EKONOMİ - 05 Ekim 2020 Pazartesi 15:08

Bakan Pakdemirli: 'Tarımda Avrupa’nın lideriyiz'

A
A
A
Bakan Pakdemirli: 'Tarımda Avrupa’nın lideriyiz'

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Tarım ve gıda dış ticaret hacmi dünyada 1.6 trilyon dolarken, Türkiye'de 30.6 milyar dolar. Bu şartlar altında dahi tarımda Avrupa’nın lideriyiz” dedi.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Kocaeli’de bulunan bir üniversite ile Tarım ve Orman Bakanlığı arasında gerçekleştirilen “Akıllı Tarım Uygulamaları İşbirliği Protokolü İmza Töreni’ne katıldı. Ulusal ve uluslararası araştırma fonlarına ortak proje sunulması, ortak çiftçi eğitimlerinin yapılması ve Tarım Orman Bakanlığı personeline çeşitli eğitimlerin verilmesi amaçlanan protokolün imza törenine Bakan Pakdemirli’nin yanı sıra, Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, AK Parti Kocaeli milletvekilleri, öğretim üyeleri, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı il ve ilçe müdürleri katıldı.

“Tarımda Avrupa’nın lideriyiz”
Programda konuşan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Türkiye’deki tarımsal üretimle ilgili bilgiler vererek, “Dünyada ekilebilen alan 1,5 milyar hektarken, ülkemizde 23,1 milyon hektar. Orman varlığı dünyada 4 milyar hektarken, Türkiye’de 22,7 milyon hektar. Tarımsal istihdam dünyada ortalama yüzde 27’yken Türkiye’de 18,4. Yaklaşık 5,1 milyon kişi bizim tarımsal gayri safi milli hasılamızda yaklaşık yüzde 6 civarları seviyesinde. Yüzde 6’lık bir tarımsal gayri safi milli hasılayı yüzde 18’lik bir tarımsal istihdamla yapıyoruz. Tarım ve gıda dış ticaret hacmi dünyada 1.6 trilyon dolarken, Türkiye'de 30.6 milyar dolar. Bu şartlar altında dahi tarımda Avrupa’nın lideriyiz. Tarımsal gayri safi milli hasıla da bizim 48 milyar dolar civarında, Fransa’nın ise 45 milyar dolar civarındadır. Avrupa’nın lideriyiz. Küçük başta 55.1 milyon küçük başta Avrupa’nın birincisiyiz, büyük başta da yaklaşık 19 milyona geldik. Avrupa’da büyük başta ikinci sıradayız. Süt üretiminde de Avrupa’da 3. Sıradayız. Türkiye’nin artılarını sayacak olursak, 12 binden fazla bitkiye ev sahipliği yapıyoruz. 4 saatlik bir uçuş mesafesinde dünya nüfusunun yüzde 40’ına ulaşımımız var. 1.9 milyon dolarlık tarımsal hacmine sahip bir bölgenin tam ortasında ve tam merkezindeyiz” dedi.

“Her gün televizyonlara çıkıp ‘tarım bitti’ demek doğru değil”
Tarımda yaşanan problemlere rağmen ilerlemelerin kaydedildiğini ifade eden Pakdemirli, “Tarımsal alan bakımında kaynaklarımız dünyada 17. sırada. Ama biz dünyada 10. sırayı yakalamış durumdayız. Hepimiz tarımdaki başarımızdan övünmeliyiz. Eksiklerimiz var mı, var. Ama en önemlisi tarımın paydaşlarına moral vermeliyiz. Yerimiz zaten iyi. Her gün televizyonlara çıkıp ‘tarım bitti’ demek doğru değil. Kaynaklarımız bu, geldiğimiz nota burası. Eksiklerimiz var mı, var. Planla ilgili problemlerimiz olabilir. Ölçek anlamında problemlerimiz var. Bugüne kadar miras nedeniyle arazilerimiz de küçüldü. Ama buna rağmen en başta üreticimiz sınırlı kaynaklara rağmen çok iyi değerlendiriyor. Devlet de iyi destek veriyor ve Türkiye birçok alanda ipi göğüslüyor. Desteklerle son iki yılda yüzde 52 artış sağlamışız. Toplamda 18 yılda toplam 310 milyar lira destek var. Son iki yılda tarımsal hasılamız da yüzde 45 artmış. Bir taraftan devlet destek vermiş, bir yandan da çiftçimiz mukavele ederek üretimi arttırmış” diye konuştu.

“Pandemi sürecinde bir gıda güvenliği sorunu olmadığını net olarak gördük”
Pandemi sürecinde alınan önlemlerle bir gıda sorunu yaşanmadığını ifade eden Pakdemirli, “Pandemide hepsinin raflarının boşaldığını gördük. Türkiye’de Allah’a şükür çeşitlendirilmiş üretim ile pandemi sürecinde bir gıda güvenliği sorunu olmadığını net olarak gördük. Birçok ülkedeki market rafları boşaldı, ama biz salgın sürecinde önlemlerimizi aldık. İlk vakanın görülmesinden haftalar önce tüm sektörlerle toplantılar yaptık ve bitirdik. Perakende sektörü ile ilginç bir şey yaşadık. Stoklarınızı arttırın dedik, onlar da ‘Hayrola vaka var da bizden mi saklıyorsunuz’ dediler. Biz hayır vaka yok ama bize de gelecek, lütfen arttırın. Gıda üreticileri ile de görüştük. Onlara da stoklarını arttırmalarını söyledik. İstanbul hemen yanı başımız. İstanbul’da büyük bir zincir mağaza günde 200 civarında kamyonu eleçleme yapıyordu. Pandemi süresince 800 kamyona çıktı. 800 kamyonda da hiçbir sorun yaşamadan bu işi yürüttük. Belki raflarda birkaç tane hijyen ürününün eksikliğini gördük. Birkaç hafta sonra bunun üstesinden geldik. Bakanlık olarak bizim desteğimiz çok iyi oldu. Ama sektörler de çok büyük bir sınav verdi” şeklinde konuştu.

Bakan Pakdemirli’nin konuşmasının ardından protokol için imzalar atıldı.

Murat Kanber

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.