Grip virüslerin neden olduğu, en önemli enfeksiyon hastalıklarından bir tanesi. Özellikle de 65 yaş üzerinde, kronik hastalığı olanlarda ölümcül seyredebiliyor. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği’nce (KLİMİK) bu yıl 18'incisi gerçekleştirilen kongrede ele alına nen önemli başlıklardan biri de grip.
KLİMİK Derneği Başkanı Prof. Dr. Önder Ergönül, gribin artık antibiyotik direnci nedeniyle daha uzun sürdüğünü kaydederek, Grip başlıyor sonra üzerine zatürre, bronşit gibi bakterili enfeksiyonlar ekleniyor, o çerçevede önemli bir sorun. Bir kısım insan da hastalıkların uzun sürmesinin nedeni antibiyotik direnci , direnç gelişmesi sonucunda antibiyotikler etki etmiyor. Bunun sonucunda da hastalığın ciddiye varması ve ölümlerle sonuçlanması bizim hala önemli bir sorunumuzdur" dedi.
Prof. Dr. Ergönül, belli bir yaşın üstünde olanlarda bu tablonun ölümcül olduğunu vurgulayarak, "Zatürre ve bronşit açısından daha riskli gruplar özellikle 60 ve üzeri. Hele hele 80’i geçtikten sonra gerçekten bir çok hastalık ciddi seyredebiliyor. Türkiye’de grip Kasım, Şubat sonu, Mart gibi tepe noktasına ulaşıyor" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Ergönül, özellikle nöroloji,kalp,böbrek gibi kronik hastalığı olan 65 yaş üzerindeki kişilerin mutlaka aşı yaptırması gerektiğini ifade ederek, "Bu sayede ya grip olmazlar veya gribi daha hafif geçirebilirler.Türkiye henüz erişkinlerin aşılana bileceğine tam inanmış değil, grip olsun başka hastalıklar olsun Türkiye’de o kültür henüz tam gelişmedi, yetişkinlerinde çocuklar gibi aşılanmaları gerektiği tam yerleşmedi. Gripte bu durum daha da beter, bir takım uzmanların ters yönde konuşmaları beyanat vermeleri, sorumsuzca davranması buna yol açıyor. Türkiye’de grip aşısı yaptırma oranı yüzde 3’ün altında. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 50’nin üstünde" diye konuştu
Prof. Dr. Ergönül, aşı yaptırma oranının daha fazla olması halinde buna bağlı hastalıkların seyrinin de daha az olacağını kaydederek, Eğer bu yüzde fazla olsaydı, grip ve ona bağlı ciddi hastalık seyirleri daha az olurdu, insanlar hastaneleri dolduruyorlar mevsim boyunca ve bir sonraki mevsimde bunu unutuyorlar o yaşadıklarını hatırlamıyorlar.Eğer aşılanma olsaydı hastanelerde yatan hastalarda ciddi azalma olurdu, yarı yarıya daha az olurdu" ifadelerini kullandı.
"Antibiyotik direncinden her yıl binlerce kişi ölüyor"
KLİMİK Derneği Genel Sekreteri,Doç. Dr. Süda Tekin,anti mikrobiyallere, özellikle de antibiyotiklere dirençli infeksiyon hastalıklarının önemli bir sağlık sorununa dönüştüğünü ve toplum sağlığını tehdit eder hale geldiğini vurgulayarak, "Amerika Birleşik Devletlerinde her yıl en az 2 milyon kişide anti mikrobiyal ilaçlara dirençli infeksiyon hastalığı geliştiği ve bunların en az 23 bin kişisinin kaybedildiği bildirilmektedir. Avrupa’da ise her yıl 400.000 kişide ant imikrobiyallere dirençli mikroorganizmalar ile infeksiyon geliştiği ve bunların 25 binin ininin kaybedildiği bildirilmektedir. Avrupa’da çok ilaca dirençli mikroorganizmaların neden olduğu infeksiyonların yıllık maliyeti 1.5 milyar Euro’yu bulmaktadır.Türkiye’de anti mikrobiyal ilaçlara dirençli infeksiyon hastalıkları sayısı ve buna bağlı ölümlere ilişkin kesin rakamları belirtmek mümkün olmamakla birlikte her yıl ortalama 130 milyon reçete yazılmakta ve her üç reçeteden bir tanesinde antibiyotikler yer almaktadır. Yıllık kişi başına ortalama 26 kutu ilacın tüketildiği ülkemizde bunların yaklaşık 9 kutusunu antibiyotikler oluşturmaktadır. Türkiye’de Avrupa ülkelerine göre antibiyotik kullanımı 2-3 kat daha fazla" dedi.
"Yoğun bakımlarda ölümler oluyor"
Doç. Dr. Tekin, hastanede başka nedenlerle uzun süre yatmakta olan, kanser tedavisi, şeker hastalığının komplikasyonları ve yoğun bakım ünitelerinde yatırılarak tedavi gören durumu ciddi hastalarda dirençli bakterilere bağlı ölümler görüldüğüne dikkat çekerek, "Küreselleşmenin sonucu olarak dünyanın bir bölgesinde saptanan dirençli bakteriler, hızla diğer ülkelere yayılmaktadır. Yakın bir gelecekte birçok infeksiyon hastalığı tedavi edilemez duruma gelecek, basit bir infeksiyon hastalığı bile ölümcül hale dönüşebilecektir. Eski karanlık günlere dönülecek, ameliyatlar, organ nakilleri, kanser kemoterapileri bile riskli hale dönüşecektir.Yeni antibiyotik araştırmaları söz konusu olduğunda da durum pek iç açıcı değil" şeklinde konuştu.
Doç. Dr. SüdaTekin, antibiyotiklerin reçete ile satılması ve beta testi uygulamasının olumlu gelişmeler olduğunu kaydederek, "Bütün hükümetler, bütün ülkeler, ciddi bir alarm vermiş durumda dünya sağlık örgütü dahil, gelecek en önemli sağlık sorunu olarak ifade ediliyor.Antibiyotiklerin reçetesiz alınması zorunluluğu Sağlık Bakanlığınca düzenlenmiştir. Bu çok olumlu bir adımdır.Antibiyotik direncinin önüne geçmek için, yapılacak en önemli şey, zaruri olanlar dışında antibiyotik kullanımına son vermek.Dünya Sağlık Örgütü, hayvancılıkta da infeksiyon riskine karşı hemen antibiyotiğe başvurulmaması, aşı, hijyen ve biyo güvenlik gibi alternatiflerin geliştirilmesi tavsiyesinde bulunuyor. Büyük ilaç şirketleri kanser ve kalp hastalıkları gibi daha kârlı alanlara yatırım yaptığı için ‘antibiyotik musluğu’ bir süredir kurumakla yüz yüze. Antibiyotik tedavisi 1000 dolara mal oluyorsa kanser kemoterapision binlerce dolar tutuyor, ya da kolesterol düşürücü ilaçları uzun süre kullanmak gerekiyor. Dolayısıyla elimizdekileri uygun ve akılcı kullanarak kendi sonumuzu hazırlamamız gerekmektedir" dedi.
"Antibiyotik yazmadığı için şiddete maruz kalan meslektaşlarımız var"
Doç. Dr. SüdaTekin , antibiyotik yazmadığı gerekçesiyle şikayet edilen, hakarete uğrayan, hatta darp edilen ve ciddi fiziksel şiddete uğrayan meslektaşlar olduğunu ifade etti. Tekin, Elbette bu konuda halkın bilgilendirilmesi, sağlık hizmetinin sağlık çalışanları tarafından sunulmasının desteklenmesi ve sağlık otoritelerinin de eczaneleri ciddi denetlemeleri gerekmektedir" dedi.
Kongre Başkanı Prof. Dr. Çağrı Büke ise, KLİMİK Kongresinde, enfeksiyon hastalıkları ve mikrobiyoloji alanlarını ilgilendiren tüm hastalıklar, güncel tanı yöntemleri ve bunların yönetimiyle ilgili pek çok hastalığın tartışılacağını belirterek, "Toplumdan kazanılmış, sağlık hizmeti ilişkili infeksiyonlar, dirençli bakteriler, hastanelerin temizliği, viral hepatitler, güncel tedavi ve korunma yolları, çağımızın vebası olarak nitelendirilen HIV/AİDS, eskide kaldığı düşünülen ancak kendini unutturmayan sıtma, tüberküloz gibi pek çok hastalık tartışılacak. Yine göçmenlik ve sağlık alanında getirileri sağlık bakanlığı otoritelerince tartışılacaktır.Kongremize kendi alanında uzman, hoca ve yayınlarıyla bilime katkı sunan pek çok bilim insanı katıldı" diye konuştu.