DÜNYA - 11 Mart 2021 Perşembe 22:53

AstraZeneca aşısının kullanımı 9 ülkede askıya alındı

A
A
A
AstraZeneca aşısının kullanımı 9 ülkede askıya alındı

Avrupa Birliği (AB) üyesi olan 9 ülke “kan pıhtılaşmasına” neden olduğu gerekçesi ile Oxford Üniversitesi ve AstraZeneca tarafından geliştirilen Covid-19 aşısının kullanımını askıya aldığını duyurdu.

İngiltere'de Oxford Üniversitesi ve AstraZeneca tarafından geliştirilen Covid-19 aşısının, kan pıhtılaşmasına neden olduğu şüphesi nedeniyle Avrupa Birliği (AB) üyesi olan 9 ülke aşının kullanımını askıya aldığını duyurdu. Avusturya’da ki bir hemşirenin AstraZeneca aşısı olduktan kısa bir süre sonra kan pıhtılaşması nedeniyle hayatını kaybetmesinin ardından, İtalya, Avusturya, Norveç, Danimarka, Estonya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg ve İzlanda’da AstraZeneca aşılarının kullanımının durdurulduğu belirtildi.

Danimarka'nın, aşıyı alan insanlar arasında "ciddi kan pıhtısı vakaları" raporlarının ardından aşının kullanımının askıya alındığını ilan ederek hareketin, "tedbir amaçlı olduğunu" belirtti. Danimarka Sağlık Bakanlığı, yetkililerin aşı ile kan pıhtılaşması arasında bir bağlantı olup olmadığını araştırdıklarını açıkladı.

İtalya’da 2 kişi hayatını kaybetti

İtalya’nın Siracusa kentinde pazartesi sabahı aşı olan Stefano Paterno isimli asker, 24 saat sonra hayatını kaybetmişti. Siracusa Savcılığı, 43 yaşındaki askerin ölümünü hakkında soruşturma başlattı. Paterno’nun kesin ölüm nedenini belirlemek için cuma günü otopsi yapılacak. Catania kentinde de, aynı sevkiyattan çıkan AstraZeneca aşısı vurulan 50 yaşındaki bir polis memuru da 12 gün önce hayatını kaybetmişti.
İtalya İlaç Ajansı AIFA tarafından yapılan açıklamada ise, Paterno’ya yapılan AstraZeneca aşısının bulunduğu sevkiyattaki aşıların kullanımının askıya alındığı aktarıldı.

İngiltere, aşının kullanımına devam edecek

Birleşik Krallık, aşı olanların kan pıhtılaşmasına maruz kalma ihtimali olmadığını ifade etti. İngiltere hükümeti aşıyı "hem güvenli hem de etkili" olarak nitelendirerek savundu. Hükümet ayrıca, İngiltere'nin kendi içinde aşının dağıtımına devam edeceğini açıkladı.

22 kişide kan pıhtılaşması rapor edildi

Avrupa İlaç Ajansı, (EMA) 9 Mart itibarıyla Avrupa Ekonomik Bölgesi'nde aşılanan 3 milyondan fazla kişide 22 kan pıhtısı vakası rapor edildiğini bildirdi. AstraZeneca tarafından 17 Avrupa ülkesine gönderilen ve 1 milyon doz aşıdan oluşan belirli bir partinin “kan pıhtılaşmasına” neden olduğu düşünülüyor.

Öte yandan AB'de Almanya ve Fransa da dahil olmak üzere bir çok ülke, AstraZeneca aşısının etkinliğinden şüphe duyarak aşının kullanımını 65 yaşın üzerindeki kişilerle sınırlandırmıştı.

Aylin Karadeniz
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."