POLİTİKA - 21 Ağustos 2015 Cuma 14:18

Erdoğan: '1 Kasım'da seçim yapılacak'

A
A
A
Erdoğan: '1 Kasım'da seçim yapılacak'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, pazartesi günü itibariyle erken seçim sürecini başlatacağını açıkladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin 1 Kasım gibi tekrar seçim yaşayacağını açıkladı. Anayasa sınırlarına göre Cumhurbaşkanı'nın ülkeyi seçime götürebileceğini dile getiren Erdoğan, “Anayasaya göre Cumhurbaşkanı ülkeyi seçime götürebilir mi, götürebilir. Bunlar maddede çok açık net var mı, var. Şuan da Cumhurbaşkanı olarak pazartesi 45 günün sonu. Bu 45 günün sonunda Meclis Başkanımla tekrar görüşeceğim. Ve hayırlısıyla ülkemizi erken seçime götüreceğiz. Erken seçime götürürken de burada önemli olan bir şey daha var, kimi görevlendirsem, kimi yetkilendirirsem görevlendireceğim kişi de seçim hükümetini parlamento içi, gerekirse dışından da almak sureti ile bu kabineyi oluşturur. Ve bu kabine ile de seçime gireriz. Şu anki süreç bu. Seçim güvenliği konusunda silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz hepsi tüm tedbirleri alıyor. Yüksek Seçim Kurulu çalışmalarını yaptı. Kim ön seçim yapacaksa, kim normal hazırlıklarını nasıl yapacaksa ona göre yapacak. Şuan açıklanan tarih 1 Kasım veya 2 Kasım’da da Türkiye inşallah tekrar seçimi yaşayacaktır” diye konuştu.

Çözüm süreci ve koalisyon süreci üzerinden muhalefet ve ana muhalefet partisi liderlerine yüklenen Erdoğan, “6-7-8 Ekim olaylarında bunları sokağa davet eden kimdi, terör örgütünü arkasına alan siyasi partinin eş başkanıydı. 'Beştepe kaçaktır gitmem' diyeni ben neden Beştepe'ye çağırayım” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cuma namazını Üsküdar Hazreti Ali Camii'nde kıldı. Namazın ardından aracına binen Erdoğan, engelli bir çocuğun aracının yakına gelmesiyle aracından indi. Tekerlekli sandalyedeki çocukla yakından ilgilenerek alnından öpen Erdoğan, çocuğun elindeki yazılı kağıdı okudu. Yanındakilere çocukla ilgilenmeleri için kağıdı veren Erdoğan, yakasındaki bayrak rozetini de çocuğa taktı. Erdoğan, daha sonra basın mensuplarının sorularına yanıt verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, çözüm sürecini kendisinin başlattığını ifade ederek, “Çözüm süreci konusunda son iki haftadır yaptığım muhtarlar toplantısında bir şeyi ifade ettim oda ; Bu süreçleri başlatan benim. Demokratik açılım olarak süreci başlattık. Demokratik açılımdan sonra aldığımız Milli Birlik ve Kardeşlik projesine dönüştürdük. Geldiğimiz noktadan sonra yaptığımız tüm istişareler neticesinde bunu çözüm süreci ile taçlandıralım istedik. Karşı çıkanlar olduğu gibi sahiplenenlerde oldu. Güneydoğudaki halkımızın sahiplendiğini çok açık gördük” dedi.

“7 HAZİRAN SEÇİMLERİ BİR UMUTTU”
Türkiye'de yaşayan farklı ırklardaki insanların kardeş olarak yaşadıkları bir yapıyı tesis etmek istediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim buradaki derdimiz bu ülkede Kürt, Türk, Laz, Çerkez, 78 milyonun kardeş olduğu bir yapıyı tesis etmek istedik. Bunlar benim Başbakanlık döneminde yürüyen süreçlerdi. Tabi tüm bunlardan sonra gelinen nokta 7 Haziran seçimleri bir umuttu. Ama öyle oldu ki maalesef 7 Haziran seçimlerinden sonra arzu edilmeyen çok çok çirkin olaylar, demokrasinin çok daha güçlü geleceği beklenirken demokrasinin ülkemizde çok daha farklı şekilde taçlanacağı beklenirken çok farklı olaylar oldu” diye konuştu.

“BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNÜ ARKASINA ALAN BİR SİYASİ PARTİNİN EŞ BAŞKANIYDI”
6-7-8 Ekim olaylarını talihsiz gelişmeler olarak nitelendiren Erdoğan, “Tabi bunun öncesi sonrasında 6-7-8 Ekim olayları bu sürecin en talihsiz gelişmeleriydi. 50 vatandaşımız hayatını kaybetti. Öldürülenler Kürt’tü, öldürenler de Kürt’tü. Bunları sokaklara çeken, davet eden kimdi. Buna baktığımızda bölücü terör örgütünü arkasına alan bir siyasi partinin eş başkanı idi. Buna bu ülkede bazı egemen güçlerle ama medyada, ama sermaye çevresinde çok ciddi destekler verdiler. Alladılar pulladılar zaman geldi ellerine saz verdiler. Ve bu ülkede farklı bir sürece doğru gidildi. Diyarbakır’daki 15 yaşındaki Yasin Börü 3. kattan atılmak ve üzerinden araba geçilmek sureti ile şehit edildi. Bu süreçleri yaşadık. Ama buna ülkemizdeki birçok siyasi partiler buna ses çıkarmadılar, bu gerçekleri görmek istemediler” şeklinde konuştu.

“ELİMİZDEN NE GELİYORSA SONUNA KADAR YAPMAKTA KARARLIYIZ”
Erdoğan, “Devamında 7 Haziranı yaşadık, bu süreç parlamentoda bu süreçler devam eder, yaşar dedik. Ama bu süreç parlamentoda devam etmedi. Çok aksine şiddet tırmandı. Şiddetin tırmandırılmasından da öte bölücü terör örgütü içeriden dışarıdan ülkemizi bölme gayretlerine girdi. Şuanda gelinen noktada bu güne kadar sabır sabır ve ben çözüm süreci artık buzdolabına konmuştur. Bundan sonra devlet milletinin huzuru için refahı için üzerine düşen görevi yapmaktadır. Tüm güvenlik güçlerimiz, TSK başta olmak üzere emniyet teşkilatımız ne geliyorsa elimizden sonuna kadar yapmakta kararlıyız. Artık buralardan taviz veremeyiz” ifadelerini kullandı.

“BUNLARIN DERDİ HİZMET DEĞİL ÜLKEYİ KARIŞTIRMAK”
Halkın kendi içerisindeki terör örgütü mensuplarını ayıklaması gerektiğini kaydeden Erdoğan, “Halkımız kendi içerisindeki bölücü terör örgütü mensuplarını da ayıklamak durumundadır. Gerekirse güvenlik güçlerine bildirmelidir. Bölücü terör örgütünün mensupları bunların arasına girmek suretiyle buralarda dezonformasyon yapmak sureti ile kalkıp da halkı kandırma yoluna geldiğini sınıra dayandığını artık herkes bilmelidir. Kimse bu yalanları artık yutmuyor, kimin kim olduğunu gayet iyi biliyoruz. İşte bakın yatırımlar yapılıyor. Bu yatırımları yakanları ortada. Daha dün bir şantiyede 30 iş aracı yakıldı. Bunlar kim için yapılıyor. Bunlar o bölge için. Ama bunlar böyle bir şey dinliyor mu. Bunların Güneydoğuda yaşayan Kürt vatandaşımın dertleri ile dertlenmek diye bir dertleri yok. Yolmuş havalimanıymış gibi bir derdi yok. Bunların tek derdi var, biz bu ülkeyi nasıl karıştırırız sonra nasıl böleriz. Bir Defa bölücü değiliz falan bunların hepsi yalan. Tam manasıyla bölücüdürler, kendilerini gizliyorlar ve maalesef bu ülkede bu ülkenin de evlatlarını bir birine düşürmek gayretindeler” dedi.

İSTİKLAL MARŞI'NIN DİZELERİNİ OKUDU
Terör örgütüne karşı gerçekleştirilen operasyonlarla ilgili konuşan Erdoğan, şehitlere Allah'tan rahmet, ailelere de baş sağlığı dilediğini belirterek, “Yeri geliyor canımız çok yanıyor. şehitlerimiz oluyor. Ve ben bu şehitlerimize Allah' tan rahmet diliyorum, ailelerine sabırlar diliyorum. Bu mücadele zamanında bunların olabileceğini TSK'daki tüm evlatlarımız, kardeşlerimiz, emniyet teşkilatındaki tüm kardeşlerimiz biliyor. Bu işten zaferle çıkacağız. Zaferle çıktığımız zaman da bütün şehitlerimiz hayırla yad edilecek. İstiklal Marşı'nın 'Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda, canı cananı bütün varımı alsın da huda, etmesin tek vatanımdan benim dünyada cüda'. Bu topraklar şehit kanları ile yoğurulmuştur. Bundan sonra da şehit kanları ile yoğurulmaya devam edecektir. Askerimizin de, milletimizin de bir amacı vardır. O gaye milletin birliğidir beraberliğidir, huzurudur, refahıdır. Köşelerinden yaptıkları tahribatla, yazdıkları yazılarla bu milletin birliğini bozmaya çalışanlarda bilsinler ki bu millet onları da lanetliyor ve lanetleyecektir” dedi.

“BEŞTEPE KAÇAKTIR GİTMEM DİYENİ BEN NEDEN BEŞTEPE'YE ÇAĞIRAYIM”
Genel seçimler öncesi yetki alanını bildiğini söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Seçim sürecinin içerisine giriyoruz. Cumhurbaşkanının bu konu ile ilgili yetkileri bellidir. Cumhurbaşkanı olarak yetki alanını biliyorum. Yetki alanlarımı da sonuna kadar kullanmak durumundayım. Zaman kaybetmenin peşinde olmayacağım. Nedir bu en fazla milletvekiline sahip olan partinin genel başkanına görevi verdim. İki siyasi parti ile ciddi bir süreci geçirdiler. Netice alamadılar. Şimdi ana muhalefet partisine yetki verilmeli. Bunlarla bu görüşmeler yapılmış. Ana muhalefet partisinin başındaki zat 'Beştepe’yi tanımıyorum, Beştepe kaçaktır gitmem', bütün bunları söylerken şimdi ben Beştepe’yi bilmeyeni, Beştepe’nin adresini bilmeyeni Beştepe’ye niye çağırayım ki. Tüm bu gerçekler ortada zaman kaybetmeye gerek var mı yok.”

“STAR MEDYA GRUBUNA YAPILAN SALDIRI, KİM NE KADAR ÖZGÜRLÜKLERDEN YANA ONU GÖSTERİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Star Medya Grubu Başkanı Murat Sancak’a yapılan saldırıya ilişkin bir soru üzerine ise şöyle konuştu:

“Dün kendilerini aradım, gerek Murat beyle gerek Ethem beyle görüşmeler yaptım. Bu ülkede fikir hürriyetlerinden bahsedenlerin aslında özgürlüklere tahammül edemeyişlerinin en güzel ifadesidir. Burada gerek Murat beye yapılan saldırı daha önce Star Medya grubuna yapılan saldırı bir şeyi gösteriyor. Kim ne kadar özgürlüklerden yana, onu gösteriyor. Malum bölücü terör örgütünden gücünü alan partinin başındakiler de özgürlükle yatıp kalkıp, özgürlük özgürlük diyorlar ama biz hiçbir özgürlükler onlardan görmedik. Özgürlükleri savunmuş olsalar, Güneydoğu’da sandıklara saygıları olurdu. Sandıklara saygıları olmadı. Hep tehditler yapıldı. Bu tehditlerle de sandık kurullarının oluşmasına müdahil oldular. Muhtarlar tehdit edildi. Son muhtarlar toplantıma 90 kadar muhtar gelemedi. Tehdit edildiler ve gelemediler. Tabi buna karşın tedbirler ayrıca alınıyor. Murat beye çok çok geçmiş olsun, gerek koruma, gerekse şoförüne de. Allah korudu, çapraz ataşe tutulup oradan kurtulmuş olmak manidardır. Çok büyük geçmiş olsun. Zaten tehdit alıyorlardı. Zaten Star Grubu peşinizi bırakmayacağız diyorlardı. Görüldüğü gibi onlarda bir şeye inanıyor. Nedir o inandıkları; biz inandığımız yolda kararlı bir şekilde devam edeceğiz. Hele hele şu ifade çok anlamlıdır. Dağlarda, Doğu'da, Güneydoğu'da şehit olan kardeşlerimizin canları bizlerden daha değersiz değildir. Çok anlamlı bir ifade idi. Medya kendi içerisinde nasıl özgürlüklere sahip olduklarını da gösteriyor. Paralel yapının yayın organlarına bakın, birlikte dayanışma halinde oldukları yayın organlarının başlıklarına bakın. Onlarında havalarını tavırlarını görüyoruz. Milletimiz bunları güzel şekilde tevkif edilecektir. Sonunda hak batıl mücadelesinde hak galip gelecektir” dedi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Balıkesir Balıkesir’de kuraklıktan büyüyemeyen zeytin yüz güldürmedi Türkiye’nin önemli zeytin üretim merkezlerinden Balıkesir’in Edremit Körfezi yöresinde, zeytin hasadı bütün hızıyla devam ederken, kuraklıktan büyüyemeyen zeytin yüz güldürmedi. Kuraklık nedeniyle verim de büyük düşüş yaşanırken, Tariş’in henüz fiyat açıklayamaması ve yörede zeytinyağının 150 liraya kadar düşmesi de üreticiyi üzdü. Balıkesir’in Edremit Körfezi Yöresinde zeytinde var yıllı yaşanırken, kuraklık yüzünden ürün yüz güldürmedi. Mayıs ayından beri yağmur düşmemesi yüzünden bir çok yerde zeytinler büyüyemezken, yağ verimi de düştü. Yörede iki gün önce düşen yağmur da pek fayda sağlamadı. Yörede zeytin yevmiyelerinin bin 500 liraya kadar yükselmesine karşın, Tariş’in bu güne kadar fiyat açıklayamaması ve serbest piyasa da 150 liraya kadar zeytinyağı alınması üreticileri üzdü. Artan maliyetlere karşın zeytinyağı fiyatlarının da yarı yarıya düşmesi çiftçileri zor durumda bıraktı. Zeytincinin zorda olduğunu kaydeden üretici Halil Ergün,” Zeytincinin işi bu sene çok harap. Aynı domates gibi olacak bu sene zeytin. Zeytincide domatesçi gibi olacak Maliyet yüksek. İşçi paralarını çıkarmıyor. Herkes cepten ödüyor tayfa parasını. Parası olmayan zeytini bırakıyor tarlada, toplamıyor” dedi. İsa Uçar da, “Bu sene çok kurak gitti yıl. Kurak gidince zeytin de kurudu. Yağmur yağdı ama yeterli değil. Zeytin kurudu, ama gene de topluyoruz” dedi. Cemalettin Kaya ise, “Çok kurak gitti. Şu an yağmur oldu ama, gene de çok zor. Yağ fiyatları çok düştü. Tayfa yevmiyeleri bin 500 lira, yağın kilosu 150 lira. Karşılamıyor gelen gideni” diye konuştu. Rukiye Köse de, “Bu güne kadar 1-1,5 aydır gidiyoruz biz. Çuval hiç dolmadı. Zeytin çekirdek gibi. Kasaların içinden düşüyor zeytinlerimiz. Tariş de fiyat vermiyor. Biz çok zor durumdayız. Yevmiyeler çok pahalı. Yani kendimize hiç para kalmıyor. Hepsi yevmiyeye gidiyor. Bu sene çok mağdur durumdayız” dedi. Ziraat mühendisi Mustafa Erümit de, “Zeytinde beklenen yağış sonunda geldi. Ama, biraz geç oldu tabi ki. Ürünler, gördüğünüz gibi gelişemedi. Ama, bu yağmurun illaki faydası olacaktır. Ağaçların önümüzdeki senenin ürünleri için. Fakat bu sene, maalesef mayıs ayından beri yeterli yağmur olmadığı için üretici biraz mutsuz. Yeterli ürün var aslında. Ama, ürünlerimiz gelişemedi. Rekoltemiz normalin üzerindeydi fakat gelişemediği için yine de beklentinin altında kalan bir sezon olacak bizim için. Yağmurların devamı inşallah olacak. Daha güzel bir yıl olması dileğiyle” diye konuştu.
Çanakkale Atatürk için 21 Kasım 1938’de yapılan resmi cenaze töreninin fotoğrafları gün yüzüne çıktı Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdürü Doç. Dr. Barış Borlat, 10 Kasım 1938’de Atatürk’ün vefatından sonra 21 Kasım’da tüm Türkiye’de ikinci bir matem töreni düzenlendiğini söyledi. Borlat, arşiv çalışmaları ve dönemin yerel basınına yönelik taramalar esnasında 21 Kasım 1938’de Atatürk için Anadolu’da düzenlenen anma törenine dair fotoğrafların ilk kez ortaya çıktığını söyledi. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 86 yıl önce 10 Kasım 1938’de vefat etti. Atatürk’ün vefatından sonra tahdit işlemleri başladı. İşlemlerin 11 Kasım’da sona ermesinin ardından Atatürk’ün naaşı Dolmabahçe Sarayında ziyarete açıldı. 18 Kasım’a kadar devam eden sürecin ardından Atatürk’ün naaşı, 19 Kasım’da Ankara’ya götürüldü. 21 Kasım’da yapılan törenle Atatürk’ün naaşı Anıtkabir bitene kadar geçici olarak bulunacağı Etnoğrafya Müzesine getirildi. 21 Kasım 1938 tarihinde Anadolu’da da tören icra edildi. AÇASAM Müdürü Doç. Dr. Barış Borlat tarafından yapılan arşiv çalışmaları ile 21 Kasım’daki ikinci matem törenine dair fotoğraflar ilk kez gün yüzüne çıktı. 21 Kasım gününde Anadolu’nun tamamında da bir resmi matem töreni icra edildi Doç. Dr. Barış Borlat, 10 Kasım 1938’de Atatürk’ün vefatı ile birlikte aslında Anadolu’da büyük bir hüzün başladığını belirterek, “Atatürk’ün vefatından hemen sonra tahdit işlemleri başlamış, 11 Kasım’daki bu işlemler sona erdikten sonra Dolmabahçe Sarayının muayede kısmında Atatürk’ün naaşının ziyarete açılma süreci gündeme gelmiş ve halk yoğun bir ilgi içerisinde, 16 Kasım’dan itibaren Atatürk’ün naaşını ziyaret ettiğini göreceğiz. Bu süreç 18 Kasım günü akşam, gece saatlerinde sona ermiş ve 19 Kasım günü Atatürk’ün naaşının Ankara’ya götürüldüğünü göreceğiz. Aslında bu süreçte yani Atatürk’ün bugün bahsedeceğimiz 21 Kasım tarihindeki Anadolu’nun tamamında yapılacak olan törende hazırlıkların başlamış olduğunu göreceğiz. Gönderilen bir emirle bütün vilayetlerde, ilçelerde, nahiyelerde 21 Kasım gününde bir tören icra edilmesi istenilmiştir. Nitekim Atatürk 19 Kasım günü Ankara’ya götürülmesi amacıyla başlamıştı işlemler, 20 Kasım günü kendisi Ankara’ya ulaşacaktır ve 21 Kasım gününde ise biz tören icra edilmesinin, hazırlıklarının başlamış olduğunu göreceğiz. İşte bu esnada Atatürk’ün Anıtkabir’in yapılmasına kadar geçecek olan süre esnasındaki naaşının da bulunacağı Etnografya Müzesi’nde bir tören icrasının hazırlıklarının başlamış olduğunu göreceğiz. Bu tören, 21 Kasım tarihinde icra edilecektir. Ancak daha önemlisi aynı anda Anadolu’nun tamamını da aynı şekilde 21 Kasım gününde bir tören yapılması istenilmiştir. Bu törenin özellikle saat ikide başlaması saat beşe kadar törenin sürmesi ve törenle ilgili bütün hazırlıkların yapılmış olduğunu göreceğiz. 21 Kasım gününde hem İstanbul’da, hem de Ankara’da yapılan törenlerle birlikte Anadolu’nun tamamında da bir resmi matem töreninin icra edildiğini göreceğiz. Anadolu içerisinde Urfa’da Antep‘te, Patnos‘ta, Kayseri’de törenler icra edilecektir. Bu tören esnasında saat ikide İstiklal Marşı‘yla biz Anadolu’nun tamamında törenin başlamış olduğunu göreceğiz” dedi. Okullar tatil edildi, bayraklar yarıya indi 21 Kasım günü Anadolu’da okulların tatil edildiğini, aynı zamanda bayrakların da yarıya indirildiğini ifade eden Doç. Dr. Barış Borlat, “Atatürk için 10 Kasım’dan sonra ikinci matem gününün tüm Anadolu’da 21 Kasım’da yapılmış olduğunu göreceğiz. Burada daha önemli şey şu aslında, bu törenlere bakıldığında törenler içerisindeki fotoğraflarda özellikle biz nasıl ki İstanbul’da, Dolmabahçe Sarayı’ndaki ziyaretler esnasında hınca hınç bir kalabalığın olduğunu, hatta izdihamlar esnasında 11 kişinin hayatını yitirdiğini görüyorsak, benzer şekilde Anadolu’da da 21 Kasım’da büyük bir kalabalığın kent meydanlarını doldurduğu, Atatürk büstünün yanında yapılan törenler esnasında kalabalıkların o günkü dönemin basınına yansıyan haberlerde olduğu gibi hıçkırarak ağladıklarını en azından göreceğiz. İşte bu 21 Kasım’daki ikinci matem töreni esnasında yapılan törenlere dair yapmış olduğumuz arşiv çalışmaları, dönemin yerel basınına yapmış olduğumuz taramalar esnasında ilk defa ulaştığımız fotoğraflar ortaya çıktı. Bu fotoğraflar, Anadolu’nun tamamındaki törenlerin bizi o günkü ruh halini yansıtıyor. Dönemin arşiv belgelerine bakıldığında, 21 Kasım töreni için şunu söylüyor: ‘Cumhuriyetin birleştiren ruhu, bir araya getiren ruhun aslında en önemli yansımasıydı’ diyor. İşte ulaştığınız bu arşiv belgelerinde dönemin koleksiyondaki özel fotoğraflarla ilk defa kamuoyunun göreceği bu belgelerle birlikte, biz 21 Kasım törenlerinin tüm Anadolu’da ne şekilde icra edildiğinde en iyi şekilde görmüş olacağız. Böylece aslında Atatürk’ün 10 Kasım’daki o yaşanan büyük matemin ikinci ve önemli kısmının da 21 Kasım gününde gerçekleşmiş olduğunu da söyleyebiliriz” diye konuştu. Tüm Türkiye, Anadolu Atatürk’e 21 Kasım gününde ikinci defa ve resmi olarak saygısını göstermiş oldu 21 Kasım günü tüm Türkiye’, Anadolu’nun Atatürk’e ikinci defa ve resmi olarak, sivil, halk hep bir arada saygısını göstermiş olduğunu kaydeden Doç. Dr. Barış Borlat, “21 Kasım töreninin yapılması amacıyla gönderilen resmi yazı içerisinde töreni nasıl icra edildiğine dair bir kroki hazırlanmış, bu kroki esnasında tüm tören noktalarındaki düzen ve hazırlıkların bahsedilmiş olduğunu göreceğiz. Biz bununla ilgili şunu söyleyebiliriz ki, tören en Batı’dan, Edirne’den başlayıp Hakkari‘ye kadar Kayseri’den, kuzeyden güneye Anadolu’nun her yerinde icra edilecektir ama daha önemlisi törenlerin köylere kadar inmiş olduğunu göreceğiz. Elimizdeki arşiv belgeleri, fotoğraflarda köy meydanlarında, köylülerin toplanmak suretiyle köy okulundaki öğretmenin kendilerini yönlendirmesiyle İstiklal Marşı okuyup, ardından 10’uncu Yıl Marşını okumak suretiyle, köydeki öğrencilerden seçmiş oldukları bir kişinin kürsüye gelerek Atatürk’ün yaşamış olduğu ve süreç esnasındaki devrimlerini, anlatmak suretiyle anmalar yapılmış ve saat tam 16.00’ya geldiğinde ise hep bir anda tüm Türkiye 3 dakika boyunca saygı duruşu gerçekleştirilmiş ve özellikle kent merkezlerinde 21 Kasım gününde Atatürk’ün heykelinin bulunduğu alandaki, bu heykellerin etrafı ve çevresi aydınlatılmış, askerler tarafından saygı nöbetinin sabaha kadar tutulmuş olduğunu göreceğiz. Böylece aslında tüm Türkiye, Anadolu Atatürk’e 21 Kasım gününde ikinci defa ve resmi olarak, sivil, halk hep bir arada saygısını göstermiş olduğunu söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.
Afyon Akaryakıt istasyonundaki restoranda çıkan yangında faciadan dönüldü Afyonkarahisar’da bir akaryakıt istasyonu yerleşkesindeki iki katlı restoran, çıkan yangında alevlere teslim oldu. 7 kişinin etkilendiği olayda itfaiye ekipleri 2 saatlik uğraş sonucu yangını akaryakıt istasyona sirayet etmeden söndürdü. Olay, Afyonkarahisar İzmir karayolu Kadayıfçıoğlu Kavşağındaki bir restoranda meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, restoranda müşterilerin ısınması için yakılan elektrik sobası bir anda içerideki perdeleri tutuşturdu. Perdeden çıkan alevler kısa sürede iş yerine yayıldı. Yangına ilk önce restoran çalışanları müdahale etti. Ardından çevredekilerin ihbarı ile bölgeye çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Olay yerine gelen ekipler hızlı bir şekilde alevlere müdahale ederken, rüzgarın da etkisiyle yangın iki katlı restoranın her yerini sardı. Yangına yaklaşık 8 itfaiye aracı müdahale ederken herhangi bir olumsuzluğa karşın bölgeye İl Emniyet Müdürlüğüne ait toplumsal olaylara müdahale aracı (TOMA) da sevk edildi. Olayda 7 kişi hastanelik oldu Yangın itfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saatlik müdahalesinin ardından kontrol altına alınırken, polis ekipleri ise herhangi bir olumsuzluğa karşın akaryakıt istasyonunu tahliye ederek, karayolunun yangının çıktığı yerdeki kısmını çift yönlü olarak ulaşıma kapattı. Yangın sonrası iki katlı restoran alevlere teslim olurken, tamamen kullanılamaz hale geldi. Olayda 4 kişi dumandan etkilenirken, 3 kişi ise fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. İtfaiye ekiplerinin bölgedeki soğutma çalışmaları devam ediyor.