EKONOMİ - 10 Ocak 2021 Pazar 12:43

Bakan Pakdemirli: “Tarımı plazalarda çalışmaktan daha cazip bir iş alanına dönüştürmek istiyoruz”

A
A
A
Bakan Pakdemirli: “Tarımı plazalarda çalışmaktan daha cazip bir iş alanına dönüştürmek istiyoruz”

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Bir şeyi itiraf etmemiz gerekiyor ki, hâlihazırda sahip olduklarımızla bir süre daha idare edebilir, iyi gidebiliriz. Ancak geleceği öngöremezsek, tedbirli ve planlı hareket etmezsek ne kendimize ne de dünyamıza yetemeyeceğiz” dedi.

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından çevrim içi gerçekleştirilen Türkiye’de tarım öğretiminin 175. yıldönümü kutlama programına katılan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, konuşmasının başında Diyarbakır Lice’de teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Çelik’e rahmet, yaralı askerlere de şifa diledi. Pakdemirli ayrıca, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü tebrik etti.

Türkiye’de futboldan sonra en çok konuşulan konunun tarım olduğunu, tarımdan sonra en çok konuşulan konunun ise eğitim olduğunu söyleyen Bakan Pakdemirli, “İtiraf etmeliyim ki ben, makul olduğu müddetçe konuşanları da haklı buluyorum. Zira iki hayati şey vardır; karnın doyması, aklın doyması. İşte tam da bu noktada karşımıza tarım eğitimi çıkıyor. Çünkü biliyoruz ki tarım ile bilginin önemini çok iyi kavramış toplumlar daima öndedir, belirleyicidir, tetikleyicidir. Tabii tarım eğitimi, neredeyse insanlık tarihi kadar eski. İnsanı yalnızca tüketen değil, üreten bir varlık konumuna yükselten de yine tarımın kendisi. Binlerce yıldan günümüze kadar şekil değiştirerek devam eden tarımsal üretim, bugün dünyada en önemli ticari sektör, en önemli üretim ve istihdam dalı olmuştur. Artık bütün dünya ülkeleri tarımsal üretime, üretim kaynaklarına bir başka önem veriyor. Çünkü tarımsal üretimin temel amacı olan gıda üretimi, dünyada stratejik sektör olma özelliğini her geçen gün daha da artırıyor. Hatırlarsınız, bundan 40-50 yıl kadar önce, az gelişmiş ülkeler, tarım ülkesi olarak nitelendirildi. Gelişmişlik düzeyini belirleyen ise, tarımdan çok sanayi ve teknolojiydi. Bugün görüyoruz ki tarım; ekonominin ve sanayinin ham maddesi. Bugün tarım; ekolojinin, biyolojinin, iktisadın kesişim merkezi. Tarım bugün; ticaret, sanayi, diplomasi, sağlık ve turizmin lokomotifi. Bugün tarım; dengeli ekonomik büyümenin, sosyal gelişmişliğin göstergesi. Tabi bu tarım, ilkel tarım uygulamalarıyla yapılan tarım değil. Çünkü bugünkü büyük rekabet ortamında, her ne üretirseniz üretin; bilgisiz, bilimsiz, sanayisiz, teknolojisiz, markasız, reklamsız, dijital dünyasız hareket ederseniz, emeğinizin karşılığını alamıyorsunuz. Yani tarımın bilgi çağının nimetlerinden en üst düzeyde faydalanması, artık şarttır. Çünkü bu asır, teorik bilginin değil, bilgiyi pratik etmenin asrıdır. Evet, hepimizin ezbere bildiği bir şey var; ülke ve dünya nüfusu artıyor, küreselleşme yükseliyor. İklim değişiklikleri ve buna bağlı etkiler kapıda. Bir yanda açlık, diğer yanda obezite artık hayatımızda. Ve tarım, artık Milli Savunma Sanayii kadar stratejik konumda. Bir şeyi itiraf etmemiz gerekiyor ki, hâlihazırda, sahip olduklarımızla bir süre daha idare edebilir, iyi gidebiliriz. Ancak geleceği öngöremezsek, tedbirli ve planlı hareket etmezsek ne kendimize, ne de dünyamıza yetemeyeceğiz. Öyle ki, suyunuz azalırsa sulama yapamazsınız. Toprağınız verimsizleşirse tarım yapamazsınız. Nüfus bu denli hızla artarken, birkaç dönüm tarlayla kimseyi doyuramazsınız. Ürettiğinizi markalaştıramazsanız, sürdürülebilirliği sağlayamazsınız. İşte burada yapılacak en iyi iş verimi ve kaliteyi yükseltmektir. Bunun yolu ise tarıma teknolojiyi, modern yöntemleri, kısacası bilgiyi hâkim kılmaktan geçmektedir” diye konuştu.

“Son 2 yılda tarımsal hasılamız yüzde 47 artışla 277,5 milyar liraya ulaştı”

Türkiye’nin tarımın baş verdiği coğrafyada, hayvancılığın kök saldığı bir yurtta olduğunu, birçok bitki ve hayvan türünün gen merkezinde bulunduğunu ve Türkiye’nin tarımda Avrupa’da ilk sıralarda, dünyada ise ilk 10’da olduğunu söyleyen Pakdemirli, toprak varlığında da dünyada 17. sırada bulunduğunu kaydetti. Bakan Pakdemirli, “Küçükbaş hayvan varlığında Avrupa’da birinciyiz. Orman varlığını artıran nadir ülkelerden biriyiz. 2 bin 500 adet coğrafi işaretli ürün potansiyeline sahibiz. Fındık, kiraz, incir, kayısı gibi pek çok üründe dünya lideriyiz. Yani tarımsal üretimde yeterli varlığa sahibiz. Dış pazarların göbeğindeyiz. Tarihî ipek yolunun tam kalbindeyiz. Ulaşım sektöründe dünyada markayız. Eğitimli insan kaynağımız var. Küçük aile işletmeciliğimizi koruyoruz. Geleneksel üretim kültürümüz devam ediyor. Tarıma dayalı ve bağımlı sanayimiz işliyor. İşte bütün bunlar potansiyelimizin ve gücümüzün ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Fakat bu yetmez. Çünkü değişen dünyada sahip olduklarımızın bize yüklediği sorumluluk büyük. Tabi Bakanlık olarak bugüne kadar çiftçilerimizi, üreticilerimizi, yetiştiricilerimizi çok büyük desteklerle destekledik. Yine her zaman Bakanlık-üniversite iş birliğine azami özen gösterdik. Özellikle Ar-Ge faaliyetlerimizle, akıllı tarım uygulamalarımızla, teknolojik ve dijital tüm imkânlarımızla, daima üniversitelerimizin yanında olduk. Tarımda, son 18 yılda oluşturduğumuz güçlü altyapı ve son iki buçuk yıldaki projelerimizle pandemi sürecini de başarıyla yürüttük, yürütmeye de devam ediyoruz. Pandemi başladıktan sonra ise tarımsal destek ödemelerinden, kredi faizlerinin ertelenmesine, sıkı gıda denetimlerinden hazine arazilerinin üretime açılmasına kadar tam 101 tedbiri hayata geçirdik. Tarlada, bahçede, serada, ahırda ve merada üretimin devam etmesini sağladık. Son 2 yılda tarımsal hasılamız yüzde 47 artışla, 277,5 milyar liraya ulaştı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sağladığı imkânlarla tarım sektörü 2 yıldır tüm çeyreklerde büyüme gösteriyor. 2020’de en son açıklanan 3. çeyrekte yüzde 6.2, ilk 3 çeyrek ortalamasında ise yüzde 5,3 gibi önemli bir büyüme gösteren tarım sektörü, ekonomimize büyük katkı sağladı. Bütün bu çalışmalarımız neticesinde hamdolsun tarımsal hasılada bugün Avrupa’da birinci, dünyada ilk 10’dayız” şeklinde konuştu.

Geçen yıl “tarım eğitimi” adına Bakanlık bünyesinde çok önemli bir platform kurduklarını, “Tarım-Orman Akademisi” adıyla oluşturulan bu dijital eğitim sistemini bütün çiftçilerin, araştırmacıların ve ilgililerin hizmetine açtıklarını belirten Pakdemirli, bu akademide uzman kadrolar tarafından hazırlanan onlarca video, onlarca interaktif ders ve binlerce kitaptan oluşan bir de Dijital Tarım Kütüphanesi bulunduğunun altını çizdi. Bilgi ve teknoloji kullanımını tarımda ön sırada tuttuklarını, bunun için güçlü bir alt yapıları olduğunu ifade eden Bakan Pakdemirli, Türkiye genelinde 60 araştırma enstitüsü, 210 bin dekar arazi, 248 laboratuvar, yaklaşık 2 bini akademik seviyede olmak üzere toplam 6 bin 336 personel ile ihtiyaç duyulan her alanda hizmet verdiklerini kaydetti. Bakanlık olarak Ar-Ge çalışmaları için çeşitli kaynaklardan yaklaşık 1 milyar lira bütçe kullandıklarını, Türkiye’nin dünyanın 3. büyük tohum-gen bankasına sahip olduğunu, dünyanın en büyük zeytin koleksiyonunun Türkiye’de bulunduğunu, dünyanın en büyük buğday ıslah programının Türkiye’nin katkısı ile devam ettiğini ifade eden Bakan Pakdemirli, 2020 yılını “Tarım ve Orman Bakanlığı Dijitalleşme Yılı” olarak ilan ettiklerini hatırlatarak, “Pandemi koşullarıyla geldiğimiz noktada bugün ne kadar isabetli bir karar verdiğimizi görüyoruz. Başta ‘Dijital Tarım Pazarı (DİTAP), Dijital Kulak Küpesi, e-Tarım Portalı, Tarım Orman Akademisi, Uydu Görüntüleri ve Tarımda Coğrafi Bilgi Sistemleri Kullanımı’ olmak üzere, 2020 yılında, Bakanlığımızda çok önemli dijital devrimlere imza attık” ifadelerini kullandı.

“Gençlerimizi hiç ertelemeden tarımın geleceği konusuna kafa yormaya davet ediyorum”

“Çiftçi nüfusumuzun gençleşmesi için Bakanlık olarak gençlerimize pozitif ayrımcılık yapıyoruz” açıklamasında bulunan Bakan Pakdemirli, Genç Çiftçi Projelerinin Desteklenmesi Programı ile 47 bin 775 genç çiftçi projesine toplam 1 milyar 435 milyon lira hibe desteği sağladıklarını, Kırsal Kalkınmada Uzman Eller Projesi ile tarım, hayvancılık, ormancılık, gıda ve su ürünleri konularında yüksekokul ve üniversite mezunu olan 98 proje sahibine toplam 9,7 milyon lira hibe ödemesi yaptıklarını belirterek, “Pilot uygulamalarını 4 ilimizde başlattığımız bu projeyi inşallah bu yıl 81 ilimizde yaygınlaştıracağız. IPARD I Programı kapsamında hayvancılık sektöründe 948; kırsal alanlardaki yatırımlarda da 2 bin 617 gencimiz hibe desteği almıştır. IPARD II Programı'nda ise başvuruda bulunan genç çiftçi sayısı 12 bin 741’dir. Sözleşme ve ödeme işlemleri devam etmekte olup, hayvancılık sektöründe 345, kırsal alanlardaki yatırımlarda da 925 genç çiftçimiz hibe desteği almıştır. Bu hafta içerisinde açıkladığımız IPARD-II 10. Çağrı İlanında, 1 milyar 250 milyon liralık destek ile gençlerimize pozitif ayrımcılık yapmaya devam edeceğiz. İşte bu destek programlarıyla biz esasen, kırsalı kalkındırmaya uğraşıyoruz. Yani gençlerimiz doğdukları yerde doyabilsin istiyoruz. Tarımda Uzman Eller Projemiz ile gençlerimize alanlarında iş imkânları sunuyoruz. Tüm hibe ve desteklerimizde gençlerimize pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Tarımı plazalarda çalışmaktan, devlet dairelerinde çalışmaktan daha cazip bir iş alanına dönüştürmek istiyoruz. Yani biz girişimci bir gençlik, kendi işinin patronu bir gençlik var etmeye çalışıyoruz. Burada da siz değerli hocalarımızın desteğine ihtiyacımız var. Girişimci, özgüvenli, vizyon sahibi bir gençlik yetiştirdiğimiz sürece, tarım ve gıda sektöründe daha büyük kazançlar sağlayabilmenin yolunu öğrettiğimiz sürece, eminim öğrencilerimiz daha refah bir hayatı kendi kendilerine inşa etmeye başlayacaklardır. Çünkü özellikle pandemi nedeniyle bugün geldiğimiz noktada, bir nefes sıhhatin, bir yudum suyun, bir parça ekmeğin değeri herkes tarafından daha iyi anlaşılmıştır diye düşünüyorum. Gelecekte de iklim değişikliği, küresel kuraklık, artan nüfus gibi etkiler nedeniyle tarımın, hayvancılığın, suyun ve gıdanın öneminin daha da artacağı artık hepimizce malum. Dolayısıyla ben gençlerimizi, hiç ertelemeden tarımın geleceği konusuna kafa yormaya davet ediyorum” dedi.

Gençlere tavsiyeler verdiği konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ambarın anahtarı kimde ise güç ondadır” sözlerini hatırlatan Bakan Pakdemirli şu ifadeleri kullandı:

“Bizim hedefimiz de bu vizyonla Türkiye tarımını bugün bulunduğu noktadan çok daha ileriye taşımak; dünyayı doyuran ülke olmak. Bizim de sorumluluğumuz büyük, yükümüz ağır, yolumuz uzun.”

 

Derya Yetim

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Muğla’da Hz. Mevlana 752. Vuslat Yıldönümünde anıldı Muğla’da Hz. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin vefatının 752. yıldönümü dolayısıyla ’Şeb-i Arus’ programı düzenlendi. Muğla’da faaliyet gösteren Konya Karamanlılar Derneği’nin organizasyonuyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen anma töreninde protokol üyeleri ve sayıda vatandaş bir araya geldi. Gecede, Mevlana’nın öğretileri ve insanlığa mirası üzerine önemli vurgular yapıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Konya Karamanlılar Derneği Başkanı Erol Kütahyalı, Mevlana’nın sadece söz söyleyen değil, söylediklerini bizzat hayatına tatbik eden bir şahsiyet olduğunu vurguladı. Kütahyalı konuşmasında, "İnsan, bildiği için değil, bildiğini yaşadığı zaman insandır. Hz. Mevlana’nın asırlardır gönüllerde diri kalmasının asıl sebebi budur. O, sadece süslü sözler söyleyen biri değil, öğütlerini bizzat yaşayan bir kişi olduğu için hala aramızdadır. Geçmişte olduğu gibi, önümüzdeki asırlarda da hoşgörü timsali Hz. Mevlana’yı anmaya ve onun felsefesini içimizde yaşatmaya devam edeceğiz" dedi. Törene katılan Muğla Vali Yardımcısı İsmail Soykan ise Mevlana’nın evrensel değerlerine dikkat çekti. Soykan, Mevlana’nın 1207 yılında Belh şehrinde doğup 17 Aralık 1273’te Konya’da vuslata erdiğini hatırlatarak şunları söyledi: "Mevlana’nın insan anlayışının temelinde; nefsini arındırarak ilahi aşka ulaşmak vardır. Bu yolun temel taşları aşk, sabır, tevazu ve hoşgörüdür. Bu özellikler o dönemde olduğu gibi bugün de toplum olarak en çok ihtiyaç duyduğumuz değerlerdir. Bu felsefeyi ve Hz. Mevlana’nın ruhunu yaşatan bu güzel geceyi organize eden Konya Karamanlılar Derneği Başkanı’na ve üyelerine teşekkür ediyorum." Konuşmaların ardından programın finalinde gerçekleştirilen ve manevi atmosferin doruğa çıktığı semazen gösterisi, katılımcılar tarafından büyük bir ilgi ve beğeniyle izlendi.