GÜNDEM - 26 Temmuz 2021 Pazartesi 11:29

Bakan Selçuk: 'Şu andaki bakış açımız okulların 6 Eylül tarihinde açılması yönünde'

A
A
A
Bakan Selçuk: 'Şu andaki bakış açımız okulların 6 Eylül tarihinde açılması yönünde'

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, okulların açılmasına yönelik bakanlık olarak her türlü hazırlıkları yaptıklarını belirterek, "Ama toplumumuzun her ferdinin, çocuklarımızın geleceği için, çocuklarımızın eğitimi için aşı olması ve okulların rahat açılabilmesi için gereken desteği vermesi çok önemli" dedi.

Bakan Selçuk, Mersin programı kapsamında Yenişehir ilçesindeki Barbaros Ortaokulu'nu ziyaret ederek, öğrenci ve okul idarecileriyle bir araya geldi.

Vali Ali İhsan Su ve İl Milli Eğitim Müdürüm Adem Koca'nın da eşlik ettiği ziyarette açıklamalarda bulunan Bakan Selçuk, bayram sonrası 'Telafide ben de varım' etkinliklerinin son hızla devam ettiğini, etkinliklerin ağustos ayında da bu şekilde devam edeceğini ve eylül başından itibaren ise okullarda olmak için hazırlıkları yaptıklarını söyledi.
Hazırlıkların temel noktasını, temizlik ve hijyenin oluşturduğunu vurgulayan Bakan Selçuk, "Türk Standartları Enstitüsü ile hazırlamış olduğumuz kontrol kılavuzunun yenilenmiş haliyle beraber, her türlü tedbirin alınması noktasında iş ve işlemlerimiz sürüyor. Bildiğiniz gibi okullarımızın tamamının 'okulum temiz' belgesi aldığını paylaşmıştık. Şimdi yeniden bu temiz belgesi gündeme geliyor ve bu doğrultuda da her bir okulumuzda denetçilerimiz incelemeler yapıyorlar. Daha önce de paylaşmıştım, 3 bin 300 civarında denetçimiz var Türkiye'de. Şimdi bu arkadaşlarımıza bin 200 yeni denetçi arkadaşımız daha ekleniyor ve onlarla beraber 'okulum temiz' belgesini ağustos ayının sonu itibariyle tamamlamış olacağız. Böylece okullarımızın ihtiyaçları varsa, bunları okul açılmadan önce halletmiş olacağız" diye konuştu.

Bakan Selçuk: 'Şu andaki bakış açımız okulların 6 Eylül tarihinde açılması yönünde'

"Aşı olarak hem kendimizi korumak hem de okulların açılması noktasında bir yol açmak söz konusu"

Bu çerçevede okulların açılması konusunda öğretmenler, okul müdürleri, il ve ilçe yöneticileri tarafından her türlü hazırlıkların sürdüğünü kaydeden Bakan Selçuk, şöyle devam etti; "Ama bu aynı zamanda bir toplumsal ödevdir. Aşı olarak hem kendimizi korumak hem de okulların açılması noktasında bir yol açmak söz konusu. Bütün toplumumuzun desteğini bekliyorum, sağ duyulu davranmalarını bekliyorum bakanlık olarak. Bizler bu çalışmaları, hazırlıkları sürdürürken, 'okulum temiz' belgesiyle ilgili hazırlıkları sürdürürken, okulların temizlik bütçesini de 10 kat arttırdık. Bu artışla beraber okulların çok daha temiz bir şekilde hizmet verebilmesinin de önünü açmış oluyoruz. Ama toplumumuzun her ferdinin, çocuklarımızın geleceği için, çocuklarımızın eğitimi için aşı olması ve okulların rahat açılabilmesi için gereken desteği vermesi çok önemli."

Bakan Selçuk, son dönemdeki vaka artışlarının okullarının açılış tarihini etkileyip etkilemeyeceği yönündeki bir soruya ise "Şu andaki bakış açımız okulların 6 Eylül tarihinde açılmasıyla ilgili. Bununla ilgili Milli Eğitim Bakanlığı olarak her türlü görevi, vazifeyi yerine getiriyoruz, kimsenin şüphesi olmasın. Toplumumuzdan beklentimiz de buna destek olmak yönündedir. Odak noktamız okulların açılması" şeklinde yanıt verdi.

Kıymet Gökçe - Koray Ünlü
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Eray Yazgan: "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var" Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan, kulüpten kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi olmadığını, bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanına geldiğini belirterek, "Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık" dedi. Yazgan ayrıca tutuklu bulunan sarı-kırmızılı futbolcu Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktıklarıyla ilgili algı yapıldığını ifade ederek, "Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz" şeklinde konuştu. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Kemerburgaz Metin Oktay Tesisleri’nde sarı-kırmızılıları takip eden muhabirlerle sohbet toplantısında bir araya geldi. Toplantıda Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Abdullah Kavukcu ve Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan da yer aldı. Galatasaray’ın daha önce sponsorluk sözleşmesi imzaladığı ve yasadışı bahisle ilişkilendirildiği için iptal ettiği sponsorluk konusuna açıklık getiren Eray Yazgan, "Bizim kulübümüzden kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi yok. Bir ajans vasıtasıyla bize geliyorlar. Benim veya bizden herhangi bir yöneticinin böyle bir görüşme yapması söz konusu değil. Söz konusu firmanın ismini ilk defa konu yönetime geldiği gün öğrendim. Bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanımıza gelmişler. Bu firma bizimle anlaşmadan önce firmanın boy boy başka statlarda reklamları dönüyordu. Başka kulüpler de bu firmayla anlaşma yapmış. Bunun bir haber sitesi olduğu söylendi. O dönemde Taksi vs. bir çok farklı mecraya reklam vermişler. Bu site, baktığınız zaman bir spor haber web sitesi. Fakat bu sitenin farklı bir siteye yönlendirme yaptığı söyleniyor. Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık. Ben sadece imza yetkilisi olduğum için suçlanıyorum. Bu sözleşmenin imzalandığı gün farklı bir imza yetkilisi arkadaşımız bunu imzalamış olsa idi, şu an o benim durumumda olacaktı. Dolayısıyla aldığımız bir yönetim kurulu kararı çerçevesinde yapılmış bir işlem var" ifadelerini kullandı. "Metehan’ın duruşmasına yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi" Bahis soruşturması kapsamında tutuklanan Galatasaraylı futbolcu Metehan Baltacı’yı bu süreçte yalnız bıraktıklarına yönelik algı yapıldığını söyleyen Yazgan, "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var. Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Kendi avukatı da orada hazır bulundu. Yönetici arkadaşlarımız, kendilerini ziyaret etti. Sportif direktörümüz de kendisini ziyaret etti. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. 18 bin TL’lik bir tutardan bahsediyoruz. Kiralık oynadığı dönemdeki süreçle alakalı bir durum. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz. Dönem dönem tutukluluğa itiraz oluyor. O itirazı yaptık" şeklinde konuştu.
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."