POLİTİKA - 30 Eylül 2020 Çarşamba 10:47

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan AB liderlerine Doğu Akdeniz mektubu

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan AB liderlerine Doğu Akdeniz mektubu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği kurumlarının başkanlarına ve üye ülkelerin liderlerine Türkiye’nin Doğu Akdeniz konusuna yaklaşımı ve sorunların çözümüne yönelik önerilerini aktardığı bir mektup gönderdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB kurumlarının başkanlarına ve üye ülkelerin liderlerine birer mektup gönderdi. Mektupta Türkiye’nin Doğu Akdeniz konusuna yaklaşımı ve sorunların çözümüne yönelik önerilerini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

“Türkiye-AB ilişkileri ve bu ilişkilerin ilerlemesi, ülkemiz için her zaman öncelik taşıyan konuların başında gelmiş ve bildiğiniz üzere özellikle iktidarımız döneminde bu süreçte çok önemli mesafeler katedilmiştir. İlişkilerimizin 60 yılı aşan geçmişinde tabiatıyla zorlu sınamalar da yaşanmıştır. Son dönemde Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler nedeniyle ilişkilerimiz yeni bir sınamayla karşı karşıyadır. Bu mektupla sizlere, Türkiye’nin Doğu Akdeniz konusuna yaklaşımını ve sorunların çözümüne yönelik önerilerini aktarmak istiyorum. Doğu Akdeniz politikamızın iki ana hedefi vardır. Birincisi, Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının uluslararası hukuka uygun olarak hakça ve adil biçimde sınırlandırılması ve kıta sahanlığımızdaki egemen hak ve yetkilerimizin korunmasıdır. İkinci hedefimiz ise, Kıbrıs Türklerinin Kıbrıs Adası'nın eşit ortağı olarak Ada'nın hidrokarbon kaynakları üzerindeki eşit hak ve çıkarlarının garanti altına alınmasıdır. Bu hedeflerimiz çerçevesinde Türkiye, Doğu Akdeniz’in tüm tarafların işbirliği yaptığı, hidrokarbon kaynaklarının hakça ve adil şekilde paylaşıldığı, barış ve istikrarın hüküm sürdüğü bir işbirliği bölgesi olmasını arzu etmektedir. Kömür ve çeliğin AB’nin çıkış noktasını oluşturduğu gibi, hidrokarbonun Kıbrıs’ta çözüme ve büyük AB’nin oluşumuna temel oluşturmasını diliyoruz.”

Doğu Akdeniz’de devam eden gerginliğin müsebbibinin Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olduğunu aktaran Erdoğan, “Bugün geldiğimiz duruma Yunan-Rum ikilisinin Türkiye’yi ve Kıbrıs Türklerini yok saymaları, tek yanlı adımlar atmaları, oldu-bittiler oluşturmaları ve AB’nin buna 2003 yılından beri seyirci kalması yol açmıştır. Kıbrıs meselesi çözülmeden AB’ye üye yapılan GKRY, Kıbrıs Türklerini yok sayarak 2003, 2007 ve 2010 yıllarında komşu ülkelerle deniz sınırı anlaşmaları yapmış, 2007 yılında ruhsat sahaları belirlemiş, uluslararası ihaleler açmış ve 2011 yılında ilk sondajını gerçekleştirmiştir. Yunanistan ise GKRY ile birlikte Türkiye’yi Antalya körfezine hapsetmeyi hedefleyen maksimalist deniz sınırı iddialarını (Sevilla Haritası) AB’yi kullanarak Türkiye’ye kabul ettirmeye çalışmış ve bu sınırların ulusal ve AB’nin dış deniz sınırları olduğunu iddia etmiştir. Yunan/Rum ikilisi bunlarla da yetinmeyerek, Türkiye ve Kıbrıs Türklerine karşı Doğu Akdeniz Gaz Forumu adı altında bir mekanizma teşkil etmiş, ayrıca bölge ülkeleriyle Türkiye karşıtı üçlü ve dörtlü işbirliği mekanizmaları kurmuştur. Türkiye ise Doğu Akdeniz’de hem kendi hem de Kıbrıs Türklerinin haklarını korumak için diplomasiye ağırlık vermiş, ancak diyalog ve işbirliği çağrılarımız sonuç vermeyince sahadaki adımlarını 7 yıl bekledikten sonra 2018 yılında atmaya başlamıştır. Türkiye, Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının uluslararası hukuka uygun olarak hakça ve adil şekilde sınırlandırılmasını savunmaktadır. Bu amaçla Yunanistan ile önkoşulsuz olarak diyaloga hazır olduğumuzu bir kez daha vurgulamak isterim. Bu çerçevede gerginliğin azaltılması için NATO Genel Sekreterinin deniz ve hava unsurlarını ayrıştırma girişimine de başından itibaren destek verdiğimizi dikkatinize getiririm. Diğer taraftan Kıbrıs Türkleri ile Kıbrıs Rumlarının yıkılan Kıbrıs Cumhuriyetinin ortak kurucuları ve Ada'nın ortak sahipleri olarak hidrokarbon kaynakları konusunda hakça gelir paylaşımı dahil bir işbirliği mekanizması tesis etmeleri gerekir. Böyle bir işbirliği mekanizmasının kurulması için Kıbrıs meselesinin çözümünü beklemeye gerek yoktur. Zira Ada’daki her iki taraf da belirlediği ruhsat sahalarında uluslararası petrol şirketleri aracılığıyla faaliyet göstermektedir. Bu faaliyetlerin durmasına veya devam etmesine ancak Ada’daki iki halk birlikte karar vermelidir” ifadelerini kullandı.

Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Türkleri dâhil tüm tarafları bir araya getirecek kapsayıcı bir enerji işbirliği forumu kurulmasının son derece yararlı olacağını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

“Türkiye bu yönde atılacak adımlara her türlü desteği vermeye hazırdır. AB’nin bu düşüncelerimize destek vermesini, aday ülke Türkiye’ye karşı takındığı yanlı tutumu terk etmesini, Yunanistan’ın ve GKRY’nin maksimalist tezlerine koşulsuz, haksız yere destek vermemesini temenni ediyorum. AB’nin ülkeme karşı aldığı bu yanlı tutum, AB müktesebatına ve uluslararası hukuka aykırıdır. Bu yanlı tutum çözümü zorlaştırmakta, gerginliği arttırmakta ve Türkiye-AB ilişkilerine, birçok alandaki ortak menfaatlerimize zarar vermektedir. Bizim AB’den beklentimiz tarafsız kalması, herkese eşit davranması, diyalog ve işbirliğini desteklemesidir. Yukarıda bahsettiğim adımlar atılmadan Türkiye ve Kıbrıs Türklerinden Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon faaliyetlerini durdurmalarının istenmesi, haksız ve adaletsiz bir taleptir. Öte yandan bu konuda Temmuz ayı sonunda AB Dönem Başkanı Almanya’nın ricası üzerine sergilediğimiz iyi niyetli tutuma Yunanistan 6 Ağustos’ta Mısır’la imzaladığı sınırlandırma anlaşmasıyla karşılık vermiş ve güvensizliği artırmıştır. Doğu Akdeniz ülkeleri hidrokarbon programlarını ve faaliyetlerini hızla devam ettirirken, Türkiye’ye karşı şer ittifakları sürerken, Kıbrıs Türkleri yok sayılırken, Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip Türkiye’nin kendi karasularına hapsolmasını kimse beklememelidir. Biz diyalog ve işbirliğine her zaman hazır olduk. Bize AB üzerinden empoze edilmeye çalışılan maksimalist taleplere de boyun eğmedik. Hiçbir ülkenin hakkında gözümüz yok. Ancak hem kendi haklarımızı hem de garantör ülke olarak Kıbrıs Türklerinin haklarını koruduk ve korumaya devam edeceğiz. Doğu Akdeniz meselelerine adil ve barışçıl bir çözüm bulabilmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Bunun için işbirliği ve diyalog desteklenmeli, mevcut krizi daha da ağırlaştıracak adım ve kararlardan kaçınılmalıdır.”

“Bizim samimi arzumuz, 18 Mart Mutabakatı'nın günün koşullarını da dikkate alarak güncellenmesi ve Türkiye-AB ilişkilerinin tüm yönleriyle ortak çıkarlarımız doğrultusunda aşama aşama ilerletilmesidir” diyen Erdoğan, “Bunun yolunun ise yasadışı göç, terörizm, ticaret, enerji gibi pek çok farklı alanda ilişkilerimizin müşterek çıkarlarımız için taşıdığı hayati önemin farkında olmaktan geçtiğine inanıyor, bu amaca yönelik değerli desteğinizi bekliyorum” ifadelerine yer verdi.

İlker Turak
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Beyin ölümü gerçekleşen 53 yaşındaki hastanın organları 5 kişiye umut oldu SAMSUN (İHA) – Samsun’da tedavi gördüğü hastanede beyin ölümü gerçekleşen 53 yaşındaki erkek hastanın organları, nakil bekleyen 5 kişiye umut oldu. 3 gün önce Medicana International Samsun Hastanesi’ne beyin kanaması nedeniyle yatış yapan özel bireyin beyin ölümü tüm müdahalelere rağmen gerçekleşti. Aile ile yapılan görüşmelerde organ bağışı kabul edilince bu gece ameliyata alınan donörden 2 kornea, 2 böbrek ve 1 karaciğer nakil bekleyen hastalar, için alındı. Başarılı geçen operasyonun ardından karaciğer ve kornealar, OMÜ Tıp Fakültesi’ndeki 3 hastaya, böbreklerden biri İstanbul diğeri ise Sivas’taki organ bekleyen hastalara yetiştirilmek üzere yola çıktı. Operasyon hakkında bilgi veren Medicana International Samsun Hastanesi Organ Nakil Koordinatörü Hemşire Yeşim Yetkin "Donörümüz 3 gün önce beyin kanaması tanısıyla hastanemize yatmıştı. Yoğun bir tedavi süreci geçirdik ama tüm müdahalelere rağmen maalesef beyin ölümü gerçekleşti. Beyin ölümü sonrasında aile ile bir görüşme yaptık. Onlar da yüce gönüllü davranarak organları bağışlamayı kabul ettiler. Hastamız tam 5 kişiye umut olarak yeni bir yaşam için kapılar açılmasına vesile oldu. Umutla organları bekleyen 5 kişi inşallah yeniden hayata tutunmuş olacaklar. Karaciğer ve 2 kornea Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki hastalara, böbreğin biri Sivas’a diğeri de İstanbul Çapa’da tedavi gören hastalara gitti. Hastamız 53 yaşında erkek hastaydı. Hastamız, özel durumundan dolayı herhangi bir meslek icra etmiyordu" dedi. Organlar, hava ve karayolu ile nakil bekleyen hastalara yetiştirilmek üzere hastaneden uğurlandı.
Şanlıurfa Şanlıurfaspor yönetimi istifa etti Şanlıurfaspor yönetimi, Esenler Erokspor mağlubiyetinin ardından taraftarın ’yönetim istifa’ çağrıları sonrası istifa etti. Şanlıurfaspor, sahasında Esenler Erokspor’a 2-0 yenildi. Taraftar bu yenilginin ardından tribünde ‘yönetim istifa’ çağrısında bulundu. Bu çağrının ardından yönetim, yaptığı yazılı açıklama ile istifa ettiğini duyurdu. Yapılan açıklamada, "Sezon başından bu yana yönetim olarak çok büyük özveri ile yaptığımız mücadelenin maalesef bugün sonuna gelmiş bulunmaktayız. Sezonu zaten futbolcusu olmayan ve yüz milyon borcu olan bir takımı ayağa kaldırmak için yönetim olarak el ele verip sezon başında sahaya sürülebilecek bir takım kurup bırakacağımızı söylemiştik. Hatta devre arasında yine takımın bu durumunun desteksiz, sahipsiz bir yere varamayacağını defalarca dile getirmemize rağmen çağrımız bir karşılık bulmamıştır. Çalmadığımız kapı aramadığımız kimse kalmamıştır. 1. Lige çıktığımız sezon kupa töreninde boy boy resim çektirmek için sıraya giren siyasetçileri, iş adamları milletvekilleri, bürokratları, STK başkanları o günden sonra hiçbir şekilde Şanlıurfaspor’u bırakın desteği maçlarında dahi görülmemiştir. Oysa ki geçen yıldan bırakılan enkazın tek başına bizim omuzlarımızla kaldırılamayacağını defalarca gerek TV kanallarında gerek ziyaretlerde yüksek sesle dile getirmemize rağmen hala anlam veremediğimiz bir şekilde sessizlik, uzak kalma ve terk edilişi maalesef Şanlıurfasporumuzun suçuymuş gibi karşımıza çıkmıştır. Şayet devre arasında biraz destek verilebilseydi hazır ve kurulu olan takımımız dağılmayacak, iki-üç transfer ile belki de en kötü play-off dahi oynayacaktı. Şehrimizin devre arasında destek olmama anlamında zorlayıcı unsurların takımımızın dengesini bozmuş bu unsurlara rağmen transfer tahtası açılarak giden oyuncuların yerleri doldurulmaya çalışılmışsa da gerekli ekonomik destek görülmediğinden elimizdeki paraya göre transfer yapılmıştır. Bu kadar zorlu ve ekonomisi güçlü bir ligde şehrin kenetlenmeden ve yeterli destek sağlanmadan başarıya ulaşması zaten imkansızdır. Geldiğimiz haftaya kadar umutlarımızı kaybetmeden, destek geleceğini varsayarak mücadelemizi sürdürmeye çalıştık. Sadece bahsi geçen süreçte kısıtlı imkanlarla yönetim kurulumuz valimiz ve büyükşehir belediye başkanımız tarafından verilen desteklerle durumu idare etmeye çalıştık. Son olarak Esenler Erokspor maçı öncesi yaptığımız çağrılarda Başta Sayın Bekir Bozdağ ve milletvekillerine, belediye başkanlarına, iş adamlarına, eski kulüp başkanlarına, STK başkanlarına karınca kararınca destek çağrısı dahi maalesef sonuçsuz kalmıştır. Tüm bu bilgilendirmelerimizde Şanlıurfaspor taraftarlarının her şeyi bilmesine rağmen istifaya çağırılması gereken kişilerin yerine yönetim kurulu olarak bizlerin istifası istenmiş olup bizler de bu çağrıya uymak zorunda kaldık. Fakat bu takıma bugünden sonra yapılacak yeni yönetime başta milletvekillerimiz ve şehrimizin mülki idare amirlerinin destekleri ile hiçbir şeyin bitmediğinin gösterileceği de mümkündür. Koskoca Şanlıurfaspor için bizim açımızdan söylenecek söz kalmamıştır. Yönetim kurulu olarak bugünden itibaren istifa ettiğimizi bildiririz" ifadelerine yer verildi.