ÇEVRE - 27 Nisan 2024 Cumartesi 08:28

Doğa harikası şelalede hafta sonu yoğunluğu

A
A
A
Doğa harikası şelalede hafta sonu yoğunluğu

Erzincan’da, Girlevik Şelalesi’nde hafta sonu yoğunluğu yaşandı. Şelale, yerli ve yabancı ziyaretçilerin akınına uğradı.


Kent merkezine 35 kilometre uzaklıkta bulunan ve Munzur Dağı eteklerindeki Kalecik köyü sınırlarında 9 ayrı kaynak suyunun birleşmesiyle oluşan Girlevik Şelalesi’nde hafta sonu yoğunluğu yaşandı. Şelale, tur şirketleri ile gelen çok sayıda yerli ve yabancı turistin uğrak noktası halinde.


Hafta sonu tatilini fırsat bilen vatandaşlar, 40 metreden akan buz gibi suyu ve doğal güzelliğiyle öne çıkan Girlevik Şelalesi’ne akın ediyor. Kışın suyunun büyük bölümünün donması ile oluşan sarkıtlar dolayısıyla büyüleyici bir manzaraya bürünen şelale, ziyaretçilerine bahar aylarında da farklı güzellik sunuyor.


Muhteşem doğanın öz çekim yaparak tadını çıkaran yerli ve yabancı turistler, görsel güzellikler arasında yürüyüş ve piknik yaparak zamanlarını en iyi şekilde değerlendiriyor.


Girlevik Şelalesi’ne gelen vatandaşlar, “Şelale tamamen doğal, çok güzel ortam sunuyor. Erzincan’a geldiğimizde burası mutlaka uğramadan gitmediğimiz, vazgeçilmez yerlerimizden biri. Doğallığını koruması ve serinliği nedeniyle ailece piknik yaptığımız yer.” dedi.



Doğa harikası şelalede hafta sonu yoğunluğu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Müftülük bünyesinde kurulan atölyede Türk İslam sanatları yaşatılıyor Erzincan İl Müftülüğü bünyesinde kurulan atölyede ney, ud, kanun ve rebap gibi musiki aletleri üretilerek çeşitli kurslar düzenleniyor. Türk İslam sanatlarının tanıtılması, İslam geleneğinde geçmişten bu yana icra edilen sanatların yaşatılması, korunması, yaygınlaştırılması ve gençlerin Türk İslam sanatlarına yönelik ilgilerinin artırılması maksadıyla Erzincan İl Müftülüğünce çalışma başlatıldı. İl Müftülüğü binasında kurulan küçük atölye de İmam Hatip Teoman Kayalar tarafından ney, ud, kanun ve rebap gibi İslam musikinde kullanılan aletler üretilerek her yaştan vatandaşa hitap edecek şekilde çeşitli kurslar düzenleniyor. İmam Hatip Teoman Kayalar, toplumun her kesimine hitap edecek kursların düzenlendiğini belirterek, “Erzincan Müftülüğünde imam hatip olarak görev yapmaktayım. Türk İslam sanatlarının tanıtılması, korunması ve yaygınlaştırılması, gelecek nesillere aktarılması yönünde çalışmalarımız devam etmektedir. Bu çerçevede Müftülüğümüz binasında oluşturduğumuz bu küçük atölyede ney, ud, kanun ve rebap üretiyor, toplumun her kesimine hitap edecek şekilde kurslarımız devam ediyor” dedi. Erzincan İl Müftüsü Muharrem Gül ise, özellikle üniversite ve lise gençliğine bu sayede ulaşmayı, gençlik merkezlerini daha aktif kullanmayı hedeflediklerini kaydederek, “Diyanet İşleri Başkanlığımız Erzincan İl Müftülüğünün Cami Gençlik Merkezlerinde gençlere yönelik faaliyetlerimiz var. Bu gençlik merkezlerini de çok aktif kullanmaya çalışıyoruz. Gençlerimize açtık. Buralarda sosyal ve sanatla ilgili etkinliklerimiz de var çünkü gençlerimiz bu sosyal ve sanatla ilgili etkinliklere daha fazla rağbet ediyorlar ve musiki de gençlerimizi cezbeden ve gençlerimizin ilgisini çeken alanlardan. Dolayısıyla tasavvuf musiki koromuzun şefi Teoman Kayalar hocamız burada hem musiki enstrümanları üretimi yapmakta. Hem üretim yapıyor hem de gençlerimize eğitim veriyor. Dolayısıyla biz gençlerimizin daha fazla buralara gelmesini rağbet etmesini arzu ediyoruz. Üniversite gençliğine, lise gençliğine bu şekilde ulaşmak istiyoruz” diye konuştu.
Denizli Şampiyon Denizli İdmanyurdu sezonu namağlup bitirmek istiyor Denizli Bölgesel Amatör Lig’e yükselme grubunda bitimine bir hafta kala çıkmayı garantileyen Denizli İdmanyurdu, son maçında pazar günü Akkonakspor ile karşılaşacak. 2023-2024 sezonunda Denizli Süper Amatör Ligi Kırmızı Grup’ta mücadele eden ve oynadığı 18 karşılaşmada 17 galibiyet, 1 beraberlik alan, 85 gol atarak kalesinde ise 11 gol gören Denizli İdmanyurdu, BAL’a yükselme grubu maçlarında da 6. hafta itibarıyla 6 maçı da kazanarak 6’da 6 yaptı. Kırmızı-siyahlılar bu müsabakalarda 22 gol kaydederek, 5 gol yedi ve maçların bitimine 1 hafta kala Bölgesel Amatör Lig’e yükselmeyi garantiledi. Son maçında Akkonakspor ile karşılaşacak olan Denizli İdmanyurdu, haftanın ilk çalışmasını Şirinköy Stadı’nda yaparak hazırlıklarına başladı. "Ligi namağlup tamamlamak istiyoruz" Denizli İdmanyurdu Teknik Sorumlusu Gökhan Kaynak, bütün sezon nasıl hazırlandılarsa son karşılaşmaya da öyle hazırlandıklarını belirterek, "Ligi namağlup bitirmek var. İnşallah da öyle olur. Geçen hafta şampiyonluğu matematiksel olarak da garantiledik. Son maçımız Akkonak maçı. Tabii orada da değerli hocalarımız var. Sevdiğimiz hocalarımız var. İyi bir maç olacağını düşünüyorum" dedi. Geçen hafta Akkonakspor’u 45 dakika izlediğini kaydeden Kaynak, "Takımda zaten bildiğim oyuncular var. Orada altyapıda çalıştığımız dönemler oldu. Oradan da bildiğim öğrencilerim var. Güzel bir maç olacak. Bana göre güzel bir kapanış maçı olacak. Her iki takım da oynamak istediğini göz önüne alırsak zevkli, çekişmeli, gençlerin iyi mücadele ettiği bir maç olacak. Bizim artık şampiyonluk ne kadar da garanti olsa da sezonu namağlup bitirmek istiyoruz. Sahada dostluk kazansın istiyoruz. Hem oyuncular hem teknik heyet açısından. İnşallah kapanışını güzel bir finalle yapacağımızı düşünüyorum" diye konuştu.
Eskişehir ’Radyo Frekansı ile Kısmi Deşarj Tespiti Projesi’ ödül aldı Elektrik dağıtım şirketi Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin (OEDAŞ) Ar-Ge birimi tarafından geliştirilen ‘Radyo Frekansı ile Kısmi Deşarj Tespiti’ projesi, 9’uncu İstanbul Karbon Zirvesi çerçevesinde gerçekleştirilen Düşük Karbon Kahramanları Ödül Töreni’nde ödüle layık görüldü. OEDAŞ, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) tarafından T.C. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nin desteğiyle düzenlenen 9’uncu İstanbul Karbon Zirvesi çerçevesinde düzenlenen Düşük Karbon Kahramanları Ödül Töreni’nde ödül aldı. İstanbul Teknik Üniversitesi (ESTÜ) Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende OEDAŞ’a ödül getiren proje ise ‘Radyo Frekansı ile Kısmi Deşarj Tespiti’ oldu. Türkiye’de bir ilk, dünyada ise sayılı örnekleri bulunan proje ile OEDAŞ yılda 164 bin 340 km yoldan tasarruf sağlamayı ve 42 bin 712 ton sera gazı salınımını önlemeyi hedefliyor. “2040’a kadar tüm değer zincirinde net sıfır olmayı hedefliyoruz” Ödüle ilişkin açıklamada bulunan OEDAŞ Direktörü Muzaffer Yalçın, “Enerji dünyanın en önemli ihtiyaçlarından biri, bundan vazgeçme şansımız yok. Ancak enerji aynı zamanda dünyadaki en büyük emisyon kaynağı. Biz de enerji alanında faaliyet gösteren bir şirket olarak 2030’a kadar operasyonel faaliyetlerimizde, 2040’a kadar tüm değer zincirimizde net sıfır olmayı hedefliyoruz. Bu çerçevede, sürdürülebilir bir gelecek için çalışıyor, iklim değişikliği ile mücadele ve karbon ayak izimizi düşürmeye yönelik projeleri hayata geçiriyoruz. Bu yaklaşımın bir sonucu olan Radyo Frekansı ile Kısmi Deşarj Tespiti projemizin ülkemizin bu alandaki en prestijli ödüllerinden birine layık görülmesinin mutluluğunu yaşıyor, emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi. Zaman, maliyet ve verimlilik avantajı OEDAŞ’ın Türkiye’de bir ilk, dünyada ise sayılı örnekleri bulunan Radyo Frekansı ile Kısmi Deşarj Tespiti projesi, kısmi deşarj arızası olan elektrik direklerinin tespitinde, direklerde tek tek mikrofon ile dinleme yapmanın önüne geçiyor. OEDAŞ Ar-Ge departmanının HEFE Enerji firması ile birlikte geliştirdiği, testlerinin ise Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) tamamlandığı sistemde, özel olarak tasarlanarak bir aracın üzerine monte edilen alıcı sayesinde arızalı direkler seyir halindeki araçtan tespit edilebiliyor. Tüm direklerde tek tek dinleme yapılmadığından arıza daha hızlı çözülüyor. Böylece hem zaman, maliyet ve verimlilik avantajı sağlanıyor hem de karbon ayak izi düşürülüyor. Sayılarla ’Radyo Frekansı ile Kısmi Deşarj Tespiti’ projesi 2023 yılının son çeyreğinde devreye alınan sistem ile ilk etapta yüzde 85’in üzerinde başarılı tespit oranına ulaşıldı. Sistem kullanılmaya devam ettikçe bu oran daha da yukarıya taşınacak. Sistem ile birlikte OEDAŞ çalışanları tüm elektrik direkleri yerine sadece kısmi deşarj sinyallerinin yoğunlaştığı yerlerde ölçüm gerçekleştirdiğinden operasyonel yük yüzde 75 azaltıldı. Sistemin test aşamasında araç kullanımı yüzde 60 ila 70 civarında azaltıldı. OEDAŞ’ın bu projeyle yılda 164 bin 340 km yoldan tasarruf sağlayacağı, 42 bin 712 ton sera gazı salınımını önleyeceği öngörülüyor. Bu da her yıl 104 ağacın kurtarılması anlamına geliyor.
İstanbul Türkiye’nin en yenilikçi milli teknolojileri görücüye çıktı YTÜ Yıldız Teknopark bünyesinde bulunan YTU Innovation Hub, mobilite alanında Türkiye’nin en yenilikçi teknolojilerini sergilediği bir lansmana ev sahipliği yaptı. Otonom araçlardan yerli otomobillere, teslimat araçlarından yapay zeka destekli tarım araçlarına ve ikonik Devrim Otomobilinin elektrikli versiyonuna kadar uzanan geniş bir yelpazede ürünler, global çapta girişimci firmaların imzasıyla görücüye çıktı. Girişimciler, Türk teknolojisinin geldiği noktayı ve geleceğe yönelik vizyonunu gözler önüne sererek büyük takdir topladı. Girişimciler için yüksek teknolojik ürünlerin ticari çıktılara dönüştürüldüğü, akademik ve teknik ekibin bir araya gelerek güçlü bir sinerjinin oluşturulduğu YTU Yıldız Teknopark bünyesindeki YTU Innovation Hub’ta üretilen ve geliştirilen projeler basın lansmanı ile tanıtıldı. Donanım ağırlıklı ürünleri ve iş fikrini hayata geçirmek isteyen tüm girişimcilerin ihtiyaç duydukları prototipleri üretebilmeleri için gerekli altyapıya ev sahipliği yapan YTÜ Innovation Hub bünyesindeki girişimciler, teknoloji alanında dünya ile yarışacak yerli ve milli ürünlerini etkinliğe katılan basın mensuplarına tek tek anlatma fırsatı buldu. Lansman, Türkiye’nin girişimcilik ve inovasyon alanındaki potansiyelini gözler önüne sererken, sualtı araçlardan savaş teknolojilerine katkı sağlayacak sistemler, otonom araçlardan Türkiye’nin ikinci yerli otomobili ve tarımsal verimliliği arttıracak olan insansız çiftçi dostu araçlar gibi birçok proje aynı zamanda Türkiye’nin teknoloji gelişimine ışık tutmayı hedefliyor. “Yeni yatırımlara ilk tohumları ekiyoruz” Donanımsal AR-GE yapmak, girişimcilerini geliştirmek ve yatırımcı bulmak isteyenleri buluşturdukları bir ortam oluşturduklarını söyleyen YTÜ Yıldız Teknopark Müdürü Orhan Tanışman, “Aslında burası yıllardır var. Birçok girişimciye yardımcı oluyor. Ama şimdi tüm projelerin hepsini tek bir çatı altında topladık. Nihayetinde ortada bir fikir varsa bu fikrin projeye dönüşmesi gerekiyor. Bu projeyi dönüştürebilmek için ciddi yazılımlara ve onları modelleme yapacak olan altyapıya da ihtiyaç var. O da burada yapılmakta. Sonrasında belli bir model ve proje ortaya çıktıktan sonra, bunun parçalarının üretilmesi gerekir. Parçaların üretimi de burada yapılıyor. Görmüş olduğunuz talaşlı imalattan, kart dizgin makinesine varıncaya kadar onun prototipini ve yapılacak olan parçaları da üretebiliyorsunuz” dedi. Projeler için 9 adet garajın olduğunu da aktaran Tanışman, “Garajın içerisinde projelere belli bir süre veriyoruz. O süre zarfında garajda istediği prototipi girişimci hayata geçirebiliyor. Yani üç boyutlu hale getirebiliyor. Sonrasında ise tabii ki bunun ticarileşme süreci başlıyor. Ticarileşmeyle ilgili olan kısımda da yapılması gerekenlerden bir tanesi yatırımcıya bunu anlatabilmek. Yani siz ürünü ortaya koymuşsunuz, çalıştığını göstermişsiniz. Bu sefer yatırımcının kapısını çalıyorsunuz. Burada bizim Teknopark olarak bir farkımız var. Girişim sermayesi yatırım ortaklığımız ile bugüne kadar 14 girişime yatırım yaptık. Bugüne kadar 14 girişime yatırım yaparak burada bulunan 3 girişime de finansman sağladık. Bu da farklı yatırımcıların da bu adreslere güvenerek yatırım yapmasını sağlıyor.” diye konuştu. “0’dan 100’e kadar tüm ekosistemin ihtiyacını Innovation Hub olarak sağlıyoruz” Ürünün finansmanını bulduktan sonra asıl buluşması gereken yerin global pazar olduğunu söyleyen Tanışman, “Yani Türkiye’nin ihtiyacına göre ürünleri ürettiğimiz gibi globale satılabilecek olan ürünleri de üretmeye çalışıyoruz. Yıldız Teknopark o noktada onlara Londra, Dubai, Taşkent, Şikago, Amsterdam, Berlin ve Riyad gibi lokasyonlarda bu ürünlerini oraya götürüp yatırımcıyla ve pazarla buluşması imkanı sağlıyor. Gördüğünüz üzere 0’dan 100’e kadar tüm ekosistemin ihtiyacını Innovation Hub olarak bir toplanma merkezi oluşturmuş olduk” şeklinde bilgilendirmelerde bulundu. İlk yerli ve milli araç olan devrim otomobilini yeniden teknoloji ile buluşturdular Tanıtımda ilgi çeken projelerden bir tanesi de yeniçağa uygun elektrikli ve otonom “Devrim Otomobili” oldu. Girişimci şirketlerden Hayal Otomotiv Teknoloji şirketi CEO’su Furkan Değirmenci YTÜ proje garajlarından birinde faaliyetini yürüttükleri Devrim Otomobilinin üretim sürecini anlattı. Değirmenci, “Burada görmüş olduğunuz araç Devrim Otomobilinin aslında elektrikli bir replikası. Biz esasında Türkiye’nin bu saatten sonra yüksek teknoloji alanında asla yolda kalmayacağını bu genç güruhla beraber devam edeceğini vurgulamak amacıyla bu arabayı yaptık. Bizden sonra gelen veya üniversiteden yeni mezun olan arkadaşlar bu araç üzerinde hem donanımlar geliştiriyorlar hem de yazılım testlerini yapabiliyorlar. Bizim için bir kobay olarak kullandığımız platform oldu. Bundan önce de yine benzinli bir araçta yine otonom sürüş testlerimizi yapmıştık. Bunda da yine hem sesli asistan desteği hem de şehir içi ulaşımında konforu odaklayan bir sürüş dinamiği oluşturmaya çalıştık” şeklinde konuştu. Uzaktan kumandalı su altı dronu ile hedef bilimsel çalışmaları hızlandırmak Sualtı teknolojisi üzerinde çalışan ve bu çerçevede projeler üreten Lenta Marine firması kurucu ortağı Enes Gazi Korkmaz, lansmana özel 500 metreye kadar inebilen insansız uzaktan kumandalı su altı dronu aracını tanıttı. Arama kurtarma çalışmalarından, bilimsel araştırmalara kadar pek çok alanda kullanılabilecek olan drone ile ilgili Korkmaz, “Sualtı araçları, sualtında gözlem, arama kurtartma, numune alma, bilimsel araştırmalar gibi birçok faaliyet alanlarında kullanılabilir. Bilimsel araştırmalarda sualtı araçları daha çok kullanılacak. Hem bilimsel hem de petrol doğalgaz aramalarında bu araçlar dünya üzerinde aktif olarak kullanılmakta. İlerleyen aşamalarda daha fazla derinliğe ulaşılacak. Ülkemiz denizlerini düşündüğümüzde ortalama 3-4 bin metre derinlikler söz konusu. Bizim de hedefimiz bu derinliğe inecek araçlar üretebilmek. Sonrasında da yurtdışına açılıp satışlar da yapmayı hedefliyoruz. Şu ana kadar 7 adet sattık. Sayısız kiralama ve hizmet operasyonlarına katıldık” dedi. 120 milyon dolar AFARA Pamuk Robotu ile yerde kalmayacak Dünyada bir ilk olma özelliği taşıyan bir diğer proje ise tarımda tasarruf ve sürdürebilirlik açısından çiftçilerin yüzünü güldürecek cinsten. Pamuk hasatı sonrasında yerde kalan en az yüzde 5’lik pamuğun bile hesabının yapıldığı pamuk toplama aracının aslında milyon dolarları bulan bir tasarruf sağladığını söyleyen AFARA Tarım Robotu CEO’su ve makine mühendisi Ömer Muratlı, “Makinemiz, pamuk hasatı sonrasında yere dökülen minimum yüzde 5 kadar pamuğu görüntü işleme teknolojisi ve mekanik gömülü sistemleri ve bunun üzerinde de yapay zeka algoritmalarını da kullanarak yerdeki pamuğu toplayan bir robot. Dünyada benzeri olmayan, patentleştirilmiş bir robot aslında. Bunun haricinde tarla ile alakalı bazı kritik verileri de kullanarak rekoltenin arttırılmasını sağlayan sürdürebilirlik anlamında karbon ve su ayak izinin de azaltılmasını sağlayan aynı zamanda da pamuk arzının da artmasını sağlayan bir robot diyebiliriz. Bütün dünyada akademik çalışmalarla kanıtlanmış bir veri var. Yüzde 5 kalan minimum pamuk yani hasadın tamamı tarladan toplanamayabiliyor. Bu da bir tarlada yüzde 95 iken başka bir tarlada yüzde 90 ya da 85 olabiliyor. Yüzde 5 minimum yere döküldüğü için Türkiye’de 120 milyon dolarlık, dünya üzerinde de 3 buçuk milyar dolarlık pamuk yerde kalıyor. Ve bunların sadece yüzde 20 ile 30 arası bir kısmı işçilerle beraber toplanabiliyor. Tarla testlerimizde hedefimiz yüzde 95 ile 100 arasına ulaşmak” dedi. Teknopark bünyesindeki mühendislik öğrencileri de yıllardır araç üretiyor Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği 3’üncü sınıf öğrencisi ve aynı zamanda YTÜ Racing Takım Lideri olan Efe Kırlar ise 2011 yılından bu yana araç ürettiklerini ve teknopark bünyesinde birçok başarıya imza attıklarını söyledi. Ürettikleri 9. İçten yanmalı aracı lansmanda ziyaretçilere tanıtan Kırlar, her yıl 2 araca kadar ürettiklerini söyleyerek, “2011 yılından bu yana biz araç üretmeye devam ediyoruz. Şimdiye kadar 9 içten yanmalı 2 adet elektrikli araç ürettik. Şuanda 3. Elektrikli araç üretimine devam ediyoruz. Son üç yıldır her sene 2 araç üretip yarışa katılıyoruz. İddialıyız, şimdiye kadar başarılarımız da oldu. Bu 9. aracın da bizim için özelliği Cumhuriyetin 9. Yılına özel 29 Ekim’de lansmanını yapmıştık. O yüzden farklı bir değeri var. Ayrıca üstten bakıldığında da Türk Bayrağı şeklinde gözüküyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Erzincan Gıda zehirlenmeleri sıcaklıkların yükselmesiyle birlikte artıyor Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her yıl 600 milyon kişi besin zehirlenmelerinden etkileniyor. Diyetisyen Gültaç Dayı Çamır, yaz aylarında sıcaklığın artması ile birlikte besin zehirlenmesi vakalarının artığını söyledi. Besinler aracılığı ile insan organizmasına taşınan bakteri, virüs, parazit, toksin ve kimyasal maddeler besin zehirlenmelerine neden olabiliyor. Artan sıcaklıkların etkisiyle birlikte yaz aylarında görülen besin zehirlenmesi vakaları ciddi oranda artıyor. Diyetisyen Gültaç Dayı Çamır, besin zehirlenmelerine sebep olan dört bakteri çeşidi olduğunu söylüyor. Bunlardan ilki, en çok görülen bakteri çeşidinin “stafilokok”. Bu bakterinin et, süt, süt ürünlerinde ve iyi yıkanmamış malzemelerden yapılan salatalarda ortaya çıktığını ifade eden Gültaç Dayı Çamır, bakterili besin alındıktan iki veya üç saat sonra zehirlenme belirtilerin başladığını ve vücutta kusma reaksiyonunun görüldüğünü söyledi. Bakteriler ölümcül zehirlenmelere neden olabiliyor Et, süt ve salatanın neden olduğu besin zehirlenmelerinde en çok görülen bir diğer bakteri türünün “shigella” olduğunu söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı Çamır, bu bakterinin neden olduğu zehirlenmelerde belirtilerin ortaya çıkma süresinin bir veya iki gün olduğunu belirtti. Gültaç Dayı Çamır, “Bu bakteri bulantı, kusma, ateş, kramplar, karın ağrıları ve dışkıda kan şeklindeki belirtiler ile görülür” diyor. En ciddi ve ölümcül besin zehirlenmesine neden olan bakterilerden biri de “clostridium botilinum”. Bu bakteri konservelerde, ette, sebze ve meyvede bulunabiliyor. Gültaç Dayı Çamır, “Bu bakteri felç yapabilir, solunumu engelleyebilir ve ölümle sonuçlanabilir” dedi. Et tüketiminde dikkat edilmesi gerekenler Öncelikle fiyatı düşük diye nasıl ve nerden geldiği belli olmayan aynı zamanda da nasıl muhafaza edildiği bilinmeyen, denetlenmemiş ve de açık bir şekilde tezgahlarda satılan ürünlerin kesinlikle satın alınmaması gerektiğini söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı Çamır, et tüketecek kişilerin etleri standartlara uygun şekilde işletilen şarküterilerden alması gerektiğini belirtti. Güvenilir markaların paketli ürünlerinin de alınabileceğini söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı, “Paketli ürün alırken de paketin hasar görmediğinden emin olun. Mutlaka etiket okuma alışkanlığı edinin. Üzerinde yazılı olan üretim ve son tüketim tarihlerini kontrol edin. Hayvanlardan geçebilecek hastalıklar nedeniyle sütü kesinlikle çiğ tüketmeyin” ifadesini kullandı. Besinleri koruma önerileri Besinlerin bozulmasını önlemek için en pratik yöntemin buzdolabında veya dondurucuda saklamak olduğunu söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı Çamır, pişmiş besinlerin hemen tüketilmeyecek ise iki saat içinde buzdolabına konulması gerektiğini söyledi. Buzdolabında olan ve tüketilmesi için çıkarılacak yemeğin, yetmiş derece üzerinde ısıtılması gerektiğini söyleyen Gültaç Dayı Çamır, aynı yemeğin tekrar tekrar ısıtılmaması gerektiğini söyledi. Çamır, “Dondurucudan çıkardığınız besinleri çözüldükten sonra tekrar buzluğa koymayın. Pişmiş yiyeceklerle çiğ yiyeceklerin birbirine temasından kaçının. Kişisel hijyeninize dikkat edin. Besin hazırlığını yapan bireylerin ellerini mutlaka sabunla en az iki dakika yıkamaları besin zehirlenmelerini önlemek açısından önemlidir. Ayrıca elinde kesikler veya açık yaralar bulunan kişilerin kesinlikle besin hazırlığı yapmamaları, zorunlu durumlarda ise bu yaraların hiçbir koşulda besinlerle temas etmeyecek şekilde sararak mutlaka eldiven kullanmaları gerekmektedir” açıklamasını yaptı. Sebze ve meyveler iyice yıkandıktan sonra tüketilmeli Özellikle kişilerin çiğ et, yumurta veya kümes hayvanları gibi besinleri hazırladıktan sonra ellerini mutlaka iyice yıkaması gerektiğini söyleyen Çamır, bu tür riskli besinler ile pişirilmeden tüketilecek sebze ve meyveleri hazırlarken ayrı doğrama tahtası ve bıçakların kullanılması gerektiğini söyledi. Çamır sözlerine şöyle devam etti: “Sebze ve meyveler iyice yıkandıktan sonra tüketilmelidir. Besinlerinizin iyi piştiğinden emin olun. Yeterli süre ve sıcaklıkta pişmeyen yiyecekler zararlı bakterilerin sindirim sistemine taşınmasına yol açabilir. İshal ve kusma durumunda mutlaka dinlenmeli ve temiz su, ayran, maden suyu, şekersiz çay ile sıvı alımınızı artırmalısınız. İshaliniz varsa; pirinç lapası, yoğurt, muz, şeftali, haşlanmış patates tüketmelisiniz.”