SÜLEYMAN ELÇİN
ANTALYA
Doktorların ameliyattan önce yaşama şansını yüzde 50'nin altında gösterdiği genç kadın, şimdi hem anne olmanın hem de sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor.
Antalya'nın Döşemealtı ilçesinde yaşayan 21 yaşındaki Hatice Demirkıran'da henüz 40 günlükken kalp rahatsızlığı ortaya çıktı. Kalbi doğuştan delik olan Demirkıran, 3 yaşına gelince ilk kalp ameliyatını oldu. Demirkıran'ın 14 yıl sonra ikinci kalp ameliyatı yapıldı ve fonksiyonu bozulan kalp kapağı değiştirildi. Geçirdiği ameliyatlar ve kullandığı ilaçlar nedeniyle anne olma ihtimali azalan Demirkıran, 8 ay önce hamile kaldı. Demirkıran'ın kalbi hamileliğinin 8'inci ayında yeniden teklemeye başladı.
Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılan genç kadının kalp kapakçığında pıhtı oluştuğu tespit edildi. Doktorlar, bunun üzerine Demirkıran'ın kalp kapağının ikinci kez değiştirilmesine karar verdi. Türkiye'de ilk kez böyle bir vaka ile karşılaşan doktorlar, anne ve bebeği yaşatmak için seferber oldu. Yaşama şansı yüzde 50'den bile daha az olan Demirkıran, ameliyata alındı ve sezaryenle 'Hamza' ismi verilen sağlıklı bir erkek bebek dünyaya getirdi.
Yoğun bakıma alınan Hatice Demirkıran, doğumdan 3 gün sonra bu kez kalp yetmezliği çekmeye başladı. Acilen ameliyata alınan Demirkıran'ın kalp kapağı, 7 saat süren bir operasyonla ikinci kez değiştirildi. Başarıyla gerçekleştirilen ameliyatın ardından sağlığına kavuşan genç kadın, hastaneden taburcu edildi.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Gölbaşı, "Hastanın kalp kapağında çok önemli derecede tıkanma vardı. Anneyi ve bebeği kurtarmak için defalarca değerlendirdik. Yayınları taradık. Daha önce iki kez kalp ameliyatı olduğu için dokularda çok fazla yapışıklık vardı. İlk olarak kalp ameliyatını yaparsak hem bebeğin hem de annenin kaybedilme riski fazlaydı. Bu nedenle önce bebeği almaya karar verdik. Sezaryende herhangi bir sorun çıkmadıArdından başarılı bir kalp ameliyatıyla da hasta sağlığına kavuştu" dedi.
Kalp kapağı değişen kadınların hamile kalmasının riskli olduğunu belirten Prof. Dr. Gölbaşı, "Kapakçıkta pıhtı oluşmaması için bu tür hastaların kan akışlarının hızlandırılması gerekiyor. Ancak bu da kanama riskini artırıyor. Bu nedenle hastalar hamile kalmadan önce mutlaka ameliyat eden hekime danışmalı, gerekirse gebelik sonlandırılmalı. Ancak bazı din adamları gebeliğin sonlandırılması konusunda hastaları olumsuz etkiliyor. Bu tür konularda fetva vermek din adamlarının değil, doktorun görevi olmalı" diye konuştu.
Hem anne olmanın hem de sağlığına kavuşmanın sevincini yaşayan Hatice Demirkıran ise, mutluluğunu şu sözlerle ifade etti:
"Yaşama şansım yüzde 50 bile değildi. Bu nedenle ameliyata girmeden önce yakınlarıma veda mesajı bile yazmıştım. Çok şükür ki ameliyat başarılı geçti. Oğlumun da, benim de sağlık durumum çok iyi. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum. Doktorlarıma çok teşekkür ediyorum. "