POLİTİKA - 21 Mart 2012 Çarşamba 14:14

HÜSEYİN ÇELİK: "BİZ SAFTİRİK BİR ÜLKE DEОİLİZ, KİMSENİN SÖZÜYLE KİMSEYE MÜDAHALE ETMEYİZ"

A
A
A
HÜSEYİN ÇELİK: "BİZ SAFTİRİK BİR ÜLKE DEОİLİZ, KİMSENİN SÖZÜYLE KİMSEYE MÜDAHALE ETMEYİZ"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Suriye konusunda Türkiye`ye "NATO`nun ikinci büyük ordusu" diyerek gaz verenler olabileceğini belirterek, "Ama biz o kadar saftirik bir ülke değiliz. Kimsenin sözüyle kimseye müdahale edecek değiliz" dedi. Çelik, Esad`ın akıbetinin ya Kaddafi gibi olacağını, ya da başka bir ülkeye kaçacağını söyledi.
Hüseyin Çelik, İstanbul Aydın Üniversitesi`nde düzenlenen "Bürokratik Cumhuriyet`ten, Demokratik Cumhuriyet`e" konulu panele konuşmacı olarak katıldı. Konuşmasının başında bugün kutlanan Nevruz`a değinen Çelik, "Bugün 21 Mart ve dünyanın kuzey yarımküredeki önemli bir kısmı yeni bir hayata ilerliyor. Kış mevsimi geri kalıyor, ilkbahar geldi. Esasen Nevruz dediğimiz şey de budur. Bütün doğu coğrafyalarında Nevruz kutlanır. Kendisine Nevruz`u bayram kabul eden, baharın gelişine sevinen herkesin bayramıdır.
Ama Nevruz bir çatışma, bir başkaldırı, bir kin ve nefret günü değildir, olmamalıdır ve o hale de getirilmemelidir" diye konuştu.
Türkiye`de tek partili dönemde yasama, yürütme ve yargının tek merkezde toplandığını anlatan Hüseyin Çelik, o dönemde tüm memurların CHP`nin tabi üyesi olduklarını, her ilin valisinin de aynı zamanda CHP il başkanı olduğunu söyledi. Çelik, "1943 yılında Ağrı`nın valisi bir binayı satın alıyor. Bunu halkevi yapıyorlar. Satış sözleşmesini imzalarken Ağrı Valisi, CHP İl Başkanı diye atıyor. Demokrat Parti 1950`de iktidara geldiğinde halkevleri 2005 yılında halkevleri halk eğitim merkezlerine dönüştürüldü ve
Milli Eğitim Bakanlığı`na bağlandı. 2005 yılında CHP Ağrı İl Teşkilatı mahkemeye başvurdu ve `bunu bizim il başkanımız satın aldı, dolayısıyla bu CHP`nin malıdır` diyor. Mahkeme CHP`ye verdi bunu. Biz bunu Yargıtay`da CHP`den koparıncaya kadar akla karayı seçtik" dedi.
Çelik, o dönemde sivil ve askeri bürokrasinin kendisini CHP ile özdeş kabul ettiğini ifade ederek, bu yönde gelecek eleştirilere de, "Bu söylediklerim CHP`nin aleyhinde siyasi parti propagandası gibi değerlendirebilir. Ama ben tarihi tespitlerde bulunacağım" diye açıklık getirdi.
Konuşmasında CHP`yi eleştirmeyi sürdüren Hüseyin Çelik, şunları söyledi:
"Bu yapı içinde sivil ve askeri bürokrasi var, sivil bürokrasinin içine yargıyı da dahil edebilirsiniz. Yargı da sivil bürokrasidir. Devletin partisi vardır, CHP`dir, partinin de devleti vardır o da Türkiye Cumhuriyeti`dir. Devlet partinin devletidir. Atatürk vefatından önce kendisine ait malları hazineye bağışlıyor. İsmet Paşa çıkıp bunu kürsüde okuyor. Sonra diyor ki `aklınıza gelebilir Atatürk niçin mallarını hazineye bağışlıyor da, genel başkanı olduğu CHP`ye bağışlamıyor.` `Bunu anlamayacak bir şey
yok, devlet parti demektir, parti de devlet demektir` diyor. Komünist ülkelerdeki parti anlayışı üç aşağı beş yukarı bizde de vardır."
"MAHMUT ESAT BOZKURT MİLİTAN ANLAYIŞLA YARGIYI ŞEKİLLENDİRMİŞTİR"
Tek partili dönemde Türk yargısını şekillendiren kişinin eski adalet bakanı Mahmut Esat Bozkurt olduğunu anlatan Çelik, "Mahmut Esat Bozkurt militan yargı anlayışıyla yargıyı şekillendirmiştir ve hakimlere sürekli söylediği şey `sizin asli göreviniz rejimi korumaktır, gerisi teferruattır.` Irkçı bir anlayışla Türk yargısını şekillendirmiştir. Onun meşhur bir sözü vardır; `bu memleketin efendisi Türk`tür, öz Türk olmayanların bir hakkı vardır o da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır.` Bu insan bizim yargımızı
şekillendirmiştir. Ne yazık ki bugün de adına törenler düzenleniyor, ödüller veriliyor, parklara ismi veriliyor" diye konuştu.
Çelik, 1960 darbesiyle birlikte Türk siyasi tarihine yeni bir geleneğin yerleştiğini ifade ederek, "Halk ister sizi 400 milletvekiliyle, ister 300 milletvekiliyle iktidar yapsın, bürokratik cumhuriyet halkın iradesinin önüne takozlar koyuyor. TBMM yasama faaliyeti mi yapar, çıkardığınız her kanunu Anayasa Mahkemesi iptal eder. İdari işlem mi yaparsınız? Danıştay bunu iptal eder. Peki, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi nasıl şekillendirilmiş? Bürokratik Cumhuriyeti yaşatacak şekilde şekillendirilmiş" şeklinde
konuştu.
Hüseyin Çelik, Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde Gazi Orduevi`nde katıldığı bir resepsiyonda Danıştay Başkanı ile aralarında geçen bir diyaloğa da değinerek, "Kendisine dedim ki `Sayın Başkan, sizin adamlar haber alsa Hüseyin Çelik Kızılay`da yürüyor diye, sizinkiler yürütmeyi değil yürümeyi durdurma kararı alıyor.` Halkın iradesine dayanan meşru hükümeti çalıştırmamaya dayalı bir irade" dedi.
Yerindelik denetiminden dolayı sadece 10 yıllık AK Parti iktidarı döneminde bu ülkenin zararının 600 milyar dolar olduğunu anlatan Çelik, "Biz bir yılda 30 milyar dolarlık yatırım yapıyoruz. Türkiye`de eğitim, sağlık bütün her şeyi dahil edin bizim yapabildiğimiz bir yıllık kamu yatırımı 30 milyar dolardır. 600 milyar dolarlık kaybımız sadece yerindelik denetiminden dolayıdır. Bu memleketin nelerle karşı karşıya kaldığının tipik bir göstergesidir" diye konuştu.
Çelik, AK Parti iktidarı öncesinde yargının bağımsız değil, bakımsız olduğunu ifade ederek, "Biz bakımını yaptık, fiziki gerekliliklerini yerine getirdik. Şimdi sıra bağımsızlığına geldi. Ama bu konuda sıkıntılar çıkabilir" dedi.
"ESAD`IN AKIBETİ KADDAFİ GİBİ OLACAK"
Panelde konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını da yanıtlayan Hüseyin Çelik, Suriye`deki olaylarla ilgili bir soru üzerine, "Türkiye`ye `NATO`nun ikinci büyük ordusu` diyerek gaz verenler olabilir. Ama biz o kadar saftirik bir ülke değiliz. Kimsenin sözüyle kimseye müdahale edecek değiliz" diye konuştu.
Çelik, Başbakan Erdoğan`ın "bıçak artık kemiğe dayandı" cümlesinin müdahale olarak algılandığını ancak bunun askeri bir müdahale anlamına gelmediğini, her zaman için yumuşak gücün, katı güçten etkili olduğunu söyledi. Çelik, "Siz yanı başınızdaki komşunuzun evinde yangın çıksa `bana ne` diyebilir misiniz, diyemezsiniz. Beşar Esad da kendi evinde yangın çıkardı. Biz de yanı başımızda olan bir şeye `bana ne` diyemeyiz. Esad`ın sadece muhalif halkı değil, kendi görevlendirdiği kamu görevlileri de
muhaliflerden kaçarak bize sığınıyorlar. Biz onlara da yardım ediyoruz. Bizim kendi halkına silah kullanan bir Beşar Esad`la sorunumuz var. Ama bizim Suriye halkıyla herhangi bir sorunumuz yok. Ben artık Esad`ın çok fazla dayanabileceğini düşünmüyorum. Esad`ın akıbeti ya Kaddafi gibi olacak, ya da başka bir ülkeye kaçacak. Ama keşke bunu başta yapsaydı. Sayın Başbakanımız kaç kere aradı ve uyardı, Dışişleri Bakanı`nı gönderdi. Sayın Davutoğlu gitti uyardı. Ama Esad bizi de, dünyayı da oyaladı. Suriye
meselesi bize çok büyük sıkıntıyı çıkarmayacaktır ama sıkıntıları olmaya da başlamıştır. Şu an için 17 bin sığınmacı var. Esad`ın destekçisi kalmadı" şeklinde konuştu.
Kürt sorunuyla ilgili bir öğrencinin sorusuna da yanıt veren Çelik, "Biz açılımlar yapıyoruz ama bu açılımları PKK ve BDP memnun olsun diye değil, demokrasi için yapıyoruz. Ama kimse kusura bakmasın aynı zamanda da terörle mücadelemiz devam edecek. Silaha karşı mücadele silahla olur. Biz kimsenin ölmesini istemiyoruz. Biz bin bir umutlarla, vaatlerle dağa çıkartılanların da ölmesini istemiyoruz" dedi.
"PROTESTO HAKTIR AMA TERÖR ORTAMI YARATILARAK PROTESTO YAPILMAZ"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, izinsiz Nevruz kutlamalarında çıkan olaylarla ilgili bir soruya da, "Nevruz`u önemseyen, kutlayan herkesin Nevruz`unu kutluyorum. Ama BDP Genel Başkanı çıkıyor `Nevruz bizim için sadece bir gün değil, mücadelenin adıdır` diyor. Abdullah Öcalan`ın özgürlüğünü ilan edeceği gün olarak algılıyorlar. Sen polise taş atacaksın, ortalığı yakıp yıkacaksın, aklına estiği gün yapacağım diyeceksin, sonra da `bize mani oluyorlar` diyeceksin. Yok böyle bir şey. Protesto
haktır ama terör ortamı yaratılarak protesto yapılmaz. Resmi bayramlaşmayı istemiyorlar, `biz 16-18`inde yapalım` diyorlar. Yakın zamanda İstanbul`da toprağa gömülü 13 kilo bomba bulundu. Bir provokasyon duyumu alınmışsa o toplantıdaki katılacak insanların güvenliğinden de kamu sorumludur, biz sorumluyuz. Ben polisin kimseyi dövmesini istemem. Orantısız güç kullanılmasına kesinlikle karşıyım. Böyle bir durum olduğunda ben İçişleri Bakanı`nı göreve çağıran bir insanım. Başkasının özgürlüklerine engel
çıkarttığında senin de özgürlüğün biter" şeklinde karşılık verdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ordu Ordu’da yaşayan 45 kişi ‘akıllı saat’ ile güvende Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından 65 yaş üstü yalnız yaşayanlar için hayata geçirilen ücretsiz ‘akıllı saat’ uygulaması vatandaşları güvende hissettiriyor. Özellikle Alzheimer hastalarının yakınları tarafından tercih edilen saat, Ordu’da 45 kişi tarafından kullanılıyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler’in öncülüğünde sosyal belediyecilikte örnek projeler hayata geçiriliyor. Bu projelerden biri olan akıllı saat uygulaması da vatandaşlardan oldukça takdir topluyor. Bu kapsamda Ordu’da devam eden uygulamadan ailesinden uzak, yalnız yaşayan vatandaşlar yararlanıyor. Çeşitli özellikleriyle donatılmış olan saat, bireylerin yakınları arasında kolay ve sağlıklı iletişim kurmasını sağlıyor. Anlık konumlarının görüntülenebilmesi, düşme sensoru ile tehlikeyi bildirmesi, ilaç hatırlatma ile nabız ve kalp atışlarını ölçebilme, fotoğraflı rehber ve hareketsizlik hatırlatıcısı özellikleriyle donatılmış olan akıllı saat, daha çok Alzheimer hastaları için ailelerin tercihi oluyor. Böylelikle aile, büyüğünü bu cihaz ile kolayca takip edebiliyor. Daha öncesinde Ordu’da yaşayan Alzheimer hastası Suzan Rüzgar, Fatma Pelit ve Gülbeyaz Keskin’in kaybolması ve bulunduktan sonra aileleri tarafından Ordu Büyükşehir Belediyesinden talep edilmesi üzerine akıllı saat tesliminde bulunulmuştu. Alzheimer hastaları başta olmak üzere Ordu’da toplamda 45 kişi bu saatten faydalanıyor. Yalnız kalan ya da bakıma muhtaç olan vatandaşların kendilerinin ve yakınlarının daha güvende hissetmelerine yardımcı olacak olan akıllı saate başvuruda bulunmak isteyenler, Ordu Büyükşehir Belediyesinin resmi internet sitesi üzerinden ‘hizmetlerimiz’ butonundan, ‘Sosyal Yardım Online Başvuru’ya tıklayıp projeye talepte bulunabiliyorlar. Akıllı saat tamamen ücretsiz bir şekilde vatandaşa teslim ediliyor.
Antalya ‘Yaşlı Adam ve Deniz’ Adanalı tiyatroseverlerle buluştu Alanya Belediye Tiyatrosu (ABT), Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu tarafından düzenlenen 9. Şehir Tiyatroları Festivali’ne katıldı. Adana’da 14 Ekim-5 Kasım tarihleri arasında düzenlenen festivalde, Alanya Belediye Tiyatrosu, ‘Yaşlı Adam ve Deniz’ oyununu sanatseverler için sahneledi. 2 Kasım Cumartesi günü sahne alan oyun, 550 kişilik solonu dolduran izleyicilerden büyük beğeni aldı ve ayakta alkışlandı. Adana Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Seyfettin Süha Erol ve Şube Müdürü Hüseyin Şapkalı tarafından Alanya Belediye Tiyatrosu oyuncularına plaket ve çiçek takdim edildi. “Oyunumuz büyük beğeni topladı” Belediye Tiyatro Müdürü Hüseyin Çinal, hem yurt içinde hem yurt dışında Alanya’yı temsil etmeye devam ettiklerini belirterek, "Adana turnesine her yıl davet ediliyoruz. 17 şehir tiyatrosu arasında yer almak bizleri onurlandırdı. Oyunumuz ve oyuncularımızın performansı Adana seyircisi tarafından da çok beğenildi. 9 Kasım’da da Kazakistan’da düzenlenen 9. Uluslararası Orta Asya Ülkeleri Tiyatro Festivali’ne katılacağız. Kentimizi en iyi şekilde temsil etmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Belediye Başkanımız Sayın Osman Tarık Özçelik’e, sanata ve bizlere verdikleri destekten dolayı tüm sanatseverler adına teşekkür ediyorum” dedi. Kazakistan’da Alanya temsil edilecek Alanya Belediye Tiyatrosu, Adana’nın ardından Kazakistan’ın Çimkent şehrinde 6-11 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek 9. Uluslararası Orta Asya Ülkeleri Tiyatro Festivali’ne katılacak. Uluslararası Orta Asya Ülkeleri Tiyatro Festivali’nde, “Yaşlı Adam ve Deniz” oyunu sahnelenecek.
Kastamonu Kastamonu Üniversitesinde tekno-girişimcilik eğitimleri verildi Kastamonu Üniversitesi’nde genç araştırmacılara yönelik tekno-girişimcilik eğitimlerinin dördüncüsü düzenlendi. TÜBİTAK 2237-A Bilimsel Eğitim Etkinlikleri Desteği çerçevesinde desteklenen ve proje yürütücülüğünü Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erol Tekin’in yaptığı “Genç Araştırmacıların Ar-Ge Kültürünün Tekno-Girişimcilik Dikeyinde Geliştirilmesi” programının dördüncüsü, Kastamonu Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Kastamonu Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte Ar-Ge kültürünün tekno-girişimcilik özelinde geliştirilmesinin, dünyada ve özellikle de Türkiye’de milli teknoloji hamlesi ışığında teknolojik girişimciliğin nasıl bir gelişim gösterdiğinin anlaşılmasının, dijital dönüşüm konusunun öneminin farkına varılmasının ve eğitimlere katılan kursiyerlerin orta vadede bireysel ya da Teknokent’ler vasıtasıyla girişimci faaliyette bulunmasının teşvik edilmesine yönelik farkındalık oluşturulması amaçlandı. Etkinliğe Türkiye’deki farklı üniversitelerde lisans öğrenimi gören 20 kursiyer katıldı. Ayrıca başta Kastamonu Üniversitesi olmak üzere Ankara Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sinop Üniversitesi, Çankırı Karatekin Üniversitesi ve Hitit Üniversitesi’nden eğiticilerin yanı sıra; KOSGEB Kastamonu İl Müdürü Nevzat Erol; Batı Karadeniz Bölgesi’nin en büyük yapı marketinin sahibi Hasan Bülent Eynihan ve Black & White Software Desing firma sahibi Muhammed Serdar Akmanoğlu etkinlikte konuşmacı olarak yer aldı. Alanlarında seçkin akademisyenler ile buluşma fırsatını yakalayan farklı disiplinlerden genç girişimci adaylarına öncelikle; girişimciliğin temelleri, girişimci psikolojisi, Teknokent yapılanması, iş fikri geliştirme, temel pazarlama, pazar araştırması, dijital pazarlama, fikri sınai mülkiyet hakları, finansal okuryazarlık, finansal destek mekanizmaları ve dijital dönüşüm teknolojileri konularında teorik eğitimler verildi. Ardından uygulamalı iş modeli kanvası hazırlama çalışmaları gerçekleştirildi. Hazırlanan iş modeli kanvasları çerçevesinde kursiyerler iş fikirlerini jüri önünde sundu. Etkinliğin son gününde yapılan iş fikri sunumları ile program başarılı bir şekilde sona erdi. Katılımcılar girişimcilik ekosistemi içerisine girmek adına fırsat sunan böyle bir etkinlikte yer aldıkları için mutlu oldukları ifade ederken, bu imkânı kendilerine sunan Kastamonu Üniversitesi’ne ve emeği geçen tüm personele teşekkür etti. Etkinliğin beşincinin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Kastamonu Üniversitesi’nin ev sahipliğinde “Kadın Girişimciliği” teması ile yapılması da planlandı.
Antalya Kepez’de 38 projeden ilkinin temeli atılıyor Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’ün, Kasım ayı meclis toplantısında müjdesini verdiği 38 projeden ilkinin yapımı başlıyor. Teomanpaşa Mahallesi Semt Evi’nin temeli, 7 Ekim Perşembe günü saat 10.00’da törenle atılıyor. Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, içerisinde çok amaçlı salonun bulunduğu semt evi projesini ilçeye kazandırıyor. Mahalle sakinlerinin taziye dileklerini kabul edebileceği, sosyal etkinliklerini yapabileceği semt evi, ilk kapsamda Teomanpaşa, Düdenbaşı ve Baraj mahallelerine yapılıyor. Mahalle sakinlerinin kapalı etkinlik alanı ihtiyacını karşılayacak olan semt evi, hayırsever desteği ile ilçeye kazandırılıyor. 38 proje, her hafta bir temel atma töreni Kepez Belediyesi Meclisinin, geçtiğimiz cuma yapılan kasım ayı toplantısında, hayırseverlerin belediyeye ait taşınmazlar üzerine semt evi yapmasıyla ilgili öneri oy birliğiyle kabul edildi. Başkan Mesut Kocagöz de oylamanın ardından, "38 hayırseverimiz sayesinde Kepez’e eserler kazandıracağız. Her hafta 1 tane temel atma töreni yapacağız" açıklamasını yapmıştı. İlk temel atma Teomanpaşa’da Kepez’de temel atma törenleri, Teomanpaşa Mahallesi Semt Evi ile başlıyor. İş insanı Cemil Zamur tarafından Osman Yüksel Serdengeçti Caddesi’ndeki park alanına yapılacak tesisin temel atma töreni perşembe günü düzenleniyor. Semt evi, Teomanpaşa ile Mehmet Akif Ersoy mahallelerinin sınır noktasına yakın bir bölgeye inşa ediliyor. Bu nedenle tesis, Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’ne de hizmet verecek. Geleneksel Türk evi mimarisindeki tek katlı yapının 202 metrekare kullanım alanı olacak. Tesiste 19 metrekare mutfak alanı, 100 kişi kapasiteli 118 metrekare salon ile lavabo bulunuyor.
Adıyaman Samsat’ta narlar ihracat için paketlenerek depolanıyor Adıyaman’ın Samsat ilçesinde üretilen narlar ihracat için paketlenerek depolanıyor. Samsat ilçesinde en fazla nar ekilişi bulunan Göltarla Köyü’nde yapılan nar hasadının ardından toplanan ihraçlık ürünler önce temizlenerek kasalarda paketleniyor ve soğuk hava depolarında muhafaza ediliyor. Bu ürünler kış aylarında başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, dünyanın değişik ülkelerine ihraç ediliyor. Göltarla Köyünde bulunan soğuk hava depolarında çalışmaları yerinde inceleyen Samsat Kaymakamı Yaşar Artar, yetkililerden bilgiler alarak, depolarda incelemelerde bulundu. Köy Muhtarı Şevket Albayrak, Samsat İlçe Özel İdare Müdürü Haşim Uçar ve Köylere Hizmet Götürme Birliği Müdürü Fahrettin Çelik ile birlikte tesislerde incelemelerde bulunan Kaymakam Artar, Samsat ilçesinde böylesi kaliteli nar yetiştirilmesi ve dünya pazarına sunulmasından dolayı duyduğu memnuniyeti ifade etti. Kaymakam Artar, "Samsatlı çiftçilerimiz ve modern tarımda öncü olan önder girişimcilerimizi kutluyorum. Market, manav ve pazarlarda aranan, övgü ile bahsedilen Samsat narının dünya pazarında da yerini alması memnuniyet verici. Samsat’ta üretilen yaklaşık 15 bin ton narın 2 bin tonu depolarda muhafaza edilerek kış aylarında ihraç edilecek. Böylece daha fazla kazanma imkanı olacaktır. Üreticilerimize ve çiftçilerimize bereketli olmasını diliyorum" diye konuştu.
İstanbul Oyuncu İlyas Salman’a ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçundan 4 yıl 8 aya kadar hapis talebi Sinema oyuncusu İlyas Salman’ın Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada mütalaa açıklandı. Savcılık, Salman’ın ‘Cumhurbaşkanına alenen hakaret’ suçundan 4 yıl 8 aya kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Sinema oyuncusu İlyas Salman’ın ‘Cumhurbaşkanına alenen hakaret’ suçundan 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapis talebiyle yargılanmasına devam edildi. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz sanık İlyas Salman’ın avukatı ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı hazır bulundu. Mütalaa açıklandı Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, 1 Ağustos 2022 tarihinde bir gazetede yer alan ‘Erdoğan’ı o koltuğa layık görmüyorum’ başlıklı haberdeki sözleriyle Cumhurbaşkanı’nı aşağılayıcı şekilde hakaret ettiği belirtildi. 4 yıl 8 aya kadar hapis talebi Açıklanan mütalaada, sanık İlyas Salman’ın ‘Cumhurbaşkanına alenen hakaret’ suçundan 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Duruşmada sanık avukatı, açıklanan mütalaaya karşı savunma yapabilmek için mahkemeden süre talep etti. Müşteki avukatı ise mütalaaya katıldığını belirterek sanık Salman’ın cezalandırılmasını istedi. Duruşma ertelendi Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık avukatına mütalaaya karşı hazırlanabilmesi için süre verilmesine hükmederek duruşmayı erteledi.