GENEL - 03 Nisan 2012 Salı 17:48

HAMİLELİKTE STRES

A
A
A
HAMİLELİKTE STRES

Özel Medline Antalya Hastane Kompleksi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Alp Çeliker, hamilelikle birlikte ortaya çıkan psikolojik değişimlerin, kadınlarda stresi ortaya çıkararak zor bir hamilelik dönemi geçirilmesine sebep olduğunu belirtti.
Özel Medline Antalya Hastane Kompleksi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Alp Çeliker, hamilelik döneminde stres yaşayan anne adaylarını hem zorlu bir doğum sürecinin beklediğini hem de doğum sonrası depresyona girme risklerini iki kat artırdığını kaydetti. Pek çok hamile kadının yaşadığı psikolojik değişikliklerin aynı zamanda yoğun bir stresin oluşmasını sağladığını belirten Op.Dr. Çeliker, "Kişiden kişiye farklılık gösteren bu dönemdeki psikoloji, bazen ciddi tedavi gerektirecek boyutlara
da varabiliyor. Stres içerisinde geçen bir hamilelik süreci doğum sırasında olumsuz etkiler oluşturuyor" dedi.
Özel Medline Antalya Hastane Kompleksi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Alp Çeliker, hamilelik stresini ve bununla baş etme yollarını şöyle anlattı: "Aslında keyifli bir süreç olan hamilelik, aynı zamanda stresli bir dönem olarak da geçebilir. Bazı kadınlar için neşe, olgunluk, kendini gerçekleştirme olarak algılanabilen hamilelik, bazı kadınlar için; endişe, kaygılı bekleyiş, yüklenme olarak da yaşanabilir. Gebelikle birlikte başlayan planlar, özellikle doğuma yaklaştıkça; doğacak çocuğun
bakımına, yaşam değişikliklerine ve doğum sonrası olabilecek değişikliklere doğru kayar. Çoğu kadın doğumu ağrılı bir olay gibi algılar. Bu nedenle, hamilelikte yaşanan sorunlar, doğumun da zor olacağının bir habercisi gibi kabul edilir ve yaşanan stres daha da artar"
GEBELİK VE DEPRESYON
Yapılan çalışmalarda, kötü bir hamilelik dönemi geçiren kadınların diğerlerine göre iki kat daha fazla doğum sonrası depresyon geçirmeye yatkın olduklarının belirlendiğini ifade eden Op.Dr.Çeliker, doğuma hazırlanan anne adayının hamilelik öncesindeki kişilik yapısının önemli bir rol oynadığını belirtti. Op. Dr Alp Çeliker, eğer anne adayının daha önce geçirdiği depresyon gibi psikiyatrik hastalığı var ise, hamilelik dönemi boyunca dikkatle izlenmesi gerektiğini söyledi.
Özellikle önceden geçirilmiş manik-depresif gibi ciddi psikiyatrik bozukluk dönemlerinin önemli olduğunu anlatan Çeliker, "Bu kadınlar, hamilelik döneminde oluşacak değişimlere karşı daha duyarlı oldukları için diğer kadınlara göre çok daha fazla zorlanır" dedi.
Hamilelikte önemli bir konunun da, kadının bütün değişiklikleri yaşarken eşinin tutumu ve yaşanılan çevre olduğunu bildiren Op.Dr.Çeliker, şunları söyledi: "Hamilelerde oluşan değişimlerden yoğun olarak etkilenen eşler, annesiyle, ailesiyle yaşadığı ilk çocukluk anıları ve problemlerini tekrar yaşayabilmektedir. Kadının kendi içine kapandığı durumlarda, eş ihmal edildiğini düşünmektedir. Burada eşin verdiği destek ve güven, kadının bu durumdan rahatça çıkmasına ve güven bulmasına yardımcı olmaktadır."
Eşin psikolojik yapısı bu destekleri vermeye yeterli değilse, kadının yaşayacağı yükün daha ağırlaştığını anlatan Çeliker, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu durumda her ne olursa olsun, baba adayının da hamileliğin ilk dönemlerinde beraber değerlendirilmesi ve oluşacak değişimler konusunda bilinçlendirilmesi ve yardımcı olması sağlanmalıdır."
Kadınlarda hamilelik sırasında oluşan değişimlerin doğum sonrası da devam ettiğini anlatan Çeliker, sözlerini şöyle tamamladı: "Doğumdan sonra kadında; kendi annesiyle yaşadığı özdeşleşme, annelik rolünü benimsemesi, cinselliğe ilişkin değer yargılarındaki farklılık gibi bazı değişimler yaşanmaktadır. Gebeliğin son aylarında görülen içe kapanma sonrasında, kişinin tekrar eski düzenine ulaşması zaman alır. Sonuçta hamilelik, doğal bir yaşam stresi olarak değerlendirilmelidir. Bu döneme ait beklentilerdeki
olumsuzluk ve sosyal psikolojik durumdaki değişimler, hamileliğin gidişini etkiler. Bu nedenle ilk dönemden başlayarak, anne adayını eşi ile beraber değerlendirmeye almak, konu hakkında bilgi ve beklentilerini, annelik ve babalık rollerine ait düşünce ve tutumlarını değerlendirmek, var olan eksiklikleri gidermek ve en önemlisi psikolojik desteğin verilmesi, kişide oluşan negatif beklentileri indirip, hamileliğin doğal gelişimsel boyutunun yaşanmasına ve iyi geçmesine yardımcı olacaktır."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Yaptığı yemekler çok beğenilince kendi lokantasını kurdu: İlçedeki kadınların da gelir kapısı oldu Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde evinde yaptığı yemeklerin çok beğenilince kendi lokantasını kuran kadın, ilçedeki kadınları da istihdam ederek gelirlerine katkı sağlıyor. Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde ikamet eden Cemile Karasülüman, 15 yıl boyunca bir tekstil firmasında çalıştıktan sonra kendi iş yerini açma kararı verdi. Evinde yaptığı yemeklerin komşuları ve ailesi tarafından çok beğenilmesi üzerine Cemile Karasülüman, yöresel yemeklerin yapılacağı lokanta açma kararı aldı. Kendisi gibi kadın girişimcileri de yanına alan Cemile Karasülüman, keni işinin patronu oldu. İlçe halkı, esnaf ve öğrencilerden büyük ilgi gören Karasülüman, işlerini daha da büyüttü. 9 yıldır kendi iş yerini işleten Cemile Karasülüman, ilçedeki ev hanımları ile üniversite öğrencilerini istihdam etmeye başladı. Ev hanımları ve üniversite öğrencileri, iş yerinde ev ekonomilerine katkı sağlıyor. “Ev yemekleriyle memleketimizde güzel tutunduk” Yıllarca tekstil firmalarında çalıştığını söyleyen Cemile Karasülüman, “1998 yılında İstanbul’a gittim. 7 yıl boyunca İstanbul’da tekstil firmasında çalıştım. 2002 yılında İnebolu’ya tekrar geri gelip memleketime yerleştim. Burada da 8 yıl bir tekstil firmasında çalıştım. Çalıştığım sürece hep kendi işimin olmasını istedim. 2016 yılında çok şükür kendi lokantamızı kurduk. 9 yıldır da lokanta işini yapıyoruz. Ev yemekleriyle memleketimizde güzel tutunduk. Esnaflarımız, halkımız bizleri destekledi. Bugünlere kadar geldik, ev yemeklerimizde kadın arkadaşlarımızla birlikte 9 yıldır lokantamızı işletiyoruz” dedi. Her gün yöresel yemekler yaptıklarını anlatan Karasülüman, “İnebolu, sevdiğimiz bir ilçemiz. İnebolu’da çaba göstermeden bir yerlere gelmek kolay değil ama mücadele ettikten sonra Rabbim herkesin rızkını veriyor. Mücadele etmek gerekiyor. Yöresel mantımız, etli ekmeklerimiz, yöresel tarhana çorbamız, ev yemeklerimiz, her gün sulu yemeklerimizle müşterilerimize hizmet veriyoruz” diye konuştu. “Elim lezzetli olduğundan ötürü lokanta açmaya karar verdim” Lokanta işletmeye başlamadan önce de yaptığı yemeklerin çok beğenildiğini söyleyen Karasülüman, “Benim, bu işe başlama noktam evde yaptığım yemekleri genellikle çocuklarım, evimize gelen misafirler çok beğenmesi oldu. Komşularımız sürekli elimin lezzetli olduğunu söylerdi. Ben de tekstil firmasında çalışırken yöresel ev yemekleri tarzında bir yerin İnebolu için gerekli olabileceğini düşündüm. Bu düşünce ile başladık, gerçekten de tutunduk. Öğretmen arkadaşlarımız, işçilerimiz, öğrencilerimiz, esnaflarımız, herkes memnuniyetlerini bizlere dile getiriyorlar” şeklinde konuştu. “Daha büyük bir restoran sahibi olma hayalim var” Kadınlarla birlik olmaya çalıştıklarını kaydeden Karasülüman, "Amacım İnebolu kadını çok mücadeleci, genellikle kadın olarak hep birbirimize destek oluyoruz. İnebolu’da birkaç tane sadece işletmeyi kadınlar işletiyor. Birlik olalım, birbirimize destek olalım, kadınlarımız bir yere gelsin artık istiyoruz. Bizlerde kadın girişimci olarak kadın çalışan arkadaşlarımızla birlikte birbirimize destek olarak bu işi sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı. “Yemek yapmak çok hoşuma gidiyor, çok mutlu oluyorum” Aile bütçesine destek vermek için restoranda çalışan Nermin Sönmez ise, “Burada yemek yapmak çok hoşuma gidiyor, çok mutlu oluyorum. Bu iş yerinde olmak sevindiriyor. Ayrıca bazen toplu yemekler alıyoruz. Evlerinde boş kalan hanımlar iş yerine geliyor ve bizlere yardım ediyorlar. Severek yapıyoruz, çayımızı ve kahvemizi içerken yemeklerimizi hazırlıyoruz. Üniversite öğrencileri, dışarıdan ilçemize geliyorlar. İnebolu da küçük bir ilçe, iş arayanlar oluyor. Cemile hanım da, ’gelin bize yardım edin, harçlığınızı çıkartın’ diyor. Gelip burada bizlere yardımda bulunanlar oluyor. Onlar bize yardım ediyor, bizler de onlara imkan sunmuş oluyoruz" dedi. “Uygun ve ekonomik şartlarda bu lokantada karnınızı doyurabilirsiniz” Lokanta müşterilerinden Nurhayat Ergün de, “Cemile hanımın yemeklerini ben çok beğeniyorum. Bu lokanta muhteşem, herkesi buraya yemek yemeye bekliyoruz. Elinin lezzeti çok güzel" diye konuştu. Lokanta müşterilerinden Ramazan Kabahaliloğlu yemekleri çok beğendiğini söyledi.
Adana Adana’nın ekim ayı ihracatı yüzde 1,8 arttı Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç, Adana’nın Ekim 2024 döneminde ihracatının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,8 artış göstererek 269 milyon 766 bin dolar olarak gerçekleştiğini açıkladı. Kıvanç, Ocak-Ekim 2024 döneminde ise yüzde 5’lik bir artışla ihracatın 2 milyar 472 milyon dolara ulaştığını ifade etti. Ekim ayında kimya, tekstil ve otomotiv sektörleri zirvede Başkan Kıvanç, Ekim 2024’te Adana’dan en fazla ihracat yapan sektörün 62,2 milyon dolar ile Kimya sektörü olduğunu belirtti. Kimya sektörünü 51,5 milyon dolar ile Tekstil ve Hammaddeleri sektörü, 27,8 milyon dolar ile Otomotiv sektörü izledi. Ocak-Ekim 2024 döneminde ise kimya sektörü 474 milyon dolarla ihracatta lider olurken, tekstil ve hammaddeleri 433,7 milyon dolar, hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri ise 308,6 milyon dolarla bu sektörleri takip etti. Ekimde en fazla ihracat ABD’ye, ilk 10 ayda Irak’a Ekim ayında Adana’dan en fazla ihracat yapılan ülkenin 27 milyon dolar ile ABD olduğunu dile getiren Başkan Kıvanç, bu ülkeyi 23 milyon dolar ile Irak ve 16 milyon dolar ile İspanya’nın takip ettiğini belirtti. 2024 yılının ilk 10 ayında ise Irak 225,7 milyon dolarla ilk sırada yer alırken, ABD 210,1 milyon dolar ve İspanya 159,1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Adana’nın ihracat performansına ilişkin iller sıralamasına değinen Başkan Kıvanç, “Adana, Ekim ayında yüzde 1,32 pay ile Türkiye’de en fazla ihracat yapan 13. il olurken, Ocak-Ekim döneminde de aynı sırada yer aldı” dedi. Kıvanç, Adana’nın ihracatındaki artışın umut verici olduğunu ancak bu rakamların potansiyelin altında kaldığını vurguladı. “Adana, sanayicilerimizin azmi ve yeni yatırım alanlarıyla ülkemiz ekonomisine daha büyük katkılar sağlamaya devam edecek” diyen Kıvanç, tüm ihracatçılara teşekkürlerini sundu.