GÜNDEM - 16 Ocak 2009 Cuma 10:43

Erdoğan: İsrail'in pervasızlığı diğer ülkelerin umursamazlığı

A
A
A
Erdoğan: İsrail'in pervasızlığı diğer ülkelerin umursamazlığı

Başbakan Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde belediye başkan adaylarının açıklanacağı toplantıda konuştu. Başbakan konuşmasının ilk bölümünü İsrail'in Gazze saldırılarına ayırdı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları karşısında Tevrat'tan alıntı yaparak, İbranice seslendi. Erdoğan, "Tevrat'taki 10 emirden altıncısı 'öldürmeyeceksin' yani 'lo teer tsakh'. İngilizcesi de 'You shall not kill'. Tevrat da, İncil de, Kuran-ı Kerim de insan hayatına kastetmeyi en büyük günah kabul eder" diyerek İsrail'i saldırıları bir an önce durdurmaya çağırdı. Erdoğan, İslam dünyasını da sert bir dille uyararak, "Bölük pörçük İslam dünyasında bir bütünlük yok. Arap Ligi bölünmüş durumda. Bölge ülkeleri arasındaki ayrışmalar Filistinli kardeşlerimizin acılarını daha da arttırıyor" dedi.

Erdoğan, BM Genel Sekreteri'nin bölge ziyareti sırasında BM binasının vurulmasına da tepki göstererek, "BM Güvenlik Konseyi son bir karar aldı. Bu karar bağlayıcı olmasına rağmen BM hala bu noktada seyrediyor. Niye? Bade harab-ül Basra olana kadar bu sessizlik devam ediyor. BM Genel Sekreteri İsrail'deyken Gazze'deki BM binası vuruluyor, bu açıkça dünyaya meydan okumadır, dünya ile dalga geçmektir" dedi.  

AK Parti Genel Merkezi'nde partisinin bazı belediye başkan adaylarını açıklayan Başbakan Erdoğan, İsrail'in Gazze saldırısı karşısındaki tepkisini bugün de sürdürdü.  

FİLİSTİNLİ YARALININ 'ŞEHADETE KADAR GİDERİM' SÖZÜ DUYGULANDIRDI...  

İsrail'in Gazze operasyonu 3. haftaya girdiğini, dün itibariyle hayatını kaybedenlerin sayısının bini aştığını, yaralı sayısının da 4 bine ulaştığını belirten Başbakan Erdoğan, 10 kişilik Gazzeli yaralı grubunu ve refakatçileri hava ambulansıyla Türkiye'ye getirdiklerini, daha fazlasını istediklerini ancak şu ana kadar alamadıklarını bildirdi. Salı günü Filistinli yaralıları hastanede ziyaret ettiğini belirten Erdoğan, "Gördüğüm manzarayı ifade etmekten, gönlümün derinliklerinde hissettiklerimi dile getirmekte zorlanıyorum. Duygu ve düşüncelerimi anlatmakta gerçekten kelimeler kifayetsiz kalıyor. Şüphesizki 10 yaralının içinde vücudu tamamen felç haline gelen var, ayakları kopan var, o fosforlu bombalar altında yanan Filistinli kardeşlerim var. Hele hele yeni evli bir genç kızımız var ki, 1 aylık yavrusunu kaybetti. Yanında ailesi var, aileden 9 kişi şehit olmuş. Fakat o hala rağmen annenin şu ifadeleri çok önemliydi. Anne şunu söylüyordu. 'Hiçbir yerden gıda yardımı gelmese de, hiçbir şey gelmese de ağaç yapraklarıyla beslenir ve sonuna kadar, şehadete kadar bu mücadelemizi sürdürürüz' diyordu" diye konuştu.  

TEVRAT'TAN SESLENDİ...  

İsrail'in askeri tesisleri, silahlı grupların karargahlarını vurmadığına dikkat çeken Erdoğan, "Çünkü Hamas'ta böyle şey ne gezer? Nerede olacak böyle birşey?" dedi. İsrail'in sivil yerleşim yerlerini, hastaneleri, camileri, okulları vurduğunu dile getiren Erdoğan, Filistin Kızılayı'nın hastanesinin, BM Mülteciler Sığınma Binası'nın, medya mensuplarının bulunduğu binanın vurulduğunu söyledi. "Bu saldırılar neyle izah edilebilir, bu vahşet hangi gerekçeyle meşrulaştırılabilir?" diyen Erdoğan, gencecik insanların, yaşlıların, kadınların, çocukların o bombalara maruz kalmasını, bedenlerinin yanıp tutuşmasını kimin neyle açıklayabileceğini ifade etti. Çağdaş dünyanın uzun zamanlardan süzülüp gelen kurallara, geleneklere, değerlere sahip olduğunu belirten Erdoğan, konuşmasında Tevrat'tan bir bölüm okudu. Erdoğan, "Savaşın bir hukuku vardır, operasyon yapmanın da bir hukuku vardır. Bizim öğrendiğimiz, bildiğimiz her semavi din insan hayatını kutsal sayar. İnsan hayatına kastetmeyi en büyük günah kabul eder. Tevrat da, İncil de, Kuran-ı Kerim'de bu böyledir. 10 emirden 6. derki, Tevrat'tan okuyorum şu anda. 'Öldürmeyeceksin'. İngilizce 'You shall no kill', İbranice 'Lo teer tsakh'. BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi de, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi de, insanlık tarihinin tüm hak, hukuk belgeleri de masumiyete, yaşam hakkına veya yaşam hakkına tartışmasız şekilde önem verir. Bu apaçık hükümlere, kurallara rağmen o masum çocukları katletmeyi hangi dine, hangi hukuka, hangi insanlığa, hangi vicdanlığa sığdırabiliyorsunuz? İsrai'lin pervasızlığı bir tarafa dünya kamuoyunun tepkisizliği insanı daha fazla üzüyor. Gözümüzün önünde insanlık değerleri tükeniyor, ölüyor. Bu dram bütün insanlığın gözü önünde yaşanıyor. Bütün insanlık televizyonlarının karşısında her gün, her saat, canlı yayında bu trajedeyi izliyor" diye konuştu.  

'DÜNYA MEDYASI İSRAİL KONTROLÜ ALTINDA'  

Dünya medyasını da sert bir dille eleştiren Erdoğan, televizyonların çok ciddi bir kısmının da görüntü yayınlamadığını ve susturmak istediğini kaydeden Erdoğan, bunları da dünyanın görmediğini söyledi. İsrail'in kontrolü altında bir dünya medyası olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bunlar objektif olarak bu yayınlarını yapabilseler o zaman olay çok farklı boyuta ulaşır. Ama hiç kimsenin sesi çıkmıyor, hiç kimse bu insafsızlığa dur demiyor" diye tepki gösterdi. Birleşmiş Milletler'i olaylar karşısında seyirci kalmakla suçlayan Başbakan Erdoğan, "BM Güvenlik Konseyi son bir karar aldı. Bu karar bağlayıcı olmasına rağmen BM hala bu noktada seyrediyor. Niye? Bade harab-ül Basra olana kadar bu sessizlik devam ediyor" dedi. AB'nin tutumuna da sert bir dille eleştiren Erdoğan, 18-19 Ocak'ta Brüksel'de olacağını ve bu konuları konuşacağını belirterek, AB'nin de seyirci kaldığını söyledi.  

'İSLAM DÜNYASI BÖLÜK PÖRÇÜK'  

Başbakan Erdoğan, İsrail'in Gazze saldırısı karşısında İslam dünyasının tavrını da sert bir dille eleştirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: "İslam dünyasına bakıyorsunuz, bölük pörçük, bir bütünlük yok. BM Genel Sekreteri İsrail'deyken Gazze'deki BM binası vuruluyor, bu açıkça dünyaya meydan okumadır, dünya ile dalga geçmektir. İsrail'e ben bir kez daha seslenmek istiyorum. Daha fazla can kaybı olmadan, daha fazla ocak sönmeden, daha fazla çocuklar ölmeden bu savaşı durdurun. Buradan bütün dünyaya sesleniyorum. Bu vahşete göz yummayın, bu katliama sessiz kalmayın. Çünkü sessiz kalan, susan bu yanlışa, bu ayıba ortak olur. Bizim Türkiye olarak şu andaki önceliğimiz derhal ateşkesin tesis edilmesidir. Bu amaçla operasyon başladığından beri çok yoğun diplomatik trafik sürdürüyoruz. Son olarak Özel Temsilcim başkanlığındaki heyeti bölgeye gönderdim. 11 Ocak Pazar gününden bu yana aralıksız çalışan ve yoğun bir mekik diplomasi yürüten heyetim Kahire, Şam ve Tel Aviv tarafıyla görüşerek, ateşkesin sağlanmasına yönelik bir çözüm önerisi ortaya çıktı. Bu çerçevede tüm taraflarla temaslar gerçekleştiriliyor, devam ediyor. Gün herkesin olup bitenler karşısında ortak bir tavır sergilemesi günüdür. Özellikle bölge ülkelerinin de birlik içinde hareket etmeleri, aralarındaki görüş ayrılıklarını bir tarafa bırakarak Gazze'deki trajediye derhal çözüm bulunabilmesi için gayret göstermeleri, enerjilerini bu yönde kullanmaları en büyük beklentimizdir. Bölge ülkeleri arasındaki ayrışmalar Gazze'deki Filistinli kardeşlerimizin çektikleri acıları daha da arttırıyor. Bu itibarle bölgedeki tüm ülkeleri ve halkları barış için birlikte çalışmaya davet ediyorum. Arap ligi bölünmüş durumda. Bugün 14 Arap ülkesi Doha'da birarada geliyor. BM Genel Sekreteri ve KKTC Cumhurbaşkanı burkada olacağı için Cemil Bey'i oraya gönderdim. Yine Arap Ligi'nin diğer ülkeleri ne yazıkki duyarsız kalıyor. İslam dünyasına bakıyorsunuz, orada da çok büyük ölçüde, büyük katılımla İslam ülkeleri parlamentolararası toplantı İstanbul'da yapıldı. Uluslararası camia da ateşkesin bir an önce tesis edilmesi için elinden gelen gayreti esirgememeli, bu insanlık dramına son verilmesine yardımcı olmalıdır."  

'İSRAİL HALA BM KAPISINDAN NASIL GİRİYOR?'  

Başbakan Erdoğan, dün akşam İspanya Başbakanı ile bir telefon görüşmesi yaptığını belirterek, İspanya Başbakanı'nın kendisine 'Bana ne düşüyorsa, ben de yapacağım ve gerekli çalışmaları yürütüyorum. Çok yoğun bir irtibat halinde olalım, bu diplomatik irtibatımızı farklı ülkelere de yansıtalım' dediğini açıkladı. BM Güvenlik Konseyi'nin ateşkes kararının hala uygulanamamış olmasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Fakat İsrail buna alıştı. İsrail bugüne kadar 100'e yakın BM kararını uygulamamış ülkedir. BM'ye sesleniyorum. BM Güvenlik Konseyi kararlarını bu denli hiçe sayan, yok kabul eden, uygulamayan ülke BM kapısından nasıl giriyor? Bu soruyu ben kendime soruyorum. Bir taraftan BM Güvenlik Konseyi kararı bağlayıcıdır, diyeceksiniz, öbür taraftan bu karara uymayan ülke çıkacak" diye konuştu. Erdoğan, bu noktadaki düşüncelerin BM Genel Sekreteri'ne de aktaracağını söyledi.  

'ÜLKEMDEKİ MUSEVİLERİN GÜVENCESİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ VE HÜKÜMETİDİR'  

Gazze'de yaraların sarılması için uluslararası camianın elbirliğiyle çalışmaya çağıran Erdoğan, Türkiye'nin de istikrar, barış ve huzurun sağlanmasi için elinden gelen gayreti göstereceğini kaydetti. "Bunu yaparken çıkar veya siyasi mülahaza göstermediğimizi, sadece insani ve vicdani duyarlılıkla hareket ettiğimizi, tüm ülkelerden de aynı yaklaşımı beklediğimizi ifade etmek isterim" diyen Başbakan Erdoğan, anti-semitizmin bir insanlık suçu olduğunu kaydetti. Bunu ilk söyleyen liderlerden biri olduğunu, bunu bölgede gür sesle dile getiren bir Başbakan olduğunu belirten Erdoğan, bunu söylerken dünyayı da İslamifobia karşısında duyarlılığa davet ettiğini bildirdi. İslamifobia'yı da büyük tehlike olarak gördüklerinin altını çizen Erdoğan, "Bu topraklar tarihin hiçbir döneminde bu insanlık suçuna iştirak etmemiş, göz yummamış, müsamaha göstermemiştir. Tam tersine Yahudiler kovulduğunda onlara kucak açan aziz ecdadımız olmuştur" dedi. Etnik ayrımcılığı, dinsel ayrımcılığı, mezhep ayrımcılığını asla kabul edemeyeceklerini ifade eden Erdoğan, şu mesajları verdi: "Bu ülkenin, bu bayrağın altında toplanmış herkes bizim birinci sınıf vatandaşımızdır. Hepimiz aynı havayı soluyoruz, aynı gök kubbe altında yaşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliğinde bir ve beraber olarak kader ortaklığı yapıyoruz. Bu toprakların, bu medeniyetin hoşgörü ikliminden hepimiz eşit derecede nasipleniyoruz. Ülkemdeki Musevi vatandaşlarım da insanlığa kasteden her türlü davranış karşısında onurlu bir duruş sergiliyor. Türkiye'de tüm azınlıkların Ermenilerin, Musevilerin, Hıristiyanların huzur ve güvenliğinin güvencesi Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümetidir."  

'ERMENİLER GİREMEZ, KÖPEKLER GİRER' PANKARTINA KIZDI...  

Başbakan Erdoğan, Eskişehir'de Ermeniler de, Yahudiler de giremez, köpekler girer' diye pankart açan Osmangazi Kültür Dernekleri'ne de sert tepki gösterdi. Erdoğan, tepkisini şu sözlerle ortaya koydu: "Bu çok yanlış bir ifadedir. Böyle bir ifadeyi kullanmak duyarlı olan, Türkiye Cumhurniyeti vatandaşlığı hassasiyetini yakalayan, Türk milletinin tarihten gelen hoşgörü anlayışını yakalayan insanların yapacağı iş değil. Kusura bakmasınlar. Ama eminimki bizler bu hassasiyeti gösteren vatandaşlarımla herşeyi akıl, bilgi, tecrübe, kendi medeniyet değerlerimizle ölçerek biçerek insana öyle yaklaşacağız. Çünkü bizler yaradılanı yaradandan ötürü seven bir anlayışın mensuplarıyız. 70 milyon vatandaşımızın hak ve hukuku bizim güvenvemiz altındadır. Ülkemde hiçbir vatandaşımın baskı altında görmesini kabul edemem. Bu ülkede Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliği altında toplanan herkes bizim birinci sınıf vatandaşımızdır, ülkemize gelen insanlar da aynı derecede bizim için önemlidir. Aynı tderecede bizim için güvence altındadır. Protestolar, tepkiler kendi vatandaşlarımızı incitmemelidir. Ülkemizin vatandaşlarına karşı da bir diğer vatandaş gruplarını tahrik etmek doğru değil. Asla evet diyemeyiz. Bu ülkenin engin hoşgörüsünü töhmet altında bırakacak hiçbir girişime evet diyemeyiz."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: "Yapay zeka ve siber güvenlik gibi alanlarda özgün teknolojiler geliştirmeye odaklanmalıyız" TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, "Yeni sanayi devriminin öncüsü olan, ileri malzeme, yapay zeka ve siber güvenlik gibi alanlarda özgün teknolojiler geliştirmeye odaklanmalıyız. Savunma sanayimiz için kritik öneme sahip bileşenleri yerlileştirmeye yönelik çalışmaları hızlandırmalıyız. Sektörün gelecekteki başarısı, birlikte hareket etmekten geçiyor" dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ev sahipliğinde ‘TOBB Savunma Sanayi Meclisi İstişare Toplantısı’ düzenlendi. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve Savunma Sanayi Başkanı (SSB) Haluk Görgün’ün katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda, savunma sanayinin sorunları ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri ele alındı. Program çerçevesinde bir açılış konuşması gerçekleştiren Savunma Sanayi Başkanı Haluk Görgün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında bu yıl yaptıkları iki Savunma Sanayii İcra Komitesi Toplantısı’nda seri üretim projeleriyle ilgili kararlar alındığını ve uygulamaya konulduğunu dile getirerek, "Hemen hemen tüm projelerimizi imzaladık. Yıl sonu yaklaşıyor, imzalanmayan projelerimiz de kısa zamanda tamamlanacak. Bu projelerin imzalanması, sektörümüzün var olan kapasitesini kullanması, yeni kapasitelerin oluşturulması, uluslararası ihracatta da bir potansiyel olarak değerlendirilmesi anlamında kıymetliydi” açıklamasında bulundu. “Türk deniz havacılığı böyle yerli ve milli bir SİHA platformuyla ilki başararak hepimizi gururlandırdı” Bu haftanın savunma sanayisi açısından önemli olduğunu da vurgulayan Görgün, kısa pistli bir gemiye Bayraktar TB3’ün kalkış ve iniş yaptığını hatırlattı. Bunun, dünya havacılık tarihi için çok kıymetli bir ilk olduğunu kaydeden Görgün, "Türk deniz havacılığı için de bir ilkti ve Türk deniz havacılığı böyle yerli ve milli bir SİHA platformuyla ilki başararak hepimizi gururlandırdı. Uçan platformun üzerindeki motor TEİ’de üretilen bir motorumuzdu. Pist, TCG Anadolu yerli ve milli uçak gemisi. Bu, yerli ve milli önemli bir başarıydı. Savunma sanayimiz, böyle bizi gururlandıran çalışmalara gebe olduğu gibi diğer taraftan da uluslararası anlamda önemli başarıları sağlamak üzere dolu dolu geliyor” diye konuştu. “Bu sene 6,5-7 milyar dolar ihracat teslimatı yaparken, yeni yıla 10 milyar doların üzerinde yeni sözleşmeyle gireceğiz” Savunma Sanayi Sektörünün 185 ülkeye 230’un üzerinde farklı ürünü ihraç ettiği bilgilisini paylaşan Görgün, “Önümüzdeki yıllarda mevcut durumumuzdan daha ileriye gideceğimize inanıyoruz, bunu görüyoruz. Savunma sanayisi sektörü bu yılı 6,5-7 milyar dolar arası bir ihracatla kapatacak. Geçen sene 5,5 milyar dolar ihracat yaparken 10,2 milyar dolar yeni sözleşmeyle girmiştik. Bu sene de aynı şekilde 6,5-7 milyar dolar ihracat teslimatı yaparken yeni yıla 10 milyar doların üzerinde yeni sözleşmeyle gireceğiz” ifadelerine yer verdi. “Geleceği şekillendiren kuantum alanında öncü bir Türkiye’yi inşa edelim” TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ise TOBB ETÜ’de Türkiye’nin İlk Kuantum Bilgisayarının tanıtımı gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, Türkiye’nin kuantum çağının başlamış olduğunu kaydetti. Hisarcıklıoğlu, “Savunma sanayii başta olmak üzere siber güvenlik, mobilite, yapay zeka ve finansal teknolojiler gibi stratejik alanlarda kuantum bilgisayarların sağlayacağı avantajlarla, ülkemizin uluslararası arenadaki konumu daha da güçlenecek. TOBB ETÜ’de oluşturduğumuz Türkiye’nin Kuantum Ekosistemi kapsamında, savunma sanayi meclisi üyelerimizle birlikte çalışma arzumuzun altını çizmek istiyorum. Gelin, hep birlikte, geleceği şekillendiren kuantum alanında öncü bir Türkiye’yi inşa edelim” şeklinde konuştu. “5 şirketimiz, dünyanın en büyük 100 savunma ve havacılık listesinde yer alıyor" Hisarcıklıoğlu, bölgede ve dünyada risk ve tehditlerin her geçen gün arttığı, güvenlik algısının sürekli değiştiği bir süreci yaşadıklarını belirterek, bu süreçte Türkiye’nin, yerli sanayisiyle global savunma sanayisi sektöründe güçlü bir oyuncu haline geldiğini dile getirdi. Bu başarının, teknoloji tasarımı, ürün geliştirme ve katma değerli üretim yanında stratejik işbirlikleri ve uluslararası projelerle de perçinlendiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, "Ülkemiz, dışa bağımlılığı azaltmak ve kendi savunma sanayisini geliştirmek için büyük bir adım atarak birçok stratejik alanda kendi savunma sistemlerini üretebilecek seviyeye geldi. 5 şirketimiz, dünyanın en büyük 100 savunma ve havacılık listesinde yer alıyor" değerlendirmesini yaptı. “Türkiye, İHA’da dünya lideri konumunda” Yerli ve milli savunma sanayisinin, modern silah sistemleri, mühimmatlar, zırhlı araçlar, hava savunma sistemleri ve insansız hava araçları (İHA) gibi birçok savunma enstrümanının üretiminde dünya çapında bir aktör olduğuna dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, "Türkiye, İHA’da dünya lideri konumunda. Savunma sanayisi ürünleri ihracatımızda her geçen gün rekor kırmaya devam ediyor. 2023 yılını 5,5 milyar dolar ihracatla kapatan sektörümüz, 185 farklı ülkeye ihracat yaptı. Bu yılın sonunda ihracatta 7 milyar dolara ulaşacağız. Bu başarılar hepimizin göğsünü kabartıyor. Sizler de bu misyonun önemli temsilcileri olarak hem kahraman ordumuzun kudretini, hem de devletimizin küresel güvenlik mimarisindeki rolünü güçlendiriyorsunuz" dedi. "Özgün teknolojiler geliştirmeye odaklanmalıyız" Hisarcıklıoğlu, dünyanın yeni bir teknoloji devriminin eşiğinde olduğuna işaret ederek, "Yeni sanayi devriminin öncüsü olan, ileri malzeme, yapay zeka ve siber güvenlik gibi alanlarda özgün teknolojiler geliştirmeye odaklanmalıyız. Savunma sanayimiz için kritik öneme sahip bileşenleri yerlileştirmeye yönelik çalışmaları hızlandırmalıyız. Sektörün gelecekteki başarısı, birlikte hareket etmekten geçiyor. Sektörün büyük oyuncuları ve onların etrafındaki alt yüklenicilerin ortak hareket etmesini sağlayacak çalışmalar yapılması gerekiyor" ifadesini kullandı. Toplantı, açılış konuşmalarının ardından basına kapalı olarak devam etti.