GÜNDEM - 05 Aralık 2020 Cumartesi 10:42

Burası ölümle yaşam arasındaki son nokta

A
A
A
Burası ölümle yaşam arasındaki son nokta

Kovid-19 yoğun bakım doluluk oranlarının yüksek olduğu Samsun'da, sağlık çalışanları ölümle burun buruna gelen korona hastalarının son isteklerinden, en çaresiz anlarına kadar birçok duruma tanıklık ediyor. Karşılaştıkları durumlar karşısında fiziksel ve psikolojik olarak etkilenen sağlıkçılar, "İnsanların yoğun bakımda ne yaşadığını saniyelik görseniz dışarı çıkmak istemezsiniz" diyerek herkesi uyarıyor.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıklamasıyla vakaların yüzde 100 oranında artış gösterdiği şehirlerden biri olan Samsun'da, korona hastalarının kaldığı yoğun bakım ünitelerinde oldukça dramatik durumlar yaşanıyor. Özellikle Orta Karadeniz Bölgesi'nin korona virüs yükünü sırtlayan Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde çalışan sağlıkçılar, bu süreçte duygusal anlara şahit oluyor. Hastaların son istekleri ise sağlık çalışanlarına gözyaşı döktürüyor. Solunum cihazına bağlanarak uyutulmadan önceki zamanda hastalar, kimi zaman mektup yazarak sağlıkçılardan sevdiklerine ulaştırmalarını talep ediyor kimi zaman da çocuğunun sesini son kez duymak istiyor. Sağlıkçıların elini tutarak "Bana biraz daha nefes ver" diye yalvarır derecesinde isteklerde bulunanlar yürekleri dağlıyor.

Burası ölümle yaşam arasındaki son nokta

"Yoğun bakımı saniyelik görseniz dışarıya çıkmak istemezsiniz"

Kovid-19 yoğun bakımda yatan hastaların son anlarına tanık olduklarını, bu durumun kendilerini psikolojik olarak çok etkilediğini belirten Hemşire Hayriye Tanrıvermiş, "Lütfen elinizi vicdanınıza koyun. Buradaki insanların son anlarında biz yanlarındayız. Onların son su içmesinde, son nefesinde biz başlarındayız. Biz onların neler çektiğini çok iyi görüyoruz. Dışarıda insanlar bunları görmeyebilir. En sevdiği annesinin burada son anında neler yaşadığını görselerdi, emin olun günlerce sokağa çıkmak istemezlerdi. 61 yaşında bir hastamız vardı. Hastayı 'cpap' cihazı ile takip ediyorduk. Solunum cihazına bağlamak istemedik çünkü bu hastalıkta akciğer son aşamaya geldiğinde ventilatör özellikle bağlanmışsa o hastanın cihazdan ayrılması çok sıkıntılı oluyor. Biz bu amcamıza 'biraz daha dayan, seni bu cihaza bağlamak istemiyoruz' dememize rağmen amca 'boğazımı delin ve bağlayın' dedi. Bu amcamızın en son söylediği sözler bunlar oldu. Şu anda amcamız solunum cihazına bağlı ve tamamen ilaçlarla uyutuluyor. Dünya ile bilinç olarak hiçbir bağlantısı yok. 'Beni kurtarın, boğuluyorum' diyen birçok hastayı kaybettik. Hastanın başında ağladığımız zamanlarda oldu. Hastaların yüzde 90'ı yakın çevresiyle temas ettiğini ifade ediyor. Bizden son istekleri oluyor. Çocuğun sesini duymak isteyen oluyor. Mümkün olduğunca telefonla veya yazarak iletişim kurmalarına vesile oluyoruz. Örneğin 56 yaşında bir hastamızın ölüm korkusu çok fazlaydı. Hemşire arkadaşımız hastanın yanındaydı. Arkadaşımıza 'beni bırakma, elimi tut' dediği için hemşire arkadaşımız dakikalarca onun elini tutarak bekledi. Biz o hastayı iyileştirdik ve buradan taburcu ettik. Bizlerin süper güçleri yok. Samsun halkına özellikle sesleniyorum. Lütfen zor durumda kalmadığınız sürece maskesiz dışarı çıkmayın. Toplu alanlara girmeyin. Burada yatan hastalarımızın birçoğu 65 yaş ve üstüdür. 70, 80 yaşında bir hasta sahilde gezerken, kafelerde otururken, alışveriş merkezlerinde dolaşırken bu hastalığı kapmıyor. Bunların en yakınlarındaki evlatları, torunları ve diğerleri bu hastalığı onlara getiriyor" dedi.

Burası ölümle yaşam arasındaki son nokta

"Gerçekten ağlıyoruz"

Korana virüsü yenerek tekrar mesleğine devam eden ve 10 aydır ailesini görmeyen Hemşire Ceren Yaldız, "Oldukça izole yaşıyoruz. Burada bilinci açık hastalara 'nereden kaptınız' diye sorduğumuzda 'yakınımdan' cevabı alıyoruz. 'Yalvarıyorum, biraz nefes verin' diyen hastalarımız oldu. Psikolojik olarak zor durumdayız. Bedenen yorulduk. Hastalara oksijen tedavileri uyguluyoruz. 'O tedavi bitene kadar yanımdan ayrılma' diyor. Biz de 1 buçuk, 2 saat yeri geliyor oradaki hastalarla kalmak zorunda kalıyoruz. Hastaya nefes alamadığında bizden kalem kağıt istiyor ve mektup yazıyor. Bize söylüyor. Biz yazmaya başlıyoruz. Gerçekten ağlıyoruz. Hastalar vefat ettiğinde aklımıza onlar geliyor. O kadar dramatik bir ölüm oluyor ki ne hasta yakınlarını görebiliyor ne de yakını hastayı görebiliyor. Hasta vefat ettiğinde yakınını arıyoruz. Kızı diyor ki 'annemin cenazesini alamam, evde izoleyiz' diyor. Gerçekten acı bir tablo oluyor. İnsanlar keşke bunu görse de sokakta gezmelerin, alışveriş merkezlerine gitmelerin ne kadar gereksiz olduğunu anlasalar. Ben korona oldum, iyileştim tekrar başladım" diye konuştu.

Burası ölümle yaşam arasındaki son nokta

"Yürüyerek gelen hastaların 10 gün sonra ölüm haberini veriyoruz"

İnsanların dışarıda gezmeye ve ziyaretlere ara vermesi gerektiğine önemle dikkat çeken Doktor Abdul Celil Kayabaş ise, "Daha önceden yoğun bakımlara 75 yaş üstü kötü bir hastalığı olan hastalar yatarken bu salgınla beraber biz daha genç hastaların yattığını gördük. 40'lı yaşlarda, 50'li yaşlarda hastalarımız konuşarak geliyorlar. Bu Kovid-19 nedeniyle hızlı bir şekilde zatürreye girerek makineye bağlamak zorunda kalıyoruz. Yürüyerek, konuşarak gelen hastaların belki de 10 gün sonra ailelerine ölüm haberini veriyoruz. Bizim açımızdan psikolojik olarak çok yıpratıcı bir süreçtir. Toplum açısından da öyle fakat toplum bunun hepsine şahit olmuyor. Bu süreç o kadar dramatik bir şekilde işliyor ki çünkü insanlar bilinci açık ve nefes alamıyor. Dışarıda gezmek, aile ziyaretleri, toplu merasimler bunların hepsine ara vermek gerekiyor. Genç bir hastayı korona nedeniyle kaybetmiştik. Onu artık yeterli nefes alamadığı süreçte, makineye bağlayacağımız süreçte ellerimi tutmuştu ve 'ben kurtulacağım değil mi doktor bey' demişti. Ben de ona söz vermiştim, 'kurtulacaksın' demiştim. Maalesef hastayı kaybettik. Bu bizim açımızdan psikolojik bir travma hem de hasta yakını ve hastalar için büyük bir travmadır" şeklinde konuştu.

Samsun'da sağlıkçılar pandemi mücadelesini fedakarca sürdürmeye devam ederken, evlerde izole olması gerekirken dışarıya çıkan vatandaşlara her gün rastlanmaya devam ediliyor. Sağlıkçılar ise tedbir çağrılarının karşılıksız kalmamasını bekliyor.

Furkan Abrek Ünal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Yenilikçi ürünlerle gıda sektöründe fark yaşatıyorlar Ar-Ge çalışmaları ve yeni çıkacak ürünleriyle dikkat çeken Doybox Bidaa, "Geleneğin Pratik Tadı" sloganıyla hızlı tüketim pazarında devrim oluşturuyor. Geleneksel lezzetleri modern çözümlerle sunan firma, yeni ürünleri ve "bidaa dükkân" konseptiyle hem Bursa hem de Türkiye genelinde büyümeye devam ediyor. Ar-Ge ile yepyeni tatlar yolda Doybox Bidaa, sektördeki güçlü konumunu yenilikçi ürünleriyle pekiştiriyor. Firmanın Satış ve Pazarlama Yöneticisi Müge Gölcü, mevcut ürün yelpazesini ve Ar-Ge çalışmalarını şu sözlerle özetledi: “Şu anda 37 çeşit ürünümüz var; bunlardan 32’si donuk, 5’i ise buzdolabında saklanabiliyor. Donuk ürünlerimiz arasında pilav, tatlı çeşitleri, dolma, kavurma ve kuzu kol yer alıyor. Buzdolabında saklanabilen ürünlerimiz arasında ise kavanoz çorbalarımız, menemen harcı ve soğan turşusu var. Bununla birlikte, lazanya, imambayıldı ve mücver gibi 20’ye yakın yeni ürün üzerinde çalışıyoruz ve bunların bazılarını önümüzdeki ay piyasaya sunacağız.” Bidaa dükkânlarla geleneksel lezzetler her Yerde Bursa Zafer Plaza AVM’de açılan ilk tanıtım standı ve Nilüfer 23 Nisan Mahallesi’ndeki ilk konsept mağaza, Bidaa markasının hızlı tüketim ürünlerindeki başarısını ortaya koyuyor. Müge Gölcü, “Ev yemeği lezzetinde, tamamen doğal ve ekonomik ürünler sunarak hem Bursa’da hem de tüm Türkiye’de yayılmayı hedefliyoruz. Bu vizyon, ‘Geleneğin Pratik Tadı’ sloganımızda hayat buluyor,” dedi. Doymatikler ile daha fazla ulaşılabilirlik Doybox Bidaa, yalnızca dükkânlarıyla değil, tam otomatik çorba makineleri olan "Doymatik"lerle de tüketicilere ulaşmayı planlıyor. Gölcü, “Bidaa dükkânlarımızın yanı sıra Doymatik’lerimizi kolay erişilebilir noktalarda halkımızla buluşturarak, sağlıklı, hızlı ve pratik yemek seçeneklerini yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz,” ifadelerini kullandı. Hızla değişen yemek eğilimlerine yanıt Yoğun iş temposu ve hızlı yaşam tarzı nedeniyle sağlıklı ve pratik yemek seçeneklerine olan talebin arttığını vurgulayan Müge Gölcü, “Özellikle genç nesiller, koruyucusuz, güvenli ve hızlı tüketim ürünlerine yöneliyor. Biz de bu talebe yenilikçi çözümlerle yanıt veriyoruz. Doybox Bidaa, gelenekten geleceğe uzanan bir köprü olma misyonunu sürdürüyor,” dedi. Doybox Bidaa, Bursa’dan başlayarak tüm Türkiye’de sağlıklı, pratik ve ekonomik yemek çözümleri sunmayı hedefliyor. Yenilikçi Ar-Ge çalışmaları ve Bidaa dükkânlarıyla büyümeye devam eden firma, geleneksel lezzetleri modern bir şekilde tüketicilerle buluşturmaya kararlı.
Diyarbakır Minik yüreklerden Alpaslan’a anlamlı destek Diyarbakır’da ilkokul 2’inci sınıf öğrencileri SMA hastası olan ve valilik onayıyla kampanya başlatılan Alpaslan Arslan bebeğe anlamlı destek verdi. Minik öğrenciler, ’Alpaslan’a hayat ol, bağış yap’ sloganı ile yaptığı etkinlik ile harçlıklarını Alpaslan bebeğe bağışladı. Öğretmenim Okulları öğretmenlerinin desteği ile ilkokul 2’inci sınıf öğrencileri SMA hastası Alpaslan Arslan için bir etkinlik düzenledi. Etkinliğe katılan minik yürekler yaptıkları anlamlı destek ile büyüklerine örnek oldu. Etkinlikte öğrencilere içi boş harfler dağıtılarak boyandı. Keyifli dakikalar yaşayan öğrenciler etkinlik sonrasında hep bir ağızdan bağırarak ’Alpaslan’a hayat ol, bağış yap’ diyerek herkesi duyarlılığa davet etti. Etkinlik sonunda öğrenciler harçlıklarından biriktirdikleri paralarla Alpaslan’a bağışta bulundu. Kampanyanın yürütücüsü ve Alpaslan Arslan’ın avukatı Zeynep Kahraman, miniklerin duyarlılığı karşısında çok mutlu olduklarını söyledi. Kahraman, "Okullara kutu bırakma mantığı ile gittim. Özellikle devam eden kampanyada vatandaşların duyarsız olduğunu görünce küçük yaştaki çocukların daha duyarlı hale gelmesi için ön ayak olmak istedik. Okul öğretmenleri ile yaptığımız istişareler sonucunda öğrencilerin duyarlılık kazanması için harçlıklarını Alpaslan ile paylaşma kararı aldılar. Bunun neticesinde okulda bir etkinlik düzenledik. ’Alpaslan’a hayat ol, bağış yap’ adı altında bir etkinlik düzenledik. Her bir çocuğa içi boş harfler dağıtıldı ve boyandı. Böylelikle kampanyada ilkokul öğrencileri keyifli bir zaman geçirme imkanı da doğdu. Minik çocuklar sınıfça topladıkları paraları Alpaslan’a destek olmak üzere bağışladı" dedi. Minik çocuklar büyüklere örnek oldu İlkokul 2. sınıf öğrencilerinin yaptığı bu anlamlı hareketin kendilerini çok mutlu ettiğini belirten Avukat Zeynep Kahraman, "Çünkü bu yaşta paylaşıma yönelik hissedilen duyguların, ileride tekrarlanacağı kanaatindeyiz. Çocuklar büyüklere hep bir ağızdan ’Alpaslan’a destek ol, bağış yap’ şeklinde seslenerek ağabeylerine ve ablalarına örnek oldu. Minik çocuklarımızın duyarlılığını büyüklerimizden de bekliyoruz. Alpaslan’a destek için tüm duyarlı vatandaşların kampanyaya müdahil olmalarını istiyoruz. Bu duyarlılık konusunda herkesten maddi ve manevi destek bekliyoruz. Kampanyanın yayılması için Alpaslan adına açılan hesapların takip edilerek bağış yapılmasını temenni ediyoruz" diye konuştu. Valilik onayı ile kampanya başlatılan 7 aylık SMA hastası Alpaslan Arslan’ın tedavisinin tamamlanması için 82 milyon liraya ihtiyaç duyulduğu belirtildi.
İstanbul Jose Mourinho’dan, Kayserispor maçında hücumda rotasyon Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, Kayserispor karşısında hücum hattında rotasyona giderken, son oynadıkları Sivasspor maçının 11’ine göre 3 değişiklik yaptı. Trendyol Süper Lig’in 13. haftasında Fenerbahçe, deplasmanda Kayserispor ile karşılaşıyor. Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, milli maç arası öncesi oynanan Sivasspor karşılaşmasının 11’ine göre 5 değişikliğe yaptı. Sakatlığı bulunan Çağlar Söyüncü’nün yerine Alexander Djiku, Sebastian Szymanski’nin yerine Fred görev aldı. Hafif sakatlığı bulunan ve Kayseri’ye getirilmeyen Allan Saint-Maximin’in yerine de Oğuz Aydın’a şans verdi. Oğuz Aydın ilk kez 11’de Sezon öncesi takıma dahil olan Oğuz Aydın, sarı-lacivertli formayla ilk kez Süper Lig’de 11 başladı. Milli maç arasında Rus takımı Zenit ile oynanan hazırlık maçında sahaya 11’de çıkan Oğuz, bu sezon ligde 2, UEFA Şampiyonlar Ligi elemelerinde de 2 mücadelede süre aldı. Mert Hakan Yandaş ve Samet Akaydin, 2. kez 11’de Sarı-lacivertlilerin Sivasspor ile oynadığı maçta 11’de sahaya çıkan Mert Hakan Yandaş, üst üste 2. kez 11’de forma şansı buldu. UEFA Şampiyonlar Ligi elemeleri ve Avrupa Ligi’nde toplam 7 müsabakada forma giyen Mert Hakan, bu sezon Süper Lig’de 7. kez sarı-lacivertli formayı terletti. Savunma oyuncusu Samet Akaydin de Sivasspor mücadelesinin ardından yine 11’de başladı. 30 yaşındaki futbolcu, bu sezon ligde 3. maçında görev aldı. Fenerbahçe mücadeleye; Dominik Livakovic, Bright Osayi-Samuel, Samet Akaydin, Alexander Djiku, Filip Kostic, Sofyan Amrabat, Fred, Dusan Tadic, Mert Hakan Yandaş, Oğuz Aydın ve Youssef En Nesyri 11’i ile başladı. Yedeklerde ise, İrfan Can Eğribayat, Mert Müldür, Rodrigo Becao, İsmail Yüksek, İrfan Can Kahveci, Levent Mercan, Bartuğ Elmaz, Sebastian Szymanski, Edin Dzeko ve Cenk Tosun bekledi.