DÜNYA - 20 Eylül 2022 Salı 06:56

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan New York'ta önemli açıklamalar!

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan New York'ta önemli açıklamalar!

Birleşmiş Milletler (BM) 77. Genel Kurulu nedeniyle ABD’de bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD merkezli PBS kanalına röportaj verdi.

Dünya gündemine dair değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşında hangi tarafın üstün olduğuna dair soruya, "Doğrusu bir lider olarak 'Rusya mı daha etkin, Ukrayna mı daha etkin' arayışı içerisinde değilim. Tek arzumuz bu savaşın barışla son bulmasıdır. Gerek Sayın Putin'e gerek Sayın Zelenskiy'e benim ricam, tavsiyem bu olmuştur. İnsanların ölümüyle neticelenen bir savaşın kazananı olmaz" dedi.

İstanbul’da imzalanan tahıl koridoru anlaşmasına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Oradan 2 milyon tonu aşan, 3 milyon tona yaklaşan tarım ürünlerinin ihracı gerçekleşti. Şimdi yeni bir etap, özellikle Rusya'daki ürünlerin de dünyaya açılması. Tabii burada benim tek arzum, gelişmiş ülkelere değil, az gelişmiş veya fakir ülkelere buradan ürünlerin sevkiyatını sağlamaktır. Bunu başarabilirsek fakir ülkeler, az gelişmiş ülkeler hiç olmazsa bu ürünlerle şöyle kendilerine gelmiş olurlar" ifadelerini kullandı.

“200 rehinenin takası konusunda bir mutabakat sağlandı”

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sona erdirmenin nasıl mümkün olabileceği sorusuna ise Erdoğan, bu konuda Rusya'nın tavrının çok önemli olduğunu belirterek, Özbekistan'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğünü hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "(Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin) Kendilerinin de aslında bu işi artık bir an önce bitirmenin gayreti içerisinde olduğunu anladım. Bu gidişin sıkıntısı büyük. Bu noktada, örneğin şu anda 200 rehinenin takası konusunda bir mutabakat sağlandı. Bu güzel bir gelişme. Çünkü bu rehinelerle birlikte orada çok çok önemli bir adım atılmış oluyor. Şu anda onun teknik boyutunu da arkadaşlar yürütüyorlar. Bununla birlikte güzel bir gelişmeyi sağlamış olacağız. Diğer taraftan tarım ürünleri olayını yine tespit ettiğimiz arkadaşlarımız, teknik kadrolar etraflıca yürütüyorlar. Bunlar da tabii güzel gelişmeler ama burada Ukrayna'nın da Rusya'yla aynı anlayışta olması lazım ve artık karşılıklı olarak bu çatışmaların, bu savaşın durdurulması noktasında kararlı olmak lazım" dedi.

Rusya-Ukrayna arasında sağlanacak bir barışta işgal edilen toprakların iadesinin büyük önem arz ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstenen, beklenen zaten bu. Bu konuda Sayın Guterres'in attığı adımlar da var. Bizim attığımız adımlar da var. Bu adımlarla birlikte beklediğimiz bu iadelerin sağlanması hakikaten işimizi kolaylaştır" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kırım konusuna da değindi

Rusya tarafından 2014’de yasadışı şekilde ilhak edilen Kırım’ın Ukrayna’ya geri iadesi için Putin'e rica ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunlar aynı zamanda bizim soydaşlarımız. Eğer bu adımı atarsanız bizi de rahatlatırsınız, Ukrayna'yı da rahatlatırsınız, Kırım Tatarlarını da rahatlatırsınız' dedik. Ama maalesef o günden bugüne orada bir adım atılamadı" dedi.

“Liderler girdikleri bir yoldan geri dönüşleri çok zor olan insanlardır”

Putin’in Ukrayna’ya saldırısında Ukrayna halkını küçümseyerek yanlış hesap yaptığının farkında olup olmadığı sorusuna cevap veren Erdoğan, "Hiçbir lider attığı adımdan sonra 'Ben yanlış yaptım' demez. Bunu görmek lazım. Tabii bunu söylerken aynı şeyi Ukrayna için de düşünmek lazım. Acaba Sayın Zelenskiy böyle bir adımı atarken 'Ben yanlış yaptım' diye düşünüyor mu veya düşündü mü? Tabi liderler girdikleri bir yoldan geri dönüşleri çok zor olan insanlardır. Şu anda sadece Polonya'da 3 milyonu aşkın Ukraynalı mülteci var. Avrupa'nın birçok ülkelerine, bize dahi gelen Ukraynalı göçmenler var. Bunların tümünü ele aldığımız zaman, 5 milyona yakın göçmen şu anda Ukrayna'dan çıkmış vaziyette. Tabii bu konuda bir liderin bu işe dayanması, yani 35-36 milyon nüfusu olan Ukrayna'dan bu kadar insanın çıkmış olması kolay bir iş değil. Bir liderin de bunu anlatması kolay bir iş değil. Ama liderler bu konuda kolay kolay pişmanlık duymuyor" dedi.

"İşgallerin hiçbirisinin gerekçesi olmaz”

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin gerekçeleri olan bir işgal olup olmadığı sorusuna ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşgallerin hiçbirisinin gerekçesi olmaz. Bir işgal noktasında bunun sebep netice ilişkisinin ne olduğunu en iyi anlatabilecek olan bizden ziyade gerek Sayın Zelenskiy gerekse Sayın Putin'dir. En iyi onlar bunun gerekçelerini bilir. Bu gerekçeleri değerlendirdiğimiz zaman, denge politikalarını gözeten bir ülke olarak Türkiye, burada her iki tarafı da dinlemekten yana. Onun için ısrarla bu liderleri bir araya getirme arzumuz var. Bir araya getirelim, bizzat kendilerinden bunu hep dinleyelim istedim. Henüz bunu başarabilmiş değiliz ama ümitsiz de değilim" dedi.

Ukrayna’daki toplu mezarlar

Ukrayna’daki toplu mezarlar hakkındaki soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu konuyla ilgili en ideal cevabı bana göre Birleşmiş Milletler, yapacağı çalışmalarla ortaya koymalı. Şu anda Birleşmiş Milletler yaptığı veya yapacağı çalışmaları ortaya koymadıktan sonra, bu konuda bir tespit yapmak veya böyle bir açıklamaya girmek bizi denge politikası sürdüren bir ülke olmaktan, tarafgir bir ülke konumuna düşürür ki bunu bu şekilde cevaplamak doğru olmaz" ifadelerini kullandı.

“Sayın Putin'le de Sayın Zelenskiy'le de etraflıca görüşmeler yapıyoruz”

Rus askerlerinin işlediği savaş suçlarının BM tarafından kanıtlanması halinde Putin’in sorumlu tutulması gerekip gerekmediği hakkındaki soruya cevap veren Erdoğan, "Böyle bir durum ortaya çıktığı anda zaten Putin de bununla ilgili olarak gerekli tavrını ortaya koyacaktır. Yani Putin'i bu noktada tamamıyla farklı bir insan olarak görmek doğru olmasa gerek. Çünkü o da ülkesinin menfaatlerini birinci derecede savunan ve bunun da mücadelesini veren bir ülke konumunda. Biz şu anda bu iki ülkenin savaşında, Sayın Putin'le de Sayın Zelenskiy'le de etraflıca görüşmeler yapıyoruz. Aynı şekilde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri de Sayın Putin ve Sayın Zelenskiy'le görüşmelerini sürdürüyor. Bu ne demektir? Biz eğer bir neticeye varacaksak, bir liderin tarafında olmakla değil, her iki liderle de görüşmeleri yaparak neticeye varmanın gayreti içerisinde olmamız lazım. Yalnız şunu da görmek lazım, sadece Ukrayna tarafında insanlar ölmüyor, Rusya tarafında da çok insanlar öldü" dedi.

“Şimdi rehine krizini çözmek için çalışıyoruz”

Rusya, Ukrayna’yı işgal ettiğini anımsatan sunucuya cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "O ayrı bir konu. O yapıldığı gibi, tabi daha bu savaş başlamadan önce bunlar olmuştu ve savaşla birlikte daha da gelişti. Son zamanlarda biraz gerileme de oldu. Ama dediğim gibi burada özellikle Birleşmiş Milletler'in üzerine düşen görevi süratle yerine getirmesi lazım, neticeyi açıklaması lazım. Bu netice üzerinden de bizlerin tavrımızı ortaya tam manasıyla koymamız gerekir. Onun içindir ki mesela biz şimdi rehine krizini çözmek için çalışıyoruz, adımlar atıyoruz ve belli bir yere de geldik. Öbür taraftan işte tahıl koridoruyla ilgili adımları buna dayanarak attık. Belli bir neticeye orada da varmış bulunuyoruz. Dolayısıyla birisini tamamen bir kenara at, öbürünü bir kenara koy, öyle olmaz. Netice alacaksak neticeye oynamamız lazım ve şu anda ben Türkiye olarak bu neticeye oynamanın gayreti içerisindeyim" dedi.

“Avrupa Birliği 52 yıldır bizi devamlı oyalamıştır”

Türkiye’nin Şangay İşbirliği Örgütüne katılma niyeti olup olmadığı sorusuna cevap veren Erdoğan, "Şunu çok açık net söylemem lazım, biz dünyanın parçasıyız, ne doğunun ne batının. Bizim için ülkemizin coğrafi olarak büyük bir kısmı doğuya aittir. Batıya ait olan kısmı ayrıdır. Ama Avrupa Birliği 52 yıldır bizi devamlı oyalamıştır. Avrupa Birliği, 52 yıldır bizi ne yazık ki hala üye yapmamıştır. Avrupa Birliği içinde bizim durumumuzda olan bir başka ülke yok. Hala da oyalamaya devam ediyorlar. Halbuki NATO ülkesiyiz. NATO ülkesi olduğumuz halde NATO ülkeleri dahi Avrupa Birliği süreci içerisinde bizi oyalamaktadır. Biz NATO'nun içerisinde verdiğimiz desteklerle ilk beşin içerisinde yer alan bir ülkeyiz. Bizim NATO'da böyle de bir konumumuz var” dedi.

“Biz dünyanın tüm ülkeleriyle görüşürüz”

Güçlü bir konuma sahip olan Türkiye'nin böyle oyalama taktikleriyle bir kenarda tutulmasının çok manidar olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İster istemez farklı arayışlar içerisine girme durumunda da olabiliriz. Avrupa Birliği 52 yıldır bizi tutacak, bizi yanına yaklaştırmayacak ve ondan sonra da 'Niçin şurayla görüştü, niçin burayla görüştü?' diyecek. Görüşürüm. Bu görüşmeleri yaparken de biz Avrupa Birliği'ne bu noktada hesap verecek değiliz. Biz dünyanın tüm ülkeleriyle görüşürüz. Ben Sayın Şi'yle de görüşürüm, Sayın Putin'le de görüşürüm, Sayın Modi'yle de görüşürüm. Bütün ülkelerle görüşmelerimi yaparım. Çünkü hepimiz bu dünyanın birer parçasıyız. Avrupa Birliği üyesi ülkelerle görüşmeler yaptığımız zaman bize 'Niçin onlarla görüştünüz?' diye bir soru gelmedi. Biz şu anda özellikle Şanghay İşbirliği Teşkilatında olan ülkelerle nasıl bir tutum içindeysek onlarla da aynı tutum içerisinde süreci işleteceğiz" dedi.

“İsveç terörün adeta bir kuluçka yuvasıdır"

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine dair soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şunu bir defa görmeniz lazım, burada özellikle İsveç terörün adeta bir kuluçka yuvasıdır" ifadelerini kullanarak, teröristlerin İsveç’te parlamentoya kadar sızdığını vurguladı.

“Terörün özgürlük tanımı içerisinde yeri olamaz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sürekli, Stockholm caddelerinde, teröristbaşının paçavralarını, pankartlarını taşıyarak teröristlerin yürüyüşler yaptığını ve İsveç'teki bizim samimi saf Türklere saldırılar düzenlediğini biz belgelerle defalarca İsveç tarafına verdik. 'Finlandiya böyle mi?' derseniz, İsveç gibi değil. Onlar bu noktada daha sakinler ve duruma hakimler. Ama İsveç'te böyle bir hakimiyet yok. Bize sürekli bir gerekçeyle karşılık veriyorlar. Diyorlar ki 'Anayasamızın amir hükmü sebebiyle bu, özgürlükler kapsamında değerlendirilir' Ben de diyorum ki, terörün özgürlükle alakası olmaz. Terörün özgürlük tanımı içerisinde yeri olamaz. Dolayısıyla da bu teröristlere karşı mücadelenizi eğer ortaya koyarsanız, bir mücadele verirseniz, biz bu konuda her türlü desteği veririz. Tabii bununla ilgili de nihai karar merci bizim parlamentomuzdur. Nihai kararı parlamentomuz verir. Burada bir şeyi daha ifade etmekte fayda görüyorum, biz bu görüşmeleri yaptıktan sonra yine Stockholm caddelerinde maalesef bu teröristlerin devamlı yürüyüşlerini izledik. Bu ara bir seçim geçirdiler. Yeni kazanan parti bunlara müsaade etmeyeceğini söyleyerek iş başına geldi. Temenni ederim ki bu teröristlere İsveç'te müsaade edilmez, biz de elimizden gelen kolaylığı kendilerine gösteririz" dedi.
Türkiye’nin taleplerini yerine getirmezse İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerini engelleme niyeti olup olmadığı yönündeki soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu konuda NATO üyelerinden herhangi birisinin olumsuz cevap vermesi zaten bu girişi engeller" ifade etti.

“Yunanistan'ın NATO'ya tekrar girişine Türkiye destek verdi”

Yunanistan'ın NATO'ya tekrar girişine Türkiye’nin destek verdiğini hatırlatan Erdoğan, "Eğer 'ret' deseydi, bugün Yunanistan NATO'da olamayacaktı ama olumlu yaklaştığı için şu anda Yunanistan tekrar NATO'ya girme imkanını yakaladı. Şimdi burada da benzer bir durumla karşı karşıyayız. Eğer bu dediklerimiz yerine getirilecek olursa biz olumlu yaklaşımda bulunuruz. Ama burada terör faaliyetleri devam ederse olmaz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO'nun tamamen terörle mücadele eden bir kuruluş olduğunu vurgulayarak, "NATO'nun beşinci maddesi, özellikle üyelerinin müşterek korunmasına yönelik bir maddedir ve biz bunu da tabii bekliyoruz. Çünkü biz 40 yıldır terörle mücadele ediyoruz" ifadelerini kullandı.

“Bizim bütün vatandaşlarımıza yaklaşımımız aynıdır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kürtler hakkında gelen soruya, olayın bir Kürt-Türk meselesi değil, olayın tamamıyla terörist ve terörist olmayanlar meselesi olduğunu vurgulayarak, “Şu anda Suriye'nin kuzeyinde Kürt de var, Arap da var. Bizim tarafa geçtiğiniz zaman bu boylarda Kürt var, Arap daha çok var. Benim partimin içerisinde Kürt yönetici arkadaşlarım var, Kürt milletvekili arkadaşlarım var. Kendi içimizde herhangi bir sorun söz konusu değil. Kaldı ki şu anda ülkemin güneydoğu, doğu bölgelerinde biz ikinci parti konumundayız ve buralardan ciddi bir oy alabiliyoruz. Buralarda ağırlıklı olarak Kürt vatandaşlar yaşıyor. Kürt vatandaşlarımızın yaşadığı bu bölgelerden AK Parti olarak biz bu kadar yoğun bir oy alıyoruz. İktidar olarak da biz bu bölgelere çok ciddi yatırımlar yaptık. Yani 'Burası Kürtlerin yaşadığı bölgedir, buraya yatırım yapmayalım' diye bir şey bizim felsefemizde yok, bizim programlarımızda yok. Türkler de benim vatandaşım, Kürtler de benim vatandaşım, Araplar da benim vatandaşım. Biz bunların arasında asla ayrım yapmayız, yapmadık. Şu anda da aynı konumdayız. Bizim bütün vatandaşlarımıza yaklaşımımız aynıdır. Bundan sonra da aynen böyle devam edecektir" dedi.

“Türkiye'deki Suriyelilerin dönüşlerinin başladı”

Suriye savaşına ve mültecilere ilişkin soruya yanıt veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabii bu konu en çok bizi rahatsız ediyor. Zira 4 milyon Suriyeli bizim ülkemizde ki bunların büyük kısmı Arap'tır, biz bunları misafir ediyoruz" ifadelerini kullanarak, doktor, mühendis, hukukçu, hemşirenin aralarında bulunduğu Türkiye'de vatandaşlık verilen Suriyelilerin olduğunu, bunların arasında doktor, mühendis, hukukçu, hemşirenin bulunduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu kadar vasıflı insanlar sizden bir şeyler bekliyorlar ve biz bu insanları yol ortasında bırakmadık. Elimizden gelen desteği onlara da verdik. Fakat biz şimdi yeni bir adım attık. O da şu, özellikle Suriye'nin kuzeyinde belli bir bölgeyi şu anda briket evlerle inşa ediyoruz. Bu briket evler 2 artı 1 şeklinde. Banyosu, tuvaleti her şeyi içerisinde var. Altyapılarını yaptık. Hedefimiz ilk etapta 100 bin konut yapmak ve bunu artırarak devam ettirmek. Peki niçin bunları yapıyoruz? Bizdeki Suriyeliler tekrar kendi topraklarına dönsün diye bunu yaptık. Orada, o yaşanmaz çadırların içerisinde bu insanların insanlık dışı bir yaşama mahkum edilmesine katlanmak mümkün değil. Biz bununla ilgili de Avrupa Birliği'nden olsun birçok yerlerden destekler istedik. Ama maalesef bu destekleri alamadık. Birçok liderle benim özel görüşmelerim oldu. Fakat öyle de olsa böyle de olsa Türkiye kendi milli bütçesinden ve STK'ların gayretleriyle bu konutları yaptı. Hedefimiz şimdi 250 bin briket eve bunu ulaştırmak ve şu andaki bizde bulunan Suriyeli misafirlerimizi yavaş yavaş kendi topraklarına göndermek" dedi.
Türkiye'deki Suriyelilerin dönüşlerinin başladığını belirten Erdoğan, hedefin ilk etapta 1 milyon Suriyeliyi evlerine göndermek olduğunu belirtti.

"Enflasyon aşılamaz bir ekonomik tehlike değildir”

Türkiye’deki enflasyon hakkında gelen soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Enflasyon aşılamaz bir ekonomik tehlike değildir. Ben ekonomistim. Şu anda yüzde 8, yüzde 9 enflasyonun bile tehdit ettiği ülkeler var. Bizde yüzde 80 var. Biz şu anda 250 milyar dolar ihracatı yakalamış bir ülkeyiz. Benim ülkemde marketlerde raflar boş değil. Ama Amerika'da bile bugün raflar boş, Fransa'da raflar boş, Almanya'da raflar boş. Benim vatandaşım şu anda istediği her türlü ürünü marketlerde bulabiliyor. Örneğin şu anda yeni bir adım attık. O da şu, Tarım Kredi Kooperatiflerimizde ürünler çok çok ucuz fiyatla satılıyor. Bunlar diğer zincir marketlerden çok daha düşük fiyatlı. Bizim için şu anda enflasyon bir sıkıntıdır ama yılbaşından sonra biz enflasyonda da bu sıkıntıyı aşacağız ve yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz. Şu anda Türkiye'nin büyüme oranı yüzde 7,6. Dünyada şu anda ikinci sıradayız büyümede. Bu da bir şeyi gösteriyor" dedi.

“Ben meydanların dilini iyi bilirim”

Türkiye'de 2023'te yapılacak seçimlere dair gelen soruya cevap veren Erdoğan, "Bizim şu anda seçimleri kazanma noktasında bir endişemiz yok. Ben meydanların dilini iyi bilirim. Şu anda yaptığım toplu açılışlarda, meydan mitinglerinde eğer on binleri meydanlara toplayabiliyorsam, bu halkımın bize olan teveccühünü göstermektedir. Halkımızın bize olan bu teveccühü devam ettikçe, bizi kimse tutamaz. Çünkü alternatif yok" dedi.

“İstikrar olmadığı için Türkiye hep geride kaldı”

Türkiye'nin birçok alanda attığı adımlara değinen Erdoğan, "Keşke gelseniz de bizim sağlık sektörünü yerinde inceleseniz, bizim eğitim sistemimizi yerinde inceleseniz. Hepsinde Batı'yla mukayese edilemeyecek derecede bir performansı olan ülkeyiz. Onun için alternatifsiziz. Şu anda biz öyle bir konumdayız ki inşallah bu seçimleri de bizler kazanacağız. Ben yüzde 52 ile Cumhurbaşkanlığını kazandım. Şimdi önümüzdeki seçimlerde bizim hedefimiz tabii aynı şekilde kazanmak. Biz başkanlık sistemine geçtik. Ama bizim muhalif kanat, Türkiye'de başkanlık sistemi değil, parlamenter sistemi savunuyor ki o parlamenter sistemde Türkiye yıllar yılı 7 ayda, 8 ayda, 10 ayda, 13, 14, 15, 16 ayda bir seçime gitmiş, hükümetler bozulmuş. Böyle bir ülkede istikrar olur mu? İstikrar olmadığı için de ne oldu? Türkiye hep geride kaldı. Biz ise dedik ki başkanlık sistemine geçeceğiz ve başkanlık sistemine geçtik. Amerika'daki sistemi de kısmen baz aldık. Başkanlık sistemiyle beraber de Türkiye çok daha farklı bir yürüyüşe geçti ve bu farklı yürüyüş içerisinde de gayet güzel bir yere ülkemizi getirdik" dedi.

Türkiye-ABD ilişkileri dair soruya ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İdeal bir konumdadır diyemem. Çünkü bizim şu anda Amerika'yla dış ticaret hacmimizin buralarda olmaması lazım. Bizim Sayın Trump döneminde de belirlediğimiz bir rakam vardı, '100 milyar doları bulmalıyız' demiştik. Ama maalesef şu anda çok çok gerilerdeyiz" dedi.

Türkiye'nin yapacağı iş de başının çaresine bakmaktır”

Türkiye-ABD ilişkilerinin savunma sanayisinde de istenilen yerde olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Savunma sanayini iyi bir yere taşımamız lazım. İşte mesela bizim F-16 meselemiz var. Biz sizden F-16 almışız. Şimdi sizden F-16 aldığımıza göre bunun gerisinin gelmesi lazım. Ama burada siyasi yaklaşımla karar vererek F-16 konusunda Türkiye'ye hala bir yaptırım uygulama yoluna gitmek iki dost ülke için çok yanlış bir şey. En son Sayın Biden, bunu çözme noktasında bana söz verdi. Şu anda Biden'ın buna olumlu baktığını biliyorum. Hatta Cumhuriyetçilerle de görüşmelerimiz oldu, onlar da buna olumlu bakacaklarını söylediler. Şimdi F-16 konusunda eğer biz Amerika'dan istediğimiz neticeyi alamazsak ne yapacağız? Başımızın çaresine bakacağız. Siz kalkıp da Yunanistan'a F-16 konusunda her türlü desteği vereceksiniz, orada üsler kuracaksınız ama Türkiye gibi NATO'daki dost ülkeye ve ilk 5 içerisinde NATO'da her türlü desteği veren ülkeye bu desteği vermeyeceksiniz. Bu durumda Türkiye'nin yapacağı iş de başının çaresine bakmaktır. Yoksa bunun dışında bizim Amerika'yla sıkıntımız yok” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Emine Erdoğan, Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği’nin karma sergisinin açılışını yaptı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği’nin Dolmabahçe Galeri Salonu’nda düzenlenen karma sergisinin açılış programına katıldı. Emine Erdoğan, bugün büyük insani krizlerle mücadele ederken sanatın umut ve direnç kaynağı olma gücünün yeniden keşfedildiğini belirterek, "Gazze’nin acılarını anlatan bir tuval, kaybettiklerimizin hatırası işlenmiş bir el işi, duygularımıza tercüman olan bir şiir, binlerce sözden ve eylemden daha etkili olabiliyor. Unutmayalım ki bugün biz, İspanya iç savaşını çıkaranları değil, bu savaşın trajedisini en etkili şekilde gözler önüne seren Guernika tablosunu hatırlıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği’nin Dolmabahçe Galeri Salonu’nda düzenlenen karma sergisinin açılış programına katıldı. Burada konuşan Erdoğan, resimden müziğe, edebiyattan tiyatroya kadar sanatın her dalının, insanın yüce duygularının gün yüzüne çıkmasını sağladığını söyledi. Sanatın, herkesi aynı duygularda buluşturduğunu kaydeden Erdoğan, "Sanat, insanı önyargı ve nefret zincirlerinden kurtararak diğer insanlarla yakınlaştırır. Kültür ve sanatla derinleşen farkındalık ve duyarlılığı artan toplumlar, hayata gönül penceresinden bakmaya başlar. Dolayısıyla her sanatçı aslında eserleriyle kendi medeniyetini de inşa eder" diye konuştu. "Kültürümüz, tüm zanaatkarlar için eşsiz bir ilham kaynağıdır" Erdoğan, hem içinde bulunulan zamanda var olmanın hem de gelecekte devam etmenin yolunun estetik üretimden geçtiğini belirterek, "Biz bu anlamda dolu dolu bir geçmişe sahibiz. Tarih boyu geniş coğrafyalarda farklı medeniyetlerle temasın zenginleştirdiği kültürümüz, tüm zanaatkarlar için eşsiz bir ilham kaynağıdır" ifadelerini kullandı. Osmanlı döneminde sanatın, hayatın her alanına işleyip, yaşamla iç içe olduğunu dile getiren Erdoğan, "Estetik algı, en üst düzeyde tecrübe edilmiştir. Ruhun ilacı olarak görülen müzik, şifahanelerde tedavi olarak uygulanmıştır. Keza çini, ebru, tezhip, hattatlık gibi nice sanat dalı, zevk-i selimin ve ince fikrin zirvesidir. Kağıda, cama, taşa kumaşa işlenen desenler; neyden bağlamaya, uddan kanuna uzanan nağmeler, ruhumuzu incelikle besler. Bu derin kültürel birikim sahip olduğumuz en değerli hazinelerimizdendir" şeklinde konuştu. Erdoğan, bugünkü karma sergi gibi medeniyet mirasına sahip çıkan ve modern sanatla arasında köprüler kuran etkinliklerin kıymetli olduğunu vurgulayarak, Çınar Derneği’ni ve eser sahiplerini çalışmaları dolayısıyla tebrik etti. "Dernek her yaştan katılımcıyı içindeki cevheri keşfetmeye çağırıyor" Derneğin adını çınardan almasını anlamlı olduğunu ifade eden Erdoğan, "Aile yapısını güçlendirmek ve gençlerin kültürel ve zihinsel gelişimlerini desteklemek amacıyla düzenlediği kurslar, bu misyonun somut birer yansıması. Dernek, sağladığı çeşitli sanat atölyeleri ile her yaştan katılımcıyı içindeki cevheri keşfetmeye çağırıyor. Resim, seramik, kara kalem, soğuk porselen gibi modern sanat eğitimleri çağın trendlerini kişisel üsluplarla birleştiriyor. Öte yandan, kadınların mesleki eğitim yoluyla iş gücüne katılımını destekleyerek, toplumsal kalkınmaya da değerli bir katkı sağlıyor" değerlendirmelerinde bulundu. Erdoğan, öğrencilerin bu eğitimlerde yalnız bir sanatı icra etmekle kalmayıp, işledikleri her motifte, attıkları her fırça darbesinde ve öğrendikleri her yeni ritimde emeğin ve sabrın gücüne tanıklık ettiklerini söyledi. "Eserlerde ortak köklü bir mirasın kişisel özgünlükle harmanlandığı o eşsiz birlikteliği görüyorum" Bu durumun, herhangi bir sanat dalında beceri kazanmanın çok ötesinde olduğunun altını çizen Erdoğan, "Birbirinden farklı tüm bu kıymetli eserlerde, ortak köklü bir mirasın kişisel özgünlükle harmanlandığı o eşsiz birlikteliği görüyorum. Sanatla terbiye edilmiş ruhlar ve güzeli görmeye talimli gözler arttıkça, sanat müzelerin, galerilerin duvarlarını aşarak hayata karışacak. İşte o zaman sanat, insanı daha erdemli bir hale getiren ve toplumları medeniyet yolunda ileri taşıyan bir güce dönüşecek" ifadelerini kullandı. Emine Erdoğan şöyle devam etti: "Çini duvar panolarından, porselen tabaklardan, yağlıboya tablolardan yansıyan estetik, giyim kuşamdan ev dekorasyonuna kadar, hayatın her alanında yeniden canlandırmalıyız. Estetikle harmanlanmış bir dünya, hayal ettiğimiz daha adil ve yaşanabilir bir geleceğin de anahtarı olacaktır. Nitekim bugün, büyük insani krizlerle mücadele ederken sanatın umut ve direnç kaynağı olma gücünü yeniden keşfediyoruz. Gazze’nin acılarını anlatan bir tuval, kaybettiklerimizin hatırası işlenmiş bir el işi, duygularımıza tercüman olan bir şiir, binlerce sözden ve eylemden daha etkili olabiliyor. Unutmayalım ki, bugün biz, İspanya iç savaşını çıkaranları değil, bu savaşın trajedisini en etkili şekilde gözler önüne seren Guernika tablosunu hatırlıyoruz." Sanatın, insanlığın iyi ve güzel izler bırakma çabasının en kalıcı şahidi olması, nesiller boyunca erdemin ve hakikatin ilham kaynağı olmaya devam etmesi temennisinde bulunan Erdoğan, "Dünyayı kanla boyamak isteyenlere karşı, iyiliği, güzelliği ve erdemi çoğaltmakta yarışanlardan olabilmeyi diliyorum" sözleriyle konuşmasını sonlandırdı. Derneğin eğitmenlerinden Nevin Şahin ve Nilüfer Kıran’ın icra ettiği müzik dinletisiyle başlayan açılış programında, Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği Selcen Zeliha Özkök Arda da bir konuşma yaptı. Konuşmaların ardından Başkan Arda, Emine Erdoğan’a günün anısına Sultan Süleyman Han’ın hayatını anlatan bir kitap ile çini işlemeli porselen bir vazo hediye etti. Erdoğan, aile fotoğrafının çekilmesinin ardından, sergiyi gezerek eserler hakkında bilgi aldı. 110 elden çıkmış eserler sergilendi Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği 2020 yılında, toplumun bir ayrım gözetmeksizin tüm bireylerini kültür ve sanatın sağlam ve köklü değerlerinin gelecek nesillere aktarımında ortak ve sağlam bir payda oluşturmak üzere yola çıkmış gönüllü bir ekibinin gayretleriyle kuruldu. Görsel ve işitsel sanatlar, el sanatları alanlarında yetkin hocalarıyla her yaş grubuna yönelik atölye çalışmalarının yapıldığı sanat merkezinde hat, tezhip, minyatür, çini, Türk nakışı, sanatsal bebek yapımı, mefruşat ile ud ve piyano gibi geniş bir yelpazede sanat eğitimlerin verildiği derneğin karma sergisinde, 110 elden çıkmış Anadolu’nun sanat zenginliğini yansıtan 150 eser sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Sergi, 1 Aralık’a dek Dolmabahçe Galeri Salonu’nda ziyaret edilebilecek.
Kastamonu Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı: "Bebek katilleri, tarihin kara bir lekesi olarak kalacak" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya tutuklama kararı çıkartılmasıyla ilgili konuşarak, “Bu gecikmiş bir karar ancak o katiller için tarihin kara bir lekesi olarak kaydının düştüğünü de ifade edelim. Türkiye bu süreçte her zaman olduğu gibi mazlumların ve mağdurların yanında oldu, net tutum sergiledi ve Filistin davasına adalet ve özgürlük davası olarak baktı, destekledi” dedi. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, AK Parti Kastamonu İl Başkanlığı tarafından düzenlenen AK Parti Azdavay 8. İlçe Kongresine katıldı. Azdavay Belediyesi Düğün Salonu’nda gerçekleştirilen kongrede konuşan Bakan Yumaklı, 22 yıllık AK Parti iktidarlarında Türkiye’nin çok önemli yol kat ettiğini kaydetti. Geçmiş yıllara bakıldığında değişimin kolaylıkla görülebileceğini söyleyen Bakan Yumaklı, “Bugünden sadece 10 sene geriye doğru baksak, memlekete hizmet etmek isteyenlerle onların önüne taş koyanların farkı çok bariz şekilde görülecek. Bunların en önemlisi vesayet idi. Vesayet aslına bakarsanız sizin düşünce, fikirlerinizi hiçbir şekilde umursamayıp sadece kendisinin istediğinin olmasını ortaya koyan bir anlayış. Bu memleketin bir evladı çıktı dedi ki, ’Hayır, bu memleketin asıl sahibi benim milletimdir” dedi. Vatandaşının devletine değil, devletin vatandaşa gittiği bir devlet anlayışına kavuştuklarını belirten Bakan Yumaklı, “Hepiniz de şahitsiniz ki devlete giden, derdini devlete anlatmak isteyen bir anlayış kalmadı. Vatandaşına giden bir devlet anlayışı var. Devlet dediğim de sadece kurumlardan ibaret değil. Bunun içinde sizlere hizmet etmeye talip olan kim varsa onlardan bahsediyorum. İşte en büyük değişiklik bu oldu. Bu demokratik adımların 85 milyonu kucaklaması çok da uzun sürmedi. Bugün Türkiye’yi hem bölgesinde hem de dünyada güçlü bir konuma taşıyarak hepimizin umutlarını yeşertti” diye konuştu. İstikrar ve güvenin her şeyden önemli olduğunu işaret eden Bakan Yumaklı, “Türkiye hedeflerini bu istikrar ve güven üzerinde tutarak geliştirdi. Şimdi artık Türkiye Yüzyılı’ndayız. Cumhuriyetimizin birinci yüzyılı bitti, ikinci yüzyılını hep beraber inşa etmek zorundayız. Bu noktada önceki dönemlerden çok daha fazla çalışmamızı gerektiren bir durum söz konusu. Bunu yapabilme kapasitesine rahip tek parti AK Parti’dir. Bir diğer önemli husus ise kardeşlik, birlik, beraberliğimiz. Bunu hiçbir zaman unutmamamız lazım. Bu, kendi bulunduğumuz ilde de ülkede de geçerlidir. Kardeşlik anlayışı olmazsa olmaz bir unsur. Bunları hazmedemeyenler olacaktır. Çünkü onların kendi ezberleri, fabrika ayarlarına dönmek için gayretleri var. Vatandaşı, kendilerine hizmet etmekte yükümlü görme anlayışlarından vazgeçmeme gibi huyları var. Elbette ki bizim milletimiz onların bu düşüncesini, hedefini görecek ve bunların engelleyecek ferasete sahiptir” ifadelerini kullandı. "Türkiye her zaman olduğu gibi mazlumların ve mağdurların yanında oldu ve Filistin davasına adalet ve özgürlük davası olarak baktı" İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına tepki gösteren Bakan Yumaklı, “Büyük suçlar işleyen devlet başkanları var, biliyorsunuz. Bunlardan en önde geleni bugün için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu. Bugün itibarıyla kendisine tutuklama kararı çıkartılan bir katiller şebekesinin başı. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın o masum insanların hakkını bütün platformlarda arayacağı sözünden hareketle gerekli birimlerimizin başvuruları, takipleri ve savunmalarıyla bu noktaya gelmiş durumda. Elbette bu gecikmiş bir karar ancak o katiller için tarihin kara bir lekesi olarak kaydının düştüğünü de ifade edelim. Türkiye bu süreçte her zaman olduğu gibi mazlumların ve mağdurların yanında oldu, net tutum sergiledi ve Filistin davasına adalet ve özgürlük davası olarak baktı, destekledi. Tabii bunları hazmedemeyenler oldu, olacak. Muhalefet için bu nereden baksanız bir dezenformasyon ve çarpıtma mekanizmasına dönüşmüş durumda. Onlar için hala kendi ideolojik çıkarlarını, düşüncelerini, tercihlerini öne koymak söz konusu ama burada AK Parti olarak Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde ortaya konulan o bütüncül yaklaşım, tutarlı yaklaşım bizler için normalleşme istemeyenlere, doğruya ’doğru’ diyemeyenlere çok önemli bir mesajdır. Zaten AK Parti’yi diğerlerinden ayıran en önemli husus da bu” şeklinde konuştu. Kastamonu’daki köy yangınları ile ilgili de konuşan Bakan Yumaklı, “Şu ana kadar çıkan yangınların yüzde 90’ı elektrik tesisatı kaynaklı yangınlar. Çünkü o dönemde yapılan evlerin elektrik tesisatlarında sadece televizyon belki de ufak tefek bir iki alet daha vardı. Şu anda evlerimizde çok farklı çeşitte mevcuttaki tesisatları kaldıramayacak cihazlar kullanıyoruz. Dolayısıyla elektrik tesisatı da bunları çekmediği için buna bağlı yangınlar çıkıyor. Biz, Orman Genel Müdürlüğü olarak ORKÖY kredileri kapsamında basitleştirerek örnek verecek olursam 100 liralık elektrik tesisatını kendisi yapmak isteyen ev sahibine kredi verdiğimizde bunun 20 lirasını hibe olarak vereceğiz. Geri kalan 80 lirası içinde herhangi bir şekilde faiz işletilmeden 4 yılda ve yılda bir defa ödeme şartıyla bunu geri ödemenize imkan sağlayacağız. Bunun vatandaşlarımızdan değerlendirmelerini özellikle istirham ediyorum. Çünkü herhangi bir yangında Allah göstermesin mal kayıplarının yanı sıra can kayıpları da yaşıyoruz. Bunlarda bizleri son derece üzmektedir. Bu konuya başta Kastamonu olmak üzere bu ve buna benzer yapılardaki evlerdeki sorunu bu şekilde çözmeyi planlıyoruz” ifadelerini kullandı. Azdavay ilçesine yapılan yatırımlar hakkında bilgiler veren Bakan Yumaklı, “Azdavay ilçemize gelince; son 22 yılda ilçemize 493 milyon TL tarımsal yatırım ve destek yaptık. 1 derenin ıslah çalışmasını gerçekleştirdik. 1 milli park oluşturduk. İlçemizde 3 milyon adet orman ağaçlandırması yapıldı, 1 bal ormanı, 1 mesire yeri oluşturuldu. 645 orman köylüsü ailemize 60 milyon TL ORKÖY kredisi ve hibesi verildi. AK Parti olarak, illerimizin, ilçelerimizin imkan ve ihtiyaçları doğrultusunda gereken neyse yapıyoruz. Üreticilerimizin, çiftçilerimizin her zaman yanında olmaya devam ediyoruz. Bizler çiftçimizin refahı, milletimizin huzur ve geleceği için varız. Bütün samimiyetimizle ve kararlılığımızla milletimizin hizmetine amadeyiz” dedi.
Hatay Sokak ortasında kurşunlanarak öldürülen teknik adam son yolculuğuna uğurlandı Tekirdağ’da sokak ortasında uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden TFF 3. Lig ekiplerinden Çorluspor 1947’nin Teknik Direktörü Ersin Aka memleketi Hatay’da toprağa verildi. Geçtiğimiz gün Tekirdağ’ın Çorlu ilçesi Mühittin Mahallesi’nde yaşanan olayda sokak ortasında silahlı saldırıya uğrayan Çorluspor 1947’nin Teknik Direktörü Ersin Aka hayatını kaybetmişti. Futbol tutkunlarını yasa boğan ölümde hayatını kaybeden evli, 2 çocuk babası teknik adam için memleketi Hatay’ın Erzin ilçesinde cenaze töreni düzenlendi. Aka, yoğun katılımın olduğu cenaze namazının ardından ilçe mezarlığına defnedildi. Cenaze namazına; Erzin Belediye Başkanı Ökkeş Elmasoğlu, Dörtyol Belediye Başkanı Bahadır Amaç, Teknik Adam Samet Aybaba ve çok sayıda vatandaş katıldı. Aka’nın tabutunun üzerine bir dönem çalıştırdığı Erzinspor’ın formasının konulmasıysa dikkat çekti. "Böylesi yetenekli, iyi ve karakteri de düzgün bir insan çok nadir gelir ve nadir yetişir" Gençlik ve Spor İlçe Müdürü Hanifi Demirkıran, Ersin hocanın geride gözü yaşlı kızlarını bıraktığını belirterek, “Ersin Hocam çok değerli bir spor insanıydı, işinin ehli bir insandı. Örnek kişiliğiyle, davranışlarıyla, sporcu kişiliğiyle ve her yönüyle çok iyi bir insandı. Böylesi yetenekli, iyi ve karakteri de düzgün bir insan çok nadir gelir ve nadir yetişir. Ülkemizin spor camiamızın ve Erzin’imizin başı sağ olsun, çok değerli büyük bir hocasını kaybetti. Geride gözü yaşlı kızlarını bıraktı. Küçük yaşta babalarını kaybetmenin acısını tattılar, ileriki yaşantılarında inşallah babalarının eksikliklerini hissetmeyecekler. Allah yardımcıları olsun. Devletimize inanıyorum; Adalet Bakanlığımız, emniyetimiz ve İçişleri bakanlarımız çözecekler, kimsenin şüphesi olmasın” dedi.