GENEL - 30 Ağustos 2012 Perşembe 17:13

SAKARYA`DAKİ ÖОRENCİ EVLERİNDE ORTA HASAR TEHLİKESİ

A
A
A
SAKARYA`DAKİ ÖОRENCİ EVLERİNDE ORTA HASAR TEHLİKESİ

Sakarya`da sahipleri tarafından halen boşaltılmayan ve birçoğu kiraya verilen orta hasarlı binalar, Sakarya Üniversitesi öğrencilerine kiralanıyor. SAÜ Rektörlüğü, öğrencilere kayıt esnasında gerekli uyarıları yaparken, Adapazarı Emlak Komisyoncuları Odası da öğrencileri ``˜sahibinden kiralık` tabelaları konusunda uyarıyor.
Sakarya`da 17 Ağustos 1999 Depremi sonrası kayıtlara "orta hasarlı" olarak geçen ve sayıları 300`ü bulan binalar, özellikle üniversite öğrencileri için büyük bir tehlike oluşturuyor. Sakaryalıların fazla ilgi göstermediği bu binalar daha çok öğrencilere kiralanmaya çalışılıyor.
Sakarya Üniversitesi bu yıl 14 bin yeni öğrenciye kapılarını açmaya hazırlanırken, bunların yüzde 60`sından fazlasının şehir dışından gelmesi bekleniyor. Mevcut 64 bin öğrencisinden 35 bini Sakarya dışından gelen öğrencilerden oluşan SAÜ, orta hasarlı binalar konusunda öğrencilerini bilgilendiriyor.
SAÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas, Sakarya Üniversitesi`ne yeni kayıt yaptıran öğrencilere kayıt esnasında gerekli uyarıları yaptıklarını dile getirerek, ``Öğrencilerimizin kayıt yaptırdığı esnada kurulan masalarda elimizde bulunan orta hasarlı bina listelerini öğrencilerimizle paylaşıyoruz. Ayrıca açtığımız bir masa ile de burada öğrencilerimiz kiraladıkları evleri hasarlı bina listesi ile karşılaştırıyor. Bu listelerin bir örneğini de kendilerine veriyoruz`` dedi.
Adapazarı Emlak Komisyoncular Odası Başkanı Selçuk Başak ise, odalarına kayıtlı olan tüm emlakçıların kiraladıkları evlerde hasar tespiti yaptıklarını ve evin hasarsız durumda olması halinde müşterilerine kiraladıklarını dile getirdi. Başak, ``Emlakçı arkadaşlarım bu konuda son derece bilinçli. Hasarlı binalar kesinlikle vatandaşlarla kiralanmıyor. Biz kiraya vereceğimiz binaların hasarları konusunda gerekli incelemeyi yaptıktan sonra bu binanın aracılık hizmetlerini üstlenmeyi kabul ediyoruz. Öğrenciler için asıl tehlike ``˜sahibinden kiralık` tabelalarının asıldığı daireler. Öğrenciler kesinlikle bu gibi durumlardan kaçınmalı. Veyahut bu tabelaları olan evleri kiralamadan önce mutlaka iyi araştırmalılar. Zira bu evler sahipleri tarafından direkt kiralandığı için herhangi bir incelemeye tabi tutulmuyor`` diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.