ATO Congresium’da AK Parti Genel Merkezi tarafından düzenlenen Forum Metaverse programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının başında Nevruz Bayramı’nı kutladı. Sesinin kısık olma sebebini açıklayan Erdoğan, 18 Mart Çanakkale Köprüsü açılışında şifayı kaptığını belirtti.
“Bize düşen, bu kaotik dijital iklimde öncelikle kendi insanlarımıza, evlatlarımıza sahip çıkmak”
Son beş nesilde dünyada yaşanan değişimlere ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu siyasette bir ilk ve bu ilki başaran Bilgi ve Teknoloji Başkanlığımıza, partimin tüm yetkilileri olarak teşekkür ediyoruz. İnsanlık tarihinde dünyanın tamamında bu kadar çok bireyi içine alan değişimlerin bu denli kısa sürede gerçekleştiği bir başka dönem yoktur. Kendi kuşağıma mensup insanlar için söylüyorum, dedelerimizden babalarımıza, babalarımızdan bize, bizden evlatlarımıza, evlatlarımızdan torunlarımıza kadar geçen 5 nesilde dünyanın yaşadığı değişim çok büyük. Dedelerimizin hayat biçimleri çok küçük farklarla 10 asır önceki ataları ile neredeyse aynıydı.
Babalarımız, giyim kuşamdan sanayi devrimi ile ortaya çıkan kimi araçları kullanmaya, elektrik, televizyon, telefon gibi imkanlarla tanışmaya varan gelişmelerle modern dünyaya adım atmışlardı. Biz ise tarlada sabandan elektrik donanımlı traktörlere, siyah beyaz televizyondan internetin sunduğu sınırsız medya alternatiflerine, günlük hayatta ıslık ile seslenmeden sosyal medya emojilerine geçişe uzanan baş döndürücü bir devrime bizzat şehitlik ettik. Çocukluğumuzda ve gençliğimizde, filmlerde, hikayelerde geleceğin dünyasına dair tasavvurların aynı değilse bile benzer şekillerde hayata geçirildiğini gördük. Evlatlarımız bu büyük dijital devrimin aktif kullanımından içerik üretimine, teknik donanımından yazılımına kadar tüm süreçlerin içindeydi.
Torunlarımız ise konuya hakimiyetleri ve kullandıkları teknolojik araçların zenginliği ile bizim kavrayabileceğimizin çok ötesinde bir dünyada yaşıyorlar. Çok da sevimliler. Toplantımızın konusu olan Metaverse ve benzeri mecralar belki torunlarımızı da aşıp, onların çocuklarının hayat biçimlerinin ayrılmaz birer parçası olacak. Bu süreç öncelikle 5-G, 6-G gibi yeni alt yapı teknolojilerinin ve elbette yatırımlarının hızla inşa edilmesinin yaygınlaştırılmasını gerektiriyor. Her ne kadar korona virüs salgını dönemi dijital tüketimi artırarak bu teknolojilerinin cazibesini parlatmışsa da böylesine büyük yatırımların kısa sürede gerçekleştirilebilmesi mümkün değildir. Bu teknolojileri geliştiren şirketler vaat ettikleri yeni dijital dünyayı önce kendi ülkelerinin vatandaşları, hatta onların da belirli bir kesimine erişebilir kılacak, zamanla da yaygınlaştıracaktır. Gerçek şu ki, dünya dijital teknolojiler üzerinde inşa edilen yeni bir döneme doğru doludizgin gidiyor.
Ülkelerin yöneticileri olarak bizlere düşen görev, kendi insanlarımızı, gençlerimizi özellikle de bu kaçınılmaz geleceğe en doğru, güvenli, güçlü, donanımlı şekilde hazırlamaktır. Henüz başlangıç aşamasında bir teknoloji olan Metaverse konulu toplantı yapıyor olmamızın sebebi budur” diye konuştu.
Teknolojinin alt yapı hazırlığı ne kadar yüksek maliyetli bir faaliyet alanıysa içerik üretiminin de işin aynı derece stratejik, kritik, hayati bir yönü olduğunun altını çizen Erdoğan, “Biz teknolojinin alt yapısını üretmenin yanında önce kendimizin, ardından etki alanımızın, nihayetinde de dünyanın kullanabileceği içerikler üretilmesini, platformlar kurulmasını sağlamak istiyoruz. Asıl hedefimiz ise, bu üretimi kendi medeniyet birikimimizin, kendi kültürümüzün, değerlerimizin üzerinde inşa etmektir. Bugün dijital dünyanın ne kadar kötü bir görünüme sahip olduğunu en iyi işin içindekiler biliyor.
Evlatlarımızı enva-i çeşit kötü alışkanlıklara sürükleyecek nice mecrayı, tuzağı, batağı bir kenara bırakıyorum, sadece kartel haline gelen sosyal medya platformlarının hukuki ve ahlaki sınır tanımayan tasarrufları bile tek başına bu alanda kendi yolumuzu çizmemiz gerektiğinin en somut ifadesidir. Siber ve dijital alanda işlenen suçlar karşısında küresel şirketlerin keyfi tasarrufları ile karanlık amaçlara hizmet eden algoritma düzenlemeleri burada sadece gücün, paranın, sapkın yönelimlerin borusunun öttüğü bir düzenin hakim olduğuna işaret ediyor. Madem artık giderek büyüyen bir dijital ekonomi gerçeği, dijital kültür hakikati var, öyleyse ülkelerin tamamının uzlaşma ile kabul edip, arkasında duracağı bir dijital hukuk düzeni kurulmadan bu sorunların çözümü mümkün değildir.
Bize düşen, bu kaotik dijital iklimde öncelikle kendi insanlarımıza, evlatlarımıza sahip çıkmak, aynı zamanda onların küresel gelişmelerin içinde, hatta önünde yer almalarını sağlayacak imkanları oluşturmaktır” şeklinde konuştu.
“Uzaydaki yerini daha güçlü bir şekilde almak için kendi uydusunu yapan, bir Türkiye var, eski Türkiye yok”
AK Parti’nin 20 yıllık iktidarı döneminde sadece okul ve hastane binası, yol, tünel, köprü, baraj, elektrik santrali, spor tesisi inşa etmekle kalmadığını, yaptıkları yatırımlarla en büyük atılımların gerçekleştirildiği alanların başında gelen bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşmasını sağladıklarını kaydeden Erdoğan, “Mesela, biz geldiğimizde ülkemizde sadece 3 bin olan geniş bant internet abonesi sayısını 87,5 milyona çıkarttık. Aynı şekilde bizim dönenimizde mobil telefon abone sayısı 23 milyondan 87 milyona, fiber hat uzunluğu 81 bin kilometreden 455 bin kilometreye, elektronik hizmetlerini kullanıcı sayısı sıfırdan 58 milyona yükseldi. Artık uzaydaki yerini daha güçlü bir şekilde almak için kendi uydusunu yapan, yazılımlarını hazırlayan, balistik araçlarını tasarlayan bir Türkiye var, eski Türkiye yok. Meclis’te kurduğumuz Dijital Mecralar Komisyonuyla, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde oluşturduğumuz Dijital Dönüşüm Ofisiyle, hazırladığımız eylem programları ile bu süreci tüm yönleri ile takip ediyoruz.
Küresel krizler anında kendini daha iyi belli eden hibrit mücadeleler bize hem bu çalışmalarla ne kadar doğru yaptığımızı hem de daha hızlı mesafeler kat etmemiz gerektiğini gösteriyor. Gençlerimizin kabiliyetleri ve gayretleri ile ortaya çıkan örnekler var. Yazılımdan pazarlamaya geniş bir yelpazede, dijital mecralarda doğup gelişen ve değeri bir milyar doları aşan şirketlerimizin sayısı artıyor. Bizim hayalimiz de, hedefimiz de, ihtiyacımız da daha büyüktür. Türkiye’nin teknolojide öne çıkma iddiasının kalmadığı iddiası bu ülkenin gençlerine hakarettir. Bizim bazıları gibi vicdan ve ahlak sınırı tanımadan kurulan sömürü düzenlerine dayalı kaynaklarımız olmayabilir ama bizim elimizde çok daha kıymetli imkanlar var. Her şeyden önce zengin bir medeniyet birikimimiz, iftihar verici bir tarih ve kültür zenginliğimiz, aynı şekilde her türlü krizin, zorluğun üstesinden gelebilme kabiliyetini defalarca ispatlamış bir insan gücüne sahibiz.
Bilim ve teknoloji tarihi alanında yazılan eserleri, kurulan müzeleri inceleyenler, söylediklerimizin kuru bir hamaset değil, hakikatin kendisi olduğunu kabul edeceklerdir. Bugün de milli teknoloji hamlesiyle, araştırma geliştirme merkezleriyle, teknoparklarla, teknoloji geliştirme bölgeleriyle çocuklarımızın kabiliyetlerini keşfetmelerini sağlayan dene-yap atölyeleri ile aynı yolda ilerliyoruz. Teknoloji temelli girişim yapan her evladımızı pek çok destek ve teşvikle cesaretlendiriyoruz. Uluslararası alanda söz sahibi olmamızı, uluslararası rekabette öne geçmemizi temin edecek her projenin gayretin, atılımın yanında yer alıyoruz. Dünyanın teknoloji üzerinde inşa edilen yeni düzeninde kendi kulvarlarını açmak için yola çıkan gençlerimize omuz veriyoruz. Gençlerin kendilerini anlamadığını söyleyenler, onları suçlamadan önce dönüp kendilerinin nereyi eksik bıraktıklarının, onları nerede yetirince dinlemediklerinin muhasebesini yapmaları gerekir. Kuşak farkı bahanesiyle yeni nesilleri anlamaktan, onların yanında yer almaktan kaçınarak bu ülkeyi dünyanın yeni düzeninde söz sahibi olacak konuma getiremeyiz.
Önümüzde doğru tespitlerle, doğru adımlarla, doğru teşviklerle elde edilmiş çok sayıda başarılı örnek vardır. Kendi tarihimizi konu alan dizilerin, filmlerin, müziklerinin dijital oyunların pek çok yerde nasıl ses getirdiğini, karşılık bulduğunu hep birlikte gördük. Demek ki, çocuklarımızın dünyasına, dijital teknolojilerin imkanlarını kullanarak başkalarının tarihlerinin, kahramanları yerine kendi kahramanlarımızı sokarak istediğimiz kültür iklimini oluşturabiliyoruz. Bu konuda iş dünyamız yanında tüm kurumlarımıza, belediyelerimize, STK’lara önemli görevler düşüyor. Hep söylediğimiz gibi, Türkiye sadece 85 milyon kendi vatandaşından ibaret bir ülke değildir. Türkiye, yakın coğrafyasından başlayarak dünya çapında siyasi, ekonomik, kültürel etki alanı olan gönül coğrafyası milyar seviyesinde insanı kucaklayan bir ülkedir.
Yaptığımız, ürettiğimiz, inşa ettiğimiz her şey gibi dijital kültür ürünlerinin de böylesine geniş tabi bir hedef kitlesi var. Ülkemizin potansiyeli kendi silikon vadisini oluşturacak düzeydedir. Yapay zekadan akıllı cihazlara, oyun sektöründen kültür endüstrilerine kadar tüm çalışmalara vakit ve kaynak ayıracak, ülkemizi dijital üretimde öne çıkartacak yatırımcılara, girişimcilere, gençlere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
“Elinde silahla dolaşan bir gençlik AK Parti gençliği olamaz”
Konuşmasının sonunda, gençlere önemli mesajlar veren Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Daha önceki sayısız örneğin üzerine son Ukrayna-Rusya krizi bize şu gerçeği bir kez daha göstermiştir, her alan gibi dijital dünyada da kendi alt yapınıza, kendi mecralarınıza, kendi insan gücünüze sahip değilseniz, yerli ve milli ayaklar üzerinde durmuyorsanız filaketin eşiğindesiniz demektir. İHA’larınızı, SİHA’larınızı, Akıncı’larınızı yapamıyorsanız köle olma ile karşı karşıyasınız. Tıpkı diplomaside, ekonomide, askeri alanda olduğu gibi dijital dünyada da asıl olan kendi gücünüzdür. Özgün teknolojilerimizi, yazılımlarımızı geliştirmeden, özgün içeriklerimizi üretmeden kafamızı yastığa huzuru kalple koyamayız, geleceğimize güvenle bakamayız.
Gençlerinin zihinleri ve gönülleri başka mecralara bağlı toplumların akıbetinin hayır olması mümkün değildir. Elinde silahla dolaşan bir gençlik AK Parti gençliği olamaz. İşte biz Teknofest gençliği dedik, şimdi ise Metaverse ile birkaç adım öne çıkan bir gençlik diyoruz. Bunun için burada sizlerin huzurunda önümüzdeki dönemi dijital seferberlik dönemi olarak ilan ediyorum. Toplantımızın sloganı olan, beni çok mutlu etti, ‘gelecek onu tasarlayana aittir’ ifadesini çok isabetli buluyorum. Biliyorsunuz, ses biraz kısık, Cuma günü malum 18 Mart Çanakkale Köprümüzün açılışını yaptık, orada da şifa bulduk. İnşallah şimdi bu Cuma da Tokat Havalimanı’nın açılışını yapacağız.”
Derya Yetim - Hülya Keklik