GENEL - 26 Mart 2012 Pazartesi 17:46

2011 YILI UYUŞTURUCU RAPORU AÇIKLANDI

A
A
A
2011 YILI UYUŞTURUCU RAPORU AÇIKLANDI

Emniyet Genel Müdürlüğü, Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM) 2011 yılı Türkiye Uyuşturucu Raporunu açıkladı. Rapora göre, Türkiye`deki HIV/AIDS vaka sayısı son 10 yılda yaklaşık 4 misli artış göstererek, 2010 yılında toplam 4525`e ulaştı.
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı bünyesinde faaliyetlerini sürdüren, Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi`nin (EMCDDA ) Türkiye Ulusal Temas Noktası olan Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM ) koordinesinde yetki sorumluluğu olan çok sayıda kuruluşlardan temin edilen verilerle 2010 yılı verileri kullanılarak hazırlanan "Türkiye Uyuşturucu Raporu 2011" yayınlandı.
22 İLDE TEDAVİ MERKEZİ VAR
Raporda, Türkiye`de genel sağlık sigortası kapsamında olan kişilerin sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularındaki madde bağımlılığına ilişkin ayak ve yatarak tedavi giderleri Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılandığı belirtildi. Madde bağımlılığı tedavisinin Sağlık Bakanlığı, üniversiteler ve özel sektöre bağlı, 13 ilde bulunan 22 tedavi merkezinde toplam 525 yatak kapasitesi ile yürütüldüğü kaydedildi.
TEDAVİ GÖREN SAYISI ARTTI
2010 yılında yatarak tedavi gören hasta sayısı, 2009 yılına (2594) oranla yüzde 11,79`luk bir artışla 2900`e yükseldi. Ayaktan tedavi başvuru sayısı ise 2009 yılına (106093) göre yüzde 26,57`lik bir artışla 134287`ye ulaştı. 2010 yılında tedavi görenlerin yüzde 57,14`ü daha önce tedavi görürken, yüzde 41,38`i ilk kez tedavi gördü. Tedavi gören kişilerin yüzde 66,45 oranında ilk ve ortaokul mezunu oldukları görüldü.
2009 yılında yatarak tedavi görenlerin yüzde 56,67`si eroinden tedavi görürken, bu oran 2010 yılında yüzde 68,07`ye çıktı. 2010 yılında yatarak tedavi gören her üç hastadan ikisi ise eroin bağımlısı gözüktü. 2010 yılında yatarak tedavi gören hastaların yaş ortalaması 28,34 oldu. En küçük kişinin yaşı 12, en büyük kişinin yaşı 66 olarak tespit edildi. İlk kullanım yaşı ortalaması ise 21,5. Tedavi gören hastalar, tedavi gördükleri maddeyi ilk kullanım yaşları bakımından incelendiğinde; yüzde 10,72`sinin 15
yaşından küçük, yüzde 31,59`unun 15-19, yüzde 28,55`inin 20-24, yüzde 14,17`sinin 25-29, yüzde 6,97`sinin 30-34 ve yüzde 4,83`ünün ise 35-59 yaşları arasında olduğu görüldü.
Rapora göre, Türkiye`deki HIV/AIDS vaka sayısı son 10 yılda yaklaşık 4 misli artış göstererek, 2010 yılında toplam sayı 4525`e ulaştı. Bunun yüzde 3,25`inin (147) bulaşma yolunun damar içi madde kullanımı olduğu değerlendirildi. 2010 yılında Türkiye`de 3099 Hepatit B ve 604 Hepatit C vakasına rastlanmıştır. Ancak bu vakalardan kaçının damar içi madde kullanıcısı olduğu tespit edilemedi. 2010 yılında yatarak tedavi gören damar içi madde kullanıcılarından HIV testi uygulanan 644 hastadan 0,47`sinin (3),
HBV testi uygulanan 618 hastadan yüzde 3,56`sının (22) ve HCV testi uygulanan 666 hastadan yüzde 32,88`sinin (219) sonucu pozitif tespit edildi.
DOОRUDAN ÖLÜMLER AZALDI
2009 yılında 153 olan doğrudan madde bağlantılı ölüm (MBÖ) sayısı 2010 yılında yüzde 17,6`lık bir düşüşle 126 olarak gerçekleşti. Ölümlerin yüzde 24,6`sını (31) yabancı uyruklular oluşturdu. Yaş ortalamasının 34,2 (min:16-max:65), en sık oranın ise 25-29 yaş grubunda olduğu belirlendi.
EN FAZLA ÖLÜM İSTANBUL`DA
En fazla ölüm olayının meydana geldiği ilk beş il sırasıyla; İstanbul (57), Antalya (15), Adana (14), Gaziantep (9) ve Ankara (4) olarak tespit edildi.
2010 yılında Türkiye genelinde toplam 81 bin 960 uyuşturucu olayı meydana geldiği, bu olaylarda 126 bin 099 şüpheli yakalandığı belirtildi. Meydana gelen 81960 uyuşturucu olayının yüzde 89`u (72826) uyuşturucu madde kullanma/bulundurma, yüzde 11`i (9134) ise satma/kaçakçılık/imal suçlarından oluştu. 2010 yılında Türkiye`de 4155 eroin, 74168 esrar, 1249 kokain, 1371 ecstasy ve 154 captagon olayı meydana geldi.
CEZAEVLERİNDE UYUŞTURUCU KAYNAKLI SUÇLARDAN 25 BİN KİŞİ VAR
Uyuşturucuya bağlı suçlardan ceza infaz kurumlarında bulunan kişi sayısı 2005 yılında 4125 iken, 2010 yılında bu sayı yüzde 504 artışla 24 bin 925`e ulaştı. 2010 yılı itibariyle, ceza infaz kurumlarında bulunanlar arasında uyuşturucu suçları, toplam sayının yüzde 20,7`si ile ilk sırada yer alıyor.
ARKADAŞ ETKİSİ
Rapora göre, madde kullanıcılarının maddeye başlama nedeni olarak, merak ve arkadaş etkisi her yıl ilk sıralarda geliyor. Madde kullanıcıları maddeyi en çok terk edilmiş yerlerde, ardından da kendi evlerinde kullanıyor. Madde kullanımı evlilere oranla bekarlar arasında daha yaygın gözüküyor. Türkiye`de en fazla kullanılan madde ise esrar. Kullanım sırasına göre, ilk sırada sigara ve ikinci sırada alkol gibi legal maddeler gelirken, illegal maddeler arasında ilk sırada esrar geliyor. Buna göre sigara ve
alkol kullanımının, illegal madde kullanımına geçişte ilk adım olduğu değerlendiriliyor.
TERÖR GRUPLARINA DARBE
Güvenlik güçleri tarafından PKK/Kongra-Gel terör örgütünün yanı sıra DHKP/C, TKP-ML, DEVSOL ve ASALA terör örgütleriyle bağlantılı olduğu tespit edilen, 1984 yılından 2011 yılı Nisan ayına kadar narko-terörizm kapsamında yürütülen 363 operasyonda 839 şahıs yakalandı. Bu operasyonların 60`ında PKK/Kongra-Gel hücre evleri ve sığınaklarında yüksek miktarlarda uyuşturucu yakalandı. Terör örgütlerine karşı yapılan operasyonlarda 4253 kg eroin, 22830 kg esrar, 4305 kg bazmorfin, 8 kilo afyon sakızı, 710 kg
kokain, 337412 adet sentetik uyuşturucu, 26190 litre asetik anhidrit ve iki imalathane ele geçirildi.
AFGANİSTAN`DA ÜRETİM DÜŞTÜ, TÜRKİYE`DE YAKALAMA AZALDI
Emniyet Genel Müdürlüğü`nün verilerine göre, Türkiye`de afyon ve türevlerinin illegal üretimi yapılmıyor. Türkiye`ye ulaşan afyon, baz morfin ve eroinin temel kaynağı Afganistan gözüküyor.
2010 yılında Afganistan`daki afyon üretiminde yaşanan yüzde 48`lik düşüş Türkiye`deki eroin yakalama miktarlarında da bir düşüşe yol açtı. Buna rağmen, Balkan Rotası üzerinde bulunan Türkiye`de önemli miktarlarda eroin yakalamaları devam etti. 2010 yılında Türkiye`de 12690 kg eroin ele geçirildi. Eroin yakalamalarındaki düşüş 2009 yılına oranla yüzde 21 oranında gerçekleşti.
EN ÇOK KOKLAMA İLE KULLANILIYOR
2010 yılında yatarak tedavi gören hastaların kullandıkları maddeler kullanım yoluna göre incelendiğinde; yüzde 35,69`u (1035) koklama, yüzde 23,48`i (681) sigara, yüzde 23,45`i (680) enjeksiyon, yüzde 10,69`u (310) yeme/içme şeklinde maddeleri kullandıklarını belirtirken, yüzde 6,69`u (194) ise maddeyi kullanım yöntemini belirtmedi.
TEDAVİ OLMAK İSTEMİYORLAR
Madde kullanıcılarının yüzde 58,8`inin "tedavi olmak ister misiniz?" sorusuna hayır cevabı verdikleri görüldü. Kullanıcıların yarısından fazlasının tedavi olmak istemediklerini ifade etmelerinin en önemli nedenlerinden birisinin de, kullanıcılar arasındaki esrarın zararsız ya da daha az zararlı olduğu şeklindeki yaygın ve yanlış inanış olduğu değerlendirildi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan "81 İlde 81 Orman" projesinde Erzincan’da 50 bin fidan toprakla buluştu Türkiye İş Bankası’nın 100. yılı kapsamında, Orman Genel Müdürlüğü ve TEMA Vakfı iş birliğiyle yeniden hayata geçirilen "81 İlde 81 Orman" projesinin dikim törenlerinin bir yenisi Erzincan’da gerçekleşti. Projenin yeni aşamasıyla birlikte Erzincan’da 50 bin fidan toprakla buluştu. Türkiye’nin dört bir yanında orman varlığını artırmayı, çevre farkındalığını güçlendirmeyi ve birçok canlıya yaşam alanı sağlamayı hedefleyen 81 İlde 81 Orman Projesi, Türkiye İş Bankası’nın 100. yılında yeniden hayata geçirildi. İş Bankası, Orman Genel Müdürlüğü ve TEMA Vakfı iş birliğiyle ilk olarak 2008-2017 yılları arasında gerçekleştirilen projenin yeni aşamasının ikinci dikim töreni, Erzincan’da düzenlendi. Erzincan’ın Kemah ilçesindeki törene Kemah Kaymakamı Ökkeş Safa Türkoğlu, Kemah Belediye Başkanı Cevdet Bayram, Erzurum Orman Bölge Müdürü Oktay Ayatay, İş Bankası Erzurum Bölge Satış Müdürü Onur Zorlu ve TEMA Vakfı Orman ve Kırsal Kalkınma Bölüm Başkanı Ferhat Taze’nin yanı sıra Erzincanlı öğrenciler ve bölge halkı katıldı. Proje kapsamında, Kemah ilçesindeki Ayranpınar köyünde yer alan 50 hektarlık alanda 50 bin fidan toprakla buluştu. Projenin 2008-2012 yılları arasında gerçekleşen ilk aşamasında, 2008 yılında Erzincan’da Refahiye ilçesine 30 bin fidan dikimi yapılmıştı. Düzenli bakımı sağlanan alanda zamanla canlı yaşamı ve ekosistem gelişim gösterdi. Törende konuşma yapan İş Bankası Erzurum Bölge Satış Müdürü Onur Zorlu, “Sürdürülebilirlik odağında yürüttüğümüz çalışmalar arasında ağaçlandırma çok öncelikli bir yere sahip. Bugün Kemah’ta 50 hektarlık bir alana ekeceğimiz 50 bin fidanı temsilen ilk dikimleri sizlerle birlikte yapacağız. Kendi ellerimizle toprakla buluşturacağımız Toros sedirlerinin güzlü bir şekilde köklerinin büyüyeceğine, canlılar için yeni yaşam alanları oluşturacağına inanıyorum" dedi. Tema Vakfı Orman ve Kırsal Kalkınma Bölüm Başkanı Ferhat Taze ise yürütülen projenin Türkiye’de bir devlet kurumu, bir özel kuruluş ve bir sivil toplum kuruluşunun ortaklığında bugüne kadar yürütülen en büyük ağaçlandırma projesi olduğunu kaydetti. Taze, “Önce 15 ilde 400 bin fidan, takip eden yıllarda da mükerrer bir şekilde fidanlar dikerek 5 yılın sonunda 2 milyon 200 bin fidanı toprakla buluşturacağımız bir proje olacak" şeklinde konuştu. Erzurum Orman Bölge Müdürü Oktay Ayatay, etkinlikteki katılımcılara hitap ederek, “İş Bankası’nın 100. yılı olması münasebetiyle Orman Genel Müdürlüğümüz ile TEMA Vakfı işbirliğinde ‘81 İlde 81 Orman Projesi’ kapsamında fidan dikimi münasebetiyle sizlerle bir aradayız. Bunlar hep birlikte olan şeyler güzel şeyler. Tabi yapmış olduğumuz çalışmalarla ormanda toprağı bulunduğu yerde tutabilmek, geleceğe ve insanlığa nefes olmak amacıyla yapmış olduğumuz bir çalışmalardır" ifadelerine yer verdi. Kemah Kaymakamı Ökkeş Safa Türkoğlu ise konuşmasında ağaç dikmenin çok kutsal bir iş olduğunu belirterek, "Aynı burada da küçük minik kardeşlerimiz gibi bizde küçük fidanları bugün onlarla beraber toprakla buluşturacağız. O yüzden böyle projelere çok değer veriyoruz. Böyle değerli projelerin artmasını da gönülden diliyoruz, dua ediyoruz" şeklinde konuştu. Fidan dikimlerinin gerçekleştiği yerlerde flora ve faunanın ekolojik açıdan zenginleşmesini amaçlayan proje, Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleştirilecek dikim törenleriyle devam edecek. Proje boyunca Türkiye’nin 81 ilinde, 5 yıl içinde 2 milyon 200 bin fidan dikilmesi ve dikilen fidanların bakımının da 3 yıl boyunca düzenli olarak yapılması planlanıyor.
Elazığ Doç. Dr. Tartar: "Yabancı cisim aspirasyonu 1-3 yaş arası çocuklarda sık görülüyor" Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tugay Tartar, ağza koyulan herhangi bir maddenin nefes borusuna kaçması durumunun (yabancı cisim aspirasyonu) 1-3 yaş arası çocuklarda daha sık görüldüğünü belirtti. Tartar, yabancı isim aspirasyonundan kaçınmak için ailelerin ve çocuk bakıcılarının bu konuda eğitilmeleri gerektiğini vurguladı. Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tugay Tartar, yabancı cisim aspirasyonu hakkında bilgiler verdi. Doç. Dr. Tugay Tartar, ağza koyulan herhangi bir maddenin nefes borusuna kaçması durumunun yabancı cisim aspirasyonu anlamına geldiğini, tüm dünyada sık görülen, acil müdahale gerektiren ve gecikildiği takdirde ölüme neden olabilen bir durum olduğunu ifade etti. Doç. Dr. Tartar, çocukların yemek yeme eğitimi almamış olması, azı dişlerinin henüz tamamlanmamış olması, yine küçük yaştaki çocukların ellerine aldıkları her cismi ağzına götürmeleri ve ağızlarında herhangi bir cisim varken gülme, ağlama ve koşma eylemlerini yapmaları nedeniyle özellikle 1-3 yaş arası çocuklarda daha sık görüldüğünü vurguladı. Nefes borusuna en sık çekirdek, fındık, fıstık, ceviz, fasulye, nohut gibi yiyecek ve meyve çekirdeklerinin kaçtığını, bunların haricinde küçük oyuncak parçaları, kalem ucu, çengelli iğne ve özellikle türban takan gençlerde türban bağlama esnasında iğne ağzında iken konuşma, gülme eylemlerine bağlı olarak toplu iğnenin nefes borusuna kaçan cisimler arasında olduğunu dile getiren Doç. Dr. Tugay Tartar, yabancı isim aspirasyonunda nefesin ani olarak kesilmesinin, morarmanın, öksürüğün ve hırıltılı solunumun en sık görülen bulgular arasında olduğunu ifade etti. Doç. Dr. Tartar yabancı cismin nefes borusuna kaçtığı esnada çocuğun yanında kimse yoksa ya da çocukta görülen ani bulgular kısa sürede düzelmişse kısaca aile fark edememişse yabancı cismin çocukların nefes borusunda aylarca kalabileceğini ve bu nedenle ebeveynlerin astım, tekrarlayan zatürre, geçmeyen öksürük, balgam ve nefes darlığı gibi şikâyetlerle sık sık doktora başvurabileceklerini vurguladı. Doç. Dr. Tugay Tartar, yabancı cisim aspirasyonuyla karşılaşıldığında bilinçsizce çocuğun boğazındaki yabancı cismi parmak ile çıkartmaya çalışılmaması gerektiğinin, bu yaklaşımın yabancı cismin daha da ileriye giderek hava yolunun tam tıkanmasına ve çocuğun hayati tehlike yaşamasına sebebiyet verebileceğinin altını çizerek bu tarz bir durumda temel yaşam desteği almış kişilerce uygun manevraların yapılması ve mümkün olan en kısa sürede çocuğun hastaneye ulaştırılmasının önem arz ettiğini ifade etti. Doç. Dr. Tartar, tanının hastada ifade edilen belirtilerle, fizik muayeneyle ve çekilen akciğer grafisiyle konulabileceğini, ancak bu hastaların yarısına yakınında akciğer grafisinin normal olabildiğini bu tarz bir durum yaşanması halinde bronkoskopi olarak adlandırılan, genel anestezi altında hastanın nefes borusunda ilerletilen ışıklı kamera sistemi ile hava yollarının incelenmesini sağlayan işlemin tanı ve tedavi amaçlı kullanılabildiğini ifade etti. Doç. Dr. Tartar, hava yollarındaki yabancı cismin erken dönemde çıkarılmasıyla belirtilerde hızlı bir düzelme sağlanabileceğinin ancak yabancı cismin uzun süre hava yollarında kalması durumunda ise akciğerde geri dönüşümsüz hasara neden olabileceğinin altını çizdi. "Yabancı cisim aspirasyonlarında en önemli tedavi yöntemi korunmadır" Doç. Dr. Tartar, yabancı isim aspirasyonundan kaçınmak için ailelerin ve çocuk bakıcılarının bu konuda eğitilmeleri gerektiğini, özellikle 3 yaşından küçük çocuklarda nefes borusuna kolay kaçabilecek olan üzüm ve havuç gibi besinlerin uygun şekilde hazırlanarak verilmesi gerektiğini, çocukların yemek yeme esnasında uygun şekilde çiğnemesi ve yutabilmesi için rahatsız edilmemesi, oyun oynanmaması, zıplatılmaması, güldürülmemesi ve koşmaması gerektiğini ifade ederek aynı zamanda fındık, fıstık, ceviz ve leblebi gibi besin maddelerinin 4-5 yaşından küçük çocuklara verilmemesi gerektiğini, çocukların yaşına uygun oyuncakların seçilmesi gerektiğini ve özellikle 3 yaşından küçük çocuklara küçük parçalı oyuncak verilmemesinin önemli olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Tugay Tartar, Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Cerrahisi Kliniğinde yaklaşık 20 yıldan beri çocuklara bronkoskopi işlemi yapıldığını, yabancı cisim aspirasyonu nedeniyle Bingöl, Tunceli ve Muş gibi çevre illerden de hastaların kliniğe yönlendirildiklerini belirterek şu ana kadar toplamda 500’ün üzerinde hastaya bronkoskopi işlemi gerçekleştirildiğini, bronkoskopi işleminde Anestezi ve Çocuk Cerrahisi ekiplerinin ve teknik altyapının uyumlu olarak yönetilmesinin önemli olduğunu sözlerine ekledi.
Antalya Alanya’da belediye limited şirketleri, anonim şirketlerine dönüştürülüyor Alanya Belediyesi Kasım Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Belediye Başkan Vekili Hasan Servet Ünlü başkanlığında gerçekleştirildi. Alanya Belediye Başkanı Osman Tarık Özçelik’in, İngiltere’nin başkenti Londra’da 45’inci kez gerçekleştirilen Dünya Seyahat Fuarı’nda bulunması dolayısıyla Meclis Toplantısı’na, Belediye Başkan Vekili Hasan Servet Ünlü başkanlık etti. Toplantının açılışında konuşan Başkan Vekili Hasan Servet Ünlü, “Birçok organizasyonumuz ekim ayında yapıldı. Çok çeşitli etkinlikleri neredeyse ayın tamamını kapsayacak şekilde gerçekleştirdik. Başkanımız Osman Tarık Özçelik’in de her zaman söylediği gibi, biz yapılanın daha iyi yapılması, daha nitelikli olması için çaba sarf ediyoruz. Yine geçtiğimiz ay Cumhuriyetimizin 101. yılını, Cumhuriyetimize yakışır bir şekilde halkımızın yoğun bir katılımıyla kutladık. Bayramlar milli birlik ve beraberliğimizin ortaya çıktığı günlerdir. Önceki yıllarda Cumhuriyet Bayramı, bir nevi resmi törenlerle geçiyordu ama son yıllarda halkın da katılımıyla bir halk bayramına dönüştü. İlçemizde de bu yıl halkın katıldığı bir yürüyüş organize edildi. Bu yürüyüşte kamuoyuna yansıyan bir konu oldu. Bu bir siyasi hareket değildir. Sadece, yürüyüş disiplini ve protokol kurallarına uymayan bir grubun frenlenmesinden ibarettir. Bu grubun farklı yerlere çekilmesini doğru bulmuyoruz. Orada farklı siyasi görüşten arkadaşlarımız vardı. Başkanımızın yaptığı müdahale de sadece yürüyüşün devam edebilmesi adına, belki daha çok olayın çıkmasını engellemeye yönelik bir girişimdi. Bu müdahalenin siyasi bir amacı veya o gruba yönelik bir şey olmadığını ifade etmek istiyorum” dedi. Başkan Vekili Ünlü’nün ardından siyasi partilerin grup sözcüleri konuşmalarını gerçekleştirdiler ve meclis gündem maddeleri görüşüldü. Limited şirketleri anonim şirketlerine dönüştürülüyor Özel Kalem Müdürlüğünce hazırlanan, Alanya Belediyesinin limited şirketlerinin anonim şirketlere dönüştürülmesi ile ilgili madde görüşüldü. Konuyla ilgili meclis üyelerini bilgilendiren Başkan Vekili Ünlü, “Belediyenin 3 iştirak şirketi var. Birisi Personel Limited Şirketi, birisi Alaiye Su ve Hazır Beton Limited Şirketi, diğeri de ALKENT Kentsel Dönüşüm Anonim Şirketi. Limited şirketleri ile anonim şirketlerinin ortaklarının sorumlulukları konusunda farklılıklar var. Anonim şirketlerde sınırlı sorumluluk esası var, limited şirketlerde ise sınırsızlık var. Bu şirketlerimizin yüzde 100’ü Belediyeye ait olduğu için oluşabilecek bütün borçlanmalarda, Belediye mallarına da haciz konabiliyor. Anonim şirketlerde ortakların sorumluluğu anlamında biraz daha sınırlı olması nedeniyle bu iki limited şirketimizin anonim şirkete dönüştürülmesi için bir girişim başlatıyoruz. Burada personel şirketimizin dönüştürülmesi için başkanımıza yetki verilmesi kararını alıyoruz. Alaiye Su ve Hazır Beton şirketinin de dönüştürülmesini yapıyoruz. Yalnız bu şirketin tür değişimi için Ticaret Kanunu gereği taahhüt edilen sermayenin tamamının ödenmiş olma şartı var. Bu şirketin 60 milyon TL olan sermayesinin bir borcu var. Bu 35 milyon 200 bin TL borcun sermaye taahhüdünü bizim Belediye olarak nakden ödememiz sıkıntılı olduğu için, Alaiye Su Fabrikası’nın bulunduğu arazinin mahkemece yapılacak bilirkişi tespiti sonucundaki değeri üzerinden ayni sermaye olarak şirketimize ödenmesini gerçekleştireceğiz” dedi. Karar meclis tarafından onaylandı. "Pazarların rant alanına dönüşmesi engelleniyor" Toplantının dilek ve temenniler kısmında, Meclis Üyesi Velitttin Yenialp’in sorusuyla ilgili Belediye Başkan Yardımcısı Murat Levent Koçak bir açıklama yaptı. Koçak konuyla ilgili, “Pazar alanının devrinde, işgaliye ücretinin 10 katına kadar alınması kararı Meclisimizden geçmişti. 4 bin lira civarında sabit bırakılmış bir pazar ücretine Katı Atık Çöp Parası eklendi. Bunun sebebi, bazı esnaflarımızın disiplinin dışına çıkarak pazar yerlerini hoyratça kullanmalarıdır. Bu çok büyük bir mali külfet ve iş yükü oluşturuyor. Daha önceki dönemlerde pazarcı esnafının atıklarını poşetlere biriktirip bulundukları yere bırakması uygulaması vardı. Daha sonra ne hikmetse bu terk edildi ve bazı pazarcı esnafı gelişigüzel çöpünü dökerek, sandıklarını orada bırakıp gidiyorlar. Ondan sonra orası saatler boyu bizim temizlik işleri personelimiz tarafından temizlenip yıkanıyor. Bu kamu malıdır. Önüne geçilebilecek bir kamu zararı var ve burada amaç bunu biraz dizginlemek. Bunu Pazarcıları Odası Başkanı ile de görüştük ve kendisi de sıcak baktı. Eğer pazarcı esnafımız bu konuda eski hassasiyetine geri dönerse, tarifedeki bu parayı alıp almamak Belediyemizin yetkisine kalacak” şeklinde konuştu. "Ucuz gıdayı halkımıza ulaştırmayı amaçlıyoruz" Devir ücretleriyle ilgili olarak da açıklama yapan Koçak, şu sözlere yer verdi: "Mevcut durumla ilgili birçok şikayetler geldi. Pazar yerinin kurulma nedeni halka ucuz ve en yakın şekilde gıda maddelerini ulaştırmaktır. Buralar hiçbir şekilde birer rant noktasına dönüştürülmemelidir. Burada Belediyenin ne yapıp edip ucuz sebze, meyve ve gıdayı halka ulaştırmasıdır. Pazarın asıl hedefi bu iken, 1 milyon, 1 buçuk milyon pazarların devir ücretlerinin olduğu öğrenilince buraların bir rant alanına dönüşmemesiyle ilgili adımlar atıldı. Başkan Bey, devir konusunu disipline etmek anlamıyla esnafa bir süre verdi. O süreye kadar devretmek isteyen herkes devretsin denildi. O verilen süre hatta daha sonra ekim ayına kadar uzatıldı ama o zaman da devir işlemlerinin çoğu yapılmadı. Yönetmelik de yazan husus; eğer ölüm, vefat, sakat kalma ya da miras yoluyla devir olacaksa, bu devrin belediye tarafından yapılması, bunun dışındaki hallerde belediyeye dilekçeyle başvurulması. Bu Belediyenin sorunu da değil, bu odanın sorunu. Geçmişten gelen ranta dönme eğilimi gösteren yeri, düzene sokmak için hukukçular da devrede. Odamız ile bir diyalog kesintisi de yok ve görüşmeler devam ediyor. Önümüzdeki süreçte herkesi memnun edecek bir karara bağlanır. Tabii ki odanın haklarını korumak önemli. 360 bin Alanya halkının haklarını korumakta aynı derecede önemli. Biz burada ortada ve doğru bir yolu bulmakla görevliyiz.” Konuşmalardan sonra önümüzdeki ay Meclis Toplantısının 3 Aralık Salı günü yapılmasına karar verildi.
Ankara İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Özel’le görüştü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’le görüştü. İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüşmesinin ardından gazetecilere açıklama yaptı. İmamoğlu, Belediyeler Birliği encümen toplantısında aldıkları kararları paylaştıklarını belirterek, “Kayyum uygulamalarının Türkiye’nin demokrasisi adına çok utanç verici olduğunu, bu uygulamaların ülkemizdeki başta ekonomi olmak üzere birçok sorunun temeli olduğuna yönelik duygularımızı dile getirdik. Bunun çözümünün Meclis’te olabileceğini, bütün siyasi partilerle de görüşme yapacağımızı ve bu hususta Türkiye Belediyeler Birliği olarak önerimizin olduğunu, kendileriyle paylaşmak istediğimizi, bunun kanun çerçevesinde Meclis’te bir çalışmayla teminat altına alınması gerektiğini dile getirdik. Kendisi de Grup Başkanvekillerini görevlendirdi. Türkiye Belediyeler Birliği yapacağımız çalışmayı kendilerine ileteceğiz. Sürecin takipçisi olacaklarını söylediler” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkanı Bahçeli kendisinin randevu talebine ‘İmamoğlu siyasetini tasvip etmiyorum. Bu istismara MHP’yi bulaştırmak isteyebilirler. Bu nedenle dikkatli davranıyorum’ sözlerine İmamoğlu, “Açıkçası biz istismar diye bir kelimeyi bırakın ruhumuzdan yakın çevremizden bile geçirmeyiz. Güven içerisinde, ahlaklı, erdemli, sadece siyaset değil, kişilik olarak da hayatımızı buna adamış yoldayız. Biz nezaketi iyi biliriz. Randevu talep ettiğimiz yere girip, çıkmayı iyi biliriz. Bu bizim ailemizde, de kişisel yaşamımızda da siyaset kültürümüzde de, CHP kültüründe de var olan bir şeydir. O bakımdan kişisel fikridir. Ama asla bize ne yapışır ne dokunur. Siyaset tarzımı beğenmeme kişisel fikridir. Ama gönül isterdi ki buluşalım, görüşelim. Çünkü sonuçta TBMM çatısı altında bütün yerel yönetimleri temsil eden Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı olarak, haksızlığa uğradığında MHP’li Belediye Başkanlarını savunacak kurum olan Türkiye Belediyeler Birliğinin herkesin hakkını teminat altına alma girişimidir. Randevumuzu yineliyorum” dedi.