GÜNDEM - 02 Ağustos 2022 Salı 19:36

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ne ilişkin açıklama

A
A
A
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ne ilişkin açıklama

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne ilişkin “Temel amacımız, uluslararası standartları referans alarak, Nükleer Düzenleme Kurumu’nun denetim ve onaylarıyla ilk reaktörü projenin takvimine uygun bir şekilde, 2023’te devreye almaktır” açıklamasını yaptı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS), Türkiye Cumhuriyeti’nin bugüne kadar tek kalemde yapılan en büyük yatırımıdır. Her biri 1200 megavat kapasiteli 4 reaktörün tam kapasite devreye girmesiyle Türkiye’nin toplam elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10’unu tek başına karşılayacaktır. 21 Temmuz 2022 günü dördüncü ve son reaktörünün temeli atılan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin ilk reaktörü, Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında devreye girecektir. Türkiye’nin en büyük projesinin hedeflere uygun bir şekilde ilerlemesi için sahada binlerce çalışan büyük bir emek sarf etmektedir. Temel amacımız, uluslararası standartları referans alarak, Nükleer Düzenleme Kurumu’nun denetim ve onaylarıyla ilk reaktörü projenin takvimine uygun bir şekilde, 2023’te devreye almaktır” denildi.

Açıklamanın devamında, “Akkuyu Nükleer Güç Santrali 'yap-işlet' modeliyle inşa edilmektedir. En yüksek güvenlik standartlarıyla hayata geçirilen Akkuyu, ülkemize nükleer teknoloji transferi sağlarken, aynı zamanda yerli ve milli nükleer enerji endüstrisi oluşması için de önemli bir birikim sağlamaktadır. Bu kapsamda, Türkiye’nin gelecekteki nükleer santrallerini kuracak ve işletecek bilgi ve tecrübeye sahip mühendislerimizin yetiştirilmesi için bugüne kadar 317 öğrencimiz nükleer enerji eğitimi için Rusya’ya gönderildi. 263 mühendisimiz eğitimlerini tamamlayarak, Akkuyu’da işbaşı yaptı. Halen 54 öğrencimiz Rusya’da eğitimlerine devam etmektedir. Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin inşası ve işletmesinde ihtiyaç duyulan malzemelerin, ekipmanların ve hizmetlerin yerli tedariki yaklaşık 6 milyar dolarlık bir iş hacmi oluşturmaktır. Bu durum nükleer enerji ve beraberinde onu destekleyen alt sektörlerin de yerli teknoloji ve üretim kapasitelerinin gelişmesine önemli katkılar sağlayacaktır. Öte yandan, Akkuyu NGS ve yüklenici Titan 2-IC İçtaş konsorsiyumu arasında ihtilafların yaşandığı kamuoyuna yansımıştır. Bu süreçte Bakanlığımız tarafların arasındaki ihtilafın çözümü için gerekli girişimlerde bulunmuştur. Önceliğimiz, projenin başından bu yana inşaat sahasında hizmet veren bütün yüklenicilerin ve çalışanların aleyhine bir mağduriyet oluşmaması ve projenin zamanında devreye alınmasıdır. Daha önce olduğu gibi, yine bu çerçevede girişimlerimiz sorunların çözümü için devam etmektedir. Taraflara da böyle bir projede daha sağduyulu ve yapıcı bir görev düştüğünü bir kez daha hatırlatmak isteriz” ifadelerine yer verildi.

Hidayet Türkyılmaz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.