Türkiye`de yetiştirilen mavi yemişlerin Avrupa`da yetişen mavi yemişlerden daha kaliteli olduğu belirtildi.
19 Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Hüseyin Çelik, toprağa gübre atılmasının meyveye zarar verdiğini söyledi. Bölgede çay ve fındığın alternatifi olmadığını belirten Çelik, şöyle konuştu: "Bölgemizde çay ve fındığın alternatifi yoktur. Üzümü, mavi yemişi, çay üzümünü çoban üzümünü incelerken yan ürün olarak çayın, fındığın iyi olmadığı yerlere belki bunları adapte edebiliriz. Yüksek dağ köylerinde ormanlara yakın yerlerde yaşayan insanımız belki bu ürünlerden yararlanabilir.
Fındığın, çayın yetişmediği yerlerde kaliteli mavi yemiş yetiştirirsek belki Amerikan`ın çok üreterek yaptığı gibi bizde Avrupa`ya bu ürünleri satarız. Avantajımız şu, bol yağmur yağıyor. Rize ve Pazar havzasında toprak asitliği 3 buçuğa düşmüş oralarda çay kalmayacak. Babam diyor ki, eskiden çok üzüm vardı, elma, armut toplardık ne oldu bu meyvelere. Bende diyorum ki, niye bu kadar gübre kullanıyorsunuz. Çaya gözümüz gibi bakmaya çalışıyoruz ama böyle giderse dikkat etmezsek bu gübre politikası
devam ederse hakikaten çayda bu toprakları terk edecektir"
Rize ve Trabzon`da yetişen bitkilere gübre verilmediği için kalite standartlarının yurt dışındakilere göre daha iri olduğunu kaydeden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kanada, Amerika`da bulunan şuanda denemeleri devam eden, turna yemişi dediğimiz krem beriyi bu ülkeye getirdik. Mavi yemiş çok iyi gidiyor ve bölgede yaygınlaşmaya başladı. Rengi mavi, meyvesinin rengi mavi, çok fazla çiçek açan arılar için iyidir, bal yapar. Yurt dışından getirilen buluverileri Türkiye`de üretilenleri gören ihracatçı
firmalar bize `bunlara ne uyguladınız` diye soruyor. Biz de bir şey uygulamadık. Hiç gübre dahi vermedik. Rize`de, Trabzon`da yetişen bitkilere gübre dahi verilmiyor ama hakikaten kalite standartları yurt dışındakilere göre daha iri. Meyve irilikleri daha yüksek, tabi biraz daha güneşi görürlerse kaliteleri yüksek olacak"
Mavi yemişin 2000`li yıllarda geldiğini kaydeden Çelik, şöyle konuştu: "Renginden dolayı dünya buluveri demiş bizde yoktu bu, 2000`li yıllara kadar bu bitki meyve olarak yurt dışından geliyordu. Dünyanın buluveri dediği bu meyveye Türkçe bir isim koyarak karmaşayı ortadan kaldıralım dedik, Maviyemiş adını verdik. Bu likaba değil, yaban mersini değil, bu mavi yemiştir. Buluveri olarak bildiğimiz meyve maviyemiştir. Başka bir ismi yok. Mavi yemişin uzun ömrü var, ancak iyi şekilde bahçe kurarsanız,
getirisi yüksek."
Rize`de, keçilerin dahi zor tırmanacağı alanlara bahçe kurulduğunu belirten Çelik, sözlerine şöyle devam etti: "Boy boy fotoğraf çektiriyorlar ondan sonra insanımız o kar yığını veya çığın altında kalacaklar. Üzülüyorum, teraslama yapmadan orada bu bahçeleri kuramazsanız. Çünkü, bu meyveye hizmet vermek zorundasınız. Bunu dikeyim, bırakayım meyvesi oldu mu gidip toplayayım diyemezsiniz. Bunlar üzümsü meyvelerdir, çok hassastır, çok naziktirler evlat gibi çocuk gibi bakmak gerekir. Yanında olmak gerekir.
İstanbul`dan, Ankara`dan, Samsun`dan Rize`de bahçe kurumazsınız meyve üretemezsiniz, üretirseniz satamazsınız veya bahçeden yeterince gelir elde edemezsiniz."
Mavi yemiş bitkisinin yetiştirilmesinin zor olduğunu vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle tamamladı: "Belki bahçesinin bir kenarında 20-30 tane maviş diken, kendi ailesi için sağlıklı meyve edebilir ancak gelir elde etmek istiyorsa böyle bir dönüm, iki dönüm yapmamalı. 3-5 kilo için diğer illerden sanayici gelmiyor almıyor."