POLİTİKA - 23 Aralık 2022 Cuma 18:40

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: 'EYT ile ilgili sorunu 1-2 haftada çözeceğiz'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: 'EYT ile ilgili sorunu 1-2 haftada çözeceğiz'

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, asgari ücrette 2022 Ocak ayına göre kıyaslandığında yüzde 100 artış yaptıklarını dile getirerek, “Emeklilikte yaşa takılanlar ile ilgili sorunu da söz verdiğimiz gibi yıl bitmeden 1-2 hafta içerisinde çözüme kavuşturacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bir dizi ziyarette bulunmak üzere Ankara’nın Çubuk ilçesine geldi. Ziyaretinde Oktay'a AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler, AK Parti Ankara İl Başkanı Hakan Han Özcan ve Çubuk Belediye Başkanı Baki Demirbaş eşlik etti. Önce ilçedeki Camii Kebir Camisi'nde cuma namazı kılan Oktay, namazın ardından Yavuz Selim Mahallesi sakinlerinden Satı Aydın ve Eski Yavuz Selim İlköğretim Okulu Müdürü Nurettin Korkmaz’ın cenaze namazına katıldı. Ardından AK Parti İlçe Başkanlığına geçen Oktay, burada partinin teşkilat mensupları ile sohbet etti. AK Parti İlçe Başkanlığında Özcan ve Demirbaş’tan bilgi aldı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, daha sonra esnaf ziyareti gerçekleştirdi. Fırın, emlak, araç kiralama, çay evi, elektrikçi, mobilya üzerine faaliyet gösteren dükkanlara girerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamını iletti. Vatandaşların öneri, görüş ve fikirlerini dinleyen Oktay, onlardan bir istekleri olup olmadığını sorarak, sorunlarını ve şikayetlerini not aldı. Vatandaşlardan ve esnaftan sıklıkla duyduğu Çubuk Metrosu sorunu ile ilgili olarak, “Ankara Büyükşehir Belediyesi görevi olan bu metroyu yapmazsa bize Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak el atarız bu olaya” ifadelerini kullanan Oktay, bir çay ocağında Çubuklularla sohbet etti. Oktay, esnaf ziyaretinden sonra AK Parti Çubuk İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen 'Vatandaş Buluşması'na katıldı.

“Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) ile ilgili sorunu da 1-2 hafta içerisinde çözeceğiz.”

Oktay burada yaptığı konuşmada, 20 yıldır söyledikleri sözlerin arkasında durduklarını belirterek, “Her gün bir başka şehirde, sayısız yatırımı milletimize kazandırıyor muyuz? Kazandırıyoruz. Bir gün turizmde bir gün ihracatta cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırıyoruz. Mega projelerle Ankara'mız dahil tüm şehirlerimizin üretimini dünyaya açtık. Asgari ücrete 6 ay önce yaptığımız artıştan sonra dün yüzde 55 gibi rekor bir artış daha yaptık. Artış oranı 2022 yılı ocak ayına göre kıyasladığımızda yüzde 100 artış yapmış olduk. Emeklilikte yaşa takılanlar ile ilgili sorunu da söz verdiğimiz gibi yıl bitmeden 1-2 hafta içerisinde çözüme kavuşturacağız.” dedi.

“Türkiye’nin aleyhindeki kampanyalara malzeme verenlerden Ankara’ya bir hayır beklenir mi?”

“Millete hizmet adına çakılmış tek çivileri olmadığı halde içi boş reklam ajansı projeleriyle parlatılarak, pohpohlanarak, şişirilerek başkentliye sunulan balonları en iyi siz biliyorsunuz” diyen Oktay, “Bunlar geçmiş sicili de bugünkü duruşu da belirsiz, parti içi hiziplerin dehlizlerinde kaybolmuş muhalefetin vasıfsız yansımalarıdır. Kendi ülkesini gidip yabancılara şikayet edenlerden, Türkiye’nin aleyhindeki kampanyalara malzeme verenlerden Ankara’ya da Türkiye’ye de bir hayır gelmez. Bunu Çubuklu da Ankaralı da çok iyi bilmekte. Her fırsatta teröre arka çıkanlardan, teröristlerin diliyle bize saldıranlardan eser, hizmet beklenmez” diye konuştu.

“(HDP ile) Gece gündüz beraber olan Altılı Masa’ya yazıklar olsun”

HDP’nin Libya’da Libya ile imzalanan deniz yetki anlaşmasına ilişkin açıklamada bulunduğunu hatırlatarak, “Bizi Akdeniz’e dahi çıkarmak istemeyenler, ayağımızı dahi denize sokmamıza müsaade etmeyecek kadar ve olta atmamıza dahi bize oyun oynama peşinde olanların planlarını yırtıp atıp, kendilerine iade ettiğimiz bir anlaşmadır Libya ile yaptığımız anlaşma. Bu anlaşmanın yanlış olduğunu ifade ediyorlar, ona isyan ediyorlar. Şaşırmadık. Onlara -PKK’nın yandaşlarına- şaşırmayız zaten de ama onları masanın altında ve üstünde gizleyerek saklayarak sanki milletin huzurunda da onlarla iş birliği yapmıyormuş gibi gözüküp, aslında gece gündüz beraber olan Altılı Masa’ya yazıklar olsun. Bunlar mı ülkenin çıkarını düşünecek? Bunlar mı Türkiye’yi geleceğe, ikinci yüzyıla taşıyacak. Bunlar daha burnunun ucunu göremiyorlar” ifadelerini kullandı.

“(Altılı Masa) Macron kadar bile olamıyorlar”

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un geçtiğimiz gün yaptığı bir röportajda kullandığı ifadeleri hedef alan Oktay, “Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak barışı sağlamak üzere sadece Türkiye’nin masada olmasını hazmedemiyoruz, diyor. Bunu tersten okuyalım mı? Söylediği şu: Rusya ve Ukrayna arasında bir savaş var. Bu savaş gerek bölge barışına gerek dünya barışına zarar veriyor. Enerji fiyatlarının bu kadar artması, emtia fiyatlarının bu kadar artmasında asıl sebeplerinden birincisi pandemiydi ikincisi Rusya-Ukrayna savaşı. Bunun sonlandırılması ile ilgili masada sadece Türkiye’nin olduğunu söylüyor aslında. Bunu bizimkiler -içeridekiler- bile görmüyor. Aslında Fransa Cumhurbaşkanı şikayet ederken Türkiye’nin hakkını vermeye çalışıyor. Yine yazıklar olsun içeridekilere. Bu kadarını bile göremiyorlar. Macron kadar bile olamıyorlar” dedi.

“Erkekseniz buyurun, çıkın, gösterin cumhurbaşkanı adayınız kimse”

Oktay, konuşmasına şöyle devam etti: “Kim ne derse desin, biz Fransa bizim yaptıklarımızdan memnun olsun diye masada değiliz. Biz Fransa ya da AB ülkelerinden herhangi biri, Batı ya da başkası bize göz kırpsın veya bize aferin desin diye herhangi bir yerde değiliz. Buna ihtiyacımız yoktur. Türk milletinin, hiç kimsenin ‘aferin’ demesine veya herhangi bir şeyden dolayı kimseden icazet almasına gerek yoktur. Onu icazet alması gerekenler düşünsün. Washington’da, Paris’te, Londra’da dolaşıp da hamburger yiyip döneneler düşünsün. Biz değil. Ama sonrasında da Almanya’ya gidip kendi içlerindeki hizipleşmeden dolayı da apar topar geri Türkiye’ye döndü. Sanki orada çok büyük bir iş yapacaktı. Zaten bir şey yapmayacaktı da büyük ihtimal sevindi ‘bahane oldu’ diye. Başka bir şey yapmak istediler: Kendi içlerindeki hizipçi tavırlarını bize bulaştırmak istediler. Bir belediye başkanının hakaretten dolayı aldığı cezayı, sanki Cumhur İttifakı ya da Cumhurbaşkanımızla ilgiliymişçesine bir oyun sergilemek istediler. Ama balonları anında söndü. Milletimiz, bu oyunu da gördü. Ne Cumhurbaşkanımız ne de Cumhur İttifakı, bu tür ucuz oyunların önünde arkasında, sağında solunda olmaz. Ne yargı vesayetiyle ne de başka şeylerle herhangi bir işi olmaz. Cumhurbaşkanımız yetkiyi milletten alır. Gücü milletinden alır. Yetkiyi alacağı yeri de yargı veya başka yerler olarak değerlendirmez. Sonucu sandıktan alır. Hodri meydan dedik. Erkekseniz buyurun çıkın gösterin cumhurbaşkanı adayınız kimse. Aylardır, yıllardır, temcit pilavı gibi milletin önünde pişirip duruyorlar. Artık yenmez hale geldi, ekşidi, koktu. Kendi aralarında pilavı yemeye çalıştılar, onu da beceremediler. Şimdi evlat muhabbetine girişmeye başladılar. Her neyse kendi içinizde halledin, bizi bulaştırmayın.”
Oktay’ın ziyareti Çubuklularla ve partililerle hatıra fotoğrafı çektirmesinin ardından sona erdi.

Mustafa Cenik - Hakan Karaduman

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "İnsanlığın tüm kurumlarıyla kan kaybettiği dönemdeyiz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı’nda 4. Uluslararası STK Fuarı’nda açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsanlığın neredeyse tüm kurumlarıyla, tüm organlarıyla, tüm hücreleriyle kan kaybettiği bir dönemden geçiyoruz. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında çıkardığı tutuklama kararını desteklediğimizi ifade etmek istiyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen 4. Uluslararası STK Fuarı’na katıldı. Burada konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İslam dünyasında ortak bir tavrın oluşması, Müslümanların Filistin davasında yekvücut olarak hareket etmesi için yoğun gayret gösteriyoruz. Filistin devletinin tanınması için uluslararası arenada tüm imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Şahsımız aleyhinde yürütülen onca kampanyaya, Siyonist lobi ve İsrail destekçilerinden gelen onca baskıya rağmen duruşumuzu asla bozmadık. İsrail’in Filistin’deki soykırımını durdurmak için zorlayıcı tedbirlerin bir an önce alınmasına yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu vesileyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında çıkardığı tutuklama kararını desteklediğimizi ifade etmek istiyoruz” açıklamasında bulundu. Fuarda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği ve Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı tarafından düzenlenen 4. Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Fuarı’nın hayırlara vesile olmasını, başarılı geçmesini, birliğe, dirliğe kapı aralamasını Rabb’imden niyaz ediyorum. Afrika’dan, Asya’dan, Orta Doğu’dan, batı ülkelerinden ve Türkiye’nin farklı şehirlerinden hepsi birbirinden kıymetli çalışmalar ifa eden 150 sivil toplum kuruluşumuzu fuara katılımları ve katkıları için tebrik ediyorum. Bu güzel etkinliğin aramızdaki kardeşliği, beraberliği, dayanışmayı, ittifak ve ittihadı güçlendirmesini temenni ediyorum. Vahdet ve uhuvvet ruhunun zirve yaptığı sivil toplum camiasında atan vicdanlı yüreklerin birbirine daha da ısındığı bu organizasyonu tertipleyen kuruluşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Fuara iştirak eden ve yeryüzünün farklı köşelerinde birçok alanda kritik faaliyetler yürüten sivil toplum kuruluşlarımıza Mevla’dan üstün başarılar diliyorum. Burada icra edilen panellerin, atölyelerin, sergilerin ve diğer birçok faaliyetin aramızdaki dostluk ve iş birliğini tahkim etmesini, dayanışma ruhumuzu perçinlemesini ümit ediyor, bu niyazımızın adım adım gerçekleştiğini görmekten memnuniyet duyduğumu burada şükranla ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı. İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliğinin eğitim, gençlik, insani yardım, aile ve insan hakları gibi alanlarda yürüttüğü çalışmaları takdirle takip ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birliğimizin, İslam coğrafyasının dört bir yanındaki 354 üye kuruluşuyla beraber 20 yıldır sürdürdüğü faaliyetlerin çıtasını her geçen yıl daha yükseğe çıkardığını görüyorum. Aynı şekilde bünyesindeki 160’tan fazla kuruluşla ülkemizin sivil toplum kapasitesine önemli katkılar yapan Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı da başarılarına her gün bir yenisini ilave ediyor. Samimi, gayretli ve bereketli hizmetleriyle tüm dünyaya örnek olma yolunda emin adımlarla ilerleyen her iki kuruluşumuzun yöneticilerini tebrik ediyor, Mevla’m yollarını açık etsin, işlerini kolaylaştırsın diyorum” dedi. "Vahşetin gündeme gelmemesi için İsrail lehine tam anlamıyla bir karartma uygulanıyor" İnsanlığın neredeyse tüm kurumlarıyla, tüm organlarıyla, tüm hücreleriyle kan kaybettiği bir dönemden geçtiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası sistemin imtiyazlı aktörleri kendi çıkarları uğruna İslam coğrafyası başta olmak üzere dünyanın farklı bölgelerini savaş, çatışma ve istikrarsızlık girdabına sürüklüyor. Dünya bilhassa İslam alemi zorlu bir sınavdan, kapsamlı bir kuşatmadan, sinsice hazırlanmış planların ateş çemberinden geçiriyor. Bakınız, hemen yanı başımızdaki Filistin’de 14 aydır mazlumlar, masumlar, çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve siviller acımasızca katlediliyor. Küresel yönetişim mekanizmaları, uluslararası örgütler ve uluslararası medya Filistin’de, Lübnan’da ve daha pek çok bölgede işlenen insanlık suçlarını görmezden geliyor. Vahşetin gündeme gelmemesi için İsrail lehine tam anlamıyla bir karartma uygulanıyor. Demokrasi ve insan hakları nutukları çeken kimi ülkeler bu alçak katliamları ve soykırımı durdurmaya çalışmak yerine İsrail’e verdikleri destekle adeta zulmü körüklüyorlar. Bu durumdan cesaret alan Siyonist katiller ise vahşet ve barbarlıklarına her geçen gün bir yenisini ekliyor. Pervasızlıkta çıtayı sürekli yükseltiyor” şeklinde konuştu. "Filistin’i yeniden özgürleştirmeyi Rabb’im bizlere nasip eylesin" İsrail’in Gazze’ye saldırıları başladığı günden bu yana 400 gün geçtiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada kalbim parçalanarak bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. İsrail’in Gazze’ye saldırıları başlayalı 400 günden fazla zaman geçti. Yüzde 70’i kadın ve çocuk olmak üzere 50 bine yakın Filistinli kardeşimiz şehit düştü. 700 binden fazla kardeşimiz yaralandı. 1,9 milyon insan evini, doğup büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kaldı. Filistin’de şehit olanların ve yaralananların kanı sadece katillerinin değil, onlara engel olmayanların da üzerlerine sıçramıştır. Gazze’de 160 bin binayı yıkıp 436 bin yapıya ağır hasar veren saldırıların gerisindeki sinsi amaç her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Daracık bir alana hapsedilen 2 milyondan fazla Filistinli bir yandan zor şartlar altında hayata tutunmaya çalışırken diğer yandan açlığa, susuzluğa ve ilaçsızlığa karşı verdiği çetin mücadeleyi sebatla sürdürüyor. Mevla Filistin’de, Lübnan’da, dünyanın dört bir yanında zulme ve zalime göğüs geren tüm kardeşlerimizin yardımcısı olsun diyorum. Rabb’imden başta kardeşim İsmail Heniyye olmak üzere tüm şehitlerimize rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Filistin’in cesur evlatlarını, vatan sevdalısı kahraman çocuklarını burada tekrar saygıyla selamlıyor, Rabb’im cümlesini muzaffer eylesin diyorum. 1967 sınırları temelinde bağımsız, egemen ve başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kuruluşunu görmeyi, Filistin’i yeniden inşa ve ihya etmeyi, Filistin’i yeniden özgürleştirmeyi Rabb’im bizlere nasip eylesin diyorum. Diğer yandan Kudüs’ün mahremiyetine uygun şekilde uluslararası bir güvenlik şemsiyesi altına alınması yolundaki çabalarımızı sürdüreceğimizi de bir kez daha belirtmek istiyorum” diye konuştu. “Müslümanlar olarak yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızdan da mesulüz” Bizler Müslümanlar olarak yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızdan da mesulüz diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbimiz Ali İmran suresinde hep birlikte ‘Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp, bölünmeyin’ buyuruyor. Bizler Müslümanlar olarak yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızdan da mesulüz. Böylesine zorlu bir ortamda İslam alemi olarak fikir ayrılıklarını bir kenara bırakıp ortak bir tavır almamız, yekvücut hareket etmemiz gerekiyor. Şurası bir gerçek; vahdet olmadan rahmet olmaz. Yürekler toplu vurmadıkça müstevliler ve müstekbirler karşısında başarılı olunmaz, olunamaz. Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimize, Sudan’da, Yemen’de ve daha pek çok ülkede masumlara ve mazlumlara ancak bu şekilde yardımcı olabiliriz. Resul-i Kibriya Efendimiz aleyhissalatu vesselam bakınız bize neyi emrediyor. ‘Bir kötülük gördüğünüz zaman onu elinizle düzeltin. Elinizle düzeltemezseniz dilinizle düzeltin. Dilinizle de düzeltemezseniz kalbinizle buğzedin ki bu imanın en zayıf derecesidir’. Evet, bu hadis-i şerife uygun şekilde imkanlarımız, araçlarımız ve kabiliyetlerimiz ölçüsünde zulmün, zalimin, kötünün ve kötülüğün karşısında durmamız icap ediyor” dedi. “Sivil toplum kuruluşlarımıza çok önemli işler düşüyor” İslam coğrafyasında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarımızın da bu çerçevede çok önemli işler düştüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Farklı alanlarda, farklı araçlarla çalışmalar yürüten STK’larımızın her şeyden evvel kapasitelerini artırmaları, icra mekanizmalarını güçlendirmeleri, birbirleri arasındaki uyumu artırmaları şarttır. STK’larımızın, gençlerimiz başta olmak üzere toplumun muhtelif kesimlerini kuşatacak, onları sivil toplum faaliyetlerine dahil edecek uygulamalarına geçmişte hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyuyoruz. Etki alanı geniş, birlik ve beraberlik içinde hareket eden, sürdürülebilir kalkınmaya katkı veren sivil toplum kuruluşları küresel barış ve adaletin tesisinde hayati katkılar yapacaktır. Her platformda dile getirdiğimiz, altını ısrarla çizdiğimiz daha adil bir dünya tasavvurumuzun hayata geçirilmesinde dünyanın dört bir yanında çalışan STK’larımızın gayretleri mühim bir yer tutacak. Şu gerçeği inanıyorum ki sizler de farkındasınız; insanlık büyük bir değişim ve dönüşümün sancılarıyla kıvranırken pek çok konuda yeni risklerle, yozlaşma ve yaratılışa aykırı dayatmalarla da baş etmek zorundadır” ifadelerini kullandı. “Aile yapısı hırpalanmış, örselenmiş, çürütülmüş bir toplumun ayakta kalması mümkün değildir” Hiç şüphesiz bu çerçevede en büyük çürüme ve yok oluş aile kurumunu hedef almış durumda olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizin de takip ettiği gibi aile mefhumumuz, toplumsal yapımız, örfümüz, değerlerimiz ve kutsallarımız küresel düzeyde bilinçli ve çok yönlü bir saldırı altındadır. Sapkın akımları, özendirici yayınlar, reklamlar, moda adı altında yürütülen dayatmalar topluma rol model olması gereken aktörler aracılığıyla zihinlere nakşedilen aşağılık fikirler her tarafımızı kuşatmış durumdadır. Cinsel sapkınlıkların bir insan hakkı ve tercihi olarak sunulmasının gerisindeki sinsi amacı gayet iyi biliyoruz. Aileyi gereksiz bir yük, taşıması zor bir sorumluluk ve insanın hayatını kısıtlayan bir fotoğraf olarak göstermeye çalışanların amacı bireyi ifsat ederek tüm toplumu çökertmektir. Tarihen ve itikaden sabittir ki aile yapısı hırpalanmış, örselenmiş, çürütülmüş bir toplumun ayakta kalması mümkün değildir. STK’ların da bindikleri dal, kendilerini ayakta tutan sütun toplum olduğuna göre toplumun temeli olan ailenin korunması öncelikli hedefleri olmalıdır. İç cephemizi tahkim ve takviye etmek, çocuklarımız ve gençlerimize daha güvenli, daha vicdanlı, daha adil bir dünyayı miras bırakmak istiyorsak hep birlikte elimizi taşın altına koymalıyız. Bunu da çok geç olmadan hemen yapmalıyız” diye konuştu. Günümüz dünyasında, bilhassa da bölgemizde çatışmalar, savaşlar, kıtlık ve terör başta olmak üzere çeşitli sebeplerle yoğun bir göç dalgası yaşandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aileleri ve kendileri için daha güvenli, huzurlu ve müreffeh bir hayat kurma hayalini gerçeğe dönüştürmek isteyenler yollara düşüyor. Bu insani dram karşısında gelişmiş ülkelerin sergilediği vurdumduymaz tavır insanlık adına utanç vericidir. Biz tarih boyunca Asya’dan, Afrika’dan, hatta Avrupa’dan insanlara kapısını da yüreğini de açmış bir ülkeyiz. Bugün de Türkiye olarak yıllardır milyonlarca çaresiz insana ev sahipliği yapıyor, kendi imkanlarımızı paylaşıyoruz. Hatta bugünün zalimlerinin geçmişte canlarını kurtarma derdine düştükleri her dönemde onlara yardım eli uzatan ilk ülkenin burası olduğu gerçeğini de hatırlatmak isterim. Şimdi rahat ve müreffeh bir ortamda yaşayanların, çaresiz mazlumlara karşı sergilediği iğrenç tavır maalesef gelecekte kendileri de aynı duruma düştüklerinde karışılacakları akıbetin örneği olacaktır. Bu tablonun daha da kötüleşmesini engellemede STK’lara önemli görev düşüyor. Dünyada adalete, merhamete, vicdana yönelik uyanışın mimarları ve öncüleri sizler olacaksınız. Sizlerden dünyaya güçlü bir duruş, güçlü bir sesleniş, zalime güçlü bir tepki bekliyorum. Duruşunuz öyle güçlü olmalı ki; insanlığın tamamı sizi takip etmeli. Seslenişiniz öyle güçlü olmalı ki; sağırlar bile duyabilmeli. Tepkiniz öyle güçlü olmalı ki; zalimlerin elindeki silahlar yerlere düşmeli. Bu konu da en büyük destekçiniz Türkiye olacaktır” dedi. “Filistin devletinin tanınması için uluslararası arenada tüm imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız” Biz millet olarak her dönemde masumların, mazlumların ve yaşama mücadelesi verenlerin yanında olduk ve olmaya da devam edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin bu insani siyasetini hazmedemeyenler, aleyhimizde kara propaganda yapsa da Türkiye’nin insan odaklı, insan yaşatma odaklı politikasını engelleyemeyecekler. İsrail’in soykırımına maruz kalan Gazze’de yaşayanlar başta olmak üzere, Filistin halkı için sadece son dönemde yaptıklarımız bile bu hakikati açıkça göstermeye yeterlidir. Türkiye olarak İsrail saldırılarının başladığı ilk günden bu yana Gazze’ye 86 bin ton, Lübnan’a ise bin 300 ton insani yardım malzemesi ulaştırarak bölgedeki kardeşlerimize en fazla destek veren ülkelerden biri olduk. İsrail’le olan ticaretimizi hiç düşünmeden milyarlarca dolarlık bir ticaret hacminden sarfınazar ederek süratle kestik. Siyonist yönetimin Gazze’de işlediği insanlık suçlarını protesto etmek için milletimizle birlikte her fırsatta meydanları, sokakları, caddeleri hınca hınç doldurduk. Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açılan davaya müdahil olma kararı aldık. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası düzeyde karar alıcı ve uygulayıcı mekanizmaları harekete geçirdik. Filistinli mültecilere yardım ajansı UNRWA’ya en güçlü desteği veren ülkelerden biriyiz. İslam dünyasında ortak bir tavrın oluşması, Müslümanların Filistin davasında yekvücut olarak hareket etmesi için yoğun gayret gösteriyoruz. Filistin devletinin tanınması için uluslararası arenada tüm imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Şahsımız aleyhinde yürütülen onca kampanyaya, Siyonist lobi ve İsrail destekçilerinden gelen onca baskıya rağmen duruşumuzu asla bozmadık. İsrail’in Filistin’deki soykırımını durdurmak için zorlayıcı tedbirlerin bir an önce alınmasına yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu vesileyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında çıkardığı tutuklama kararını desteklediğimizi ifade etmek istiyoruz” şeklinde konuştu. “Zalimlere şirin gözükme adına eğilip bükülenlerden olmadık” Alınan bu cesur kararın sözleşmeye taraf tüm ülkelerce uygulanmasını insanlığın uluslararası sisteme güvenini tazeleme adına önemli bulduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilhassa yıllardır dünyaya hak, hukuk, adalet ve insan hakları dersi veren Batılı ülkelerin bu noktada sözlerini yerine getirmeleri mecburidir. Türkiye, Gazze katliamı ve Lübnan’a yönelik İsrail saldırılarında ilk günden beri insani, vicdani ve kardeşlik görevini hakkıyla ifa etmiştir. Zalimlere şirin gözükme adına eğilip bükülenlerden olmadık. Üç kuruş siyasi rant sağlayacağım diye ülkesine ve devletine ‘İsrail ile ticaret yapıyorlar’ iftirası atanlar gibi de olmadık. Tatlı su siyasetçilerinden zor zamanlarda Filistinli kardeşlerinin yanında dimdik duranlardan olduk. Bundan sonra da sarsılmadan, yalpalamadan, sağa sola eğilmeden, bükülmeden inşallah sapa sağlam durmaya devam edeceğiz. Şairin ’bir Filistin vardı, bir Filistin gene var’ dizelerinde olduğu gibi Filistin’den umudumuzu kesmeyecek, özgür ve bağımsız bir Filistin için çalışmayı hız kesmeden sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. “Biz ecdadımızdan aldığımız ilhamla insani değerleri yaşatmaya çalışıyoruz” Türkiye olarak sizlerin varlığını ve buradaki temsilinizi çok kıymetli bulduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz tarihimizden, medeniyetimizden, ecdadımızdan aldığımız ilhamla insanı düşünüyor, insanı koruyor, insani değerleri yaşatmaya çalışıyoruz. Bu konuda çok sağlam, çok muhkem, çok emin rehberlerimiz var. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa, ‘Allah sizin ne dış görünüşünüze, ne de mallarınıza bakar ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar’ buyuruyor. Hoca Ahmet Yesevi de ‘kimsenin kalbini kırma, çünkü kalp kırmak Allah’ı kırmaktır, gönlü kırık, zavallı garip birini görürsen yarasına merhem koy, yoldaşı ve yardımcısı ol’ tavsiyesinde bulunuyor. Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, ‘incinsen de incitme’ diyor. Hazreti Mevlana, ‘kötülük yaptığın zaman kork, çünkü o bir tohumdur, Allah yeşertir, karşına çıkartır’ diyerek ikazını yapıyor. Pir Sultan Abdal, ‘ne mutlu eğri zamanda doğru durabilene’ sözüyle bize istikamet gösteriyor. Aşık Veysel, ‘beni hor görme kardeşim, sen altınsın da ben tunç muyum’ serzenişiyle nefislerimize hitap ediyor” şeklinde konuştu. “İnsanlığın huzur bulması için mücadele etmeye devam edeceğiz” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asırlardır bize yol gösteren bu gönül ve aşk erbabının izinden gitmeye, öğütlerini tutmaya, onların ahlakını ve insan sevgisini dünyaya yaymaya, insanlığın huzur bulması için mücadele etmeye devam edeceğiz. İnşallah bunu da sizlerle birlikte omuz omuza yan yana yapacağız. Rabb’im hepimizin yar ve yardımcısı olsun. Sözlerime son verirken 4. Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Fuarı’nın bir kez daha hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sivil toplum kuruluşlarımızın müştereken yayınladığı Gazze İstanbul Deklarasyonu’nun mazlum Filistin’in sesini dünyaya gür bir şekilde duyurmasını temenni ediyorum. Türkiye’den ve dünyanın dört bir yanından fuara katılan sivil toplum kuruluşlarımıza, tüm dostlarımıza, tüm kardeşlerimize tekrar teşekkür ediyorum” dedi.
Bursa Uludağ beyaz gelinliği giydi Türkiye’nin önemli kış turizmi merkezlerinden Uludağ’da sezonun ilk karı yağdı. Geçtiğimiz sezonlarda kar yağmaması sebebiyle sezonun geç açıldığı Uludağ’da kar yağışı erken sezon açılışının müjdesini verdi. Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biri olan Bursa Uludağ’da sezonun ilk karı yağdı. Hava sıcaklığı -13 dereceleri gösterirken, kar kalınlığı ise yer yer 30 santimetreye ulaştı. Tipi şeklinde yağan kar yağışı nedeniyle ulaşım aksadı. Ekipler kar küreme araçlarıyla yoğun kış mesaisine başladı. “Sezondan beklentimiz büyük” Sezonun erken açılabileceğini söyleyen Türkiye Kayak ve Snowboard Öğretmenleri Derneği Başkanı Yahya Usta, “Geçtiğimiz sezon da bu yılki gibi erken başlamıştı ama hava sıcaklığı gerekli şartları karşılamamıştı. Bu yıl havalar tam kış havası ve beklediğimiz kar yağışı başladı. Bize 80’li yılları hatırlattı. Bu yıl beklentimiz büyük. 400 kayak öğretmeni olarak Türkiye’nin tüm dağlarında hazırız. Uludağ’da 200’ü aşkın eğitmen görev yapmakta. İnşallah sezon iyi geçecek. Buradaki tüm amacımız şartları elverişli hale getirip kendi insanımızı kendi ülkemizde tutmak. Şu an 20 santimetre üzerinde bir kar kalınlığı ve yoğun bir kar yağışı var. Öğlen saatlerinde kar yağışı başladı. Gece sabaha kadar da yağacağını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Kocaeli MARSİAD Genel Başkanı Odabaş: "Bizi bu soygun ve zulümlerden kurtarmanızı istiyoruz" MARSİAD Genel Başkanı Bahri Odabaş, TÜVTÜRK’ün 18 yıldır 30 milyon araç sahibine zulüm uyguladığını söyleyerek şirketin yetkilerinin iptalini istedi. Marmara Sanayici ve İşadamları Derneği (MARSİAD) Genel Başkanı Bahri Odabaş, TÜVTÜRK hakkında basın açıklaması yaptı. Şirketin 18 yıldır 30 milyon araç sahibine zulüm uyguladığını söyleyen Odabaş, TÜVTÜRK’ün yetkilerinin iptalini istediklerini açıkladı. "Rekabet ortamı oluşturmanızı ve bizi bu soygun ve zulümlerden kurtarmanızı istiyoruz" Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde bulunan TÜVTÜRK’ün önünde basın açıklaması yapan MARSİAD Genel Başkanı Bahri Odabaş, "TÜVTÜRK ismiyle bizi soyup gavur eziyeti yapan, İngiliz ve alman firmasına son verin. 18 yıldan beri 10 dakikalık araç muayenesine en az 2 bin lira para alan, yetmedi gereksiz kusurlar bularak ikinci bir muayene ücreti alan, milyonlarca insanı gereksiz parça ve tamir masraflarına sokan, yetmedi ikinci muayene ücreti aldıktan bir gün sonra aracın rotu çıkan, araçlarımızı ve çalışan insanlarımızı saatlerce ve günlerce muayene kuyruklarında bekleterek üretim kayıplarına neden olan, İngiliz ve alman firmalarının yetkisini iptal ederek, her ilde yüzlerce bu işi yapan yerli ve milli firmalara yetki vererek, rekabet ortamı oluşturmanızı ve bizi bu soygun ve zulümlerden kurtarmanızı istiyoruz" diye konuştu. "Size verdiğimiz 5 yıllık yetki ile TÜVTÜRK’e 20 yıllık yetkiyi hangi hakla verdiniz?" Konuşmasını sürdüren Odabaş, "Ayrıca milyarlarca keş para toplayan, zarar etmesi söz konusu olmayan TÜVTÜRK’ün bir yılda 767 milyon vergi borcunu neden sildiniz? Bu vergileri silerken, milyonlarca araç sahibine her gün yollarda durdurarak, yetmedi oturduğunuz yerden plakalara vergi cezaları göndererek insanları üretimden ve hayattan neden nefret ettiriyorsunuz? Size verdiğimiz 5 yıllık yetki ile TÜVTÜRK’e 20 yıllık yetkiyi hangi hakla verdiniz?" şeklinde konuştu. "Sokaklara çıkmadan önce yasal ve demokratik haklarımızı, bize yakışır şekilde kullanmaya devam edeceğiz" Açıklamayı, halk ve sivil toplum olarak organize ettiklerini dile getiren Odabaş, "Artık tahammül edilemez duruma gelen, başta trafik cezaları olmak üzere diğer problemlerle ilgili basın açıklamamaları ile iktidarı uyarılarımız ve çözüm önerilerimiz devam edecektir. Sokaklara çıkmadan önce yasal ve demokratik haklarımızı, bize yakışır şekilde kullanmaya devam edeceğiz. İktidardan bizi dinlemesini ve anlamasını, gereğini yapmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.