EKONOMİ - 03 Ocak 2021 Pazar 15:04

Bakan Varank: 'Volkswagen kendisi kaybeder'

A
A
A
Bakan Varank: 'Volkswagen kendisi kaybeder'

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Manisa’ya yatırıma hazırlanan ancak daha sonra vazgeçen Volkswagen’in kararıyla ilgili ilk kez konuştu.

Şirketin CEO’su Herbert Diess’in kendisine yazdığı mektupta pandemiyi gerekçe gösterdiğini ifade eden Bakan Varank, “Bize resmi açıklaması bu ama şunu da biliyorum, açık konuşalım. Bu şirketler global şirketler ama yönetim kurullarına baktığınızda yerel yönetimlerin yani eyaletlerin burada etkisi var, sendikaların ortaklığı var, yabancı ortaklar var. Tüm bu dengeleri tutarak yatırım kararları alıyorlar. Tabii ki burada siyaseten bu işi istemeyenlerin olduğunu biliyorduk. Zaten basına yaptığı açıklamalarda Diess bunu da söyledi” dedi.

Bakan Varank, Diess’in talebi üzerine iki kez Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğünü, Türkiye’ye yatırım planını anlattığını vurgulayarak “Madem global bir markaysanız, kârınızı düşünüyorsanız siyasi karar vermemeniz lazım. Eğer bu şirket halka açıksa siz aslında yatırımcınızı kandırıyorsunuz. Kârlı olanı değil size yapılan siyasi baskılara göre karar veriyorsunuz demektir. Bunu da kendilerinin basına beyan etmiş olmaları üzücü ve altı çizilmesi gereken bir husus” diye konuştu.

Türkiye’deki bütün yatırımcılara eşit davrandıklarının altını çizen Varank, “Türkiye’ye yatırım yapan bu dönemde kazanır. Global olarak firmalar bizimle gelip görüşüyor. Bu işten de biz değil Volkswagen kendisi kaybeder. Çünkü yatırımcısını ekonomik değil siyasi kararlarla aldattığını kendileri itiraf etmiş oldu. Biz kendi otomobil projemize güveniyoruz. Bizim yatırımcıya kapımız açık. Türkiye, önümüzdeki dönemde dünyanın üretimde parlayan yıldızı olacak. Türkiye’ye yatırım yapan kazanacak” dedi.

Bakan Varank, EMD’yi kabulünde konuştu

Bakan Varank, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) Başkanı Turgay Türker ile beraberindeki yönetim kurulu üyelerini kabul etti. Görüşmede, pandeminin etkileri, yatırımlar, teşvikler, Türkiye’nin Otomobili, hammadde tedariği, konteyner üretimi ve Volkswagen’in Türkiye’ye yatırım yapmaktan vazgeçmesi kararı ile ele alındı.

Bakan Varank, yaptığı açıklamada özetle şunları kaydetti:

“Oldukça meşakkatli bir seneyi geride bırakıyoruz. Bir virüsün normal şartlarda geçirdiği mutasyon bile bir ülkeyi etkileyebiliyor. Hizmet sektörünü derinden sarsmış bir hastalıktan söz ediyoruz. Önümüzdeki dönemde hizmet sektörüne bağlı iş alanlarında çok daha güzel gelişmeleri görebileceğiz. Türkiye olarak kendimizi şanslı görüyoruz. Gerçekten salgının başından itibaren oldukça aktif bir virüsle mücadele süreci geçirdik. Proaktif olduk ama panik de yapmadık. Yabancı ziyaretçilerle konuştuğumuzda ‘Bu süreci çok iyi yönettiniz’ diyorlar. Bu süreci güzel götürdüğümüzü düşünüyorum. Bu salgın, tüm dünyada tedarik zincirlerini etkiledi. Ülkeler, ilk baştaki panik havasının ardından başlarını iki elinin arasına alıp düşünmeye başladılar. Bu dönem daha fazla dayanışmanın olması gereken bir dönem. Tek tedarikçiyle, tek kutuplu bir dünyayla artık sistemi devam ettirmek çok mantıklı ve mümkün değil. Yeni arayışlara, partnerlere, ortaklara yöneldiklerini görüyoruz. Bu ortaklıklardan, arayışlardan Türkiye’nin kazanan olabileceğine biz yüzde yüz inanıyoruz. Bunun sinyallerini alıyoruz.”

“Yatırım iştahı devam ediyor”

Özellikle yatırım tarafında büyük ivme olduğunu belirten Bakan Varank, “Yatırım iştahı hem ulusal hem uluslararası alanda ciddi şekilde devam ediyor. 2019 ve 2020’yi karşılaştırdığımızda teşvik belgesinde yüzde 30’luk bir artış görüyoruz. Türkiye üreten bir ülke ve her türlü ihtiyacını karşılayabilen bir ülke. Türkiye nitril eldiven üretilmeyen bir ülkeydi. Bu sektörün tamamı Uzakdoğu’daydı. Şu anda üç firma birden nitril eldiven yatırımı yapıyor. İnşallah mart ayında kendi ülkemizde üretilen eldivenler kullanılacak. Çok basit bir şey ama biz bunu maskede de gördük. Olmadığında ne kadar değerli olabildiğini, ülkelerin birbirleriyle savaş çıkarma noktasına geldiğini gördük. Yatırım tarafındaki bu iştah, bizim doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Bu iştahın devam etmesini bekliyoruz. Bunun, üreten Türkiye’ye kazandıracağını görüyoruz. Geçen sene 4 bin 875 teşvik belgesi düzenlemiş, bu sene 9 bin 335 teşvik belgesi düzenlenmiş. İmalat sanayisinde sadece 2 bin 948 belge vermişiz 2019’da, bu sene verdiğimiz belge adedi 6 bin 419. Hem yatırım artıyor hem de imalat yatırımı artıyor. Biz gelecekten gerçekten umutluyuz. Pandemi dönemine rağmen girişimcilerimizin başarıları hepimizi gururlandırıyor. Ben size bundan üç sene önce Türkiye’de bir oyun firması 1.8 milyar dolara ulaşıp Amerikalılar tarafından satın alınacak desem inanır mıydınız? Ama pandemiye rağmen bir oyun firması 1.8 milyar dolar değerle satıldı. Konjonktürün ve uluslararası Türkiye’nin konumlanmasının tam yerinde olduğunu görüyoruz” diye konuştu.

“Türkiye’nin Otomobili”

Türkiye’nin Otomobili için geçen sene yaptığı takvim açıklamasını yineleyen Bakan Varank, “Bu senenin sonunda otomobilimizin ön gösterimini yapacağız. 2020 yılında fabrikamızın temelini atacağız. 2022’nin sonunda da araçlarımız seri üretim bandından inecek” ifadelerini kullanarak, bu takvimde an itibariyle bir değişiklik olmadığının altını çizdi. Varank, “Covid olmasına rağmen takvimle uyumlu gidiyoruz. Otomobilimiz gerçekten beğenildi. Kime gösterdiysek çok beğendi, halkımız çok olumlu yaklaşıyor. Araba konusu herkesi ilgilendirdiği için bir sahiplenme var. Eleştiriler var, işte ‘Global firmalarla çalışıyorsunuz. Parçaların bir kısmını yurt dışından alacaksınız bu nasıl yerli otomobil?’ Ben onun örneklerini veriyorum. Şu anda global tedarik zincirlerine baktığınızda hangi araç yüzde 100 bir ülkenin kendi toprakları içinde üretiliyor ki? Nasıl rekabetçi olacaksınız, insanların daha fazla satın almasını ikna edeceksiniz ona göre bir politika izliyorsunuz. Bu yüzde 100 fikri mülkiyet hakları ülkemize ait olan, mühendisliğini kendi insanımızın yaptığı, tabii ki tedarikçileri arasında başka insanlar olabilir, bir otomobilden bahsediyoruz ve dünya otomotiv endüstrisi o kadar hızlı gelişiyor ki buna biz artık otomobil demiyoruz, bu artık akıllı bir ürün. Türkiye, çok önemli bir otomotiv üreticisi. 33 milyar dolar otomotiv, yedek parça ve mühendislik ihracatı yapan bir ülke. Eğer siz sadece tedarikçiyseniz genel merkezlere bağlı dönüşümü yapabilirsiniz. Biz Türkiye’nin Otomobili ile Türkiye’de bu kabiliyetleri kendimiz tetikleyeceğiz, geliştireceğiz ve Türkiye’de mobilite ekosistemi oluşturacağız. Burada hiçbir sıkıntı yok. İnşallah 2022’nin sonunda bu araçlar banttan indiğinde tüm Türkiye’nin gurur duyduğu bir aracı karşımızda hep birlikte göreceğiz” şeklinde konuştu.

“İlk araçlar büyükelçilere”

Bakan Varank, gönlünden geçeni şu ifadelerle açıkladı:
“Benim gönlümden geçen bir şey var. İlk çıkan araçlar dünyadaki bütün büyükelçiliklerimize birer tane göndermek istiyorum ki büyükelçilerimiz gururla o ülkelerde o araçlara binsinler, ülkelerin caddelerinde bizim otomobilimizle gezsinler. Tüm dünyaya bunu göstersinler, böyle bir hayalim var. Bunu da başarabilirsek hoş bir şey olur diye düşünüyorum.”

“Hammadde tedariği”

Hammadde sıkıntısının bu dönemde birkaç farklı sektörden geldiğini söyleyen Bakan Varank, “Demir-çelikten, ağaç, suntadan şikayetler geliyor. Biz bunların tamamını tek tek değerlendiriyoruz. Üreticileri bir araya getirip sorunları çözmek istiyoruz. Bazen art niyet arayan yorumlar oluyor. Her dönemde fırsatçılar olmuştur, olacaktır. Biz bunlarla mücadele ediyoruz. Demir çelik sektöründeki fiyat artışı gerçekten anormal. Ama bunun sebebi, demir çelik fiyatlarının global piyasalarda belirlenmesi. Sizin buna müdahale etme şansınız yok. 240 dolarlarda olan hurda fiyatları 480 dolara çıkmış. Kur maliyetleri bindiğinde fiyatların yükseldiğini görüyoruz. Bu geçici bir süreç. Şubat ayına baktığınızda yaprak kımıldamadığı için fiyatların aşağı indiğini gördük. Pandemi sürecinde bu tür fiyat oynamaları olacaktır. Yeter ki art niyetli olanları ayıralım. Ama üreticiyi mağdur etmeyecek şekilde dengeyi kuralım. Mesela biz sektörlere yazı yazdık. Demir çelikle ilgili sıkıntısı olan kim varsa bize göndersin. Pandemi sürecinde şunu gördük, dünyada bir alkol sıkıntısı olacak. Kolonya üreticilerine, ‘Bu kolonya çok değerli hale gelecek, insanımızın buna erişmesi lazım’ dedik. Kolonyacılar, ‘Bize x fiyatından hammadde sağlamayı garanti ederseniz biz asla zam yapmayacağız’ dediler ve sözlerini tuttular. Hammadde üretmeyen şeker fabrikaları alkol üretmeye başladı. Öyle bir mekanizma kurduk ki ne alkol fiyatlarında oynama oldu ne de kolonyacılar fiyatlarını arttırdılar. Olağanüstü zamanlarda olağanüstü tedbirler almak durumundayız” açıklamasında bulundu.

“Konteyner inisiyatifi”

Süngerde Türkiye’de kapasite kurulması gerektiğinin altını çizen Varank, “Kapasite kurmak isteyen üreticiler var. İlginç bir örnek vereyim. Bazı ihracatçılarımız konteyner bulmakta sıkıntı çekiyor. Çünkü dünyadaki konteyner piyasası Çin’in elinde. Eğer Uzakdoğu’dan bu tarafa konteyner gelirse onlar da boş konteyneri doldurup ihracat yapabiliyorlar. Şimdi grupları bir araya getiriyoruz. Neden bu konteyner işi Türkiye’de yok? Konteyner üretmek üzere inisiyatif başlatıyoruz. Yeter ki bizim ihracatçımız da konteyner ihtiyacı olduğunda konteyner bulabilsin” dedi.

“Volkswagen’in Türkiye kararı”

Volkswagen kararıyla ilgili çok konuşmadığını, başından beri bir süreç yürüttüklerini belirten Varank, “VW CEO’su Diess’in bana yazdığı mektup var. ‘Biz Türkiye’yi çok önemli bir ülke olarak görüyoruz. Türkiye’de yatırım yapanın kazanacağını biliyoruz.’ Burada açıkça şunu da belirtiyor: ‘Ben kişisel olarak Türkiye’yi çok önemli bir pazar, üretici olarak görüyorum, yatırım yapmanın doğru olduğunu biliyorum ama pandemi sürecinde otomobil endüstrisinde büyük oynaklık oldu. Biz ve yönetim kurulumuz yeni yatırım yapma isteklerinden vazgeçti. Bütün çözümlerini mevcut fabrikalarında güncellemeye giderek çözmek istiyorlar. Çünkü sektörün ne olacağını bilmiyoruz.’ Kendisi iki kez geldi Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşmek için. Bizim talebimiz değil, kendisi geldi, ne yapmak istediklerini anlattı. Bize resmi açıklaması bu ama şunu da biliyorum, açık konuşalım. Bu şirketler global şirketler ama yönetim kurullarına baktığınızda yerel yönetimlerin yani eyaletlerin burada etkisi var, sendikaların ortaklığı var, yabancı ortaklar var. Tüm bu dengeleri tutarak yatırım kararları alıyorlar. Tabii ki burada siyaseten bu işi istemeyenlerin olduğunu biliyorduk. Zaten basına yaptığı açıklamalarda Diess bunu da söyledi. Ama şunu bilmemiz lazım. Madem global bir markaysanız, kârınızı düşünüyorsanız siyasi karar vermemeniz lazım. Eğer bu şirket halka açıksa siz aslında yatırımcınızı kandırıyorsunuz. Kârlı olanı değil size yapılan siyasi baskılara göre karar veriyorsunuz demektir. Bunu da kendilerinin basına beyan etmiş olmaları üzücü ve altı çizilmesi gereken bir husus. İlk toplantıda kendilerine şu cümleyi kurduğumu hatırlıyorum. Bakın, biz Türkiye olarak önemli bir ekonomiyiz, global yatırımcıyı çok önemsiyoruz ama bu işi yapacaksak lütfen ekonomik karar verin, siyasi karar vermeyin. Siyasi karar verecekseniz bu işe başlayıp enerjimizi harcamayalım. O gün bize dedikleri ‘Asla siyasi karar vermeyeceğiz.’ Ben aynı noktadayım. Biz ilişkilerimizi uluslarımızın çıkarları için kuruyoruz. Türkiye’ye yatırım yapan yatırımcının hem kendisinin hem ülkemizin kazanacağını biliyoruz. Bütün yatırımcılara eşit davranıyoruz. Türkiye’ye yatırım yapan bu dönemde kazanır. Global olarak firmalar bizimle gelip görüşüyor. Bu işten de biz değil Volkswagen kendisi kaybeder. Çünkü yatırımcısını ekonomik değil siyasi kararlarla aldattığını kendileri itiraf etmiş oldu. Biz kendi otomobil projemize güveniyoruz. Bizim yatırımcıya kapımız açık. Türkiye, önümüzdeki dönemde dünyanın üretimde parlayan yıldızı olacak. Türkiye’ye yatırım yapan kazanacak” diye konuştu.

Derya Yetim
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Emine Erdoğan, Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği’nin karma sergisinin açılışını yaptı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği’nin Dolmabahçe Galeri Salonu’nda düzenlenen karma sergisinin açılış programına katıldı. Emine Erdoğan, bugün büyük insani krizlerle mücadele ederken sanatın umut ve direnç kaynağı olma gücünün yeniden keşfedildiğini belirterek, "Gazze’nin acılarını anlatan bir tuval, kaybettiklerimizin hatırası işlenmiş bir el işi, duygularımıza tercüman olan bir şiir, binlerce sözden ve eylemden daha etkili olabiliyor. Unutmayalım ki bugün biz, İspanya iç savaşını çıkaranları değil, bu savaşın trajedisini en etkili şekilde gözler önüne seren Guernika tablosunu hatırlıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği’nin Dolmabahçe Galeri Salonu’nda düzenlenen karma sergisinin açılış programına katıldı. Burada konuşan Erdoğan, resimden müziğe, edebiyattan tiyatroya kadar sanatın her dalının, insanın yüce duygularının gün yüzüne çıkmasını sağladığını söyledi. Sanatın, herkesi aynı duygularda buluşturduğunu kaydeden Erdoğan, "Sanat, insanı önyargı ve nefret zincirlerinden kurtararak diğer insanlarla yakınlaştırır. Kültür ve sanatla derinleşen farkındalık ve duyarlılığı artan toplumlar, hayata gönül penceresinden bakmaya başlar. Dolayısıyla her sanatçı aslında eserleriyle kendi medeniyetini de inşa eder" diye konuştu. "Kültürümüz, tüm zanaatkarlar için eşsiz bir ilham kaynağıdır" Erdoğan, hem içinde bulunulan zamanda var olmanın hem de gelecekte devam etmenin yolunun estetik üretimden geçtiğini belirterek, "Biz bu anlamda dolu dolu bir geçmişe sahibiz. Tarih boyu geniş coğrafyalarda farklı medeniyetlerle temasın zenginleştirdiği kültürümüz, tüm zanaatkarlar için eşsiz bir ilham kaynağıdır" ifadelerini kullandı. Osmanlı döneminde sanatın, hayatın her alanına işleyip, yaşamla iç içe olduğunu dile getiren Erdoğan, "Estetik algı, en üst düzeyde tecrübe edilmiştir. Ruhun ilacı olarak görülen müzik, şifahanelerde tedavi olarak uygulanmıştır. Keza çini, ebru, tezhip, hattatlık gibi nice sanat dalı, zevk-i selimin ve ince fikrin zirvesidir. Kağıda, cama, taşa kumaşa işlenen desenler; neyden bağlamaya, uddan kanuna uzanan nağmeler, ruhumuzu incelikle besler. Bu derin kültürel birikim sahip olduğumuz en değerli hazinelerimizdendir" şeklinde konuştu. Erdoğan, bugünkü karma sergi gibi medeniyet mirasına sahip çıkan ve modern sanatla arasında köprüler kuran etkinliklerin kıymetli olduğunu vurgulayarak, Çınar Derneği’ni ve eser sahiplerini çalışmaları dolayısıyla tebrik etti. "Dernek her yaştan katılımcıyı içindeki cevheri keşfetmeye çağırıyor" Derneğin adını çınardan almasını anlamlı olduğunu ifade eden Erdoğan, "Aile yapısını güçlendirmek ve gençlerin kültürel ve zihinsel gelişimlerini desteklemek amacıyla düzenlediği kurslar, bu misyonun somut birer yansıması. Dernek, sağladığı çeşitli sanat atölyeleri ile her yaştan katılımcıyı içindeki cevheri keşfetmeye çağırıyor. Resim, seramik, kara kalem, soğuk porselen gibi modern sanat eğitimleri çağın trendlerini kişisel üsluplarla birleştiriyor. Öte yandan, kadınların mesleki eğitim yoluyla iş gücüne katılımını destekleyerek, toplumsal kalkınmaya da değerli bir katkı sağlıyor" değerlendirmelerinde bulundu. Erdoğan, öğrencilerin bu eğitimlerde yalnız bir sanatı icra etmekle kalmayıp, işledikleri her motifte, attıkları her fırça darbesinde ve öğrendikleri her yeni ritimde emeğin ve sabrın gücüne tanıklık ettiklerini söyledi. "Eserlerde ortak köklü bir mirasın kişisel özgünlükle harmanlandığı o eşsiz birlikteliği görüyorum" Bu durumun, herhangi bir sanat dalında beceri kazanmanın çok ötesinde olduğunun altını çizen Erdoğan, "Birbirinden farklı tüm bu kıymetli eserlerde, ortak köklü bir mirasın kişisel özgünlükle harmanlandığı o eşsiz birlikteliği görüyorum. Sanatla terbiye edilmiş ruhlar ve güzeli görmeye talimli gözler arttıkça, sanat müzelerin, galerilerin duvarlarını aşarak hayata karışacak. İşte o zaman sanat, insanı daha erdemli bir hale getiren ve toplumları medeniyet yolunda ileri taşıyan bir güce dönüşecek" ifadelerini kullandı. Emine Erdoğan şöyle devam etti: "Çini duvar panolarından, porselen tabaklardan, yağlıboya tablolardan yansıyan estetik, giyim kuşamdan ev dekorasyonuna kadar, hayatın her alanında yeniden canlandırmalıyız. Estetikle harmanlanmış bir dünya, hayal ettiğimiz daha adil ve yaşanabilir bir geleceğin de anahtarı olacaktır. Nitekim bugün, büyük insani krizlerle mücadele ederken sanatın umut ve direnç kaynağı olma gücünü yeniden keşfediyoruz. Gazze’nin acılarını anlatan bir tuval, kaybettiklerimizin hatırası işlenmiş bir el işi, duygularımıza tercüman olan bir şiir, binlerce sözden ve eylemden daha etkili olabiliyor. Unutmayalım ki, bugün biz, İspanya iç savaşını çıkaranları değil, bu savaşın trajedisini en etkili şekilde gözler önüne seren Guernika tablosunu hatırlıyoruz." Sanatın, insanlığın iyi ve güzel izler bırakma çabasının en kalıcı şahidi olması, nesiller boyunca erdemin ve hakikatin ilham kaynağı olmaya devam etmesi temennisinde bulunan Erdoğan, "Dünyayı kanla boyamak isteyenlere karşı, iyiliği, güzelliği ve erdemi çoğaltmakta yarışanlardan olabilmeyi diliyorum" sözleriyle konuşmasını sonlandırdı. Derneğin eğitmenlerinden Nevin Şahin ve Nilüfer Kıran’ın icra ettiği müzik dinletisiyle başlayan açılış programında, Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği Selcen Zeliha Özkök Arda da bir konuşma yaptı. Konuşmaların ardından Başkan Arda, Emine Erdoğan’a günün anısına Sultan Süleyman Han’ın hayatını anlatan bir kitap ile çini işlemeli porselen bir vazo hediye etti. Erdoğan, aile fotoğrafının çekilmesinin ardından, sergiyi gezerek eserler hakkında bilgi aldı. 110 elden çıkmış eserler sergilendi Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği 2020 yılında, toplumun bir ayrım gözetmeksizin tüm bireylerini kültür ve sanatın sağlam ve köklü değerlerinin gelecek nesillere aktarımında ortak ve sağlam bir payda oluşturmak üzere yola çıkmış gönüllü bir ekibinin gayretleriyle kuruldu. Görsel ve işitsel sanatlar, el sanatları alanlarında yetkin hocalarıyla her yaş grubuna yönelik atölye çalışmalarının yapıldığı sanat merkezinde hat, tezhip, minyatür, çini, Türk nakışı, sanatsal bebek yapımı, mefruşat ile ud ve piyano gibi geniş bir yelpazede sanat eğitimlerin verildiği derneğin karma sergisinde, 110 elden çıkmış Anadolu’nun sanat zenginliğini yansıtan 150 eser sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Sergi, 1 Aralık’a dek Dolmabahçe Galeri Salonu’nda ziyaret edilebilecek.
Kastamonu Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı: "Bebek katilleri, tarihin kara bir lekesi olarak kalacak" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya tutuklama kararı çıkartılmasıyla ilgili konuşarak, “Bu gecikmiş bir karar ancak o katiller için tarihin kara bir lekesi olarak kaydının düştüğünü de ifade edelim. Türkiye bu süreçte her zaman olduğu gibi mazlumların ve mağdurların yanında oldu, net tutum sergiledi ve Filistin davasına adalet ve özgürlük davası olarak baktı, destekledi” dedi. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, AK Parti Kastamonu İl Başkanlığı tarafından düzenlenen AK Parti Azdavay 8. İlçe Kongresine katıldı. Azdavay Belediyesi Düğün Salonu’nda gerçekleştirilen kongrede konuşan Bakan Yumaklı, 22 yıllık AK Parti iktidarlarında Türkiye’nin çok önemli yol kat ettiğini kaydetti. Geçmiş yıllara bakıldığında değişimin kolaylıkla görülebileceğini söyleyen Bakan Yumaklı, “Bugünden sadece 10 sene geriye doğru baksak, memlekete hizmet etmek isteyenlerle onların önüne taş koyanların farkı çok bariz şekilde görülecek. Bunların en önemlisi vesayet idi. Vesayet aslına bakarsanız sizin düşünce, fikirlerinizi hiçbir şekilde umursamayıp sadece kendisinin istediğinin olmasını ortaya koyan bir anlayış. Bu memleketin bir evladı çıktı dedi ki, ’Hayır, bu memleketin asıl sahibi benim milletimdir” dedi. Vatandaşının devletine değil, devletin vatandaşa gittiği bir devlet anlayışına kavuştuklarını belirten Bakan Yumaklı, “Hepiniz de şahitsiniz ki devlete giden, derdini devlete anlatmak isteyen bir anlayış kalmadı. Vatandaşına giden bir devlet anlayışı var. Devlet dediğim de sadece kurumlardan ibaret değil. Bunun içinde sizlere hizmet etmeye talip olan kim varsa onlardan bahsediyorum. İşte en büyük değişiklik bu oldu. Bu demokratik adımların 85 milyonu kucaklaması çok da uzun sürmedi. Bugün Türkiye’yi hem bölgesinde hem de dünyada güçlü bir konuma taşıyarak hepimizin umutlarını yeşertti” diye konuştu. İstikrar ve güvenin her şeyden önemli olduğunu işaret eden Bakan Yumaklı, “Türkiye hedeflerini bu istikrar ve güven üzerinde tutarak geliştirdi. Şimdi artık Türkiye Yüzyılı’ndayız. Cumhuriyetimizin birinci yüzyılı bitti, ikinci yüzyılını hep beraber inşa etmek zorundayız. Bu noktada önceki dönemlerden çok daha fazla çalışmamızı gerektiren bir durum söz konusu. Bunu yapabilme kapasitesine rahip tek parti AK Parti’dir. Bir diğer önemli husus ise kardeşlik, birlik, beraberliğimiz. Bunu hiçbir zaman unutmamamız lazım. Bu, kendi bulunduğumuz ilde de ülkede de geçerlidir. Kardeşlik anlayışı olmazsa olmaz bir unsur. Bunları hazmedemeyenler olacaktır. Çünkü onların kendi ezberleri, fabrika ayarlarına dönmek için gayretleri var. Vatandaşı, kendilerine hizmet etmekte yükümlü görme anlayışlarından vazgeçmeme gibi huyları var. Elbette ki bizim milletimiz onların bu düşüncesini, hedefini görecek ve bunların engelleyecek ferasete sahiptir” ifadelerini kullandı. "Türkiye her zaman olduğu gibi mazlumların ve mağdurların yanında oldu ve Filistin davasına adalet ve özgürlük davası olarak baktı" İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına tepki gösteren Bakan Yumaklı, “Büyük suçlar işleyen devlet başkanları var, biliyorsunuz. Bunlardan en önde geleni bugün için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu. Bugün itibarıyla kendisine tutuklama kararı çıkartılan bir katiller şebekesinin başı. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın o masum insanların hakkını bütün platformlarda arayacağı sözünden hareketle gerekli birimlerimizin başvuruları, takipleri ve savunmalarıyla bu noktaya gelmiş durumda. Elbette bu gecikmiş bir karar ancak o katiller için tarihin kara bir lekesi olarak kaydının düştüğünü de ifade edelim. Türkiye bu süreçte her zaman olduğu gibi mazlumların ve mağdurların yanında oldu, net tutum sergiledi ve Filistin davasına adalet ve özgürlük davası olarak baktı, destekledi. Tabii bunları hazmedemeyenler oldu, olacak. Muhalefet için bu nereden baksanız bir dezenformasyon ve çarpıtma mekanizmasına dönüşmüş durumda. Onlar için hala kendi ideolojik çıkarlarını, düşüncelerini, tercihlerini öne koymak söz konusu ama burada AK Parti olarak Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde ortaya konulan o bütüncül yaklaşım, tutarlı yaklaşım bizler için normalleşme istemeyenlere, doğruya ’doğru’ diyemeyenlere çok önemli bir mesajdır. Zaten AK Parti’yi diğerlerinden ayıran en önemli husus da bu” şeklinde konuştu. Kastamonu’daki köy yangınları ile ilgili de konuşan Bakan Yumaklı, “Şu ana kadar çıkan yangınların yüzde 90’ı elektrik tesisatı kaynaklı yangınlar. Çünkü o dönemde yapılan evlerin elektrik tesisatlarında sadece televizyon belki de ufak tefek bir iki alet daha vardı. Şu anda evlerimizde çok farklı çeşitte mevcuttaki tesisatları kaldıramayacak cihazlar kullanıyoruz. Dolayısıyla elektrik tesisatı da bunları çekmediği için buna bağlı yangınlar çıkıyor. Biz, Orman Genel Müdürlüğü olarak ORKÖY kredileri kapsamında basitleştirerek örnek verecek olursam 100 liralık elektrik tesisatını kendisi yapmak isteyen ev sahibine kredi verdiğimizde bunun 20 lirasını hibe olarak vereceğiz. Geri kalan 80 lirası içinde herhangi bir şekilde faiz işletilmeden 4 yılda ve yılda bir defa ödeme şartıyla bunu geri ödemenize imkan sağlayacağız. Bunun vatandaşlarımızdan değerlendirmelerini özellikle istirham ediyorum. Çünkü herhangi bir yangında Allah göstermesin mal kayıplarının yanı sıra can kayıpları da yaşıyoruz. Bunlarda bizleri son derece üzmektedir. Bu konuya başta Kastamonu olmak üzere bu ve buna benzer yapılardaki evlerdeki sorunu bu şekilde çözmeyi planlıyoruz” ifadelerini kullandı. Azdavay ilçesine yapılan yatırımlar hakkında bilgiler veren Bakan Yumaklı, “Azdavay ilçemize gelince; son 22 yılda ilçemize 493 milyon TL tarımsal yatırım ve destek yaptık. 1 derenin ıslah çalışmasını gerçekleştirdik. 1 milli park oluşturduk. İlçemizde 3 milyon adet orman ağaçlandırması yapıldı, 1 bal ormanı, 1 mesire yeri oluşturuldu. 645 orman köylüsü ailemize 60 milyon TL ORKÖY kredisi ve hibesi verildi. AK Parti olarak, illerimizin, ilçelerimizin imkan ve ihtiyaçları doğrultusunda gereken neyse yapıyoruz. Üreticilerimizin, çiftçilerimizin her zaman yanında olmaya devam ediyoruz. Bizler çiftçimizin refahı, milletimizin huzur ve geleceği için varız. Bütün samimiyetimizle ve kararlılığımızla milletimizin hizmetine amadeyiz” dedi.
Hatay Sokak ortasında kurşunlanarak öldürülen teknik adam son yolculuğuna uğurlandı Tekirdağ’da sokak ortasında uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden TFF 3. Lig ekiplerinden Çorluspor 1947’nin Teknik Direktörü Ersin Aka memleketi Hatay’da toprağa verildi. Geçtiğimiz gün Tekirdağ’ın Çorlu ilçesi Mühittin Mahallesi’nde yaşanan olayda sokak ortasında silahlı saldırıya uğrayan Çorluspor 1947’nin Teknik Direktörü Ersin Aka hayatını kaybetmişti. Futbol tutkunlarını yasa boğan ölümde hayatını kaybeden evli, 2 çocuk babası teknik adam için memleketi Hatay’ın Erzin ilçesinde cenaze töreni düzenlendi. Aka, yoğun katılımın olduğu cenaze namazının ardından ilçe mezarlığına defnedildi. Cenaze namazına; Erzin Belediye Başkanı Ökkeş Elmasoğlu, Dörtyol Belediye Başkanı Bahadır Amaç, Teknik Adam Samet Aybaba ve çok sayıda vatandaş katıldı. Aka’nın tabutunun üzerine bir dönem çalıştırdığı Erzinspor’ın formasının konulmasıysa dikkat çekti. "Böylesi yetenekli, iyi ve karakteri de düzgün bir insan çok nadir gelir ve nadir yetişir" Gençlik ve Spor İlçe Müdürü Hanifi Demirkıran, Ersin hocanın geride gözü yaşlı kızlarını bıraktığını belirterek, “Ersin Hocam çok değerli bir spor insanıydı, işinin ehli bir insandı. Örnek kişiliğiyle, davranışlarıyla, sporcu kişiliğiyle ve her yönüyle çok iyi bir insandı. Böylesi yetenekli, iyi ve karakteri de düzgün bir insan çok nadir gelir ve nadir yetişir. Ülkemizin spor camiamızın ve Erzin’imizin başı sağ olsun, çok değerli büyük bir hocasını kaybetti. Geride gözü yaşlı kızlarını bıraktı. Küçük yaşta babalarını kaybetmenin acısını tattılar, ileriki yaşantılarında inşallah babalarının eksikliklerini hissetmeyecekler. Allah yardımcıları olsun. Devletimize inanıyorum; Adalet Bakanlığımız, emniyetimiz ve İçişleri bakanlarımız çözecekler, kimsenin şüphesi olmasın” dedi.
Osmaniye Yerfıstığının başkenti Osmaniye’de festival heyecanı başladı Yer fıstığının başkenti Osmaniye’de “Osmaniye Yerfıstığı” festivali renkli görüntülerle yerli ve yabancı ziyaretçilere kapılarını açtı. Osmaniye Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü organizasyonunda gerçekleştirilen ve iki gün sürecek olan Osmaniye Fıstık Festivali programı, Atatürk Caddesi Çarşamba Pazarı girişinde toplanan protokol üyeleri ve vatandaşların eski belediye önüne kadar gerçekleştirdiği kortej yürüyüşüyle başladı.. Animasyon ve bandonun da eşlik ettiği yürüyüş sırasında renkli görüntüler oluştu. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Vali Erdinç Yılmaz, Belediye Başkanı İbrahim Çenet, Garnizon Komutanı ve 12’nci Komando Tugay Komutan Vekili Topçu Albay Hakan Kocabaş, OKÜ Rektörü Turgay Uzun, Emniyet Müdürü Mehmet Sarıbuva ve diğer protokol üyeleri tarafından kurdele kesimi yapıldı. Türkiye’nin birçok şehrinden şeflerin katıldığı, açılan stantlarda yer fıstıklı yöresel yemeklerin tanıtıldığı festivalde binlerce ziyaretçi, düzenlenen müzikli etkinliklerle eğlenme fırsatı buldu. 2003 yılında Türk Patent ve Marka Kurumundan coğrafi işaret tescil belgesi alan ve bu yıl da Avrupa Birliği (AB) nezdinde coğrafi işaret tescili alan “Osmaniye Yerfıstığı” ürününün daha geniş kitlelere tanıtımı için festival düzenlendi. Yer fıstığı festivalinin açılışında konuşan Osmaniye Belediye Başkanı İbrahim Çenet, “Benden çıkan bu aziz Osmanlı’yı hemşerilerimizi bir ölçüde de olsa bakın rehabilitasyonlarına katkı savunabildiysek onlara hoşça vakit geçirebildiysek ne mutlu bize. Şimdi bizim bir ürünümüz var. Bizim stratejik bir ürünümüz var, başkanımız da söyledi bizim bir fıstığımız var. Fıstık deyip geçmeyin, bizim bütün çocukluğumuz o fıstık tarlalarında geçti ve biz Nisan ayından başlayıp Kasım ayına kadar giden o zamanda evlerimizde hep fıstığı konuştuk. Çünkü şu Osmaniye’de fıstıktan ekmeğini yemeyen bugüne kadar neredeyse kimse kalmamıştır. Yeni nesil farklı işler benimsemiş olabilir ama biz bu tescilli ürünümüze sahip çıkacağız. Osmaniye fıstığımıza hem Türkiye’mizde hem Avrupa Birliği’nde coğrafiye işaretli tescil alan ürünümüze sahip çıkacağız. Sen çocuğuna sahip çıkmazsan başkası sahip çıkmaz” dedi. Statların gezilmesinin ardından programlar, “Fıstık gibi yemekler yarışması” ile devam etti. Katılımcılara, yer fıstıklı pilav ve haşlanmış kabuklu yerfıstığı ikram edildi. Etkinlik sahnesinde ise gençlik konseri, sirk gösterisi, çocuk tiyatro oyunları ve müzikli gösteriler sunuldu. Festivale katılan vatandaşlar etkinliklerden mutlu olduklarını dile getirerek böyle etkinliklerin daha fazla yapılması gerektiğini söyledi.