POLİTİKA - 30 Temmuz 2016 Cumartesi 08:04

Erdoğan: 'Türkiye'de oynanan oyunu bozduk, şimdi sıra orada'

A
A
A
Erdoğan: 'Türkiye'de oynanan oyunu bozduk, şimdi sıra orada'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemizde oynanan oyunu bir kez daha bozduk. Bundan sonra inşallah Suriye’deki oyunu da bozacağız, Irak’ta oynanan oyunu da bozacağız, Libya’da oynanan oyunu da bozacağız. Orta Doğu’da, Kuzey Afrika’da, dünyanın her yerinde mazlumların ve mağdurların tek bir gözyaşı kaybetmemesi adına oynanan oyunları bozacağız" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bulunan Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi açılışı ile Şehitleri Anma Programı’nda, 15 Temmuz şehitlerinin yakınları, gaziler ve ailelerinin yanı sıra vatandaşlarla bir araya geldi. Programa TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, Bakanlar Kurulu üyeleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile kuvvet komutanları, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, milletvekilleri ve çok sayıda davetli katıldı.

Türkiye’nin FETÖ ile mücadele sürecinde, tehdit oluşturan diğer terör örgütleriyle de mücadele etmekten kaçınmayacağının altını çizen Erdoğan, “Darbecilerden, onların iç ve dış destekçilerinden hesap sorarken intikam değil, adalet peşinde olacağız. FETÖ, PKK, DAİŞ, DHKP-C, ülkemizin ve milletimizin bekası için tehdit oluşturan tüm terör örgütlerinin başını ezmekte en küçük bir tereddüt göstermeyeceğiz. Düşman tek değil, düşman çok. ‘Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın’ diyor üstat. Onun için Türk Silahlı Kuvvetlerimizde bu malum yapının dışında vatanına, milletine sahip çıkan kardeşlerimle, emniyet teşkilatımızda o takımın dışındaki polislerimizle, tüm korucularımızla birlikte bu bölücü terör örgütlerine karşı Türkiye’nin dört bir yanında mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu ülkenin huzuruna, bu milletin refahına kastetmeye kimsenin hakkı yok. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız” diye konuştu.

“Darbe girişimi sürecinde dahi hukuktan tek bir taviz vermedik”

Türkiye’nin darbe girişimi sürecinde dahi hukuk sınırlarından dışarı çıkmadığını ve atılan her adımın kanunlara uygun olduğunu aktaran Erdoğan, “Türkiye bir hukuk devleti. Dikkat ederseniz darbe girişimi sürecinde dahi hukuktan tek bir taviz vermedik. Attığımız her adım, aldığımız her karar, hayata geçirdiğimiz her uygulama anayasaya, kanunlara uygundur. Meclisimizde, Milli Güvenlik Kurulumuzda, Bakanlar Kurulumuzda, Bakanlıklarımızda, tüm kurumlarımızda çalışmalarımızı hukuk sınırları içinde yürütüyoruz. Yaşanan olağanüstü dönemde yapılan eksikler, hatalar olursa, onlar için de hukuk yolu açıktır, açık kalmaya devam edecektir. Ama adaleti tesis etmek de boynumuzun borcudur. Ne diyor herkes? ‘İdam, idam, idam’ burası demokratik bir parlamenter sistemle yönetilen bir demokratik hukuk devletidir. Öyleyse burada hükümetin yapacağı bir şey var. Bu talebi alıp parlamentoya taşır ve parlamento bunu tartışır, bu yolda verilen karara da herkes uyar. Az önce yaralı kardeşim meseleyi açıkladı. Dedi ki; ‘Eğer bu konuda hükümetimiz sıkıntıya düşmeyecekse parlamento idamın dışında verilecek en ağır ceza neyse onun kararını alsın’ Orada problem yok. Diğeri de milletimizin talebidir. Bu talep de parlamentoya gelir ve parlamento bunu müzakere eder, ona göre de adımını atar. Kimse de ‘niye bu adımı attın’ deme hakkına sahip değildir. Bugün dünyanın büyük çoğunluğunda bu var mı, var. Türkiye’de de bu müzakere edilir, tartışılır ve adımı ona göre atılır. Mevlana hazretlerinin ifadesiyle ‘Bir şeyi yerli yerine koymak, bir şeyi olamaması gereken yere koymak’ adaleti böyle tanımlıyor. Bütün bunlar zulümden de ağırdır, bundan kaçınacağız. Olması gereken yere koyarak adaleti, olmaması gereken yerden de kaçınarak zulümden kaçınacağız. Milletimizin 15 Temmuz gecesi sergilediği birliğe, beraberliğe, dayanışmaya, kardeşliğe uygun şekilde hedeflerimiz sürekli büyüterek, adımlarımızı sıklaştırarak yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

“15 Temmuz gecesi dünyanın farklı yerlerinde yüz binlerce insanın kalbi bizim için atıyordu”

Yaptığı konuşmada, “Ülkemizde oynanan oyunu bir kez daha bozduk. Bundan sonra inşallah Suriye’deki oyunu da bozacağız, Irak’ta oynanan oyunu da bozacağız, Libya’da oynanan oyunu da bozacağız” diyenErdoğan, şunları söyledi:

“Sadece Fetullahçı Terör Örgütüyle değil, diğer terör örgütleriyle ve onların arkalarındaki güçlerle mücadelemizi daha güçlü, daha etkin bir şekilde sürdüreceğiz. Ülkemizde oynanan oyunu bir kez daha bozduk. Bundan sonra inşallah Suriye’deki oyunu da bozacağız, Irak’ta oynanan oyunu da bozacağız, Libya’da oynanan oyunu da bozacağız. Orta Doğu’da, Kuzey Afrika’da, dünyanın her yerinde mazlumların ve mağdurların tek bir gözyaşı kaybetmemesi adına oynanan oyunları bozacağız. Bunların hiçbiri ülkemizde yaşananlardan bağımsız değildir. Hepsi aynı senaryonun farklı sahnelerinden ibarettir. 15 Temmuz gecesi sadece Ankara’da, İstanbul’da değil, dünyanın farklı yerlerinde pek çok şehirde yüz binlerce insanın kalbi bizim için atıyordu. Elleri bizim için semaya kalkıyordu. Bu millet dünyada farklı bir yere oturdu. Bu insanlar Türkiye’deki mücadelenin 79 milyonla birlikte kendi istiklal ve istikbal mücadelesi olduğunu biliyordu. Ülkemize husumet besleyenler, teröristlerini üzerimize salanlar kendilerini dev aynasında görebilirler. Ama bu milletin arkasında çok daha büyük güç, çok daha büyük bir destek var. O da mazlumların duasıdır.”

“Siper ettiniz ve bu hayasızca akın durdu”

Erdoğan, İstiklal Marşı’nın üçüncü, dördüncü ve beşinci dörtlüklerini okuduğu konuşmasında, “Akif çok güzel ifade ediyor: ‘Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım. Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım. Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma nasıl böyle bir imanı boğar. Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar. Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın.’ Siper ettiniz ve bu hayasızca akın durdu. ‘Doğacaktır Sana vaat ettiği günler Hakk’ın. Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.” İşte bunu yazdınız, aynen İstiklal Marşı’nda olduğu gibi. Biz Hakk’ın vaat ettiği günlerin yakın olduğuna inanıyoruz” diye konuştu.


“Türkiye’deki demokrasiden, milletimizin hayat hakkından endişe duymayan hiçbir ülke lideri bizim dostumuz değildir”

Erdoğan darbe girişimine sessiz kalan batılı ülkeleri, “15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında dünyada aslında zaten bildiğimiz ama bu derece açık olarak ifade edilebileceğine ihtimal vermediğimiz pek çok tavra şahit olduk. Dostlarımızın samimi desteğini bir kenara koyarak söylüyorum. Pek çok devletin, pek çok devlet yetkilisinin ülkemizdeki darbe girişimine karşı tavrı demokrasi adına bir utanç belgesidir. Vatandaşlarımızın, asker elbisesi girmiş teröristlerin tanklarının altında ezilmesi, silahlarıyla vurulması, helikopterleriyle taranması, uçaklarıyla bombalanması maalesef bunların dikkatini çekmedi. Buna karşılık darbecilerle çok yakından alakadar oldular. Darbe girişimine karşı aldığımız Olağan Üstü Hal kararı, onları birden çok endişelendirdi. Benzer şeyler Amerika’da yok mu, Fransa’da, Almanya’da yok mu? Birçok yerde var. Ama hiçbirisinde bizim gibi yaşanan bir darbe girişimi yok. Alçakça katledilen 237 vatandaşımıza baş sağlığı, yaralanan 2 bin 191 insanımıza şifa dilemeyenler darbecilerin kötü muamele görme ihtimali karşısında adeta teyakkuza geçmiştir. Darbecilerin akıbetlerinden endişe ettikleri kadar Türkiye’deki demokrasiden, milletimizin hayat hakkından, geleceğinden endişe duymayan hiçbir ülke lideri bizim dostumuz değildir. Bunu böyle bilsinler. Bu ülkelerle diplomatik ilişkilerimiz mutlaka devam edecektir. Ama onların kalbimizdeki yeri asla yoktur ve farklıdır” ifadeleriyle suçladı.

Erdoğan: 'Türkiye'de oynanan oyunu bozduk, şimdi sıra orada'

“Zerre kadar demokrasi inançları varsa, gelsinler burayı görsünler”
15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunan FETÖ mensuplarına, Ankara Savaşı sırasında Timur’un ordusunun tarafına geçen askerler benzetmesi yapan Erdoğan, “Bugün bir komutanımız ‘Akıncı meydanını mürtet olarak çevirelim’ dedi. Biz zaten aramızda müzakereye başladık. Orası mürtet. Yani kendi milletine, kendi ordusuna ihanet edip yani irtidat edenlerin, Timur’un yanına geçenler sebebiyle oraya mürtet adı konulmuş. Dönekler, işte şimdi de dönekler. Hatırlamamız lazım. O meşhur günden beri uluslararası medyayı takip edenler Türkiye’nin terör, darbe ve işgal girişimleri karşısındaki sağlam duruşunu hazmedemeyenlerin hezeyanlarına, ikiyüzlülüklerine ilişkin sayısız örnek göreceklerdir. İsterdim ki demokrasiden, demokratik parlamenter sistemden bahsedenler önce gelsinler de bizim parlamento binamızı bir görsünler. Zerre kadar demokrasi inançları varsa, gelsinler burayı görsünler. Ama gelmediler. Bunların içinde darbe girişiminde bulunanları önce niçin şahsımı öldürmedikleri için eleştirecek, onlara akıldanelik yapacak kadar niyetlerini açık edenler var. Açık açık söylediler. ‘Yanlış yaptınız, önce Erdoğan’ı öldürmeliydiniz’ dediler. Bu kadar ileri gidenler de oldu. Bizim dediğimiz zaten o değil ki. Biz kefenimizi giyerek yola çıktık zaten. Az önce de ‘Şehitlerimizi kıskanıyorum’ dedim. Çünkü o makam herkese nasip olmaz. Özellikle batılı ülke liderlerinin yaşadıklarımız için üzüntülerini ifade etmekten ziyade, bundan sonraki süreç için endişelerini ifade etmeleri gerçekten ibret verici. Türkiye’nin yaşadığı tehlikeyle mukayese edilemeyecek tehditler karşısında olağan üstü önlemler alarak tam destek verenler darbe girişimine rağmen ülkemizi eleştirerek samimiyetsizliklerini ortaya koyuyorlar. İşte Avusturya, işte Almanya, oralarda miting, yürüyüş yapmak isteyen bizim vatandaşlarımız, ama onların da vatandaşı, çifte vatandaşlara müsaade etmiyorlar. Evlerde Türk bayrağı asmalarını yasaklayacak kadar. Bunlar bu şekilde demokratlar. Karşılaştığımız bu tablo karşısında şaşırdık mı? Hayır. Peki, üzüldük mü? Evet. Her şeye rağmen birazcık hakkaniyet, birazcık empati beklemekten kendimizi alıkoyamıyoruz. 15 Temmuz’da gördük ki kimseden ne hakkaniyet, ne yardım, ne destek, ne anlayış bekleyemeyiz. 3 milyon mülteci ülkemizde var. Bunun için dünyadan bize gelen bir destek var mı? Yok. Sadece konuşuyorlar, sadece söz yapıyorlar. Ama biz şu anda STK’lar ve milli bütçemizden yaptığımız yatırımlarla neredeyse 20 milyar doları aştık. Biz, dünya elini uzatacak diye bu adımları atmadık. Dedik ki; ‘Bizim medeniyetimizde Ensar’lık farklı bir şey’ Biz Ensarız ve Muhacir’lere elimizi açtık, göğsümüzü açtık ve onları ülkemizde ağırlıyoruz. Ne yapacaksak kendimiz yapacağız. Bunun için uzun süredir yerli ve milli vurgusu yapıyoruz. Bunun için ‘Kendi göbeğimizi kendimiz kesmemiz lazım’ diyorum. Sanayide, ticarette, ihracatta, savunma sanayinde, yüksek sanayide, tarımda, hayvancılıkta velhasıl her alanda dışarıya bağlı olan değil, dışarıya veren durumuna gelmek mecburiyetindeyiz” değerlendirmelerinde bulundu.

“Toplu iğneyi dahi üretemeyen bir Türkiye’den buralara geldik”
Türkiye’ye yönelik saldırıların, Türkiye’nin güçlenmesinden endişe duyan kimseler tarafından gerçekleştirildiğinin altını çizen Erdoğan, “Son bir yıldır bölücü terör örgütüyle yürüttüğümüz mücadelede bu gerçeğin sayısız örneğine şahit olduk. Şayet ekonomide, savunma sanayinde belli bir duruma gelmemiş olsaydık ne terör örgütünün eylemlerinin, ne de bu darbe girişiminin altından kalkabilirdik. Ülkemize yönelik saldırıların böylesine pervasız hale gelmesi büyüyen, güçlenen, kendi kendine yeten Türkiye’den duyulan rahatsızlıktan kaynaklanıyor. Türkiye dünkü her şeyiyle dışa bağımlı Türkiye olsaydı, mücadeleyi daha başlamadan kaybetmiştik. Toplu iğneyi dahi üretemeyen bir Türkiye’den buralara geldik. Şu anda ideal bir seviyede olmayabiliriz. Ama en azından kritik dönemlerde kendi ayaklarımızın üzerinde durabilecek güce sahibiz. Her fırsatta 2023 diyoruz. Bu hedefe ulaşacağız. O seviyeyi ülkemizin geleceği için yeni bir dönemin başlangıcı olarak görüyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi tuzakları kurarlarsa kursunlar, hangi oyunları oynarlarsa oynasınlar Allah’ın izni ve yardımıyla 2023 hedeflerimize ulaşacağız” dedi.
Erdoğan konuşmasını Arif Nihat Asya’nın 'Dua' şiiri ile sonlandırdı.

Caner Ünver
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Siber Güvenlik Kanun Teklifi Komisyonda TBMM Milli Savunma Komisyonu, 21 maddelik ’Siber Güvenlik Kanun Teklifi’ni görüşmek üzere toplandı. Toplantıda konuşan Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, “Siberle alakalı bütün ülkeler kendilerini koruma ve kollamak için, kendi güvenliklerini sağlamak için önemli çalışmalar yaptılar, yapıyorlar. Bizim de bu konuda çok ciddi çalışmalarımız, çok önemli yatırımlarımız var, gelişmeler var. Almakta olduğumuz tedbirler var. Şu ana kadar da çok şükür bütün kurumlarımız, birimlerimiz çok başarılı bir şekilde kendilerine verilen görevleri yaptılar, yapmaya devam ediyorlar” dedi. CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül ise, kanun teklifinin anayasaya uygunluğunun kendileri için önemli olduğunu belirterek, “Türkiye Büyük Millet Meclisi açısından şunu sormak istiyorum; anayasaya uygunluk konusunda düzenleyici ve etki analizi konusunda Kanunlar ve Kararlar Başkanlığında bir etki analizi yapıldı mı? Bu konuda gerekli notlar komisyonumuza iletildi mi? Birinci sorum bu olacak. İkinci nokta ise; iç tüzüğün 38. maddesi gereği kanun teklifinin anayasaya uygunluğu konusunda mutlaka tartışılması gerektiğini düşünüyoruz. Hukuk devleti açısından önemli olan husus, hukuki belirlilik ve ölçülülüktür. Bu anayasamızın 2’nci maddesi, 6’ncı, 7’nci, 11’inci maddesi ve 26, 27’nci maddeleri çerçevesinde basın özgürlüğü, temel hak ve özgürlüklerin korunması, belirlilik, hukuk devleti açısından önemli bir noktadır. Gelen kanun teklifinin bu çerçevede anayasaya uygunluğunun oluşması gerekiyor” diye konuştu. Bülbül şöyle devam etti: “Başkanın yazılı emriyle arama, el koyma işlemi yapılabilmesi çok sakıncalı. Siber Güvenlik Başkanının yargı organının yerine geçerek arama ve el koyma kararı vermesi, şu andaki anayasamıza, Türk Ceza Kanunu’na ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı bir yetki oluyor. Burada ’gecikmesinde sakınca bulunan hâller’ ibaresi keyfi tutumlara yol açabilecek, muğlak, belirsiz bir ifade. Bizim kanun yapma tekniğinde bir kanunu ortaya koyduğumuz zaman kanunun muğlak olmaması gerekiyor, hukuki olarak belirli olması gerekiyor, ölçülülük ilkesine uygun olması gerekiyor. Ve karar verecek kişinin keyfî tutumlara neden olabilecek belirsiz bir durumdan yararlanmaması gerekiyor. O nedenle ’gecikmesinde sakınca bulunan hâller’ ibaresi Anayasa’nın 13’üncü maddesine, 2’nci maddesine, 8’inci maddesine, 9’uncu maddesine ve 7’nci maddesine aykırı. ’Başkanın emriyle yapılan işlemler daha sonradan hâkimin onayına sunulacaktır’ deniliyor. Şimdi hâkimin onayına sunulacak hüküm, durumun hukuksuz oluşunu ortadan kaldırmıyor, yani hukuksuz bir durumu da hukuki bir hâle getirmiyor.”
Antalya Başkan Böcek’ten gençlere müjde Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Antalya Gençlik Meclisi toplantısında gençlerle bir araya geldi. Gençlere bir müjde açıklayan Başkan Muhittin Böcek, “Türkiye’de ilk olacak Antalya Yerel Gençlik Politikası Programı’nı başlatıyoruz. Bu yılın sonunda sizlerle çalışarak Antalya Yerel Gençlik Eylem Planı’nı tamamlayacağız” dedi. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin gençlerin fikir ve önerileriyle kent yönetiminde söz sahibi olmasını sağladığı Antalya Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi’nin 2025 yılının ilk toplantısı gerçekleştirildi. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, ilk toplantıda gençleri yalnız bırakmadı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan Gençlik Meclisi’nde Başkan Muhittin Böcek, gençlere seslendi. “Gelecek gençlerle inşa edilecek” “Antalya’nın geleceğini siz gençlerle inşa edeceğiz” diyerek konuşmasına başlayan Başkan Muhittin Böcek, “Bu meclise katılımınız eğitimden çevreye, kültürden spora, sosyal projelerden girişimcilik destelerine kadar kentimize katkı sağlamak adına önemli bir adımdır. Hepinizi yürekten kutluyorum. İçinde vatan ve millet sevgisi taşıyan siz kıymetli evlatlarımızla gurur duyuyorum. Antalya’mızı çocuğuyla, genciyle, kadınıyla emeklisiyle daha yaşanabilir, daha mutlu bir hale getirmek siz gençlerin hayalleri ve katkılarıyla mümkün olacaktır” dedi. “Şehri birlikte yöneteceğiz” Mecliste gençlere yönelik bir müjde açıklayan Başkan Muhittin Böcek, “Türkiye’de ilk olacak bir programı Antalya Yerel Gençlik Politikası Programı’nı başlatıyoruz. Bu yılın sonunda sizlerle çalışarak Antalya Yerel Gençlik Eylem Planı’nı tamamlamış olacağız. Bu program, bu şehri birlikte yöneteceğimizin en güzel örneklerinden biri olacaktır. Her zaman olduğu gibi sizlerin enerjisine, yenilikçi bakış açınıza güveniyor, birlikte çalışmaktan büyük bir heyecan duyuyorum. Bu şehrin gelecekteki yöneticileri, liderleri ve öncüleri olduğunuzu unutmayın” diye konuştu. “Gençlere önemli yatırımlar yaptık” Başkan Böcek, konuşmasında gençleri kaygılandıran ekonomik zorlukların derinleştiği bir dönemden geçtiklerine dikkat çekti. Başkan Böcek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Göreve geldiğimizden bugüne dek gençlerimiz için güzel işler başardık. Gençlik birimi kurduk, gençlik merkezlerini açtık. Barınma sorunu yaşayan gençlerimiz için 6 öğrenci yurdu açtık. Üniversite öğrencilerine yönelik ücretsiz verdiğimiz 5 ton ücretsiz suyu 10 tona çıkardık. Üniversite öğrencilerimize 10 bin TL burs desteği veriyoruz. Mesleki ve kişisel gelişiminiz için ücretsiz kurslar ve eğitimler düzenliyoruz. Genç Antalya Gönüllüleri, İzcilik ve Gençlik Meclisi gibi sizleri güçlendirecek programları başlattık. Yapay zeka ve girişimcilik gibi yeni alanlar için Antalya Girişimcilik Merkezini açtık” diye konuştu. Seçimler yapıldı Daha sonra ise Antalya Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi’nin 2025 yılı dönemi için başkanlık seçimi gerçekleştirildi. 112 gencin yer aldığı 2025 dönemi Gençlik Meclisi Başkanlığı’na Mine Nur Demirkıran seçildi.
Bartın Bartın’daki şarj kavgasının güvenlik kamera görüntüleri ortaya çıktı Bartın’da telefon şarjı nedeniyle çıkan kavganın güvenlik kamera görüntüleri ortaya çıktı. Olayı anlamaya çalıştığını söyleyen Coşkun Güngörür, ne olduğunu anlamadan yere yatırılıp ters kelepçe takıldığını kaydetti. Bartın’a bağlı Tuna Mahallesi Hendekyanı Caddesindeki bir büfenin önünde telefon şarj etme meselesi yüzünden kavga çıkmış, polis müdahalesi ile 2 taraftan da 4 kişi etkisiz hale getirilerek polis merkezine götürülmüştü. Polisin tarafları etkisiz hale aldığı anlar, cep telefonu kameraları ile görüntülenmişti. Yaşanan kavganın güvenlik kamera görüntüleri de ortaya çıktı. Görüntülerde kavganın ilk başladığı anlarda 3 gencin büfe önüne gelerek, işletme çalışanına saldırarak, darp etmesi anları da yer aldı. Yaşanan olay da ters kelepçelenerek etkisiz hale getirilen Coşkun Güngörür, kendisinin olaya anlamaya çalışırken ters kelepçelendiğini söyledi. Yaşananları anlatan Güngörür, "yaşadığımız talihsiz olayın başlangıcında 3-4 şahıs geliyor. Ben izinliydim. Çocuklar zorla tehditle bir şeyler yapmak istiyor. Oğlumda dışarı çıkarıyor, ben de evdeyim. Komşudan telefon gelimce koşa koşa geldik. Kim olduğunu görmek istediğimde ne olduğunu anlamadan ortalık karıştı. Polislere derdimi anlatmaya fırsat kalmadı. Derdimizi polise anlatamadık. Biber gazı sıkıldı. Ters kelepçelenip yere yatırıldım. Ailecek hak etmediğimiz bir muameleye maruz kaldık. Görüntüler de zaten vardı yaşananlar. Ben zorluk çıkartmadım, ben esnafım. Üzerimde kesici bir şey, alet yok. Yaşadığım rezillik, gören herkesi de şok etti. Polisten de şikayetçi olduk. Ben zaten soyulmuşum, çocuklarım darp edilmiş. Anlayamadığımız bir durumdu" diye konuştu. Polisteki işlemlerin ardından taraflar serbest bırakılırken, Güngörür’ün şikayeti üzerine ise polisin başladığı adli işlemlere jandarmanın devam ettiği öğrenildi.