Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Kürt sorununun büyümesinde politik çıkarları olan kesimler olduğunu söyledi. Eker, "Türkiye`deki Kürt vatandaşlarımız, onlar bizim muhatabımız. Hatta bütün Türkiye`deki vatandaşlarımız bizim muhatabımız, sadece Kürtler de değil. Çünkü bu sorun hepimizin sorunu. Tek başına Kürtlerin sorunu değil, tek başına hükümetin de sorunu değil, tüm 74 milyonun sorunudur" dedi.
Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji Bölümü`nün açılışına katılan Bakan Eker, burada basın mensuplarının sorularını cevapladı. Kürt sorunu hakkında Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) tarafından muhatap olarak Öcalan ve Kandil`in gösterilmesi ile ilgili olarak Eker, sorunun Türkiye`de yaşayan 74 milyon vatandaşın sorunu olduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan`ın önceki gün açıkladığı yeni stratejiye değinen Bakan Eker, "Buna yeni strateji demek ne kadar doğru bilemiyorum. Bu bir süreç zaten.
2005`te Başbakanımız tarafından Kürt sorunu tarif edilip, çözümüne dönük adımlar atıldığından bu yana bir süreç yaşıyoruz, barış içinde Türkiye`yi daha çok demokratikleştirmek, daha çok sivilleştirmek yoluyla. Yasal düzenlemelerle, uygulamalarla, yeni projelerle biz bu sorunu çözmeye çalıştık, çalışıyoruz. Bir de sorunun kendinden beslenen anlayış, zihniyet var. Yahut sorunun büyümesinde politik çıkarları olan kesimler vardır. Terör örgütü, bazen bir takım politik yapılanmalar gibi. Onlar da bunu sabote
ediyorlar. Barışı istemeyen, barış içerisinde buna çözüm geliştirilmesini istemeyenler de bunu sürekli ne zaman bir olumlu adım atılsa onu sabote ettiler. Ya mayın döşediler, ya bomba attılar ya kurşun sıktılar. Onlar da bunu yaptı. Biz umuda sarıldıkça, onlar umutsuzluğu pompaladılar. Her sevinç nöbetinde, her atılan önemli adımda. Bu süreç bu şekilde devam ediyor. Başbakanımız`ın söylediği bu. Elbette muhatap vatandaşlarımız, yani bütün Türkiye`deki Kürt vatandaşlarımız, onlar bizim muhatabımız. Hatta
bütün Türkiye`deki vatandaşlarımız, sadece Kürtler de değil. Çünkü bu sorun hepimizin sorunu. Tek başına Kürtlerin sorunu değil, tek başına hükümetin de sorunu değil, tüm 74 milyonun sorunu. Sonuç itibarı ile hepimiz bundan etkileniyoruz" dedi.
"O DİYOR Kİ BENİMLE KONUŞMAYIN GİDİN ONUNLA KONUŞUN, BU SİYASETİN KENDİNİ İNKARIDIR"
Çözüm konusunda seçilmiş bir partinin kendisiyle değil de başka bir yerle müzakere istemesinin siyasetin kendini inkarı olduğunu söyleyen Eker, "Dünyanın neresinde görülmüş bir siyasi parti seçime girmiş ve oy almış, milletvekili seçilmiş bir siyasi parti, Meclis`te grubu var. Biz diyoruz ki sizinle konuşalım, o diyor ki benimle konuşmayın gidin orayla konuşun. Böyle bir şey olabilir mi. Bu siyasetin kendi kendini inkarıdır. Kendi varlığını inkarıdır. Bu kendi fonksiyonunu bir manada görmemesi veya
görmek istememesidir veya bunu bir şekilde bir yere ipotek etmiş olmasıdır. O da doğru değil. Biz her şeye rağmen gerçekte müzakere etmek suretiyle sıkıntıları, sorunları nasıl aşarız, en azından daha çok kan dökülmesin diye nasıl adımlar atılır, vatandaşlarımız arasında huzur barış nasıl sağlanır. Silahlı terör olayları ile mücadele elbette ki olmak zorunda olacak, bunun başka bir çözümü yok. Ama diğer kesimlerle de sorunun çözülmesi için bir takım hukuk alanında atılacak adımlar, yasal düzenlemeler
var. Bunların hepsi bir uzlaşma ile müşterek zeminde buluşmak suretiyle bunlar olacak. Bizim dediğimiz bu" diye konuştu.
BDP`nin Nevruz öncesinde bir bakanla görüştüklerini doğruladığını hatırlatan bir basın mensubunun "O bakan siz misiniz?" sorusu üzerine Bakan Eker, "Kastettiğiniz görüşme hangisi onu bilmiyorum. Milletvekilleriyle, toplum kesimleriyle, vatandaşlarımızla müzakere etmeyi, onlarla konuşmayı bu işin çözümünde gerçekte bir araç olarak görüyoruz" dedi.
"AHMET TÜRK`E YAPILAN TASVİP EDİLECEK BİR ŞEY DEĞİL"
İzinsiz Nevruz kutlamaları ve Ahmet Türk`ün Batman`da polis tafrandın darp edildiği iddiasına ilişkin olarak Bakan Eker şunları söyledi:
"Bir milletvekiline yumruk atılması hiçbir şekilde tasvip edilecek bir şey değil. Ama şunu söylemek lazım, herkesin aynı derecede sorumluluk ile hareket etmesi lazım. Yani Nevruz Bayramı 21 Mart`ta kutlanır, buna kimsenin dediği hiçbir şey olamaz. Ama hayır biz bunu farklı zamanlarda kutlayacağız, eyleme, bir şeye dönüştüreceğiz, biz biliyoruz ki bir takım provokasyonlar, nitekim işte gruba karışıp da oradan silah sıkan insanlar oldu. Bu tür olayları bekleyen, bunun üzerinden nemalanmayı, karışıklık
çıkarmayı bekleyen çevreler, unsurlar da var. Kimsenin de buna alet olmaması lazım. Biz bir demokratik hak kullanacağız, tamam güzel bayram kutlansın eyvallah. İlla biz bunu başka günlerde, başka başka yerlerde kutlayacağız, işte eylem yapacağız derseniz, bunu da provokatörlere imkan tanınacak şekilde yapılırsa bu da çok sorumlu bir davranış olmaz. Türk`e ben geçmiş olsun diliyorum, üzüldüm gerçekten. Çok yanlış bir şey, bir milletvekilimizin dayak yemesi elbette ki hoş karşılanacak bir şey değil. Ama
hepimizin de burada sorumlulukla davranmamız gerekiyor. İnşallah bir daha bu tür üzücü olaylar olmaz."