YEREL HABERLER - 25 Mart 2012 Pazar 15:42

İLK 6 AY SADECE ANNE SÜTÜ

A
A
A
İLK 6 AY SADECE ANNE SÜTÜ

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Halide Genç, bebek beslenmesinde ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi gerektiğini söyledi.
Medicana Samsun Hastanesi tarafından organize edilen ``Bebeğim Olacak`` seminerlerinin ikincisi yapıldı. Seminerde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Halide Genç tarafından anne sütünün önemi ve bebeğin beslenmesi; Kadın Doğum Hemşiresi Fatma Yüksel tarafından da doğum sonrası ve lohusalık dönemi konulunda sunumlar yapıldı.
Anne sütünün bebeğin beslenmesindeki önemini vurgulayan Uzm. Dr. Halide Genç, ``Anne sütü, bebek için mükemmel bir besin maddesidir. Bebek beslenmesinde ilk 6 ay sadece anne sütü verilmeli`` dedi.
Anne sütünün bedava, her zaman hazır ve uygun konsantrasyonda ve sindirilmesinin daha kolay olduğunu ve bebeğin ruhsal gelişimini desteklediğini belirten Uzm. Dr. Halide Genç, emzirme ve anne sütünün avantajları hakkında bilgi verdi. Uzm. Dr. Genç, ``Mekonyum atılmasını kolaylaştırırken, içeriğindeki bağışıklık maddeleri sayesinde bebekleri hastalıklara karşı korur. Anne sütü, aşıların etkinliğini arttırır. Her zaman temizdir ve anne sütüyle beslenen bebeklerde reflü daha az görülür. Emzirmek bebeğin diş gelişimine katkı sağlar, 60 kat fazla enerji harcadığı için bebeğin çene kaslarını geliştirir. Emzirme anneye de katkı sağlar. Annede meme kanseri riskini azalırken, emzirme sonrası annenin kilo vermesi de kolaylaşır`` diye konuştu.
Anne sütünün yanında ilerleyen aylarda ek besinlere geçişte dikkat edilmesi gereken hususlara da değinen Uzm. Dr. Halide Genç, şu bilgileri verdi: ``D vitamini özellikle kış bebeklerine ve anne sütü alan bebeklere verilmelidir. Su ek besine başlandıktan sonra, demir takviyesi doktora danışılarak verilmelidir. Konserve değil, taze ve dondurulmuş besinler tercih edilmeli, bol karbonhidrat içeren gıdalar tercih edilmemelidir. 4.aydan önce ek besinlere geçilmesi sindirim problemi ve alerji riskine neden olmaktadır.``
``KİLO VERMEDE ACELE EDİLMEMELİ``
Doğum sonrası ve lohusalık dönemi konusunda bilgi veren Kadın-Doğum Hemşiresi Fatma Yüksel, ``Loğusalık, doğum eylemi bitirdikten sonra bebek plasenta(bebeğin eşi) ve zarlarının ayrılmasından sonraki dönemdir. 6-8(42 gün) haftayı kapsar. Bu dönemin sonunda gebelikte oluşan tüm değişiklikler gebelik öncesine döner. Bu dönemde anne ve bebeğin hastalıklardan korunması için özenli bir bakım gereksinimi vardır. Loğusalık döneminde annede fiziksel ve ruhsal birçok değişiklik olmaktadır. Bu dönemde annenin iyi dinlenmesi, iyi beslenmesi ve uygun egzersizleri yapması ve kişisel bakımına çok dikkat etmesi gerekmektedir`` şeklinde konuştu.
Doğum sonrası annelerin eski görünümlerine kavuşmada acele etmemeleri gerektiğini vurgulayan hemşire FatmaYüksel şöyle devam etti: ``Gebelik öncesi kilo ve eski görünüşe dönmek için acele edilmemelidir. Ayda 2 kilodan fazla kilo kaybı uygun değildir. Vücut ağırlığı, doğumdan 6 hafta sonra eski haline dönmeye başlayacaktır. Ayrıca emziren annelerin rahim ve karın kasları eski haline daha kolay gelmektedir. Loğusalık döneminde doktor kontrolü dışında ilaç kullanmamak gerekmektedir.``
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Keçeli’den Irak’taki nüfus sayımı hakkında açıklama Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Irak’taki nüfus sayımına yönelik yazılı açıklamada bulundu. Sözcü Keçeli yaptığı açıklamada Türkiye’nin Irak Türkmenlerinin yanında olduğunu belirterek, “Türkiye olarak, tüm kurumlarımızla, Irak Türkmenlerinin yanında duruyor, hak ve menfaatlerini gözetiyoruz. Bu çerçevede, Irak’la aramızda dostluk köprüsü teşkil eden ve Kerkük’te yoğun bir nüfusa sahip olan Türkmen soydaşlarımızın huzur ve güvenlikleri, bu ülkeyle ikili ilişkilerimizdeki temel önceliklerimizdendir. Irak’ta uzun yıllar sonra yapılmakta olan nüfus sayımı için IKB’deki Kürtlerin Kerkük’e yoğun şekilde intikallerine dair kamuoyuna da yansıyan gelişmeler yakından takip edilmiştir” ifadelerine yer verdi. Yapılan nüfus sayımının Iraklı Türkmenleri endişe sevk ettiğini belirten Keçeli, “Söz konusu nüfus sayımında etnik kökene dair veri toplanmamış olsa da yoğun nüfus hareketliliği Iraklı Türkmen ve Arap kesimleri haklı olarak endişeye sevk etmiştir. Bu usulsüzlüğün, aslında Kerküklü olmayan kitlelerin oldubittiyle Kerkük nüfusuna dahil edilmesi sonucunu doğuracağı ve bunun ileride yapılacak seçimlere de etki edeceği açıktır” ifadelerini kullandı. Iraklı Türkmenlerin mağdur edilmesine müsaade edilmemesini beklediklerinin altını çizen Keçeli, “Irak yetkili makamlarının, son yüz yıldır sayısız katliam ve zulme maruz kalmış Türkmen soydaşlarımızın, nüfus sayımı kapsamında yaşanan bu son gelişmeler nedeniyle bir kez daha mağdur edilmesine müsaade etmemesini bekliyoruz. Kerkük’teki temel beklenti ve hassasiyetimiz, vilayette tarih boyunca oluşan demografik yapıyla oynanmaması ve Kerkük halkının, vilayetin asli bileşenlerinin üzerinde mutabık kaldığı biçimde yaşamaya devam etmesidir” ifadelerine yer verdi.