EKONOMİ - 31 Mayıs 2023 Çarşamba 19:45

Edirne-İstanbul arası 1 saat 10 dakikaya düşecek

A
A
A
Edirne-İstanbul arası 1 saat 10 dakikaya düşecek

Saatte 200 kilometre hıza uygun çift hatlı inşa edilen demiryolu ile Edirne-İstanbul arası 1 saat 10 dakikaya düşecek. Edirne Valisi Hüseyin Kürşat Kırbıyık, Edirne’yi İstanbul’a bağlayacak Kapıkule Hızlı Tren Hattı Projesi'nin 2024 yılında Çerkezköy’den Kapıkule'ye kadar olan hattaki tüm çalışmalar bitmiş olacağını belirtti.

Türkiye'nin Avrupa ülkeleriyle yüksek standartlı demir yolu bağlantısını sağlayacak Halkalı-Kapıkule Demir Yolu Projesi'nin ilk etabı olan Çerkezköy-Kapıkule hattının yılsonuna kadar bitirilmesi planlanıyor. Hattın tamamlanması ile Halkalı-Kapıkule Demir Yolu Projesi'nin yük ve yolcu taşımacılığı kapasitesini yüksek oranda artıracağı öngörülüyor.

Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile imza attığı en önemli ulaşım altyapı projelerinden Halkalı Kapıkule Demiryolu Hattı Kapıkule-Çerkezköy (ÇE-KA) Kesimi İnşası Projesi birçok ilki bünyesinde barındırıyor. Londra'dan Pekin'e uzanan Demir İpek Yolu’nun Avrupa bağlantısını oluşturan Halkalı-Çerkezköy-Kapıkule Demiryolu Hattı’nda Asya ile Avrupa kıtalarının Türkiye üzerinde demiryolu ile bağlanmasını sağlayacak Halkalı-Kapıkule Demiryolu Hattı, Çerkezköy- Kapıkule ve Çerkezköy- Halkalı olmak üzere iki kesimden oluşuyor.

Saatte 200 kilometre hıza uygun çift hatlı inşa edilen demiryolu ile Halkalı-Kapıkule arasında yolculuk süresi 3 buçuk saatten 1 saat 10 dakikaya, yük taşımacılığı ise 8 saatten 3 saat 35 dakikaya düşürülmesi planlanıyor. 153 kilometrelik etabın yüzde 85 ‘i ise tamamlandı. Edirne Valisi H. Kürşat Kırbıyık, projenin Çerkezköy-Kapıkule etabının Tunca Nehri kenarında devam eden viyadük çalışmalarını yerinde inceleyerek yetkililerden bilgi aldı.

"3,5 milyonluk bir yolcu potansiyeline ulaşabilecek"

Projenin Halkalı-Ispartakule, Ispartakule-Çerkezköy ve Çerkezköy-Kapıkule hatlarından oluştuğunu ifade eden Edirne Valisi H. Kürşat Kırbıyık, Çerkezköy-Kapıkule hattındaki çalışmaların hızlı şekilde sürdüğünü belirterek, "153 kilometrelik etabın yüzde 85'i tamamlandı. Şehrimizin İstanbul'la ve ülkenin geri kalanıyla olan entegrasyonunu en üst seviyeye çıkaracak bir proje. Emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Ulaşım süresi kısalacak Proje tamamlandığında İstanbul'dan Edirne'ye yolcu ulaşımı 1 saat 10 dakikaya kadar düşecek. Yük taşımacılığında çok ciddi bir kapasite artışı olacak. Yıllık 1 buçuk milyon ton olan taşıma kapasitesinin 9,6 milyon tona kadar çıkabileceği hedefleniyor. Yine mevcut durumda yıllık 500 bin yolcu kapasitemiz var. Bunun 3,5 milyonluk bir potansiyele ulaşabileceğini değerlendiriyoruz. Projenin Edirne gibi serhat şehri açısından son derece önemli bir kazanım olacak" dedi.

“500 milyon avronun üzerinde bir bütçeden bahsediyoruz”

Bu etapta fiziki gerçekleşmenin yüzde 85 seviyesinde olduğunu vurgulayan Vali Kırbıyık, “Bu takvimle ilerlendiğinde projenin öngörüldüğü gibi tamamlanmasını bekliyoruz. Avrupa Birliği desteğiyle birlikte 500 milyon avronun üzerinde bir bütçeden bahsediyoruz. Tunca Nehri kenarına yapılan 680 metrelik viyadük için çalışmaların sürüyor. Ağustos sonuna kadar viyadüğün tamamlanacak. Şehir merkezi açısından da önemi var. Daha önce bir dolgu alanı üzerine konvansiyonel hat üzerinden tek hattan ulaşım sağlanıyordu. Hızlı tren projesiyle bu 3 hata çıkacak. İkisi hızlı tren tarafında biri konvansiyonel hat olmak üzere 3 hat oluşacak. Bu hat bir viyadük üzerinde olacak. Dolgu alanı tamamen temizlendi, burada bir viyadük yapılacak. Viyadüğün altı da otopark ve değişik faaliyetlerde kullanılacak” ifadelerini kullandı.

Mehmet Basmacı
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."