YEREL HABERLER - 06 Nisan 2012 Cuma 14:43

REKTÖR AKAN`DAN PROF. DR. ŞABAN ESEN`E TEŞEKKÜR

A
A
A
REKTÖR AKAN`DAN PROF. DR. ŞABAN ESEN`E TEŞEKKÜR

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, Proje Yönetim Ofisi (PYO) Başkanlığı görevini tamamlayan Prof. Dr. Şaban Esen`e 2010 yılından bu yana gerçekleştirmiş olduğu çalışmalarından dolayı teşekkür belgesi sundu.
PYO çalışmalarını bir rapor halinde Rektör Akan`a takdim eden Prof. Dr. Şaban Esen, ``Proje sayılarımızda büyük bir artış oldu. Proje çeşitliliğiyle birlikte özellikle TÜBİTAK projelerinde önemli bir artış kaydettik. Proje hazırlama konusunda da TÜBİTAK`la birlikte proje hazırlık kursları düzenledik. Samsun`daki değişik kurum ve kuruluşlarla birlikte Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı`na (OKA) projeler sunuldu ve bu projeler hayata geçirildi`` dedi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi`nin sanayi ile işbirliği yönünde önemli gelişme kaydedildiğini belirten Prof. Dr. Hüseyin Akan, ``Üniversitemizde kurulmakta olan İleri Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi, Teknopark`la birlikte hız kazanacak, böylece ARGE faaliyetleri de artacaktır`` diyerek, başarılı çalışmalarından dolayı Prof. Dr. Şaban Esen`e teşekkür etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul “Anadolu’muzun Köyleri” Bağcılar’da tanıtıldı Bağcılar Belediyesi’nce hazırlanan “Anadolu Gibidir Bağcılar” temalı “Anadolu’muzun Köyleri” belgeselinin ikincisi, düzenlenen gala ile tanıtıldı. Eski Başbakan Binali Yıldırım’ın da katıldığı etkinlikte, memleket özlemi çeken vatandaşlar duygu dolu anlar yaşadı. Bağcılar Belediyesi, geçen yıl başlattığı ve Anadolu’nun farklı kültürel değerlerini bir araya getiren “Anadolu Gibidir Bağcılar” belgesel serisinin ikinci bölümünü tamamladı. Dr. Kadir Topbaş Halk Sarayı’nda Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen programa, eski Başbakan Binali Yıldırım’ın yanı sıra Bağcılar Kaymakamı Abdullah Uçgun ile vatandaşlar katıldı. Anadolu ve Trakya’da 250 köyün yaşam biçimleri, kültürel zenginlikleri ve sanat yönlerinin tanıtıldığı 5 ile 15 dakika arasında değişen belgesel kesitleri, memleket hasreti çeken katılımcılara duygu dolu anlar yaşattı. Bağcılar Belediyesi, “Anadolu’muzun Köyleri” belgeseli kapsamında iki yıl süren çalışmalarla toplamda 450 köyün tanıtımını yaptı. İlk yıl 200, bu yıl ise 250 köyün belgesel çekimleri tamamlandı. Etkinlikte konuşan Binali Yıldırım, “Bugün, İstanbul’umuzun en büyük ilçelerinden Bağcılar’da, bu güzel etkinlik için sizlerle bir arada olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Bağcılar, Anadolu demektir. Bağcılar, Evlad-ı Fatihan demektir. Bağcılar, Türkiye’nin bir özeti demektir. İşte burada 81 ilimizin bütün renklerini görüyoruz. Aynı zamanda İstiklal Mücadelemizden sonra ata yurduna dönen Batı Trakya’dan Evlad-ı Fatihanları görüyoruz. Ülkemiz, çok büyük bir kültürel ve doğal zenginliğe sahip. Ancak ülkemizin bunlardan daha da değerli bir varlığı var; o da çok büyük bir beşeri kaynağımız, insanımız ve genç kuşaklarımız var. Bu, bizim geleceğimiz için en büyük teminatımızdır” dedi. Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir ise, “Tabii ki Anadolu dediğimizde, Anadolu insanının duruşunu, mütevazılığını ve irfanını yansıtan çok saygıdeğer Başbakanımıza, bu anlamlı programda tüm topraklarımızdan gelen kıymetli komşularımızla bir arada olduğu için şükranlarımı sunuyorum. Bağcılarımız, Anadolu coğrafyamızın doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine, hatta Türkiye Cumhuriyeti topraklarımızın dışına taşarak Rumeli ve Balkan coğrafyasından Orta Asya’ya uzanan gönül coğrafyamızın tüm temsilcilerinin yer aldığı özel bir ilçe. İşte bu güzel ilçede, bu güzel toplulukla birlikte, İnşallah hem İstanbul’umuzun hem de ülkemizin geleceği adına çok güzel işlerin altına kıymetli komşularımızla imza atma gayreti göstermek için gece gündüz çalışıyoruz. 250 köyümüzün belgeselini gösterdik. İnşallah programın sonunda, tüm derneklerimize köylerinin videolarını SMS olarak yollayacağız. Geçtiğimiz sene 200 köyümüzün belgeselini yollamıştık. Köyde büyümenin, köyde yaşamanın ve köy tutkusunun ne olduğunu iyi bilen bir kardeşinizim. İşte bu yüzden Anadolu’muzun güzel köylerinin özlemini bir nebze de olsa giderebilmek adına böyle bir programa ev sahipliği yapma gayretini gösterdik. Bağcılar’ımıza, yine Bağcılar’ımızın tüm unsurlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, iş dünyasıyla, eğitim camiasıyla ve Bağcılar’ımıza renk katan tüm unsurlarla yol yürümeye devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
İzmir Emekli akademisyenden İngilizce öğretiminde yeni yöntem İzmir’de yaşayan emekli Öğretim Görevlisi Caner Bilgin, İngilizce konuşabilmeyi kolaylaştırmak için “CB İngilizce Öğretim Metodu’nu” geliştirdi. Bu yöntem ile 40 dakikalık derste bir öğrencinin en az 50 ile 100 defa konuşma şansı bulduğunu belirten Bilgin, “Bu aslında dil öğretiminde rekordur” dedi. İzmir’de yaşayan Ege Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulundan emekli öğretim görevlisi ve yazar Caner Bilgin, öğrencilerinin İngilizce konuşamaması üzerine yeni öğrenme yöntemi olarak ‘CB İngilizce Öğretim Metodu’nu geliştirdi. 20 yıl önce üzerinde çalışmaya başladığı yöntemi çeşitli kişi ve gruplar üzerinde deneyen Bilgin, çalışmaları sonucunda 40 dakikalık derste bir öğrencinin, en az 50 ile 100 defa konuşma şansı yakaladığını tespit etti. Bilgin şimdi ise geliştirdiği yöntemi daha çok kişiye duyurup, hem İngilizce’nin öğrenilmesini kolaylaştırmak hem de bunun bir sorun olarak görülmekten çıkmasını sağlamak istiyor. “Aklıma gelen her yeni fikri test ettim” 40 yılı aşkın öğretmenliği sırasında öğrencilerinin İngilizce konuşamaması, kendisini yeni yöntem arayışına sürüklediğini anlatan Caner Bilgin, “Sürekli olarak aklıma yeni şeyler geldi. Her yeni fikri uygulayıp test etmek istedim. Ancak problemin hala çözülmediğini gördüm. Problemler için hep çözüm aradım ve yıllarca test ettim. Bir başka problem çıktı. Onu uyguladım. Her çözüm yeni tecrübeleri doğurdu. İlk bu yöntemin ortaya çıkması, yabancı dilin öğrenilmesinin ne olduğuyla ilgili oldu. Dil, öğretmenler için sistemli alışkanlıkların tümüdür. Bu tarif beni doğru yola itti. Sistem derken, kurallar, kaideler; alışkanlık derken de onun sürekli yapılarak öğrenimidir. Öğrencinin sürekli konuşturabilmenin yollarını aramak lazım olduğunu düşündüm. Günümüzde 40 dakikalık bir derste öğrencilerin üç, beş defa konuşabilme şansı bulması dili öğretmeye yetmiyordu” diye konuştu. “Bilinmeyen bir dil oluşturdum” Bütün çalışmalarının ‘öğrencileri daha çok konuşturmaya nasıl yönlendirebilirim?’ sorusu doğrultusunda olduğuna dikkat çeken Bilgin, şunları kaydetti: “Bu sefer derslerde ben pasif hale geçmeye çalıştım. Bu yöntem güzel geldi. Öğrencileri daha aktif hale getirebilmek benim tek amacım oldu. En sonunda da demo program hazırladım. Burada hiç bilinmeyen bir dil oluşturdum. Bunu oluşturmamın sebebi de bu yöntemi herkese uygulayabilmek içindi. Bu farkları gösterebilmek istedim. Nesnelere anlamsız isimler verdim. O anlamsız olan isimleri cümlelerde kullandırmaya çalıştım. En sonunda da 4 dakikalık demo programda belirli kelimeleri öğretmenin nasıl olacağı, karşıdaki kişilerin nasıl konuşturulacağını düşünerek sürekli olarak uyguladım. 4 dakika içerisinde herkesin, en az 30 defa konuşma şansı yakaladığını gördüm. Bu aslında dil öğretiminde bir dünya rekorudur. Öğrenciler 40 dakikada en az 50 ile 100 defa konuşma fırsatı bulabilecek. Bu da bir dünya rekorudur. Bu benim geliştirdiğim yöntemle mümkün.” Kongre ve konferanslara katılıp çalışması hakkında bilgi verdi 2007 yılında çalışmalara ağırlık vermek için üniversiteden emekliye ayrıldığını söyleyen Caner Bilgin, “Üniversitelerde kongrelere katıldım, çeşitli ilçelerde konferanslar verdim. Bu metodu her yaş grubundan kişilere uyguladım. Tek kişiye birebir uyguladım. 3-5 kişilik gruplar halinde de uyguladım. En son bir okulda deneme yaptık. 3 sınıfı bir araya topladık. Onlara İngilizce dersi verdim ve bu metodun işe yaradığını gördüm. 75 kişi bir anda İngilizce dersi alabildi ve sınıfta konuşabildiklerinden daha fazla konuşma şansı yakaladılar” açıklamalarında bulundu. “Türkiye dil öğrenim merkezi haline gelebilir” Bu metotla Türkiye’nin dil öğrenim merkezi haline gelebileceğine işaret eden Bilgin, Turizm alanında sezon dışında otellerin dil öğrenme merkezleri olarak kullanılabileceğini, böylelikle turizmde çeşitlenmenin sağlanmış olacağını söyledi. “Kanayan yaramızın çözümü var” Bu süreçte yaşadığı zorluklardan bahseden Caner Bilgin, kişilerin defalarca denemiş olmalarına, çeşitli kurslara gitmelerine, okullarda eğitim almalarına rağmen dil öğrenemedikleri için karamsarlıklarının olduğunu söyledi. Bu durumun kendisini anlatabilme adına dezavantaj olduğunu ifade eden Bilgin, sözlerine şunları ekledi: “Böyle bir yöntem geliştirdim dediğimde karşımdaki kişileri masaya oturtuncaya kadar inandırmak mümkün olmuyor. Ama yöntemi gördüklerinde buna inanıyorlar. Bu metodu yetkili kişilere ulaştırmakta da zorlanıyorum. Onların bana inanmalarını sağlamakta güçlük çekiyorum. Bu nedenle yetkililere seslenmek istiyorum. Artık kanayan yaramızın çözümü var diyorum. Onlara da sunumlar yapabilirim.” Geliştirdiği metodun özelliklerine değinen Bilgin, son olarak şöyle konuştu: “Öğrenen kişi utanmadan derse katılabilir, derste konuşurken heyecanlanmaz. Ayrıca kelime ezberlemek zorunda kalmaz, ‘yabancı dil öğrenme yeteneğim yok, öğrenemem’, ‘benim geçmişten çok eksiklerim var’, ‘benim yaşım dil öğrenmek için uygun değil’ diyemez. İlk derste bile öğrendiği yabancı dilde düşünmeye başlar. Yöntemim, dinleme, yazma alışkanlıkları ve okuma alıştırmaları yaparken konuşturan farklı ve eşsiz bir algoritma ile hazırlanmıştır.”