GÜNDEM - 28 Mayıs 2016 Cumartesi 13:00

Batuhan Yaşar: 'ABD’nin yeni stratejik ortağı PYD ve Reza olayı'

A
A
A
Batuhan Yaşar: 'ABD’nin yeni stratejik ortağı PYD ve Reza olayı'

İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar,"ABD, PYD’ye neden bu kadar yaklaşıyor"," O fotoğraf karesinde dikkat çeken asıl ayrıntı neydi?", "ABD Cerablus’ta da PYD’yi mi kullanacak","ABD’li komutan Ankara’ya niye geldi"," Paralel yapı ile ilgili MGK yeniden niye karar aldı","İran asıllı iş adamı ne için kullanılmak isteniyor" sorularına cevap aradı.

Batuhan Yaşar'ın, 'ABD’nin yeni stratejik ortağı PYD ve Reza olayı' başlıklı yazısının tamamı ise şöyle:
"Sevgili stratejik ortağımız ABD ile son yıllarda özellikle de Suriye ve Irak ekseninde ciddi sıkıntılar yaşamaya başladık.
AFP’nin dün geçtiği bir fotoğraf karesi, ABD ile PYD ilişkisinin artık bir başka boyuta geçtiğini net bir şekilde ortaya koyuyordu.
Fotoğrafı dikkatli bir şekilde inceleyince, karşımıza iki soru çıkıyor:
1-Bunlar Amerikan özel kuvvetleri askerleri mi? (Delta veya Seal-6)
2-Amerika’ya çalışan paralı askerler mi? (Blackwater ve benzerleri)
Her ikisi de olabilir.
Dün bu konuyu Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar ile de uzun uzun konuştuk.
ABD Savunma Bakanlığı, Irak’taki askerî kayıplarının hesabını vermekte çok zorlanmıştı.
Senato, Savunma Bakanına hesap sormuştu. Yakasını zar zor kurtarmıştı hatırlarsınız.
Bu gerçek gün gibi ortada iken, ABD Genelkurmayı, cephenin en ön safına özel birliklerini sürer mi?
Tabii ki hayır..
İşte bu yüzden, ABD 2002’den beri Irak ve Suriye’de “PARALI ASKERLERİ” çok etkin bir şekilde kullanıyor.
Irak’taki operasyonlar için Blackwater isminde bir şirket kurulmuş ve paralı askerleri sahaya sürülmüştü.
O fotoğraf karesindeki tek önemli olan şey YPG arması değildi..
YPG armalı askerlerin elindeki otomatik silahları es geçmeyelim.
O ellerindeki silahın adı MK-19 otomatik bomba atar.
O silah öyle böyle bir silah değil.
Teknik özellikleri çok ama sadece birini yazalım:
MK-19 ile el bombası büyüklüğündeki bombaları tam 1.5 km uzağa atabiliyorsunuz.
Aklımıza hemen bir soru daha geliyor:
Bu ve benzeri silahlar PYD veyahut YPG’ye verilmiş midir?
Cevabı biliyorsunuz değil mi?
Artık hiçbirimiz saf değiliz..
O zaman bu silahlardan PKK’nın da elinde vardır.
Kesinlikle!..

Askerî terminolojide taktik ortaklıklar vardır.. Sürelidir.. Belirli bir zaman sonra herkes kendi yoluna gider.
Ama stratejik ortaklıklar buna pek benzemez.. Süreklidir.. Bazen istemeseniz de stratejik ortağınızın tarafında yer almak zorundasınızdır.
Son dönemde Türkiye ile ABD arasında bir stratejik ortaklıktan bahsetmek mümkün mü?
Hayır, diyorsunuz ben de duyuyorum.
Ama ABD, Türkiye ile arasındaki mesafeyi giderek açarken, PYD ile ilişkisini hızla stratejik ortaklığa doğru götürüyor. Geçen hafta ABD Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM) Joseph Votel Ankara’ya geldi.
Karargâhta Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile görüştü..
Bildik şeyleri, klişe lafları tekrarladı.
Özetle Türkiye’yi de yanında tutmaya çalışıyor Washington.
Aklınca Türkiye’nin ağzına bir parmak bal çalıyor.
Ama Ankara bu hamlelerin hiçbirini yemiyor.
Kilis’e roket yağarken Ankara, İncirlik’ten beklediği desteği alamadı.
Hani ABD’nin PYD ile aralarında mesafe vardı?
Çok ilginç bir durum daha var..
Son 6 aydır, ABD’li siyasetçilerin tam 180 derece tersini söyleyen bir ABD bürokrasisi ile karşı karşıyayız.
Rakka’nın DAEŞ’ten alınması için havadan ve karadan PYD’ye verilen müthiş bir destek hiçbirimizin gözünden kaçmadı.
Emin olun Washington’dan birileri diyecektir ki, bakın sizin ılımlı muhalefet bir şey yapamadı ama bu PYD var ya bu PYD.. Müthiş adamlar...
Sonra sıra Cerablus’a gelecektir.
ABD, Cerablus’ta da PYD ile aynı iş birliğine gidecektir.
Görünen köy kılavuz istemez.
ABD’nin Türkiye’ye stratejik dayatmaları bunlarla da bitmiyor...
Adı Rıza veya Reza tam olarak bilmiyorum..
ABD’de tutuklanan İran asıllı iş adamından bahsediyorum.. Sorgusu veya yargılama süreci ile ilgili bazı haberler sızdırılıyor.
Paralel yapı ile bir iş birliği kokuları ta 10 bin kilometre öteden geliyor.
Sanki 17 Aralık süreci yeniden hortlatılmaya çalışılıyor.
Bir başka versiyonu ile.
Olayda birçok soru işareti var.
Paralel yapı ile mücadele 3 yıldır tek başına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sırtına yüklendi.
Durum tam da böyle.
Ne bir eksiği ne de fazlası var.
Şimdi bu yük paylaştırılıyor.
Cumhurbaşkanı dün Kırşehir’de konuştu..
MGK’da tavsiye kararı aldıklarını açıkladı:
“Fetullahçı Terör Örgütü olarak tavsiye kararı aldık ve hükümete gönderdik.”
Daha önce alınmıştı demek ki yetersiz kalmış.
Bu karar hem bürokrasiye hem de 17 Aralık’ı hortlatmaya, paralel yapıyı yeniden ayağa kaldırmaya çalışan Washington’daki birilerine mesaj olarak algılandı.
Sıcak ve hareketli günler bizi bekliyor olacak yine." 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Manisa ve Konya traktörde yarışıyor Türkiye’de toplam araç sayısı bakımından ele alındığında her 13,7 araçtan biri traktör olurken, Manisa’da ise her 7 araçtan biri traktör olarak kayıtlarda yer aldı. Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Başkanlığı’nın 2024’un ekim ayına ilişkin Motorlu Kara Taşıtları verilerinden alınan bilgiye göre, ekimde 209 bin 401 taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Ekimde ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların yüzde 50,9’unu motosiklet, yüzde 35,6’sını otomobil, yüzde 8,2’sini kamyonet, yüzde 2,8’ini traktör, yüzde 1,4’ünü kamyon, yüzde 0,7’sini minibüs, yüzde 0,3’ünü otobüs ve yüzde 0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı ise ekim ayı sonu itibarıyla 30 milyon 883 bin 668 oldu. Traktör sayısı ise 2 milyon 252 bin 224 olarak kayıtlara geçti. İki şehir traktör sayısında yarışıyor Kayıtlara göre Türkiye’de en fazla traktör ise Manisa’da bulunuyor. Manisa 108 bin 350 traktörle ilk sırada gelirken bu kenti 103 bin 560 ile Konya izliyor. 100 binin üzerinde traktörün olduğu başka kent bulunmuyor. Ülkede (85 milyon nüfus) her 37,7 kişiye bir traktör düşerken, Manisa’da her 13,6 kişide bir traktör bulunuyor. Konya’da ise traktör başına nüfus 22,4 oluyor. Toplam araç sayısı bakımından ele alındığında ise Türkiye’de her 13,7 araçtan biri traktör olarak kayıtlarda yer alıyor. 779 bin aracın bulunduğu Manisa’da ise trafiğe kayıtlı her 7 araçtan biri traktör olarak dikkati çekiyor. Tarım kenti olarak bilinen, “hububat ambarı” Konya’da ise yaklaşık her 9 araçtan biri traktör Manisa’da 402 bin 662 olan traktör ve motosiklet sayısı ise toplam araç sayısının yaklaşık yarısına denk geliyor. Kent, 294 bin 312 adet ile motosiklet sayısı bakımından da ilk sıralarda bulunuyor. Manisa’nın Saruhanlı Ziraat Odası Başkanı Aydoğan Okur, Manisa’nın bir tarım kenti olduğunu dağlarından yağ ovalarından bal aktığını söyledi. Kentin dağlarında zeytin, ovalarında üzüm yetiştirildiğini dile getiren Okur, Manisa çiftçisinin çok çalışkan olduğunu kaydetti. Teknolojiyi, yeniliği iyi takip eden çiftçilerin modern tarım tekniklerini kullanamaya özen gösterdiğini vurgulayan Okur, böyle bir kentte traktör sayısının yüksekliğinin doğal olduğunu aktardı. Okur, çiftçilerin yatırımlarını genellikle arazi ya da traktör ve ekipmana yatırdığını belirterek, bu yüzden ülkede traktör sayısında birinci olduklarını söyledi.
Adana “Global İş Dünyasında Başarının Yolu” semineri gerçekleşti Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’nde düzenlenen “İş’in Geleceği ve Global İş Dünyasında Başarının Yolu” seminerinde, İş insanı Süreyya Ciliv, globalleşme, inovasyon ve akıllı sistemlerin iş dünyasındaki kritik rolüne dair kapsamlı mesajlar verdi. Sanayicilerin yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte, Ciliv’in iş hayatındaki tecrübeleri ve başarılı örneklerden yola çıkarak sunduğu vizyon katılımcılara ilham kaynağı oldu. AOSB Seyhan Salonu’nda düzenlenen ve AOSB Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sütcü, Yönetim Kurulu Üyeleri Nedim Büyüknacar ve Yusuf Kara, AOSB Bölge Müdürü Ersin Akpınar ile çok sayıda sanayici ve davetlinin katıldığı seminer, sanayicilere hem ilham verdi hem de global iş dünyasında başarının formüllerini sundu. “Geleceği iyi okuyup doğru pozisyon almalıyız” Süreyya Ciliv, işletmelerin globalleşmenin gerekliliklerini anlaması ve geleceği okuyarak doğru adımları atması gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin dünya nüfusunun yüzde 1’ine sahip olduğunu ancak, dünya ekonomisinin yüzde 99’unun Türkiye dışında olduğunu belirten Ciliv, “Sadece Türkiye’ye odaklanarak global rekabet ortamında başarılı olamazsınız. Globalleşmek, yeni pazarlara açılmak ve inovatif çözümlerle fark oluşturmak bir zorunluluktur” dedi. “İnovasyon: fikirden faydaya” Ciliv, inovasyonun yalnızca fikir üretmek olmadığını, bu fikirlerin toplumsal ve ekonomik faydaya dönüşmesinin esas başarıyı getirdiğini belirtti. Şirketlerin yenilikçi ve girişimci çalışanları teşvik etmesi gerektiğini söyleyen Ciliv, “İnovasyon, şirketinizi global pazarlarda rekabetçi hale getiren en önemli güçtür” dedi. “Akıllı sistemler rekabette fark oluşturur” Akıllı sistemlerin iş süreçlerini optimize etme ve verimliliği artırma konusundaki önemine değinen Ciliv, yapay zeka ve büyük veri analiziyle işletmelerin rekabet avantajı kazanabileceğini belirterek, şu önerilerde bulundu: “Makinelerinizi ve süreçlerinizi akıllı sistemlerle donatın. Bu, hem maliyetleri düşürür hem de süreçleri hızlandırır. Akıllı sistemler, şirketlerin global pazarlarda öne çıkması için kritik bir role sahiptir.” “Adana sanayisinin geleceği sizin elinizde” Ciliv, Adana’nın Türkiye’nin en önemli sanayi şehirlerinden biri olduğunu belirterek, şehrin geleceğinin sanayicilerin yenilikçi adımlarıyla daha iyi yerlere geleceğini belirterek, “Adana, geçmişiyle büyük bir sanayi şehri. Ancak Adana’yı yeniden canlandıracak olan sizlersiniz. Globalleşmeye açık, yenilikçi ve girişimci şirketlerle Adana, hak ettiği yerlere ulaşacaktır” görüşünü dile getirdi. Takım ruhunun önemi Ciliv, müşteri odaklılığın ve takım ruhunun şirketleri ileri taşıyacağını belirterek şunları kaydetti: “Müşteriniz için vazgeçilmez bir marka olmalısınız. Bunun yolu, müşteriye özel çözümler üretmek ve benzersiz bir deneyim sunmaktan geçer. Ayrıca, iş dünyası bir takım oyunudur. Doğru insanlarla güçlü bir takım kurarak başarıyı yakalayabilirsiniz.” Seminerden öne çıkan vurgular Süreyya Ciliv, globalleşme ve inovasyonun, şirketlerin sürdürülebilir büyümesi için hayati öneme sahip olduğunu vurguladı. Ciliv, kıllı sistemlerin, veri analizi ve yapay zeka kullanımıyla iş süreçlerini optimize ederek işletmelere büyük bir rekabet avantajı sunduğunu belirtti. Ayrıca, müşteri odaklı yaklaşımın şirketlerin başarısında kritik bir rol oynadığını ve müşteriye değer sunan farklı ve güvenilir hizmetlerin vazgeçilmez olduğunu ifade eden Ciliv, güçlü bir takım ruhunun, yenilikçi ve girişimci bireylerle dolu ekiplerin, işletmeleri global başarıya taşıyacağını söyledi. Seminerin sonunda bir panel düzenlendi. Panelde, global iş dünyasında başarılı olmanın yolları, girişimcilik ekosistemi ve teknolojinin şirketlere sunduğu fırsatlar detaylı bir şekilde ele alındı.
İstanbul “Anadolu’muzun Köyleri” Bağcılar’da tanıtıldı Bağcılar Belediyesi’nce hazırlanan “Anadolu Gibidir Bağcılar” temalı “Anadolu’muzun Köyleri” belgeselinin ikincisi, düzenlenen gala ile tanıtıldı. Eski Başbakan Binali Yıldırım’ın da katıldığı etkinlikte, memleket özlemi çeken vatandaşlar duygu dolu anlar yaşadı. Bağcılar Belediyesi, geçen yıl başlattığı ve Anadolu’nun farklı kültürel değerlerini bir araya getiren “Anadolu Gibidir Bağcılar” belgesel serisinin ikinci bölümünü tamamladı. Dr. Kadir Topbaş Halk Sarayı’nda Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen programa, eski Başbakan Binali Yıldırım’ın yanı sıra Bağcılar Kaymakamı Abdullah Uçgun ile vatandaşlar katıldı. Anadolu ve Trakya’da 250 köyün yaşam biçimleri, kültürel zenginlikleri ve sanat yönlerinin tanıtıldığı 5 ile 15 dakika arasında değişen belgesel kesitleri, memleket hasreti çeken katılımcılara duygu dolu anlar yaşattı. Bağcılar Belediyesi, “Anadolu’muzun Köyleri” belgeseli kapsamında iki yıl süren çalışmalarla toplamda 450 köyün tanıtımını yaptı. İlk yıl 200, bu yıl ise 250 köyün belgesel çekimleri tamamlandı. Etkinlikte konuşan Binali Yıldırım, “Bugün, İstanbul’umuzun en büyük ilçelerinden Bağcılar’da, bu güzel etkinlik için sizlerle bir arada olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Bağcılar, Anadolu demektir. Bağcılar, Evlad-ı Fatihan demektir. Bağcılar, Türkiye’nin bir özeti demektir. İşte burada 81 ilimizin bütün renklerini görüyoruz. Aynı zamanda İstiklal Mücadelemizden sonra ata yurduna dönen Batı Trakya’dan Evlad-ı Fatihanları görüyoruz. Ülkemiz, çok büyük bir kültürel ve doğal zenginliğe sahip. Ancak ülkemizin bunlardan daha da değerli bir varlığı var; o da çok büyük bir beşeri kaynağımız, insanımız ve genç kuşaklarımız var. Bu, bizim geleceğimiz için en büyük teminatımızdır” dedi. Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir ise, “Tabii ki Anadolu dediğimizde, Anadolu insanının duruşunu, mütevazılığını ve irfanını yansıtan çok saygıdeğer Başbakanımıza, bu anlamlı programda tüm topraklarımızdan gelen kıymetli komşularımızla bir arada olduğu için şükranlarımı sunuyorum. Bağcılarımız, Anadolu coğrafyamızın doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine, hatta Türkiye Cumhuriyeti topraklarımızın dışına taşarak Rumeli ve Balkan coğrafyasından Orta Asya’ya uzanan gönül coğrafyamızın tüm temsilcilerinin yer aldığı özel bir ilçe. İşte bu güzel ilçede, bu güzel toplulukla birlikte, İnşallah hem İstanbul’umuzun hem de ülkemizin geleceği adına çok güzel işlerin altına kıymetli komşularımızla imza atma gayreti göstermek için gece gündüz çalışıyoruz. 250 köyümüzün belgeselini gösterdik. İnşallah programın sonunda, tüm derneklerimize köylerinin videolarını SMS olarak yollayacağız. Geçtiğimiz sene 200 köyümüzün belgeselini yollamıştık. Köyde büyümenin, köyde yaşamanın ve köy tutkusunun ne olduğunu iyi bilen bir kardeşinizim. İşte bu yüzden Anadolu’muzun güzel köylerinin özlemini bir nebze de olsa giderebilmek adına böyle bir programa ev sahipliği yapma gayretini gösterdik. Bağcılar’ımıza, yine Bağcılar’ımızın tüm unsurlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, iş dünyasıyla, eğitim camiasıyla ve Bağcılar’ımıza renk katan tüm unsurlarla yol yürümeye devam ediyoruz” şeklinde konuştu.