bir tarım faaliyeti, hem çevreyi korur hem de ülkemizin ekonomik kalkınmasına ciddi bir katkı sağlar. İlimizin mevcut tarım potansiyeli ve üretim planlanması kayıtlılık, kalite, verimlilik ve sürdürülebilirlik kriterleri göz önünde bulundurularak 2025-2027 Bitkisel Üretim Planı kapsamına alınan ve 13 ana üründen; 7 ana ürün ve 6 çeşit yem bitkisi belirlenmiştir. Planlamaya esas ürünlerimiz buğday, arpa, ayçiçeği, nohut, soğan, mercimek, patates ile yem bitkileri grubu ürünleridir. İl hayvansal üretim planı ise kırmızı et, beyaz et, süt ve yumurta üretimi başlıkları altında değerlendirilmiş, 2024-2026 yıllarını kapsayan bir üretim planlaması oluşturulmuş; asgari ve azami üretim miktarları belirlenmiştir. Su ürünleri üretim planı ise ilimizde bulunan 20-25 adet irili ufaklı baraj, göl ve göletler arasında değerlendirilerek hazırlanmış, avcılığı ve yetiştiriciliği gerçekleştirilecek iç su ürünleri ve üretim miktarları belirlenmiştir. Doğal kaynaklarımızı koruyarak gelecek nesillere de sağlıklı ve verimli bir tarım alanı bırakmak hepimizin sorumluluğundadır. Tarımsal üretim planlaması sadece bugünün değil; geleceğin tarımını da şekillendiren bir adımdır”