EKONOMİ - 08 Nisan 2012 Pazar 11:02

SEYİDOОLU GELENEKSEL REÇELLERİ YENİDEN ÜRETMEYE BAŞLADI

A
A
A
SEYİDOОLU GELENEKSEL REÇELLERİ YENİDEN ÜRETMEYE BAŞLADI

Sofraların 60 yıllık geleneksel lezzeti Seyidoğlu, kaybolmaya yüz tutmuş lezzetleri yeniden üretmeye başladı. Seyidoğlu`nun geleneksel Osmanlı mutfağından ilham alarak ürettiği Kuru İncir Reçeli raflardaki yerini aldı.
Kaybolan geleneksel tatları yeniden tüketicinin beğenisine sunmak için çalışma başlatan Seyidoğlu, Osmanlı mutfağının vazgeçilmez lezzeti kuru incir reçelini yeniden üretti. Özellikle Ortadoğu ülkelerinde büyük beğeni toplayan kuru incir reçeli yüzde 50 meyve oranıyla oldukça yoğun bir kıvama sahip. Reçel pazarında Seyidoğlu olarak liderliklerini koruduklarını Belirten Genel Müdür Mehmet Göksu, "Helva, reçel, Tahin, Pekmez, lokum, börek ve tatlı başta olmak üzere 350`ye yakın ürün çeşidimize her geçen
gün yenilerini ekliyoruz. 12 farklı meyveden reçel üretimi yapıyoruz. Osmanlı sofralarının vazgeçilmezi olan fakat günümüzde üretimi yapılmayan reçel çeşitlerini yeniden üretmeye başladık. Geleneksel tariflere bağlı kalarak yaptığımız üretimde meyve oranlarını da yüzde 50`ye kadar çıkardık. Bu bakımdan reçellerimiz kahvaltının dışında tatlı olarak da tüketilmeye başlandı. Kuru incir reçeli ilk olarak Ortadoğu ülkelerine ihraç edildi. Arap ülkeleri ve Almanya`dan çok güzel geri dönüşümler aldık. Bu
çerçevede 380 gramlık özel tasarım cam kavanozlarımız içinde üretilen reçelimiz iç pazarda da ortalama 3.50 TL fiyatla raflardaki yerini aldı. Yeni ürünün vişne ve çilek gibi çok tüketilen reçel çeşitleri kadar ilgi görmesi bekliyoruz. Kuru incir reçelinin yanı sıra kaybolmaya yüz tutmuş diğer reçel çeşitlerinin de araştırmasını yaparak üretimine hız vereceğiz" diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Artvin Arılar oğul verdi, babasının yeni koloni oluşturma sürecini film gibi çekti Artvin’in Borçka ilçesinde yaşayan arıcı Remzi Subaş, arılarının oğul vermesiyle kovanını terk eden binlerce arıyı toplayıp yeni bir koloni oluşturdu. Bu etkileyici anlar, Remzi Subaş’ın oğlu Okan Subaş tarafından görüntülendi. Geçtiğimiz günlerde yaşanan olayda, Subaş ailesinin uzun yıllardır bakıcılığını yaptığı arılar, doğal süreçleri gereği kovanı terk ederek yeni bir koloni oluşturmak üzere yola çıktı. Deneyimli arıcı Remzi Subaş, hızla harekete geçerek arıları toplamak ve yeni bir kovan oluşturmak için gerekli hazırlıkları yaptı. Oğul verme sürecini büyük bir titizlikle yöneten Remzi Şubaş, arıların güvenli bir şekilde yeni kolonilerine yerleşmelerini sağladı. Bu sürecin her anını kaydeden oğlu Okan Subaş, babasının arıcılıktaki ustalığını ve arıların doğa döngüsünü belgeledi. Arıcılık mesleğinin inceliklerini gözler önüne seren videosunu sosyal medyada paylaşınca bu görüntüler büyük ilgi gördü. Subaş ailesi, doğayla uyumlu bir yaşam sürmenin önemini vurgulayarak, arıcılığın sürdürülebilir tarım için vazgeçilmez bir unsur olduğunu belirtti. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Sinema Mezunu olan Okan Yılmaz çekim sürecini anlatarak "Ailem arıcılık yapıyor. İstanbul’dan okul bitip memlekete dönüş yapınca arıcılık yapmaya başladım. Kafkas arılarından kestane balı, çıçek balı üretiyoruz. Babamla arılıkta sohbet ederken böyle bir olay yaşandı. Bende bu olayın çekimini yaptım. Çok güzel kareler kadrajlar çıktı. Video çok beğenildi. Çok güzel tepkiler aldı. Bu çekim den babamın haberi olmadığından çok doğal bir çekim oldu” dedi.
İstanbul Günlük kiralık dairede öldürülen Murat Arpapay cinayetine ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı Bahçelievler’de günlük kiralık dairede öldürülen ve cesedi apartman boşluğuna atılan Murat Arpapay cinayetine ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede korkunç cinayeti anlatan sanık Muhterem Perçikli, diğer sanıklar tarafından Murat Arpapay ile tanıştırıldığını ve günlük kiralık daireye gittiklerini söyleyerek “Fatih ve Doğan burada Murat’a saldırdı. Doğan, bir beze döktüğü eter ile Murat’ın ağzını kapattı. Murat buna direndiği için Fatih ve Doğan tarafından darp edildi. Ellerini arkadan plastik kelepçe ile bağladılar. Fatih’in elinde şırınga gördüm. Murat’a enjekte etmeye çalıştı” dedi. İddianamede, 3’ü firari 5 sanık hakkında toplamda 36 yıl 3 aya kadar hapis cezası istendi. Bahçelievler’de günlük kiralık dairede öldürülen ve cesedi apartman boşluğuna atılan Murat Arpapay cinayetine ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 27 Temmuz 2023 günü Bahçelievler’de meydana gelen olay anlatıldı. İddianamede olay günü merdiven boşluğunda bir şahsın ölü olarak bulunduğuna ilişkin bilgi verilmesi üzerine soruşturmaya başlandığı kaydedildi. Arpapay’ın ellerinin bileklerinden bağlanmış halde kafa ve sırt kısmında darp izlerinin olduğu aktarıldı Merdiven boşluğunda bulunan şahsın Murat Arpapay olduğunun sonradan tespit edildiğinin belirtildiği iddianamede, yapılan otopsi çalışmasında Arpapay’ın ellerinin bileklerinden bağlanmış halde kafa ve sırt kısmında darp izlerinin olduğu aktarıldı. Olaya ilişkin incelenen güvenlik kamerası görüntülerinde Arpapay’ın 26 Temmuz günü yanında bir kadın ile binaya giriş kaydının olduğu, kadının aynı gün binadan çıkış yaptığı ancak daha sonra şüpheli 3 şahsın binaya giriş yaptığı tespit edildi. Murat Arpapay ile binaya giren kadının Muhterem Perçikli olduğu da iddianamede açıklandı. “Beze döktüğü eter ile Murat’ın ağzını kapattı, direndiği için Fatih ve Doğan tarafından darp edildi” Olaya ilişkin ifadesinin yer aldığı iddianamede, sanık Muhterem Perçikli “Ölen şahsı tanımıyorum. Olay tarihinden yaklaşık 1 hafta kadar önce Serpil Demir beni Şirinevler’de bir kafeye götürdü. Burada Azad, Fatih ve Doğan isimli şahıslarla tanıştırdı. Azad beni zengin, orta yaşlarda bir erkek ile tanıştırmak istediğini söyledi. Bu şahısla internet üzerinden tanıştıklarını ve kendisini kadın olarak tanıttığını anlattı. Birkaç gün sonra Murat ile kafede buluştuk. Azad, Doğan ve Fatih de aynı kafede bizi izliyordu. Bir şeyler içtikten sonra Murat evine gitti. 26 Temmuz günü Serpil ve Azad’ın daha önceden kiraladıkları günübirlik daireye gittik. Murat aparta geldiğinde Serpil, Doğan ve Fatih evdeydi, Azad yoktu. Fatih ve Doğan Murat’a saldırdı. Doğan, bir beze döktüğü eter ile Murat’ın ağzını kapattı. Murat buna direndiği için Fatih ve Doğan tarafından darp edildi. Ellerini arkadan plastik kelepçe ile bağladılar. Fatih’in elinde şırınga gördüm. Murat’a enjekte etmeye çalıştı. Ben ve Serpil korkarak diğer odaya geçtik. Bir müddet sonra odadan çıktığımızda Murat hareketsiz yatar haldeydi. Fatih ve Doğan ‘eğer birine bir şey anlatırsan sonun böyle olur’ dedi. Israrla telefon geldiği için oradan çıkarak işe gittim. İşten sonra arkadaşım Serpil ile buluştum. Serpil bana adamın öldüğünü cesedi ise bir üst kat merdivenlerine bıraktıklarını, Fatih ve Doğan’ın Kıbrıs’a kaçtıklarını ve evde bulundukları esnada Azad’ın maktulün evindeki yüklü parayı bulmak için gittiğini söyledi" dedi. Azad’ın evde para bulamadığını da söyleyen Perçikli “Birkaç gün sonra Azad, Serpil ile beni Pendik’e götürdü. Burada, eğer polis yakalarsa şahısla internetten tanıştığımı, Şirinevler’de buluştuğumu ancak şahıstan ayrılıp eve giderken şahsın beni eve kadar takip ettiğini ve eve girerek kapıyı kapattığımı söylememi istedi. Avukat tutacağını söyledi ve birine anlatırsam öldürmekle tehdit etti” ifadelerini kullandı. Sanık Serpil Demir ise alınan savunmasında “26 Temmuz günü kiraladığımız günlük kiralık daireye gittik. Daha sonra Fatih, Doğan ve Azad geldi. Tatil için Kıbrıs’a gideceklerini, veda etmeye geldiklerini söylediler. Eve başka giren ya da çıkan kimse olmadı. Saat 20.00 sıralarında Muhterem işe gitmek için evden çıktı. Ben de Fatih ve Doğan ile birlikte saat 04.30 sıralarında evden ayrıldım. Murat Arpapay’ın nerede nasıl öldürüldüğünü görmedim. Konuyla alakam yok” dedi. İddianamede şüpheli Fatih Erginoğlu ve Doğan Sarıyıldız’ın 27 Temmuz günü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne giriş yaptıklarının tespit edildiği ve haklarında yakalama kararı çıkarıldığı belirtildi. Bir diğer sanık Azad lakaplı Ersen Başak’ın ise Gürcistan’a gittiği ve hakkında kırmızı bültenle arama emri düzenlendiği de iddianamede anlatıldı. İddianamede tüm sanıkların Azad lakaplı Ersen Başak’ın talimatıyla öncesinde anlaşarak maktulü olayın gerçekleştiği daireye getirip zor kullanarak etkisiz hale getirip evini soymak için birlikte hareket ettikleri ve maktulün ölümüne sebebiyet verdikleri kaydedildi. 20 yıldan 25 yıla kadar hapis talebi Hazırlanan iddianame kapsamında Doğan Sarıyıldız, Ersen Başak, Fatih Erginoğlu, Muhterem Perçikli ve Serpil Demir’in ‘birden fazla kişi ile konutta yağmaya teşebbüs’ suçundan 2 yıl 6 aydan 11 yıl 3 aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanıkların ‘olası kastla öldürme’ suçundan ise 20 yıldan 25 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. Mahkeme tarafından kabul edilen iddianame kapsamında sanıklar önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak. Sosyal medya hesabında paylaştığı video ortaya çıktı Öte yandan cinayetten birkaç gün sonra Muhterem Perçikli’nin “Ben de istemezdim bu kadar kötü olmayı. Ama insan kırıldığı zaman kaybedecek bir şeyi kalmıyor ve kaybedecek bir şeyi olmayan kadın her şeyi yapabilir” açıklamasıyla sosyal medya hesabından bir video paylaştığı da ortaya çıktı. Hazırlanan iddianameye ilişkin değerlendirmede bulunan maktulün annesi Şefika Arpapay’ın avukatlarından Burak Mert Aktaş “Maktul Murat Arpapay sanıklar tarafından boğularak öldürülmüştür. Bu durumda suçta yer alan kast türünün olası kast yerine doğrudan kast olduğunu kanaatindeyiz. Sanıkların hepsinin fikir ve eylem birliği içerisinde bu suçu işledikleri, maktulün ölümünün adeta bir tasarlama sürecinin neticesi olarak gerçekleştiği dosya kapsamından açıktır. 3 adet sanık hala firari konumda yurtdışında bulunmaktadır. Firari sanıkların bir an önce yakalanarak yüce Türk adaletine teslim edilmesi için yapılan çalışmaların ivedilikle olumlu sonuçlanmasını temenni ediyoruz” ifadelerini kullandı. Avukat Can Akşahin ise “Planlı bir şekilde işkence çektirerek kasten öldürme eyleminin olduğu ortadadır. Mahkeme tarafından yürütülecek yargılamada sanıkların kasten adam öldürme suçundan cezalandırılmaları doğrultusunda tarafımızca gayret gösterilecektir” açıklamasında bulundu.
Sivas Prof. Dr. Bozdoğan: "Bozkurt, Türk’ün milli sembolüdür" A Milli Takımımızın Avusturya ile maçta 2 gol atarak maçın adamı seçilen Merih Demiral, yaptığı Bozkurt işareti ile gündem olmuş ve UEFA tarafından 2 maç men cezası almıştı. Konuya ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Ahmet Bozdoğan, “Bozkurt bizim milli bir sembolümüzdür. Türeyiş Destanı’nda ve Ergenekon Destanı’nda geçen bozkurt, çok açık şekilde bizim bu sembolü yüzyıllardır kullandığımızı gösteriyor” dedi. EURO 2024 şampiyonasında gruplardan çıkarak Avusturya ile karşılaşan Milli takımımız, adını bir üst tura yazdırmıştı. İki gol atarak tur kapısını açan Merih Demiral, yaptığı ‘Bozkurt’ sevinci nedeniyle 2 müsabakadan men cezası aldı. UEFA’nın verdiği karar ülke genelinde tepki ile karşılandı. Konuya ilişkin açıklama yapan Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Ahmet Bozdoğan, "Türk futbol takımını tebrik ediyorum. Merih’i de bu hareketinden dolayı iki defa tebrik ediyorum. Kendisine Türklüğün sembolünü orada gösterdiği için teşekkür ediyorum” dedi. “Bozkurt bizim milli sembolümüz” UEFA’nın verdiği kararı kınadığını ifade eden Prof. Dr. Ahmet Bozdoğan, “Avrupa Bozkurt’tan ne anlıyor bilmiyorum ama biz Bozkurt’u milli sembolümüz olarak yüzyıllardır kullanıyoruz. Avrupa, kendisi nasyonalist bir tavır takındığı için bizim milliyetçiliğimizle kendilerinin nasyonalist ligini birbirine karıştırıyorlar. Onların nasyonalist liginde ırkçılık var; bizim milliyetçiliğimizde ise hem sosyolojik hem de kültürel bir temel var. Avrupa’ya bunu anlatabilseydik Merih o cezayı da almayabilirdi. Bu vesileyle hem Federasyonu hem de devlet yetkililerimizi teessüfle karşıladığımı belirtmek istiyorum. Anlaşılan odur ki haklılığımızı yeterince ifade edemediler” dedi. "Ruslar’da ayı, Fransa’da horoz, Türkiye’de Bozkurt" Birçok ülkenin milli bir sembolü olduğuna değinen Prof. Dr. Bozdoğan, “Türeyiş Destanı’nda ve Ergenekon Destanı’nda geçen bozkurt, çok açık şekilde bizim bu sembolü yüzyıllardır kullandığımızı gösteriyor. Göktürk Devleti’nin bayrağındaki bozkurt da yine o amblemin, o sembolün bizim yüzyıllardır kullandığımız bir sembol olduğunun en açık göstergesidir. Bozkurt, Türkiye’de Türk milliyetçilerinin daha çok şevkle benimsediği, kabullendiği bir semboldür ama bütün Türk milletini temsil eden bir semboldür. Nasıl Rusların sembolü ayı ise, nasıl Fransızların sembolü horoz ise, bizim sembolümüz de Bozkurt’tur. Bozkurt, bizim yüzyıllardır kullandığımız milli sembolümüzdür. Bu bakımdan buradan bir ırkçılık ya da bir şovenizm çıkarılması söz konusu olamaz. Ben Merih’in yaptığı hareketi gönülden alkışladığımı ve bununla gurur duyduğumu söyleyebilirim. Hatta bu hareket benim için en az maçı kazanmış olmak kadar da gurur vericiydi” ifadelerine yer verdi. “Kurt hürriyetin temsilidir” Geçmişte kurdun seçilmesinin bir anlamı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Bozdoğan, “Kurt, bütün dünyada özgürlüğün, hürriyetin, bağımsızlığın, esir edilemezliğin, esir alınamazlığın sembolüdür. Bütün dünyada hürriyetin temsili iki tane hayvan vardır: biri bülbül, biri de kurt. Bülbül de esir edilemez. Bülbülü de kafese kapatırsanız kendisini kafese çarpa çarpa öldürür. Ama kurt asla esirliği kabul etmez, asla da pes etmez. Sirklerde ve hayvanat bahçelerinde aslan vardır, kaplan vardır ama kurt yoktur. Çünkü kurt, bir kafeste esir edilemeyecek kadar hürriyetin sembolü olmuş bir hayvandır. Biz Türkler, tarih sahnesine çıktığımız günden beri hürriyetine düşkün bir millet olduğumuz için kendimize Kurt’u sembol olarak seçmişiz. Türklerin esir alınamazlığının bir göstergesi olarak gururla kullandığımız bir amblemdir. Avrupa’ya bunu da göstermemiz gerekiyor." Şeklinde konuştu.
Kayseri Burak Yılmaz: “2008’den sonra en başarılı takım olma yolunda devam ediyorlar” Kayserispor Teknik Direktörü Burak Yılmaz, A Milli Futbol Takımı’nın Hollanda ile oynayacağı maç öncesinde yaptığı açıklamada, “Milli takımımız 2008’den sonra en başarılı takım olma yolunda devam ediyor. Bizleri çok gururlandırıyorlar” dedi. A Milli Futbol takımı, 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası çeyrek final maçında bugün TSİ 22.00’de Berlin Olimpiyat Stadyumu’nda Hollanda ile karşı karşıya gelecek. Süper Lig ekiplerinden Kayserispor Teknik Direktörü Burak Yılmaz, A Milli Futbol Takımının EURO 2024’de bugün oynayacağı Hollanda maçı öncesi açıklamalarda bulundu. “Gurur duyuyorum” A Milli takım ile gurur duyduğunu belirten eski milli futbolcu ve Kayserispor Teknik Direktörü Burak Yılmaz, “Milli takımımız 2008’den sonra en başarılı takım olma yolunda devam ediyor. Bizleri çok gururlandırıyorlar. Onlarla gurur duyuyorum. Harika iş çıkartıyorlar. Daha iyi olacaklarını düşünüyorum. Onlara çok güveniyorum. Portekiz maçındaki yenilgiden sonrada ben onlara çok güveniyordum. Şimdi de onlara inanıyor ve güveniyorum. Yolumuz uzun ve açık. Şimdi önümüzde Hollanda maçı var. Hollanda maçında negatif bir sonuç olsa da ben yolumuz hep uzun ve açık olduğunu düşünüyorum. Ben Portekiz maçında da güveniyordum kardeşlerimize, Çekya maçında da zaten çok emindim. Beni tanıyanlar bilir, Avusturya maçında kesin galip geleceğimizi söylemiştim herkese. İnanıyordum bu kardeşlerime. O sahadaki enerjilerini, o hislerini hangi duygu ile hangi yürekle oynadıklarını görebiliyorum. Son zamanların en başarılı milli takımı şuanda, 2008’den sonra en değerli grubu yakaladığımızı düşünüyorum. Hepsi ile gurur duyuyorum” dedi. “Ülkemize çok güveniyorum” Hollanda maçının zor geçeceğini ifade eden Yılmaz; "Hollanda maçı Avusturya maçından daha zor bir maç bizi bekliyor. Hollanda, dünya futbolunda bir ekol. Bunu kabul etmemiz lazım ve buna göre hazırlanmamız lazım. Hollanda’yı ne gözümüzde büyütecek ne de gözümüzde küçülteceğiz. Hollandalıların da ’Türkiye’yi nasıl yeneceğiz’ diye düşündüklerine eminim. 1 sezon Hollanda Ligi’nde oynadım. Hollanda futbolunu biliyorum. İyi tanıyorum; onların duygularını, milliyetçiliklerini futbola bakış açılarını iyi biliyorum. Hemen hemen eşit şartlarda görüyorum ama kardeşlerime çok güveniyorum. Çok değerli bir maç sonuçta bir çeyrek final Türk milli takımımız elenip gelse bile onlarla gurur duymalıyız. Ben Hollanda maçında ülkemize çok güveniyorum” diye konuştu.
Trabzon Trabzon’daki ‘Ters Ev’ Arap turistlerin ilgi odağı oldu Trabzon’da tavana yerleştirilmiş koltuk, sehpa, lavabo ve diğer eşyalarla misafirlerinin başını döndüren ‘Ters ev’ özellikle Arap turistlerin ilgisini çekiyor. Trabzon’un Yomra ilçesinde geçtiğimiz yıllarda hizmete açılan 3 katlı ‘Ters Ev’ yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Ters Ev, temelindeki eğimli açı nedeniyle içine girildiği an baş dönmesi hissi verirken, ters ev içerisindeki ters otomobil, mutfak, yatak odası ve mobilyaları ile misafirlerini şaşırtıyor. 210 metrekarelik sıra dışı evi görmeye gelen turistler yerde olması gereken eşyaların tavanda olması karşısında hem şaşkınlıklarını gizleyemiyor hem de bol bol fotoğraf çekiyor. Türkiye’nin metrekare bakamından en büyük ters evi Günlük 500’e yakın Arap turistin ziyaret ettiği ters ev ile ilgili bilgiler veren Ters Ev yetkilisi Meval Atakol, Arap turistlerin ters eve ilgilerinin oldukça fazla olduğunu söyledi. Atakol, “Burası pandemi döneminde yapım aşamasındaydı. Pandemiden sonra kullanıma açtık. 210 metrekare ile Türkiye’nin en büyük ters evi. 5+1 ve garaj olarak yapıldı. Evin eşyalarının tümü gerçek maket değil. En ince ayrıntısına kadar mevcut. Turistlerin çok uğrak noktası. Arap turistlerin ters eve ilgileri oldukça fazla. Bu terslik hoşlarına gidiyor. Şehir dışından gelen misafirlerimiz de oluyor. En çok araba dikkatlerini çekiyor. Yukarıda da olan bir büyük bir araç var. Onun dışında lavabo oraya da ilgi var. Yemek masası tuhaflarına gidiyor bu kadar büyük bir emek masası nasıl yukarıda diye. Giriş ücretlerimiz ise yetişkin 100 TL, çocuk 50 TL. Arkadaşlarımız poz vermek isteyen misafirlerimize yardımcı oluyorlar. Yere yatıyorlar. Yardım ediyorlar. Şehir dışından veya Trabzon’dan gelen misafirlerimiz de ilgi gösteriyor. Onlar Ordu’daki ters evi de gördüklerini söylüyorlar. Ama buranın daha farklı olduğunu daha gerçekçi olduğundan bahsediyorlar. Misafirlerimiz arasında 2 kere gelen bile oluyor. Arap turistlerde günlük 500’e yakın misafirimiz oluyor” dedi. Umman’dan Trabzon’a gelen ve ailesi ile Ters evi ziyaret eden Dawi Alfalaahi Oman ise “Burası bizim için farklı tecrübe oldu. Bir acente sayesinde burayı bulduk. Çok hoşuma gitti. Daha önce böyle bir deneyim yaşamamıştık. Ailem ile birlikte geldim. Ters evi çok sevdik. Bolca fotoğraf çekildik” ifadelerini kullandı.
Isparta Milli halterci Paris Olimpiyatları’na Isparta’da hazırlanıyor Paris 2024 Yaz Olimpiyat Oyunları’nda halter branşında Türkiye’yi temsil edecek olan Muhammed Furkan Özbek, hazırlık kampını Isparta’da sürdürüyor. Paris 2024 Yaz Olimpiyat Oyunları’nda halter branşında Türkiye’yi temsil edecek olan Muhammed Furkan Özbek hazırlıklarını Isparta’da sürdürüyor. 4 Nisan tarihinde Tayland’ın Phuket şehrinde düzenlenen Dünya Kupası’nda Türkiye’yi erkekler 73 kiloda temsil eden milli sporcu, koparmada 152, silkmede 189 kilo kaldırarak olimpiyat kotası almaya hak kazandı. 4 Ağustos tarihinde olimpiyatlara gidecek olan milli sporcu Özbek yaklaşık üç aydır olimpiyatlara hazırlandığını belirterek, “Çalışmalarımız güzel gidiyor. Yaklaşık üç aydır bir olimpiyat sürecini hazırlanıyoruz. Kotamızı bir buçuk ay öncesinde almıştık, alacağımız konusunda emin olduğumuz için hazırlıklara önceden başladık. Şu anda hazırlıklarımız iyi gidiyor umutluyuz, mutluyuz, heyecanımız hâlâ yerinde sadece doğru günü bekliyoruz. Az bir zamanımız kaldı podyumda yarışmak için her şey iyi gidiyor şu anda çok şükür bir sıkıntımız yok” dedi. "Türkiye’yi tek başıma temsil ediyorum. Çok istiyoruz, çok inançlıyız" 2020 olimpiyatlarından sonra edindiği tecrübelerin ardından 2024 Paris Yaz Olimpiyatlarına hazırlandığını söyleyen milli sporcu, “2020 olimpiyatlarından sonra altı ay kadar falan kendimi tamamen spora veremedim ve daha sonrasında aldığım kararla 2024 olimpiyatlarına hazırlanmaya karar verdim. Hocamla birlikte kendisi de zaten beni en baştan bugünlere getiren kişidir onunla da birlikte bu yola çıkabilmek ayrı bir mutluluk, çünkü bu onun da büyük emeğin olduğunu gösteriyor. Çok istiyoruz, çok inançlıyız bunu şekilde özetleyebilirim. Artık bir Avrupa Şampiyonası’na veyahut da turnuvalara veya bir Dünya Şampiyonası’na bir madalya gözüyle değil tamamen bir kota mücadelesine bürünüp o şekilde yarıştık. Sonuç olarak buraya gidip hem şahsınızda federasyonumuzu ve Türkiye’den tek temsilci olarak halter branşından gittiğim için de ülkemi temsil ediyorum. Bu temsiliyeti güzel bir şekilde değerlendirip mutlu bir şekilde dönüp yakın çevreme, aileme, hocalarıma ve en başta ülkeme vatanıma bu madalyayı yaşatabilmek bu mutluluğu yaşatabilmek benim için önemli bir durum” şeklinde konuştu. “Sekiz sene sonra ülkeme olimpiyat madalyasını getirmek istiyorum” 2016 yılından bu yana halter branşından Türkiye’ye olimpiyat madalyası gelmediğine değinen Furkan Özbek, “2016’dan sonra herhangi bir olimpiyat madalyası daha gelmedi bu madalyayı sekiz sene sonra ben getirmek istiyorum. Çok hırslıyız, inançlıyız başarabileceğime inanıyorum. Madalya le dönme konusunda ciddi umutlarım var. 2020 Olimpiyatları’nda yaşadığım tecrübe ve üzüntüyü başarısızlık olarak görmüyorum. Güzel bir tecrübe kazandığımı düşünüyorum. Bu tecrübeyi de 2024 Paris Olimpiyatları’nda herkese ve kendime gösterip kanıtlayarak bir madalyayla dönebileceği konusunda hiçbir endişem olduğunu düşünmüyorum” dedi. Milli takım antrenörü Gökhan Kuşçuoğlu ise konuşmasında olimpiyatlara hazırlık sürecinden bahsetti. Kuşçuoğlu, “Hazırlık kampına 27 Nisan tarihinde Antalya’da başladık. Son iki haftadır Isparta’dayız artık son süreci burada geçirip 4 Ağustos’tan Paris yolculuğuna çıkacağız. Biz 2021 olimpiyatlarından sonra tamamen bu hedefe yönelik hazırlıklara başladık. Müsabakalara yönelik periyotlamalarımızı, hazırlıklarımızı yaptık. Milli takım kamplarında çalışmalarımızı yaptık. Sporcumuz Furkan en son Riyad’da dünya üçüncüsü oldu bunun ardından iki turnuva ve Avrupa Şampiyonası geçirdi ve burada da ikinci oldu. Şu anda da aynı hedefte, aynı doğrultuda gidiyoruz” dedi. Kuşçuoğlu hazırlık kampının çok güzel geçtiğini belirterek “Devletimizin sağladığı imkanlar ve federasyon başkanımızın bu konuda gösterdiği özverisinden dolayı hazırlık dönemimiz çok güzel gidiyor. Bizim de hedefimiz inşallah madalya ile döneriz. Tek temennimiz bu” açıklamalarında bulundu.