GÜNDEM - 13 Eylül 2014 Cumartesi 10:37

Bu mezarlığın gizemi çözülemiyor

A
A
A
Bu mezarlığın gizemi çözülemiyor

Çanakkale’nin Yenice ilçesine bağlı Seyvan ve Çakıroba Köyleri arasında bulunan ‘Issız Cuma’ cami mezarlığında yaşanan sır dolu olaylar, duyanları şaşkına çeviriyor.

Mezarlığa defnedilen bir anne ve bebeğinin birbirinden ayrı yapılan mezarları, her seferinde yeniden birleşti. 3 yaşındaki kızını toprağa veren anne ise 47 yıl sonra mezarı açtığında şok eden bir olayla karşılaştı.

Çanakkale’nin Yenice ilçesine bağlı Seyvan ve Çakıroba köyleri arasında, 1335 yılında yapıldığı tahmin edilen camiye, etrafta başka yapı olmadığı için ‘Issız’ adı verildi. Eskiden sadece Cuma namazlarının kılındığı caminin adı, daha sonraları ‘Issız Cuma’ oldu. Issız Cuma bölgesinde bulunan ve en eski tarihli mezar taşına göre yaklaşık 680 yıllık olduğu sanılan mezarlık ise Seyvan köyü tarafından kullanılıyor. Ancak mezarlıkta yaşanan esrarengiz olaylar, duyanları hayrete düşürüyor. Üstelik olayları, birebir tanık olanlar anlatıyor.
Yenice’nin Seyvan köyü’nde 52 yıl önce bir kız bebek dünyaya getiren Hatice Erkek, doğumun ardından kısa süre sonra hayatını kaybetti. ‘Ayşe’ adı verilen minik bebek de doğumdan 20 gün sonra hayata gözlerini yumdu. Ayşe bebek, annesinin yanında kazılan bir mezara defnedildi. Birkaç gün sonra ziyarete giden yakınları, iki mezarın birbirine birleştiğini görünce şok oldu.

Mezarları ayıran aile fertleri, bir sonraki ziyarette, mezarların tekrar birleştiğini gördü. Bu olay birkaç kez tekrarlandıktan sonra, yakınları anne ve kızın mezarlarını olduğu şekilde bıraktı. Minik bebeğin süt annesi Emine Ungurlu yaşananları şöyle anlattı; “Aynı zamanlarda benim de bir oğlum olmuştu. Hatice doğumdan bir süre sonra öldü. Küçük kızı Ayşe’yi birkaç kez ben emzirdim. Birkaç gün sonra o da öldü. Öldükten sonra annesinin yanına defnettiler. Ama iki mezar birbirine değiyor. Ayırıyorlar, yine değiyor. Kaç kez ayırdıklarını bilemiyorum. Ama bakın şimdi yine bir aradalar” dedi. Mezarlığı ziyaret edenler de bu ilginç olay karşısında şaşkına dönüyor.

Seyvan köyünde yaşayan Emine Salı, 1967 yılında, 3 yaşındaki kızını suya düşürdü. Hayatını kaybeden küçük kız, Issız Cuma mezarlığında toprağa verildi. Acılı anne, kızı Hatice’den geriye kalan tek şey olan saç örgüsüne bağladığı boncuğu, bir iple kızının başındaki mezar tahtasına bağladı. Aile, maddi durumları iyi olmadığı için, aradan geçen sürede kızlarına mezar yaptıramadı. Anne Emine Salı, kızının mezarını yaptırmak için 47 yıl para biriktirdi. Hatice bebeğin mezarı, yeniden yapılmak üzere açıldı. Anne Salı, gördükleri karşısında şaşkına döndü. Kızının mezar tahtasına bağladığı ip ve boncuğun, mezardaki her şey çürümüş olmasına rağmen ilk bağladığı şekilde durduğunu söyleyen Salı, “Bebeğim vefat ettiğinde 4 yaşındaydı. 2 oğlumu ve 1 kızımı gömdüğüm bu mezarlıkta kızımın saç örgüsü bağladığım ipi ile boncuğunu mezarı başındaki mezar tahtasına bağladım. İmkanımız olmadığı için mezarlarını yaptıramadık. Şimdi mezarını yaptırdık. Kızımın 47 yıl önce mezarı başı tahtasına bağladığım ipiyle boncuğunu buldum. Mezar tahtası erimiş bir çomak halini almış ama benim tahtaya bağladığım boncuk ve ip 47 yıl önce bağladığım gibi çürümemiş halde” dedi. GÜVEN ŞAHİN

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Şırnak İçişleri Bakan Yardımcısı Aktaş, Şırnak’ta 50 dönüm arazi üzerinde hayvan barınağı inşa edildi İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Aktaş, bir dizi ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Şırnak’a geldi. İl Özel İdaresi tarafından Cizre ve Silopi ilçeleri arasında bulunan Kösreli köyünde 50 dönüm arazi üzerine sahipsiz sokak hayvanları için inşa ettiği hayvan barınağında incelemelerde bulundu. Şırnak’ın Silopi ilçesine bağlı Kösreli köyünde 100 dönüm arazi üzerine inşa edilen Hayvan Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nin 50 dönümlük alanın inşası tamamlanarak faaliyete girdi. Tamamlanan merkezde incelemelerde bulunan İçişleri Bakan Yardımcısı Aktaş burada gazetecilere açıklamalarda bulundu. Şırnak’ta 50 dönümlük alanda Valilik öncülüğünde kentteki bütün belediyelerin de ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde merkez yapıldığını ifade eden Aktaş, şöyle konuştu: "5199 sayılı hayvanları koruma kanunu gereğince hem belediyelerimizin hem de İl Özel İdarelerimizin sahipsiz sokak hayvanlarını yapacakları barınaklara toplayıp orada gerekli sağlık müdahalelerini, rehabilitasyon süreçlerini işlettikten sonra yine kısırlaştırma işleminden sonra hayvanları o oluşturulacak barınma merkezlerin de ve yine doğal yaşam alanlarında beslemek ve barındırmakla ilgili görevleri var. Bu noktada özellikle İl Özel İdaresi bulunan 51 ilimizde belediyelerimiz ile birlikte valilerimizin de çok yoğun bir çalışması söz konusu. Her ilimizde valilerimiz gerek belediyelerimizle birlikte gerekse ayrıca müstakil olarak İl Özel İdareler üzerinden hem hayvan barınaklarını inşa ediyorlar. Hem de burada olduğu gibi hayvan barınakları ile birlikte doğal yaşam alanlarında yine hayata geçiriyorlar. Şırnak’ımızda da şuan içerisinde bulunduğumuz 50 dönümlük alanda sayın valimizin öncülüğünde Şırnak’taki bütün belediyelerin de ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde, tabi belediyelerimiz ile birlikte İl Özel İdare alanında ki kırsal alandaki sahipsiz köpekleri de alacak şekilde 50 dönümlük bir barınak burada hayata geçirilmiş. Büyük oranda tamamlanmış. Ama çalışmalar halen devam ediyor kısmen. Ama bunun yanında az ileri de devamında 50 dönümlük bir doğal yaşam alanı da yine inşa halinde. İnşallah burada ki tesis tamamlanıp tam anlamıyla faaliyete geçtiğinde Şırnak’taki bütün sahipsiz sokak hayvanlarını alabilecek büyüklükte bir tesis olacak. Bu nokta da Şırnak’ımızı büyük oranda rahatlatmış olacağız" şeklinde konuştu. Daha sonra Aktaş, Silopi ilçesi yakınlarındaki Habur Sınır Kapısı’nda İpekyolu Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlüğü ile Tır Parkı’nı ziyaret etti, yetkililerden bilgi aldı. İlçe programlarının Şırnak merkeze geçen Aktaş ve beraberindekiler, 6 Kasım 1996 yılında Cudi Dağı’nda terör örgütü PKK/KCK mensupları ile girilen çatışma da gazi olan Güvenlik Korucusu Hüseyin Ertene’yi evinde ziyaret etti. Aktaş, "Bizleri muhabbetle ağırlayan kıymetli Gazimize ve ailesine teşekkürlerimi sunuyorum. Onların daima yanındayız. Kahraman Şehitlerimize rahmet, kahraman Gazilerimize sağlık ve afiyetler diliyorum" dedi. Gazi Ertene ziyaretinin ardından 9 Mayıs 2009 yılında Kelga Tepe mevkiinde terör örgütü mensupları tarafından döşenen patlayıcı maddenin infilak etmesi sonucu şehit olan Selman Bilir’in ailesini ziyaret eden Aktaş, "Şehit ailelerimiz, aziz vatanımızın varlığı ve birliği için canını feda eden kahramanlarımızın bizlere emanetidir. Milletimizin onuru ve şanıdır. Valimiz Sayın Birol Ekici, Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Tümgeneral Sayın Ünsal Bulut, Jandarma Komutanımız Tuğgeneral Sayın Mevlüt Dirim ve Emniyet Müdürümüz Sayın Serdar Büyükleblebici ile birlikte bizleri gönül hanelerinde misafir eden Şehit Güvenlik Korucusu Selman Bilir’in kıymetli ailesine şükranlarımı sunuyorum. Rabbim, şehidimizin makamını âli kılsın, ruhunu şad eylesin" dedi. Ziyaretlere, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Mevlüt Dirim, Belediye Başkan Vekili Zehra Güneş, İl Emniyet Müdürü Serdar Büyükleblebici, eşlik etti.
Denizli Milletvekili Ün; "İklim Yasasına hayır diyorum" Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, TBMM’de görüşülen İklim Kanunu üzerine konuşma yaptı. Milletvekili Ün, "Her seferinde ‘Millete rağmen iş yapmayız’ diyen iktidara verdiği bu sözü hatırlatıyor ve milletimin, sizin şu sıralar unuttuğunuz ferasetine sığınıyor, basiretine güveniyor, önümüzdeki bu İklimi Yasası’na ‘hayır’ diyorum" dedi. Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen İklim Kanunu üzerine konuşma yaptı. Meclis çatısı altında görüşülenin iklim yasası değil, bu, milletin iradesine karbon etiketi yapıştırma girişimi olduğunu hatırlatan Milletvekili Ün, "İktidar sözcülerinin ‘Yüzyıllık iklim politikamızın belirleyicisi’ dediği bir yasayı konuşuyoruz ama bu yüzyıllık planın yüz günlük çalışması bile yok. İktidarın kendi tabanını dahi ikna etmekte güçlük çektiği tartışmalı bir yasa bu. Her seferinde ‘Millete rağmen iş yapmayız’ diyen iktidara verdiği bu sözü hatırlatıyor ve milletimin, sizin şu sıralar unuttuğunuz ferasetine sığınıyor, basiretine güveniyor, önümüzdeki bu İklimi Yasası’na ‘hayır’ diyorum. Mesele çevreyse, mesele doğaysa çözümü nerede aradığınız tekrar önem kazanır. Mesela, benim özel jetleriyle iklim toplantılarına, çevre toplantılarına gidenlerden alacak bir çevre dersim yok; almak isteyenler buyursun alsınlar" dedi. "Çiftçimiz küresel dayatmanın talimatıyla iyice köşeye sıkıştırılıyor, insanımız topraktan, milletimiz Anadolu’dan koparılıyor" Görüşülen kanun maddesinin geleceği mühürleyen dijital kelepçenin ilk halkası olduğuna dile getiren Milletvekili Ün, "Yüzyıl ileri." diyorsunuz ama daha yüz saniyelik bir samimiyeti ortaya koyamıyorsunuz. Bu, iklim yasası değil, bu, milletin iradesine karbon etiketi yapıştırma girişimidir; bu, çevre düzenlemesi değil, bu, küresel reset butonuna bastığınız anın adıdır. Siz buna "yeşil dönüşüm" diyorsunuz, ben buna "görünmeyen zincirlerin yasası" diyorum. Millet uyanıyor çünkü milletin feraseti hâlâ gökyüzünden bilgi alıyor. Şimdi soruyorum: Bu yasa gerçekten doğayı korumak için mi çıkarılıyor, yoksa enerji bağımlısı olan Avrupa’nın yeni finans kolonisi mi oluyoruz? Karbon vergisiyle, ayak iziyle, salım kotasıyla dünyanın yazılımı yeniden kodlanıyor ve biz bu kodun içine bedava kurbanlıklar gibi yazılıyoruz. Siz hâlâ anlamamış olabilirsiniz bu yasa sadece bacayı değil yaşam tarzımızı denetlemek için geliyor. Bugün "karbon emisyonu" yarın "nefes ölçer cihazlar" olacak bunun adı; bugün "çevre hassasiyeti" yarın "dijital pasaportlar" "karbon cüzdanları" "’Karbon puanın doldu kardeşim, markete yürüyerek git.’ bildirimleri." Milleti BBG evine mi çevirmek istiyorsunuz? Milleti görünmeyen kameralarla görünmeyen bir patronun hizmetine şartsız memur mu yapmak istiyorsunuz? Ben söyleyeyim: Bu millet küresel şirketlerin lojistik kölesi olmayacak; toprağına âşık, suyunu kutsal bilen bu millet çipli gelecek planlarına uşaklık etmeyecek. Zaten darboğazda olan çiftçimiz küresel dayatmanın talimatıyla iyice köşeye sıkıştırılıyor, insanımız topraktan, milletimiz Anadolu’dan koparılıyor" diye konuştu. "Çevreyi değil, sistemi korumaya çalışanlardan olmayın" Daha yasa ortada değilken bile Anadolu’nun farklı bölgelerinde büyükbaş hayvan çiftliklerinin yasaklamaya başladığına dikkat çeken Milletvekili Ün, "Bizler, sizler, yarın çocuklarımıza "Et diye bir şey vardı." diye belgeseller mi izleteceğiz? Milletin ineğini, tarlasını, yaşam döngüsünü karbon hesabına sıkıştıran bir düzene bizler kul olmayacağız. Bize "Tek dünya, tek aile, tek gelecek." diyorlar ama biz biliyoruz ki o geleceğin içinde tek bir kültür, tek bir hayat tarzı, tek bir efendi var. Siz, Allah’ın oluşturduğu çeşitliliğe sırt çevirip evrensel yazılım şirketlerinin tapulu insan tipini mi kuralım istiyorsunuz? Bakın, bu yasa, çevreyi korumuyor, bu yasa doğayı dijitalleştirip satılabilir hâle getiriyor, bu yasa iklim bahanesiyle irademizi zincirleniyor. Şunu asla unutmayın: Bu milletin karbon ayak izi değil, hakikate basan ayak izi var; siz bu yasayı geçirirseniz milletin tarihi de, toprağı da sizi asla yazmaz, bu işin sonunda "Kandırıldık." demeyelim diye biz buradayız. Son çağrımız şudur: Çevreyi değil, sistemi korumaya çalışanlardan olmayın. Uyanın, çünkü bu yasa bir son değilse bile başlayan distopyanın ilk perdesidir. Alet olmayacağız, alet olmayacağız, alet olmayacağız" ifadelerini kullandı.