Şirketin CEO’su Herbert Diess’in kendisine yazdığı mektupta pandemiyi gerekçe gösterdiğini ifade eden Bakan Varank, “Bize resmi açıklaması bu ama şunu da biliyorum, açık konuşalım. Bu şirketler global şirketler ama yönetim kurullarına baktığınızda yerel yönetimlerin yani eyaletlerin burada etkisi var, sendikaların ortaklığı var, yabancı ortaklar var. Tüm bu dengeleri tutarak yatırım kararları alıyorlar. Tabii ki burada siyaseten bu işi istemeyenlerin olduğunu biliyorduk. Zaten basına yaptığı açıklamalarda Diess bunu da söyledi” dedi.
Bakan Varank, Diess’in talebi üzerine iki kez Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğünü, Türkiye’ye yatırım planını anlattığını vurgulayarak “Madem global bir markaysanız, kârınızı düşünüyorsanız siyasi karar vermemeniz lazım. Eğer bu şirket halka açıksa siz aslında yatırımcınızı kandırıyorsunuz. Kârlı olanı değil size yapılan siyasi baskılara göre karar veriyorsunuz demektir. Bunu da kendilerinin basına beyan etmiş olmaları üzücü ve altı çizilmesi gereken bir husus” diye konuştu.
Türkiye’deki bütün yatırımcılara eşit davrandıklarının altını çizen Varank, “Türkiye’ye yatırım yapan bu dönemde kazanır. Global olarak firmalar bizimle gelip görüşüyor. Bu işten de biz değil Volkswagen kendisi kaybeder. Çünkü yatırımcısını ekonomik değil siyasi kararlarla aldattığını kendileri itiraf etmiş oldu. Biz kendi otomobil projemize güveniyoruz. Bizim yatırımcıya kapımız açık. Türkiye, önümüzdeki dönemde dünyanın üretimde parlayan yıldızı olacak. Türkiye’ye yatırım yapan kazanacak” dedi.
Bakan Varank, EMD’yi kabulünde konuştu
Bakan Varank, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) Başkanı Turgay Türker ile beraberindeki yönetim kurulu üyelerini kabul etti. Görüşmede, pandeminin etkileri, yatırımlar, teşvikler, Türkiye’nin Otomobili, hammadde tedariği, konteyner üretimi ve Volkswagen’in Türkiye’ye yatırım yapmaktan vazgeçmesi kararı ile ele alındı.
Bakan Varank, yaptığı açıklamada özetle şunları kaydetti:
“Oldukça meşakkatli bir seneyi geride bırakıyoruz. Bir virüsün normal şartlarda geçirdiği mutasyon bile bir ülkeyi etkileyebiliyor. Hizmet sektörünü derinden sarsmış bir hastalıktan söz ediyoruz. Önümüzdeki dönemde hizmet sektörüne bağlı iş alanlarında çok daha güzel gelişmeleri görebileceğiz. Türkiye olarak kendimizi şanslı görüyoruz. Gerçekten salgının başından itibaren oldukça aktif bir virüsle mücadele süreci geçirdik. Proaktif olduk ama panik de yapmadık. Yabancı ziyaretçilerle konuştuğumuzda ‘Bu süreci çok iyi yönettiniz’ diyorlar. Bu süreci güzel götürdüğümüzü düşünüyorum. Bu salgın, tüm dünyada tedarik zincirlerini etkiledi. Ülkeler, ilk baştaki panik havasının ardından başlarını iki elinin arasına alıp düşünmeye başladılar. Bu dönem daha fazla dayanışmanın olması gereken bir dönem. Tek tedarikçiyle, tek kutuplu bir dünyayla artık sistemi devam ettirmek çok mantıklı ve mümkün değil. Yeni arayışlara, partnerlere, ortaklara yöneldiklerini görüyoruz. Bu ortaklıklardan, arayışlardan Türkiye’nin kazanan olabileceğine biz yüzde yüz inanıyoruz. Bunun sinyallerini alıyoruz.”
“Yatırım iştahı devam ediyor”
Özellikle yatırım tarafında büyük ivme olduğunu belirten Bakan Varank, “Yatırım iştahı hem ulusal hem uluslararası alanda ciddi şekilde devam ediyor. 2019 ve 2020’yi karşılaştırdığımızda teşvik belgesinde yüzde 30’luk bir artış görüyoruz. Türkiye üreten bir ülke ve her türlü ihtiyacını karşılayabilen bir ülke. Türkiye nitril eldiven üretilmeyen bir ülkeydi. Bu sektörün tamamı Uzakdoğu’daydı. Şu anda üç firma birden nitril eldiven yatırımı yapıyor. İnşallah mart ayında kendi ülkemizde üretilen eldivenler kullanılacak. Çok basit bir şey ama biz bunu maskede de gördük. Olmadığında ne kadar değerli olabildiğini, ülkelerin birbirleriyle savaş çıkarma noktasına geldiğini gördük. Yatırım tarafındaki bu iştah, bizim doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Bu iştahın devam etmesini bekliyoruz. Bunun, üreten Türkiye’ye kazandıracağını görüyoruz. Geçen sene 4 bin 875 teşvik belgesi düzenlemiş, bu sene 9 bin 335 teşvik belgesi düzenlenmiş. İmalat sanayisinde sadece 2 bin 948 belge vermişiz 2019’da, bu sene verdiğimiz belge adedi 6 bin 419. Hem yatırım artıyor hem de imalat yatırımı artıyor. Biz gelecekten gerçekten umutluyuz. Pandemi dönemine rağmen girişimcilerimizin başarıları hepimizi gururlandırıyor. Ben size bundan üç sene önce Türkiye’de bir oyun firması 1.8 milyar dolara ulaşıp Amerikalılar tarafından satın alınacak desem inanır mıydınız? Ama pandemiye rağmen bir oyun firması 1.8 milyar dolar değerle satıldı. Konjonktürün ve uluslararası Türkiye’nin konumlanmasının tam yerinde olduğunu görüyoruz” diye konuştu.
“Türkiye’nin Otomobili”
Türkiye’nin Otomobili için geçen sene yaptığı takvim açıklamasını yineleyen Bakan Varank, “Bu senenin sonunda otomobilimizin ön gösterimini yapacağız. 2020 yılında fabrikamızın temelini atacağız. 2022’nin sonunda da araçlarımız seri üretim bandından inecek” ifadelerini kullanarak, bu takvimde an itibariyle bir değişiklik olmadığının altını çizdi. Varank, “Covid olmasına rağmen takvimle uyumlu gidiyoruz. Otomobilimiz gerçekten beğenildi. Kime gösterdiysek çok beğendi, halkımız çok olumlu yaklaşıyor. Araba konusu herkesi ilgilendirdiği için bir sahiplenme var. Eleştiriler var, işte ‘Global firmalarla çalışıyorsunuz. Parçaların bir kısmını yurt dışından alacaksınız bu nasıl yerli otomobil?’ Ben onun örneklerini veriyorum. Şu anda global tedarik zincirlerine baktığınızda hangi araç yüzde 100 bir ülkenin kendi toprakları içinde üretiliyor ki? Nasıl rekabetçi olacaksınız, insanların daha fazla satın almasını ikna edeceksiniz ona göre bir politika izliyorsunuz. Bu yüzde 100 fikri mülkiyet hakları ülkemize ait olan, mühendisliğini kendi insanımızın yaptığı, tabii ki tedarikçileri arasında başka insanlar olabilir, bir otomobilden bahsediyoruz ve dünya otomotiv endüstrisi o kadar hızlı gelişiyor ki buna biz artık otomobil demiyoruz, bu artık akıllı bir ürün. Türkiye, çok önemli bir otomotiv üreticisi. 33 milyar dolar otomotiv, yedek parça ve mühendislik ihracatı yapan bir ülke. Eğer siz sadece tedarikçiyseniz genel merkezlere bağlı dönüşümü yapabilirsiniz. Biz Türkiye’nin Otomobili ile Türkiye’de bu kabiliyetleri kendimiz tetikleyeceğiz, geliştireceğiz ve Türkiye’de mobilite ekosistemi oluşturacağız. Burada hiçbir sıkıntı yok. İnşallah 2022’nin sonunda bu araçlar banttan indiğinde tüm Türkiye’nin gurur duyduğu bir aracı karşımızda hep birlikte göreceğiz” şeklinde konuştu.
“İlk araçlar büyükelçilere”
Bakan Varank, gönlünden geçeni şu ifadelerle açıkladı:
“Benim gönlümden geçen bir şey var. İlk çıkan araçlar dünyadaki bütün büyükelçiliklerimize birer tane göndermek istiyorum ki büyükelçilerimiz gururla o ülkelerde o araçlara binsinler, ülkelerin caddelerinde bizim otomobilimizle gezsinler. Tüm dünyaya bunu göstersinler, böyle bir hayalim var. Bunu da başarabilirsek hoş bir şey olur diye düşünüyorum.”
“Hammadde tedariği”
Hammadde sıkıntısının bu dönemde birkaç farklı sektörden geldiğini söyleyen Bakan Varank, “Demir-çelikten, ağaç, suntadan şikayetler geliyor. Biz bunların tamamını tek tek değerlendiriyoruz. Üreticileri bir araya getirip sorunları çözmek istiyoruz. Bazen art niyet arayan yorumlar oluyor. Her dönemde fırsatçılar olmuştur, olacaktır. Biz bunlarla mücadele ediyoruz. Demir çelik sektöründeki fiyat artışı gerçekten anormal. Ama bunun sebebi, demir çelik fiyatlarının global piyasalarda belirlenmesi. Sizin buna müdahale etme şansınız yok. 240 dolarlarda olan hurda fiyatları 480 dolara çıkmış. Kur maliyetleri bindiğinde fiyatların yükseldiğini görüyoruz. Bu geçici bir süreç. Şubat ayına baktığınızda yaprak kımıldamadığı için fiyatların aşağı indiğini gördük. Pandemi sürecinde bu tür fiyat oynamaları olacaktır. Yeter ki art niyetli olanları ayıralım. Ama üreticiyi mağdur etmeyecek şekilde dengeyi kuralım. Mesela biz sektörlere yazı yazdık. Demir çelikle ilgili sıkıntısı olan kim varsa bize göndersin. Pandemi sürecinde şunu gördük, dünyada bir alkol sıkıntısı olacak. Kolonya üreticilerine, ‘Bu kolonya çok değerli hale gelecek, insanımızın buna erişmesi lazım’ dedik. Kolonyacılar, ‘Bize x fiyatından hammadde sağlamayı garanti ederseniz biz asla zam yapmayacağız’ dediler ve sözlerini tuttular. Hammadde üretmeyen şeker fabrikaları alkol üretmeye başladı. Öyle bir mekanizma kurduk ki ne alkol fiyatlarında oynama oldu ne de kolonyacılar fiyatlarını arttırdılar. Olağanüstü zamanlarda olağanüstü tedbirler almak durumundayız” açıklamasında bulundu.
“Konteyner inisiyatifi”
Süngerde Türkiye’de kapasite kurulması gerektiğinin altını çizen Varank, “Kapasite kurmak isteyen üreticiler var. İlginç bir örnek vereyim. Bazı ihracatçılarımız konteyner bulmakta sıkıntı çekiyor. Çünkü dünyadaki konteyner piyasası Çin’in elinde. Eğer Uzakdoğu’dan bu tarafa konteyner gelirse onlar da boş konteyneri doldurup ihracat yapabiliyorlar. Şimdi grupları bir araya getiriyoruz. Neden bu konteyner işi Türkiye’de yok? Konteyner üretmek üzere inisiyatif başlatıyoruz. Yeter ki bizim ihracatçımız da konteyner ihtiyacı olduğunda konteyner bulabilsin” dedi.
“Volkswagen’in Türkiye kararı”
Volkswagen kararıyla ilgili çok konuşmadığını, başından beri bir süreç yürüttüklerini belirten Varank, “VW CEO’su Diess’in bana yazdığı mektup var. ‘Biz Türkiye’yi çok önemli bir ülke olarak görüyoruz. Türkiye’de yatırım yapanın kazanacağını biliyoruz.’ Burada açıkça şunu da belirtiyor: ‘Ben kişisel olarak Türkiye’yi çok önemli bir pazar, üretici olarak görüyorum, yatırım yapmanın doğru olduğunu biliyorum ama pandemi sürecinde otomobil endüstrisinde büyük oynaklık oldu. Biz ve yönetim kurulumuz yeni yatırım yapma isteklerinden vazgeçti. Bütün çözümlerini mevcut fabrikalarında güncellemeye giderek çözmek istiyorlar. Çünkü sektörün ne olacağını bilmiyoruz.’ Kendisi iki kez geldi Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşmek için. Bizim talebimiz değil, kendisi geldi, ne yapmak istediklerini anlattı. Bize resmi açıklaması bu ama şunu da biliyorum, açık konuşalım. Bu şirketler global şirketler ama yönetim kurullarına baktığınızda yerel yönetimlerin yani eyaletlerin burada etkisi var, sendikaların ortaklığı var, yabancı ortaklar var. Tüm bu dengeleri tutarak yatırım kararları alıyorlar. Tabii ki burada siyaseten bu işi istemeyenlerin olduğunu biliyorduk. Zaten basına yaptığı açıklamalarda Diess bunu da söyledi. Ama şunu bilmemiz lazım. Madem global bir markaysanız, kârınızı düşünüyorsanız siyasi karar vermemeniz lazım. Eğer bu şirket halka açıksa siz aslında yatırımcınızı kandırıyorsunuz. Kârlı olanı değil size yapılan siyasi baskılara göre karar veriyorsunuz demektir. Bunu da kendilerinin basına beyan etmiş olmaları üzücü ve altı çizilmesi gereken bir husus. İlk toplantıda kendilerine şu cümleyi kurduğumu hatırlıyorum. Bakın, biz Türkiye olarak önemli bir ekonomiyiz, global yatırımcıyı çok önemsiyoruz ama bu işi yapacaksak lütfen ekonomik karar verin, siyasi karar vermeyin. Siyasi karar verecekseniz bu işe başlayıp enerjimizi harcamayalım. O gün bize dedikleri ‘Asla siyasi karar vermeyeceğiz.’ Ben aynı noktadayım. Biz ilişkilerimizi uluslarımızın çıkarları için kuruyoruz. Türkiye’ye yatırım yapan yatırımcının hem kendisinin hem ülkemizin kazanacağını biliyoruz. Bütün yatırımcılara eşit davranıyoruz. Türkiye’ye yatırım yapan bu dönemde kazanır. Global olarak firmalar bizimle gelip görüşüyor. Bu işten de biz değil Volkswagen kendisi kaybeder. Çünkü yatırımcısını ekonomik değil siyasi kararlarla aldattığını kendileri itiraf etmiş oldu. Biz kendi otomobil projemize güveniyoruz. Bizim yatırımcıya kapımız açık. Türkiye, önümüzdeki dönemde dünyanın üretimde parlayan yıldızı olacak. Türkiye’ye yatırım yapan kazanacak” diye konuştu.
Derya Yetim