POLİTİKA - 03 Nisan 2012 Salı 14:12

BAŞBAKAN ERDOОAN: "HİÇBİR ERKİN DİОERİNİ KUŞATMASINA MÜSAADE ETMEYİZ"

A
A
A
BAŞBAKAN ERDOОAN: "HİÇBİR ERKİN DİОERİNİ KUŞATMASINA MÜSAADE ETMEYİZ"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç`ın açıklamalarına ilişkin, "Hiçbir erkin diğerini kuşatmasına müsaade etmeyiz" dedi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, dün katıldığı Uluslararası Yargı Reformu Sempozyumu`nda, `Dün yargının siyaseti kuşatma gayretlerine karşı çıktığımız gibi bugün de siyasetin yargıyı kuşatmasına izin vermeyeceğiz` ifadelerini kullanmıştı. Başbakan Erdoğan, Meclis`teki makamından ayrılırken gazetecilerin soruları üzerine Kılıç`a cevap verdi. Erdoğan, "Hiçbir erkin diğerini kuşatmasına müsaade etmeyiz" dedi.
Başbakan Erdoğan ayrıca Başbakanlık hukuk müşavirinin, 12 Eylül davasına müdahil olmak için başvurduğunu söyledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Yazın olduğu gibi kışın da su içmeyi ihmal etmeyin Kış mevsiminde soğuk havaların etkisiyle susama hissi azalırken uzmanlar, yazın olduğu gibi kışın da düzenli su içmenin sağlık açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor. Yaz mevsiminde sıcak havalarda su tüketimi artarken, kış aylarında soğuk havalarda susama hissi azalıyor. Çoğu insan kış aylarında su içmeyi ihmal ederken, bu durum sağlığı olumsuz etkileyebiliyor. Uzmanlar, yazın olduğu kadar kışın da düzenli su tüketiminin önemli olduğu konusunda uyarıyor. “Sıvı, çay, kahve tüketimi suyun yerini tutmaz” Yaz aylarında sıcaklığın ve terlemenin etkisiyle su ihtiyacının arttığını belirten Necmettin Erbakan Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Arş. Gör. Dr. Fethi Yönet, “Kış aylarında yaza göre susama hissi, su ihtiyacımız biraz daha azalmaktadır. Vücudumuzda baroreseptörler dediğimiz susama merkezleri var. Yaz aylarında bu terlemeyle, sıvı kaybıyla bu baroreseptörler uyarılıyor ve susama ihtiyacımız artıyor. Ama kış aylarında böyle bir sıvı kaybımız olmadığı için susama hissimiz daha az oluyor. O yüzden susama ihtiyacımız azalabilmekte. Ancak biz susama hissimiz az oldu diye su içmekten vazgeçemeyiz, su tüketimine özen göstermemiz gerekiyor. Sıvı, çay, kahve tüketimi suyun yerini tutmaz. Hatta çay tüketimi, özellikle bitkisel çaylar, diüretik etkinlikle sıvı kaybına yol açabilir. Yani biz çay içiyoruz diye su içmemezlik yapmamalıyız. Su tüketimini devam ettirmeliyiz” dedi. “Sağlığı tehdit eden durumlara yol açmaktadır” Yaşlandıkça baroreseptör denilen susama merkezlerinin duyarlılığının azaldığını söyleyen Dr. Fethi Yönet, “Özellikle yaşlılar susama ihtiyacı olmadığı için su tüketimini sağlamıyorlar. Bu durum ciddi komplikasyonlara yol açmakta, sağlığı tehdit eden durumlara neden olmaktadır. Çocuklarda da su ihtiyacını söyleyemedikleri için bakıcıların, anne ve babaların çocuk ve yaşlıların su tüketimine yardımcı olması gerekmektedir. Çocuklara biraz daha oyun gibi su içmeyi sevdirmeliyiz. Oyun oynayarak bunu daha çok etkinlik haline getirebiliriz. Ancak yaşlılarda su içme konusunu özellikle biraz daha zorlamamız gerekmektedir” diye konuştu. “Bir bireyin kış aylarında ortalama 2-2,5 litre kadar su tüketmesi gerekmektedir” Böbrek hastalarında prerenal akut böbrek yetmezliği denilen hipovolemik durumlara yol açılabileceğini ifade eden Dr. Fethi Yönet, “Öncelikle böbrek hastalıkları sonrasında böbreğe bağlı kalp hastalıklarına yol açabilir. Kış aylarında su tüketimini artırarak bağışıklık sisteminin vücut iç dengesini ve iç ısısını sağlayabilir, bağışıklık sistemini güçlendirebilir. Bir bireyin kış aylarında ortalama 2-2,5 litre kadar su tüketmesi gerekmektedir. Bu miktarı yaz aylarında biraz daha artırabiliriz” şeklinde konuştu. Vatandaşlar da suyun vücut için bir ihtiyaç olduğunu belirterek, yazın daha fazla sıvı kaybı olduğu için daha fazla su tükettiklerini ancak kışın da su tüketiminin önemli olduğunu ifade etti.
Hatay 12 yıl sonra ülkesine dönecek olan Suriyeli hayırsever yaşadığı mahalleye cami yaptırdı HATAY (İHA) – Hatay’da 12 yıldır yaşayan Suriyeli Muhammed Cemal Arnab’ın depremin yaralarının sarıldığı kente yaptırdığı camide ibadet başladı. Suriye’de bulamadığı samimiyeti Türkiye’de bulduğunu ifade eden Arnab, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk halkının kendilerine yaptığı hayırlara karşılık camiyi inşa ettirdiğini söyledi. Antakya ilçesi Karlısu Mahallesi’nde yaşayan Muhammed Cemal Arnab, 12 yıl önce Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığındı. Suriye’den gelip Hatay’a yerleşen Arnab, yaşayacağı mahallede kendisi için bir ev yaptı. Kendi evini yaptıktan sonra yaşamaya başlayan Arnab, mahalle sakinleriyle güzel vakitler geçirerek insanlarla dostluğunu pekiştirdi. Mahallede depremden önce inşasına başlanan caminin inşası asrın felaketiyle birlikte yarıda kaldı. Yıllardır yaşadığı mahalleye görevini yerine getirmek isteyen Arnab, caminin inşası için yardım etmeye başladı. Türk hayırsever Fatih Doğru ile Suriyeli hayırsever Muhammed Cemal Arnab’ın büyük destekleriyle yakın zamanda inşası tamamlanan ve ibadete açılan Mehmet Doğru - Muhammed Cemal Arnab Camii vatandaşların hizmet etmeye devam ediyor. Esad rejiminin yıkılmasıyla birlikte ülkesine dönme planları yapmaya başlayan Arnab, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk halkının kendilerine yaptığı hayırlara karşılık camiyi inşa ettirdiğini söyledi. “Türkiye, Suriyeliler için büyük hayırlar yaptı ve karşılığında cami yapmak istedim” Suriye’deki savaştan 12 yıl önce kaçıp geldiği Türkiye’de cami yaptıran Muhammed Cemal Arnab, “Suriye’den 12 yıl önce savaş nedeniyle Türkiye’ye geldim. Dünya için buraya ev yaptım. Ahiret için bir şey yapmak istedim ve bu camiyi yaptım. Allah için bu camiyi yaptık ve inşallah güzel bir hatıra kalır. Türkiye, Suriyeliler için büyük hayırlar yaptı. Türkiye için bir şey yapmak istedim. Türkiye bizim annemiz gibi oldu. Bu camiyi Türkiye’nin hayırları karşılığında yapmak istedik. Suriyeliler olarak bir iz bırakmak istedik. Beşar Esad kaçtı gitti. Şam bölgesi büyük bir hayra kavuşacak. Biz de Suriye’ye gideceğiz ve mülteci olarak tekrar gelmeyeceğiz. Buradaki işleri bitirip ve Suriye’deki evin tadilatını yaptıktan sonra gideceğim” dedi. “Suriye’de bulamadığım samimiyeti Türkiye’de buldum” Türk halkından memnun olduğunu ve Suriye’de bulamadığı samimiyeti burada bulduğunu ifade eden Muhammed Cemal Arnab, “Beşar Esad gitti ve artık özgür bir hayat yaşayacağız. Eski günlerden daha iyi, hayırlı, mutlu ve huzurlu olacak. Bu camiyi Allah ve Türkiye için yaptım. Türk halkından memnunum. Suriye’de bulamadığım samimiyeti burada buldum. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Türkiye’yi Allah korusun. Gelecek günler hayırlı olsun. Türkiye hiçbir zaman sıkıntıya girmez inşallah” şeklinde konuştu. “Suriyeli abimiz çok yardım etti ve elimizden tuttu” Suriyeli Arnab’a hayrı için teşekkürlerini dile getiren İsmail Denizoğlu, “Yeni yapılan camimizden memnunuz. Suriyeli arkadaşımızdan da memnunuz. Cami açılışını 20 gün önce yaptık, faaliyete girdi. Suriyeli abimiz çok yardım etti ve elimizden tuttu. Birbirimize destek olarak camimizi yaptık. Suriyeli arkadaşımız ilk geldiğinde gidip tanıştık, oturduk ve vakit geçirdik. Yaptığı camimizden çok memnunuz. Suriyeli arkadaşımızla beraber camiyi bitirdik. Allah’a şükür her cuma namazında ve her vakitte namazlarımızı kılıyoruz” ifadelerini kullandı.
Hatay Çocuklar, hayallerindeki arabaları marangozluk atölyesinde aileleriyle birlikte yaptılar Hatay’da eğitim veren Farklı Bireyler Anaokulu’nda öğrenim gören çocuklar, marangozluk atölyesi çalışmasında hayal ettikleri oyuncak arabaları aileleriyle birlikte yaptılar. Hayallerinin peşinden koşarak afetzede çocukların hayatına dokunan eğitimci Fatma Güney, çocukların aileleriyle birlikte kaliteli vakit geçirdiğini ve el becerilerinin geliştiğini söyledi. Depremin vurduğu Hatay’da birçok yaşam alanı yerle bir olurken pek çok eğitim binası da zarar görerek yıkıldı. Deprem öncesi Antakya ilçesi Ekinci Mahallesi’nde eğitim yuvası bulunan eğitimci Fatma Güney’in de okulu asrın felaketinde ağır hasar alarak yıkıldı. Depremle birlikte hayalleri yarım kalan eğitimci Güney, yeniden ayağa kalkmak ve deprem bölgesindeki çocukları hayata tutundurmak için harekete geçti. Antakya ilçesi Ballıöz Mahallesi’nde bir okul açmaya karar veren 4 çocuk annesi Güney, çocukları hayata hazırlamak için farklı etkinlikler gerçekleştirmeye özen gösteriyor. Farklı Bireyler Anaokulu’nda eğitim gören çocuklar, marangozluk atölyesi çalışmasında ahşaptan kendi oyuncaklarını babalarıyla birlikte tasarladılar. Çivi çakan, çekiç kullanan ve ahşapı kesmek için babasıyla birlikte testere kullanan çocuklar, hayallerindeki oyuncakları aileleriyle birlikte yaparak deprem sonrası ailecek birlikte vakit geçirdiler. “Çocukların babalarıyla birlikte doğal bir ortamda zaman geçirmelerini planladık” Babaları çocuklarıyla bir araya getirerek kaliteli vakit geçirdikleri bir atölye çalışması yaptıklarını ifade eden eğitimci Fatma Güney, “Bu atölyede de babalarla birlikte çocuklar kendi arabalarını tasarladılar ve çok daha keyifli oynayacaklarını düşünüyorum. Bence burası uzun zamandan beri zaman vakit geçirmemiş olan ailelerin alternatifi oldu. Hep birbirine benzeri olan etkinlikler değil de çocukların eğlenirken öğrenecekleri, öğrenirken de değiştirip dönüştürebileceklerine görmelerini istedik. Çocukların, babalarıyla birlikte aileleriyle doğal bir ortamda zaman geçirmelerini planladık. Biz okul olarak genelde teknolojiden kısmen uzakta olmayı planlıyoruz. Çünkü doğal uyaranlar her yerde çok fazlalar. Çocukların gerçek materyallerle bir şeyleri değiştirip ve uzun soluklu oynamalarını öncelik alıyoruz. 3 saatten beri hiçbir çocuğun elinde bir tane bile telefon yoktu, talep etmediler. Bunun yerine çekiç, çivi, tahta ve özgün araba modelleri çıktı. Bu da bizim için çok keyifliydi” dedi. “Burada çocuklarımızla daha iyi ilişki kurduk ve birlikte çalıştık” Deprem sonrasında ilk defa kızıyla farklı bir ortamda birlikte vakit geçiren Serdar Ceylan, “Kızımla birlikte kızımın daha önce resmini çizdiği bir yarış arabasının benzerini yapmaya çalıştık. Depremden sonra genelde konteyner yaşamına devam ediyoruz. Konteynerler dar alanlara sahipti. Depremden sonraki süreçte her yer şantiye alanı olduğu için hiçbir yere gidemiyorduk. Böyle bir alan bizim için çok iyi oldu. Burada bizim için çok güzel zaman oldu. Burada çocuklarımızla daha iyi ilişki kurduk ve birlikte çalıştık. Ekip havasında bir şeyleri birlikte yapabileceğimizi ikimiz de gördük” şeklinde konuştu. “Burada doğayla iç içe olduk ve eskiye dönerek burada tahtalardan oyuncaklar yaptık” Marangozluk atölyesinde tahtalardan araba yapan Mustafa Ata Yarman, “Tahtalardan arabalar yaptık. Burası babamın köyünü hatırlattı ve orası da çok güzeldi. Burada doğayla iç içe olduk. Eskiye dönerek burada tahtalardan oyuncaklar yaptık. Sonra burada çember oluşturup neler hissettiklerimizi anlattık. Burada olmaktan çok mutluyum” ifadelerini kullandı.