GENEL - 30 Mart 2012 Cuma 14:10

ULUSLARARASI BUОDAY, UN VE EKMEK VE KONGRE VE SERGİSİ

A
A
A
ULUSLARARASI BUОDAY, UN VE EKMEK VE KONGRE VE SERGİSİ

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu Buğday, Un ve Ekmek Kongre ve Sergisi, Antalya`nın Serik ilçesine bağlı Belek Turizm Merkezi`ndeki Susesi Otel`de başladı. Kongreye yurt içi ve yurt dışından çok sayıda un üretimi yapan firma yetkilileri ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker katıldı.
Kongrenin açılış konuşmasını yapan Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı, TUSAF Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Özmen, 2001 yılı mali kriz sonrası reformların, ekonomik programların, bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılmasının Türkiye`de ekonomik açıdan bir ilerleme sağladığını söyledi. Bu dönemde istikrar ve sürdürülebilirliğin anahtar kelimesi olduğunu ifade eden Özmen, bölgesel ve küresel ekonomik krizleri ise Türkiye`nin en az zararla atlattığına işaret etti. Ekonomik gelişmelerin un
ihracatına da olumlu yansıdığını anlatan Özmen, Türk ununun son yıllarda uluslararası marka olma yolunda önemli ilerlemeler kaydettiğini söyledi. Sektörün özellikle kurumsal kapasitesini TUSAF çatısı altında toplaması sonrası sanayinin Türkiye`yi dünya pazarında lider ülkelerle rekabet eder duruma getirdiğini anlatan Özmen, şöyle konuştu: ``2005 yılından bu yana Kazakistan ve Avrupa Birliği üye ülkeleri ile dünya un ihracatında yaşadığımız rekabette ilk defa 2011 yılında hem değer hem de miktar bazında
liderlik kürsüsüne oturduk. Geçen yıllarda genelde değerde birinci veya ikinci olurken miktarda koltuğu Kazakistan`a ve AB`ye bırakmıştık. Ancak, dış ticaret stratejileri ve politikaları anlamında, Türkiye`nin 100 üzerinde ülkeye yaptığı ihracat dikkate alındığında, Kazakistan`ın ihracatının sadece 4 komşu ülkeye yapıldığı düşünülürse, bunun daha çok sınır ticareti olarak dikkate alınması gerektiği kanaatindeyiz``
AVRUPA`DA 45 MİLYON TONLUK BUОDAY ÖОÜTÜMÜ
Avrupa Un Değirmencileri Birliği Başkanı Hubert François, bu örgütün Avrupa`daki bütün değirmencilerin ortak işbirliği yapmasını hedefleyen bir oluşum olduğunu belirterek "Avrupa`da 45 milyon tonluk buğday öğütümü gerçekleşiyor. Bunun büyük çoğu iç piyasada tüketiliyor. Bizim sektörümüz aslında 3 bin 800`den fazla değirmeni kapsıyor. Türkiye`de sektör için de geçerli olabilir. Avrupa`da değirmecilik sektörünün kökleri geçmişe dayanır. 14. yüzyıldan kalan değirmenler var. Bunları işletiyoruz. Her köyün
değirmeni var. Bu Türkiye içinde geçerlidir. O değirmenlerde kullanıldığı için şu an aktif 3 bin 800`den fazla değirmen kullanılıyor. Avrupa`da üretim amacıyla kullanılan buğdayın büyük bölümü Avrupa`da üretiliyor. Kanada ve Amerika`dan buğday ithal ediyoruz. Buğdayın kalitesi üzerinde yaptırım var, ithal etmenin üzerinde bir engel yok. AB hâla buğday ihraç eden bir birlik olmaya devam ediyor"
AVRUPAYA GÖRE İKİ KAT
AB ekmek tüketiminede değinen François, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye ekmek tüketimi açısından AB`de üyesi ülkelere nazaran iki kat daha fazla ekmek tüketiyor. Bizim ekmek tüketim anlayışımız Avrupa`da son 30 yıl içinde değişti. Türkiye`de böyle bir trend gelişecek mi gelişmeyecek mi bunu sorgulamamız lazım. Bu değişim Türkiye`de değirmencilik açısından olumsuz etkileyebilir. Avrupa`da un ihracat piyasası azalmaya devam ediyor. Azalmaya da devam edecek"
BUОDAYIN ANAVATANI
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, sektörü yakından takip ettiğini belirterek, sektörün sorumlu bakanı olarak burada katılımcılarla birlikte olmak istediğini dile getirdi. Coğrafyanın tarımı tayin edeceğini ifade eden Eker, sözlerine şöyle devam etti: "Tarım beslenmeyi tayin eder. Beslenmeyle birlikte hayatın bir çok unsurunu belirler, yani kültürün oluşmasında en önemli unsur olarak karşımıza çıkar. Meseleye o açıdan baktığımızda da bu topraklar yeryüzünde bugün dünyanın 3 temel besin, gıda
ürününden birini teşkil eden buğday için Anadolu için önemlidir. Güneydoğu Karacadağ bölgesi buğdayın anavatanıdır. Türkiye`de 27 çeşit buğdayın çeşidi vardır"
Konuşmasına Anadolu`da kullanılan `Buğday ile koyun, gerisi oyun` sözüyle devam eden Bakan Eker, şunları söyledi: "Tek başına buğday insanın günlük ihyacının önemli bir kısmını karşılayabilir. Bugün yeryüzünde çeşitli sebeblerle iddia edildiği gibi nüfusun artışı küreselleşme falan değil, ben onlara katılmıyorum. Bir milyar aç insan var deniliyor. Bunun sebebi aç insan için yeteri kadar gıdanın olmaması değil. Fakat gerek ticaret politikası, gerekse ekonomik istikrarsızlıklar, gerek bunları doğuran siyasi
istikrarsızlıklar, dünyadaki gelişmeler, petrol fiyatlarının oynaması, müdahaleler, bütün bunların yanında başka sebebler de var. Ve bunlar bazı ülkelerin gıdaya ulaşamında ciddi etken oluşturuyor. Birçok bölge açlıkla kırılıyor. Burada en büyük zararı gören yaşlılar, kadınlar ve çocuklardır. 1 milyar insan açken, gerideki 6 milyar insan için yerküre güvenli bir yer olmaz. Güvenlik stratejisi açısından bunun öneminin kavranması gerekiyor. O nedenle dünyada küreselleşme açısından bu sektörün üzerine önemli
görevler düşüyor"
TÜRKİYE`NİN TARIM KANUNU YOKTU
Bakan Eker, "Bizim Türkiye olarak durumumuz ne?" derken cevanınıda şöyle verdi: "Durumumuz şu: Gerek tarımdaki üretim kalitesinin geliştirilmesi gerek miktar olarak artırılması yönünde bir takım tedbirler aldık. Türkiye öteden beri bir tarım ülkesi olarak bilinir. Ama Türkiye`nin bir tarım kanunu yoktu. Türkiye 2006 yılında Tarım Kanununa kavuştu. Böylelikle tarım bir yasal çerçeveye kavuştu.Bizim hem tarım kanunu hem tarımla ilgili başka kanunlar çıkarmak suretiyle geliştirdiğimiz destekleme
politikalarıyla Türkiye`de tarımda verim ve kalite artmaya başladı"
VERİMLİLİK ÜÇ KAT ARTTI
Türkiye`nin 9 sene önce 24 milyon hektar tarım arazisinde üretilen toplam ürünün değerinin 23 milyar dolar olduğunu hatırlatan Eker, sözlerini şöyle sürdürdü: "Alınan tedbirler ve ugulanan politikalar, hızlanan stratejiler ile 2001 yılında 62 milyar dolarlık tarım hasılasına ulaşıldı. Verimlilik 3 kat arttı. Aynı alandan daha verimli ve kaliteli üretiyoruz. AB ülkeleri içinde birinci dünya ülkeleri içinde 7`nci sıraya yükseldi. Bunun ne kadar anlamlı ve önemli olduğu ortadadır. 9.3 milyar hektar alanda
buğday üretimi, 19.5 milyon ton buğday üretimi yapıyorduk. Süneyle mücadele uçaklarla mücadele yapıyoruz. 900 tonunun üzerinde kimyasal ilaç kullanıyordu. Bu oran şimdi 101 tona indi. Sertifikalı tohum kullanma oranı da yüzde 10`lardaydı. Sertifikalı tohum kullanmayı destekledik ve bu oran 4001 tona ulaştı. Bununla Türkiye`de buğday kalitesi hem de verimlilik ve üretim arttı. 7.9 milyon hektar alanda buğday üretildi. 21 milyon ton buğday üretimi yapıldı. Kalite arttı, tane kalitesi arttı. İlaç kullanmanın
seviyesi düştü:"
UN İHRACATINDA DÜNYA BİRİNCİSİYİZ
Türkiye tarım ürünlerin miktar ve kalite açısından ciddi bir gelişme içinde olduğunu ifade eden Bakan Eker, şöyle konuştu: "Türkiye tohumluk, yem, ekmek, makarna, olmak üzere toplamda tüketimi 18 milyon ton. 21 milyon ton üretim olduğuna göre burada 3 milyon tonun üzerinde fazlalığımız var. Türkiye bu farkı dışarıya satıyor. Sektör 2002 yılından buğday unu ihracatında dünyada 12. sırada. 2005 yılından itibaren alınan tedbirlerle dünyada ikinci oldu. 2011 yılında buğday unu ihracatında dünya birincisi
olmuştur"
EKMEK BESLENMEMİZİN TEMEL ÖОESİ
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı`nın enstitülerini sektörün ve bilim insanlarının hizmetine açtıklarını hatırlatan Bakan Eker, "Çok iyi bir alt yapımız var. Dünyanın trendi, gelişme istikameti dikkate alındığında yeni buğday çeşidinin geliştirilmesinde sanayici olarak sizlerin de bu alanda çalışmanızı istiyorum. Ensititüler sizlerin hizmetinde. TÜBİTAK`ın fonlarından en çok parayı biz kullanıyoruz" dedi.
"Ekmek beslenmemizin temel öğesidir. Bir semboldür" diyen
Bakan Eker, sözlerine şöyle devam etti: "Hayat sürmenin aşın sembolüdür. Kavganın hayat kavgasının sembolüdür. Özellikle tüketiciler açısından bunun sağlıklı olması gerekir. Bunun olabildiğince daha çok besin elementi taşıması gerekir. Ekmekteki tuz oranının azaltılması, ekmekte standarnizasyon ve buğday ekmeğinin satışı ile ilgili bakanlık olarak düzenlemeler getirdik."
İSRAFI ÖNLEME ÇALIŞMASI
Gerek dünyada gerek Türkiye`de önemli bir sorun olduğunu belirten Eker, şunları söyledi: "Bu zengin ülkelerde daha fazla. Ne bu israf. Bir kampanya ile ekmek israfını önleme çalışması başlatacağız bakanlık olarak. Biz bir araştırma yaptık. Araştırma sonucuna göre, Türkiye`de hakikaten çok büyük bir israf olduğunu tespit ettik. Türkiye`de günlük olarak 101 milyon adet, 250 gramlık ekmek üretiliyor. Bunun 5.9 milyon adeti israf ediliyor. Bu israf olarak günde 1500 ton ekmek demektir. Yılda yaklaşık 550 bin
ton israf demektir. Bunun değerine baktığımızda sadece ne kadar büyük bir miktar olduğunu anlaşılması için söylüyorum. Bunun değeri toplam ihraç ettiğimiz un kadar değeri var. İhraç ettiği buğday kadar biz bunu israf ediyoruz. Karlı bir iş değil. Bizim inancımızda, dinimizde israf men edilen, tavsiye edilmeyen, istenmeyen gerçektir. O nedenle bizim konuyla ilgili bu sürece daha alaçok çaba sarfetmemiz gerekiyor. TUSAF ve ilgili kurumların bu kampanyada bizimle birlikte iştirak etmesini istiyoruz"
Konuşmaların ardından TUSAF Başkanı Erhan Özmen, Bakan Eker`e plaket takdim etti, fahri üyelik rozeti taktı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Uyuşturucudan yakalanan kadın: “Keşke 10 kilo yakalatsaydım” Aksaray’da uyuşturucudan aranması olan kadın, polisin devriyesinde yakalanarak gözaltına alınırken, sağlık kontrolüne götürüldüğü sırada yanındaki polis memuruna “Keşke şöyle 10 kilo yakalatsaydım” diye pişmanlığını dile getirdi. Olay, gece yarısı Büyük Bölcek Mahallesi Büyük Bölcek Caddesi üzerinde yaşandı. Edinilen bilgiye göre, gece devriye atan İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi ekipleri şüphe üzerine 37 EZ 432 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Aracın durması üzerine sürücü ve yanında bulunan kadını kimlik ve Genel Bilgi Taramasından (GBT) geçiren polis, H.T. (33) isimli kadının uyuşturucudan aranması olduğunu belirledi. Bunun üzerine kadın olay yerinde gözaltına alınırken, sağlık kontrolünden geçirilmek üzere Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisine götürüldü. Hastanede polis aracından inerken yağmur nedeniyle su birikintisini gören kadın, kendisine kapıyı açan polis memurunu “Geldin böyle durdun suya” diye azarladı. Ardından suya basmamak için birkaç hamle yapan kapın, polis memurlarının eşliğinde acil servise girerken bu kez de, “Keşke şöyle 10 kilo falan yakalatsaydım” diyerek pişmanlığını dile getirdi. Sağlık kontrolünden geçirilen kadın adli işlemlerin yapılması için Aksaray Polis Merkezine götürülürken, olayla ilgili Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığınca tahkikat başlatıldı.
Aksaray Kendini araca kilitleyen alkollü sürücüyle polisin imtihanı ecel teri döktürdü Aksaray’da aracın çarpıp kaçtığı hafif yaralı arkadaşının yanına alkollü olarak kullandığı araçla gelen genç sürücü, olay üstüne olay çıkartarak polise ecel teri döktürdü. Polis memuruna “Dünkü çocuk musun?” deyip azarlayan alkollü sürücü daha sonra kendini araca kilitleyerek polislerin videosunu çekti. Olay, gece yarısı Ereğli Kapı Mahallesi Atatürk Bulvarı üzerinde yaşandı. Edinilen bilgiye göre, F.Y. isimli arkadaşına bir aracın çarpıp kaçtığı haberini alan M.C.U. isimli genç, alkollü olmasına rağmen 68 EU 034 plakalı hafif ticari araca binerek olay yerine geldi. Burada arkadaşına destek olmak isteyen M.C.U. elindeki telefonla polis memurlarının fotoğraflarını çekmeye çalıştı. O an polis memurları buna engel olmak isterken, ayakta durmakta bile güçlük çeken M.C.U.’nun telefonu çektiği fotoğrafları silinmek üzere elinden alındı. Ardından polis ekiplerinin elindeki telefonunu çekip alan alkollü şahıs polis memurunu, “Niye çekeyim ya abi, sen dünkü çocuk musun?” diye azarladı. Polis memurlarına güçlük çıkaran alkollü şahıs arkadaşına destek olmak için geldiği olay yerinde görevini yapan polis memurlarına adeta ecel teri döktürdü. Polisin alkollü şahısla imtihanına, şahsın kendini araca kilitleyerek cep telefonu kamerasıyla polis memurlarını çekmesi damga vurdu. Polisin uzun uğraşlarına rağmen aracın kapısını açmayan alkollü sürücünün araçla kaçabileceği ihtimali üzerine muhtemel bir kazaya engel olmak için polis araçlarıyla hafif ticari aracın ön ve arkası kapatılarak kaçış ihtimali engellendi. 1 saat boyunca polisin ikna etmeye çalıştığı alkollü sürücü araçtan inmeyince ekipler şahsın yakınlarına ulaşarak olay yerine gelmesini sağladı. Bir süre sonra olay yerine gelen şahsın yakınları da genci ikna edemezken, son olarak olay yerine gelen avukatı şahsı ikna ederek araçtan indirdi. İfadesi alınmak üzere gözaltına alınan şahıs polis aracına bindirildi. Şahsın araçtan inmesiyle rahat bir nefes alan polis ekipleri bu kez de şahsı alkolmetreye üflemeye ikna etme çabasına başladı. Alkolmetreye üflemeyi reddeden şahıs ikna olmayınca polis ekiplerince ret çıktısı alındı. Polis aracıyla önce Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisine götürülerek sağlık kontrolünden geçirilen alkollü sürücü daha sonra ifadesi alınmak üzere Aksaray Polis Merkezi Amirliğine götürüldü. Sürücünün ehliyetine 2 yıl süreyle el konulurken alkollü araç kullanmaktan ceza kesildi.