EKONOMİ - 24 Şubat 2023 Cuma 10:12

'Ekmek fiyatları, şimdi 19 Mart’a kilitlendi'

A
A
A
'Ekmek fiyatları, şimdi 19 Mart’a kilitlendi'

ALB Yatırım Yurt Dışı Piyasalar Direktörü Meryem Gürsoy, “ABD’nin sıkı para politikası ve navlun fiyatlarının gerilemesine ek olarak; Tahıl Koridoru Anlaşması ve dünyada ekim alanlarının artması, buğday fiyatlarını da düşürdü. Buna rağmen ‘koridor’ üzerindeki polemikler ve kuraklık faktörü, fiyatlar için zaman zaman risk unsuru olabiliyor” şeklinde konuştu.

Rusya-Ukrayna savaşının ilk yılı geride kalırken, bu süreçte gıda güvenliği dünya gündeminde ilk sıralarda yer aldı. Her iki ülkenin üretimdeki ağırlığı sebebiyle savaşın başlarında buğday fiyatları zirve yaptı. Ancak Türkiye’nin katkılarıyla açılan ‘Tahıl Koridoru’ ile birlikte, fiyatlar da hızla gerilemeye başladı. ALB Yatırım Yurt Dışı Piyasalar Direktörü Meryem Gürsoy, konu hakkında açıklamalarda bulundu.

1350 dolar sınırından döndü

Bundan sonraki sürece dair beklentilerini paylaşan Meryem Gürsoy, “Buğday fiyatları geçen yıl şubat başında, ABD vadeli piyasalarında 755 dolar seviyesinde bulunuyordu. 24 Şubat’ta savaşın resmen başlamasıyla birlikte, mart ayının ilk haftasında 1350 dolar sınırına kadar yükseliş yaşandı. Haziran ortalarına kadar buğdayda, ağırlıklı olarak 1000 doların üzerinde bir fiyatlama gördük. Ardından Türkiye’nin çabalarıyla hayata geçirilen Tahıl Koridoru Anlaşması meyvelerini vermeye başladı. 2022’nin ikinci yarısı ile birlikte fiyatlar hızla gerilemeye başladı. Buğday, bu yılın ocak ayında 700 dolar sınırına kadar geriledi. Böylece dünya da rahat bir nefes aldı” dedi.

“Tahıl koridoru, işlevini sürdürmeli”

Tahıl Koridoru Anlaşması’nın mart ayında tekrar güncellenmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Gürsoy, “Hatırlanacağı gibi 19 Kasım 2022’de bu anlaşma, ikinci defa 120 gün süre ile uzatılmıştı. Takvimler, 19 Mart’ı işaret ediyor. Bu tarihte söz konusu anlaşmanın üçüncü defa güncellenmesi halinde, buğday fiyatlarında sakin seyrin devamını bekleyebiliriz. Buğday fiyatlarının düşük seyretmesi, bilindiği gibi ekmek fiyatları ile doğrudan ilgili. Bu anlamda Türkiye’nin çabaları ile hayat bulan Tahıl Koridoru Anlaşması, özellikle gıdaya erişim problemi yaşayan ülke ve bölgeler için de çok kritik” diye konuştu.

“Ukrayna’da rekolte azalacak”

Buğday fiyatlarının son 3 aydır yaklaşık 700-790 dolar bandında yatay seyrettiğini ve savaş öncesi seviyelere gerilediğini anlatan Meryem Gürsoy, “Pandemi sonrası dünyada navlun maliyetlerinin düşmesi ve özellikle rezerv para olan dolarda uygulanan sıkı para politikası da, bütün emtialar gibi buğdayı da zayıflattı. Buğday özelinde Rusya, ABD ve Kanada başta olmak üzere birçok bölge ve ülkede ekim alanlarının artması da, bu ürünün fiyatını dizginledi. Rusya’da, son yılların ortalamasına yakın, 80 milyon ton rekolte bekleniyor. Ukrayna’da ise 10 milyon ton civarı bir kayıp öngörülüyor” ifadelerini kullandı.

“Ekim alanları artsa da, riskler var”

Buğday fiyatları için iki unsurun risk teşkil edebileceğini hatırlatan Gürsoy, şöyle devam etti: “Bunlardan birincisi; savaşın devam ediyor olması ve Tahıl Koridoru Anlaşması’nın bu süreçte sürekli bir koz olarak kullanılması İkincisi de kuraklık faktörü Her ne kadar ekim alanları artsa da, kuraklığın, bir miktar rekolte veya kalite kaybına sebep olma ihtimali var. Küresel buğday üretimi, ABD Tarım Bakanlığı’nın (USDA) son verilerine göre, 2023’te 781 milyon ton olarak öngörülüyor. Tüketim ise 788 milyon ton tahmin ediliyor. Burada da arz aleyhine bir açıklık söz konusu ve kaçınılmaz olarak stoklar devreye girecektir. Bu riskler, dönem dönem fiyatlar üzerinde de etkili olabilir. Burada tahıl ticareti yapan ve ürünlerinde tahıl ham maddesi kullanan sanayicilerimizin, fiyat risklerine karşı kendilerini mutlaka koruma altına almalarını tavsiye ediyoruz. İşletmelerimiz, vadeli işlemler piyasalarında mevcut stok ve ileriki dönem ihtiyaç durumlarına göre hedge (korunma) işlemi yaparsa, fiyat hareketlerinden de olumsuz etkilenmezler. Bunu, özellikle son bir yıllık süreçte daha net gördük.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Şanlıurfa Siverek’te yürek burkan protesto: Eşimin acısı son olsun, bu yolu kaldırın! Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde, sık sık ölümle sonuçlanan trafik kazalarıyla gündeme gelen şehir içi çevre yolunun, ilçe dışına taşınması talebiyle protesto eylemi düzenlendi. Geçtiğimiz gün aynı yolda eşini kaybeden ve taziyesini yarıda bırakıp eyleme katılan Ömer Gül’ün feryadı yürekleri dağladı: "Bu yol buradan kalksın, başka çocuklar yetim kalmasın!" İlçenin Şirinkuyu ışıklarında Siverek Kent Konseyi öncülüğünde toplanan siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve çok sayıda vatandaş, artan trafik kazalarına ve can kayıplarına tepki gösterdi. Kalabalık adına basın açıklamasını okuyan Siverek Kent Konseyi Başkanı Adnan Uğur Tamses, "Siverek’in içinden geçen Şanlıurfa-Diyarbakır karayolunun şehir dışına çıkarılması gerektiğini" vurguladı. "Geçici Önlemler Yetersiz Kalıyor, Artık Ertelenemez" Tamses, açıklamasında, "Geçmişte şehir dışında planlanan bu yol, Siverek’in hızlı ve plansız büyümesi nedeniyle bugün yerleşim alanlarının tam ortasında kalmıştır. Bu durum, ağır tonajlı araçların şehir içi trafikle iç içe seyretmesine, özellikle yayalar, öğrenciler ve bölge sakinleri için ciddi bir can güvenliği tehdidi oluşturmasına neden olmaktadır. Alınan geçici önlemler ve uyarı levhaları, sorunun köklü çözümü için yeterli olmamaktadır. Bu sorun artık ertelenemez bir noktaya gelmiştir" dedi. Basın açıklamasında yetkililere 4 maddelik acil çağrı yapıldı. Bu maddeler," Mevcut çevre yolunun ivedilikle şehir dışına alınması. Yeni çevre yolunun uzun vadeli şehir planlamasına uygun şekilde projelendirilmesi. Mevcut yol üzerinde, çözüm sağlanana kadar acil ve etkili trafik güvenliği önlemlerinin artırılması ve yetkili kurumların, yerel dinamikleri ve halkın taleplerini dikkate alarak süreci şeffaf bir şekilde yürütmesi. Tamses, bu çağrının tamamen insani ve vicdani bir talep olduğunu belirterek, yetkilileri sorumluluk almaya davet etti ve sürecin takipçisi olacaklarını vurguladı. Eşini Kaybeden Ömer Gül: "Benim Acım Son Olsun, Bu İhmalkârlıktır" Basın açıklamasına, geçtiğimiz gün aynı yol üzerinde meydana gelen trafik kazasında 15 günlük bebeğinin annesi olan eşi Canan Erçek Gül’ü kaybeden Ömer Gül de katıldı. Taziyesini yarıda bırakarak eyleme destek veren acılı eş, şunları söyledi: "Dün bu yolda, karşıya geçerken eşimi kaybettim. Yeni ölümlerin yaşanmaması için taziyemi yarıda bırakıp bu eyleme katıldım. İnşallah benim acım son olur, bu yolda ki ölümler benim acımla son bulsun. Şehir içinden 170 kilometre ile arabalar gidiyor, benim eşime de çarpan sürücü 170 kilometreyle hızla gidiyordu. Bu ihmalkârlıktır. Eşim 3 çocuğu yetim bıraktı, biri henüz 15 günlük. Bunun vebali kime? Ben bunun peşinde değilim, yalnızca bundan sonra gerekli önlemlerin alınmasını istiyorum. Cumhurbaşkanıma buradan sesleniyorum, rica ediyorum bu benim acım son olsun, hiç kimsenin bir daha böyle bir acı yaşamasını istemiyorum. Rica ediyorum yetkililer kimse bu yolu buradan kaldırsınlar, başka çocuklar yetim kalmasın." Ömer Gül’ün feryadı, eyleme katılan vatandaşları derinden etkiledi. Basın açıklamasının ardından vatandaşlar 5 dakikalık oturma eylemi yaptıktan sonra, olaysız dağıldı.
Ankara Başkent’te çağırdıkları ’Martı Tag’ sürücüsü Özcan’ı darp eden 4 taksici hakkında karar açıklandı Ankara’da ’Martı Tag’ uygulaması üzerinden çağırdıkları araç sürücüsü Alper Özcan’ı darbettikleri gerekçesiyle yargılanan 4 sanık taksi şoförü hakkında karar açıklandı. Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Abdurrahman Akbaş, Umut Can Kurtoğlu, Ömer Berkan Altunbaş ile taraf avukatları katıldı. Diğer tutuksuz sanık Murat Akbaş ise duruşmaya katılmadı. Mahkeme başkanı bu celse karar vereceklerini bildirerek, Abdurrahman Akbaş’a söz verdi. Akbaş savunmasında, "Arabanın anahtarını almaya çalışmadım. Bize vurmasın diye elinden tutmaya çalıştım. Biz de taksiciyiz yağma söz konusu olamaz. Beraatimi talep ediyorum" dedi. Söz alan diğer sanıklar Umut Can Kurtoğlu ile Ömer Berkan Altunbaş da mahkeme heyetinden beraatlerini talep etti. Avukat ve sanık beyanlarının ardından mahkeme kararını açıkladı. Sanıklardan Abdurrahman Akbaş, ‘Nitelikli yağmaya teşebbüs’ suçundan 7 yıl 6 ay, ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan 3 yıl 4 ay ve ‘Tehdit’ suçundan 1 yıl 8 ay olmak üzere toplam 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, sanık Ömer Berkan Altunbaş hakkında, ‘Nitelikli yağma’ suçundan beraat kararı verirken, ‘Kasten yaralama’ ve ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından 3 yıl 4 ay hapis cezasına mahkum etti. Sanık hakkında, ‘Tehdit’ suçundan verilen 1 yıl 8 ay hapis cezası ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. Sanık Murat Akbaş, ‘Nitelikli yağmaya teşebbüs’ ve ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından 10 yıl 10 ay hapis cezası alırken, diğer sanık Umut Can Kurtoğlu ise tüm suçlamalardan beraat etti.
Muğla YÖK 2025 raporu açıklandı: MSKÜ 4 alanda öne çıktı Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ), YÖK’ün 2025 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporunda 4 kategoride ilk 20’de yer almayı başardı. Yükseköğretim Kurulu tarafından, Türkiye’deki 201 üniversitenin 67 farklı gösterge doğrultusunda değerlendirildiği "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" kamuoyu ile paylaşıldı. Eğitim-öğretimden sürdürülebilirliğe, uluslararasılaşmadan toplumsal katkıya kadar geniş bir perspektifte hazırlanan raporda, MSKÜ, "Eğitim-Öğretim", "Araştırma-Geliştirme, Proje ve Yayın", "Uluslarasılaşma" ve "Topluma Hizmet ve Sosyal Sorumluluk" alanlarında çalışmalarındaki verilerle Türkiye’nin önde gelen Üniversiteleri arasında yerini aldı. Aktif öğrenci toplulukları ile sosyal Üniversite MSKÜ, öğrencilerin sadece akademik değil sosyal gelişimlerine de verdiği önemi sıralamadaki yeriyle kanıtladı. Rapordaki "Öğrenci Topluluğu Sayısı" göstergesine göre MSKÜ, bünyesindeki 218 öğrenci topluluğu ile devlet ve vakıf üniversiteleri arasında Türkiye genelinde 7. sırada yer aldı. Sanattan spora, bilimden kültüre kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteren toplulukları, kampüsün yaşayan bir ekosisteme sahip olduğunu tescilledi. Bilimsel araştırmaların desteklenmesi Araştırma kültürünü teşvik eden Üniversitemiz, TÜBİTAK Bilim İnsanı Destek Programları (BİDEB) kapsamında sağlanan desteklerde de üst sıralarda yer aldı. Rapora göre MSKÜ, toplam 330 BİDEB desteği (burs ve proje) ile Türkiye’nin en çok destek alan üniversiteler arasında 18. sırada yer aldı. Bu veri, öğrencilerin ve araştırmacıların proje üretme kapasitesinin ve bilimsel yetkinliğinin yüksekliğini gözler önüne serdi. Uluslararasılaşma: Akademik hareketliliğin desteklenmesi Uluslararasılaşma vizyonu doğrultusunda çalışmalarını sürdüren MSKÜ, akademik kadrosunun küresel deneyimini artırmada önemli bir başarı elde etti. "Değişim Programları Kapsamında Giden Öğretim Elemanı Sayısı" göstergesinde 15. sırada yer alan Üniversitemiz, akademisyenlerinin yurt dışı tecrübesini artırarak evrensel bilim standartlarını kampüse taşımaya devam ediyor. Engelleri Kaldıran Kampüs: Güçlü erişilebilirlik envanteri Son olarak, "Engelsiz Üniversite" vizyonuyla hareket eden MSKÜ, raporda yer alan Erişilebilirlik Envanteri Sayısında 200’ün üzerinde envanter kaydıyla Türkiye’nin en iyi üniversiteleri arasında 11. sırada yer aldı.